Sehe 2801–2820 zwischen insgesmt: 3487

  • Yakınlık

    Hayat dediğimiz hengâme, iki insan arasındaki mesafeden ibaret. Birbirimizin ruhuna değebilmek için çırpındıkça çırpınıyor, bitap düşüyoruz sonunda. O mesafe bir türlü kapanmıyor, kapanamıyor. Kâh, içine kapanarak yakınlığı arıyor insan. Kâh, içini dökerek. Kâh alıp başını giderek. Ne içine dönmek sorunları çözüyor hayatta. Ne de gitmek. Çünkü insan gittiği yere kalbini de götürüyor. Her adım ömürden düşen bir gün çünkü. Her adım bir ayrılık. Kalbin istediği bir damla yakınlıkken, her ayrılık biraz daha mesafe. Mustafa Ulusoy, diğer kitaplarında olduğu gibi, insanın iç dünyasında olup bitenleri bilgelikle irdeliyor. Narsistik arzu çağına, varlığın dilini okuyup dilsizlikten kurtulmaya, insanla kâinat arasındaki bağlılığa, kadın erkek ilişkilerine dair çözümler üretiyor. Bunlarla da kalmıyor Yakınlık. “Deneme yazılarının hiç bu kadar güzel olacağını zannetmezdim.” dedirtiyor her satırıyla okura.

    7,94
  • Yalnız Sahabi Ebu Zer

    Ebû Zer evlenmiş ve mescidden ayrılarak kendi evine yerleşmişti. Evine gelip gidenler evde hiçbir şey göremeyince eşyaların nerede olduğunu soruyordu.
    – Eşyalarımızın güzel olanlarını gönderdiğimiz bir evimiz var, diye cevaplıyordu Ebû Zer.
    – Neden hemen o eve taşınmıyorsun öyleyse?
    – Çünkü evin sahibi bizi dâvet etmiyor.
    Ebû Zer adama bakıyor ve devam ediyordu.
    – Eğer benim bildiklerimi bilseydiniz, hanımlarınıza kulak verip evlerinizi eşya ile doldurmazdınız. Allah’tan hep beni meyvesinden istifade edilen bir ağaç olarak yaratmasını istedim.
    – Böyle olması senin dünyadan nasibini almana mâni mi?
    – Rasûlullah demiştir ki: “Ebediyyet yurduna inanan ama aldatıcı dünya için çalışıp çabalayan birine ne kadar şaşarım!”

    – Ya Rasûlallah, yolda yalnız başına yürüyen bir adam var!
    Müslümanlardan biri gördü Ebû Zer’i.
    – Ebû Zer olmalı, dedi Rasûlullah.
    Yolcu kampa yaklaşıyordu. Gerçekten de Ebû Zer idi gelen. Rasûlullah:
    – Allah Ebû Zer’e merhamet etsin. Yalnız yürür, yalnız ölür ve yalnız haşr edilir, buyurdu.

    5,64
  • Yalnızım Çünkü Sen Varsın

    “Yarına kalmanın adıydı belki yanında kalmak. Yanındayken bile bile kaybolmak… Bundan zerre korkmamak. Şimdi onu özlemek bile içinde bir bedel taşıyor. Ruhuna dokunamadığın kanına dokunuyor.” Şiirleri ve romanlarıyla kalplerinize dokunan Kahraman Tazeoğlu Yalnızım Çünkü Sen Varsın ile bu kez aşktan öteye geçiyor. Başka hayatların dokunuşlarıyla tamamlanan bir karakteri doğuran Tazeoğlu, öncesiz ve sonrasızlığını keşfedecek olan Efil’in rehberliğinde histerik bunalımlara düşen talihsiz ruhlara kendinizden daha yakın olmanızı sağlıyor. Yalnızlığımızı tek bir bedenle sınırlandırmamıza ve aşkı adadığımız kişiyle derecelendirmemize rağmen insan olarak acılarımızın benzerliğiyle aslında ne kadar da yalnız olmadığımızı göreceksiniz.

