-
Karantina / Dördüncü Perde (Karton Kapak)
“Unutma; karanlık olmadan aydınlık bir hiçtir.” Teşekkür ederim hayatıma. Teşekkür ederim çektiğim her bir acıya, yaşadığım her mutsuz geceye, tüm korkularıma, girdiğim her çıkmaz yola… Teşekkür ederim karanlığıma çünkü hiçbiri olmasaydı ben de olmazdım, acıyı yaşamasaydım mutluluğun tadını bilemezdim. İşte bu yüzden bilin ki her nerede ne yaşıyorsanız yaşayın, bazen acı çekmemiz gerekiyor ki mutluluk geldiğinde onu tanıyabilelim. Bazen karanlıkta kalmamız gerekiyor ki ışıklar yandığında aydınlığın ne demek olduğunu anlayabilelim… Zeynep, Onur, Burak ve Mert tam da her şey normale dönüyor derken yeniden karanlığın içine çekiliyor. Karantina serisi son perdeye doğru ilerlerken bir önceki durak olan Dördüncü Perde’yle karşınızda!
-
Karantina / İkinci Perde (Karton Kapak)
“Söz konusu ben olunca sustum, razı oldum. Ama şimdi söz konusu sensin, ve ben bütün dünyayı karşıma alacağım.” Duyuyor musunuz? Şehirler ötesinden, denizler kadar uzaklardan gelen o bağırış seslerini… Kılıç, kesik, çığlık seslerini. Belki de yalnızca ben duyuyorum içimdeki savaşın seslerini… Bir tarafın savaşı kazandığını sandığı an, pes ettiği andır. Biz kazandığımızı sandık, kılıçlarımızı bıraktık. Oysa pes etmişiz yalnızca. Şimdi uzaktan geldiğini duyuyorum o ikinci savaşın. Bizim koşarak uzaklaştığımız atlar, şimdi koşarak peşimizden geliyor. Düşman bu sefer daha güçlü, kılıçları bu sefer daha keskin ve çaresizlik her zamankinden daha yoğun. Oysa herkesin unuttuğu bir şey var; biz hâlâ ayaktayız. Ve düşmeye niyetimiz yok. Birinci perde bitti, ikinci perde başlıyor…
-
Karantina / Üçüncü Perde (Karton Kapak)
“Ve hiç unutma, ışıklar sadece karanlıkta yanar.” Su nasıl akarsa hep suya doğru, ateş nasıl çoğaltırsa yalnızca ateşi, rüzgâr nasıl bilmezse durgun esişleri, ölü her balık nasıl vurursa karaya, beşiğinden ayırılan bebekler nasıl ağlarsa onu alan kollar annesinden bir başkasıysa, bir kuş nasıl bilmezse uçmadan oradan oraya gitmeyi, hepimiz nasıl doğduysak öyle büyür ve bir gün ne olursa olsun yuvamıza dönmek isteriz… Suysak suyu çeker, ateşsek ateşi isteriz. Çünkü sadece aynı şeyler birbirini çoğaltabilir. Bizi sadece biz çoğaltırız. Zeynep, Onur, Burak ve Mert’in savaşı sürüyor, Karantina Serisi Üçüncü Perde’siyle geliyor! Hâlâ bizimle misiniz?
-
Karantina Günlerinde Evin E-Hali
“21. yüzyılda dünyanın yarısından fazlası karantina altında yaşarken, ekranlardan bize tarihe tanık olduğumuz söylendi ama büyük ihtimal, bu kitap elinize ulaştığında yaşadıklarınızı siz bile hatırlamakta güçlük çekeceksiniz. ‘O yaşadığımız neydi?’ diyeceksiniz. Maske ile sokağa çıktığınız ilk günü hatırlayacak mısınız mesela? Pencereden korku ile bakışınızı… Yazmadıysanız, yaşadıklarınıza bir dostunuzun kulağını şahit tutmadıysanız birkaç yıl sonra karantina günleri sadece bir cümle olarak kalacak zihninizde. Sonra belki o dahi silinecek…” Karantina Günlerinde Evin e-Hâli, yaşananlar “an”ın içinde tarih olurken okuyucuyu, sözlü kültürü yazılı formda muhafaza eden bir sohbet iklimine davet ediyor. Fatma Barbarosoğlu ve Nazife Şişman, 2020 mart, nisan, mayıs aylarında karantina altındaki gündelik hayatın kaydını tutuyor; eğitim, iş, alışveriş… her şeyin evlerde, uzaktan tecrübe edildiği bir ortamda “Olmakta olan nedir?” sorusuna cevap arıyorlar.
