Sehe 621–640 zwischen insgesmt: 3487

  • Çocuklar Neden Farklı & Ennegram – Dokuz Mizaç Modeline Göre Kişilik Gelişimi

    Ben mizaç tipi “1” olan bir anneyim.kızımın mizaç tipi”2”.Kızımın duygusallığını çoğu zaman anlamakta zorlanmışımdır.Yanlış yaptığı zaman eleştirdiğimde “biliyorum anne beni seviyorsun!”demesi benim garibime gitmişti.Halbuki ben onun hatalarını düzeltmek istiyordum.Ama kızım “2” mizacında bir çocuk olarak bu eleştirimi o nun sevemediğim şeklinde yorumluyordu.Bu yapısını anladığımda benim için önemli bir ufuk oldu ve kendi mizacıma odaklanmadan o nun ihtiyaçlarına daha duyarlı olmaya gayret ettim.onu eleştirmeden önce onu sevdiğimi ve benim için çok değerli olduğunu hissettirerek eleştirilerimi yumuşak bir şekilde ifade etmeye gayret ettim.”

    9,09
  • Çocuklar Parka Anneler Okula

    Her Çocuk, İşlenmeyi Bekleyen Bir Cevherdir
    Bir zaman bir yavru yengeç ile anne yengeç arasında şöyle bir konuşma geçer: “Neden böyle yan yan yürüyorsun yavrum” diye sorar anne yengeç, çocuğuna.  Biraz da sinirlenerek “Düzgün yürüsene!” der.   “Pekâlâ anne! Sen önümden düzgün yürü, ben seni takip ederim.” diye cevap verir yavru yengeç.

    7,94
  • Çocuklar ve Çiçek Mezarlıkları

    Karşınızdaki çocuk; bir yaban mersini, papatya, gündüzsefası, cennetkuşu çiçeği, gelincik, gök sarmaşığı ya da yeşil kanatlı yabani orkide olabilir. Hepsinin farklı ihtiyaçları, farklı hassasiyetleri vardır. Onlardan rengârenk tarhlar yerine, kasvetli çiçek mezarlıkları yaratmak istemiyorsanız başkasının çizdiği otoyolları, sizi gitmenizi istedikleri yerlere doğru yönlendiren işaretleri, politize olmuş düşünce kalıplarını, karmakarışık çizgilerle dolu haritaları ve bilindik yollardan gitme konforunu terk edin. Çocukların kendi yollarını çizmelerine ve kendi ruhlarını bulmalarına izin verin. Gölgesinde nefesleneceğiniz bir ulu çınar, bir yönder, bir bilge bulun. Birbirinizle yaptığınız iyi şeylerin ve güzelliklerin mayalarını paylaşın, emanetler alın ve emanetler verin. Ezilmemiş otlarla örtülü yeşil bayırlara tırmanın, taşları kaldırıp altlarına bakın. Mısır, pancar ya da pamuk tarlalarında başıboş dolaşın. Karşılaştığınız ıssız kulübelerin kapılarını tıklatın. Sükûtu sevin ve yüceltin. Sol yanınızda hiç durmadan atıp duran ve sesini size duyurmaya çalışan o ritmi dinleyin.

