Sehe 441–460 zwischen insgesmt: 3487

  • Bitmeyen Kavga

    Eserlerinde işçi sınıfının gündelik ilişkilerini, yaşam koşulları ve mücadelelerini, çağımızın toplumsal meselelerini tüm insani ayrıntılarıyla resmederek haklı ününe kavuşmuş olan John Steinbeck, büyük romanı Bitmeyen Kavga’da destansı bir direnişi konu alıyor.
    Son derece zor koşullarda yaşayan ve aldıkları ücretle karınlarını bile doyuramayan meyve toplayıcıları örgütlenerek ellerindeki yegâne silah olan greve başvururlar. Kapitalist toprak sahipleri ise mücadelenin yayılmasını engellemekte kararlıdır. Çok güçlü ve kendilerinden emindirler, işçilerin örgütlenmesini yeri gelirse kanla, yeri gelirse grev liderlerini satın alarak yıkmaya hazırdırlar, fakat hesaba katmadıkları bir unsur vardır.
    İnsanlığın bitmeyen kavgasını tüm gerçekliğiyle resmederek bir destana dönüştüren Steinbeck, kapitalist düzenin dayanaklarını derinden sarsan, kuşaklar boyunca başkaldıranlara esin kaynağı olan bir roman yaratırken mücadelenin açmazlarını da sergilemekten geri durmuyor.

    10,24
  • Biyolojik Saat

    Denizde yaşayan en eski canlı olan mercanların kabuklarındaki yıllık katman sayısı olan 365’in, bir takvim yılındaki gün sayısı olan 365 ile ne ilgisi var?
    Dünya, çok hücreliliğe  geçmek için neden 3 milyar yıl bekledi?
    Çocuklar karanlıktan neden korkar? Karanlık korkusu hangi ilkel canlıya dayanıyor?
    Çağımızın en büyük hastalığı olan depresyon ve uyku bozuklukları yaşamımıza neden ve ne zaman girdi?
    İlkel atalarımız sayılan primatlar, başparmağını nasıl kullanmaya başladı?
    Onu diğer parmaklardan ayıran özellik neydi?
    Yaratıcılığı ve alet yapımını başparmağımız mı borçluyuz?
    Neden beynimizin 1/3’i başparmağımızın yapacağı işlere ayrılmıştır?
    Zevkle ve keyifle öğrendiklerimizi neden hiçbir zaman unutamayız?
    Beynimizin ve davranışlarımızın evrimsel köklerine sarsıcı bir yolculuk yapmaya var mısınız?
    Biyoloji saatinizi kurmaya hazır mısınız?

    9,09
  • Biz Müslüman mıyız?

    Şu yanlış kavramlar ve garip düşünceler akıllara nereden geldi acaba?: – Dinin sosyal hayatla ne alâkası olabilir?! – Dinin bir ekonomik sistemi olamaz! – Din; ferdin toplum ve devletle ilişkilerine dair ne getirebilir ki?! – Dinin hayat olgusu ve günlük yaşamda ne gibi bir rolü olabilir; örfler bakımından, giyim kuşam cihetinden hele hele kadın kıyafeti ile dinin ne alâkası var? Böyle düşünenlere göre dinin; sanat, basın-yayın, sinema ve televizyon gibi konularda da asla sözü ve yeri yoktur. Biz, bu sapmanın nasıl ortaya çıktığını ve nasıl geliştiğini anladığımız zaman, umarız ki işin içindeki hile ve tuzağı da görmüş ve bunlara karşı uyanık olmamız gerektiğini öğrenmiş oluruz. İlk Müslümanların çok iyi şekilde anladıkları açık gerçek, Müslüman toplumun ancak Allah’ın şeriatı ile kurulabileceği idi ve buna kesin bir şekilde inanıyorlardı. Onlara göre Allah’ın şeriatından uzaklaşarak Müslüman olarak yaşayabilmenin imkânı yoktu. O tarzda Müslüman da olunamazdı. Evet, onlar başardılar. Çünkü onlar istediler, isteklerini önce kendi küçük dünyalarında gerçekleştirmek üzere uygulamaya koyuldular, bunda netice aldıktan sonra da hayata geçirme, topluma ve tüm insanlığa yayma yolunu tuttular. İşte o zaman gerçek Müslüman oldular.