devamını oku -
Karatay Diyeti & Bilimsel Gerçeklerle Kilo Vermenin ABC’si
Bu kitap, klasik bir diyet kitabı değil. Kibrit kutusu, iki yemek kaşığı gibi anlamsız ölçülerle insanı strese sokmuyor. Karatay Diyeti bir yaşam biçimi. Yıllardır pazarlanan beslenme balonlarını patlatıyor, doğru beslenmenin ne demek olduğunu anlatıyor.
Beslenme ile hücresel/hormonal fonksiyon bozuklukları arasındaki yakın ilişkiye odaklanan Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, kilo vermenin ABC’sini öğretiyor, hiç zorlanmadan zayıflamanın ve zayıf kalmanın sırrını açıklıyor.
Hepimizi yıllardır içinden çıkılamayan kısır döngüden, yani kilo verip geri alma korkusundan da kurtarıyor! Üstelik sürprizleri var. Onun siteminde kalori hesabı ya da diyet ürünlerin peşinden koşmak yok! Et, balık, süt, peynir, yoğurt, yumurta, tereyağı, bakliyat, turşu, sebze, meyve ve kuruyemişler serbest…
Kilo vermek ve verdiğiniz kiloda kalmak istiyorsanız; kilo verirken halsizlik, bitkinlik, isteksizlik ve yorgunluk hissetmeden, mutlu ve enerjik bir şekilde yaşamayı arzuluyorsanız; unutkanlık şikayetlerinden kurtulmayı, düşüncelerinizin berraklaşmasını ve yaptığınız işe kolaylıkla konsantre olmayı hedefliyorsanız bu kitap tam size göre…
-
Karatay Diyeti’yle Yaşam Boyu Sağlık
Prof. Canan Efendigil Karatay’ın yazdığı ve çıktığı günden beri ‘en çok satanlar’ listesinden inmeyen Karatay Diyeti, Türk insanının en büyük hayalini gerçekleştirdi: Aşırı kilolardan kurtularak hastalıklardan uzak, enerjik ve kaliteli bir yaşam sürmek… Bu diyeti uygulayan binlerce insan yüzde 100’e yakın bir başarı oranıyla, vücut yağlarından kurtuldu ve kilo verdi. Üstelik kendilerini mutlu ve dinç hissetti. Verdikleri kiloları geri almadı. Bu yaşam biçimi, ‘Türk halkı için en uygun’ olduğundan ve kilo vermenin önünde en büyük engel olan ‘acıkma korkusu’nu da tamamen yok ettiği için adeta bir fenomen haline geldi. Karatay Diyeti uygulayıcılarının sayısı her geçen gün katlanarak artıyor. Bu kitap Karatay Diyeti’nin devamı niteliğinde. Doğru beslenme ve sağlıklı kilo verme ile ilgili çok daha kapsamlı bilgiler içeriyor. Genç yaşlı hepimize şefkatli bir kılavuzluk yapıyor: Mevsimlere ve yaş dönemlerine göre, 365 gün 24 saat nelere dikkat etmeliyiz ki, her yaşta kendimizi dinç hissedelim, kilo problemi yaşamayalım ve hastalıklarla aramıza kalın bir duvar örelim? Prof. Karatay, bu yeni kitabında okuyucuların merak ettiği tüm ‘özel’ sorulara da yanıt veriyor. Yine o anlaşılır üslubuyla, nedenleriyle, niçinleriyle, bilimsel araştırmalar ışığında ve uygulaması kolay önerileriyle… Karatay Diyeti’ni alıp okuduysanız bu kitabı kaçırmayın, okumadıysanız ikisini birden alın, hayat boyu rahat edin!
