Sehe 1–20 zwischen insgesmt: 169

  • 21. Yüzyıl İçin 21 Ders

    21. yüzyılın en çok ses getiren düşünürlerinden Yuval Noah Harari, ilk kitabı Sapiens’te insanın nasıl önemsiz bir hayvandan dünyanın efendisine dönüştüğünü, ikinci kitabı Homo Deus’ta çarpıcı öngörüleriyle insanlığın ölümsüzlük, mutluluk ve tanrısallık peşindeki yolculuğunu ele almıştı. İngiltere ve ABD’yle eşzamanlı olarak yayımlayacağımız 21. Yüzyıl İçin 21 Ders ise yüzyılımızın eşi benzeri görülmemiş teknolojik ve ekonomik kırılmalarıyla ve yaşanan aralıksız değişimlerle başa çıkabilmek için elzem soruları tartışmaya açıyor.

    Tanrı geri mi dönüyor?
    Bilgisayarlar ve robotlar insan olmanın anlamını nasıl değiştirecek?
    Yalan haber salgını karşısında ne yapabiliriz?
    Büyük Veri bizi sürekli izlerken, seçme özgürlüğümüzü nasıl geri kazanabiliriz?
    Dünyayı anlayamıyorsak doğruyla yanlışı, haklıyla haksızı nasıl ayırt edeceğiz?
    Ufkumuzu aşan, bütünüyle insan kontrolünün dışında dönen ve tüm tanrılarla ideolojilere gölge düşüren bir dünyada sağlam bir etik zemin bulmak mümkün mü?
    Homo sapiens yarattığı dünyayı anlamlandırma yetisine sahip mi? Gerçekliği kurmacadan ayıran belirgin bir sınır kaldı mı?
    Eşitsizlik ve iklim değişikliğinin açtığı dertlere milliyetçilik deva olabilir mi?

    Eski anlatıların çöküp yerine yenilerinin gelmediği bir çağda ne tür becerilere ihtiyacımız var?
    Harari bu ve benzeri çok temel soru(n)ları, her biri birbirinden kışkırtıcı ve derinlikli 21 bölümde ele alırken, daha önceki kitaplarında ortaya koyduğu fikirlere dayanarak siyasi, teknolojik, toplumsal ve varoluşsal zorluklara açıklık getiriyor.

    11,39
  • 21. Yüzyılda İslamın Dirilişi

    Garaudy, bu eserinde okuruna şöyle sesleniyor: Sosyalizmin iflas ettiği, kapitalizmin de çöktüğü bu yüzyılımızda, insanlığı uçuruma yuvarlanmaktan kurtaracak tek çare, ilk insandan günümüze kadar gelen tek ve yegâne temel ilâhî din olan İslâm’ı yeniden şahlandırmaktır. İslâm, doğuşunun hemen ardından, bir yüzyıl içinde Pirenelerden Himalayalara kadar şimşek hızıyla yayıldı. Çünkü o ilk dönemde İslâm, karşılaştığı bütün halklara kucak açmış, bütün kültürleri bağrına basmış ve insanlar arasında adaleti tam anlamıyla sağlamıştı. O dönemin insanlığını bağnazlıklar, despotluklar ve zulümlerden kurtarmıştı. Günümüzde de İslâm, tüm dünya halklarını aynı hedefe kilitlenmiş olarak yayılma, kucaklama ve kurtarma gücüne sahiptir. Çünkü İslâm, yeryüzünde huzur, refah ve saadeti gerçekleştirebilecek yegâne ilâhî ve ebedî mesajdır. Yeter ki İslâm, o ilk yüzyıldaki ruhuna ve canlılığına tekrar kavuşturulsun! Yeter ki Müslümanlar, can çekişmekte olan Batı’yı taklit etmekten vazgeçsinler! Yeter ki günümüz Müslümanları, bundan bin sene öncesinin dâhî âlimlerinin kendi dönemleriyle ilgili çözümlerini değil de, onların her çağa cevap verebilecek yöntemlerini, metotlarını, usullerini benimsesinler! Yeter ki Kur’ân ve hadisler, ölülerin gözleriyle değil de, dirilerin gözleriyle okunabilsin! İşte o zaman, bu ilk ve son ilâhî mesaj, insanları tekrar sahte mutluluklardan gerçek mutluluğa ve huzura kavuşturacaktır.

