-
HİKÂYELERLE KISA SURELER FİL SURESİ
Kötü kalpli bir adam Kabe’yi yıkmak isterse ne olur? Peki küçücük kuşlar kocaman filleri yenebilir mi ? Ne dersiniz ?
İşte namaz kılarken sıkça okuduğumuz Fil Suresi tam da bu sorulara cevap veriyor.
Psikolojik Danışman Esra Demir, Fil Suresini küçük okurların zihinsel ve psikolojik gelişimine uygun bir biçimde hikayeleştirdi.
Bu hikayeyi okurken hem çocuklar hem de hikayeyi onlara okuyan anne babaları Fil suresinin eşsiz sırlarını keşfedecek ve Rabbimizin mucizelerine tanıklık edecekler.
-
HİKÂYELERLE KISA SURELER KEVSER SURESİ
Siz hiç altın, inci ve yakutların üzerinden akan bir nehir gördünüz mü? Peki ya o nehrin suyundan içen bir daha hiç susamazmış desem, ne dersiniz ?
İşte namaz kılarken sıkça okuduğumuz Kevser Suresi, suyu baldan daha tatlı olan bu nehirden bahsediyor.
Psikolojik Danışman Esra Demir, Kevser Suresini küçük okurların zihinsel ve psikolojik gelişimine uygun bir biçimde hikayeleştirdi.
Bu hikayeyi okurken hem çocuklar hem de hikayeyi onlara okuyan anne babaları Kevser suresinin eşsiz sırlarını keşfedecek ve Rabbimizin sonsuz nimetlerine şahit olacaklar.
-
HİKÂYELERLE KISA SURELER KUREYŞ SURESİ
Siz hiç kötü adamların yolculara zarar verdiği tehlikeli yollardan geçmek zorunda kaldınız mı ? Peki Kabenin komşusu olan Kureyşli aileler o yoldan geçmek zorundalar desem, ne dersiniz?
İşte namaz kılarken sıkça okuduğumuz Kureyş Suresi bu tehlikeli yolculuğu anlatıyor.
Psikolojik Danışman Esra Demir, Kureyş Suresini küçük okurların zihinsel ve psikolojik gelişimine uygun bir biçimde hikayeleştirdi.
Bu hikayeyi okurken hem çocuklar hem de hikayeyi onlara okuyan anne babaları Kureyş suresinin eşsiz sırlarını keşfedecek ve Rabbimizin sonsuz merhametine şahit olacaklar.
-
HİKÂYELERLE KISA SURELER MAUN SURESİ
Paylaşmayı sevmeyen –cimri- bir adamın aç olan komşusuna nasıl davrandığını duydunuz mu? Peki ya anne babası olmayan –yetim- çocuklara kötü davrananları ?
İşte namaz kılarken sıkça okuduğumuz Maun Suresi bize onlardan bahsediyor.
Psikolojik Danışman Esra Demir, Maun Suresini küçük okurların zihinsel ve psikolojik gelişimine uygun bir biçimde hikayeleştirdi.
Bu hikâyeyi okurken hem çocuklar hem de hikâyeyi onlara okuyan anne babaları Maun suresinin eşsiz sırlarını keşfedecekler.
-
Hikmetin 40 Kapısı & 40 Hadis 40 Yorum
Sevgili Peygamberimiz mübarek sözleriyle, yaşayan sünnetiyle, çağları aşan örnekliğiyle her zaman müminlere yol gösterdi.
Bizi aydınlatan, arındıran, besleyen, tebessümle güzelleştiren, tefekkürle hafifleten, hayâyla süsleyen, namazla; yücelten, iman, ihsan ve istikamet üzere kendimize yol çizmeyi öğreten o idi.
Bütün bunları ve daha nice güzellikleri onun mübarek ağzından dinlemek, onun ashabının nasibiydi. Sonrasında izinin tozuna ulaşabilmek için nice insanlar hayatlarını onun yoluna vakfetti. Gecelerini, gündüzlerini, gözlerinin nurunu, ömür sermayelerini onun yolunda tüketti. Alimler, durmak bilmeden kıtaları aşıp onun bir sözünün izini sürdü. Yüzyıllar boyu hadis meclislerinde hep onun sözleri dinlendi.Ciltler dolusu telif ve tasnif ortaya kondu. Kalemler en güzel şekilde onu yazdı, kelamlar hep onu anlattı.
