Sehe 3021–3040 zwischen insgesmt: 3487

  • Bolivya Günlüğü

    Gerilla yaşamı boyunca gözlemlerini bir günlüğe not etmek, Che’nin alışkanlığıydı. Sarp ve engebeli yollarda, nemli ormanlarda uzun yürüyüşlerden sonra, sırt çantalarının, silahlarının, cephanelerinin ağırlığı altında ezilen adamlar, bir dakikalık molalarda dinlerirken, ya da yorucu bir günün sonunda, kamp kurmak için yukarıdan emir aldıklarında, Che’yi (kübalılar baştan beri ona sevecenlikle böyle diyorlardı), küçük bir cep defteri çıkarıp doktorlara özgü okunaksız yazısıyla izlenimlerini yazarken görürlerdi.[koo_icon name=”undefined” color=”” size=””]

    7,94
  • Bu Çağa Rapor

    On dört asırdan beri insanlık bu ümmetin önderliğinde insanlığın hazzını yaşarken içinde bulunduğumuz bu yüzyılda ne yazık ki derinlik açısı büyüyen olaylar karşısında mümin insanların kalp dünyalarında oluşan yaraların kanaması git gide artarak devam etmektedir. Gelen her gün yeni bir sorun yumağı ile gelmektedir. Dinimizin umudumuz olması gerekirken sorun nedenimiz olabileceği evhamı insanları kuşatmıştır. Bu da insanların iman ettikleri Kur’an ve sünnetin etrafında bilinçli-bilinçsiz tereddütler oluşturmasına sebep olmaktadır. Bütün zamanlar ve mekânlar Allah’ındır. Onun otoritesinin cari olmadığı bir zaman ve mekândan söz edilemez. Bu zamanı ve bu zamandaki gelişmeleri yaratan Allah’tır. Dini olan İslam’ı ve o dinin kitabı Kur’an’ı bu zamana ve zamanın nesline yetecek şekilde gönderen de odur. Sorunlar ve sıkıntılar ne olursa olsun bu zamanda dinimizi ve dinimizin kaynaklarını bize yeter görmemiz mümin olmamızın zorunlu şartıdır. Her ne kadar insanlar bunun aksi bir iddiada bulunmuyorlarsa da zihin dünyamızdaki bulanıklıklar iyi okunduğunda böyle bir durum işlenebilmektedir. Zamanı ve şartları okuyabilmeyi, mümince yorumlayabilmeyi, abdest ve namaz gibi öğretmeyi ‘din eğitimi’ olarak görmemiz gerekmektedir. Dinimizi bütün zamanların ve bütün mekânların dini olarak bilmemizin sonucudur bu.

    5,64
  • Bu Ülke

    Meriç’in “aynı kaynaktan fışkırdılar” dediği eserler dizisinin önemli bir halkası. Bir çağın, bir ülkenin vicdanı olmak isteği Meriç’in bütün çabasına her zaman yön vermiştir: “Bu sayfalarda hayatımın bütünü, yani bütün sevgilerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim; etimin eti, kemiğimin kemiği.” Bu Ülke, Meriç’in sürekli etrafında dolandığı Doğu-Batı sorunu yanında, sol-sağ kutuplaşmasına ve kalıplaşmasına ilişkin önemli tesbit ve aforizmalarını da içeriyor.

    13,69
  • Bu Ümmetin Genci

    Arandığı bütün zamanları ve mekânları doldurmayı sevda edinmiş, ‘Buradayım ey ümmetim’ diye uykusuz kaldığı geceler boyunca, Azim ve çalışma abidesi olarak meleklerin önünde çırpındığı her yerde, ‘İşi vaktinden çok’ bir genç, Mü’min, Salih amelli, Büyük emelli, Yaşı ile değil azmi ile değerlendirilen, Okur, düşünür, konuşur, Dili Kur’an’lı, Gözü basiretli, Eli nasırlı, Haramların kirletmediği, hayallerin çökertmediği, Kullara kulluk düzeyinden Allah’a kulluk düzeyine yükselmiş, Arş’ın gölgesine ermeden soluklanmayan mübarek gence ithaftır. Bu kitap, ona bir duadır. Bu, ona söylenecek sözlerin özüdür, ön sözüdür.