    6,79
  • Ahmet Cevdet Paşa ve Mecelle

    Ahmed Cevdet Paşa Tanzimat devrinin en önemli devlet ve ilim adamlarından biri… İlber Ortaylı’nın tabiriyle “Medresenin son güneşi”… Şeyhülislamlığın eşiğine kadar yükselmiş, her ilimde alim, her fende mahir, tarihimizin son medar-ı iftaharlarından… Hayatını ve emsalsiz eseri Mecelle’yi anlatan bu eseri okurken; aynı zamnda devrin medrese hayatını ve ilmi seviyesini; Tanzimat’ın Osmanlı Devleti’ne getirdiği ikilik ve çatışmaları; ıslahatın milli bünyeye uygun cereyan etmesi için Cevdet Paşa’nın verdiği çetin mücadeleyi; ve ilim alimlerine kazandırdığı ölümsüz eserleri bulacaksınız. İşte Mecelle’nin ilk yüz maddesinin de hoş bir üslupla açıklandığı bu kitapta her yönüyle AHMED CEVDET PAŞA… Ne demişler; Adem oldur ki ayağın çekicek dünyadan, Zikü bi’l hayr içre güzel adı kala.

    5,64
  • Aliya İzzetbegoviç / Örnek İnsanlar Dizisi 4

    Aliya sıradan bir Boşnak ailesinde doğmuş sıradan bir çocuktu. Fakat onu sıradışı yapacak sevgi ve merhamet dolu bir kalbi, cesaret ve kararlılık dolu bir karakteri vardı. Daha küçücük yasalarından itibaren dinine sahip çıkmış ve büyüdüğünde de inandığı değerler uğruna her türlü fedakarlığı göstermişti. Tıpkı Yusuf peygamber gibi zindanlara düşmüş ve sonrasında ülkesinin lideri olmuştu. Ömrü boyunca acı, çile ve hasret ile imtihan olmuştu. Ama hayallerinden asla vazgeçmemişti. Yatıyor, kalkıyor Bosna diyor, Bosna sayıklıyordu… Bosna onun için bir sevda, gizli bir yaraydı hep. Onun Bosna’ya olan sevgisi ve emeği özgürlüğü getirmiş, Aliya ülkesini bağımsızlığa taşımıştı. “Bu kitap gerçek bir hayat hikâyesi değil de hayal ürünü bir roman olsaydı, bazılarımı/ onu, ‘kesinlikle çok abartılı* bulacaktı…

    5,64
  • Allah Adına Yönetmek

    Maide Suresi’nin;

    “Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir.” (Maide:44)

    “Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Maide: 45) “Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar fasıkların ta kendileridir.” (Maide: 47) ayetleri; açık ve net bir şekilde ‘Kamusal alanın’ da Allah’a ait olduğunu bildiriyor.

    Kuran-Kerim; kısaca ‘HÜKÜM ALLAH’INDIR’ diyor. Bir Müslüman için “Hüküm’ tabii ki Allah’ındır. Bunda kuşku duyulacak ve tartışılacak bir durum yok

    Ancak bu kabulden sonra cevaplandırmamız gereken çok önemli sorular var: Her türlü şekil ve mekandan münezzeh olan Allah; haşa yeryüzüne inerek yöneticilik yapmayacağına göre, Allah adına yeryüzünde kimler yönetici (Emir, halife, sultan, padişah, cumhurbaşkanı…) olacak ve bu yöneticiler nasıl hükmedecektir? Bir başka ifade ile Allah’ın yetkilerini kimler kullanacak ve nasıl uygulayacaktır? Müslümanlarla, Müslüman olmayanlar bir arada ve barış içinde nasıl yaşayacaklardır.?

