Sehe 401–420 zwischen insgesmt: 860

  • Kadının Kocasına Karşı Vazife ve Sorumlulukları

    Kadın, neleri yerine getirdiği zaman sorumluluktan kurtulur? Evlilikte yapılan en büyük yanlışlar nelerdir? Anne babaların vazifeleri hangileridir?

    4,49
  • Kalbimizin Baharı / Kur’an Okumaları 1

    Âlemlerin Rabbinin Ezelî Kelâmı olarak tüm çağlara ve tüm insanlara seslenir Kur’ân. Her çağın ve her insanın Kur’ân âyetlerinden hissesi vardır. Her şeyi ve herkesi yaratan Kadîr-i Zülcelâl, Kitâb’ıyla hepimize, ama öncelikle “biz”e konuşur. Kur’ân Okumaları dizisinin bu birinci kitabı, işte bu gerçekten hareket ediyor. Yaşadığı çağı ve iç dünyasını Kur’ân âyetlerinden süzülen bir tefekkürle sorgulamaya açan Metin Karabaşoğlu, âyetlerin nuranî ikliminden bize ve bugüne dair hepimiz için anlamlı dersler ve mesajlar çıkarıyor.

    9,09
  • Kalbin Erbaini

    Beden ülkesinin sultanı kalptir. Yaratan ve O’nun yarattıkları kalbe vurgu yapar.
    Kalp işgal edilir, meşgul olur ama miracı vardır. Katı olur, kötü olur ama sıcaklığı, safiyeti ve samimiyeti vardır. Değişir, bozulur ama salahı, istikameti, terbiyesi vardır. Yakarır, sorumluluğunu bilir, ahlakı ve sadakati vardır. Ne mutlu bize ki kalbi imar eden vahiy vardır. Yumuşar, bayram eder, sonunda bir yolculuğa çıkar sonsuzluğa varır.

    9,09
  • Kalbin Simyası

    Dünyaca Ünlü Âlim Hamza Yusuf Kalbin Simyası ile ilk kez Türkçede. Hamza Yusuf Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ilk Müslüman beşerî ilimler üniversitesi olan Zaytuna College’ın kurucusu, Dinî meseleleri ulema-halk ayrımı yapmadan samimiyetle anlatabilen bir âlim, Sosyal bilimlere dair entelektüel birikimi ve disiplinlerarası metoduyla, kadim İslam geleneğini esas alan bir mutasavvıf, Ve Türkiye’de ve dünyada binlerce insanın manevî dönüşümüne katkı sağlamış bir rehber…. Neredeyse tamamıyla dış görünüş ve maddiyat odağında seyreden günümüzün dünyası, manevî gelişime daha fazla ihtiyaç duyar hale geldi. İnsanoğlunu boşluğa sürükleyen asıl neden ise manevî dayanak noktalarının kaybolması sonucunda nefsin isteklerinin doğru yönlendirilemeyip kalbin kibir, cimrilik, düşmanlık duygusu gibi birçok olumsuz nitelik tarafından kuşatılmış olması. İşte, yaşadığımız zamanın en dikkat çekici âlimlerinden biri olan Hamza Yusuf, modern insanın en çok açmaza düştüğü alanlara dokunan bir kitapla çıkıyor okurların karşısına. Kalbin Simyası: Manevî Yaralara Çare Bulmak, kendisi de önemli bir âlim olan İmam Mevlüd’ün manzum eserinden yola çıkarak, kalbin manevî hastalıklarını teşhis edip bu hastalıklara Kur’ân, gelenek ve ilim eksenli sürdürülebilir tedavi yöntemleri öneriyor.

    9,09
  • Kalplerden Yükselen İlahi Esinti Dua

    Dua Peygamber Efendimizin (sas) ifadesi ile ibadetin özüdür. Hayatın kopmaz bir parçası, insanın Rabbi ile en güçlü bağıdır. Kişi yaptığı dua ile hayrı veya şerri çağırır. İstekleriyle hayatını cennet veya cehenneme çevirir… – Dua ederken nelere dikkat edilmelidir? – Nasıl bir hâlet-i ruhiye içinde olunmalıdır? – Sıkıntı ve imtihan zamanlarında nasıl dua edilmelidir? – Önemli karar ve işlerde hangi dualar yapılmalıdır? – Allah Teâlâ hangi duaları kabul buyurur? – Kimlerin duası daha makbuldür? – Hangi zaman ve mekânlardaki dualar daha makbuldür? – Gün içinde yapmamız gereken dualar nelerdir?.. Elinizdeki kitapta bu ve benzeri soruların cevaplarını Hz. Peygamber (sas) ve ashabının hayatlarından zengin örneklerle bulacaksınız.