-
Karatay Mutfağı Kalıcı Kilo Verdiren Yemek Tarifleri
“Ben şunun garantisini veriyorum: Mutfağını, Karatay Mutfağı’na çevirenler sağlık bulacak, zayıflayacak ve kilosunu koruyacak! Bunu yaparken de hiç strese girmeyecekler.” ‘Türkiye’yi zayıflatan profesör’ olarak ünlenen ve ilk iki kitabı satış rekorları kıran Prof. Canan Efendigil Karatay, bu kez sizin için ‘kalıcı kilo verdiren’ doğal ve lezzetli yemek tariflerini seçti. Karatay Mutfağı, Türk mutfağının en güzel örneklerini Karatay prensiplerine göre revize ederek sunuyor. Kitap adeta bir sağlıklı yaşam prospektüsü niteliğinde: Doğal ve temiz malzeme seçimi, sağlıklı pişirme yöntemleri, yoğurt, tereyağı gibi evde yapılabilecek doğal ürünlerin tarifleri… Ve çorbalardan salatalara, mezelerden yumurtalı yemeklere, zeytinyağlılardan et ve balık yemeklerine tamamı denenmiş onlarca leziz tarif. Küçük ‘tatlı’ kaçamaklar ve dinlendiren çay formülleri de hediyesi! Bu tariflerin en önemli özelliği ise zayıflatması… Çünkü hepsinin glisemik indeksi düşük. Yani Karatay Mutfağı, Karatay beslenme felsefesinin ‘pratik kitabı’ niteliğinde. Sürdürülebilir bir mutfağın olmazsa olmazı. Son sözü yine Prof. Karatay’a bırakalım: “Eşinin, çocuklarının, sevdiklerinin sağlığını (ve elbette kilosunu) düşünen herkesin bu kitabı okumasını ve tarifleri uygulamasını öneriyorum. Bu kitap ‘şişmanlıktan uzak’ sağlıklı nesiller yetiştirmek için önemli bir mihenk taşı. İlk iki kitabımla birlikte Karatay Mutfağı’na da kütüphanenizde mutlaka yer açın.
-
Karatay Sözü
60 yıllık hekimden tüm virüslere ve bakterilere karşı kolaylıkla uygulayabileceğiniz korunma yöntemleri! KARATAY SÖZÜ Her yaşta, her zamanda, her koşulda… Bağışıklık Zırhımız Canan Hoca’nın yazdığı kitaplar Türkiye’de ‘halk hareketi’ oldu. O hep ‘ezber bozan’ oldu. O hep ‘cesur’ çıkışlarıyla gündem oldu. O hep sonunda ‘haklı çıkan’ oldu. O, ‘iyileşmez denilen hastalıkları iyileştiren’ oldu. Yayınlanmış 7 kitabı bugüne kadar toplamda 2 milyona yakın satış yaptı. Nisan 2011’de Karatay Diyeti kitabı yayımlandığında karşıt fikirde olanların çoğu şimdilerde Karatay Diyeti ve Karatay Mutfağı kitaplarındaki önerileri dile getiriyorlar. Canan Hoca hiçbir televizyona çıkmak için para vermedi, hiçbir programdan para almadı, firmalardan gelen hiçbir reklam teklifini kabul etmedi. Kamu kurumlarından gelen davetlere öncelik ve ağırlık verdi. Katıldığı hiçbir etkinlikten ‘para’ almadı. Davet eden kuruma, “Kitaplarımı alın, söyleşi sonunda halka ücretsiz dağıtın, ancak bu şartla gelirim,” dedi. Katıldığı etkinliklerde bile halkın kitaplarına kolayca ulaşabilmesini, okuyup öğrenmesini, herkesin sağlıklı beslenme ve yaşam biçimini öğrenip uygulayabilmesini düşündü. Eylül 2019’da medyada başlayan bazı haksız itibarsızlaştırma söylemleri onu çok üzdü! Sonrasında yaşanan iki yıllık salgın sürecinde ekranlarda söz hakkı olmasa da yine ‘sözünün eri’ oldu! Her koşulda, hiç yılmadan, daima hakikatten yana ‘mücadele’ ederek tüm sevenlerine ‘şeref sözü’ verdi! Halkın nezdinde ‘Karatay Sözü’ hep ‘güvenilir’ oldu! Canan Hoca merkeze yine insanı koyuyor ve insanı karaciğerini ayrı kalbini ayrı görmeden, bir bütün halinde ve çevresiyle birlikte ele alıyor. İlaç firmalarının güdümünde olan ve insanı adeta sistem çarkının unsuru haline getiren hâkim görüşe prim vermiyor, hiçbir zaman da vermedi! O yüzden diyor ki, önce vücuduna ihtiyacı olan sağlıklı besinleri sağladığından emin ol ama bunun için vücudunun neye ihtiyacı olduğunu doğru öğren. Ve yine diyor ki, önce bağışıklığımızı korumak ve kadim bilgileri kullanmak esastır. ‘Bağışıklık zırhı’na hepimizin ihtiyacı var! Bu kitap, tüm virüs ve bakterilerden nasıl korunacağımızı, bunu bedenimizle en uyumlu, kadim yollardan nasıl yapacağımızı anlatıyor. Söz şimdi Hocaların Hocası Prof. Karatay’da… Karatay Sözü her yaşta, her zaman, her koşulda başucu kitabınız olacak!
