Sehe 3041–3060 zwischen insgesmt: 3487

  • Cennete Kadar Yolun Var

    Hayatınızda gireceğiniz en önemli sınavları düşünün,
    hazırlanırken ilk yapacağınız şey çıkmış sorulara bakmaktır değil mi?
    Tabii ki.
    Soru tarzlarından ve konulardan yola çıkarak nasıl çalışacağınızı anlayabilirsiniz.
    Ama bu sınavların en kralı bile altmış yılınızı etkiler.
    Gel gelelim sınavdan sonra da rahat edemezsiniz zaten…
    Bu sefer emekli olmaya çalışırsınız, ne yazık ki onun
    çıkmış soruları da yoktur.
    Emekli olduğunuzda da sudan çıkmış balık gibi ne
    yapacağınızı şaşırırsınız, hem hazırlanacağınız bir sınav da olmaz.
    “Yahu ahiret vardı galiba, çalışacak bir şey de yok, ben
    ona çalışayım bari…” dersiniz ve sınava üç gün kala bin dört yüz yılın konularını gözden geçirmeye çalışırsınız.
    Peki bu sınavda ne kadar başarılı olabilirsiniz?
    Sadece bir sevapla cennetteki yerinizi kaçırmak istemiyorsanız, sınava doğru zamanlamayla, düzgün programlarla, günlük çalışmanız şarttır.
    “Tamam da canım, benim bu ders hakkında hiçbir bilgim
    yok!” diyorsanız müjde!
    Sınavdaki sorular tek kitaptan soruluyor.
    Ve her sınavda aynı sorular…
    Kitapsa bin dört yüz yıldır yayında…

    6,90
  • Cezasız Eğitim 2

    Çocuk bir türlü söz dinlemiyor, kardeşine kötü davranıyorsa…
    Ödevini yapmıyor, okuldan sürekli şikâyet geliyorsa…
    Aile içindeki sorumluluklarını yerine getirmiyor, yetişkinlere saygısızlık yapıyorsa…
    “Bu davranışların karşılığını görmeli,” deyip cezalandırmalı mı?
    Yoksa “Artık baş edemiyorum,” diye ilaca mı başlamalı?
    Kızarak, azarlayarak, ceza vererek çocuğun davranışları düzeltilebilir mi? Yoksa ceza, yetişkinin çaresizlik gösterisi midir?
    Evet, ceza bir eğitim aracı değil, bir aşağılama davranışıdır…
    Cezasız Eğitim kitabında çocukla çatışmanın onun kişilik gelişimini nasıl etkilediğini, tepkisel hale getirdiğini, öfke kontrolünü bozduğunu… Cezanın kısa vadede işe yarasa da uzun vadede çocuğa değersizlik hissi yaşattığını ayrıntılarıyla anlattık.
    Peki, kızmadan, ceza vermeden çocuk eğitimi olur mu? Olursa nasıl olur?
    Cezasız Eğitim 2’de işte bu soruların cevabını aradık.
    Pedagog Adem Güneş, Cezasız Eğitim 2’de ‘öğrenme’ yerine, ‘edinmeyi’ tarif etti. Edinebilmek için ‘merak-heves-istek’ üçlüsünün önemini anlattı. ‘Kalıcı Öğrenmenin Üç Derinlik Boyutu’na değindi.
    Çocuğun kişilik gelişimini önemseyen anne babalar ve eğitimcilerin bakış açısını değiştirecek bir kitap…

    12,54
  • Cihad İlmihali

    Cihad hakk’ı üstün ve hakim kılmak için gayret sarf etmek, islam davası yolunda gücün son noktasına kadar çalışmak ve bu dava için bütün imkan ve kaynakları seferber etmektir. İslam’da cihad farz bir ibadettir ve müslümanların dünya ve ahiret saadetleri cihad üzere olmalarına bağlıdır. Bir başka tarafıyla da cihad; kendimizi kötülükten, şeytani kuvvelerden, sahte ilahlardan, putlardan temizlemektir