    9,09
  • Arap Baharının Düşündürdükleri

    Tutuklanmasından önceki son çalışmalarından biri olan bu eserinde Selmân el-Avde yalnızca yakın yılların çalkantılı sosyopolitik sürecine dair görüşlerini açıklamakla kalmıyor, okuru ayaklanma ve devlet idaresi olgularının hem halk hem yönetici sınıf açısından nasıl göründüğüyle ilgili bir tarih yolculuğuna da çıkarıyor. Halkın yönetime katılımı, ulemanın devrim süreçlerine müdahale biçimi, ideal rejim tartışmalarının dinî kökeni, belirli bir idarî sistemin varlığı, hükümdarın kutsanması ve Emevî döneminde yaşanan kırılma gibi birçok konuda geniş çaplı okumaların mahsûlü bir perspektif ortaya çıkıyor. Günüyle geçmişi arasında bağlantı kurmak isteyenler için zihin açıcı bir okuma serüveni.

    9,09
  • Arap Dünyası’nın Son Yüzyılı

    Arap Dünyası’nda 2. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan devletlerin, her ne kadar Türkiye, İran ve Mısır eksenli devletleri rol alarak hareket ettiğini dile getirsekte savaştan sonra ortaya çıkan devletlerin, özelikle Büyük Britanya ve Fransa’nın çizmiş olduğu politik hamlelerinin günümüze kadar devam ettiği etkiyi görmezlikten gelemeyiz. Bölgede, Britanya ve Fransa etkisine ek olarak ABD ve Rus etkilerini de Soğuk Savaş dönemiyle birlikte görmeye başlamaktayız. Bölgede Mısır öncülüğünde “Bağımsızlar Hareketi” ortaya çıkmış olsa da uluslararası konjonktür gereği Doğu ve Batı bloğu ile ilişkiler kurduğunu görmekteyiz.

    Arap Dünyası’nda baş gösteren değişimin İran ve Mısır eksenli olduğu kaçınılmaz bir coğrafi gerçekliktir. Her iki ülke, Türkiye Cumhuriyeti 54. Hükümeti dönemin- de “ŞAHSİYETLİ DIŞ POLİTİKA” hamlesi ile ortaya çıkan “D8” ile sıcak ilişkiler içerisine girse de 1997 yılında 8 ül- kenin liderlerin anlaşma sonrası çeşitli siyasi olaylar sonucu görevlerinden uzaklaşması ya da uluslararası alanda baskı görmesi ile gelişememiştir. Daha önceden bölgede arap dünyası’nın son yüzyılı gerçekleşen 1. ve 2. Körfez Krizi de bölgenin siyasi olarak kendi içinde farklı siyasi hamleler içerisine girmesine sebep teşkil etmiştir.
    devamını oku

    6,79
  • Asimetrik Savaş Politik Psikoloji

    Asimetrik Savaş, ilk baskısını 2010 yılı Mayıs ayında yaptı. Kitabın 93. sayfasında bugünden bakınca oldukça ilginç bir öngörü vardı. “Toplum artık darbecilerin siyasi ajandalarını biliyor. Eğer bir darbe girişimi olsa, binlerce arabanın askeri birlikler önünde, trafiği kilitleyeceğini söylersek abartmış olmayız. Çünkü toplum özgürlüğün ve insanlığın tadını aldı.” Gerçekten de kitabın yayınlanışından 6 yıl sonra gerçekleşen 15 Temmuz darbe girişiminde, sivil halk sokaklara fırladı, bazıları arabalarını askeri birliklerin önüne yığdı. Dünya tarihinde ilk kez bir halk darbe girişimini engellemiş oldu. “Asimetrik Savaş, savaşmadan kazanma sanatı” diyor Nevzat Tarhan ve bu gerçeği oldukça detay bilgilerle ve derin incelemelerle biz okurlara yansıtıyor. Kitapta yer alan bilgiler, öngörüler, analizler hayati derecede önemli olduğu için, Nevzat Tarhan Asimetrik Savaş kitabını yeniden ele aldı, genişletti ve güncelledi. Toplumsal sadakat, Türkiye’de laiklik ve adalet ilişkisi, Kolektif psikoz, Demokrasi algılamaları, ‘Babam bilir’ tarzı yönetimi, Olgu/Algı farklılıkları, Ergenekon bitti mi, Kategorik siyasal düşünce, Yakın tarihin travmaları, Öfkenin kadın ve erkekte etkisi, “Ordu yıpranmasın, Türkiye yıpransın” diyemeyiz, Fobi; ‘aşırı uyarılmışlık hali’, Karıncaya tüfekle ateş etmek, Politik psikoloji, 15 Temmuz ve Asimetrik Savaş gibi, kitabın içinde yer alan yüzlerce konunun her biri sarsıcı, analizler ve öngörülerle yarınlarımıza uyarıcılık yapıyor. Savaşmadan kaybetmemek için Asimetrik Savaş’ı okumak gerek…