    6,90
  • Bizans’ın Gizli Tarihi (ciltsiz)

    Prokopios, İmparator İustinianos zamanını anlattığı Bizans’ın Gizli Tarihi’nde daha önceki kitaplarında zamana uydurmak zorunda kaldığı, işin içyüzünü açıklamayı göze alamadığı, sessizce geçiştirilmiş olayları apaçık ortaya koyduğunu belirtir.

    4,90
  • Bize Benzer mi ? / Küçük Merve’nin Büyük Soruları 2

    Ben küçükken küçücükken büsbüyük sorularım vardı… Allah neredeydi? O’nu neden göremiyordum? Ne kadar büyüktü? Nasıl görünüyordu? Aldığım, aradığım ve bulduğum cevapları; yıllarca öğrencilerimle paylaştım. Ve “Neden isteyen ve merak eden her çocuğa ulaşmasın?” diye düşündüm. İşte elinizdeki bu seri tam olarak böyle ortaya çıktı. Rabbini merak eden, O’nu daha da çok tanımak isteyen meraklı miniklerin sorularına verilebilecek birbirinden makul yanıtları, en anlaşılır şekilde aktarmaya çalıştığım bu serinin; ümmetin güzel evlatlarına faydalı olması duası ile…

    7,90
  • Bizi Kuşatan Toplum – Sosyolojiye Giriş

    Günümüzde insanların, kendilerini ve içinde yaşadıkları toplumu anlama konusunda ciddi bir şekilde çaba sarf ettiklerini görüyoruz. Bunun altında yatan temel düşünce kişisel ilişkileri daha sağlıklı yürütmekle hayatın her alanında başarılı ve mutlu olabilmektir. Bu yüzden kişisel gelişim kitaplarına büyük bir rağbet vardır. Ancak bireyi ve toplumu anlamak için insanı konu edinen disiplinlerin temel kavramlarını ve yaklaşımlarını bilmek gerekir. Bunları kavramadığımız takdirde, uzmanlar tarafından herkese yönelik yazılan kitapları bile doğru anlamamız mümkün değildir. Çünkü her zaman kendi alanının terimleri ile eserini yazar ama bunları ayrıca açıklamaz. Bu bilgiler esas olarak o disipline ait “Giriş” niteliğindeki eserlerde yer alır. Elinizdeki bu çalışma toplumu anlamak isteyen esas uğraşısı sosyoloji olmamakla birlikte sosyolojik düşünce ve kavramları öğrenmenin, okuma ve araştırmalarında faydalı olacağını düşünenler için hazırlanmış “Sosyolojiye Giriş” kitabıdır.

    6,79
  • Bırak ve Rahatla

    Bazen öyle anlar olur ki duygularımızı yönetemeyiz… Duygularımız bizi yönetir… Öfkemizle baş etmekte zorluk çeker; sevdiklerimizi kırar, incitir, sonra pişman oluruz… Kaygılarımız yaşamımızı esir alır; adım atmakta zorluk çeker, kararsızlıklar yaşarız… Sabah uyandığımızda ‘iyi bir gün geçirmeye’ niyet eder; günü iç daralmaları ile kapatırız… İyi düşünmek yetmez; iyi hissetmekte zorluk çekeriz… İç seslerimiz bir türlü susmaz; hayata tebessüm edemeyiz… Bir telaş, bir acelecilik içinde yaşar; yeryüzünü kendi gözlerimizle seyredemeyiz… Ve tüm bunların değişmeyeceğine inanır, kalitesiz bir yaşama kendimizi mahkûm ederiz… Halbuki, duyguların zarara uğramış yanlarını onarmak, onarılmış duygularla bir iç genişliği içinde yaşamak mümkündür… Değersizlik hislerimizden, yetersizliklerimizden, güvensizliklerimizden ve içimizde yıllar boyunca birikmiş tüm hoşnutsuzluk duygularından arınabilir, ruhsal özgürlüğümüze yeniden kavuşabiliriz… Adem Güneş, Bırak ve Rahatla’da kendimizi nasıl onarabileceğimizi anlatıyor… Altı haftalık bir program içerisinde ‘Duygusal Farkındalık Eğitimi’ sunuyor… Peki ama nasıl? Telaşlı yaşamı bırakıp biyolojik ritmi düzenleyerek ‘sakinliğe’ erişmek… Bastırılmış duyguları bırakıp ‘ruhsal özgürlüğü’ hissetmek… Kaygılı bedeni bırakıp ‘iç genişliği’ elde etmek… Bırak ve Rahatla, geçmişini onarmak ve gerçek kendiliğini bulmak isteyen herkes için…