    6,90
  • Cinler

    Cinler, Rus toplumunu bekleyen çalkantıları seneler öncesinden
    sezebilmiş Dostoyevski’nin, gerçek bir olaydan esinlenerek kaleme
    aldığı siyasi romanıdır.
    Bir taşra gölünde, infaz edilmiş bir adamın cesedi bulunur. Bu
    genç adamın öldürülme nedeninin uzaklaştığı devrimci örgütten
    ayrılmak istemesi olduğu sonradan anlaşılır. Dostoyevski’nin
    1869’da gerçekleşen bu olaydan esinlenerek yazdığı Cinler’de,
    Çar’ı devirmeyi ve devleti ele geçirmeyi amaçlayan bir siyasi
    örgütün içindeki aydınların, sosyalistlerin, anarşistlerin,
    tanrıtanımazların resmini çizer. 19. yüzyıl sonu Rusyası’nı kasıp
    kavuran şiddet çığırtkanlığına karşı bir haykırış niteliğinde olan bu
    başyapıt en iyi siyasi romanlardan biri olarak kabul edilmektedir.
    “Dostoyevski’nin Cinler’i devrimci bir komplodan esinlenerek
    yazılmış en iyi romanlardan biri.”
    JOSEPH FRANK

    7,90
  • Cinnetim Cennetimdir

    Cesaret arkadaşım, kızmam inan.

    Neleri atlattım bir bilsen.

    Hadi, kıpırdat dudaklarını.

    Sıkılma.

    Seviyorsan “Elma” de.

    Değilse hiçbir şey deme.

    Öylece kalalım burada.

    Ya da sen git….

    Hiç gecikme…

    4,90
  • Cesur Yeni Dünya

    Cesur yeni Dünya bizi ‘Ford’dan sonra 632 yılına’ götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında “Cemaat, Özdeşlik, İstikrar” yazan Londra Merkez kuluçka ve Şartlandırma Merkezi’nde üretilirler. Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için, ‘annelik’ ve ‘babalık’ pornografik birer kavram olarak görülür. Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma hipnopedya uykuda eğitim ile sağlanır. Hipnopedya seyesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. “Herkes herkes içindir.”

    9,09
  • Çivisi Çıkmış Dünya : Uygarlıklarımız Tükendiğinde

    Dünyaca ünlü Fransız yazar Amin Maalouf’un beklenen kitabı Çivisi Çıkmış Dünya nihayet yayımlanıyor!

    Türk okurunun daha çok tarihsel romanlarıyla tanıdığı Maalouf, bu kez “medeniyetler çatışması” adı altında kuramsallaşıp yasallaşan ve dünyadaki bütün kültürler ve halklar için felakete yol açacak politikaları eleştiriyor. Yazar, yaşamın devamlılığının olmazsa olmazı olarak gördüğü hoşgörü çığlığını yeniden duymaya davet ediyor insanlığı…

    Çivisi Çıkmış Dünya bir yandan küresel ısınma, enerji kaynakları ve doğal felaketlerle, bir yandan da yanlış ve çıkarcı politikaların doğurduğu ekonomik ve siyasal krizlerle mücadele eden insanlık için bir yol haritası… Kitabın satır aralarında Amerikan politikaları, Avrupa Birliği, 20. yüzyıl Arap siyasi tarihi ve Türkiye’den bahsediliyor.

    Maalouf’un bu eseri, her şeye rağmen birbirimize saygı duymayı ve birlikte yaşamayı başarmak isteyenler için bir tür pusula.

    10,24
  • Çıkış Yolu I

    Bu kitap, iki konferanstan oluşmaktadır. 1990 da kurulup 1997 de kapatılan, genel başkanlığını yazarın yaptığı, Diriliş Partisi dönemini konuşmalarından olup, ilki, Bursa’da, 12 Şubat 1992 de, Uzunoğlu Düğün Salonunda, o zamanki Parti İl Başkanlığının girişimi ile ve ikincisi, Ankara’da, 2 Mayıs 1992 de, Kocatepe Diyanet Vakfı Konferans Salonu’nda, Ekonomik Sosyal Araştırmalar Vakfı (ESAV)’nın düzenlemesiyle verilmiştir.

    5,90
  • Çıkış Yolu II: Medeniyetimizin Dirilişi

    Bu kitap, dört konferanstan oluşmaktadır. 1990 da kurulup 1997 de kapatılan, genel başkanlığını yazarın yaptığı, Diriliş Partisi dönemini konuşmalarından olup, ilki, Pendik’te 16 Mayıs 1991 de Belediye Kültürevi’nde “Diriliş Çağı” adıyla, ikincisi, Eskişehir’de 3 Ekim 1993’de Ticaret Odası Konferans Salonu’nda “Dünya Görüşümüz Diriliş” adıyla, üçüncüsü, Adapazarı’nda 3 Aralık 1993’de Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu’nda “Medeniyetimizin Dirilişi” adıyla, dördüncüsü, Eskişehir’de 5 Haziran 1994’te Ticaret Odası Konferans Salonu’nda “Kaybolan Hakikat” adıyla parti teşkilatlarının düzenlemesiyle verilmiştir.

