Sehe 2841–2860 zwischen insgesmt: 3487

  • Yediklerinizin İçinde Ne Var?

    Beslenme, şefkatli anne ellerinden market raflarını ‘süsleyen’ sentetik gıdaların insafına terk edildiğinden beri sağlığımız da bozuldu. Gıda sektörü son derece rasyonel: Daha çok kazanmak için ne gerekiyorsa yapıyor. Yiyeceklerin tabiî hallerine tahammül edemiyorlar! Çünkü bizim için sağlık demek olan bu tabiîlik onlar nezdinde ‘para’ etmiyor. Büyük üreticiler ve onların emrindeki mühendisler, gıdaların raf ömrünü mümkün olduğunca uzatmak, rengini cazip kılmak, tadını değiştirmek, hacmini artırmak için gece gündüz çalışıyorlar. Bu ‘yapay’ değişimi sağlamak için de ‘katkı maddeleri’ kullanıyorlar. Ama ‘küçük’ bir sorun var: Bu katkı maddeleri hem sağlığımızı, hem de insanlığın geleceğini çok ciddi şekilde tehdit ediyor.

    7,94
  • Yemeyeceğim İşte!

    Çocuğunuz için resimli bir hikâye, sizin için ise yavrunuzun, çocuk olmanın getirdiği zorlukları aşmasına yardımcı bir rehber.

    3 ile 6 yaşlar arasında bir çocuk için sağlıklı beslenmek anlaşılması zor bir kavramdır. Tatları yoğun hazır yiyecekleri tercih edebilir, çeşitli besin gruplarından tamamen uzak durabilir. Ne Zormuş Büyümek serisinin üçüncü kitabı Yemeyeceğim İşte! bol resimli ve kafiyeli anlatımıyla yemek seçen çocuğunuzu farklı ve sağlıklı tatlar denemeye teşvik ederken etkinlik önerileriyle bu süreçte onunla doğru iletişim kurmanızı sağlayacak.

    6,79
  • Yemezler! & Bilimsel Verilerle Gıda-Hastalık İlişkisi

    Bu kitap tüketiciyi marketler aracılığıyla uzun raf ömürlü gıdaya mahkum eden endüstriyel üretim anlayışının insanları nasıl hasta ettiğini anlatmak amacıyla zorunlu olarak yazılmıştır. Yemezler!, ekşimeyen yoğurt, uzun ömürlü UHT kutu süt, 45 günde yetiştirilip 20 dakikada pişebilen piliçlerden yola çıkarak beslenme-hastalık ilişkisini irdelemekte ve bu vesileyle Batı akademisine, yine onun verilerini kullanarak doğrudan eleştiri sunmaktadır.

    Kitabın gönderme yaptığı kaynakların bütünü bilimsel dergilerde yayımlanmış makalelerdir ve değerlendirme süreci 1800’lerin sonlarından başlamaktadır. İçerik beslenmeyle kısıtlı tutulmamış, biyolojinin ve başta kanser olmak üzere hastalıkların mekanizmaları da farklı birbakış açısıyla yeniden gözden geçirilmiştir.

    10,24
  • Yeni Bir Dilin İnşası

    Atasoy Müftüoğlu’nun geleceğe hazırlanmak için bir kriz ve kritik manifestosu nitelemesini hak eden Yeni Bir Dilin İnşası kitabı, bir iddia ve perspektifi açıklayan beş konferanstan ve bir önsözden oluşuyor.
    n
    nKitaba temel olan konferansların temel tezi; “İslâm dünyası toplumları neden bu haldeler ve nasıl başka türlü olabilir?” sorularıyla ilgili. Konuşmalarda, İslâm dünyasının içinde bulunduğu krizin yeni olmayıp yüzyılları içeren bir boyutunun bulunduğu sıklıkla ve tekraren vurgulanıyor. Haliyle sadece siyasi, ekonomik ve toplumsal olmayıp, belki de bunlara zemin hazırlayan daha derin bir düşünme problemine işaret ediyor.
    n
    nAtasoy Müftüoğlu Yeni Bir Dilin İnşası kitabında günümüzdeki İslâmî dilin, hareketlerin ve mücadelelerin diline ilişkin önemli tespitler yaparak, hareketlerin yeni bir kurucu nitelik kazanabilmesi için bir yol haritası öneriyor.