    devamını oku

    9,09
  • Çocuklara Oyunlar Eşliğinde Kur’an-ı Kerim Öğretme Teknikleri

    EĞER SİZ DE; “Çocuğuma/ öğrencime Kur’an okumayı öğretmek istiyorum ama nasıl yapacağımı bilemiyorum.” “Öğretme işini sevdirerek nasıl yapabilirim?” “Kuran öğretimine başladık ama sıkılıyor. Kur’an çalışmaya koşarak gelmesini nasıl sağlayabilirim?” ‘’Bütün harfleri öğrendik, cezm konusuna gelince takıldık. ‘Cezmi görünce harfleri çarptır.’ diyorum ama yapamıyor. Bu konuyu, başka nasıl öğretebilirim?” “Anlatıyorum, anlatıyorum ama anlamıyorlar sanki.” ‘’Ben de oyunlarla Kur’an okumayı öğretmek istiyorum ama hiç oyun üretemiyorum.’’ Diyorsanız, doğru kitabı elinizde tutuyorsunuz demektir. Çünkü bu kitapta; harfleri, harekeleri ve daha fazlasını öğretmek için uygulayabileceğiniz birçok teknik ve oyun önerisini bulabileceksiniz. Her çocuk öğrenir; yeter ki biz doğru yöntemleri kullanalım ve çocukların GÖNLÜNE GİRMEYİ BAŞARALIM. İşte bu kitapta, çocuklara Kur’an okumayı “ÖĞRETMEK”ten önce, onu “SEVDİRMEK” hedeflendi. Bunun için de çocuğun gönlüne açılan her kapının anahtarı olan “OYUN” kullanıldı. Kur’an öğretimine başlayacak her ebeveyn ve eğitimciye can-ı gönülden tavsiyedir.

    10,90
  • Çocuklara Söz Geçirme Sanatı

    Sınırlar, çocuklara korundukları, güvende oldukları ve değer verildikleri duygusu kazandırır. Aile içi kurallara uymalarını, işbirliği yapmalarını, otoriteye saygı duymalarını sağlar. Sorumluluk kazandırır. Bu kitap çocuklara nasıl doğru sınırlar koyacağınızı, bağırmadan, sinirlenmeden, ceza vermeden nasıl söz geçireceğinizi anlatmaya çalışacaktır.

    9,09
  • Çocuklarda 20 Psikolojik Problem ve Çözümü

    Onlar, tam anlamıyla ‘zamane’ çocukları. Onlarınki anne babalarının çocukluklarına benzemiyor. Onların dünyası cep telefonlarının, bilgisayarların hâkim olduğu bir dünya. Onlar düşe kalka büyümüyorlar, tozu toprağı bilmiyorlar. Başları hiperaktiviteyle fena halde dertte, fobileri var, narsisizmden mustaripler, daha yalnız büyüyorlar, okula gitmek, arkadaş edinmek onlar için daha zor. Onlar, çoğunlukla ‘problemli’ çocuklar. Anne babaları ise daha çok şey biliyorlar ama geleneğin bilgeliğinden kopuyorlar. ‘Biz görmedik onlar görsün’ derken ölçüyü kaçırıyorlar. Uzman Klinik Psikolog Fazilet Seyitoğlu, uzun yıllara dayanan klinik deneyimlerini aktardığı bu kitabında, ‘zamane’ çocuklarının ve anne babaların problemlerini teşhis ediyor, anne babalara, davranışa yönelik çok temel yaklaşımlarla çözüm önerileri sunuyor. Hayatın ve tedavinin içinden yaşayan örneklerle…

    9,09
  • Çocuklarımız Mutsuz ve Başarısız Olmasın

    Hiçbir işimiz annelik ve babalık sorumluluğundan daha önemli olamaz. İşler bekleyebilir, çocuk eğitimi beklemez. Eksik kalan bir işimizi sonradan tamamlayabiliriz, ancak kalan çocuk eğitimi sonradan tamamlamak mümkün değildir.

    Çocuğa yapılan yatırımdan daha karlı bir yatırım yoktur. Bu zevkli yatırımda size yardımcı olmak için Zafer Dergisi’nde çocuk eğitimi ve psikolojisi alanında yayımlanan makaleleri bir kitapta toplamaya karar verdik. Bu kararda okuyucularımızın ısrarlı talepleri etkili olmuştur. Sizlerden gelen e-mail’ler bize güç veriyor. İhtiyaç duyduğunuz konuları ve bu kitapta cevabını bulamadığımız sorularınızı bekliyoruz.
    devamını oku