    7,94
  • Yanan Günışığı

    Gerçekçi anlatımın en başarılı temsilcilerinden kabul edilen Jack London, büyüleyici Kutup tasvirleriyle başladığı romanında, okurlarını kapitalist dünyayı dize getirecek bir kahramanla tanıştırır: Yanan Günışığı. London, Kanada’nın Yukon bölgesindeki “altına hücum” yıllarından New York’taki borsa oyunlarına uzanan romanında, iş dünyasının kirli yüzünü gözler önüne serer. Tüm zorluklara kafa tutan kahramanımız, herkesi dişlileri arasında ezen dünyanın karşısına dikilen en büyük savaşçılardandır. Yanan Günışığı sadece altın arayan bir Kuzeyliyken Amerika’nın sayılı iş adamlarından biri olana kadar durmaksızın çalışır. Bu mücadelede, hayatını ortaya koyduğu bir kumar oynar. Üstelik bu oyundaki oyuncular hiç de masum değildir. London’ın parlak düşler, coşkun anlar ve muhteşem tasvirlerle kurduğu bu dünya, herkesin kendisini sorgulamasını sağlıyor: Her şeyi kaybetmeyi ne uğruna göze alırsınız? Sürükleyici anlatımıyla dikkat çeken Yanan Günışığı romanı, birçok kez sinemaya da esin kaynağı oldu.
    devamını oku

    4,49
  • Yanık Buğdaylar

    Her şey bir depremle başladı. Şiddetli bir yer sarsıntısının sebep olduğu bir felaket… Ve felaketten pay alanlarla çıkar sağlayanlar. Anadolu insanının gerçekleri yetmiş yıllık tarihimizin sembolleriyle ifade edilen bir minyatürü… M.E.B. tarafından tavsiye edilmiştir.

    11,90
  • Yankılı Kayalar

    Anne ve babasını acı bir şekilde yitiren Mehmet, kız kardeşiyle birlikte köyünden ayrılıp İstanbul’daki dayısının yanına gelir. Burada pek çok zorluğa göğüs germek zorunda kalır. Herkesin takdir ettiği bir kişiliğe sahip olan Mehmet’in en büyük isteğiyse okuyup doktor olmak ve köyüne geri dönüp köy halkına hizmet etmektedir…

    İdealist bir köy çocuğu olan Mehmet’in idealine ulaşmak adına yaptığı fedakarlıklar, gösterdiği azim ve kız kardeşiyle birlikte hayatın zorluklarına karşı yılmadan, bıkmadan verdiği mücadele…

    MEB tavsiyeli Yankılı Kayalar, Ahmet Yılmaz Boyunağa’nın usta kaleminden çıkmış heyecan ve duygu dolu bir ilk gençlik romanı…

    5,64
  • Yanlış Bilinen 150 Şey

    İnsanlar 5 duyuya sahiptirler YANLIŞ!
    Molière sahnede ölmüştür YİNE YANLIŞ
    Kleopatra Mısırlı bir kraliçedir HER DAİM YANLIŞ

    Aşılanmış fikirlere, önyargılara, söylentilere ve bize hayatı zorlaştıran diğer efsanelere son vermek için Louis-Guillaume Kan-Lacas büyüklere olduğu kadar küçüklere de hitap ediyor. Dünün ve bugünün bilgilerini yeniden oluşturmak maksadıyla bütün konuları gözden geçiriyor.
    Yazar, bilinmesi gerekenler üzerine, söylenti ağının en büyük başarılarından bazılarını mizah ve sadelikle yeniden ele alıyor, genel kültürünüzü geliştirirken emin olduğunuz bilgileri sarsıyor.

    9,09
  • Yanlış Hayat Doğru Yaşanmaz

    “Ölmeden önce ölmek” fikrini benimseyen, intiharlar kuşanan ve otuz senedir cezaevinde olan bir kadın… Hasret Kurtuluş; uyuşturucu bağımlısı, kocasını öldürmekten hüküm giymiş ve hayattan çoktan vazgeçmiş bir kadındır. Yine bir intihar girişiminin ardından psikoloğun yolunu tutar. Bu sefer psikolog farklı biridir. Hapishanede bir hastaya ilk kez bakan Psikolog Efe Taşçı, Hasret’in hayat hikâyesini dinledikten sonra ona yardım etmeye karar verir. Bu yardımlar doğrultusunda hüzün ve umudun iç içe geçtiği bir hikâye başlar.

