Sehe 101–120 zwischen insgesmt: 860

  • Dini Konularda Kendini Kandırmanın 40 Yolu

    “İnsanlar yaşamları içinde birçok şeye değer biçerler. Bir dine, bir gruba, siyasi bir partiye ya da bir futbol takımına bağlanmak şeklinde ortaya çıkar bu söz konusu değer. Ancak zamanla insanlar, değerleri ile yaşamları arasında tezat oluşturacak şeyler ile karşılaşırlar. Genellikle de, yapmak istedikleri şeylerin yanlış olmasını istemezler. Bu yüzden ya gerçeklerle yüzleşmekten kaçar ya da bu gerçeğe karşı koymaya çalışırlar.

    Kendini kandırma, işte bu aşamada devreye girer. Allah’a ve Dine inandığını söyleyen, ancak inancının gereklerini yerine getirmede zorlanan kişi, bir çelişki içindedir. İnsan çelişkilerle yaşayamayacağı için de, kendince bahaneler üretir ve sıraladığı bu bahanelerin ardına gizlenir. Dini konularda kendini kandırmak üzere üretilen bu bahanelerin zararı ise, başkasına değil, bizzat bu bahaneyi üreten kişinin kendisinedir…”

    6,79
  • Dinimize Hizmetin İç Sorunları

    Dinimiz bize en büyük ikramı yapmak istiyor; bizi cennetle yüzleştirecek. Dinimizden nimetlerin en büyüğünü alacağız. Bizim de ona vermemiz gerekir. Bize cenneti kazandıracak olana ne vermeyiz ki? Dinimiz için çalışmamız, cihad etmemiz kadar tabii ne olabilir? Dinimiz için çalışmayı, ‘hayır işi’ olarak da göremeyiz. Mesai fazlasından artırarak yaptığımız işlerden çok, canımızdan, malımızdan artırarak dinimize hizmet etmek isteriz. Dinimiz buna ve daha fazlasına layıktır. Ancak verirken zarar değil, destek vermek gerekir. Dinine sorun taşıyan Müslüman olmaktan Allah’a sığınırız. Bir araya gelmemiz şart. Beraberliğimiz ise sıkıntı üretmemelidir. Sıkıntı üretmemenin, üremişini de gidermenin çarelerini araştırmalıyız ki, kaş yaparken göz çıkarmış olmayalım.

    6,79
  • Doğ Ey Güneş

    Bugün oyun kurucu maalesef yabancılardır ve İslam Dünyası oyun kurucular tarafından gerçekleştirilen her yeni gelişme, icat ve icraat karşısında kendi kimliğini, kültürünü, neslini ve geleceğini koruma savaşı vermektedir. Ne var ki bu savaş oldukça pasif bir savaştır. Müslümanlar, korkunç bir felaketle yok olmuş dünyada, sahip olduğu birkaç balığını küçük bir akvaryumda yaşatmaya ya da tek çiçeğini avuç içi kadar toprakta yeşertmeye çalışan mağdur bilimkurgu kahramanı gibi steril ortamlarda dinlerini öğrenmeye ve yaşamaya çalışmaktadır. Bunun yanında ciddi bir çoğunluk mücadeleden vazgeçerek kendini akıntıya bırakmış görünmektedir. Ancak ne dış dünyadan uzak, yalıtılmış suni hayat tasarımları ne de kendini akıntıya bırakmak çözüm olarak görünmektedir. Başka bir yol ya da yollar mutlaka vardır. Bu mütevazı çalışma, derdi olan bir adamın çözüm bulma yolunda, başta kendisi olmak üzere insanımıza kimliğini, dünyada bulunma gayesini ve bu uğurda takip etmesi gereken “Önderini” hatırlatma çabasıdır. Karanlığı lanetlemek yerine yakılan küçücük bir mumdur. “Doğ Ey Güneş”, gençlerin aklına gelen tüm sorulara cevap vermek için kaleme alınmış bir çalışma değildir. Bir hatırlatmadır. Bir çağrıdır. Hep birlikte yeniden düşünmeye ve yeniden inanmaya davettir. Hz. Peygamber’in [sallallahu aleyhi ve sellem] şahsında, İslam Dini’nin gönderiliş amacını kavramaya yardımcı olacak zengin anekdotlarla, oradan oraya savuran rüzgarlara rağmen, büyük ufka işaret etme amacını taşımaktadır. 7‘den 107’ye tüm gençler için kaleme alınmıştır. Tamamını dikkatle okuyan herkesin, Hz. Peygamber’in [sallallahu aleyhi ve sellem] muhteşem örnekliğinden kendisine pek çok ipucu bulabileceğini umuyoruz.