“Benden bir söz işitip onu öğrenen ve başkalarına da aktaran kişinin Allah yüzünü ağartsın…” (Tirmizî, İlim, 7) kelamını işittiğinden beri yüzler bu vesileyle aydınlanma telaşına düştü. Bu uğurda nice 40 hadis derlendi, nice 40 hadis hafızalara nakşedildi. -
Hikmetli Bir Hayat İçin Geleceğe Gülümse
Kendimizi ne kadar tanıyoruz?Yaratıcının bizi ne kadar mükemmel yarattığının,bizi yaratırken hangi güzel donanımları,imkânları,potansiyelleri de bize verip gönderdiğinin ve içinde yaşadığımız dünyada neler yapabileceğimizin maalesef farkında değiliz.Başarılı olabilmemiz için önce kendi iç dünyamızı keşfetme yolculuğuna çıkmamız lazım.Başkalarını tanımadan önce kendimizi tanımamız ve geliştirmemiz lazım. En önemlisi:Biz kimiz?Nereden geliyoruz?Nereye gideceğiz?Bu dünyaya gereksiz yere gelmedik.Boşuna nefes alıp vermiyor,lüzumsuz bir hayat yaşamıyoruz.Bu hayatın bir anlamı,bir nedeni olması lazım…Duyarlı gençliğin hayatının da duyarlı olması lazım… Bu kitap,siz gençlerin hayat yolculuğuna kimi zaman hikayelerle kimi zaman tecrübelerle kimi zaman da nasihatlerle ışık tutan bir rehber olacaktır.
-
Hikmetli Kıssalar Gençlere Hisseler
Toplumu ayakta tutan direklerin bir bir terk-i dünya ettiği, her şeyin değersizleştiği sıkıcı zamanlardan geçiyoruz… Kadim değerlerimizi yitirdik. Helâl-haram ayrımı kayboldu. Artık aramızda meczuplar yok. Mahalle çöktü. Sokak, değersizliğin mekânına dönüştü. Hava, su, toprak kirlendi. İnsan zehirlendi. Eşkıya şehre inip beyefendi kılığına büründü. Kâtil, efendi tipinde. İnsan değişti, insan bozuldu, iyiler iyi atlara binip erişilmez diyarlara göçtü!
Velâkin umutsuzluk bize yakışmaz. Bugünümüzü kurtarmak, kendimizi iyileştirmek, fertten cemiyete varoluş mânâsını iâde etmek hâlâ mümkün. Geçmişle, tabiatla, tabii olanla, ulvî değerlerle olan bağımızın koptuğu bu zaman diliminde ‘uyanmak’ ve ‘yenilenmek’ şart.
İşte bu kitap, bu bağı yeniden kurmak için yazıldı. Önemi, sadeliğinde saklı, hakîkî bir adım atıyor, hafızamızı tazeliyor. Sevgi ile var olan, güvene ve cömertliğe dayanan medeniyet inşâsına giden yolda, hikmetli kıssalardan kendi adımıza hisseler çıkarmamıza yardımcı oluyor.
Bu derlemenin, çocuklara ve gençlere iyi geleceğini ümit ediyoruz. İyi bir gelecek şu an en çok muhtaç olduğumuz şey. O yüzden, diplomalı cahiller üretmek dertlerimize çâre değil. Aksine dinini, diyanetini bilen ve dahi mâzisine bağlı nesillere ihtiyacımız var. Rabbimizden bunu niyaz ediyoruz!
-
Hilafetin İlgasının Arka Planı
Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Osmanlının son döneminde yaşamış en önemli isimler arasındadır. Bir ilim ve fikir adamı oluşunun yanı sıra siyasi hayata da atılmış; bu minvalde mebusluk, Darü’l-Hikmeti İslamiye üyeliği, şeyhülislamlık, sadrazam vekilliği gibi görevlerde bulunmuştur. Osmanlının sonunu gören bu ünlü isim, yeni Türk devletinin, yurdundan uzak yaşamaya mahkum ettiği isimler arasında yer almaktadır. Nitekim, Mustafa Sabri Efendi, hilafetin sona erişini yurtdışında gözlemiştir. Ona göre, Osmanlı devletinin yıkılışından daha feci olanı, hilafetin yıkımıdır. İslam toplumunu birbirine bağlayan bu çok önemli halkanın kopması, tek bir ümmetin milli-devlet adacıklarına dönüşmesi demektir aynı zamanda. Elinizdeki kitap, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendinin bu öngörü içinde yaptığı hilafet savunmasını sergiliyor. Kimi zaman sert, kimi zaman hüzünlü bir üsluba bürünen bu savunma, ayrıca “resmi yakın tarih”e dair ciddi sorular da getiriyor.
