-
Fare Fasol 1 – Kedibüken
Ben Fare. Fare Fasol. Yani adım Fare, soyadım Fasol. Sürekli adımı, soyadımı anlatmaktan yoruldum. Tanıştıysak esas konuya girelim. Dünyanın ilk köşe yazarı faresinin dünyasına hoş geldiniz. Bu dünyada baltalı vampir komşular, yer altı şehirleri ve kemirme bilgisi dersinden yüksek not alma sırları var. Bu dünya, keskin dişler ile keskin zekâların karşılaştığı yer… Bu dünya, fare masallarının gizemli dünyası… Bu dünya, size uzak ve küçük gibi görünse de aslında sizin dünyanızın aynısı. Belki de burası sizin dünyanız. Tekrar hoş geldiniz…
-
Farklı Ama Aynı
Feridun Oral’dan “Engeller” üzerine bir kitap… Bir gün, çobanın sürüsündeki keçilerden biri doğurur. Bu sevimli yavrunun sürüdeki diğer yavrulardan farklı olduğunu hemen anlar çoban. Yavrunun ön bacakları tutmuyordur! Dağlarda, bayırlarda bu yavru keçi ne yapacaktır? Nasıl koşup oynayacaktır? Çoban, yavrunun hayatını kolaylaştırmak için önceleri onu korur kollar ama çok geçmeden onun için çok yaratıcı bir çözüm bulur. Artık sevimli oğlak da sürüden ayrı düşmeyecek ve hayatını kendi başına sürdürebilecektir. Farklı Ama Aynı, Feridun Oral’dan hem hikâyesi hem resimleriyle çok etkileyici yeni bir kitap.
-
Fatih Harbiye
Darülelhan’ın (Konservatuvarın) alaturka kısmında ud eğitimi alan Neriman, mensup olmakla iftihar ettiği Doğu kültürünü çok seven babası Faiz Bey’le on beş yaşından beri Fatih semtinde oturmaktadır. Yine bu semtte tanıştığı, babasına çok benzeyen ve Darülelhan’da kemençe eğitimi alan Şinasi ile yedi yıldır nişanlıdır. Bütün mahalle, tahammül sınırlarını zorlayan bu nişanlılık ilişkisinin evlilikle bitmesini beklemektedir. Ancak Neriman’ın Darülelhan’da tanıştığı Macit, onun içinde yer etmiş Batılı bir hayat yaşama isteğini uyandırır. Neriman, Beyoğlu’nda, Harbiye’de yaşanan ışıltılı hayat tarzına imrenerek yaşadığı muhitten, evlerinden, babasından, Şinasi’den ve hatta doğuyu temsil ettiğini düşündüğü kedisinden bile nefret etmeye başlar. Tramvay yoluyla birbirine bağlanan ama birbiriyle bağdaşması mümkün olmayan iki semt, Fatih ve Harbiye, aynı coğrafyada yaşanan bir kültür ve zihin geriliminin cepheleridir. Türk edebiyatının en üretken kalemi Peyami Safa, televizyon dizilerine de konu olan Fatih-Harbiye romanında toplumumuzun yaşadığı asrîleşme (çağdaşlaşma) sancılarına eşyalar, şahıslar, kurumlar ve mekânlar üzerinden ayna tutmaktadır.
-
Fatih Sultan Mehmed Han
Çağ açıp çağ kapatan, Osmanlı Devleti’ni imparatorluk haline getiren bir padişah: Fatih Sultan Mehmed Han. Fatih’in en büyük silahı olan istihbarat teşkilatı Karatuğlar ve teşkilatın amansız lideri Kul Ömer… Karanlık güçlerin efendisi İlian Sadnakar… Sarayda büyüyüp yetişen habis bir ur: Kont Drakula… En koyu isyanların karşısında, irfanın temsilcisi Ak Şeyh Akşemseddin… Okurları ve edebiyatçılar tarafından Peyami Safa’nın halefi olarak gösterilen Okay Tiryakioğlu; akrepli arbaletler, Bizans surlarını titreten toplar, kılıçtan keskin akıl oyunları, zehirden yakıcı Rum Ateşi, efsaneler, sırlar ve akıl, bilek ve yürek gücüne dayalı savaşların gölgesinde Fatih Sultan Mehmed’in inanılmaz hayatını yazdı.