    7,90
  • Bırakma Kendini

    İnsanız. Ten kafesinde yaşıyoruz. Bilinmezliklerle dolu bir hayatta var olmaya çalışıyoruz. Bedenimiz zayıf, algımız kısıtlı, güçlerimiz sınırlı. Bazen yorgun, bazen bıkkın, bazen sıkılgan oluyoruz. Bazen alıngan, bazen kırılgan, bazen de somurtkan oluyoruz. Bugün havanın nasıl olacağını, kiminle karşılaşacağımızı, neler yaşayacağımızı kontrol edemiyoruz. Bazen öyle oluyor ki ne yapacağımızı, ne hissedeceğimizi, ne düşüneceğimizi bile kontrol edemiyoruz. Hâl böyle olunca, insan bu kadar aciz kalınca istediğimiz şeyler kadar, belki daha çok, istemediğimiz şeyler de yaşayabiliyoruz. Olabilir. Her şey tamam oldu dediğimiz zamanlarda en başa dönebiliyoruz. Olabilir. En güvendiğimiz insanlar en güvensiz işlerle ya da sözlerle karşımıza çıkabiliyorlar. Olabilir. Hayat arkadaşımız, eşimiz bizi hiç ihtimal vermediğimiz şekilde yanlış anlayabiliyor. Olabilir. Küsmek kolay, vazgeçmek kolay, yenilmek kolay. Ama biz kolay bir hayat yaşamaya gelmedik bu dünyaya.

    9,09
  • Bodrum Katı Tünelden Önceki Beyaz Ev

    İstanbul Boğazı’nın kıyısında, boynunda altın bir kolye ile çarmıha gerilmiş şekilde duran bir kadın cesedi bulunur. Kısa sürede tüm ülke bu gizemli cinayeti konuşmaya başlar. Aradan geçen günlerde ise farklı yerlerde benzer cesetler bulunmaya devam eder. Kadının boynundaki kolye ise Atlas’ın ikiz kardeşi Talya’nın kolyesinin birebir aynısıdır. Atlas, kardeşi ile cinayetler arasındaki ilişkiyi bulmaya çalışırken, hayatları babaları Enzel’in çeşitli sanrılar görmeye başlaması ve tuhaf davranışları nedeniyle altüst olur. Atlas ve arkadaşları araştırmalarına devam ederken yolları tarihi gizemli Beyaz Ev ve evin yeni sahibi ile kesişir. Cinayetler, Beyaz Ev ve Enzel arasındaki bağlantıları çözmek ve olayların perde arkasını deşifre etmek ise hiç kolay olmayacaktır! Paranormal Hikayeler ve Tünelden Önceki Beyaz Ev kitaplarının başarılı yazarı Işıl Işık’tan, aksiyon dolu ve her bölümü merak uyandırıcı bir polisiye gerilim romanı… Ürpertici gizemlerle dolu Tünelden Önceki Beyaz Ev’e başka bir gözle bakmaya hazır mısınız?