    7,94
  • Çocuklarımızla İtişmeyelim İletişelim

    Bebekler doğar, büyür ve konuşmaya başlar! ‘Dişimi fırçalamıcammm’ der! ‘Ödevimi yapmıcaamm!’ der! ‘Yalnız başıma uyumıcammm!’ der. ‘O yemeği yemicemmm!’ der. ‘Okula gitmicemmm!’ der. ‘Beni hiç anlamıyorsunuz!’ der. Peki çocukların bu cümlelerine karşılık ana babalar neler söyler? Bağırmayan Anneler kitabının yazarı Hatice Kübra Tongar, 0-18 yaş arası çocukların sıklıkla kurduğu kriz cümlelerine doğru iletişim teknikleriyle çözüm önerileri sunuyor. Aile içi krizler yerini huzur ve sükûnete bırakıyor. Çocuklarımızla İtişmeyelim İletişelim! Çünkü insanlar konuşa konuşa anlaşırlar…

    9,09
  • Çocuklarla Başbaşa (Cep Boy)

    Çocuklarla Başbaşa, Merhum Mahmud Es’ad Coşan Hocaefendi’nin Gülçocuk dergisinde kaleme aldığı yazıların tamamından oluşmaktadır.
    Hocaefendi’ye göre, ihmal edilmemesi gereken en önemli kesim çocuklardır. Çünkü onlar dünyanın en güçlü insanlarıdır. En kalabalık nüfus onlarındır. Onlar başımızın tacı, gözümüzün bebeği, gönül bahçemizin tatlı meyvesi, geleceğimizin güzel umudu, yarınlarımızın sahipleri ve bekçileridir. Bu yüzden asla ihmal edilmemelidirler.
    Mahmud Es’ad Coşan Hocaefendi, çocukları ideal şekilde eğitebilmek için anaokulları, özel ilk, orta ve yüksek eğitim müesseseleri kurulmasını teşvik etmiş, önayak olmuş ve bu amaçla çok sayıda eğitim kurumu hayata geçmiştir. Bu amaçla bir başka hizmet tarzına daha öncülük ederek 1987 yılının Mayıs ayında aylık Gülçocuk dergisini çıkartmış, derginin başmakalelerini de bizzat kendisi kaleme almıştır.
    Bugünün büyükleri, çocukluğunun tatlı günlerini onunla yaşadı. Gülçocuklar büyüdü, hayırlı birer anne-baba oldular. Şimdi sıra sizin çocuklarınızda…
    Cennet güllerine nasihat ve tavsiyelerin yer aldığı bu değerli eseri çocuklarınız büyük bir keyifle okuyacak.

    5,64
  • Çocukluğun Keşfi

    Çocuk eğitimi, yalnızca çocuğun eğitilmesine yönelik bir kavramsallaştırma değildir. Anne ve babanın bilinçlenmesiyle başlayan uzun bir yolculuktur bu. Dahası bugün, anne babanın çocuk eğitiminde bilinçlenmesinden de öte, insanın kendini bireysel anlamda fark etmesini kapsayan bir yolculuktan söz etmekteyiz. Bu farkındalık, bireyin kendi çocukluğunu keşfetmesiyle adım adım kazanılacaktır. Kitapta, bu keşif yolculuğuyla tanışacaksınız. Önce adım adım çocuğu tanıyacak, sonrasında kendi çocuğunuzu nasıl keşfedebileceğinizin ipuçlarını bulacaksınız.

    10,24
  • Çocukluk

    Tolstoy’un yayımlanan ilk romanı ve yarı otobiyografik üçlemesinin birinci bölümü Çocukluk, onun Yasnaya Polyana’daki evde geçirdiği hayatının erken dönemlerine götürür bizi. 1800’lerin ortalarında zengin bir Rus toprak sahibinin on yaşındaki oğlu Nikolay’ın yaşamı, hayal gücü ve korkuları bütün duygu değişimlerinin olağan karmaşası içinde betimlenirken, çevresinde olup biten her şeyi merak ederek büyüyen bu içli çocuğun dünyayla tanışmasına ortak oluruz.