    7,94
  • Kalpleri Birleştiren İlahi Esinti Kardeşlik

    Kardeşlik, fıtrî bir duygu, ilâhî bir lütuf, Rabbanî bir bağış, kalpleri birleştirip huzura kavuşturan, mucizelerle dolu kudsî bir sırdır. Kardeşlik, eşsiz bir inşa ve terbiye sürecidir. Enâniyet, kibir, kin, nefret ve haset gibi kötü duyguları sevgi, saygı, merhamet, özveri, paylaşma, güven ve fedakârlık potasında eriterek, Ebû Cehil ve Ebû Leheb gibi değil, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer gibi olabilmektir. Kardeşlik, müminlerle bir araya gelindiğinde makam, mansıp ve çıkarları bir kenara bırakmak, yapılan yardım, özveri ve fedakârlık için teşekkür dahi beklememektir. Kardeşlik, ırk, kabile, aşiret, meslek, grup, mezhep üstünlüğü gibi sunî değerler üretmeyi ve bunlara kudsiyet yüklemeyi terk etmektir. Cahiliye tortularını çöpe atmak, içimizi kemiren kötü duygularından arınarak huzur bulmaktır. Elinizdeki kitap, Allah Resûlü (a.s.m) ve sahâbîlerinin kardeşlik örneklerinden yola çıkarak, kardeşlik ölçülerini, hukukunu, adabını anlatmakta, kardeşliğin sözden ibaret kalmayıp nasıl yaşandığını örnekleriyle ortaya koymaktadır. Bunu kalben yaşamak için saâdet asrına yelken açmaya ne dersiniz?

    7,94
  • Kalplerin Keşfi / Mukaşefetü’l Kulüp (Ciltsiz)

    Mukaşefetü’l Kulüb konu itibariyle tasavvufi bir eserdir. İçerik itibariyle kalpleri hassas bir İslami hayata sevk etmeyi, oraya saf bir İslami hayatı sıkıştırmayı hedef edinen bir eserdir. Mukaşefetü’l Kulüb bir “Kalpleri ihya” kitabıdır. Durumlarını tespit ve keşfedip aralayarak, ortaya çıkararak ıslaha çalışmayı öğreten bir eserdir. Tasavvuf kalp ile meşgul olan bir ilimdir. Malumdur ki, kalp nasıl olursa dış aza ve yaşayış da ona uygun bir manzara arz eder. Allah Tela’nın; “Her kulun kalbini günde birkaç kere kontrol ettiği” hadisinin manasına itibarla tasavvufta amellerin zuhur mahalli olan kalp ele alınmıştır.

    12,54
  • Kelam ve Halk İlcamu’l-avam an ilmi’l-kelam el-Kanunu’l-külli fi’t-te’vil