    11,39
  • Dört Rükün / Namaz – Zekat – Oruç – Hac

    Bu kitapta İslam’ın dört temel esasından; namaz, zekat, oruç ve haccın hikmetlerinden ve özünden bahsedilmektedir. Kur’an ve hadislerin ışığı altında, bu dört rükün üzerinde yazılanları inceleyen yazar, bu rükünlerin insanla Yaratıcısı arasındaki bağı ne denli sağlam kurduğunu, kulluğun ancak bu esaslar çerçevesinde teşekkül eden bir yaşam şekliyle gerçekleşeceğini ve insan hayatının bu esaslar çerçevesinde anlam kazanacağını açık bir üslupla okuyucuya sunmaktadır. Nedvi’nin bu eseri yayınlandığı tarihten itibaren İslam dünyasında büyük ilgi görmüştür.

    6,79
  • Dua İle Gelen Şifa

    Dua teslimiyettir, yardım talebidir, istemektir, umuttur…

    Dua ile Gelen Şifa’da dua etmenin adabı, istenilen şeyin özelliğine göre nasıl dua edilmesi gerektiği ve daha pek çok konu; ayetler, hadisler ve İslam aimlerinden aktarılan kıssalarla desteklenerek anlatılmaktadır…

    10,24
  • Dua İle Ruhsal Tedavi

    Allah’ım, bizi birbirimize sevdir ve aramızdaki gerginliği, nefreti bertaraf eyle.”

    Dua ile Ruhsal Tedavi okuru ibadetin özü, kulluğun bir parçası olan duanın mucizelerine tanık kılan benzersiz bir çalışma. Duanın, insan ruhunun yaralarını iyileştiren ilahi bir merhem oluşu ilk kez bu kitapta Havas ilmi kapsamında ele alındı.

    Dua ile Ruhsal Tedavi’de cinler ve kötü ruhların etkisine karşı okunacak dualardan bahsedilirken, çevremizde de nasıl manevi bir atmosferin oluşabileceğinin ipuçları veriliyor. Kitap bir yandan da dua etmenin usulünü ve kabulünün şartlarını anlatırken diğer yandan da seçme dualarla ruhsal tedavinin kapılarını aralıyor.

    Ayrıca Allah’ın İsimlerinin Sırlarıyla ve Besmele’nin birçok mucizesiyle ilgili bilgiler sunuluyor.
    devamını oku

    9,09
  • Dua ve Zikir

    İmam-ı Gazâlî, yaşadığı döneme ait yazdığı kitapları ve fikirleriyle damgasını vurmuş bir din âlimidir.Gazâlî’nin eserleri günümüzde de değerlerini korumakta, en çok okunan ve başvurulan islamî temel kaynak eserler arasında yer almaktadır. İmam-ı Gazâlî’nin en büyük eseri olan İhyâ’u Ulûm’id-din, İslam dünyasında son derece önemli ve müstesna bir değere sahiptir. Her dönem Müslümanlar için ilk akla gelen başvuru kaynağı olmuş ve bu esere büyük güven duyulmuştur. Bu rehber nitelikli büyük eseri, şimdi yepyeni bir formatla size sunuyoruz. İçinde yer alan konuların her biri, eserin orjinal anlatımı asla bozulmadan, akıcı ve duru bir dil kullanılarak sadeleştirilerek, başlı başına birer kitap haline getirildi. Bundan böyle yanınızda taşıyarak okuyabileceğiniz, İhyâ’u Ulûm’id-din kitabından bir bölüm olan “Dua ve Zikir” kitabını, okurlarımıza sunuyoruz.