    5,90
  • Çıkış Yolu III

    Bu kitap, dört meydan konuşmasından oluşmaktadır. 1990’da kurulup 1997’de kapatılan, genel başkanlığını yazarın yaptığı Diriliş Partisidönemi konuşmalarından olup, ilki Bursa’da 13 Temmuz 1991’de Fomara Meydanı’nda “Kutlu Millet Gerçeği” adıyla; ikincisi Adapazarı’nda 17 Ağustos 1991’de Gar Meydanı’nda ” Yüce Devlet Gerçeği” adıyla; ücüncüsü Pendik’te 18 Haziran 1995’te İskele Meydanı’nda “Millet Toplantısı” adıyla; dördüncüsü, Eskişehir’de 21 Ekim 1995’te Odun Pzarı’nda “Batı ve Biz”adıyla parti teşkilatlarının düzenlemeleriyle yapılmıştır.

    5,90
  • Çocuk Deyip Geçmeyin

    “Ne kadar değerli insan gördüysem onların çocuğa değer verdiğini de gördüm.
    Çocuğa değer vermek bir lütuf değil, insan olmanın gereğidir. Bu gerekliliğe önem veren ebeveynlerin çocukları hayatla barışık yaşar. Yeri geldiğinde coşkuyla gülebilen, gerektiğinde hüzün duyabilen çocuklardır onlar. Gözleri ışıl ışıl, ‘insan olmanın değerini’ duyarak yaşamış çocuklar…
    Ne kadar sorunlu çocuk gördüysem, hepsinin ‘çocuk deyip geçilmiş’ olduğunu da gördüm.
    Çocuk deyip geçmemek için çocuğun kim olduğunu bilmek gerekir.
    Çocuk kimdir ve nasıl yaşar? Kişiliği nasıl gelişir? Duyguları nasıl oluşur?”
    Adem Güneş Çocuk Deyip Geçmeyin’de bir çocuğun gözünden bakıyor hayata. Her bölümde yeni düşünce ufukları geliştiriyor. Kimi zaman “Dikkat dağınıklığı yoktur, o zaten çocuğun normal halidir” diyor, kimi zaman “çocuk eğitiminin ceza ile olamayacağına” dikkat çekerek yetişkin-çocuk ilişkisinin temeli olan “güven” duygusunun altını çiziyor.

    12,54
  • Çocuk Terbiyesi

    Allah Teâlâ’nın bize verdiği en büyük nimetlerden biri de çocuklarımızdır. Bu nimetin büyüklüğüne oranla imtihan edildiğimiz de bir gerçektir. Bu imtihan süreci henüz onlar dünyaya gelmeden eş seçimiyle başlamakta ve dünyaya geldikten sonra da devam etmektedir. İmtihanı başarıyla sonuçlandırabilmek için onların here anlarıyla bir yöntem dâhilinde ilgilenmek zorundayız. Eğer bu ilgi bir an bile kaybolacak olursa çocukların yaşadıkları çevre/sokak onları istediği gibi yetiştirebilmektedir. Bu anlamda “sokak çocuğu” deyimi eğitiminden anne-babanın elini çektiği metruk çocuklar için kullanılan bir ifadedir. Gerekli eğitim ve öğretim verilmediği zaman köşklerde ve sırça saraylarda yetişen çocuklar dahi niteliksel anlamda “sokak çocuğu” olabilirler.

    7,90
  • Çocuk Yazarlar / Ünlü Yazarların Gerçek Çocukluk Hikayeleri

    Ünlü yazarların başarılarını biliyoruz. Peki, çocuklukları ile ilgili ne kadar bilgi sahibiyiz? Bunu öğrenmek için onların hikâyelerinin başladığı zamana dönüyoruz. Güzel hikâyelere herkes bayılır. Şunu da çok iyi biliyoruz ki iyi anlatılan bir hikâye giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşur. İşte bu kitap J.R.R. Tolkien’den J.K. Rowling’e Mark Twain’den Roald Dahl’a Jules Verne’den Jeff Kinney’e kadar on beş ünlü yazarın hikâyelerinin nasıl başladığını anlatıyor. David Stabler’ın yazdığı Doogie Horner’ın resimlediği Ünlü Yazarların Gerçek Çocukluk Hikâyeleri sekiz yaş üstü çocuklar kadar yetişkinlere de hitap ediyor.