    7,94
  • Yeni Dünyanın Cesur İnsanı

    Merhaba Yeni Dünyanın Cesur İnsanı! Bu kitap senin için yazıldı. Burada tüm deneyimim, bilgim ve samimiyetimle, sana insan olarak hep unuttuğumuz ama her zamankinden daha çok hatırlamamız gereken temel konulardan bahsedeceğim. Artık yeni bir dünya, yeni dertler ve yeni imkânlar var. Bu yeni dünyada nasıl var olacağımızı yine bizler belirleyeceğiz. Yepyeni dertlerin çözümleri, yepyeni ve cesur bakış açıları istiyor. Bunun için ezberleri ve alışkanlıkları bir kenara bırakıp, her şeyi yeniden sorgulayıp, yeni farkındalıklar geliştirecek cesur insanlar gerek. İşte sen, Yeni Dünyanın Cesur İnsanı; kendini ve bizi “bu dertlerden” nasıl kurtaracaksın, bunun peşindeyim. Bu kitap, hayatında yeni ve kritik kararlar vereceğin zamanlarda sana destek olmak, unutmuş olabileceklerini hatırlatmak amacıyla kaleme alındı. Umarım katkısı olur…

    11,39
  • Yeni Evde

    Bu kitapta yeni bir eve taşınırken bir çocuğun nelerle karşılaşabileceği 2 yaş üzeri çocuklara uygun ve açık bir dille anlatılıyor. Tüm eşyaların toplanıp paketlenmesinden yeni evlerine yerleşmelerine kadar bütün süreçten bahsediliyor. Çocukların uzun uzun bakabileceği, bir şeyler öğrenebileceği ve üzerinde konuşabileceği ayrıntılarla dolu esprili resimler, kitabı daha da ilgi çekici hale getiriyor.

    4,49
  • Yeni Nesil Gençliğe

    Davalar çoğunlukla gençlerin eliyle yükselmiş, ideolojiler onların omuzlarında taşınmıştır. Haliyle bu davaların karşıtları ise yükün hamiline taarruzlarını eksik etmemişlerdir. Bunun bilincinde olan İslam alimleri ve mütefekkirleri gençlerin yoluna meşale olsun diye birbirinden değerli eserler telif etmişlerdir. Bununla beraber dünyanın gelişim ve değişimiyle bahsi geçen taarruzların şekilleri, şiddetleri ve etkileri de değişime uğramıştır. Dolayısıyla gençliğe rehber niteliğinde yazılan bu eserlerin de modern taarruzlara cevap verebilecek kuvvette güncellemesi elzemdir. İlk defa İdrak Yayınları’nın okura sunduğu veciz eser Yeni Nesil Gençliğe, bir gencin, yeni neslin sorunlarını ve zihin karmaşasını toplu bir vaziyette müellif Ahmet b. Yusuf es-Seyyid’e sunup, nasihat istemesiyle vücut bulmuştur. Müellif, gençleri sarıp sarmalayan, hareket alanlarını kısıtlayıp hatta felç eden, tembellik, kararsızlık, plansızlık gibi labirentlerden çıkış yolu gösterirken, onların ruhlarını daraltan, kötü arkadaş, kötü alışkanlık, pornografi gibi bataklıklardan da kurtulma metodu öğretmektedir. Aynı zamanda kendi hayat ve yoğun tedris tecrübelerinden hareketle gençlere ilim yolculuğu, hareket adabı, evliliğin, eş seçimi, tanışma ve evlilik sonrası gibi süreçleri gibi konularda da değerli nasihatlerde bulunmaktadır. Eserin ayrıcalıklı yönü, genç neslin ortak sorunlarının neredeyse eksiksiz toplanması, hastalığın çok iyi tespit edilip, çeşitli tedavi alternatiflerinin sunulması, en önemlisi bu reçeteyi İslami geleneğe yüksek derecede hâkim olup modern dünyayı da çok yakından takip etmekle beraber, gençlerle her daim iç içe olan bir yazar tarafından kaleme alınmış olmasıdır. Yeni nesle ve bu neslin yetiştirenlere cennet yolculuğunda bir adım olması dileğiyle eseri, kıymetli okura sunuyoruz.

