Sehe 2941–2960 zwischen insgesmt: 3487

  • Adı Güzel Kendi Güzel Muhammed

    Güzel insan nasıl olur? Onu, yüzü güzel, sözö güzel, kendi güzel, her yaptığı güzel olan Peygamber Efendimiz’e bakarak tarif etmek mümkündür. Güzel Mevlam onu güzellikten yaratmıştır. Bunu fark etmek için de bakmasını ve görmesini bilmek önemlidir. Sevgili Peygamberimiz, hangi yönden bakılsa bir güzellik abidesidi. Yunus Emre’nin dediği gibi o ”adı güzel, kendi güzel Muhammed” di. Mevlam, şefaatine nail eylesin (amin)

    9,09
  • Adaleti Ayakta Tutmak

    Yıllar yılı CHP’nin adaletsizliklerinden yakınanlar, insanların durumlarını ve haklarını gözetmeden benzer bir durum içinde­dirler. Bu, bulaşıcı bir hastalık mı, bir sorun mu? İnsanı kurtar­ma gibi bir çaba neden gösterilmez? Neden bağışlayıcı olunmaz, karşı cephe güçlendirilir? CHP’nin hak ve adalet çabasının kar­şılık bulması hiç mi düşündürmüyor insanları?

    5,90
  • Adab-ı Muaşeret

    Bâtınî sefer gönülle yolculuktur ki, yer ve gök âleminde, Allahu Teâlâ’nın acâip sun’unda olur. Din yolunun duraklarında ve konaklarında yolculukta bulunmaktır. Mercilerin, Allah adamlarının yolculuğu, böyle bir bâtmî seferdir. Beden varlıklarıyla evlerinde oturmaktadırlar. Fakat yedi kat gök, yedi kat yerden daha geniş olan cennette gönülleri dolaşır, cevelân eder. Ariflerin cenneti o melekût âlemidir ki, ne yolu kesilebilir, ne sonsuzluğuna varılabilir. Ne ziyâreti yasaklanabilir.
    Hak Sübhânehu ve Teâlâ bu gönül yolculuğuna şu davette bulunur: “Onlar, yer ve gök âlemlerine ve Allahu Teâlâ’nın yarattığı şeylere nazar eylemediler mi?” (Araf: 185)
    Eğer bir kişi bu iç âlemin yolculuğundan âcizse ve ondan uzak kalmışsa, zahirî yolculuk yapmalı, bedenini bir yerden bir yere dolaştırmalı. Her yerden bir fayda, ibret edinmeli. Bu da kendi ayağı ile Kabe’ye giden, zahir Kabe’yi gören ve tavaf eden kişiye benzer.

    7,94
  • Afrikalı Leo

    Gerçek bir yaşam öyküsünden çıkarılmış düşsel bir yaşamöyküsü: “Bir berberin sünnet ettiği, bir Papanın vaftiz ettiği” Hasan İbn el-Vezzan ez-Zeyyati namıdiğer Giovanni Leone de Medici’nin yani Afrikalı Leo’nun özyaşamöyküsü -yazmış olsaydı yazacağı gibi.

    11,39
  • Ahlak ve Maneviyat Risalesi

    Bu risalenin gayesi Mü’min’in sürekli hatırda tutması ve uygulaması gereken bazı ahlakî ve manevi vazifelerini sade ve sistematik bir şekilde hatırlatabilmek, Mü’min’in günlük muhasebesini yapmasına yardımcı olmak, ahlaki tavırlarını denetleyebilmesine katkı sağlamak, sünnete uygun nafilelerle maneviyatına destek olmaktır.

    2,90
  • Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı 1

    İlk çıktığı 2006 yılından beri baskı rekorları kıran ve yeni nesle Sultan 2. Abdülhamid sevgisini aşılayan en önemli kitap Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı gözden geçirilmiş yeni baskısıyla Ketebe’de. 34 yaşındaki genç Sultanın ülkesinin etrafını çevirmiş aç kurtlarla ve yerli işbirlikçileriyle 33 yıllık efsanevî savaşı ve ölümünden sonraki pişmanlar kafilesi. Yeniden diriliş döneminde mutlaka okunması gereken eskimeyen bir klasik. Son Sultan’ın bugüne mesajını işitmek isteyenlere