    4,49
  • Çocukluk Sırrı

    Her çocuğun özünde, o çocuğun nasıl bir yetişkin olacağının şifrelerini barındıran ‘çocukluk sırrı’ vardır. Bu sır, çocuğun içinde ‘buyurucu bir iç kılavuz’ olarak, mütevazı bir sabırla, adım adım o çocuğun kişilik ve karakterini oluşturma mücadelesi verir. Yetişkinler ise, çocuğun özünde gerçekleşen bu ince yapılanmayı hesaba katmadan, kendilerince bir zoraki kişilik oluşturma gayreti içine girdikleri için, çocuk eğitiminde sorunlar yaşanıyor. Bu kitapta, çocuğun benliğini zarara uğratmadan, kişilik ve karakterini bozmadan, onlara nasıl rehberlik yapılacağını bulacaksınız… Başka bir deyişle, bu kitapta, Mevlana’ların, Hacı Bektaş’ların, Yunus’ların, Fatih’lerin nasıl yetiştiğinin sırlarını barındıran Anadolu Pedagojisi’ni bulacaksınız…

    12,54
  • Çocukta Dini Duygu ve Düşüncenin Gelişmesi

    Bilindiği gibi çocukluğunu yaşayan “küçük insanı” anlamak yetişkinlerin görevleri arasındadır. Bu araştırma ile çocukların gelecekte kendi doğal yaşayışlarını gerçekleştirebilmeleri bakımından önemli bir hizmet yerine getirilmiş olmaktadır. Çünkü çocuğun içinde oluşan din, onun kendi yaşamında önemli bir yere sahiptir. Çocuğun ihtiyacının ve davranışlarını etkileyen ve kişiliğinin gelişmesinde etkileyici olan dini öğretmen, son derece önemlidir. Sonra, böyle bir çalışmanın aynı zamanda çocuklar vasıtasıyla yetişkinlerin dini ve onların din ile ilişkilerinin hakkında bize belirli ölçüde bilgiler vermesi mümkündür.

    7,94
  • Coğrafyamızı Adımlarken Hatırda Kalanlar

    Her seyahat ayrı bir serüvendir. İnsan bir kere yola çıkmaya görsün, bambaşka dünyaların ve tecrübelerin içinde bulur kendini. Yolculuk bitip de eve döndüğünde ise artık ufku genişlemiş, bilgisi artmış, dünyanın gidişatına dair benzersiz müşahedelerle donanmıştır. Eski nesiller, ulaşım ve konaklama şartlarındaki onca imkânsızlık düşünüldüğünde, akıl almaz coğrafyalara seyahat etmişler. Bitip tükenmez bir merak ve öğrenme hissiyle, sürekli keşif halinde olmuşlar. Bugün elimizde bulunan ilmî ve kültürel birikimi neredeyse tamamen onların bu gayretine borçluyuz. Peki biz, ulaşım ve konaklama imkânları böylesine gelişmişken, yeryüzünde yeterince yol tepiyor muyuz? Yola düşmek için merak ve heyecanımız mevcut mu? Bunlar, üzerinde düşünülmesi gereken sorular. Özbekistan’dan Endülüs’e, Mısır’dan Kafkaslara gezi notlarını ihtiva eden “Coğrafyamızı Adımlarken Hatırda Kalanlar”, okuyucuyu yola çıkmaya teşvik için hazırlandı. Kitap bittiğinde yüzlerde belirecek tebessüm ve kalplerde oluşacak rahatlama, yazarının da en büyük mutluluk sebebi olacaktır.