    7,94
  • Yeni Ufukların Kıyısında

    Geçmişe bir ayna tutarak, günü, koşulları, anı ve zamanı bir bütün içerisinde anlamlandırmak bugün için oldukça zor bir uğraş olarak önümüzde duruyor. Yüzyılın bütün araç gereçleriyle dayatılanın dışına çıkıldığında, üzerine deli gömleği giydirilmek istenen, genel geçer bir kabul görmüşlüğün dışında bambaşka bir dünyanın, kurulabileceğine inananlar hiç de azımsanmayacak sayıda. Bir fanusun içerisine hapsettirilen hayatların yeni bir geleceğe ve o geleceğin dünyasına olan ihtiyacı her geçen gün daha da yakıcı bir hal alıyor. Dünyada her şeyin bir düzen içinde terennüm ettiğini düşündüğümüzde Göksal’ın felsefeden, edebiyata, sinemadan şiire, tiyatrodan satrança, psikolojiden dile, romandan resme, matematikten müziğe, fotoğraftan askeri tarihe kadar çok farklı disiplinlerde ortaya koymaya çalıştığı çaba, gerçeğe ve geleceğe doğru atılacak bir ön adım olma özelliği taşıyor. Adorno’dan, İbn Arabi’ye, Shakespeare’den Fuzuli’ye, Aborjinlerden Kızılderiler’e, Pascual Duarte’den Mai ve Siyah’a, hat sanatından grafolojiye kadar çok farklı alanlarda bir derinlik oluşturmaya çalışan Göksal, Derrida’dan Kindî’ye, Kubrick’ten Cervantes’e, Selahattin Hilav’dan Napolyon’a, Sümer’den Roma’ya, Lenin’den Şeyh Hamidullah Efendi’ye kadar uzanan geniş bir yelpazede özgünlüğün izlerini sürüyor. Haliyle okuyucunun kendisine soracağı soru şu; serüvene hazırmıyım ?

    7,94
  • Yeniden Dirilişe & Birinci Dünya Savaşını Nasıl İdare Ettik?

    Kazım Karabekir Paşa, Birinci Dünya Savaşı esnasında Genelkurmay Başkanlığı istihbarat şubesini idare etmiştir.
    Savaş müddetince de Çanakkale, Irak cephelerinde önemli görevlerde bulunurken doğu cephesinin de
    Van Gölü-Muş-Çapakçur; Rus ordularının Bolşeviklik darbesiyle sarsılması üzerine de Kafkas Cephesinin sağ tarafında bulunan İkinci Kolordu Komutanlığı’ndan, Erzincan’ın karşısındaki Birinci Kafkas Kolordu Komutanlığı görevlerinde bulunmuştur.
    Paşa, savaş döneminde tüm yaşadıklarını belgeler ve bilgiler ışığında kayıt altına almıştır.
    Daha önce yayınevimiz tarafından yayınlanan ‘İmparatorluğun Çöküşü’ isimli eserinde bu anılarının, Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’na neden ve nasıl girdiğini yazdığı eserlerinden oluşmuştu.
    Yeniden Dirilişe ismiyle yayınladığımız bu eser ise Paşa’nın, “Birinci Dünya Savaşı’nı nasıl idare ettik başlığı altındaki, Erzincan ve Erzurum’un Kurtuluşu, Sarıkamış, Kars ve Ötesi” bölümünü kapsamaktadır.

    13,69
  • Yer Altı / Eğlenceli Bilim

    Yer altında hangi hayvanlar yaşar?
    Yer altı yolları nasıl yapılır?
    Toprak nelerden oluşur?
    Yer altı ile ilgili merak ettiğiniz her şeyi bu ilginç kitapta bulabilirsiniz.

    4,49
  • Yeraltından Notlar

    Kitabın isimsiz anlatıcısı, Yeraltından Notlar’ı için “edebiyattan ziyade kendimi ıslah çabası” der. Ama satırlarını okuyan herkesin yerine haklı isyanını dile getirdiğini hatırlatır. Çürümekten, alışmaktan uzak durmak için yazmıştır Yeraltı Adamı: Biliyorum; belki söylediklerime kızacak, bağıracak, ayak direteceksiniz. “Yalnızca kendi adınıza, yeraltındaki sefaletiniz hakkında konuşun ve sakın ‘biz hepimiz’ demeye cüret etmeyin!” diyeceksiniz. Beyler, affedersiniz ama bu hepimizcilikle kendimi haklı çıkarmaya çalıştığım yok.