-
Hilal Uğruna/III. Haçlı Seferi ve Selahaddin Eyyübi
Avrupa içlerinden Arabistan çöllerine yapılan uzun bir yolculuk… Haç ve Hilal uğruna savaşan iki büyük ordu… Bir tarafta tüm Avrupa’nın maceraperest ve hayalci şövalyeleri, diğer tarafta ise Selahâddin Eyyübî önderliğindeki isimsiz kahramanlar… III. Haçlı Seferini anlatan bu roman tarihe ışık tutuyor…
-
Hilelerle Çanakkale
Çanakkale savaşlarında, belki başka savaşların hiç birinde uygulanmayan çeşitlilikte ve miktarlarda savaş hilesi uygulanmıştı. Savaş alanı çok dardır. Tarafların bilek güreşi ortada kilitlenmiş, ilerlemek imkanı kalmamıştı. Bu durumda hileler devreye sokulmuş, küçük bir yelkenli teknenin altına kocaman bir deniz-atının gizlenmesi, veya binlerce yıl öncesine ait ‘’Truva Atı’’ hilesinin, aynı isim verilerek burada tekrar uygulanması gibi, çok çeşitli hilelere imza atılmıştı. Tahtadan yapılmış sahte savaş gemileri, sahte çıkarma gösterileri, sahte tabyalar, top görüntüsü verilmiş soba boruları, sahte mermiler, asker hayvan veya uçak maket-leri gibi, uygulanmış olan bir çok hile, bu kitabın konusunu teşkil etmektedir. Türk askerine karşı, düşman saflarında çok sayıda müslüman asker getirilerek savaşa sokulmuştu. Yine işin içine yalan ve hile karış-tırıldığını görüyoruz.
-
Hıhıcık
“Hıhı.” “Iı ıh.” “Ihıhıhıhı….” “Hı?” Ah, zavallı Hıhıcık! Onun evinde işte sadece bu sesleri duyabilirsiniz. Çünkü anne babası konuşmayı hiç sevmiyor. Hıhıcık da yalnızca bu iki harfi kullanarak büyüdü. Ta ki okula başlayana dek… Sonra okulda öyle çok kelimeyle karşılaştı ki: güzel kelimelerle, yeni kelimelerle ve bazen kötü kelimelerle de. O artık kelimelerin zengin dünyasında yaşayan mutlu bir çocuktu. Peki ya evdeki sessizliğe ne olacaktı? Sizce? Edebiyatımızın çok sevilen yazarı Şermin Yaşar içten anlatımı, çocuk dünyasını özgün ve derin kavrayışıyla çocuk edebiyatını özgürleştirmeye devam ediyor. Hıhıcık’ı okuduğunuzda onu hemen tanıyacak; çok ama çok seveceksiniz!
-
Holz-Mobile
Holzmobile mit 10 bunten Sternen und 19 nachtleuchtenden Elementen bringen fröhliche Farben ins Kinderzimmer und begleiten die Kleinen ins Land der Träume. Das Mobile kann leicht am Bettchen oder an der Decke befestigt werden.
-
Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi
Hayvanlardan Tanrılara Sapiens kitabıyla insan türünün dünyaya nasıl egemen olduğunu anlatan Harari, Homo Deus’ta çarpıcı öngörüleriyle yarınımızı ele alıyor. İnsanlığın ölümsüzlük, mutluluk ve tanrısallık peşindeki yolculuğunu bilim, tarih ve felsefe ışığında incelediği bu çalışmasında, insanın bambaşka bir türe, Homo deus’a evrildiği bir gelecek kurguluyor.Yola “önemsiz bir hayvan” olarak çıkan Homo sapiens, tanrılar katına ulaşmak uğruna kendi sonunu mu hazırlıyor?
Homo sapiens nasıl oldu da evrenin insan türünün etrafında döndüğünü iddia eden hümanist öğretiye inandı?
