Sehe 1941–1960 zwischen insgesmt: 3487

  • Martı Jonathan Livingston

    Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı.
    Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu.

    7,94
  • Masal İstediğin Gibi Bitsin

    Hey sen! Evet evet, sana sesleniyorum dostum! Kafam çok karıştı. Bana yardım eder misin? Eğer yardım etmezsen masallarım yarım kalacak.
    Kokarca arkadaş bulamayacak.
    Siyah kuzu yalnız kalacak.
    Kavunlar büyüyüp ballanamayacak.
    Brokoli çocukları hastalıklardan koruyamayacak.
    Tavşancık mutlu olamayacak.
    Kırmızı ne kadar güzel bir renk olduğunu fark edemeyecek.
    Ateşböceği Kıvılcım cesur olmayı öğrenemeyecek.
    Mızıkçı keçi hatasını anlayamayacak.
    Şakacı çekirge arkadaşlarına kendini affettiremeyecek.
    Mevsimler çocukları mutlu edemeyecek.
    Çünkü bu masallar senin kararınla sona erecek.
    Haydi, önce bir oku bakalım. Sonra sen ne dersen o olsun. Masallar istediğin gibi bitsin!

    10,24
  • Masal Masal İçinde

    Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, cinler cirit oynar iken eski hamam içinde, bir varmış bir yokmuş… Şapkacı’nın büyük bahtsızlığından nefsine karşı girdiği mücadeleyi kaybeden Müezzin’e, ancak gözlerini kaybettiğinde hatasını görebilen Köradam’dan bilge babasının mirasıyla hayata yeniden tutunan Kuyumcu’ya… Hatalar, pişmanlıklar, keder ve elemle örülü masallar ders çıkarmasını bilene huzurun sırrını vaat ediyor, çiğ süt emmiş insanı kendi hatalarında pişmeye çağırıyor. Aydınlık bir göğü, parıltılı bir denizi, verimli toprakları olan güzel mi güzel bir ülke varmış… Masal Masal İçinde hep aşikâr olduğumuz Doğu’ya has masal geleneğinin tüm karakteristik öğelerini –kokusunu, rengini, tadını– Batı’nın çok katmanlı kurgu anlayışıyla bir araya getiriyor ve ortaya yerelden beslenen fakat evrensel olarak da kabul görür standartları başarıyla yakalamış bir roman çıkıyor. Ahmet Ümit aile yadigârı masallarını taşıdığı çıkınını büyük bir cömertlikle seriyor okurlarının huzuruna. Oldukça iyi bir anlatıcı olan annemin düş dünyasını katarak zenginleştirdiği masalları büyük bir keyifle yazıya döktüğümü belirtmeden geçemeyeceğim.

    7,94
  • Masallarda Bir Peri Çıkar Karşınıza Gerçek Hayatta Öğretmen

    Ahmet Şerif İzgören’in yeni kitabı Masallarda Bir Peri Çıkar Karşınıza Gerçek Hayatta Öğretmen raflardaki yerini aldı.
    Öğretmen, aile, öğrenci, sistem ve ülke kültürü başlıklarında eğitim sistemini irdeleyen İzgören, kitabında sistemin tüm paydaşlarına öneriler sunuyor. Ülke geleceğiyle ilgili en önemli başlığın eğitim olduğunu, sistemin doğru kurgulanması durumunda değişimin başlayacağını savunan İzgören, çalışmasında “Eğitim sistemimiz nasıl daha iyi olabilir?” sorusunun da yanıtını arıyor.

    Keyifli okumalar.
    Gerçek örneklerle, çok güzel mesajlarla, doküman ve sayısal verilerle “mutlaka okunmalı” dediğim bir kitap olmuş. Bu kitabı okuyan öğretmenler mutlaka kendileriyle yüzleşecek ve mesleki geçmişlerini, ürettiklerini ve tükettiklerini gözden geçireceklerdir, eminim. Bir öğretmen olarak karşılaştığım örneklerden yola çıkarsak kitapta vurgulanan başlıkların ve içeriklerinin çok yerinde olduğunu söyleyebilirim. Hocamın emeğine, görüşüne, kalbine sağlık.
     Gülistan Ekiner/Bahçeşehir Koleji İlkokul Eğitim Koordinatörü-Öğrenme Stilleri Eğitmeni