    13,69
  • Baharın İlk Çiçeği

    Cumhuriye sonrası yok sayılan anadolu insanının dindar kitelerin yeniden güven duygusuna sahip olması ve yeni girişimcilik ruhu kazanmaları merhum Erbakan’ın dinç,özgün, aykırı ve devrimci duruşu ile başlamıştır. Samimi bir iman ile rabbine bağlanan erbakan ibadet aşkı ile mücadele etmiş her türlü zorluğakarşı inanılmaz bir metanetle karşı koymuş asla pes etmemiş ve büyük bir kararlılıkla yoluna devam etmiştir.

    6,79
  • Başkanın Gözleri: CIA

    Gizli servisler, ajanlar, casuslar…

    Karşılaştığımızda zihnimizde kıvılcımlar çaktıran ve komplo çarklarını döndürmeye başlayan bu üç kavram edebiyat, sinema ve popüler kültürün yanı sıra tarihin de baş aktörü oldu. Persler tarafından “Kralın gözleri ve kulakları” olarak adlandırılan ve iktidar için tehdit olabilecek olası tehlikelere karşı gözlerini dört açan görevlilerden bu yana istihbarat, yaşamın önemli bir parçasına dönüştü.

    Çinli bilge Sun Tzu, MÖ 5. yüzyılda “Düşmanını bilen, kendini bilir.” diyerek istihbaratın fikir babalığına soyunmuş olsa da gizli bilgi toplama işi, 19. yüzyıla kadar amatörler tarafından ve acemice yürütüldü. Birinci Dünya Savaşı’nda saha kenarında ufak ufak ısınmaya başlayan istihbaratçılar, İkinci Dünya Savaşı’yla birlikte tam kadro sahaya indi ve onu izleyen Soğuk Savaş’tan itibaren de şampiyonluk için kıyasıya bir mücadeleye giriştiler. 20. yüzyılda istihbarat savaşlarına damgasını vuran CIA, bitmek tükenmek bilmeyen bu mücadelenin en önemli aktörlerinden biri olmayı sürdürüyor.

    Ali Çimen’in Başkanın Gözleri / CIA adını verdiği bu çalışmasıyla CIA’in önce hangi şartlarda ve niçin kurulduğunu görecek, kurucu aktörlerini tanıyacak ve emekleme aşamasına şahit olacaksınız. Akabinde Soğuk Savaş’la birlikte nasıl hızla serpildiğini izleyecek, kendisine “insan hakları ve demokrasiyi savunmak ve yaygınlaştırmak” gibi bir misyon biçen ABD adına Güney Amerika’dan Himalayalar’a, Ortadoğu’dan Uzak Doğu’ya yayılan bir coğrafyada şekillenen heyecan verici hikayesini okuyacaksınız.