Bu öğreti gündelik yaşantımızı, sanatımızı ve en gizli tutkularımızı nasıl şekillendiriyor?
İnsanı inekler, tavuklar, şempanzeler ve bilgisayar programlarının tümünden ayıran yüksek zekası ve kudreti dışında herhangi bir alametifarikası var mı?
Tarih boyunca benzeri görülmemiş kazanımlar elde etmemize rağmen mutluluk seviyemizde neden kayda değer bir artış olmadı?
“Tüm bunları anlamak için tek yapmamız gereken geriye dönüp bakmak ve Homo sapiens’in aslında ne olduğunu, hümanizmin nasıl dünyaya hakim bir din hâline geldiğini ve hümanizm rüyasını gerçekleştirmeye çalışmanın aslında neden insanlığın kendi sonunu getireceğini incelemektir. İşte bu kitabın temel meselesi budur.”
“Okurken hem eğlenecek hem de çok şaşıracaksınız. Her şeyin ötesinde, kendinizi daha önce hiç düşünmediğiniz şeyleri düşünürken bulacaksınız.” DANIEL KAHNEMAN, Hızlı ve Yavaş Düşünme’nin yazarı
“Homo Deus’u okuduğunuzda uzun ve zorlu bir yolculuğun ardından vardığınız bir uçurumun kenarında durduğunuzu hissedeceksiniz. Yolculuğun artık bir önemi kalmayacak, çünkü bir sonraki adımınızı engin bir boşluğa atacaksınız.” DAVID RUNCIMAN, The Guardian
-
Hoş Geldim
Çocukların sıkça sorduğu sorular listelenirse en üst sırada dünyaya nasıl geldikleri sorusu yer alır. Bu soruya nasıl cevap verecekleri ise yetişkinler için bir muamma… Kimi bu soruyu duymazdan gelir kimi leylekler getirdi deyip geçiştirir kimi dürüstlükten yanadır kimi de çok fazla ayrıntıya girer. Hoş Geldim, nasıl doğduğunu sorgulayan çocukların merakını giderdiği gibi bu soruya nasıl yanıt vereceğini bilemeyen yetişkinlere de rehberlik ediyor. Seksolog Rayka Kumru, çocuklar kadar yetişkinleri de aydınlatıyor.
-
Hücreden Sızan
Avrupa’da yaşayan Türkler, uzun yıllar önemli olayların, önemli hikâyelerin içinde buldu kendilerini. Bazen kahramanı, bazen izleyicisi oldular Avrupa’da geçen zamanın. Ama şimdiye değin yaşadıklarını, düşündüklerini, hissettiklerini yazmaya, paylaşmaya ne vakit, ne dil bulabildiler. Avrupa’nın üçüncü kuşak Türkleri, hikâyelerini anadilleriyle anlatmaya başlıyor: Hücreden Sızan, böyle bir dil, anlam ve vakit arayışının ürünü.
İnsan, dünyaya ilk merhaba deyişiyle bir dertle kaynar. Bu derdin ayırdına varmadan yaşar bir müddet. Sonrasında hatırında kalan her ayrıntının görüntüsü canlanır zihninde. Gittiği her yere götürür zihnî ayrıntılarını. Beraberinde taşıdıklarıyla bakar gökyüzüne. Gökyüzü, zihninde asılı kalan hatıraları canlandırır. Hücreden Sızan, geçmişin izini takip ederek, dilsiz tanıkların, gökyüzündeki siluetlerin, denizde yüzen kırmızı pabuçların, içeridekilerin, dışarıdakilerin hikâyeleriyle doğan yeni güne merhaba diyor. -
Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti’nde Kadı
Türkiye’de tarih denilince akla ilk gelen isim İlber Ortaylı’nın kaleminden Osmanlı hukuk tarihinin merkezinde yer alan ve üzerine pek konuşulmayan kadıları anlatan önemli bir çalışma… Kadılık İslam Ortaçağında ortaya çıkan idari ve adli bir görevdir. Kadı’nın sosyal-idari fonksiyonları değerlendirilirken on dört asırlık İslam tarihi içindeki evrimi göz önüne alınmadığından, bu kurumun İslam öncesi imparatorluklardan neleri, ne ölçüde miras aldığı üzerinde de durulmamıştır. İlber Ortaylı, Osmanlı Devleti’nde Kadı adlı bu çalışmasında kadıların tarihini ve yargı görevlerini, tayinini, görev süresini, yargı bölgesini, yardımcılarını, diğer memurlar arasındaki hiyerarşik ilişkisini ve Osmanlı mahkemelerinin nasıl işlediğini birincil arşiv kaynaklarını kullanarak anlatıyor. İlber Ortaylı, hem geniş ufuklu tarihçiliğini hem de tadına doyum olmaz üslupçuluğunu işe koştuğu bu kitabında, Osmanlı dünyasında kadının bütün boyutlarını olağanüstü bir sürükleyicilikle ortaya koyuyor.