    Şerif Hocanın bende yarattığı en büyük etki ülkesine olan koşulsuz sevdasıydı. Okudukça ve tanıdıkça sevdası anlam kazandı, o bu ülkenin güzel çocuklarına olan inancından hiçbir şey kaybetmeden çalışıyor. Şimdi de Masallarda Bir Peri Çıkar Karşınıza Gerçek Hayatta Öğretmen kitabıyla çalıyor kapılarımızı. Kitapta buram buram Anadolu kokan anılarla bezenmiş öğretmen, anne-baba tutumları da yer alıyor. Şerif Hoca bir şey öğretmeye çalışmıyor, sadece bıraktığı duyguyla yaşama yeniden dört elle sarılmamız gerektiğini fısıldıyor küçük harflerle büyük izler bırakarak…
    -Müjdat Ataman/Eğitimci-Yazar

    Öğrenci, öğretmen, yönetici ve bir veli olarak geçirdiğim bütün süreçleri tekrar sorgulamamı sağlayan, bitirdiğimde “iyi ki böyle yapmışım, keşke böyle yapsaydım ve mutlaka böyle yapacağım” dediğim bir başucu kitabı.
    -Metin Altun/İzmir Türk Koleji Bornova İlköğretim Müdürü

    Ahmet Şerif İzgören birçok öğretmen ve öğrencinin model aldığı bir yazar. Kitabı okuyunca neden böyle olduğunu çok daha iyi anladım. Tüm okul yöneticilerinin okuması gereken bir kitap.
    -Ali Mahmut Akça/UKEB Okulları Müdürü

    Bir öğretmen olarak diğerleri gibi bir solukta okudum bu kitabınızı da.  Yine müthiş gözlemler, hayata dair eğitime dair yaşanmışlıklar, iyi yapılan ve yapılamayan işleri tespit ederek sunulan öneriler, örnekler… Herkes kendi yaşamından satırlar bulacak bu başucu kitabında… Ve düşünecek yapması gerekenleri, yapılması gerekenleri; diyecek ki “umudun olduğu yerde mucizeler çiçek açacak”.
    -Nihal Sav/Öğretmen

    9,09
  • Masalveren Ağacı İsimsiz Hikayeler

    Siz hâlâ Sümeyra Nine’nin bahçesini görmediniz mi? Öyleyse çok şey kaybettiniz! Öncelikle şunu belirtmeliyim ki ona bahçe demek büyük haksızlık. Minik bir orman, çok daha doğru olur. Üstelik içindeki ağaçlardan bazıları geceleri masal bile anlatıyor. Onlara masalveren ağacı diyorlar.

    6,79
  • Masumiyetin İncisi Hazreti Meryem

    Allah’a adanmışlığın sembolü!

    Hz. Meryem, tüm zamanların en iffetli ve en mükemmel kadını olarak tanımlanır. Dünyevi kaygılardan soyutlanmışlığın ve Allah’a adanmışlığın sembolüdür o. Kadim kitabımız Kur’an’da Allah tarafından seçildiği ve dünya kadınlarına örnek gösterildiği bildirilen, aynı zamanda da ismiyle hitap edilen tek kadındır. Kur’an’da Hz. Musa, Hz. İbrahim ve Hz. Nuh’tan sonra en fazla adı geçen dördüncü kişi Meryem’dir.
    Onunla ilgili yüzlerce hatıra ve anı sembolleştirilmiş, dinî bir ritüel hâline dönüştürülmüştür. Adı şehirleri süslemiştir Meryem’in. Asırlardır dünyanın neresinde olursa olsun, doğan kız çocuklarına her dinde ortak olarak verilen tek kız ismi Meryem’dir. O sadece diğer dinler için değil İslam dini adına da büyük öneme sahiptir. Modern çağlarda dahi toplumda kadının yeri ile ilgili pek çok sıkıntı ve tartışma yaşanırken iki bin yıl öncesine gidip onu gözlemlemek oldukça önemlidir. Meryem’in yalnız bir kadın olarak dünyaya çocuk getirmesi, asılsız suçlamalarla incitilmesi, oğlunun peygamber oluşu sürecindeki desteği bir kadın ve anne olarak onun rolünü daha anlamlı kılmaktadır. Meryem, meleğin hitabına mazhar olmuş bir kadın olarak kadınlık âlemine ışık tutmuştur. Kadını dışlayan, öteleyen, azarlayan ve horlayan bir toplumda onun asil duruşu insanlığın onurudur.
    Bu çalışmada, üç dinin kadın profilinden Meryem’in güzelliği sentezlenmiştir. Bu yönüyle kadını dışlayanlara ya da kadını bedeni üzerinden değerlendirenlere tek sözümüz Rabbimizin kelamıdır:
    “O iffetini çok iyi korumuştu, biz de ona ruhumuzdan üfledik; o, Rabbinin sözlerini ve kitaplarını hep tasdik etti ve o içtenlikle itaat edenlerdendi.” (Tahrîm, 12)

    11,39
  • Matematiğin Kaç Canı Var?