    9,90
  • Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü

    İsmet Özel’in, Genel Başkanı olduğu İstiklâl Marşı Derneği’nde Temmuz 2007 itibariyle yaklaşık iki sene boyunca yaptığı “İSTİKLÂL YÜRÜYÜŞÜ” serlevhalı konuşmalarının tümü derlenip “BİR AKŞAM GEZİNTİSİ DEĞİL, BİR İSTİKLÂL YÜRÜYÜŞÜ” adıyla neşredildi. Günümüzde neler olup bittiğinin, dünya sisteminin nemenem bir şey olduğunun, İstiklâl Marşı Derneği’nin niçin kurulduğunun, kısacası bugün Türkiye’de ve dünyada nasıl işler döndüğünün anlaşılmasına bu kitabın çok faydası olacaktır. Kitabın arka kapağında ise şunlar yazılıdır: «Zihnî melekelerimizi harekete geçirmeden Müslüman olamayız. Yani bir muhakeme süreci yaşamaksızın Müslüman olmamız bahis konusu değil; kendinden geçme, vecd halinde olacak bir şey değil. “Başıma saksı düştü Müslüman oldum.” olmaz. Müslüman için bu dünyanın ne olduğu, daha hayırlısını fark ettiği zaman ayan olan bir şeydir. Yani dünya hayatı ile ahiret hayatı arasında bir mukayese yapma gücüne ulaştığımızda biz dünyanın mahiyeti hakkında bir fikir sahibi oluruz. İslâm’ın bize teçhizat olarak temin ettiği şeyler konusunda küçümseyici bir tavra sahip olmak külliyen dini terk etmeyi gerektirir. Çünkü bir kere, bir yerinden “Bu, insanların o sırada uygun buldukları bir şeydir, o zaman öyle demişler.” dediğimiz bir şey varsa o hepsini kapsar. Onun için imanın şartları olan şeyler bizim kendi dünyamızın olduğunun delilidir. Kendi dünyamız diye bir şey var. Müslüman olmak bir şeyi dışarıda bırakmak demek. Neyi dışarıda bırakmak? İfsad edici her şeyi dışarıda bırakmak demektir. Müslüman olmak demek sizi arı, berrak, net, açık olmaktan alıkoyan neyse bunların hepsini dışarıda bırakmak demektir.»

    17,14
  • Bozkırın Efendileri Türkmenler Üzerine Makaleler

    “Oğuz ili göçünü çekip yürümediğin yol var mı? Evini tutup oturmadığın yurt var mı?” diyor bir Türkmen atasözü. Hakikaten Orta Asya bozkırlarından Anadolu yaylalarına kadar Türkmenlerin yurt kurup oturmadıkları yer, at sürüp geçmedikleri yol, hayvanlarını otlatmadıkları yayla, suyundan içmedikleri ırmak neredeyse yok. Türkmenler, bozkırın taş, toprak, su gibi bir parçası.

    Türkmenler, bozkır imparatorluklarının da kurucuları. İran’da, Irak’ta, Azerbaycan’da, Anadolu’da kurulan devletlerin tamamı Türkmenlerin eseri. Bu devletlerin sadece kurucu unsuru değil aynı zamanda ordusu, halkı, vergi vereni veya isyancısı da. Bazen “savaş makinesi” bazen de “vergi ünitesi”, ama her durumda bozkırın efendisi: “Beylik, her zaman Türkmenlik ve Yörüklük edenlerde kalsın” diye.

    Elinizdeki kitap, Türkmenlerin tarih sahnesine çıkışından Anadolu’daki siyasî, sosyal ve ekonomik durumlarına kadar pek çok konuyu ele alıyor.

    7,94
  • Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor

    Yeşil Gladio’nun dinci tetikçileri… FBI’ın yetiştirdiği dinci istihbaratçılar… CIA’nin kefil olduğu dinci cemaat liderleri… ABD’den maaş alan dinci köşe yazarları… Utah’ta TSK aleyhine yayın yapan dinci yalan makineleri… Kendini peygamber sanan Amerikalı şeyhe bağlı dinci milletvekili… “Yahudi malları almayın” deyip Yahudilerle ticaret yapan dinci gazete… Soros’un vakıfları, gazetecileri ve politikacıları… İsim isim… Olay olay… Ergenekon tipi komplolar hangi ülkelerde nasıl sahneye kondu? “Psikolojik harp”in merkezi neresiydi? Türkiye’de hangi gazetelere, nerelerden para akıtıldı? Fethullah Gülen ABD’de nasıl Yeşil Kart sahibi oldu? TSK neden hedefteydi? “Solcu liberaller”in New York’taki akıl hocaları kimlerdi? Uluslararası Yazarlık Programı (IWP) Türkiye’de nasıl yazar devşirdi? İsim isim… Olay olay… Tehlike, tehlikeyi göze almadan yok edilemez.