-
Hür Şehrin İnsanları / Bütün Yapıtları-21
Hür Şehrin İnsanları ölümünden sonra Kemal Tahir’in ‘sarı defterleri’ arasında bulunmuş bir romandır. Metnin sonundaki tarihten anlaşıldığına göre, ünlü romancı, bu yapıtını 1949 yılında Çorum Cezaevi’nde tamamlamış, sonradan üzerinde çalışmak üzere bir kenara koymuştur. Gerek öyküleme tekniği, gerek roman mimarisi yönünden ‘bitmiş’ izlenimini veren bu roman, sonradan Kemal Tahir diyaloğu diye adlandırılan diyalog özelliklerini de taşımakta, bu bakımdan da dikkati çekmektedir. Yine de Kemal Tahir’in “Hür Şehrin İnsanları”nı ‘bitmiş’ bir eser saymadığı, sağlığında yayınlamayışı kadar, eserde geçen bazı olayları ve kişileri başka romanlarında, sözgelimi “Yol Ayrımı” ve “Kurt Kanunu”nda kullanmış olmasından da bellidir. Zaten, otobiyografik niteliği ağır basan bu yapıt, zaman olarak, adını andığımız iki romanın yerleştirildiği dönemi kapsamaktadır. “Hür Şehrin İnsanları”, bu perspektif içinde okunmalıdır ama, bu biçimde bırakılmış da olsa, Kemal Tahir’in bu romanında yazarın kendisine özgü anlatımı, atmosferi ve kişileri, sağlam bir öyküleme düzeni içinde sergilenmekte; eserin bütünü, kurtuluştan sonraki canlı ve hareketli bir kesiti gözler önüne sermektedir.
-
Hür Yürekli Genç
“Genç! Sen sözlerin önündesin! En başta şehvetlerin, Sonra çevren, seni yanlış yönlendiren kötü örnekler, Ardından tembelliğin seni esir eden prangalarındır. Yüreğini elinde tutar onlar. Meleklerle yarışacak gücünü onlar eritir de sen çöker kalırsın bu dünyada. Seni bekler durur Mus’ablar, Hamzalar cennetlerde. Sen ise prangalı olduğun için ne yürüyebilir ne de uçabilirsin. Kırıp attığın zaman prangalarını hür olacaksın. O zaman seni bekleyen Mus’ablar, Hamzalar gibi olacaksın. Umut olacaksın seni bekleyenler için. Bu sözler senin içindir.” Nureddin Yıldız
-
Hüsn ü Aşk (Ciltsiz)
Divan şiirinin son büyük ustasından iyilik ve aşk üstüne. Gölpınarlı’nın kitabı ilk yayımlanışından 38 yıl sonra, Galib’in doğumunun 250. yılı arifesinde niyhayet yeniden okur önünde.
-
Huşu Ağacı
Ben gönüllere satırlarımla bir huşu ağacı tohumu ektim. Yürekler Yaradan’ın sevgisiyle gölgesinde dinlensin, kuşlar meyvelerinden şifalansın ve dallarında dinlensin, çocuklarsa kabuklarından kayık yapıp yüzdürsün.
Dilerim bu tohum kocaman bir ağaca verilir ve huzura aç gönülleri gölgesinde birleştirir. Zaten Yaradan kendi kelamı ile de müjdelemiştir: “Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulacaktır.”
Bu kitap huzuru aramak için kendi içine yolculuğa çıkan gönüllerin hikâyesidir. Ne demiş Tabduk Emre? Uyanma vakti geldiyse bir uyandıran olur elbet. Kimine Hızır kimine uçan kuş kimine biten ot kimine açan çiçek kimine akan su kimine dilsiz taş… Kim bilir belki de sizi uyandıran Huşu Ağacı olur.