    Bekle! Maceraya atılmadan önce bir kaç uyarı işine yarayacaktır! Yüce Pi’yle tanıştığında hazırlıklı ol. Saygıyla önünde eğil. Fibonacci’yle gazoz içebilirsin fakat Pisagor’a asla asitli içecek teklif etme. Yeni demlenmiş çay, onunla iyi anlaşmanı sağlar. Matematik denince kaskatı kesilip buz dağına dönüşenlerden misin? Bir kalıp buzken, öğretmenin tahtaya soru yazar yazmaz vücudundan son sürat akan ecel terleriyle eriyip bitiyor musun? Fakat gaz hale geçip buharlaşamadığın için tahtadaki soruyu çözmeye muhakkak sen çıkıyorsun. O halde kahramanımız Can’la tanışmak için acele etmelisin. Eskiden olsa Can senle kafa kafaya verip matematikten uzun uzun dert yanabilirdi. Fakat bir gün karşısına Ömer Hayyam çıktı. İşler değişti. Zamanlar arası geçişler yaparak uzun bir yolculuğa çıkması gerekiyor. Matematik tarihine yapacağı bu gizemli yolculukta Can’a eşlik etmek ister misin? Fakat tehlikelerle dolu bir seyahat olacağını sakın aklından çıkarma.

    8,90
  • Matematik Kemirgenleri / Matematiğin Kaç Canı Var? 2

    Macera, yakaladığı kişinin peşini asla bırakmaz! Tıpkı Can’ı rahat bırakmayıp, maceradan maceraya sürüklediği gibi. Matematik evreniyle dünya arasındaki geçişi öğrenen Can, bu kez arkadaşı Furkan’ı kurtarmak için görev başında. Aşırı acayip olaylar ve çılgın sayılarla başı fena dertte olan Can’a, bu yolculuğunda yardım etmek ister misin? Bu fantastik ve gizemli matematik seyahatine çıkmadan önce dikkat etmen gerekenleri sıralıyorum. Sağlığını düşünüyorsan Yüce Pi’nin karşısına çıkma! Cüce Sanço kikirderken kulaklarını korumak için yanına pamuk al. Yüzme bilmiyorsan kolluklarını tak öyle gel. Sayı ejderhası büyükanne Mononulla’nın fotoğrafını çekmeye sakın çalışma! Cemşit Hoca’ya sarılabilirsin fakat Gauss varken görünmez ol. Hayatta kalmak istiyorsan Matematik Kemirgenleri’ne asla yakalanma!

    10,24
  • Matematik Nasıl Sevilmez? / Matematiğin Kaç Canı Var? 3

    Can, bir minyatürün içinden geçerek Matematik Evreni’ne ulaşacağı bu son macerasında Üstat Pisagor’un peşinde! Yok olma tehdidi altındaki sayıları kurtarabilmek için çareler arayan Can, başarılı olabilecek mi? Yoksa Matematik Kemirgenlerinin, sayıların olmadığı bir dünya hayali gerçek mi olacak? Tarafını seç! Üstelik kitabın sonuna sen karar vereceksin! Nasıl mı? Hemen okumaya başla hadi!

    10,24
  • Matematik ve Penguenler / Kral Şakir İlk Okuma Kitabı 13

    Selam arkadaşlar ben Şakir, herkesin bildiği şekilde Kral Şakir! Ben ve benim çılgın ailem bu sefer de ilk okuma kitaplarıyla maceradan maceraya koşuyoruz. Fil Necati Ağabey’in yardıma ihtiyaç duyduğu bir konu var: Matematik. Her zaman olduğu gibi, matematik öğrenmeyi eğlenceli ve maceralı hale getirmek bizim işimiz. Hadi tutun elimden, tekneyle çıktığımız turda penguenlerin de yardımıyla matematik öğrenmeye gidiyoruz.