    6,79
  • Dualar

    Dua; sınırlı, sonlu ve aciz olan insanın bütün benliğiyle sınırsız, sonsuz ve kudret sahibi olan yüce Allah’a yönelip O’ndan istek ve dilekte bulunması, O’nunla arasında bir köprü ve diyalog kurmasıdır. Dua eden insan; bütün zayıflığı, acizliği ve ihtiyaçları içinde, Yüce Allah’ın sonsuz kudretinin ve yüceliğinin isteklerini ancak O’nun lütfu ve yardımıyla elde edebileceğinin bilincindedir. Bu bilinçle yapılan dua; insanın Yaratan’ına olan inancının, güveninin ve O’na teslim oluşunun bir göstergesidir. İşte bundan dolayı Peygamberimiz (s.a.s); “Allah’a duadan daha değerli birşey yoktur” (Tirmizi, De’avat, 1; İbn Mace, Dua,1) buyurmuştur.

    10,24
  • Duaların Esrarı (Ciltsiz)

    – Duâ; mü’minin silâhı, Din’in direği, Göklerin ve Yeryüzü’nün nûrudur.
    – Duâ; bir şeyin olmasını veya olmamasını , Allah Teâlâ Hazretleri’nden adabına uygun şekilde dilemektir.
    – Duâ; Allah Teâlâ Hazretleri’nin afvına mazhâr olmak için bir vâsıtadır.
    – Duâ; ihtiyaç anahtarıdır; sıkıntıda kalanların sığındıkları yerdir.
    – Derdi olanların, ihtiyacı bulunanların rahatladıkları sahadır.

    12,90
  • Dünü ve Bugünüyle İslam’da Mahremiyet

    Günümüzde mahremiyet ihlalleri, aileden okula uzanan, sosyal medyadan televizyona sıçrayan, sağlıktan ticarete her türlü çalışma alanında tartışılan boyutlarıyla karşımıza çıkıyor. Bu eser, sağlıklı ve huzurlu bir toplumun olmazsa olmazı “mahremiyet bilinci”ni inceliyor. Mahremiyet eğitimine dair Kur’ân ve sünnetten ipuçları topluyor.

    5,64
  • Dünya Onların Ahiret Bizim Olsun

    Hz. Ömer (ra), sessizce, dinlenmekte olduğu odaya girer. Bir an çevresine göz gezdirir. Odasının bir yanında işlenmiş bir deri, bir diğer köşesinde de, içinde birkaç avuç arpa bulunan küçük bir torba vardı. İşte Allah Resûlü’nün odasında bulunan eşyalar bundan ibaretti.

    Bu manzara karşısında ağlamaya başlayan Hz. Ömer’in (ra) hıçkırıkları Allah Resûlü’nü uyandırır. Kalkınca hasırın vücudunda iz yaptığını, kan oturduğunu gören Hz. Ömer (ra) ise omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya başlar.