    5,90
  • Bu Ümmetin Kızı

    “Kendini modern sokakların kızı değil Medine medeniyetinin kendi zamanındaki temsilcisi gören, tesettürden ilme kadar her alanda bu ümmetin kızı olmanın gereklerini Bedir’deki mücahitlerin heyecanı ile yapmaya çalışan mübarek kızlara… Her gün kıyamete biraz daha yaklaştığımız bu zamanda Rabbine kul olmayı, Şeriat’ı için yaşamayı şeref bilen ve genç yaşına rağmen bu ümmetin kızı olmanın büyüklüğünü hisseden kızlara… Dilinizle dua ettiğiniz vakitler unutulmayalım diye… Allah için terlediğiniz zamanlardaki büyük amellerinize vesile olsun da Allah bize rahmetler indirsin diye…Bugün, bu kızlar Peygamber aleyhisselamın Şeriat’ı için ‘ilk ben varım’ diyerek hak etsinler. Yarın da o, ‘şimdi de ben sizin için varım’ desin onlara. Bizi de aralarına kat Rabbim. Aralarına. Rahmetinle, ihsanınla ve hudud bilmez rahmetinle Rabbim.”

    6,79
  • Bu Zamanın Sabrı

    Yılın dört mevsimi var. Her mevsimde renkler değişiyor, iklim farklı oluyor. Her mevsimin çiçeği de dikeni de başka. Ümmeti Muhammed’in hayatında imtihan her gün değişiyor. Her günün yeni bir imtihanı var. Sonra gelenler eskileri daha şanslı görür. Eskiler de yenileri daha şanslı görür. Gerçekte ise durum ne öyle ne böyledir. Herkes gününün imtihanı ile karşı karşıyadır. Kimse bir öncekinden veya bir sonrakinden sorumlu tutulmayacak. Bugünün imtihanını kavrayan ve gerekeni yapabilen kazanmış olacak. Dünle meşgul olanın kaybetme ihtimali yüksektir. Bugünün imtihanını kavrayabilene bugünün sabrı gereklidir. Sabır, ilk insandan son insana kadar herkese gerekli ama bugünün sabrı başka.

    7,90
  • Bunları Kimseye Anlatamamıştım

    Dışarıdan insanlar sana hayran Sen kendi içinde kendine düşman Seni istediğin gibi değil, başkalarının Beklediği gibi yaşamak çok yorar. Kendisiyle savaş halinde olan insan etrafında Kimseyle barışık olamıyor. Kendisiyle barışık olan insan etrafında Savaşacak kimse bulamıyor. Başkalarını mutlu etmeye çalışırken İçindeki kendini ihmal etme olur mu?

    11,39
  • Büyük Doğu Çağına Doğru

    Ötelerin nizamını çağa okuyan haberci. Medeniyetin önündeki buz dağlarını eriten soluk. Hacı Bayram’ın asasız, Mevlânâ’nın sarıksız, Fatih’in devletsiz arkadaşı. Anadolu’nun Nizamnamesini yazan kalem. Hicivde Nefî’yi, aşkta Şeyh Galip’i, sanatta Fuzûli’yi yaşayan şâir. Yunus’un çarıkla yürüdüğü yolları iskarpinle kat eden derviş. “Allah” demenin yasak olduğu bir devirde “İşte iz geliniz!” diyen davetçi. Batı’nın aklını, Doğu’nun aşk ocağında eriten mütefekkir. Altın silsilenin ardı sıra yürüyen sûfî. Küfür muzahrafatının lekeleyemediği kale. Aksiyonun kendisi, düşüncenin yekûn ifadesi. Mâverâ’nın, İFAM’ın “Ulu Hocası”. Çağın muzdaribi, “üstün çile”nin sadık yâri. Milletin bir şapkayla saadet bulacağını söyleyenlere, “Bekleyin gelecektir, eskimez, pörsümez yeni” diyen hakikat aşığı. Mazlumların, muzdariblerin sözcüsü. Bülbül, kurbağadan lisan öğrenmez diyen din, dil ve millet müdafii. Güzeller Güzeli’nin ss güzel ifadecisi. Büyük Doğu’nun son mütefekkiri. Milyonların şehadetiyle tabutu kabre, sevdası yüreklere verilen davetçi…