    8,90
  • Çok Hayal Kuran Çocuk

    Oyuncu Anne düşler diyarında gezintiye çıkmış diye duyduk. Ona eşlik etmek ister misiniz? Pamuktan bulutların üzerine atlamış bu sefer. Bir çöllerde, bir okyanusta görülmüş. Sevecen yağmurlar altında ıslanıp eğlenmiş, kutuplarda neşeyle titremiş. Hayal kurdukça rengârenk yapmış her yeri. En çok hayal kuranın daha çok hayal kazandığı, içi içine sığmayan bir hikâye bu… Biz hayal perisinin gerçek olduğuna inanıyoruz. Yumuşacık, sıcacık yatağımızda uykuya daldığımızda başlıyor her şey. Ama yalnızca uykudayken değil, onu her an yanında tutmalı insan. Sandalına atlayıp dalgaların müziğine kulak vermeli, gökyüzünün mavisinde maceralara atılmalı, bir göçmen kuşla yol arkadaşlığı yapmalı. Güneşin turuncu ışığına bulanmalı, o nereye vuruyorsa oraya gitmeli… Hayal kurabiliyorsak ne mutlu bize. Uzattık elimizi, haydi atlayın sandalımıza.

    11,39
  • Çoktan Seçmeli Hayatlar İçin Ruh Diyeti

    Klimalı seminer salonlarında hayata olumlu bakmak kolay. Ezberlersin rolünü, çıkar oynarsın. Ama ölüm döşeğinde ezberlediğini değil, ancak yaşadığını oynayabilirsin. Birinde rol biter, perde kapanır. Diğerinde rol biter, perde açılır. Ve bu gerçek, yaşadığın dakikaları okuduğun kelimelerin efendisi kılar. Okuduklarınla yaşadıkların uyuşmuyorsa eğer, ancak bir su birikintisindeki gökyüzü kadar derin olabilirsin. Bana kaç yıl yaşadığını, ne kadar çok şey bildiğini anlatma sakın! En nihayetinde sen, aldığın son nefes ve kurduğun son cümlesin. Salih Uyan Ruh Diyeti’nde “Bir telaş, bir koşturma. Nereye gidiyoruz böyle?” diye sorduruyor okurlara. Modern hayatın mutluluk reçetelerine, trend olan yaşam biçimlerine ters köşeden bakıp yaşadığımız kültürel değişimlerle fark etmeden kaybettiklerimize dikkat çekiyor. Kof özgüven yerine tevazua, malumatfuruşluk yerine hakiki bilgiye kulak vermeye davet ediyor. Ve diyor ki, “An gelir, nefesler tutulur. Kelimeler tükenir, bilgi kendinden utanır. İşte o zaman ruhu dinlendirmek gerekir.” Ruhunuza iyi bakın, biraz dinlenmesi için Ruh Diyeti’ne başlayın.

    9,09
  • Çöküş Toplumlar Başarısızlığı ya da Başarıyı Nasıl Seçerler?

    TOPLUMLAR BAŞARISIZLIĞI YA DA
    BAŞARIYI NASIL SEÇERLER?

    Viraneye dönmüş Maya piramitlerinin mimarları nerede?
    Paskalya Adası’nın terk edilmiş heykellerini yapanlara ne oldu?
    Gökdelenlerimiz Angkor Vat’ın tapınakları misali yerle yeksan mı olacak?
    Geleceği şekillendirmiş bazı toplumlar iflas ederken bazı toplumlar neden zenginleşti?