    9,09
  • Ahir Zaman Gülüşleri

    Son peygamber, Yaratıcıdan gelen son kitabı kullara ulaştırdıktan sonra, hangi zamanda yaşarsa yaşasın faniler kendi zamanlarını ahir bildiler. “Ahir zamana kaldık” diye dertlenen şairin yaşadığı devrin üzerinden yüzyıllar gelip geçti. Kendini bilen her fani zamanını ahir bildi. Hüznüne tebessüm, tebessüme hüzün ekti. Ahir Zaman Gülüşleri, “Hikaye merhemdir, usul usul geçer yaraların üstünden” diyen sosyolog-hikayeci Fatma Karabıyık Barbarosoğlu’nun dördüncü hikaye kitabı Çağdaş hikayenin önde gelen isimlerinden olan Barbarosoğlu, Ahir Zaman Gülüşleri’nde değişimin hızı karşısında insan olma cevherini koruma çabası gösteren ahir zaman insanının trajik-komik hikayesini usta bir dille sunuyor okuyucularına.

    7,94
  • Ahmet Yesevi / Gönül Erleri Serisi 1

    Sevgili okuyucu!
    Yediden yetmişe insanımıza, özellikle ilkokuldan üniversiteye kadar yetişme çağındaki çocuklarımıza ve gençlerimize, Peygamberler başta olmak üzere Sahabe efendilerimizi, Allah dostlarını, ilim adamlarımızı, edebiyatçılarımızı, fikir ve sanat adamlarımızı, tarih ve beyin yapıcılarımızı, hayatımızı şekillendiren örnek ve önder insanları, hayatlarını, mücadelelerini, kimlik ve kişiliklerini, eserlerini doğru biçimde öğretmeliyiz.
    Geçmişini iyi bilmeyen nesillerin iyi bir gelecek kuracağını düşünmek fazla hayalcilik olur.
    Peygamber Öyküleri ve Gökteki Yıldızlar’dan sonra size takdim ettiğimiz Gönül Erleri serisi bu amaçla hazırlandı.
    Bu serinin ilk kitabı Horasan Erenlerinin Piri Hace Ahmet Yesevi hazretlerini anlatan bu kitabı takdim etmekle çok önemli bir hizmeti ifa ettiğimize inanıyoruz.
    gizle

    6,79
  • Ahlak Risalesi

    Bu eser Seyda Muhammed Emin ER hocaefendinin risalelerinin ikincisidir. Daha önce yayınladığımız Akaid Risalesinin devamıdır.Bu risale genel anlamda ahlak teorisi ve ahlak pratiğini anlatan küçük ama hacimli bir eserdir.Kitap iki bölümden oluşmaktadır.

    Birinci Bölüm: Ruhsal ahlak.
    Dokuz başlıkta ele alındı:
    1. Ahlakın tanımı
    2. Güzel ve çirkin ahlakın kaynağı ve güzel ahlakın fazileti
    3. Güzel ahlakın sonuçları
    4. Eğitimi kabul edip etmeme yönünden insan ahlakı
    5. Ahlakı bozan şeyler
    6. Nefsi arıtmanın yolları
    7. Hastalık ve kötü ahlakın tedavi metotları
    8. Güzel ahlak ilkelerine ekler
    9. Yüce amaçlar için gayret göstermek

    İkinci Bölüm:Güzel Ahlakı Kuşanmak.
    Üç başlıkta ele alındı:
    1-Düzenli ahlak
    2-Edebî ahlak
    3-Terbiyevî ahlak

    7,94
  • Aile Davamız

    Bizi doğuranlar, bize bu davaları miras bıraktılar. Onlar da öncekilerden miras almışlardı davalarını. Bir de aile davamız var ki, sıkıntıların kaynağında da Çözümünde de o dava duruyor. Çekirdek dava aile davasıdır! Ne yazık ki aile davamızla yeteri kadar ilgilendiğimiz söylenemez. Evlerimiz ve ailemiz bizim cennetimizdir. Ailemiz sığınağımız, evlerimiz son kalemizdir. Kurtuluşumuz evlerimizdedir. Bu çalışmanın temel hedefi, ailenin ne olduğunu hatırlatmaktır.

    5,90
  • Aile ile Bağlanma: Aidiyet

    Insanın en karmaşık ihtiyacıdır aidiyet. Bir yandan özgürlüğe düşkündür insan ruhu, diğer yandan tutunacak dal arar. Tutunabildiği kadar emniyette, tutunamadığı kadar boşlukta hisseder kendini… Çocukluktan başlayıp, yaşamın her dönemini kapsayan aidiyet, kişiliğin temel besin kaynağıdır. Giderilmemiş aidiyet duygusunun en belirgin özelliği, bir daha bağlanmak istemezcesine aileden kopmalardır.