    7,94
  • Yapay Zeka

    Robotlar Dünyayı Ele Geçirir mi?

    Bill Gates, Stephen Hawking ve Elon Musk Yapay Zekâdan Neden Korkuyor?

    Yapay zekâ insanlığın sonunu getirebilir.
    Stephen Hawking

    Süper zekâ konusunda çok kaygılıyım.
    Bill Gates

    Yapay Zekâ (AI) bilim insanlarını ürkütüyor.
    21. yüzyıl beyin gücümüzü daha objektif kullanmamızı gerektiriyor, artık her şeyin beyin gücüyle gerçekleştiğinin bilinci, insanları daha yaratıcı düşünmeye zorluyor.
    21.’nci yüzyılın mucizeler yılı olacağını kestirmek zor olmasa gerek.
    Pozitif enerjilerini bilgi sinerjisiyle harmanlayanlar, 21.’nci yüzyılın sürdürülebilir öncüleri olacaktır.
    Çünkü;
    21. yüzyıl beyin güçlerinin savaşı olacaktır…

    7,94
  • Yapay Zeka ve Bilinç Problemi

    Bilinç, varlığımızın doğasına yönelik derin bir problemdir. Biyolojik, fizyolojik, nörolojik ve bilişsel boyutlarıyla birlikte bilinç, aynı anda hem epistemolojik, hem ontolojik hem de metafizik bir problemdir. “Bilinç nedir?” diye sormak “Ben gerçekte neyim?” diye sormaktır. Bilinç sahibi bir yapay zeka, insanın evrendeki ayrıcalıklı konumunu elinden alması öngörülebilecek ve sosyal, etik ve kültürel bağlamlarda tüm düzenleri yeniden şekillendirebilecek bir varlık türü olacaktır. Fakat yeni bir varlık türüne dair bir iddiada bulunabilmek için, teknik imkânların bilinmesinin yanı sıra bilinçli yapay zeka tasavvurunun olasılığını sorgulayan felsefi ve düşünsel temellerin de sağlam kurulmuş olması gereklidir. Bu çalışma dijital gelecek senaryoları için felsefi bir zemin hazırlama maksadıyla bilinçli bir makinenin imkânını “ben” kavramı üzerinden tartışmaktadır. Bu kitap bilincin neliğine bir ışık tutma çabası, “ben”in varlığına dair bir iz sürüş ve yapay bilinç için teorik bir çerçeve arayışıdır.

    9,09
  • Yaprakların Gücü Adına / Otoburlar

    “Ayro güçlü bir mağara kızıdır ama bilek güreşinde babasına sürekli yenilmektedir.
    Göl kenarında oturarak daha güçlü olmanın yollarını düşündüğü bir sırada otçul dinozor
    arkadaşlarıyla karşılaşır. Ve onlar gibi sadece ot yerse en az onlar kadar güçlü olabileceğini düşünmeye başlar. O andan sonra sadece yapraklarla beslenmeye başlayan Ayro için işler tahmin ettiği kadar iyi gitmeyecektir.”

    6,79
  • Yaptığımız Seçimler / Kral Şakir İlk Okuma Kitabı 7

    Selam arkadaşlar ben Şakir, Herkesin bildiği şekilde Kral Şakir!
    Ben ve benim çılgın ailem bu sefer de ilk okuma kitaplarıyla maceradan maceraya koşuyoruz. Okulumuzda seçim var! Akbaba Cemşit ve Canan’nın aday olduğu okul temsilcisi seçimini bakalım kim kazanacak?