    İnsan aklı herhangi bir varlığı tanımak ve tanımlamak için onun öz varlığı (zât) ile nitelikleri arasında bir ayrım yapar. Daha doğrusu, insan bir şeyi ancak nitelikleri ile birlikte tanıyıp anlayabilir; sıfatsız, niteliksiz bir varlık onun zihninde hiçbir iz bırakmaz ve herhangi bir çağrışım yapmaz. Eğer söz konusu varlık manevî ve aşkın bir varlıksa, hiç şüphesiz durum daha da karmaşık bir hal alır. Kadîm zamandan beri felsefe ve teolojide Tanrı kavramı ve O’nun var olanlarla ilişkisi bağlamında farklı tartışmalara konu olan bu sorun, İslâm kelâmında da Allah’ın zâtı ve sıfatları çerçevesinde ele alınıp tartışılmıştır. Allah’ı yaratılmışlara ait her türlü nitelikten arındırmak anlamındaki tenzîh ile O’na yaratılmışlarda da bulunan birtakım nitelikler atfetme manasındaki teşbîh arasında kelâm ekolleri Allah’ın zâtı ve sıfatları arasındaki ilişkiyi ve sıfatların mahiyetini farklı yönlerden incelemişlerdir. Bu noktada kelâm ekollerinin üzerinde durduğu en önemli meselelerden biri de naslarda Allah’a nispet edilen ve haberî sıfatlar olarak nitelenen insanbiçimci sıfatların nasıl yorumlanacağıdır. Kelâm ve Halk, İslâm düşünce tarihinin en dikkat çekici isimlerinden Gazzâlî’nin, vefatından hemen önce kaleme aldığı ve haberî sıfatların yorumlanması merkezinde kelâm ilminin işlevini incelediği İlcâmu’l-avâm an ilmi’l-kelâm adlı eseri ile inziva sonrası Bağdat’a döndüğünde Endülüslü talebesi Ebû Bekir İbnü’l-Arabî’nin haberî sıfatların nasıl anlaşılması gerektiğine dair sorularına verdiği cevapları içeren el-Kânûnu’l-küllî fi’t-te’vîl’in tenkitli neşrini ve tercümesini içermektedir.

    10,90
  • Kelamın Fizik Kuramı Basra Mu‘tezilesi Kozmolojisinde Atomlar, Uzay ve Boşluk

    İslâm düşünce geleneğinde fizik ve matematik gibi bilimlerin genelde filozoflar (felâsife) tarafından ele alındığına yönelik yaygın bir kabul söz konusudur. Ancak gerek tarihî veriler gerekse günümüze ulaşan kelâm metinleri, İslâm dünyasında atom, uzay, boşluk, hareket ve nedensellik gibi fizik ve kozmolojiye dair konuların erken dönemden itibaren kelâmcılar (mütekellimûn) tarafından ayrıntılı bir şekilde incelendiğini göstermektedir. Alnoor Dhanani’nin bu kitabı, kelâmcıların fizik ve kozmolojiye yönelik ilgilerine yoğunlaşarak, X-XI. yüzyıldaki kelâmcıların madde ve uzay teorilerini yeniden yapılandırmayı amaçlıyor. Kelâm atomculuğuyla ilgili modern literatürdeki yaygın kabullere meydan okuyan Dhanani, özellikle atom kavramını bir büyüklüğü olmakla birlikte boyuta sahip olmayan “uzayda yer kaplayan nesne” olarak analiz ediyor ve kelâmın fizik kuramının temelinde ‘sürekli’den daha ziyade ‘ayrık’ uzay, madde, zaman, hareket ve geometri kavramlarının bulunduğunu ileri sürüyor.

    11,90
  • Kelimeler Arasındaki Farklar

    Elinizdeki eser, 17. ve 18. yüzyıl Osmanlı düşünce hayatının önemli simalarından Rûhu’l-Beyân tefsiriyle meşhur İsmail Hakkı Bursevî’nin Kitâbu’l-Furûq isimli eserinin çevirisidir. Eser, Arap dilinde anlaşılması zor olan çeşitli müfred kelime ve kavramlar ile yakın anlamlı kelimeler arasındaki farkları ele almaktadır. Bu açıdan eser, Arap diliyle ilgilenenlerin ve klasik Arapça eserleri okuyanların bigâne kalamayacakları bir çalışmadır. Müellif, titiz bir araştırmaya dayanan bu eserini dört bölüme ayırmıştır:
    Birinci bölümde Arap yazısı [hattı] hakkında bilgiler sunmaktadır. İkinci bölümde, anlaşılmasında güçlük çekilen Arapça müfred kelimeler alfabetik sıraya dizilerek açıklanmıştır. Üçüncü bölümde, sarf ve nahiv ile ilgili bazı faydalı bilgiler verilmiştir. Esere ismini veren dördüncü bölümde ise, Arap dilinde yakın anlamlı kelimeler arasındaki farklar kısa ve net bir şekilde açıklanmıştır

    12,54
  • Kerbela Şehidi Hz. Hüseyin

    Hz. Hüseyin’in çocukluğu, Sevgili Peygamberimizle (a.s.m.) geçti. “Cennet ehlinin süsü” dediği torununu gördüğünde yüzünde güller açan Efendimiz, onu sevip okşar, oyunlar oynardı.