    4,49
  • Yersiz Yurtsuz

    Yersiz Yurtsuz, zamanımızın en önemli düşünürlerinden Edward Said’in çocukluk ve ilkgençlik yıllarına dair anılarını aktardığı samimi bir otobiyografi. Said’in küçüklüğünde yaşadığı kimi ikilemlerin, otoriter babasıyla ve hem çok sevdiği hem de içerlediği annesiyle ilişkilerinin onda bıraktığı izleri görmek mümkün bu anlatıda. Hayatının ilk yıllarında yaşadığı kimlik karmaşasının, kendi deyişiyle “budalalık derecesinde” İngilizvari bir adla Araplığı su götürmez bir soyadına sahip olmanın, Hıristiyan bir Amerikan vatandaşı olarak Filistin, Lübnan ve Mısır’da, ardından bir Arap olarak Amerika’da yaşamanın Said’in kimlik ve aidiyet konusundaki görüşlerini nasıl biçimlendirdiğini görmek de mümkün. Hepsinden önemlisi, Said’in “ülkeden ülkeye, şehirden şehre, evden eve, dilden dile, ortamdan ortama sürüklenişler” sonucunda gelişen “yersiz yurtsuzluk” haliyle barışıp, mezhepleri ve ülkeleri aşan entelektüel aidiyetini bulmasının hikâyesi olarak okunabilir bu anılar.
    devamını oku

    12,54
  • Yeryüzünün Kalbi

    “Bugün sen yalnız kendin için değil, gökyüzündeki bütün yıldızlar, galaksiler ve gezegenler için; yeryüzündeki bütün çiçekler, köpekler, kediler, yeni doğmuş bebekler ve kurumaya yüz tutmuş ağaçlar için dans edeceksin! Sen onların ışığısın! Bu yüzden oraya çık ve parılda!” Afrika’nın Mbuti Kabilesi’nden Türkiye’ye gelen bir çocuk Bamba. Uzun yolculuğu sonrasında birdenbire kendini ağaçsız ve çiçeksiz, betonların arasında buluyor. Bu ülkede çiçeklerin para karşılığında satıldığını, sebzelerin ve meyvelerin poşetlenip pazarlandığını, ağaçlarınsa şehirlerden çok uzak tepelere dikildiğini üzülerek fark ediyor. Kendi yaşıtındaki çocuklar, televizyon dedikleri bir kutunun başında, bilgisayar veya oyun konsollarıyla saatlerini harcıyor. Ellerinden düşmeyen telefonları, burunların ucunu dahi görememelerine neden oluyor. Bamba bir karar veriyor: Çevresindeki insanlara çoktandır unuttukları, sokakların neşesini, yeşilin kıymetini, hayvanların dostluğunu, paylaşmanın ve sevginin önemini hatırlatacak, farkında olmasalar da bütün güzelliklerin aslında her an onları çevrelediğini gösterecek. Yeryüzünün Kalbi’nde gri duvarların bile renklenebileceğini, küçücük anlardan kocaman mutluluklar yaratılabileceğini ve en önemlisi hiçbir ayrım yapmaksızın dünyaya gelen her çocuğun yeryüzünün çocuğu olduğunu öğreniyoruz.

    7,94
  • Yeşil Ada’nın Çocukları

    Yeşil Ada’nın Çocukları romanı, Cumhuriyet’in 75. yıl dönümü sebebiyle Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen eser yazma yarışmasında Çocuk Roman Büyük Ödülü’ne layık görülmüştür. Bir Türk ve Rum çocuğun savaş sırasındaki dostluğunu ve barışa olan özlemini anlatan roman, aynı zamanda 1974 yılında Kıbrıs’ta yaşananlara da ışık tutuyor. Yeşil Ada’nın iki çocuğu olan Cengiz ve Yorgo o savaş günlerinde sevgi dolu yürekleriyle dostluğu ve sevgiyi bize yeniden yaşatıyorlar… Ve biz de diyoruz ki: “Sevgi, dostluk ve barış sınır tanımaz.”

    6,79
  • Yeşil Çığlık

    İş adamı Yakup Atmaca’nın biricik torunu Harun dürüst, ahlaklı ve vefalı bir gençtir. Küçük yaşta yüreğine ektiği, yıllarca sır gibi sakladığı bir sevda içinde kök salmış, gönlünü esir almıştır… Yakup Atmaca ve torunu, kaderin sürprizlerinden habersiz yaşarken türlü zorlukla mücadele eder. Bir yanda dedesine düşman kesilmiş, mal mülk hırsıyla körleşmiş anne ve babasına karşı çetin bir imtihan veren Harun diğer yanda kardeş bildiği, dostuyla nişanlanmasına vesile olduğu Rüveyda’nın başına gelenlerle sarsılır… İhanet ve iftiranın kararttığı hayatlarda, sevda yeniden filizlenecek mi? Türlü acı ve bedel sonrası sevenler kavuşacak mı? Usta yazar Ahmed Günbay Yıldız’dan kökleri çocukluğun masumiyetine dayanan sevda, vefa, arayış ve dostluk gibi kavramlarla pişmanlığın, kederin ve manevi olgunlaşmanın harmanlandığı, sürükleyici bir roman…