    Pedagog Dr. Adem Güneş, “Tutunma Çabası; Aidiyet’te” çocukluk döneminden itibaren ait olma ihtiyacının duygusal oluşumunu adım adım ele alıyor. Aidiyeti bozan durumlara, aidiyet yanılgılarına, kırılmış aidiyetin yeniden onarılmasına değiniyor. Çocuğun değerler edinimini kolaylaştıran, problem çözme yeteneği geliştiren, sosyal bir birey olmanın yolunu açan aidiyet kavramı ebeveynlere yeni bir pedagojik bakış açısı sunuyor.

    8,90
  • Ailem Benim Her Şeyim

    Göklerin merhamet dolu olduğuna inanıyorum. Biz ise nefsimizin beton çatısını tepemize dikmiş yaşamayı öğreniyoruz. Merhamet… Alem bu temel üzerinde. Eğer toprağa, tohuma hatta kire, lekeye merhamet olmasaydı, su olur muydu? Rengi merhamet, sesi merhamet, pırıltılı, şırıltılı su. Ne duruyorsunuz? Sökün sahte su borularını. Ev ev merhamet şebekesi kurun. Tepelerinizdeki çatıları da yıkın. Göklerle temasa geçin. O zaman göreceksiniz ki acı su borularından kendi kendine tatlı su akacak. Ve başlar üstünde güneşe yol veren kubbeler yükselecek.

    4,90
  • Algı Yönetimi ve Manipülasyon

    İçinde yaşadığımız modern şehir hayatında, bir yandan görevler ve zorunlu ilişkiler içinde boğulurken, diğer yandan algı yöneticilerinin manipülasyona dayalı kandırma teknikleriyle baş etmeye çalışıyoruz. Zira gerçekle aramıza giren manipülatörler; gördüklerimizi, duyduklarımızı ve hatta dokunduklarımızı nasıl yorumlayacağımızı belirlemek için profesyonel bir çaba gösteriyor. Neticede algı yöneticileri kolaylıkla verebildiğimiz “hayır” deme ve itiraz etme tepkisini ortadan kaldırarak insanları edilgen hale dönüştüren uzman­lık kodlarından yararlanmakta son derece mahirdirler. Oysa bu teslimiyetçi durum aile, siyaset ve bilim ilişkileri başta olmak üzere toplumsal alanın farklı katmanlarında bizi türlü yalanların kurbanı haline getirebilir. Peki, algı yöneticilerinin manipülasyonları karşısında “hayır” demek hepimize neden bu kadar zor gelir? Usta yalancıların yönettiği bir dünyada yaşadığımızın farkında mıyız? Onay­lamadığımız düşünceleri onaylar görünmek pahasına, bizi başkalarına uyum sağlamaya iten nedir? Dahası kandırmanın başarılı olmasında “niçin?” sorusunu sormayışımızın etkisi ne düzeydedir? Kampanyalar ve sürekli tekrar bizi nasıl yönlendirir? Manipülasyonları başarılı kılan unutkanlık, duy­gusallık ve düşüncesizlik zaaflarından kurtularak algı yöneti­cilerine karşı direnmeyi nasıl başarabiliriz? Mücahit Gültekin, Algı Yönetimi ve Manipülasyon’da kanmanın ve kandırmanın psikolojisinin nasıl işlediğini çeşitli örneklerle gözler önüne seriyor. örnekler sağlık, eğitim, bilim, siyaset, sinema, ticaret ve İslam tarihi gibi farklı alanlardan seçilmiştir. Elinizdeki kitap manipülatörlerin tekrara dayalı kandırma süreçlerini sekteye uğratmak için her daim eleştirel düşün­menin gerekli olduğunun altını çiziyor. Gerçeğin peşinden sabırla yürüyerek yalanı, yalancıyı ve yalana maruz kalanı inceleyen yazar, algı yöneticilerinin operasyonlarına karşı direnememenin sebep olduğu sıkıntılardan kurtulmayı vaat ediyor.

    9,90
  • Akaid Risalesi

    21.asra girdiğimiz bu günlerde bir taraftan oryantalistler ,bir taraftan İslam ülkelerindeki akademisyenler bin yıllık konuları yeni bir mevzu bulmuş gibi gündeme getirmekte,bu durum kafa karışıklığını artırdığı gibi dini ilimlere karşı bir lakaytlığın oluşmasına ve din konusunda herkesin konuştuğu boş bir alan oluşmasına neden olmaktadır.