-
Karayipler’de Hazine Avı / Kaplan Gözü Maceraları
Luzie mutluluktan uçuyordu, gemi kaptanı olan babası bir araştırma şirketi tarafından Karayipler’de bir gemi batığını çıkarmak için görevlendirilmişti. Luzie de bu maceraya katıldı ve Constantia gemisiyle açık denizlerde yol aldılar. Ama denizin dibindeki hazinenin peşinde olan sadece onlar değildi…
-
Kardeş Rekabeti
Kardeşler neden kavga ederler? Çocuklar birbirlerini kıskandığında ne yapmalısınız? Çocukları kıyaslamanın tehlikeleri nelerdir? Çocukların iyi geçinmesine nasıl yardımcı olursunuz? Birden fazla çocuğun olduğu evlerde kardeş çatışması kaçınılmazdır. Anne babalar kardeşler arasında sevgi dolu bir ilişki için çırpınıp dururlar, ne olursa olsun çocuklarının yakın arkadaş olmasını isterler. Kardeşliğin doğasında vardır rekabet. Önemli olan çocukların, rekabetin değil işbirliğinin normal kabul edildiği, öfkelerini sağlıklı bir şekilde ifade ettikleri, bir birey olarak değer gördükleri, kimsenin bir role hapsedilmediği bir aile ortamında büyümeleridir. Çünkü her şey ailede başlar. “Çocuklarımıza farklılıklarına rağmen bir arada yaşamayı öğretebiliriz” diyen Adele Faber ve Elaine Mazlish bu kitapta anne babalara çocuklarının çatışmalarıyla başa çıkabilmek için basit ama etkili yöntemler sunuyorlar.
-
Kardeşim Rüzgar, Kardeşim Deniz
Şeker Portakalı adlı romanıyla ülkemizde yediden yetmişe herkesin sevgilisi olan Brezilyalı ünlü yazar Jose Mauro de Vasconcelostan bir roman daha sunuyoruz. Romanın başkişisi damarlarında Çingene kanı taşıyan yetim Chicao’dur. Brezilya’nın kıraçlarında büyüyen Chicao, rüzgarı ve denizi kardeşi bilir. Ateşli, güzel Joaninha’nın sevgilisi ve o kıyının en güçlü erkeği olur. Okuyunca siz de göreceksiniz, Vasconcelos, yine o her zamanki yalın, şiir dolu, sokulgan anlatımıyla, özsuyunu doğadan alan, sevgi ve özlem dolu, yaşamın içinden sürüp gelen bir roman daha yaratıyor. Bu romanda rüzgar canlanır, ışık ve müzik gereçlerinin, dans adımlarının ve yürek çarpıntılarının gürültüsüne dönüşür. Anlattığı toprakları ve o toprakların insanlarını çok iyi tanıyan Vasconcelos, o insanların duygularını, düşüncelerini, o topraklara bağlılıklarını ve o topraklardan kopuşlarını büyük bir ustalıkla yansıtıyor.