    12,54
  • Çağdaş İngiliz-Yahudi Küresel Medeniyeti

    “Tarihte topyekûn insanlığa hükmetmiş bir ‘Büyük Birâder’ şekliyle hiç karşılaşmadık. Peki, bu ‘Büyük Birâder’ insanlığı, yeni Orwell gibi, İngiliz olan Aldous Leonhard Huxley’in, son derece iç karartıcı ve kötümserlik aşılayan 1932 baskısı ‘Yiğit Yeni Dünya’ uçurumuna mı sürüklemektedir? Günümüzdeki şartların da bunların sebep oldukları dev sorunların da müellifi İngiliz-Yahudî medeniyeti olduğuna göre, bunun tasvîrini sunup onu teşrih masasına yatıracak olan da İngiliz – ve/ya Yahudî – düşünürü olmalıdır. İşte, gerek George Orwell ile Aldous Huxley’de gerekse Karl Marx’da bu çalışmada nedenleriyle birlikte sergilemeğe çaba harcamış olduğumuz, bugün dünyayı ve insanlığı sarmış dev sorunların halledilmesi için elzem gözüken ‘Çağdaş İngiliz-Yahudî medeniyetine seçenek oluşturabilecek yeni bir medeniyet biçimini ortaya çıkarmanın zihnî ile maddî zemini var mıdır?’ sorusunun cevabını kimden bekleyeceğiz?”

    13,69
  • Çapraz İlişkiler

    Bu kitap bir araştırmanın, incelemenin sonuçlarını ortaya koyma iddiasını taşımıyor. Buradaki yazılar, dış politika konusunda bazı gözlemlerimizi ve fikirlerimizi yansıtan bir deneme niteliğindedir. Kişisel değerlendirmelerimize göre, dış politika olaylarının temel çizgisini ve yönünü belirtmeye çalıştık. Belirtilen görüşler doğrultusunda dış politika olaylarına bakmayı deneyen okuyucunun, dünyamızda, çevremizde olup bitenler hakkında kendi yorumunu getirebileceğini umuyoruz. Kitap dış politika konusunda bir bakış açısı kazandırabilirse amacını yerine getirmiş sayılmalıdır.

    7,94
  • Çeri 1

    Milli Projelerde görevli olan Türk Mühendis Ahmet Serkan’ın Kerkük’te Cia Ajanları tarafından öldürülmesiyle Kerkük’e giden Türk Ajanı Yavuz, Türkiye’ye döndüğünde öldürülür. Artık iki cinayetin çözüme ulaştırılması ve Ahmet Serkan’ın üzerinde çalıştığı projelerin hayata geçirilme görevi İstihbaratın en iyi ajanı Han’a verilir. Han, ihanet ile hizmet etme arasındaki ince çizgide devam eden hayatında en yakınlarının ihanetleriyle karşılaşır. Üstlendiği görevi tamamlamak için çıktığı yolda hizmet ettiği devletin hiç bilmediği yüzüyle karşılaşır. * Osman Gazi’den Abdülhamid Han’a uzanan Devlet-i Aliye’ye hizmet eden Hristiyanları, * Mustafa Kemal’in Halifeliği kaldırmasının altındaki gerçekleri, * İsmet İnönü’nün Amerika ile yapmış olduğu anlaşmaları, * Abdülhamid Han’dan Turgut Özal’a, Özal’dan Muhsin Yazıcıoğlu’na ulaşan gizli projeleri, * Ülkeyi 15 Temmuz’a sürükleyen süreci ve İhanet Gecesi yapılmak istenenleri, * 15 Temmuz öncesi Büyük Ada’da toplantı yapan yabancı devlet ajanlarını, * İstanbul Ayazağa’da planlanmış darbe gününü, dahası “Büyük Türkiye” hedefine yürüyen ülkenin önüne kurulmuş tuzakları öğrenir… Bu süreçte kendisine en çok yardım eden kişi yıllarca Güneydoğuda terör örgütü PKK’ya karşı görev yapmış Çeri’dir. Kaos Düzeni Sahipleri bölgeyi karıştırmak için geri geldiler. Önlerindeki en büyük engel Türkiye. Ülkeyi karıştırıp iç savaş çıkarmak isteyenler, hainlerle iş birliği içindeler. Bu savaş Hilal ile Haccın, Hak ile Batılın savaşıdır. Peki, senin tarafın ne olacak?