    Yedi yaşında acının en büyüğünü yaşayan Hz. Hüseyin, küçücük bir çocukken önce canından çok sevdiği dedesinden, altı ay sonra annesinden ayrıldı.

    Peygamber ahlakıyla ahlaklanan Hz. Hüseyin, takvada zirveydi. Hayatının her karesinde Allah ve Rasûlü’nün rızasını öncelemişti.

    Son derece mütevazı, insanları hayrete düşürecek kadar cömertti.

    Babası gibi cesaret timsali bir kahramandı. Yeri geldiğinde ölüme meydan okumaktan kaçınmazdı.

    Son derece kararlıydı. Doğru bildiği şeyi yapmak için hiç bir şey ona engel olamazdı.

    Çok zeki ve hazır cevaptı. Verdiği cevaplarla hasımlarını şaşkına çevirirdi.

    Adalet duygusu yüksekti. Bunun için sonunda ölüm olduğunu bile bile Yezîd’in halifeliğine karşı çıktı. İhanete uğramasına rağmen mücadelesini sonuna kadar sürdürdü.

    Bu kitap, Hz. Hüseyin’in hayatını, dünya cazibesine kapılmayıp ebedi saltanata talip oluşunu, ümmetin selameti için canını ortaya koyuşunu ve Kerbela’da acımasızca şehit edilişini anlatıyor.

    5,64
  • Kerbela Şehidi Hz. Hüseyin

    Hz. Hüseyin’in çocukluğu, Sevgili Peygamberimizle (a.s.m.) geçti. “Cennet ehlinin süsü” dediği torununu gördüğünde yüzünde güller açan Efendimiz, onu sevip okşar, oyunlar oynardı. Yedi yaşında acının en büyüğünü yaşayan Hz. Hüseyin, küçücük bir çocukken önce canından çok sevdiği dedesinden, altı ay sonra annesinden ayrıldı. Peygamber ahlakıyla ahlaklanan Hz. Hüseyin, takvada zirveydi. Hayatının her karesinde Allah ve Rasûlü’nün rızasını öncelemişti. Son derece mütevazı, insanları hayrete düşürecek kadar cömertti. Babası gibi cesaret timsali bir kahramandı. Yeri geldiğinde ölüme meydan okumaktan kaçınmazdı. Son derece kararlıydı. Doğru bildiği şeyi yapmak için hiç bir şey ona engel olamazdı. Çok zeki ve hazır cevaptı. Verdiği cevaplarla hasımlarını şaşkına çevirirdi. Adalet duygusu yüksekti. Bunun için sonunda ölüm olduğunu bile bile Yezîd’in halifeliğine karşı çıktı. İhanete uğramasına rağmen mücadelesini sonuna kadar sürdürdü. Bu kitap, Hz. Hüseyin’in hayatını, dünya cazibesine kapılmayıp ebedi saltanata talip oluşunu, ümmetin selameti için canını ortaya koyuşunu ve Kerbela’da acımasızca şehit edilişini anlatıyor.

    6,79
  • Kertenkele Çukuru Milliyetçilik-Dünyevileşme-Kemalizm

    Kertenkele Çukuru, adını bir hadisten alıyor. Ümmetini yanlışa sapma konusunda ikaz eden Hz. Peygamber, bu hadisinde “…öyle ki, onlar bir zehirli kertenkele çukuruna girseler, siz yine onların peşinden gideceksiniz.” diyor. Peki Müslümanların, Hz. Peygamberin ikaz ettiği duruma düşmemek için ne yapması icap ediyor? Metin Karabaşoğlu’nun yazı serüveninin ilk kitaplarından olan Kertenkele Çukuru işte bu sorunun cevabını araştırıyor ve bu esnada karşısına üç önemli imtihan konusu çıkıyor: Milliyetçilik, Dünyevîleşme ve Kemalizm…

    7,94
  • Kimya-yı Saadet

    Iman, amel ve tasavvuftan (ahlak) bahseder.
    İhya’nın Farsçaya yapılmış kısa bir tercümesi mahiyetindedir.