-
Kardeşimin Hikayesi (Karton Kapak)
Serenad fırtınasından sonra Livaneli’den nefes kesen bir roman… Sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. Dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikâye, daha doğrusu hikâye içinde hikâye de böylece başlar. Modern bir Binbir Gece Masalı’nın kapıları aralanır. Ancak bu kez Şehrazad erkektir. Kardeşimin Hikâyesi aşkın mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir roman. Her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız. Mantıksız gibi geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum. Karadeniz’in lacivert dalgalarıyla baş başa kalmış olan bu ıssız köyde geçen her gün birbirinin aynısı olduğu için burada insanların heyecanla konuşacağı olaylara pek sık rastlanmazdı. O günün de ötekiler gibi sessizce akıp gitmesi gerekirdi ama galiba başka şeyler olacaktı. O mahmur sabah saatlerinde bir cinayet haberi alacağımı bilmiyordum elbette ama bir haber gelecekti. Daha yataktan çıkmamıştım, gözlerim kapalıydı, arkalarında fosforlu çizgiler bırakarak yıldırım hızıyla hareket eden mor tavşanları izliyordum.
-
Kardeşliğe İnanıyorum
Başta ABD olmak üzere, Türkiye’de, İslâm dünyasında severek takip edilen, okunan ve hak mücadelesi veren herkes için sembol bir kişilik olan Malcolm X, popüler bir figür olarak da hafızalarda, kalplerde yaşamaya devam ediyor. Hakkında birçok kitap yazılan, belgeseller ve sinema filmi çekilen Malcolm X üzerine Türkçede de önemli bir külliyat var. Ancak Kardeşliğe İnanıyorum kitabında yer alan konular, sadece Malcolm X’ten biraz daha konuşma aktarmaktan ibaret değil. Eser, hayatı arayışlarla geçen Malcolm X’in hayatının son haftasında siyasi ve antikapitalist bir devrim için neler yapılması gerektiği hakkındaki konuşmalarını okuma fırsatı sunuyor. Ayrıca Aralık 1964 tarihli radyo konuşmaları da kitapta bulunmakta. Zira bunlar aynı zamanda Malcolm X’in düşüncelerindeki değişimi ve o yıl Ortadoğu ve Afrika’ya yaptığı kapsamlı geziden edindiği izlenimleri içeriyor.
-
Kariyer de Yaparım Babalık da
“Unutmayın! Yetişmiş olduğunuz ortamda çocuk yetiştirme noktasında görmüş olduğunuz davranış ve yaklaşımlar çoğu zaman masum gibi görünse de aslında farkında olmadan çocuğunuza fiziksel ve ruhsal şiddet uyguluyor olabilirsiniz. Mesele sadece bundan ibaret de değil. Bu eserin, baba olma yolunda başvurabileceğiniz ender kitaplardan bir tanesi olduğunu düşünüyor ve Ebubekir ERTEM Beyefendiye şükranlarımı sunuyorum.” Numan SUNAL “Çocuğu eğitmek değilmiş maksat, çocukla beraber kendini eğitmekmiş. Bilmek ayrı uygulamak apayrı bir durummuş. Nasıl, niçin diye sorgusuz çocuğa kendini bırakma yolunu gösterdiğiniz için sonsuz teşekkürler.” Harun YAĞMUR “Çocuk eğitimi konusunda “Babalar Okulu” programı ile bir ilke imza atan kıymetli hocam Ebubekir Ertem’den yine biz babalar ve baba adayları için başucu bir eser. Emanetlerimize karşı olan sorumluluklarımızda bu görevin sadece annelere ait olmadığını, babaların da bu süreçte aktif rol alması gerektiğini bizlere hatırlatan ve bu alanda çok ihtiyaç olduğuna inandığım bu başarılı eseri tüm okurlara tavsiye ediyorum.” Mustafa DAĞTEKİN “Aynı anda hem değerlerinin, hem de ideallerinin peşinden gitmenin en samimi, güler yüzlü ve yumuşak gönüllü örneklerinden biri benim için sevgili kardeşim Ebubekir. Yavrularımızın, hayatları için en büyük hazırlığı tamamlamalarına, yani annelerinden güven duygusunu almalarına destek olmak isteyen babalar için “açıp okunması” gereken bir esere imza atmış… İstifade edebileceklere ulaşması dileklerimle…” ÖZGÜR SALUR
-
Karınca Huzura Varınca
Karaların ve denizlerin hâkimi Kanuni Sultan Süleyman, aynı zamanda “Muhibbi” mahlasını kullanan büyük bir şairdi. Önemsediği, fakat karıncaların bürüdüğü bir ağacı kesmek için Şeyhülislam Ebussuud Efendi’ye bir tezkire yazar ve konuyu sorar: Dırahta ger ziyan etse karınca ziyanı var mıdır anı kırınca Şeyhülislam aynı yolda cevap verir: Yarın Hakk’ın divanına varınca Süleyman’dan hakkın alır karınca!