    4,795,64
  • Yaramaz Ejderhalar

    Evren’in çok uzak bir köşesinde ejderhalarla dolu bir gezegen varmış. Verimli toprakları, yabani hayvanlarla dolu ormanları ve güzel gölleri olan gezegende yaşam harikaymış. Ancak bir süre sonra yaramaz ejderhalar işleri karıştırmış. Hayal dünyasında heyecanlı ve eğitici bir gezi…

    5,64
  • Yaramaz Penguenin Maceraları

    Yaramaz Penguen Badem oyun oynayabileceği bir kardeşi olduğunu öğrendiğinde sevinçten havalara uçtu. Artık birlikte kardan adam yapabileceği biri vardı. Ancak kardeşi oynamak istemiyor gibiydi. Ne yaparsa yapsın onu bir türlü neşelendiremedi. Acaba minik penguen kardeşini neşelendirebilecek mi?

    5,64
  • Yarasa

    Kod adı: Yarasa.

    Gizli görevlerin aranan ismi.
    Dünyanın herhangi bir yerinde,
    herhangi bir işi kendine has yöntemleriyle halledebilir.
    Onun için imkânsız diye bir şey yoktur.
    Her işin altından kalkar.
    Bir kere göründüğü yere bir daha gitmez. Gitmez. Gitmezdi…
    Ta ki o gece tamamladığı gizli görevin ardından
    kafa dağıtmak için en sevdiği ritüeli gerçekleştirmek amacıyla
    o mekâna gidene kadar…
    O mekâna gidip Mavi’yle karşılaşana kadar…

    Mavi, bugüne kadar üstlendiği en zor görev olacaktı.
    Üstelik ilk defa, başarılı olacağı konusunda
    kendine duyduğu güveni, koyduğu yerde bulamıyordu.

    Yarasa’nın mavi gecesi,
    siyah gecelerinden daha uzun olacak gibiydi…

    10,24
  • Yaratıcı Öfke

    Yaratıcı öfke: Düşünürlerin içindeki esrarlı ve ateşten bir yumak; düşü-nürlerin karanlığı yok eden ve boğan öfkesidir. Bir vicdanın vicdanı, kâmil bir imanın ve asla korkmayan; ulvi düşüncelerin serdarlarıdırlar! Ve bu şiddetin şiddeti öfkeleri olmasaydı, düşünce en metafizik yani en yakıcı, en kristal diğer bir ifadeyle insanların ruhlarını, rüya ufuklarını asla gebe bırakamazdı… Bir insanın, bir ailenin inancını kaybetmesi şüphesiz kötü bir yıkım, ama bir milletin bütün fertlerinin inançları, kurucu ve taç mefhumları elinden alınıp melezleştirilmesi, bütünüyle o milletin intiharı demektir! Hâkim olmadığınız her düşünce, her mefhum size hâkim olup; size hükmeder ve size diz çöktürür! Diğer bir ifadeyle insanı gözü bağlı kölesi yapar.

    10,24
  • Yaratılıştaki Sırlar & El-Hikmetu Fi Mahlûkatillah

    Mahlûkatı incelemek, onların harikulâde hâllerini tefekkür etmek, çeşit çeşit mahlûkatın yaratılma hikmetlerini düşünmek, mârifetullah yolunda Allah’a tazim göstermek demektir. Böyle davranmak kişideki yakini kökleştirir. Bu hususta müttakilerin dereceleri de farklı farklıdır. Ben bu kitabı akıl ve basiret sâhipleri için Kuran âyetlerinin birçoğunun işaret etmiş olduğu nimet ve hikmetlerin çeşitlerini târif ederek telif ettim. (Allah celle celâlüh) aklı yarattı ve o akla ahdi göstererek onu tekmil etti, akıl sâhiplerine de mahlûkata bakmalarını, o mahlûkatta bulunan harikulâde hâlleri tefekkür ederek onlardan ibret almalarını emretmiştir. Nitekim Allah (celle celâlüh) şöyle buyurmuştur: “De ki: Göklerde ve yerde neler var, bakın da ibret alın!’ Yûnus Sûresi,101. “Her canlı şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmıyorlar mı? Enbiyâ Sûresi, 30. Buna benzer pek çok apaçık âyet ve delil vardır ki, bunları ancak selim akıl sâhibi insanlar idrak eder. İmam-ı Gazali