-
Fatiha Suresi Tefsiri
Merhum Prof. Dr. M.Es’ad Coşan Hocaefendi; kendisine gelen yoğun talepler ve bazı manevi işaretler neticesinde, hâl-i hayatında Tefsir Dersleri yapmaya başlamıştı. Bu tefsir dersleri Bakara suresi 223. ayete kadar devam edebilmişti. Ancak emr-i Hak vaki oldu, Rabbine yürüdü. Ömrü vefa etmedi, Kur’an-ı Kerim’in tümünün tefsirini tamamlamak mümkün olamadı. Ses kaydı olarak elde mevcut olan bu tefsir dersleri metne dönüştürülüp kitap olarak yayınlandı. Fatiha Sûresi Tefsiri ve Bakara Sûresi Tefsiri (5 cilt) olmak üzere toplam 6 cilt olarak istifadenize sunuyoruz. M. Es’ad Coşan Hocaefendi’nin ilk defa yayınlanan bu eserlerini ilim, fikir ve irfan hayatımıza sunarken kendisini rahmetle yâd ediyoruz. Mevlâ ruhunu şâd ve mesrur, mekrad-i pâkini pür-nûr, mânevî makâmını âlâ eylesin.
-
Fatiha Tefsiri
Kur’ân-ı Kerîm’in sûrelerinden her biri insanları doğru yola erdiren, belki her âyeti insanları irşada kâfi gelen hayat düsturlarıdır. Kur’ân-ı Kerîm’in ilk sûresi olan Fâtiha’nın lâfızları her namazda tekrar edilmekte, manâsı dikkatlice düşünüldüğünde ibadete devama ve günahı terketmeye sebeb olmaktadır. Bir şeyi ifade etmek için birçok isim verilmesi o şeyin şerefine delâlet ettiğinden, Fâtiha sûresinin de “Fâtihatü’l-kitâb” ve “el-Fâtiha” gibi birçok ismi vardır. İlim ve irfan coğrafyamızda belki de en çok tefsiri yapılan sûrelerden biri Fâtiha’dır. İskilipli Mehmed Âtıf Hoca da Türkçeye vakıf olup da Arapçayı bilmeyen mümin ve muvahhidinin istifade etmeleri için her yönüyle Fâtiha sûresini tefsir ve tercüme etmiştir.
-
Fatiha ve Hucurat Surelerinin Meal ve Tefsiri
Kur`an-ı Kerim Resul-i Ekrem Efendimizin en büyük mucizesidir. İnsanlığa, özellikle bütün müminlere değişmez gerçekleri; hak, adalet, doğruluk, güven, dünya ve ahiret için ebedi mutluluk yolunu gösteren ilahi bir nur, asla sönmeyen bir ışıktır. Kur`an akl-ı selim sahibi insanlara manevi bir gıda, muzdarip gönüllere ilahi bir şifadır. Kur`an`ı okumak ibadet olduğu gibi, okuduğunu anlamak ve anlamaya çalışmak da hemilim, hem zikir ve hem de en güzel ibadettir. Çünkü Kur`an Allah kelamıdır. Bu sebeple Resul-i Ekrem (s.a.s) Efendimiz “Sizin en hayırlınız Kur`an-ı Kerim`i öğreneniz ve onu öğreteninizdir” buyurmuşlardır.
-
Fatihatü’l Ulum – İlimlere Giriş ( Termo Deri Kapak )
Ahlâk, kelâm ve tasavvuf sahalarında yüzyıllardır İslam kütüphanesinin baştacı olan kitapları kaleme almış, eserleriyle olduğu kadar yaşayışıyla da her devirde parlayan İmam Gazâlî’nin ilim yoluna başlama, hocalık, talebelik ve ilim-kalp ilişkisi konularında kaleme aldığı eseri Fâtihatü’l-Ulûm [İlimlere Giriş], müellifin fakih kimliğinin de desteklediği bir rehber kitap konumundadır. Âlimlerin durumları, ilişkileri, davranışları ve kalplerindeki bozukluklara da yoğunlaşan eser İhyâu Ulûmi’d-Dîn’in ilim bölümüyle benzerlikler taşımakla beraber ayrı bir kitap olarak kaleme alınmıştır.