-
Karınca Kitabım
Değerli Büyükler,
Mevsimler ve Doğa serimizi, çocuklarımızın öğrenmeye çok açık oldukları bebeklik ve okul öncesi dönemleri için oluşturduk…
Kitapları, küçük çocukların dikkat süresi, dil gelişimi ve görsel algı kapasitelerini dikkate alarak hazırladık.
Şehir hayatı bizleri doğadan ve hatta mevsimlerin özünden uzaklaştırıyor. Çocuklarınızın bu kitaptan öğrendiklerini onlarla
-
Karışık
48 ödüllü İçimdeki Müzik’in yazarı Sharon M. Draper’dan 21 hafta New York Times Çok Satan listesinde kalan yeni kitap: “Karışık”
“Çok egzotiksin!”
“Çok sıra dışı görünüyorsun.”
“Ama gerçekte sen kimsin?”
Siyahi bir babaya ve beyaz bir anneye sahip olan Isabella aslında ne demek istediklerini biliyor:
“Ebeveynlerin gibi gözükmüyorsun.”
“Farklısın.”
“Hangi ırktansın?”Anne ve babası boşanan on bir yaşındaki Isabella her hafta farklı bir hayata geçmek zorunda. Annesi ile babası arasında bölünmüş olmak onun için sadece ev değiştirmek, farklı takma isimler kullanmak değil aynı zamanda kimliğini değiştirmek demek. Yarı beyaz yarı siyah olmak nasıl hissettirmeli? Yarının babana ait olması diğer yarının ise annene ait olması… Sürekli yarım olarak görüldüğünde nasıl bir tam olmayı başarabilirsin ki?
İki ailenin bir araya gelmesi imkânsız gibi gözükürken beklenmedik ırkçı bir saldırı Isabella’nın hayatını tamamen değiştirecek.devamını oku
-
Karmaşık Duygular
Zweig insani duyguları büyük bir ustalıkla çözümleyebilmesini keskin gözlemciliğine ve psikolojik derinliğine borçludur. Benzersiz maceralar, büyük sırlar, marazi saplantılar, duygusal ikilemler ve gerilimler, bu sayede çağları aşarak, her devrin okuruna hitap edebilen anlatılara dönüşür. Bu derlemedeki novella ve öykülerinde de, duygudaşlığı elden bırakmadan insan doğasının en iyi ve en kötü yanlarını gözler önüne serer. Bunlar sevgiye, ölüme, yitirilen ve yeniden canlanan umuda, yeniden kazanılan inanca, gençliğe ve insanın kendini keşfine dair yapıtlardır.
-
Kaşif
Bir ses, bir nefes arar Kâşif. Ayrı düştüğü uzak ve mutlu ülkenin kokusunu taşıyan kutlu bir nefes… Israrla bekler. Bir ağaca asar dileğini. Ağacı, rüzgârı, göğü ve toprağı şahit tutarak âleme ilan eder bekleyişini. Ne arayışın ne de bekleyişin peşini bırakır. Ardına düşer bulduğu her işaretin, her izin. İzlerin işaret ettiği yere düşer. Düştüğü yer bir düşün ta kendisidir. Bir gün duyulur sesi o aziz nefesin. Uzaktan gül siması görünür. Latif bir koku dolar Kâşif’in burnuna. İçinde dolaşıma girer o koku, geçerken değdiği yerleri yakar. Atomlarına dek kavrulur, kavrulur ve alev alıp tutuşur. Ne yana dönse odur artık, ne işitse o… Kabına sığmaz, kabında duramaz. Yola çıkar, onun izini sürmek için. Kâh gamlanır yolda, yoldan düşer kâh eğlenir yolda, yola girer. Düşe kalka iz sürerken karşılaşır onunla, o çok beklediği gül simayla… Orada dünya da düş de durur. Kelâm durur, sesler yok olur. Duyduğu tek şey, emsalsiz bakışlar karşısında delice atan kalbinin sesi olur. Bu kitap, tamamlanmak üzere kayıp parçasını arayan ruhların hikâyesidir.