    7,94
  • Çadır Güzeli

    Çocukların dilini iyi bilen ve onlara hikayelerle güzeli ve doğruyu anlatan Mehmet Yaşar Kandemir, 6 kitaplık bu seride uzak diyarlara ve bazen de gizemli olaylara götürüyor minik okurlarını. Keyif almak kadar hikmetleri görmenin de önemsendiği bir bakış açısıyla yazılan bu hikayeler, sevdirirken öğretmeyi de ihmal etmiyor. Sade dili, şefkatli üslubu ve neşeli şiirleriyle çocuklarımızı merak dolu bir dünyaya götürüyor bu eserler. Yeniden resimlendirilen ve gözden geçirilen seriyi minik okurlarımızı sunmaktan gurur duyuyoruz.

    3,34
  • Çağımızda Hak-Batıl Mücadelesi / Erbakan Risaleleri 7

    İnsanlık tarihi aynı zamanda Hak-batıl mücadelesinin de tarihidir. Bu mücadelede bir tarafta Hak yani her zaman doğru taraf, diğer tarafta ise batıl vardır. Bütün peygamberlerin batılı savunun düşmanları olmuştur “ (Resulüm!) Ve işte biz böyle her peygamber için günahkarlardan bir düşman yapmışızdır. Bununla beraber hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.” (Furkan 31) Batıl yalnızca insanlar Haktan sapmaya başladıklarında hüküm sürebilmiştir. Keyifle okuycağınız bir eser.

    5,64
  • Budala

    İlk romanı İnsancıklar 1846’da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Belinski bu eser üzerine Dostoyevski’den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan öykü ve romanları, çağımızda edebiyat klasikleri arasında yer alsa da, o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849’da I. Nikola’nın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi.

    Cezasını tamamlayıp Sibirya’dan döndükten sonra Petersburg’da Vremya dergisini çıkarmaya başladı, yazdığı romanlarla tekrar eski ününe kavuştu. En önemli eserlerinden Budala 1868-1869 yıllarında Russki Vestnik dergisinde tefrika edildi. Dostoyevski bu romanında insan ruhunun labirentini çılgınlık, tutku ve hastalık prizmasında kırılan görüntüsüyle sergilemiştir

    9,90
  • Can Boğazdan Çıkar

    Beslenme şeklimiz hasta ediyor Bir klinikte yapılan ankette “İnsan niçin hasta olur?” sorusuna; insanların yüzde yetmiş üçü “Allah sevdiğine hastalık verir!” şıkkını işaretlemiştir. Birçok insan hastalığı kaderimizin ya da genetik yapımızın kalıtsal bir sonucu olarak kabul eder. Bu nedenle beslenme şeklimizin bizi hasta edebileceğini aklımıza getirmeyiz! Motorların farklı yakıtla çalıştığı gibi… Hastalıklarımızın büyük bir kısmının yediklerimiz ve içtiklerimizden kaynaklandığı bilimsel anlamda da ispat edilmiştir. Kişilerin mizaçlarına uygun beslenmemesi, hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalarda, farklı motorlarda farklı yakıtlar kullanıldığı gibi; insanların da birbirinden farklı mizaç ve yapılara sahip olduğu, alınan gıdayı hazmettirecek enzimin her bünyede aynı güçte ifraz edilmediği belirlenmiştir. Kan grubunuza göre beslenin Bugün tüm dünyada, bu yeni bilgiler ışığında yeni bir beslenme tarzı önerilmekte; kişilerin, kan gruplarına (mizaçlarına) uygun beslenmeleri halinde şişmanlık ve hastalık probleminden kurtulacakları savunulmaktadır. Geleneksel tıp daha da ileri giderek her insanın kendine özgü sindirim sistemi ve enzimleri olduğu bilgisinden hareketle, kişiye özel beslenme programları önermektedir. Bilinçli beslenip sağlıklı yaşayın Kendi bünyenize göre bilinçli beslenmenin yol ve yöntemlerini öğrenerek sağlıklı yaşayın.