    11,90
  • Yeşil Kafalar 1 / Ormanı Yemek Yasak

    Yeşik Kafalar’ın kafaları gerçekten yeşil mi? Yoksa onlar birer uzaylı mı? Bu kitap, küçük yeşil kafaları olan uzaylı çocuklarla mı ilgili? Durun durun, hayır! Aksine bu hikaye; ağaçlara şiirler okuyan, kuş yuvalarını kurcalayan ve yıldızları kavanoza dolduran dört acayip arkadaşın maceralarını anlatıyor. Neşeli, haylaz, mızmız, obur, şakacı ve sizden biriler. Sıradan olmaları başlarının canavarlarla, kemiklerle ve cevizlerle belaya girmesine engel değil tabii. Yeşil Kafalar, diğer insanları ormanı yemenin yasak olduğuna ikna etmeye çalışıyor. Başarılı oldular mı, yoksa vazgeçip ormandan bir ısırık da onlar mı aldılar? Tüm bunlar ve diğer gayretkeş serüvenler için kitabın sayfaları arasında sörf yapmanız gerekecek. Ormanı yemeye çalışacak kadar şaşkına dönmüş insanlarla tanışmak ve sizin çevrenizde de onlardan birileri olup olmadığını öğrenmek istemez misiniz? Belki yan komşunuz belki karşı kaldırımdaki iş yeri sahibi, ormanı yemek için kurulan abur cubur topluluğun üyelerinden biridir. Şey, belki de siz bile… Kim bilir?

    8,90
  • Yeşilin Kızı Anne

    Yeşilin Kızı Anne ya da diğer adıyla Green Gables’tan Anne, Lucy Maud Montgomery’nin cümlelerinde âdeta parıldayan içtenliği ve gerçekçiliği sebebiyle hep sevildi. Sinemaya uyarlandı, çizgi filmi yapıldı, çocuklar için kısaltıldı. Son olarak Anne, kitaptan uyarlanan Netflix dizisiyle herkesin kalbinde taht kuran bir romantik kahramana dönüştü.
    Erkek çocuk evlat edinmek isteyen Marilla ve Matthew kardeşlerin planları, beklenmedik bir durumla sarsılır. Green Gables’a gönderilen çocuk; duygusallığı, samimiyeti, kızıl saçları ve sonu gelmez merakıyla sevimli mi sevimli bir kız çocuğudur. Adının sonuna eklediği “E” harfiyle muzipliğini tamamlayan Anne isimli bu yaramaz, sadece ihtiyar kardeşlerin değil, dokunduğu herkesin hayatını, renklerin birbiriyle kaynaştığı tablolara dönüştürür. Çatı katındaki odasının penceresinden kurduğu hayallerdir bu tabloların fırça izlerinde okuru bekleyen.
    Hayallerin gücünü fark etmeyi vadeden Yeşilin Kızı Anne, ilk kez SaltOkur tarafından eksiksiz olarak Türkçeye çevrildi. Hayatı olduğu gibi kabul etmemeyi, direnmeyi ve bıkmadan sevmeyi hatırlatmak için…
    Anne, ölümsüz Alice’ten sonra edebiyat dünyasındaki en gözde, en sevilesi çocuktur.
    – Mark Twain

    Anne, çevresindeki dünyadan zevk alan ve hayalleri yardımıyla neşesini herkese bulaştıran bir karakter.
    —Guardian

    Bu kitap pek çok yanıyla bir klasik. Fakat en önemlisi, etkileyici, ilham verici ve elbette tamamıyla zamansız bir hikâye anlatıyor.
    —The National

    Anne, hepimizin onda kendini bulabileceği bir kız. Sürekli çuvallıyor, hatırı sayılacak derecede sahte dostu ve her şeye bir cevabı var. Bazen de bambaşka bir hayata, isme ve saç rengine sahip olmayı diliyor. Yeşilin Kızı Anne tam da bunlar yüzünden gerçek hayatınızdaki endişelerinizle başa çıkmak için bire bir. Başına her ne gelirse gelsin, Anne her zaman dünyadaki güzellikleri görmeyi başarıyor.
    —Bustle
    devamını oku