    Yayımlandığı günden bu yana dünyada büyük ses getiren Tüfek, Mikrop ve Çelik’te Jared Diamond, Batı uygarlığının, dünyanın büyük bir kısmına hâkim olmasını sağlayan ayrıcalıkları ve teknolojiyi nasıl kazandığını incelemişti. Çöküş’te ise, madalyonun diğer yüzünü aydınlatıyor: Geçmişin büyük uygarlıklarından bazılarının yıkılmasına neden olan şey neydi? Yıkılan bu kadim uygarlıkların kaderlerinden neler öğrenebiliriz?
    Çevreye verilen zarar, iklim değişikliği, küreselleşme, hızlı nüfus artışı ve politik çatışmalar, dünyanın dört bir yanındaki toplumların yok olmasına neden olan faktörlerdi ancak bu toplumlardan bazıları kendi çözümlerini yarattı. Bugün pek çok ülke benzer sorunlarla karşı karşıya. Çin ve Avustralya bu sorunlarla yenilikçi yollarla baş etmeye çalışırken Ruanda ve Haiti gibi ülkeler felaketlerin altından kalkamıyor.
    Şaşırtıcı miktarda kaynaktan elde ettiği yeni kanıtları derleyip toplayıp bir yapbozun parçalarını bir araya getirir gibi işleyerek toplumların kendilerini yok etmeyi tercih etmelerinin nedenlerini sorgulayan Çöküş, atalarımızın mahrum olduğu bir şeyi; geçmişimizden nasıl yararlanabileceğimizi ve hayatta kalmak için neler yapabileceğimizi gözler önüne seriyor.

    “Diamond, dünyanın en parlak beyinleri listesine girmeli…”
    San Jose Mercury News

    “Büyük bir kavrayışla hazırlanmış ve aynı derecede şevkle berrak bir şekilde yazılmış tumturaklı bir çalışma. Bu yüzden asrın çalışması olmayı hak ediyor…”
    BusinessWeek

    “Başucu kitabı niteliğinde… Çöküş, kendini çabuk toparlayabilen toplumların hünerli olduklarını, uzun dönemli planlama yapabildiklerini ve kalplerine yerleşmiş fakat nihai olarak yıkıcı olan değerlerini ve inançlarını terk edebildiklerini göstermektedir.”
    Nature

    “Diamond, geleceğe dair bir uyarı vermek için geçmişe ve bugüne bakıyor.”
    Newsweek

    “Tarih biliminin dolambaçlı yollarıyla doğa bilimlerinin kadim bilgisini eğlenceli bir düzyazıya dönüştüren Diamond, bize, geçmişi görmezden gelenlerin benzer şeyleri yaşamak zorunda olduklarını hatırlatıyor.”
    People

    “Aktüel gazeteciliğin kutsandığı bir dünyada, gazetecilerin sözde derinlemesine ele aldıkları olayları anlamlandırmak için düşüncesini farklı disiplinleri karşılaştırarak geliştiren Jared Diamond gibi yazarlara giderek daha fazla ihtiyaç duyuyoruz… Neyse ki Diamond gibiler hâlâ var…”
    The Washington Post

    “Olağanüstü bir bilgelik ve muazzam bir yaratıcılık… bugünün dijital kıyametini, uzak geçmişte açan tarım güneşiyle ilişkilendirebilme becerisine sahip ender bir çalışma.”
    The New York Times Book Review

    “Geleceğe emin adımlarla yürümek için yüzleşmesi gereken gerçekler karşısında hayal kırıklığına uğramaktan korkmayan herkes için temel bir okuma.”
    Nature

    “Bu kitabı okuyanlar, birinci sayfadan itibaren uzun ve dolambaçlı ama bir o kadar da etkileyici bir gezintiye çıkacaklarını hissediyorlar. Hiç kimse, Diamond’ın kronolojiden başka bir şey yapmadığını ve coğrafi olarak belli bir bölgeyle sınırlı kaldığını iddia edemez. Diamond… ekseriyetle bizzat gidip aylarca, hatta yıllarca kaldığı bölgelerden bahsetmiş, bu bölgelerin yapısını ve buralarda yaşayan toplumları anlatırken kişisel gözlemlerini kullanmış. İzlandalılar… gerçekle yüzleşmeyi ve doğal çevrenin sınırları içinde yaşamaya adapte olmayı öğrendiler. Jared Diamond, bize de aynısını yapmamızda yardımcı olacak bir kitap yazdı.”
    Los Angeles Times

