Sehe 341–360 zwischen insgesmt: 860

  • İslam Ahlakı & Temel Konular Güncel Yorumlar

    İslam ahlakının temel kaynağı Kur’an-ı Kerim ve onun tebliğcisi Hz. Peygamber’in sünnetidir. Hem dinî hem de dünyevi hayata dair genel bir çerçeve çizen, bunların ameli kurallarını belirleyen ve insanın ahlaki mahiyetine dair dengeli bir yaklaşım sergileyen bu iki kaynak, daha sonraki dönemlerde İslam ahlakçılannın ahlak anlayışlarını da şekillendirmiştir. Çok erken dönemlerden itibaren genel olarak ahlaka veya onun özel konularına dair eserler telif edilmiş ve İslam ahlakı İslam kültür tarihinin en zengin alanlarından biri haline gelmiştir.
    Günümüz insanının ahlak alanında gerek yerel gerekse evrensel açıdan çok çeşitli problemlerle karşı karşıya bulunduğu aşikardır. Benzer şekilde ahlaki endişelerin giderek arttığı toplumumuzda bu nedenle ahlaki sorunlar ve çözümlerine dair çalışmalar büyük ivme kazanmıştır. Bu çerçevede çok sayıda eser kaleme alınarak geniş kitlelere ulaştırılmaya çalışılmıştır.
    Elinizdeki bu eser, alanında uzman bir heyet tarafından hazırlanmıştır. Eserde “İslam Ahlakı” başlığı adı altında sahanın kapsamına giren meseleler anlaşılır bir dille ortaya konmaya çalışılmış, bu çerçevede alt başlıklar içerisinde belli konular detaylı bir şekilde açıklanarak meselelerin daha sistematik bir usulle anlatılması sağlanmıştır.

    5,64
  • İslam Akaidi

    Rasullullah efendimiz (s.a.v), Allah’ın en son ve en mükemmel dinini tebliğ etmiştir. Ancak o, ashabına İslam Dinini, özel bölümler halinde (yani, bugün size namazın vaciblerini anlatacağım, bu hünkü konumuz abdest ile ilgili olacaktır. Abdestin farzları, sünnetleri ve mekruhlarını göstereceğim…şeklinde) takdim etmemiştir. Hıra dağında indirilen ilk beş ayetten itibaren son nefesini verdiği güne kadar, iman, ibadet, ahlak…konularını birbirine girift halde sunmuş, islamı bir bütün halinde vermiş ve sonunda da gerçekanlamıyla ve şüphesiz Yüce Rabb’imizin yardımlarıyla başarılı omuştur. Ashabın islam dinini, kendilerinden sonra gelen insanlara tebliğ ve talimi de öyledir. İhtiyaç oldukça, soruldukça anlatmışlar, Hz. Peygamberin usulünü devam ettirmişlerdir. Ancak daha sonraları müslümanların diğer milletlerle ve çeşitli ilimlerle teması neticesi olarak islam Dinine ait bilgiler bölümler halinde, belli bir program dahilinde verilir olmuştur.

    6,79
  • İslam Benden Ne İster?

    Gençler başta olmak üzere günümüz mümini büyük bir savrulma yaşamakta ve kendi değerleriyle bağı her geçen gün zayıflamaktadır. Bunun yanında diğer Müslümanlarla arasındaki farklı yaklaşımlara toleransla bakamamakta, bunu ayrışma gerekçesine dönüştürmektedir. Hüzünlendiren manzaraya bakıldığında, inananların Kur’an ve sünnetin istediği Müslümanlar haline getirilmesine, bunun yanında keskin ayrışmanın sonlandırılmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır. Bu yapılamadığı takdirde, birlik olamamış son peygamberin ümmeti yeryüzünün ezilen ve dışlanan insanları olmayı sürdüreceklerdir. Elinizdeki kitap, Kur’an ve sünnet merkezli bir ümmet hayaliyle çağımız Müslümanına sahip olması gereken değerleri hatırlatmakta, kardeşleriyle bir arada olmanın ölçülerini sunmakta, insanlığın önüne tekrar geçerek rehberlik yapmaya davet etmektedir.