-
Fatıma
Fâtıma…
Bir gençlik romanı…
Lise arkadaşlığından başlayıp üniversitede devam eden ve pekişen bir arkadaşlığın hikâyesi… Büyükşehirlere üniversite okumak için gelen gençlerin içine düştükleri girdaplar… Ve bu girdaplardan kurtulmak isterken daha başka büyük uçurumlara düşenler… Düşen arkadaşlarını kurtarmak isteyen gençlerin verdikleri mücadeleler…
Fâtıma ve arkadaşlarının bir sivil toplum kuruluşu bünyesinde gerçekleştirmek istediği iyilik hareketi calışmaları… Başkalarının bu ortamda sabote etme planları ve eylemleri… Art niyetli planlara ve eylemlere rağmen akıllı ve dengeli müdahalelerle bunları etkisiz kılma çabaları…
Otuz ayrı bölümden oluşan romanda her bölüme uygun epigraflar…
Etkileyici, akıcı, canlı ve heyecanlı bir anlatım…
Anlatım sırasında dikkatimizi çeken zengin metinler arası göndermeler…
Ve her bölümde merak duygusunu harekete geçiren olay akışları…
Yazarımız, etkileyici kalemiyle Fâtıma ve arkadaşlarının verdiği mücadeleleri ve aralarındaki arkadaşlık ilişkilerini anlatmakta bu romanda… -
Faust (Tam Metin)
Önce halk efsanelerinde, adı meçhule karışmış ozanlar söylediler bu ateşin hikayeyi.
Sonra edebiyatçılar keşfettiler, eski kroniklerin içinde ilginç öyküler ararlarken.
Kimler kalemini sivriltmedi ki şeytanla insanın gizli mukavelesini ademoğluna fısıldamak için.
Ama içlerinde en ölümsüz olanı, müjdeyi ve lâneti tüm ruhları sarsarcasına haykıranı, Goethe’nin Faust’uydu.
Faust, modernitenin trajedisini haber veren ilk büyük yapıt oldu.Kimin kazandığı ve kimin kimi kandırdığı belli olmayan bir irade savaşıydı anlatılan.
Hikâyenin özeti şuydu: Şeytan Tanrı’ya meydan okudu, savaşın sonunu bile bile. Çünkü yaratılış öyküsünü bilmeyen
melek olamazdı. Lâkin kendi öyküsünü unutan insan devreye girdiğinde bu meydan okuma, büyük bir soru işaretine dönüştü. Belki şeytan için değil, ama kesinlikle insan için…
Şeytan bir soru işareti, ruh bir soru işareti, insan: ardı sıra dizili soru işaretleri…Ve insanın yeryüzündeki devr-i daimi başladığı anda, ruhun üzerine yapılan pazarlıklar ve olası mukavelelerin de dönemi açıldı.
Bu mukaveleden habersiz bir ademoğlu olmadı. O, her zaman, pazarlığın bir tarafıydı.
Belki de bu yüzden, kendini okumak isteyen herkes pür dikkat, kulak kesildi bu hikayeye: ”Kimdir Faust? Şeytan’a mı verdi ruhunu? Nasıl bir sözleşmeydi bu?
Kendimizi başkalarından dinlemek, en sevdiğimiz mesleğimiz değil midir?O halde herkesin vâkıf olduğu bir temayı, yaşamı efsaneleşmiş bir karakterin omuzlarına yükleyerek anlatan
Goethe’ye kulak verelim…
Tüm yaşamını adadığı ölümsüz eseri Faust’a… -
Feindbild Islam – Über die Salonfähigkeit von Rassismus
Islamfeindlichkeit ist in Mode gekommen. Aber woher kommt sie und wie drückt sie sich im Alltag aus? Welche politischen und akademischen Debatten stehen mit ihr in Verbindung? Welche Grenzen lassen sich zwischen einer sachlichen Debatte über ‚Islam‘ und ‚MuslimInnen‘ und einer in Rassismus verfallenden Generalisierung ziehen?