    11,39
  • Çocuklarımıza Namazı Nasıl Sevdirelim

    Ahmet Bulut’tan Bir Namaz Rehberi, Çocuklar Secdeye Sevgiyle Varsınlar Diye… Niçin namaz kılmalıyız? Namaz eğitimine ne zaman başlanmalı? Namaz bilinci çocuğa nasıl aşılanır? Çocuğa namazı sevdirmek için neler yapılmalı? Çocuk namaz kılmıyorsa anne-baba nasıl hareket etmeli? Çocuklar, anne-babaların kapanmayan amel defterleridir. Çocuğun midesini doyurmak kadar ruhunu da doyurmanın endişesini duyan, onu imanı kuvvetli, ameli salih bir inanan olarak yetiştirmek isteyen anne-babaların yüzleştiği en zor mesele, çocuğa namazı öğretmek ve sevdirmektir. Bu noktada nasıl hareket edilmesi gerektiğini bilmek isteyen anne-babaların imdadına “Çocuklarımıza Namazı Nasıl Sevdirelim/Çocuğumla Sevgi Secdesi” kitabı yetişiyor. Bu kitapta, hayatını insanlara namazı sevdirmeye adamış olan Ahmet Bulut, Türkiye genelinde düzenlediği seminerler ve yaptığı televizyon programları neticesinde elde ettiği birikim ve gözlemlere dayanarak çocuklarımıza namazı sevdirmenin pratik yollarını sunuyor. “Çocuklarımıza Namazı Nasıl Sevdirelim” bölümünde ebeveynlere kıymetli tavsiyelerde bulunurken, “Çocuğumla Sevgi Secdesi” bölümünde yaşanmış örneklerden, hikmetli kıssalardan, asrı saadetten güzel örneklerden yola çıkarak çocukları namaza hazırlıyor. Profesyonel çizimlerle sayfa sayfa süslenen, ayrıca haftalık namaz tablosu ve aylık namaz ağacıyla okunması çok daha zevkli hale getirilen kitap, tüm ebeveynlere, öğretmenlere, çocuklara, kısacası dini eğitimi için endişe duyan herkese hitap ediyor.

    8,90
  • Coğrafyada Grili Savaş

    Zihnimden aşağı yığılan cümlelere aradığım hikayeleri buldum. Damıttığım küçük hikayelerden yürek dolusu öyküler doğdu. Nabzının ritmini virgülleyecek, bilincini sürükleyecek sonra da bir kenara geçip seni dinleyecek.
    Evet! Evet!Kayıp hikayeler var bu sayfalarda. Kırmızı bodur tramvayın ardına sen de takılacaksın. Bronz tenli küçük bir kızın el izleri, şehidin kapanan perdesi, gölgeye sarılan yürekler, kışı baharla silecek umutlar var. Bıçak ağzı gibi keskin, şalın rengi gibi narin, ruhunda iz bırakacak ortak öyküler var. Hepsi benden değil burada senin de hikayen var. Hadi sayfaları çevir ve soluklan.
    Sahi kırmızı bodur tramvaya bindin mi hiç?

    3,40
  • Çöle İnen Nur

    İzin ver; onu bir kere de ben anlatayım! İzin ver; herkesin boyuna göre açıldığı bu ufuksuz denizde sana yaklaşabilmek değil, fakat kıyılardan, gerilerden yani kendimden uzaklaşabilmak manasına bir kere de ben gücümü deneyeyim! Öyle ki, sahili kaybetsem, artık gerilere dönemesem ve sende boğulsam, işte o zaman aradığım hayatın eşiğine ayak basmış olurum.

    13,69
  • Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı (1923-2023)

    İsmail Küçükkaya sordu, İlber Ortaylı tüm içtenliğiyle cevapladı ve ortaya Türkiye’nin geçmiş ve geleceğiyle ilgilenen her okurun mutlak okuması gereken bir başucu kitabı ortaya çıktı…
    CUMHURİYET’İN İLK YÜZYILI’na yeni devletimizin yapı taşlarının döşendiği Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme döneminden başladık.
    Atatürk ve silah arkadaşlarının yetiştiği II. Abdülhamid’in modernlik arayışı içinde geçen yıllarını, ama aynı zamanda istibdad günlerini ve buna karşı isyan edip hürriyet arayan genç Osmanlı subaylarının maceraları hayatları…
    Millî Mücadele dönemini, özgürlük havasının egemen olduğu Cumhuriyet’in ilk iki yılını ve tek partili zorlu zamanları, ardından gelen çok partili siyasal yaşamın başladığı 1950’li yılları…
    1913 Babıali Baskını’yla başlayan darbeler tarihini…
    Yeni devletin ilk gününden itibaren çözmeye çalıştığı kadim problemleri; Kürt Sorunu’nu, “irtica” meselesini ve eğitim konusunu…
    İslâmcılıktan milliyetçiliğe, merkez sağdan sosyal demokrasiye bütün siyasal akımları…
    1876’dan 1924’e ve 1982’ye anayasa metinlerimizi… Bizleri 2023’e taşıyacak yeni anayasa özlemimizi…
    Asırlık dış politikamız, ikili ilişkilerimiz, uluslararası kuruluşlardaki temsiliyetimiz, Kıbrıs Barış Harekâtı, AB macerası ve Ortadoğu politikalarımızı…
    Şehirleşme, üniversiteleşme, gecekondulaşma, ekonomik büyüme, yolsuzluklar, gündelik yaşamdaki nitelik ve kalite kaybı gibi en güçlü sosyolojik dinamik ve gelişmeleri…
    Yani bizi biz yapan ve bugünlere taşıyan önemli tarihsel dinamikleri konuştuk…
    CUMHURİYET’İN İLK YÜZYILI, İlber Ortaylı’nın kaleminden 1923’ten günümüze, günümüzden 2023’e uzanan, bir geçmiş ve gelecek muhasebesi…