    9,09
  • İslam Deklarasyonu ve Tarihi Savunma

    Aliya İzetbegoviç’in fikir dünyasının temel taşı, 1969 yılında kaleme aldığı ve ertesi yıl kendi imkânlarıyla, zorlu şartlar altında Belgrat’ta yayınlattığı, İslam Deklarasyonu’dur. Bu eser, hacim itibariyle küçük olsa da, hem yerel ölçekte, hem de dünya çapında etkili olmuş, büyük yankı bulmuştur. Öyle ki, eski Yugoslavya’nın Tito rejimi tarafından açık bir tehdit olarak algılanmıştır. 1983 yılında Saraybosna’da görülen Genç Müslümanlar (Mladi Muslimani) davasının en önemli delili olarak sunulmuştur.
    İslam Deklarasyonu’nu kıymetli kılan; Saraybosna’da yaşayan bir Bosnalı tarafından kaleme alınmış olmasına rağmen, tüm İslam dünyasına hitap etmesidir. Aliya İzetbegoviç, sadece Yugoslavya Müslümanlarının değil, tüm dünya Müslüman halklarının sorunlarına dair tespitlerde bulunmuş ve reçeteler önermiştir. Bu tespit ve reçeteler bugün de geçerliliğini korumaktadır.
    Aliya İzetbegoviç’in, 1983 yılında verilen 14 yıllık mahkûmiyet kararı aleyhindeki kanun yararına bozma başvurusu yani ünlü savunması ise ilk kez Türkçeye kazandırılarak, kitabın ikinci bölümünde yer almaktadır.

    gizle

    6,79
  • İslam Dünyasında Düşünce Sorunları

    İslâm dünyasının çağdaş düşünce sorunları nelerdir? Bu sorunları doğru anlamak ile modern dünyanın İslâm olgusunu kavrayıp anlamak arasında dolaysız bir bağ vardır. Bu kitabın amacı, giderek önemini ve ciddiyetini artırmakta olan bu konuya belli bir açıklık getirmektir.
    Ancak oldukça güç ve karmaşık bir konuyla karşı karşıya olduğumuzu belirtmeliyiz. Bunun başta gelen nedeni, çağdaş Batı kültürünün genelde “din” olgusuna yüklediği yanlış ve çarpık anlam ile İslâm toplumunun, deyim yerindeyse bir tür başkalaşıma uğratılmasıdır.
    İslâm düşüncesinin bugünkü durumunun doğru kavranabilmesi için, 1400 yıllık gelişmesinin ve özellikle 19. yüzyılda boy atıp günümüze kadar etkisini sürdüren İslâm anlayışlarının da genel hatlarıyla belirtilmesi gerekir. Bunu göz önüne alarak, bu yüzyılın başından günümüze kadar etkisini gösteren İslâmî düşünüş şekilleri genel hatlarıyla anlatıldı.

    7,94
  • İslam Dünyasının Yükseliş ve Çöküşleri

    Roger Garaudy bu kitabında özetle şöyle sesleniyor: İslâm, bir yüzyıl içinde Atlas okyanusundan Çin denizine, İspanya ve Portekiz’den Malezya ve Endonezya’ya şimşek hızıyla yayılmıştı. İnsanlık gece kelebekleri gibi İslâm’ın ışıltısına koşmuştu. Avrupa karanlıklar içinde yüzerken, İslâm asırlarca dünyayı aydınlatmıştı. Ne oldu da o ışıltılı İslâm sönükleşti? Canlılığını niçin yitirdi? Neden çöktü? Avrupa’nın ve Amerika’nın yalancı parıltısına artık kanmayalım! Aslında onlar ürkütücü bir hızla çöküyorlar! Bütün Batı âlemi ve onun güdümündeki dünya hızla uçuruma, daha doğrusu toplu bir intihara gidiyor! O yüzden de günümüz insanlığı, İslâm’a dünün insanlığından çok daha fazla muhtaç! Bütün bir dünya insanlığının yok oluşa doğru bu gidişini ancak İslâm durdurabilir! Bu kurtarıcı rolü üstlenebilmesi içinse, İslâm’ın yeniden ışıldaması gerekiyor. Bu eserde sadece müslümanları ve İslâm âlemini değil, bütün yeryüzü insanlığını çok yakından ilgilendiren en hayatî sorunlar ele alınıyor.