    6,79
  • Yarı Türk Düşüncenin Vücudu

    Yarı” Türk artık bir cins isim’dir. Bir sürekli ihanetin, yıkımın, kıyıcılığın ve anti insanın ismidir. Veyl ki Veyl olsun! Bu bir “cins isim” olan: Yarı Türkleri tanımayanlara… Düşünün bir H. Bergson, Marcel Proust, Karl Marks, Edmund Husserl, Karl Mannheim, Jean Paul Sartre, Theodor Adorno, Eric Voegelin, Emmanuel Levinas, Michel Foucault ve Hans Blumenberg gibi… Bunlardan bir Marcel Proust, Adorno ve H. Blumenberg gibi melez yani kimisinin annesi veya babası Musevidir. Bunların hiçbiri ülkesine ihanet içinde ve karıştırmak, yaşadığı ülkenin değerlerine, insanlarını hakir görüp asla küçümseyip, savaş ilan etmediler: gizli veya açık bir şekilde… Üstelik içimizdeki “Yarı” Türkler bunların haşiv tozları bile olamazlar. Şayet bunlar Türk ise, Roma’daki Papa’da Türk yani Müslümandır…
    Batı bir avuç düşünen insanların dışında; hep bir hecesiz kelimeler ve mefhumlar medeniyetidir: Kanlı, kıyıcı ve ebedi sömürgeci. Üstelik bu medeniyete olsa olsa ancak: Ex Okzident Nox diye adlandırılabilinir. Yani Karanlık Batı’dan Gelir. Karanlık ve barbarlık. Batı düşüncesi sonludur. Düşünce sonluda üşür!
    Şayet düşüncenizin kasları varsa, kaslarınızın içine dikeni yerleştirmeye geldim, dostça…

    11,39
  • Yarım Bir Kul Tam Bir Hüzünüm

    Üzülmüşsün, belki de bu dünya ile sınanmışsın, istediklerin verilmemiş, yutkunamıyor, çöküp kalıyor veya hangi yoldan gideceğini bilemiyorsun.

    Biliyorum… Bu dünyaya “Yoruldum” diye haykırmak istiyorsun avazın çıkana kadar.
    Ama;
    Sabretmeyi bırakma,
    denemeyi bırakma,
    duayı bırakma!
    Dünya hâli; her dert bir sonraki derde basamak oluyor.
    Bir nevi Rabbimiz; bizi başka kayıplara, başka hasretlere, başka yüklere hazırlıyor.
    Hepsinin ismi şükür ki “İMTİHAN”
    Sonra tüm yokuşların başında “RABBİN İÇİN SABRET” ayetiyle teskin ediyor gönlünü.
    Demek ki, Rabbimiz “Zül Celali Vel İkram” isminin tecellisini göstermek istiyor.
    Önce; kahır, hüzün, dert, keder, ızdırap.
    Sonra; rahatlık, ferahlık, tebessüm, sevinç, ikram diyor bizlere…

    7,94
  • Yarın Bizimdir Yoldaşlar

    Kitapta, Portekiz Komünist Partisi’nin bir yerel örgütüne bağlı köyle militanlar, derin anlamlı sözleriyle partinin o günkü mücadelesinin acil sorunlarını ve geleceğini tartışıyor; roman, partilerin özgürlük savaşını, yeraltı yaşamını kitlelerle bağlarını, yenilen genel grev yüzünden ağır bir darbe yiyen örgütün hem öğretici ve düşündürücü, hem de duygulandırıcı ve etkileyici biçimde yansıtıyor. Partinin sonut durumların somut analizini zamanında yapıp doğru kararlara varmazsa kitlelerin öncüsü olmaktan çıkıp geride kalacağı gerçeğini, kendi deyişleriyle “Eğer parti sözünü vaktinde söylemezse, işçi sınıfı onun önüne geçmiş olacaktır,” biçiminde dile getiriyor romanın kahramanları.
    devamını oku

    9,09