    10,90
  • Boğulmamak İçin

    “Orwell’in ironik mizah anlayışı tazeliğini hiç yitirmiyor. Bu, kaçırılmaması gereken bir Orwell yapıtı.” The Observer Göbeğinin çapı giderek genişleyen ve evinin taksitlerini ödemekle uğraşan George Bowling kırk beş yaşında, evli ve çocuklu –ve yeni aldığı takma dişleriyle kasvetli hayatından çaresizce kurtulmak isteyen– bir sigorta pazarlamacısıdır.1939’da patlak verecek olan savaşın gelişini; yemek kuyruklarını, askerleri, gizli polisi ve zorbalığı görerek modern zamanlardan korkmaktadır.Böylece çocukluğunun dünyasına, huzur ve sükûn dolu bir yer olarak hatırladığı köyüne sığınmaya karar verir.Fakat köyünde aradığını bulabilecek mi, orası şüphelidir. “Çok komik olmanın yanında hayranlık uyandıracak kadar gerçekçi… Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ü burada nüve haliyle görebiliyoruz. Hayvan Çiftliği’ni de… Hem zengin bir okuma keyfi sunan hem de iki klasiğin tohumlarını birden barındıran romanlara kolay rastlanmaz.” John Carey, The Sunday Times

    6,79
  • Boş Ayna

    Narsist Annelerinin Kızları İçin En Etkili İyileşme Rehberi Kendimiz dediğimiz şeyi büyük oranda yine kendimizin inşa ettiğini, başımıza gelenleri bildiğimizi sanırız. Kendimizi sevmediğimizde sevilmeye layık olmadığımızı düşünürüz; kendimizi onaylamadığımızda bunu yine kendimiz yapıyoruz zannederiz. Zorunda olduklarımızı, kaçındıklarımızı, korktuklarımızı, boyun eğdiklerimizi, uyum sağladıklarımızı, seçimlerimizi hatta kendimizi görmezden gelişimizi bile kendimizden biliriz. İçimizde çalan siren seslerini gerçekten içimizden geliyor sayar; aynamızın bize bizi gösterdiğini düşünürüz. Oysa bireysel tarihimizin kendimizi yazdığı dönemde çoğu zaman kalem bizim elimizde değildir. Dahası, birçoğumuz bize bizi gösteren ve bize bizi sevdirecek o değerli aynadan mahrum bırakılmışızdır. Üstelik bu ağır mahrumiyetimizi ifade etmemiz, hatta hissetmemiz bile yasaklıdır. Kendimizden başka kimseyi suçlamaya hakkımız yoktur. Boş aynamızın yerine bu kitabı koyabilirsek, şifaya giden yola çıkacağımıza eminim. Elinizdeki kitabın bizzat tanımadığım yazarı Dr. Karyl McBride’a derin bir şükranla… — Cem Mumcu

    11,39
  • Böyle Buyurdu Zerdüşt

    Nietzsche’nin, fikir dünyasının zirvesine yerleştirdiği eseri Böyle Buyurdu Zerdüşt, düşünürün olgunluk çağını temsil eder. Anlatmak istediği her şeyi, son kitabı olan bu eserde özetlediğini söyler: “‘İyi olan nedir?’ diye soruyorsunuz. Cesur olmak iyidir. İzin verin küçük kızların konuşmasına. İyi olmak, aynı zamanda güzel ve dokunaklı olmak demektir. Size kalpsiz diyorlar. Ama gerçek, sizin kalbiniz; seviyorum sizin samimi utancınızı. Sizler kendi selinizden utanıyorsunuz, diğerleriyse sularının çekilmesinden.” Nietzsche’nin “herkes ve hiç kimse için” yazdığını söylediği bu başyapıt, Almanca aslından Türkçeye çevrildi.