    7,94
  • İslam Düşüncesi Üzerine

    Karanlık odada bulunan insanlar bir fili nasıl tanıyabilir? Soruyu ‘körlerin fili anlama çabası’ olarak da kurgulayabiliriz. Körler bir fili nasıl tanır? Hiç kuşkusuz duyularının verisiyle! Peki sonra ne olur: Herkes kendisine göre ‘fil şudur’ diyecek ve bitmez tükenmez bir tartışma başlayacak. Ta ki odanın dışındaki birisi filin bütünü hakkında bilgi getirene kadar tartışma devam eder. Dini düşüncede odanın dışındaki veya gözleri açılmış olan kişi peygamberdir. ‘Dini düşünce’ peygamber rehberliğinde mutlak hakikate doğru yolculuğun-arayışın sistematik yöntemine verilen addır. Elinizdeki kitap ‘mutlak hakikat’ veya meşhur örnekle ‘filin tümünü’ görmekle ilgili insanlığın kadim talebine dini düşüncenin önerdiği çözümle ilgili yazılardan, ikinci kısmı da aynı konularla ilgili değişik vesilelerle yapılmış röportajlardan oluşmaktadır. Birinci bölümde ‘tasavvuf nedir?’ sorusuyla başlayan yazıyı Gazali’nin el-Munkiz’i üzerindeki hacimli bir yazı ve nihayet İbnü’l-Arabi üzerindeki yazı takip etmiştir. Yazıların ana fikri, İslam metafizik düşüncesinde insanlığın ‘fili bütün görmek-tanımak’ talebine nasıl bir karşılık verildiğin tespitidir. Kitabın ikinci bölümü ise İslam düşüncesinin çeşitli sorunlarıyla ilgili yapılmış röportajlardan oluşuyor.

    7,94
  • İslam Düşüncesine Giriş

    Hakikati anlamada, şeriatın ifade ve nasları alınmak zorunda olsa bile anılması zorunlu mudur?İslam işrakileri ve meşşailerine göre bu tür bir söylem meşrudur ve bu yolla dehrilere, materyalistlere ve nübüvvet inkarcılarına etkin cevaplar verebilmiştir.

    9,09
  • İslam Felsefesine Konusal Giriş

    İslam felsefesine yönelik gittikçe artan ilgi ve ihtiyacı karşılayabilecek şekilde tek kalemden çıkan bütünlüklü bir giriş kitabı hâlâ yazılmamıştı. Özellikle çok yazarlı kitaplarda konuların belirli bir bakış açısından olabildiğince eksiksiz bir anlatımı yapılamadığı gibi bölümler arasında da zaman zaman ciddi düzeye ulaşan seviye farklılıkları bulunmaktadır. Bu kitap, asıl itibariyle sözü edilen eksikliği telafi etmek amacıyla tasarlanmış, dolayısıyla da konusal ve tarihsel olmak üzere iki kısımdan oluşması düşünülmüştü. Fakat İslam felsefesinin tarihsel süreciyle ilgili anlatıların da sorunları olmakla birlikte genel olarak felsefî düşüncenin etraflı bir sunumu henüz bulunamamaktadır. Bu durum, tarihsel anlatıları da zayıflatmakta ve filozofların görüşlerinin temel çerçevesinin öğrenci veya genel okur zihninde teşekkül etmesini engellemektedir. Dolayısıyla İslam felsefesi talebeleri ve okurları için aciliyet kesbeden kısım, meselelerin bütünlüklü olarak ele alındığı konusal giriştir. Bu sebeple öncelikle konusal girişin tamamlanarak istifadeye sunulması amaçlanmıştır.