    7,90
  • Can Çekisen İmparatorluk

    Can Çekişen İmparatorluk, Amerikan rüyasının çöküş ve çözülüş süreçlerini mercek altına alan çarpıcı bir çalışma. Amerikan rüyasının küresel emperyalizmdeki yerini yavaş yavaş nasıl yitirdiği, veriler üzerinden tartışılıyor kitapta. Küresel kapitalizmin “ölümüne” ilişkin saptamalarda bulunulurken hamasi bir tutuma prim verilmiyor tabii. Daha ziyade dünya çapındaki güç dengelerinin hangi parametler eşliğinde değiştiğine odaklanılıyor. Mevcut iktidar ilişkilerinin, sermaye hareketlerinin hem Amerika’yı hem de dünyanın farklı güç merkezlerini nasıl şekillendirdiği olgusal kaynaklara yaslanılarak gözler önüne seriliyor. Kitabın stratejisi olguları peş peşe sıralamak ve iktidar ilişkilerini basitçe ifşa etmek değil: İmparatorluk rejiminden çıkış imkânları üzerinde de duruluyor. İmparatorluk rejimlerinin ölüm süreçleri, ekolojik ve eşitlikçi bir gelecek hayali taşıyanlar için kimi fırsatlar sunmaktadır. Gezegenimiz için dayanışma vakti gelip çatmış; başka bir dünyanın imkânı hiç olmadığı kadar yakıcı bir hal almıştır.

    11,39
  • Canim Arzular Seni

    Kadir Mevlam, bu uçsuz bucaksız cihanı bir sevgi uğruna yaratmıştır: Yaratırken san’atının bütün inceliklerini gösterdiği ve sonra da kendisine: “biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik” buyurduğu, en mükemmel insan Muhammed Mustafa -sallallahu aleyhi vesellem- efendimiz uğruna.

    Gerçekleri o sular gibi berrak üslubuyla kolayca anlatan Aşık Yunus’umuz bu olayı şöyle ifade eder:

    Hak yaratmış alemi
    Aşkına Muhammed’in

    Kainatın niçin yaratıldığını bilmemek, o en mükemmel insanı tanımamak, Cenab-ı Hakk’ın sevgilisi Habibullah efendimize neler borçlu olduğumuzu görmemek uygun düşmez

    7,94
  • Canım Kurban Olsun Senin Yoluna

    Canım Kurban Olsun Senin Yoluna Peygamber Efendimizle bir saat görüşmek için neler verirdiniz, hiç düşündünüz mü? Düşünün ki Rabbimiz, habibim, diye iltifat buyurduğu en sevgili kulunu rehberimiz kıldı. İmtihan dünyasında başarılı olmanın sırrı; hayâtımızı onun yaşantısına benzetebilmekte saklı kılındı. Bu kitapla düşlediği altın saati yakalayabilene ne mutlu. Dünyada bundan büyük saadet oLamaz.