    4,49
  • Bozkırın Efendileri Türkmenler Üzerine Makaleler

    “Oğuz ili göçünü çekip yürümediğin yol var mı? Evini tutup oturmadığın yurt var mı?” diyor bir Türkmen atasözü. Hakikaten Orta Asya bozkırlarından Anadolu yaylalarına kadar Türkmenlerin yurt kurup oturmadıkları yer, at sürüp geçmedikleri yol, hayvanlarını otlatmadıkları yayla, suyundan içmedikleri ırmak neredeyse yok. Türkmenler, bozkırın taş, toprak, su gibi bir parçası.

    Türkmenler, bozkır imparatorluklarının da kurucuları. İran’da, Irak’ta, Azerbaycan’da, Anadolu’da kurulan devletlerin tamamı Türkmenlerin eseri. Bu devletlerin sadece kurucu unsuru değil aynı zamanda ordusu, halkı, vergi vereni veya isyancısı da. Bazen “savaş makinesi” bazen de “vergi ünitesi”, ama her durumda bozkırın efendisi: “Beylik, her zaman Türkmenlik ve Yörüklük edenlerde kalsın” diye.

    Elinizdeki kitap, Türkmenlerin tarih sahnesine çıkışından Anadolu’daki siyasî, sosyal ve ekonomik durumlarına kadar pek çok konuyu ele alıyor.

    7,94
  • Brezilya (Karton Kapak) Geleceğin Ülkesi

    Zweig, ırkçı cinnete kapılmış felakete sürüklenen Avrupa’dan kaçıp sığındığı Brezilya’da ütopik bir cennet bulmuştu. Uçsuz bucaksız verimli toprakları, sonsuz kaynakları, muhteşem doğası ve barındırdığı potansiyelle; kaygısız ve dost canlısı halkıyla Brezilya onu büyülemişti. Farklı ırkların barış içinde bir arada yaşadığı ve geleceğe umutla bakabildiği bu çok renkli düş ülkesi, o sırada kaosa teslim olmuş Avrupa ile tam bir tezat içindeydi. Zweig’ın Brezilya’ya ilanıaşkı, farklı tepkiler aldı. Yabancı bir yazarın coşkulu övgüsü Brezilya halkını sevindirirken, kitap bir yandan da ülkenin gerçekleriyle bağdaşmadığı ve siyasi iklimini yansıtmadığı gerekçesiyle eleştirilere hedef oldu. Petrópolis’teki evinde eşiyle birlikte inzivaya çekilen Zweig, dostlarından ayrı düşmüş, sürgündeki diğer Avrupalı entelektüellerle mektuplaşması savaş nedeniyle sekteye uğrayınca daha da yalnızlaşmıştı. Onu asıl kahreden, sadece anayurdundan değil yapıtlarını verdiği anadilinden de sürgün edilmiş olmasıydı. Brezilya, 22 Şubat 1942’de yaşamlarına son veren Zweig çiftinin son durağı oldu.

    6,79
  • Brezilya’da İlk Müslümanlar Brezilya Seyahatnamesi

    Brezilya Sehatnamesi, Osmanlı’nın o güne kadar varlığından haberdar olmadığı bir dünya keşfinin ve bu dünyayı yeniden biçimlendirme çabalarının hikayesidir. Hikaye, tam yüz kırk yıl önce Osmanlı’nın iki savaş gemisinin Basra Körfezi’ne giderken fırtınaya yakalanarak Amerika kıt’asına, Brezilya sahillerine sürüklenmesiyle başlar. Hikayenin kahramanı Bağdatlı Abdurrahman Efendi, bu gemilerden birinin imamıdır. Brezilya Seyahatnamesi küçüklüğüne karşın, varlığı günümüzde bile resmen kabul edilmeyen Brezilya Müslüman toplumunun tarihsel serüveninin bir dönemine ışık tutması nedeniyle ilginç bir eserdir. Ayrıcı, bu gerçeğin neredeyse tek yazılı belgesi niteliğini taşıması da o ölçüde önemlidir.