    10,24
  • İslam Filozoflarından Felsefe Metinleri

    Bilim, felsefe ve medeniyet tarihinde ortaç Batı için “karanlık” sayıldığı halde İslam açısından tam tersi bir durum söz konusudur. Zira İslam bu çağda doğmuş; İslam toplumu da tarihinin en bereketli ürünlerini ve en büyük başarılarını bu çağda ortaya koyarak insanlığa bir medeniyet armağan etmiştir. Elinizdeki kitap bu iddiaların bir kanıtı sayılabilir.
    10,90
  • İslam Hukuku İftiralar Cevaplar

    Yeryüzünün muhtaç olduğu maddi ve mânevi terakki yalnız İslâm’dadır. Çünkü akılla rûhun, maziyle âtinin, dünya ile âhiretin irtibatını yalnız İslâm kurmaktadır. Bunu dün yaptığı gibi yarın da yapacak bir muhtevaya sahiptir. Şarkiyatçılarla İslâm’ı keşfeden Batı, Müslümanların ruh köklerine yönelişlerine mâni olabilmek için dışarıda ve içeride İslâm Hukûku’nu aşağılayan, onu kölelik hukûku olarak yaftalayan bir bakış açışı geliştirdi. Bu yüzden İslâm’ı anlatmaya memur mustagribler fıkıh kitaplarındaki “kuyular bahsi” gibi fevkalâde husûsi bir mevzuyu gösterip; “Bugün hıfzıssıhha merkezlerinin verilerini mi yoksa ‘kuyular bahsinin esaslarını mı, dikkate alacaksınız?” diyerek zihinleri karıştırmaktadır. XVIII. yüzyıla kadar saraylarında dahî helâ yapılmasına direnen Batı’dan, İslâm’ın ne kadar âli olduğunu gösteren “kuyular bahsi” maalesef ki mustagribler için istihza mevzuu olmakta ve bir konu üzerinden binlerce mevzu perdelenmektedir. Batı uygarlığının devam ve bekâsını hedefleyen iradenin büyük oyununu gözler önüne seren bu eser, usûl ve esas itibariyle niçin insanlığın tek umûdunun İslâm Hukûku olduğunu da izah etmeye taliptir.

    9,09
  • İslam İlmihali (Büyük Boy)

    İslâm İlmihali kitabında itikat, ibadet, helaller ve haramlar, yapılması günah olan şeyler, ahlâk ve Peygamberimiz Hz. Muhammed bölümleri yer almaktadır. Kitabın bölümlerinde, Müslümanların gündelik hayatında karşılaşabileceği dini sorulara cevaplar yer almaktadır.

    9,09
  • İslam İman İbadet

    Muhterem Osman Nuri Topbaş Bey’den İslam’ın temel umdelerinin manevi pencereden izahı İslam, iman, ibadet. İnsanı Rahman’ın huzuruna taşıyan üç önemli basamak: İslam Allah’a teslim oluşun adı. Teslimiyet imanla taçlanınca gerçek manasını bulan ruh hali… İman nuru, ibadet kandilinin fitili yandıkça etrafına ışık veriyor. Bu kitabın gayesi; İslamın izzetini temsil edecek bilinçli kuşaklar yetişmesine katkıda bulunmaktır. Dinin temel umdelerine ihlasla sahiplenmenin gerekliliğini ortaya koymaktır. İbadetlerin sevgisini nakış nakış gönüllere işlemektir. Mesela namazı, Allah dostlarının namazına imrenerek kılmak. Hac yollarına kavurucu bir aşk kuşanarak çıkmak. Zekatı gerçek manada arınma iradesiyle vermek. Orucu haslar hasının sakındığı gibi tutmak. Bütün bunları kutlu birer hedef bilmek… İbadetlere ulvi gayelerle sarılmak. Her birine aşkla, muhabbetle kıyam etmek. Kendimi yenilemeliyim, heyecanımı tazelemeliyim diyorsanız; okuma saatindeki ilk randevunuz gönlünüzü doyurmalı. Kur’ân ve Sünnet İkliminde İslam, İman ve İbadet adlı eserin bunu temin edeceğine emin olabilirsiniz.