    15,99
  • Kitabü’t-Tevhid / Açıklamalı Tercüme

    Ebû Mansûr el-Mâtürîdî, bugünkü Özbekistan’ın sınırları içinde yer alan Semerkant şehrine bağlı Mâtürîd mahallesinde doğmuş ve aynı şehirde vefat etmiştir (238/852-333/944). Türk asıllı olma ihtimali kuvvetli olan İmam Mâtürîdî’nin kabri Semerkant’tadır. Mâtürîdî’nin yaşadığı bölge önceleri Abbâsî Devleti’ne bağlı iken, Mütevekkil-Alellah döneminde başta doğu bölgesi olmak üzere birçok yönetim merkezi idareden ayrılmıştı. Mâtürîdî’nin yaşadığı bölge ve çevresine Sâmânîler hakim olmuştu. Bu dönemde çeşitli alanlarda yetkin âlimlerin yetişmesi için gerekli zemin devlet eliyle hazırlanmıştı. İmam Mâtürîdî böyle bir ortamda ilim tahsil edip eserler vermiştir. Matürîdî, Ebü’l-Hasan el-Eş’arî ile birlikte Ehl-i Sünnetin kelâm akîdesini sistemleştiren, Hz. Peygamber ve ashabının İslâm’ın temel konularına dair anlayışlarını savunup müslümanlar arasında yerleşmesine çaba gösteren, ayrıca Mu’tezile, Şîa ve benzeri fırkalarla aşırı görüşleri sebebiyle mücadele etmiş olan büyük bir İslâm âlimidir. Bu iki âlim akıl-nakil ilişkisindeki mutedil tutumları dolayısıyla dikkatleri çekmiş ve geniş kitleler tarafından kabul görmüştür. Ehl-i Sünnet akımının bu seçkin iki imamı arasında bazı görüş farklılıkları da bulunuyordu. İmamlarının görüşlerini sistemleştiren Eş’ariyye kelâmcıları nakli esas alıp onu akılla desteklerken, Mâtürîdî akaidi, özellikle akıl sahasına giren konularda naklin ışığı altında akla itimat etmiştir. Ebü Hanîfe çizgisinde ve Ebû Mansûr el-Mâtürîdî’ye nispetle kurulan Mâtürîdîyye mezhebi, tek başına bütün Müslümanların yarısını kendisine bağlamayı başaran bir ekoldür. Mâtürîdî’nin Kitâbü’t-Tevhîd’i bu ekolün temel kitaplarından biridir. Buna rağmen Kitâbü’t-Tevhîd’in başta Mâtürîdîyye mensupları olmak üzere ilim adamları tarafından yeterince bilindiğini söylemek mümkün değildir.

    14,90
  • Kitabü’s-Sünne

    Şifâ-i Şerîf, Şemâil-i Şerîf ve el-Edebü’l-Müfred şerhleriyle nebevî örnekliği sade anlatım diliyle aktaran Yaşar Kandemir hoca efendiden yeni bir eser.
    İtikadî ve imanî konulara yönelen hücumlara karşı âlimlerin kitâbü’s-sünne başlığıyla meydana koydukları hadis derlemelerinin en meşhurlarından,
    İmâm Ebû Dâvûd’un Kitâbü’s-Sünne’si, büyük imamın es-Sünen adlı eserindeki 177 hadisi bir araya getiriyor.

     

    14,90
  • Kıblegah Evler

    Huzur ve medeniyetin beşiği evlerimizin mescitlere dönüşmesi için bir rehber. Huzuru evlerinde bulmak isteyenler için kılavuz. Ve ‘Evlerinizi kıbleleştirin.’ ayetinin ışığında harika bir namaz-ev kitabı. Camiden evlere değil; evden camiye, sokağa, şehirlere bir toplum inşası. Evlerini kıbleleştirmek, evinde mescit inşa etmek isteyenler ve… Evlerini imanın kalesi yapmak isteyenler için…

    6,90
  • Kırk Ayette Sorumluluk Bilinci

    İnsanı insan yapan, hem dünyasını hem ahiretini cennete çeviren en büyük haslet sorumluluk duygusunun, insana Rabbinden nasıl anlatıldığını görebileceğimiz 40 ayet-i kerime içermektedir.

    4,49