Dieses Einführungsbuch beleuchtet institutionelle Formen des anti-muslimischen Rassismus und zeigt den Stand der Debatten zum Verhältnis von Antisemitismus und Islamophobie auf. Zum Schluss diskutiert der Autor Gegenstrategien für eine Gesellschaft mit weniger Ungleichheit. -
Felsefe Konuşmaları Felsefeye Giriş
20. yüzyılın en önemli filozoflarından Karl Jaspers psikiyatri ve teoloji alanlarındaki ufuk açıcı fikirlerinin de desteğiyle çağdaş felsefeye yeni bir yön vermiştir. Jaspers bu eserinde uzmanlara yönelik zorlu bir metin ortaya koymak yerine felsefenin genel sorunlarını halka anlatıyor. 1950/51 yılında sunulan bu 12 radyo konuşması “felsefeye giriş” için bir rehber niteliği taşıyor.
-
Felsefe Makinesi Bir Yol Haritası: Çocuklar için Felsefe (P4C) Nasıl Yapılır?
25 Hikâyeyle 25 Büyük Felsefi Soru! Felsefe Makinesi’nin sayfalarını çevirdikçe felsefenin en büyük sorularıyla karşılaşacaksınız: “Zaman nedir?”, “İnsanlar özgür müdür?”, “Hiçlik hakkında düşünebilir miyiz?”, “Evren sonsuz mudur?” ve daha nicesi… Sorular büyük, ama çocuklarla konuşulamayacak kadar değil… Felsefe Makinesi, bu uçsuz bucaksız konuları çocuklarla keşfetmeniz için ihtiyacınız olan kılavuzluğu sağlıyor. Çocukların sorgulama ve eleştirel düşünme becerilerini geliştiren Çocuklar için Felsefe (P4C) pedagojisinin dünyadaki en önemli temsilcilerinden biri olan eğitimci Peter Worley’nin Felsefe Makinesi, eğitimcilere ve çocuklarıyla felsefi konular üzerine konuşmak isteyen ebeveynlere bir rehber niteliğinde. Kitabın ilk bölümünde bu pedagojik yöntemin teorik temelleri, ikinci bölümde ise çocuklarla uygulayabileceğiniz 25 felsefe oturumu yer alıyor. Uzun yıllar Çocuklar için Felsefe alanında edindiği deneyimleri okurlarıyla paylaşan Worley, oturumlar boyunca felsefi hikayeler, sorular ve tartışma yönetimini kolaylaştıracak öğretim tekniklerini anlatıyor. Her bir oturum, çocukların felsefi kavramları anlaması ve aynı zamanda iyi vakit geçirmesi için eğlenceli etkinlikler de içeriyor. Çocuklara felsefe yapmayı öğreten Felsefe Makinesi, Çocuklar için Felsefe pedagojisini öğrenmek ve deneyimlemek isteyenlere yönelik geliştirilmiş, mükemmel bir başucu kitabı.
-
Felsefe Nasıl Yapılır?
Ülkemizde felsefenin önemi ve tarihi üzerinde Türkçe yazılmış yeterince felsefi arkeolojik eser vardır, fakat “felsefenin nasıl yapıldığına” dair Türkçe yazılmış eser pek yoktur. “Felsefe tarihi; felsefe değil, filozofların dedikodusunu yapmaktır.” “İnsanlık” denilen varlığı filozoflar belirler. Filozofu olmayan toplumlar, ona dahil olamamış ve ona hizmet etmiyorlar olarak görülürler. “İnsanı doğadan ayıran ve kendi doğasını oluşturan “felsefe” anlayışıdır.” Eflatun Türkiye’de çok felsefeci olmasına rağmen, filozof olan ve felsefe yapan neden yoktur? Felsefenin nasıl yapıldığının bilinmemesindendir. Felsefenin nasıl yapıldığını öğreten Türkçe kitap bulamadığım için bu kitabı yazdım. Önce kendim öğrenmek için. Sonra da, toplumuma bir katkıda bulunmak amacıyla yayınladım. “Felsefe yapmayanların işlerinde; el, ayak, ağız, para boyutu vardır, kafa boyutu yoktur.” Bir ülkede bilim yoksa felsefe olmadığındandır. Felsefe yoksa bilim olamayacaktır. Felsefe yoksa