    4,795,64
  • Matilda Etkisi

    Matilda bilime ve icatlara bayılır. Marie Curie, Leonardo Da Vinci ve Thomas Edison onun kahramanlarıdır ve bir gün kendisi de ünlü bir mucit olmayı istemektedir. Okuldaki bilim yarışmasını adaletsizlik yüzünden kazanamayınca çok üzülür. Özellikle de jüri yarışmaya katıldığı icadı kendisinin yaptığına inanmayınca. Çünkü o bir kızdır. Matilda duygularını büyükannesi Joss ile paylaşır ve büyükannesinin de bir zamanlar bilim insanı olduğunu öğrenince çok şaşırır. Büyükannesi kendi gezegenini keşfetmiş olan bir astrofizikçidir! Sorun, hiç kimsenin büyükanne Joss’a inanmamasıdır. Araştırmanın başındaki Profesör Smocks, kadının keşfini çalmıştır. Ve bu keşifle dünyanın en büyük, en ünlü bilim ödülü olan Nobel Ödülü’nü almak üzeredir. Matilda gerçeği herkese anlatmaya kararlıdır… Fakat o ve büyükannesi törene zamanında yetişmeyi başarabilecekler midir? 2018 HULL JAMES RECKITT EN İYİ ÇOCUK KİTABI ÖDÜLÜ Yorumlar: “Matilda kızların da icat edebileceğini ve keşfedebileceğini tüm dünyanın görmesini isteyen muhteşem bir mucit. Komik, esprili ve eğlenceli. Gerçekten süper bir okuma oldu.” -The Bookbag “Matilda harika bir karakter ve parlak bir rol model. Bu kitap kadınların bilim dünyasındaki önemini gerçekten kavratıyor.” -Parents in Touch “Sıcak kalpli, komik, çılgın bir macera… Bu kitap, çocukları bilime fazlasıyla teşvik edecektir.” -Robin Stevens

    7,94
  • Maymun Kral

    Ormanda sıcak bir gündü. Küçük maymun Muni’nin canı çok sıkılıyordu. Taze meyveler onu rahatlatmıyordu.
    Serin gölde yüzmek can sıkıntısını azaltmıyordu.

    Bir anda, küçük yaramazın eline ormanın kralı olma şansı geçti. Her emri yerine getirilecek, yediği önünde yemediği arkasında keyif çatacak, canı asla sıkılmayacaktı. Tek yapması gereken, ormandaki arkadaşlarını bir yabancı olduğuna inandırmaktı.

    Acaba küçük maymun Muni ormanın kralı olmayı ve kral olarak kalmayı başarabilecek miydi?

    9,09
  • Meal Okuma Rehberi

    Yıllardır yaptığımız sohbetlerde şunu gördük:
    Kur’an’ı yüzünden okuyanların büyük bir çoğunluğu meal okumuyor,
    Meal okuyanların da büyük bir bölümü anlama zorluğu çekiyordu.
    Bu zorlukların aşılması adına arayışa girenler de
    Sadece meal okuyanlara yardımcı olacak kitapları bulmakta zorluk çekiyor,
    Var olanları anlamak için de ciddi bir ilahiyat alt yapısı gerektiğini görüyorlardı.
    Bütün bunları ve daha fazlasını bilmenin bir sonucu olarak elinizdeki bu kitapçığı hazırladık.
    Bu kitap,
    Öncelikli olarak size parçayı bütün içinde gösteriyor,
    Meal okumada karşılaştığınız zorlukları en aza indiriyor,
    Akla gelen sorulara cevap veriyor,
    Tefsir Usûlü kitaplarındaki ağır konuları, kolay anlaşılır bir dille sunuyor,
    Kur’an’ın temel kavramlarına ayrı bir önem veriyor,
    Kur’an kıssalarının günümüzde nasıl anlaşılacağı konusunda rehberlik yapıyor,

    6,79
  • Mecburiyet

    Hayatı boyunca savaş ve kıyıma karşı duran Stefan Zweig’ın kısa öyküsü Mecburiyet’te kendi düşünce dünyası oya gibi işlenmiştir. Savaş sebebiyle İsviçre’ye sığınan Ressam Ferdinand’ın resmî evrakla askerlik için ülkesine çağrılması sanatçıyı inanç ikilemine sokar. Karısı Paula ile girdiği derin tartışmalar sayesinde; kutsiyet atfedilmiş bazı kavramların vicdanımızla dünya gerçekliği arasında sıkışıp kalmamıza sebep olduğunu fark ediyoruz. 1920’lerden bugüne değin çok az şeyin değiştiğini kabullenmeye “mecbur” kalıyoruz. Almanca aslından titiz bir çalışmayla çevrilen Mecburiyet, savaşın ezici tahakkümünden çok çekmiş bir yazarın sancılarını taşıyor: “İnsanlıktan başka vatanım yok ve amacım insan öldürmek de değil.”
    devamını oku