    7,94
  • İslam İnanç Esasları (Fıkh-ı Ekber Şerhi)

    İmam-Azam Ebû Hanife’nin Ehl-i Sünnet akidesini tespit ve tesis etmek üzere kaleme aldığı Fıkh- Ekber adlı eser, İslâm kültür mirasımızın en önemli eserlerinden biridir. Hacmi küçük fakat önemi ve etkisi büyük bu nadide eserin en belirgin özelliği, İslâm inanç esaslarını Kur’an ve Sünnet ışığı altında özlü ve anlaşılır bir biçimde okuyucuya sunmasıdır. Çevirisini sunduğumuz elinizdeki bu küçük risale de tarih boyunca Müslümanların yoğun ilgisine mazhar olan Fıkh- Ekber’in pek çok şerhinden yalnızca bir tanesidir. Onu diğerlerinden ayıran özellik, itikattaki İmamımız Ebû Mansur el-Mâtürîdî’ye atfedilmiş olmasıdır. Amelde ve itikatta bize önderlik eden iki büyük İmamımızı buluşturan bu mütevazı eseri sizlerin takdir ve beğenisine sunmaktan bahtiyarız.

    5,90
  • İslam Konulu Makaleleri

    Ziya Gökalp’ın “Türkçü” yönü öne çıkarılmıştır. Onun, Türkçülük yanında bir önceliği İslâmcılık ise, bir diğer önceliği çağdaş medeniyetçiliktir.
    Gökalp’ın “İslâmcılık” anlayışını açıklığa kavuşturmak için 1914-1918 yılları arasında çıkan İslâm Mecmuası’ndaki imzalı ve imzasız, tespit edebildiğimiz makaleleri yanında, Malta esareti dönüşü Diyarbakır’da çıkardığı Küçük Mecmua’daki “Dine Doğru”, “Hilâfetin Hakiki Mahiyeti”, “Hilâfetin İstiklâli”, “Hilâfetin Vazifeleri” makalelerini kitaba aldık.
    Türk Yurdu’nda, “Ziya” imzalı, Musa Carullah Bigiyef’in, “Halk Nazarına Bir Nice Mesele” başlıklı risalesi üzerine bir makale çıkmıştır. “İslâm” konulu bu tamamlanmamış makalenin Gökalp tarafından yazıldığını düşünüyoruz.  Yine yarım kalmış “Cahiliyet Ailesi ve İslâmiyet’in Aile Hukukunda Yaptığı İnkılâplar” başlıklı makalesini de kitaba aldık.
    Gökalp’ın bir cephesini ilk defa bu kitapta ayrıntılı okuyacaksınız.
    5,64
  • İslam Maneviyatı ve Taoculuğa Toplubakış

    Rene Guenon, eserlerinde sahih geleneğin aynasında çağın durumunu belirlemeye çalışan, geleneğin temel ilkeleri ışığında insanlığın çeşitli manevi formlarını araştıran, bunun yanı sıra sahte bir takım maneviyat biçimlerini gerçek olanlardan ayırdedici ölçüler getiren eserleriyle özellikle Batı’da iyi tanınan müslüman bir ariftir. İslam Maneviyatı ve Taoculuğa Toplu bakış adlı bu kitabında Guenon, önce İslam tasavvufunun temel özelliklerini incelemekte, ardından aynı anlayışla Taoculuk ve Konfüçyüsçülüğü ele almakta ve hangi adla ortaya çıkarsa çıksın geleneğin “aşkın birliği”ni vurgulamaktadır.

    6,79
  • İslam Medeniyeti Tarihi

    İslam Medeniyeti konusunda gerek Müslümanlar gerekse müsteşriklerin yazdıkları birçok eser vardır. Ancak bu çalışmalar, istisnalar bir yana genelde bütünü kavrayıcı bir bakışla kaleme alınmamıştır. Bunların birçoğu, İslam Medeniyeti’nin bir veya birkaç yönünü işlemekle iktifa etmişlerdir. Bunlar arasında özelikle müsteşriklerin peşin hükümlü yaklaşımları da göz önüne alındığında İslam Medeniyeti konusunda objektif, bütüncül ve müdellel bir tarihe olan ihtiyaç daha da öne çıkmaktadır.

    Belirttiğimiz bu üç prensibe sadakatle ortaya koymaya çalıştığımız eserimizde İslam Medeniyeti’nin birçok konusu üzerinde durulmak suretiyle bir medeniyet tarihi şablonu ortaya konulmaya çalışılmış, İslam Medeniyeti hakkında toplu bir bilgi verilmiş ve eserde yer alan her bir konunun bir ihtisası gerektirdiğinin bilinci ile konular miktar-ı kâfide yazıya dökülmüştür.