    Peygamber Efendimiz (sav) hayretle sorar:
    “Ey Hattab oğlu! Niçin ağlıyorsun?”
    “Ey Allah’ın Elçisi! İranlılar imparatorlarını saraylarda yaşatırken, Bizanslılar Kayserlerini lüks ve ihtişama boğmuşken sen ki Allah’ın Elçisisin… İzin versen de, biz de seni…”

    Maksat anlaşılmıştır, Allah’ın Elçisi (asm), gelecekteki halifesinin sözünü hüzünlü bir tebessüm, tatlı bir el işareti ile keser ve
    “Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı “ (Ankebut, 29/64)
    ayetini okuduktan sonra ekler:
    “İstemez misin ey Ömer? Dünya onların olsun, ahiret te bizim!..”
    devamını oku

    9,09
  • Dünyanın Sonu 2

    Kıyametin 72 Küçük Alameti
    Kıyametin 10 büyük alametinden önce meydana gelecek 72 küçük alamet 112 Hadis-i Şerif’te toplandı.Kitabın başında tek tek sıralanan alametler sonrasında parça parça birleştiriliyor ve tek bir Hadis-i Şerif’te toplanıyor.
    Bu yaşadığımız dönemde bahse konu olan hadisler varmı? Bu hadislerden ve alametlerden ne kadarını biliyoruz? Kendimizi, ailemizi ve yaşadığımız toplumu bu hadislerde geçen kötülüklerden koruyabilir miyiz? Aklınıza takılan daha bir çok soruya cevaplar bulabileceğiniz bir eser.

    6,79
  • Dünyanın Sonu 3

    Kıyametin 10 büyük alameti!
    Mehdi, Melhame-i Kübra (büyük savaş), Deccal, Dabbet-ül ard, Yecüc Mecüc, Hz. İsa (as), güneşin batıdan doğması, Kâbe’nin yıkılması… Kıyametin on büyük alameti ve günümüzde insanların en çok merak ettiği; kıyamet ne zaman kopacak veya kopacağı tarih belli midir? Şeklinde akla gelebilecek soruların cevabı bu eserde.
    Mehdi’nin çıkmasından önce meydana gelecek alamet ve işaretler, nereden çıkacağı, özellikleri, yaşı ve hicret edeceği yer, büyük savaşı yönetmesi (Melhame-i Kübra), Hz. İsa (a.s) ile Kudüs’ü şerifte buluşması, İstanbul’u Roma’yı ve el-Katı şehirlerini fethetmesi. Kur’an’da geçen sekineyi bulunduğu yerden çıkarması, daha önce Kudüs’ten Roma’ya taşınan ve orada gizlenen geçmişe ait emanetlerin Mehdi’nin talimatıyla tekrar Kudüs’e taşınması (Hz. Âdem’in cennet elbisesi, Hz. Musa’nın (a.s)asası ve kudret helvasından bir miktar, Hz. Süleyman’ın (a.s) mührü, Tevrat’ın bazı orjinal sayfaları…)

    9,09
  • Dünyevileşme Her Yerden Aşk Kalpten Vurur

    ‘‘Aşk’’, Mü’mini bir alemden başka bir aleme götürür. Bu yüzden aşk dilinde sevgiliye ‘‘yar’’ denir. Sonra her şey gibi aşk da yardan ağyara düştü. Gönül, edeple girilen bir dergah olmaktan çıktı, bir kapısından girilip diğerinden çıkılan sahipsiz bir hana döndü. Şehvetten kurtulmanın adı olan aşk; şehvetin, şöhretin karargahı oldu. Aşk, makamından düşünce söz de mahallinden çıktı, meddahların dilinde menfaat devşirme aracı oldu. Dünya kendine gelsin, insan uyansın diye alimler, arifler ruhunu Kur’an-ı Kerim’den alan nice sözler söyledi. Bu uğurda nice bedeller ödendi; lakin söz mahallinde masruf olsa da menziline varamadı. Çünkü bu fetret, öncekilerden çok daha derindi. Ne lisan ne irfan ne de vicdan bıraktı insanda. Varlığı eşyanın fesadına mani olan tuz da bozuldu. Dünyaya baktık, aldandık, orada ebedi kalacağımızı sandık. Dikenden gül bitiren Allah Azze ve Celle bu kışı da bahara çevirmeye kadirdir. Makam, mevki, para, pul… Bütün bunların birkaç mevsimlik olduğunu anladığımızda ölümleri bırakacak Hayy ve Layemut/Ölümsüz olana aşık olacağız.