    4,49
  • Mecburiyet

    Savaş karşıtı görüşleriyle tanınan Zweig I. Dünya Savaşı boyunca bu görüşlerini yaymayı kendine misyon edinmişti. Avrupalı ve “dünya vatandaşı” kimliğine büyük değer veren yazar, yapıtlarında savaşın yıkıma uğrattığı “eski dünya”nın değerlerinin kayboluşunu büyük ölçüde dert edinmiştir. Mecburiyet ’in ana karakteri ressam Ferdinand da savaş sırasında askere alınmamak için İsviçre’ye kaçmıştır. Bir gün askerliğe elverişliliğinin tespiti için konsolosluğa davet edildiğinde, karısının şiddet karşıtı duruşuna ihanet etmemesi yolundaki telkinlerine karşın kendini gitmek zorunda hisseder. Görev duygusu, savaş karşıtı düşünceleri ve karısına duyduğu sevgi arasında sıkışıp kalmıştır. Ferdinand her ne kadar “insanlığın ötesinde bir vatanı” olmasa da, “yirmi milyon insanı boğan o zinciri” kıramayacağını düşünür…

    6,79
  • Medeniyet Meselesi İslam ve Batı İlişkileri Çerçevesinde

    Avrupa merkezciliğinin ortaya çıkardığı ve bizi ilgilendiren en önemli netice , Müslümanları ve islam medeniyetini tarih yazarlığı marifetiyle yok etmek olmuştur. Medeniyet hem her yönüyle hayat , hem de bu hayatı kendisine konu edinen düşünce olduğundan dolayı , İslam medeniyetinin tarih yazarlığı marifetiyle ihmali ve inkarı , İslam Düşüncesinin de ihmal ve inkarını intaç etmiştir. Bulunduğumuz noktada bir taraftan İslam düşüncesi tarihi , medeniyet tarihinin mütemmim cüzü olarak , eksiksiz bir şekilde yazılırken; diğer taraftan bu düşünce ile irtibatlı olan diğer düşünceler de , bu arada batı düşüncesi de , birlikte yazılmalıdır/yazılacaktır. Bugün şunu daha iyi biliyoruz ki , bütün bir insanlık tarihini dikkate almadan , bir medeniyetin veya bir bölgenin tarihini yazmak mümkün olmuyor. Mesela 17.yy Osmanlı düşüncesini , siyasetini , sanatını , ilmini , dini hayatını vs. yazmak istiyorsak , bunu Çin , Hint , Rus ve Batı Avrupa ile irtibatı içinde yazmazsak , eksik yazmış olacağız. Elinizdeki bu eserde , bunun sadece bir mesele ve iki bölge arasındaki ilişki üzerinden müzakeresini yapmaya çalıştık.

    6,79
  • Medine Sahifesi

    Çoğunlukla “Medine Vesikası” olarak bilinen ve özellikle XIX. yüzyılın sonlarına doğru önce Batılı bilim çevrelerinde, sonra da Müslüman araştırmacılar arasında geniş ilgi gören, çok sayıda kitap ve makaleye konu olan anlaşma metni, kendisini Sahîfe olarak nitelendirmektedir. Bu metnin bilhassa günümüzde bu kadar ilgi görmesinin başlıca sebeplerinden biri, bazılarınca içeriği itibariyle tarihte hazırlanmış “ilk yazılı anayasa” olarak tanımlanacak kadar önemli görülmesi, diğeri de belgenin otantikliği konusunda araştırmacıların en küçük bir tereddütlerinin bulunmaması olduğu söylenebilir. Nitekim Batılı araştırmacılar da söz konusu metni sık sık Medine Anayasası şeklinde adlandırmış, otantikliği üzerinde adeta ittifak etmişlerdir. Ülkemizde de Medine Sahîfesi’nin, modern Müslüman toplumlar için ifade ettiği sosyo-politik değeri üzerinde yakın geçmişte oldukça heyecanlı tartışmalar yapılmıştır. Ancak bu tartışmalar, ekseriyetle ilmî ve özgün araştırmalara dayanmayan subjektif yorumlar mesabesinde kalmış; bu sebeple metne atfedilen tarihî ve sosyo-politik değer de zaman içinde anlamını kaybetmiştir.

    Böylece,  Sahîfe’yi ele alan birçok çalışmada belgenin oluşmasını hazırlayan tarihî, toplumsal ve kültürel arkaplan ihmal edildiği için metnin çevirisi, muhtevasının anlaşılması ve yorumlanması, tarihlendirilmesi gibi birçok konuda hatalar yapıldığı görülmüştür. Bu noktada elinizdeki eserin belki de en özgün yanlarından biri, müellifin –dönem hakkında ilk yazılı belge olma niteliğini taşıyan Kur’an’ın verdiği bilgilerden de yararlanarak- tarihî ve toplumsal arkaplanı çeşitli yönleriyle adım adım izlemesi ve Ṡaḥîfe’yi bu arkaplan ile ilişkilendirmesidir.

    gizle

    9,09