    12,54
  • İslam Medeniyetinin İnsanlığa Katkısı

    Bu kitap, Roger Garaudy’nin hayatını borçlu olduğu Cezayirli Müslüman askerlere, dolayısıyla da Müslümanlığa, yazar tarafından minnet ve şükranla sunulmuş bir armağan kitaptır. Müslüman askerler, İkinci Dünya Savaşı sırasında, komutanlarının kesin emrine karşı çıkarak ve kırbaçlamasına aldırmayarak, Garaudy’ye ateş etmediler ve onu kurşuna dizilmekten kurtardılar. Garaudy, hürriyetine kavuşur kavuşmaz, Cezayirli o Müslüman askerlere teşekkür etmek için İslâm dinini araştırdı ve İkinci Dünya Savaşının hemen ertesi yılında, 1946’da, bu kitabını yayımladı. Cezayir 1960 yılında Fransız sömürgesi olmaktan kurtulunca, kitabını daha da genişleterek kurtuluş savaşı vermiş olan Cezayirlilere ithaf etti. Garaudy’nin komünistken yazdığı bu eser, daha sonra İslâm hakkında yazacağı diğer kitaplarının çekirdeğini oluşturmuştur.

    6,79
  • İslam Mezhepleri Tarihi El Kitabı

    Günümüzde Müslümanların en temel sorunlarından birisi, din temelli guruplaşmalar, hizipleşmelerdir. Kur’an, “hepiniz birden Allah’ın ipine sımsıkı sarılın” derken, Hz. Muhammed, mü’minlerin kardeş olduklarını belirtirken,Müslümanlar, maalesef din anlayışları yüzünden gittikçe daha da küçük gruplara ayrılmaktadırlar. Kur’an, asırlar öncesinden Müslümanları şöyle uyarmaktadır: “Dinlerini paramparça eden, her grubun kendi sahip olduğu ile övündüğü kimseler gibi olmayın.” (30. Rûm, 32). Bu ve benzeri uyarılara rağmen, İslâm bugün bile mezhep eksenli anlaşılmak istenmektedir. Oysa, din ve mezhebin farklı olduğunu, mezheplerin beşeri oluşumlar olduğunu bilen bir Müslüman, mezhepleri bir vakıa olarak görür; fakat hiçbir mezhebin İslâm ile aynileştirilmemesi gerektiğini de bilir.
    devamını oku

    13,69
  • İslam Tarihi Konusunda Bilinmesi Gereken 88 Soru

    Prof. Dr. Adem Apak tarafından hazırlanan bu kitapta;

    * Kur’ân bir tarih kitabı olarak kabul edilebilir mi?
    * Müslümanlar halîfesiz olamaz mı?
    * Hz. Ali’nin hilâfet hakkı gasp edilmiş midir?
    * Müslümanların gerçekleştirdikleri fetihlerin amacı işgal ve ganimet miydi?
    * İskenderiye Kütüphanesi’ni Müslümanlar mı yaktı?
    * Hz. Hasan halîfeliği Muâviye’ye niçin devretmiştir?
    * Muâviye’nin, oğlu Yezid’i veliaht tayin etmesi yanlış mıydı?
    * Türker ne zaman Müslüman olmaya başlamışlardır?
    * Ömer b. Abdülaziz neden Beşinci Râşid Halîfe kabul edilir?
    * Abbâsî İhtilali bir Fars ihtilali sayılabilir mi?
    * Hârûn Reşîd dönemi Binbir Gece Masallarındaki gibi mi yaşanmıştır?
    * Hârûn Reşîd’in Kral Şarlman’a çalar saat hediye ettiği doğru mudur?
    * Abbâsî devletinde Türkler niçin yönetime dâhil edilmiştir?
    * Abbâsîler döneminde meydana gelen zenci isyanının sebepleri nelerdir?
    * Kuzey Afrika’dan Endülüs’e geçen Târık b. Ziyâd, gerçekten “Gemileri Yakmış” mı dır?
    * Engizisyon Mahkemeleri Müslümanlara karşı nasıl işletilmiştir?
    * Osmanlı Devleti, Endülüs Müslümanlarına yardım etmedi mi?
    … ve benzeri 88 soruya doyurucu cevaplar yer almaktadır.

    9,09