    9,09
  • Düzeltilmesi Gereken Kavramlar

    Muhammed Kutub, bu eserinde, günümüz müslümanının öncelikle yapacağı ilk işin zihinde yer eden kavramların yanlış yorumlardan ayırt edilerek tashih edilmesi, doğru temeller üzerine oturtulması ve berraklaşması olduğunu dile getirmektedir. Bu olmaksızın atılacak diğer adımların başarısızlığa mahkum olacağını belirten M.Kutub, bu gerçekten hareket ederek Kelimei Tevhid, Kaza-Kader, Medeniyet, İbadet kavramları üzerinde durmaktadır.

    6,90
  • Edebü’d Dünya ve’d Din (Termo Deri Cilt)

    Kendisinden sonra gelecek İmâm Gazalî ve Hatîb el-Bağdadî gibi büyük isimleri etkilemiş olan İmâm Mâverdî’nin, fakih titizliğiyle yazıp yüzlerce hikmetli söz ve şiirle süslediği ahlak, siyaset ve öğüt kitabıdır.
    Mâverdî üstün zekâsı, tevazusu, feraseti ve edebiyle övülmüş; eseri İbnü’l-Cevzî, İmâm Zehebî, İbni Hacer gibi büyük âlimler tarafından tam güvenle tavsiye edilmiştir.
    Ahlak kütüphanesinin baştacı bu eser, nefis bir tercümeyle şimdi Türkçe’de.

    26,34
  • Efendimiz’i Sahabe Gibi Sevmek

    Siyer yayınlarından önemli bir eser. Muhammed Emin YILDIRIM hocamızın EFENDİMİZİ SAHABE GİBİ SEVMEK eseriyle sizlerle buluşmanın sevincini yaşıyoruz. Kitap dört bölümden oluşuyor: 1. Bölüm: Efendimizi neden ve nasıl sevmeliyiz? 2. Bölüm: Efendimizi Sahabe gibi sevmek 3. Bölüm: Efendimiz Sahabeyi nasıl sevdi? 4. Bölüm: efendimiz ümmetini nasıl sevdi? Hz. Peygamberin kendisi için nasıl bir değerde olduğunu çok iyi bilen bir Müslüman, Onu sevmek için büyük bir gayret ortaya koyar ve sevgi iddiasını ispatlayacak işler yapmanın ızdırabını çeker. Böyle bir Müslüman için en büyük ideal, görmeden sevdiği, âşık olduğu ve sevdası ile yandığı peygamberini birgün görebilmek ve Onun bizzat kendisine: Ya Resulullah! Seni çok seviyorum diyebil¬mektir. Diyen yazarımız gerçek sevgi sahibinin sevgisini isbat etmesi gerektiğini vurguluyor. Sevgi kurtuluştur, seven kurtulur, gerçek sevgi kurtarır. Kurtulma derdi olanlar gerçek sevgi ile kurtulur. İşte bu eserde gerçek sevgi nasıl olur, nasıl elde edilir onu öğreneceksiniz. Efendimize ümmet şerefine nail olan bizler bu şerefin göstergesi olarak neden efendimizi sevmeliyiz? Efendimizin mübarek ellerinde yetişen, göğün yıldızları olan Sahabi efendilerimiz Efendimizi nasıl sevdi? Efendimiz onlara sevgiyi, sevmeyi öğretmek adına sahabelerini nasıl sevdi? Yine Efendimiz ümmetine sevgiyi ve sevmeyi öğretmek adına ümmetini nasıl sevdi? Bu ve buna benzer bir çok konuyu Asr-ı Saadetten güzel tabloları Muhammed Emin YILDIRIM hocanın güzel uslubuyla okuma fırsatını yakalayacaksınız.

    7,94