    7,94
  • Çeri 2

    Bize anlatılan olayların doğru olup olmadığını hiç merak ettiniz mi? Yoksa “gizli bir el” tarafından sansürlenen ve bizden saklanan bir şeyler mi var? 15 Temmuz’a gelinen süreç ve öncesi. Siyasilerin ve iş adamlarının öldürülmelerinin perde arkasında neler var? Ülkemizde meydana gelen darbeleri planlayan CIA görevlilerinin 15 Temmuz ile olan derin bağlantıları. Gezi Eylemlerini finanse eden George Soros’un dünya siyasetinde Türkiye’yi yalnız bırakmak için yapmış olduğu hamleler. İstanbul Havalimanı, Yavuz Selim Köprüsü, Hızlı Tren Hatlarının Sevakin Adasına uzanan hikayesi. Gelecek yıllarda Türk siyaseti nasıl şekillenecek? Sudan bizim neyimiz olur? Pakistan neden kardeşimizdir? Hicaz’a niye “Küçük Türkiye” denir? Hedefte olan Türkiye’nin hedefi ne? Sistemin derinliklerinde dolaşmaya hazır mısın?

    7,94
  • Çeri 3

    Felaketler yılı olarak bilinen 2020 yılını, sonraki yıllarda arayacak gibiyiz. Çünkü küresel güç dediğimiz birkaç aile aşıların fiyatı konusunda anlaşmışken virüs mutasyona uğradı. Londra yeni Wuhan oldu. Bana soracak olursanız dijital paraya geçmeden önce ülkelerin ekonomilerinin dip yapması lazımdı. Öyle de oldu. Peki, bundan sonra neler olacak. Okumaya, öğrenmeye ve yaşamaya hazır mısın?

    9,09
  • Cumhuriyetin Tarihi

    Bu kitap, bugün yaşamakta olduklarımızı doğru çözümleyebilmek ve yaşayacaklarımız için isabetli bir öngörüde bulunabilmek için, yaklaşık yüz yıldır yaşadıklarımızı ortaya koyma çabasının bir ürünü olmuştur. Okuyucu bu kitapta, bugünün Türkiye’sinde halkın iradesini temsil eden ve üstünde irade olmadığı ifade edilen ve kabul edilen siyasal sistem gereği böyle olması da gereken Meclis’in üzerinde irade olmaya çalışanların ilk örneklerini 23 Nisan 1920’de faaliyetine başlayan Meclis’te bulabilir ve halkın iradesine müdahalenin Türkiye’de köklü bir geleneğe sahip olduğunu görebilir; halkın iradesini ifade biçimi olan seçimlere müdahale ederek sonucu istediği gibi inşa etmeye çalışanların yaklaşık yüz yıldır devlet kurumunun önemli noktalarında yer aldıklarını fark edebilir; halkın iradesi söylemine sımsıkı sarılan ancak eğer bu irade kendi iradesini onaylıyorsa kabul eden, yoksa halkı “cahil sürüsü” olarak algılayan zihniyetin sahiplerinin yine yüz yılı aşkın süredir bu ülkede “iktidar” olduklarını tespit edebilir; bu ülkede birilerinin ülkeyi her şeyi ile kişisel malı gibi kullanma ve yönlendirme zihniyetine sahip olduğunu ve bunu sağlamak için her türlü enstrümanı titizlikle edindiğini, oluşturduğunu ve bunun yaşadıklarımızın önemli bir faktörü olduğunu fark edebilir; bütün manipülasyonlara ve yönlendirmelere rağmen, halkın iradesini biraz ortaya koyma tavrını sergilediği zaman, bunun hemen ses getirdiğinin yüzyıllık süreçte bir çok örneğini bulabilir…

    12,90

Politische Bücher