    10,24
  • Çanlar Kimin İçin Çalıyor

    İspanya iç savaşının anlatıldığı roman, 1940’larda yazılmıştır. Böyle olmasına karşın, hâlâ birçok ülkede çevirisi yayımlanmakta, hâlâ en çok okunan kitaplar arasında yer almaktadır. Bu ilginin nedeni, bir serüven romanı oluşunda ya da Hemingway’in o kendine özgü anlatış biçiminde aranabilir. Ancak şöyle bir saptama da yapılabilir: Çanlar Kimin İçin Çalıyor’da Hemingway, ülkü birliği etmiş insanların inançlı kavgası yanında, romantizmi de etkileyici bir öğe olarak kullanmıştır. En güç koşullarda, ölümle yüz yüzeyken bile sevgi, umut, korku bütün canlılığıyla yaşanır romanda. Ortak amaç doğrultusunda, bir toplumsal kavga için, ayrı ulustan bilinçli insanların öyküsüdür Çanlar Kimin İçin Çalıyor.

    10,24
  • Çarpışma

    J.G. Ballard bu dev eserinde teknolojiyle ilişkimizi tahrip ve tahrik ederek bizi bir “araba sevdası” distopyasına taşıyor. Kimi eleştirmenlerin türünün tek örneği olarak gösterdiği, kimilerinin ise mide bulandırıcı bulduğu bu makine-erotizm hezeyanının kahramanları gündelik hayatımızın ürkütücü derecede içinde, haz ve saplantılarının çarpık bağlantıları ise hep kıyısında durduğumuz bir uçurumun altında. İktidar, statü ve cinsellik sembolü olarak otomobilin fetiş nesnesinin ta kendisi haline geldiği satırlarda Ballard, bilimkurgunun yabancılaştırıcılığının karşısına, “Asıl yabancı gezegen dünyamızdır” görüşüne uygun olarak gerçeğin ve mümkün olanın dehşetini koyuyor.

    David Cronenberg tarafından filme uyarlandığında büyük yankı uyandıran ve Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü aldığında büyük tartışmalar yaratan Çarpışma distopik edebiyatın en önemli örneklerinden biri.

    9,09
  • Cemil Meriç Konuşuyor

    Çağımızın sancılı ve tutkulu düşünürü Cemil Meriç, titizlikle derlenmiş söyleşileriyle bu defa yazmıyor, konuşuyor. Bu konuşmalar, onun fikirlerinin yanı sıra kişiliği ve özel hayatıyla ilgili ipuçlarını da ele veriyor. Cemil Meriç’in bilge sesine kulak verin.
    Antakya Lisesi’nden bir adam çıkıyor ve yalnız Avrupa Kültürü üzerinde değil, Hind kültürü üzerinde de, sadece Batı klasikleri üzerinde değil, bizim klasiklerimiz üzerinde de hakkaniyetle durarak önümüze cömert kapılarını açıyor kültür ve düşünce dünyasının. Balzac ile İbn Haldun kol kola onda. İhvan-ı Safa, adeta risalelerini yeniden yazıyorlar onun kalemiyle. Ali Şeriati ve Bediüzzaman Said Nursi de, Victor Hugo ve Proudhon da, Marx ve Weber de, Tevfik Fikret ve Mehmed Akif de beraber, dostça geziniyorlar onun binbir çiçekle müzeyyen bahçesinde. Clslubunun şimşeğinden yayılan kıvılcımlar atom parçaları gibi sayfaların arasına dağılıyor, sloganikmiş gibi görünen hikmet ve arzu yüklü cümlelerle soluğu alıyor ve yazılarını içenlerin kanına karışıyordu birkaç dakikada. Sonra damarlardan patlama sesleri duyuluyordu içten içe. İşte bu, halis muhlis Cemil Meriç üslubunun ta kendisiydi.

    12,54
  • Cennete Kavuşturulan Abidler Yolu

    Öncelikle kul, zayıf bir varlıktır. Zaman çok zor bir zamandır. Din işi, inişli ve çıkışlıdır. Boş zaman neredeyse hiç yok gibidir. Meşguliyet ise, sayıya gelmeyecek derecede çoktur. Ömür kısadır. Amel ise, hatalarla doludur. Bütün bunların hesabını görecek olan zatın gözünden hiçbir şey kaçacak değildir. Sonunda gidiş Allah’adır. Ecel yakındır, yolculuk çok uzundur.

    10,24