    10,24
  • Yeşilin Kızı Anne

    Yeşilin Kızı Anne, Lucy Maud Montgomery’nin cümlelerinde âdeta parıldayan içtenliği ve gerçekçiliği sebebiyle hep sevildi. Sinemaya uyarlandı, çizgi filmi yapıldı, çocuklar için kısaltıldı. Son olarak, Anne with an E adındaki uyarlama Netflix dizisiyle herkesin kalbinde taht kuran bir romantik kahramana dönüştü. Erkek çocuk evlat edinmek isteyen Marilla ve Matthew kardeşlerin planları, beklenmedik bir durumla sarsılır. Green Gables’a gönderilen çocuk; duygusallığı, samimiyeti, kızıl saçları ve sonu gelmez merakıyla sevimli mi sevimli bir kız çocuğudur. Adının sonuna eklediği ‘E’ harfiyle muzipliğini tamamlayan Anne isimli bu yaramaz, sadece ihtiyar kardeşlerin değil, dokunduğu herkesin hayatını, renklerin birbiriyle kaynaştığı tablolara dönüştürür. Çatı katındaki odasının penceresinden kurduğu hayallerdir bu tabloların fırça izlerinde okuru bekleyen. Anne, ölümsüz Alice’ten sonra edebiyat dünyasındaki en gözde, en sevilesi çocuktur. – Mark Twain

    4,49
  • Yeşilin Kızı Anne – Avonlea

    Duygusal kahramanımız Anne’in, renkli Avonlea kasabasındaki maceraları kaldığı yerden devam ediyor. On altı yaşında, artık neredeyse bir yetişkine dönüşen Anne’in gözleri hâlâ Akşam Yıldızı gibi parlarken, saçlarıysa her zaman dilediği gibi âdeta koyu kestane rengine bürünüyor. Green Gables’a adımını attığından beri başını soktuğu belalara rağmen içtenliği ve sevimli telaşıyla çevresindeki herkesin sevgisini kazanan Anne, bir öğretmen olarak başladığı yeni hayatında, karakterini ve hayallerini korumaya çalışıyor. Bu sırada karşılaştığı zorluklarla beraber, başkasının aşk hayatına karışmanın sonuçlarını öğreniyor; arkadaşı olarak gördüğü Gilbert Blythe’ın tuhaf davranışlarını anlamaya çalışıyor ve Green Gables’a gelen iki yeni yetimin sorumluluğunu üstleniyor. Anne girişken mizacıyla Avonlea halkının ona son dört yılda verdiği emeklerin karşılığını, kasabayı kalkındırmak için kurduğu bir dernekle ödüyor. O, çocukluğunu ardında bırakırken siz de iyi yürekli bu genç kızın yeni maceralarıyla kendinizi Prens Edwards Adası’nın yeşillikleri arasında düşleyecek, Parıldayan Sular Gölü’nün ferah sularının şakırtısını duyacak, Mor Vadi’nin manzarasına özlemle bakacak ve Lanetli Orman’ın sislerinde kaybolacaksınız.

    Anne, ölümsüz Alice’ten sonra edebiyat dünyasındaki en gözde, en sevilesi çocuktur.
    – Mark Twain

    Anne, çevresindeki dünyadan zevk alan ve hayalleri yardımıyla neşesini herkese bulaştıran bir karakter.

    —Guardian
    devamını oku

    10,24
  • Yetenekli Çocuğun Dramı

    Deneyimlerimizden ruhsal rahatsızlıklarla mücadele ederken her zaman kullanabileceğimiz çok önemli bir araca sahip olduğumuzu öğrendik. Bu araç tek ve benzersiz olan kendi çocukluk öykümüzün gerçeğini duygusal yönüyle kavrayabilmemiz, duygularımızla ona ulaşabilmemizdir… Fakat yanılsamalardan kendimizi tümüyle kurtarabilir miyiz? Her yaşam yanılsamalarla doludur; bu da, sanıyorum, gerçek bize çoğu zaman dayanılmaz göründüğü içindir. Yine de gerçek bizim için o denli vazgeçilmezdir ki, ona varamamış olmayı ağır rahatsızlıklarla ödüyoruz. Bu nedenle uzun bir süreç sonunda bize yeni bir özgürlük alanının kapılarını açıncaya kadar, acı vereceğini bilerek gerçeği keşfetmeye çalışıyoruz… Ya da buna katlanamayıp yalnızca bilişsel düzeyde bir kavrayışla yetiniyoruz. Fakat böyle yapınca da yanılsamaların alanından kurtulmamız mümkün olmuyor.

    7,94