    Bu sancılı günlerimizde hocamızın akaid ile ilgili tutmuş olduğu bu ders notlarını sevenlerine sunmaktan bahtiyarlık duymaktayız. Bu eserin en önemli özelliği selefi akaid anlayışını ehli sünnetin Eşari ve Maturudi anlayışına göre yeniden yorumlamasıdır. Böyle bir çalışma yapmasının temel amacı hocamızın her zaman özlemini duyduğu Müslümanlar arasındaki vahdeti gerçekleştirme arzusudur. Bu eserle üç önemli akaid ekolünün konuları ele alırken, aslında birbirinden fazla uzak olmadığını anlatmaya çalışmıştır. Bir anlamda Taftazani’nin Şerhul Akaid ile Eşari ve Maturudi akaidini uzlaştırma çalışmasının modern versiyonu diyebiliriz. Bu sayede Selef ve Halef anlayışını mecz etmeye ve yakınlaştırmaya çalışmıştır. Çalışma bu perspektifle okunduğunda özgün bir çalışma olduğu görülecektir.
    Hocamızın diğer eserleri de peyderpey Türkçe’ye çevrilerek okuyucularımıza sunulacaktır.

    7,94
  • Allah Var Gam Yok

    Sakın üzülme, sakın!
    Ayet-el Kürsi’nin “O hiç uyumaz” dediği bir Allah’ın var senin.
    Hiç kimse olmasa da hiç kimse duymasa da Allah sana yeter.
    Daraldığında, bunaldığında, köşeye sıkıştığında aklına onu getir.
    Ellerini aç ve gönülden dua et, Rabbinden iste. Karıncanın bile sesini duyan Rabbim, senin mi sesini duymayacak kardeşim?
    Senin kalbinden çıksın yeter ki sesler.
    Gönülden iste yeter ki!
    Bak nasıl da kabul olur dualar.
    Bak nasıl da çiçek açar umutlar.
    Yağmurlar en koyu bulutun ardından yağar Güneş, gecenin en zifiri karanlığından sonra doğar. Allah’ın yardımı da böyledir Sabret!
    Ve unutma;
    Allah var, gam yok!

    10,24
  • Allah’a Giden Yolda Niyet ve İhlas

    İslam, Müslüman’ın bir yüzünün Allah (c.c)’a , diğer yüzünü ise Allah’a ortak edilenlre dönük bir şekilde ikiyülü olmasına razı olmaz hayatımın biri Allah, diğeri tağutlar için olmak üzere ikiye ayrılmasına da razı olmaz. İslam, bugünkü Müslümnların hayatlrında gördüğümüz iğrenç ikilemi ve çirkin ikiyüzlülüğü reddeder. Günümüz Müslümanın’da gördüğümüz üzere, adam camide veya ramazan ayında Müslüman’dır; sonra haytında veya insanlarla muamelesinde ya da tavır ve hareketlerinde bambaşka birisidir. Şüphesiz Müslüman’ın hayatının dağınıklıktan kurtarıp hepsini Allah’a has kılan şey ihlastır. İhlas Müslüman’ın kendisini ve amelini tümüyle Allah’a has kılmasını sağlar;onun namazı, ibadetleri, yaşamı ve ölümü alemlerin rabbi Allah içindir.

    9,09
  • Allah Dostu Erbakan 2. Cilt

    Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın manevi dünyası.

    Osmanlı kültür ve terbiyesi ile yetişmiş soylu bir ailenin evladı.

    Daha doğuştan fevkalade kabiliyet ve zeka ile techiz edilmiş bir kişi.

    İyi bir aile terbiyesi, dini ve dünyevi ilimlerin tahsili, tasavvuf ehli mürşitler elinde işlenmiş nadide bir mücevher. Bitmez tükenmez bir azim, yılmak bilmez bir gayret, başarılarla dolu bir ömür…

    Yeterli olmasa bile siyasi mücadelesi araştırıldı, işlendi.

    Ama o sadece siyasetçi değildi ki. Ne yapmış ise Allah rızası için yapmış, ön sezileriyle, hikmetleriyle, aldığı İslami ışığı kendi hayatına ve başkalarına yansıtmayı başarabilmiş, maneviyat deryası bir Allah Dostu idi.