    5,64
  • Brief Einer Unbekannten

    Du erkanntest mich nicht damals. Und als zwei Tage später Dein Blick mit einer gewissen Vertrautheit bei erneuter Begeg- nung mich um ng, da erkanntest Du mich wiederum nicht als die, die Dich geliebt und die Du erweckt, sondern bloß als das hübsche achtzehnjährige Mädchen, das Dir vor zwei Tagen an der gleichen Stelle entgegengetreten. Du sahst mich freundlich überrascht an, ein leichtes Lächeln umspielte Deinen Mund.

    6,79
  • Briefe Aus Der Schweiz

    Noch ehe wir aufbrechen, kann ich Ihnen einen guten Morgen bieten. Der Graf wird mit mir links in‘s Gebirg nach dem Leukerbad zu gehen, der Freund indessen die Pferde hier erwarten und uns morgen in Leuk wieder antreffen.
    4,49
  • Bu Benim Bedenim

    Bir Sivrisineğin Gözünden Eğlence, Macera, Aksiyon Dolu Bir Farkındalık Kitabı Ben bilim hayvanı Prof. Dr. Vızvızakan. Hikâyem tarih öncesi çağlarda başladı. O zamanlar buralar hep tarlaydı. Sen henüz yoktun meydanlarda, dinozorlar vardı. Ben o dinozor senin bu dinozor benim gezerken bir şeyler fark ettim. Uzun yıllar boyunca değişik canlılarla tanışmaya devam ettim ve fark ettiklerim bir bir çoğaldı. Aslanlarla, yunuslarla, fillerle, kedilerle tanıştım… Gergedanlarla, timsahlarla, kaplumbağalarla, köpeklerle, tavşanlarla, kangurularla… Ve tabii insanlarla tanıştım. Her bir tanışıklık bilim yolunda attığım kocaman vızıltılara neden oldu. Edindiğim bilgileri “Bilime Paha Biçilmez Katkılarım” başlığıyla bu kitapta topladım. Neler mi var kitapta? Her türün neden farklı vücudu var? Cinsiyetlerin farklılığı neden önemli? Dünyaya gelme yolculuğu nasıl bir şey? Vücudumuzun özel bölgeleri hangileri? “İyi dokunuş”, “kötü dokunuş” ne demek? Peki bedenimizi nasıl koruyabiliriz? Tüm bu soruların cevabını anlatmak için Sinotor’uma bindim geliyorum. Haydi bakalım başlayalım!

    7,90
  • Bu Böyledir

    İçindekiler – Bu böyledir – Bahtımın yıldızı – Süleyman’ın seçimi – Red cephesi – Manifatura – Kahkaha çiçeği – Su sesi – Son Kutlu’nun Dergah Yayınları arasında çıkan diğer hikaye kitapları şunladır. Ortadaki Adam (1970), Gönül İşi (1974), Yokuşa Akan Sular (1979), Yoksulluk İçimizde (1981), Ya Tahammül Ya Sefer (1983).

    5,64
  • Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor

    Yeşil Gladio’nun dinci tetikçileri… FBI’ın yetiştirdiği dinci istihbaratçılar… CIA’nin kefil olduğu dinci cemaat liderleri… ABD’den maaş alan dinci köşe yazarları… Utah’ta TSK aleyhine yayın yapan dinci yalan makineleri… Kendini peygamber sanan Amerikalı şeyhe bağlı dinci milletvekili… “Yahudi malları almayın” deyip Yahudilerle ticaret yapan dinci gazete… Soros’un vakıfları, gazetecileri ve politikacıları… İsim isim… Olay olay… Ergenekon tipi komplolar hangi ülkelerde nasıl sahneye kondu? “Psikolojik harp”in merkezi neresiydi? Türkiye’de hangi gazetelere, nerelerden para akıtıldı? Fethullah Gülen ABD’de nasıl Yeşil Kart sahibi oldu? TSK neden hedefteydi? “Solcu liberaller”in New York’taki akıl hocaları kimlerdi? Uluslararası Yazarlık Programı (IWP) Türkiye’de nasıl yazar devşirdi? İsim isim… Olay olay… Tehlike, tehlikeyi göze almadan yok edilemez.

    12,54