    10,24
  • Darbe

    Şimdi yukarıdan bir bakış yaptığımız zaman ne görüyoruz? 69’da Milli Görüş çıkmış, parlayan yıldız olarak iktidar olmuş. Ne yapmış Siyonizm bunun karşısında? Türkiye rastgele bir ülke değil dünyanın kutbu. Clifford’u göndermiş. Clifford, ABD, CIA Başkanı. Sabah kahvaltısını Demirel’le, öğle yemeğini Ecevit’le beraber yapıyor. Biz hükümetteyiz, ağır sanayi hamlesini yapıyoruz.

    Bunu karşılığında “…efendim seçimler hazirana alındı, MSP’siz seçim yapılacak, hükümet kurulacak…” diye bize sormadan ilan ettiler, birleştiler.

    Buna mukabil biz Allah’ın lütfuyla eskisinden daha fazla oy aldık yeninden hükümet olduk. Yeniden iş başına geldik. Bunun üzerine Güneş Motel oyunu oynandı. Ecevit de seçimleri kaybedince Demirel’e geçti. Ama buna rağmen Dışişleri Bakanını düşürdük. 24 kişiyle Meclis’e hâkim olduk.

    Baktılar ki bizi hükümetten uzaklaştırmaları yetmiyor, Meclis’ten uzaklaştırmak lazım. Öyleyse “İhtilal yapalım.” dediler. 12 Eylül İhtilali yapıldı.

    12 Eylül İhtilali’nden sonra Milli Görüşçüler çalıştılar. 1996 Seçimleri’nde en büyük parti oldular. 54. Hükümet’i kurdular.

    Türkiye “Yeniden Büyük Türkiye” yolunda mesafe kat etti. 54. Hükümet’te yukarıda bahsettiğim muazzam hizmetler yapılmıştı.

    Önce bırakalım başarısız olsun dediler. Sonra baktılar ki bunlar “Yeni Bir Dünya”yı kuruyorlar. Öyleyse ne yapıp edip engellememiz lazım dediler. Sonra hükümetimize 28 Şubat’ı yaptılar.

    28 Şubat, dış güçlerin bir tertibidir. 28 Şubat’ta MGK’da geldiler, Makovsky’nin planını Hükümet’e tavsiyemiz diye okudular.

    Biz yükseliyoruz onlar hile yapıyorlar. Biz demokratik olarak yükseliyoruz onlar hile yapıyor. Peki efendim tekrar işbaşına geldiğiniz zaman tekrar size müsade etmezlerse ne yapacaksınız? Askerimizi eğiteceğiz. Askerlerimiz de bu vatanın evladı, olan biteni gözleriyle görüyor. Bu sebepten kendilerine Milli Görüş’ü anlatacağız. Kurutuluşun Milli Görüş’te olduğunu ne yapıp yapıp tanıtacağız.

    7,94
  • Cumhuriyet İslamcılığının Seyri

    İslamcılık muhafazakarlığın kıskacı altında kalmıştır. Kimine göre bu durum İslamcılığın sonu olmuşken kimine göre de İslamcılığın miadını doldurduğunun bir göstergesidir. Ancak tarihi tecrübelerimiz göstermektedir ki İslamcılığın ve İslamcıların suskunluğu yüseyseldir, geçicidir. Derinlerde, iktidar mahfillerinden uzakta, yaşanan sosyal ve toplumsal olayların yolunda gitmediğine dair büyüyen bir inanç ve söylem gelişmektedir

    6,79