    “Jared Diamond, Çöküş kitabıyla dünya uygarlıklarının çöküşünü tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor… Başarısızlığa uğrayan bu medeniyetlerin tecrübelerinden yararlanıp yararlanmamak gerektiğini merak eden her okur, bu kitabı elinden bırakamayacak. Çöküş’ü okuyan herkes, gezegenimizi kurtarmak için yapabileceklerimiz konusunda ikna olacaktır.”
    The Boston Globe

    “Tüfek, Mikrop ve Çelik ve Çöküş kitapları, birlikte, çağımızın parlak bir entelektüelinin başlattığı en önemli projelerden birini temsil ediyor. İkisi de fevkalade çalışmalar. Olağanüstü bir bilgelik ve muazzam bir yaratıcılık… İkisi de okunmalı… Literatürde bu denli net ve sistematik argümanların böylesine titizlikle inşa edildiğini görmek, umutları yeşertiyor.”
    The New York Times

    “Bu kitabı okuyun… Hayata başka türlü bakacaksınız…”
    Scientific American

    “Usta bir hikâye anlatıcısından, insanlığa dair kapsamlı bir anlatı…”
    Daily Mail

    “Sürükleyici, enfes, korkutucu.”
    Observer

    “Merak uyandıran, tutkularının peşinden giden bir kitap… Böyle bir kitabı sadece Diamond yazabilirdi.”
    Economist

    “Bu kitap da Diamond’ın diğer çalışmaları gibi etrafına ışık saçıyor.”
    Sunday Times

    devamını oku

    20,59
  • Çöküşün Öncüsü ABD

    Çöküşün Öncüsü ABD, yoksul durumdaki ülke insanlarının uyanması, sömürülmekten kurtulması ve kendi haklarına sahip çıkması için yazar tarafından yapılan bir uyarıdır. Günümüz dünyasında olup biten kahredici ve içler acısı gerçekleri bütün çıplaklığıyla haykıran bir çığlıktır. ABD ve onun uşakları, güçsüz ülkeleri nasıl ve hangi yollarla sömürüyorlar? Sömürmek için hangi plânları yapıyor ve ne gibi gizli tuzaklar kuruyorlar? Milletlerin kendilerine gelip güçlenmelerini nasıl engelliyor ve önlüyorlar? Bu ve benzeri hayatî sorulara en çarpıcı cevaplar kesin delilleriyle ve apaçık belgeleriyle Çöküşün Öncüsü ABD’de gözler önüne seriliyor. Eğer dünya siyasetinin bugünkü sapmalarından vazgeçmezsek, bizler torunlarımızı katletmiş ve gelecek için evrensel bir intihar hazırlamış olacağız. Çağımızı anlamak için bir ipucu var mı? Yani ister askerî ve ekonomik müdaha­leler ister Yahudi ve Hristiyan entegrizmleri olsun, isterse işsizlik, işten çıkarma, göç, şiddet veya uyuşturucu gibi şu an karşı karşıya bulunduğumuz durumlar olsun, bü­tün bu milletlerarası meselelerde, içten ve derinden bir ilişki mevcut mu? Bu problemlerin aralarındaki o sıkı birlik ve bütünlüğü gözler önüne sermek… Bunların ne anlama geldiğini tam anlamıyla açıklığa kavuşturmak… Özellikle de onlardan kurtulmak için so­mut bir program sunmak… İşte Çöküşün Öncüsü ABD’nin hedefi budur.

    10,24
  • Çorap Kral

    Size daha önce kimsenin görmediği bir yerden sesleniyorum. Burası öyle bir yer ki; burada, Ay’ı hapşırtan gökdelenler, mor gezegenler, konuşan yastıklar, öz çekim yapan padişahlar, dünyaya hükmeden tabletler, salyangoz kabuğundan evler yapanlar, uzay gemisi kazanlar ve şekerden dünyalar var. Gerçeği Gıdıklayan Masallar ile Çorap Kral’ın kraliyetine girmeye hazır mısınız?

    7,90