    Bu çalışmamızda yüzlerce kişi ile görüşerek, erişebildiğimiz ve manevi karşılığı olan hatıralarını derledik.

    9,09
  • Allah’ın Aslanı Hz. Hamza

    Av dönüşü Kâbe’ye kavuşmak ve tavaf etmek ayrı bir haz verirdi Hamza’ya. Nedendir bilinmez, içinden bir şeyler kopar, yüreğindeki yağlar erirdi tavaf ederken… Hamza’nın bu aydan dönüşteki tavaf manzarası görmeğe değerdi. Zira dağlara baş eğmeyen bir yiğit olan Hamza’nın bu mütevazı tavrı, onun kadar yiğitliği olmayan başkalarına nispetle daha da bir değerli oluyordu. Böylesine dağları bile ensesinden bağlayıp assalar eğilmeyecek olan bu dik baş, Kâbe önünde nasıl da hürmetle eğiliyordu. Ancak bu defa çok daha başka bir şey olmuştu; Allah huzu-runda eğilmeyi reddeden Ebti Cehil ve yandaşları, Hamza’dan iyi bir tokat yiyerek eğilmez zannettikleri dik başlarını eğmişlerdi. Bu eğilme; Kâbe’nin Rabbi huzurunda başını hürmetle eğen Hamza gibi bir yiğidin kahramanlığı ve cesareti ve hatta öfkesi karşısında eğilmekti. Bu ne kadar da garip bir tecelliydi… Hamza’nın namusu ve şerefi için bedel olarak veremeyeceği maddi ve manevî hiçbir şeyi zaten yoktu. Ancak onun bunlardan da öte, yüce bir gayesi ve dâvâsı da olacaktı. Şimdi O; yaratılmış varlıkların tamamın-dan üstün olan Peygambere ve O’nun tevhid dâvâsına her şeyini adamaya hazır bulunuyordu.

    11,39
  • Allah’a Koşan Genç

    Bu kitabın muhatabı, “Asım’ın Nesli”, “Diriliş Nesli”, “Davası Allah olan adanmış nesil”, “Ateşte ama yanmayan zamanın İbrahimi”, zamanın Mus’ab’ı, Ammar’ı, Fatıma’sı, Zeyneb’i ve cennetin özlediği elmas nesil… Ahmet Bulut, sade dili, kıskıvrak yakalayan üslubuyla seni bir yolculuğa davet ediyor, sonu cennete varan bir yolculuk… Bu yolda, hedefini belirlemişsin, yoldaki engellerden azadesin… Gençlik nimetlerini, Allah’a yürürken bir nimet biliyorsun… Tuttuğun yola arkadaşlarını da davet ederek yeryüzünde bir müjdeci gibi ferahlıkla dolanıyorsun… Çünkü sen Allah’a Koşan Genç’sin! Kitaba Allah’a Koşan Genç ismini verdim. İstedim ki Allah’a koşasın. İstedim ki nefsin ve şeytanın kışkırtmalarından Allah’a kaçasın. İstedim ki seni cennet yurduna davet eden Rabbine, “Buyur Allahım emrine amadeyim,” diyesin. İstedim ki Rahmet Peygamberi’nin(sav) özlediği ve, “Kardeşimdir,” buyurduğu sen olasın. İstedim ki insanlığın kurtuluşu için kendine harap edercesine adanmış yüreğin kardeşi sen olasın. İstedim ki ateşler içinde ama yanmayan İbrahim, bıçağın kesmediği İsmail, suyun boğmadığı Musa, kuyunun yutmadığı Yusuf sen olasın. İstedim ki bir şehrin imarına adanmış yürek Mus’ab sen olasın. İstedim ki ıssız çöllerde yalnız kaldığında, ümitlerin tükendiği anda, “Allah bana yeter,” diyen Hacer, karnındaki bebeği Allah’a adayan Hanne, sudaki bebeğe sahip çıkan Firavun’un sarayındaki Asiye sen olasın. İstedim ki sadakatin, sevginin ve fedakârlığın simgesi Hatice sen olasın. İstedim ki ilmin, ferasetin ve muhabbetin zirvesi Âişe sen olasın. İstedim ki iffetin, edebin ve hayânın membaı Fatıma sen olasın… Allah’a Koşan Genç, dünyasını gözden geçirmek isteyen herkes için gençlik nimetini nasıl bir hazineye çevireceğini merak edenlere bir el kitabı…

    8,90