teknoloji ve kapital da olmayacaktır. “Felsefe, bilimin gittiği yolu açan dozerdir.” Artık insanlığın bütün hayatı, felsefi düşünme icatlarıyla dönmektedir. Felsefe yapmayan toplum, bağımsız olamaz, varlığını sürdüremez. “Kiralık felsefe ile bağımsızlık olmaz.” “Artık toplumların asıl beka sorunu, felsefi ve bilimsel düşünme işlemi yapmamaktır.” “Söyledikleri ya da düşündükleri şeyler, başkası tarafından yönlendirilenlerin söyledikleri ya da düşündükleri üzerinde durmaya değmez.” J. Locke Felsefe, toplumun kafa katmanıdır. Felsefesiz toplumlar, kafa katmanından yoksundurlar. Bu durumda, kendi vücutları üzerinde başkalarının kafasını taşıyan başsız (acephale) olurlar. “En tehlikeli insan tipi; az anlayan, çok inanandır.” Anton Çehov (1860-1904) Türkiye bugün; biri İslam aleminden, diğeri Batı dünyasından olmak üzere iki felsefenin tehdidi altındadır. Kendisinin özgün felsefesi yoktur. Çünkü filozofu yoktur. Bugün dahi ne antik ne de modern evsafta filozofunun olmaması sorgulanmalıdır. Türkiye, bilimsel icatlar yapamıyorsa, temel nedeni, felsefenin yokluğudur. İcat yapmak istiyorsa, bir an önce “Felsefe Üniversitesi” kurmalıdır.
-
Felsefe Sözlüğü
“Düşünce tarihinin ilk felsefe sözlüklerinden birini, Aristoteles’e borçluyuz. Aristoteles, MÖ 4. yüzyılda 14 kitaplık meşhur Metafizik adlı eserinin 5. kitabını kullandığı felsefi terimlerin tanımlarına ayırmıştı. Söz konusu kitabın her bir altbölümünü tam 29 felsefi terimin, yani ‘başlangıç’, ‘neden’, ‘öğe’, ‘doğa’, ‘zorunluluk’, ‘varlık’, ‘aynılık ve farklılık’, ‘sınır’, ‘öncelik ve sonralık’, ‘bütün’ benzeri terimlerin tanımlanmasına ayıran Aristoteles’in mesajı, gerçekte çok açıktı. Felsefe yapmak istiyorsanız veya onun yaptığı gibi metafizik veya varlık felsefesi alanına girmek istiyorsanız, alana ait kavramların anlamını bilmek gibi bir zorunluluğunuz vardır.” Felsefe Tarihi ve Felsefe Ansiklopedisi gibi çalışmalara da imza atmış olan Prof. Dr. Ahmet Cevizci’nin hazırladığı bu sözlük, bir bütün olarak felsefenin ve felsefe tarihinin oluşumunda önemli yer tutan kavramları, düşünce sistemlerini ve filozofları, temel bilgi seviyesinde, terimler dizini ve İngilizce karşılıkları eşliğinde sunuyor.
-
Felsefe ve Ölüm Ötesi
Hayat ve ölüm, bir hakikatin iki yüzü ya da bir bütünün iki parçası. Birbirini çağrıştıran bu kavram çiftinden hayat, varlık sahnesine önce çıkmakla birlikte doğumdan itibaren ölümün tehdidi altındadır ve bu yüzden de ölüm insanoğlu için daima korku ve endişe kaynağıdır. Özellikle ölmek için doğduğuna inandığı halde bir başka hayata doğmak üzere öldüğüne inanmayanlar açısından ölüm, gerçekten korkunç bir olaydır. Âdeta gölge gibi insandan hiç ayrılmayan ya da amansız bir hafiye gibi gece gündüz onu adım adım takip eden bu korkunç gerçeğin nerede, ne zaman ve nasıl ortaya çıkacağının bilinmeyişi, ölüm karşısında duyulan kaygıyı daha da artırmaktadır.
Felsefe ve Ölüm Ötesi adlı bu çalışma, İslâm düşüncesinin ikisi felsefe, ikisi kelâm geleneğine mensup dört büyük isminin, İbn Sînâ (ö. 1037), Gazzâlî (ö. 1111), İbn Rüşd (ö. 1198) ve Fahreddin Râzî’nin (ö. 1210); ruhun mahiyeti, bedenle ilişkisi ve âhiret hayatı hakkındaki görüşlerini yansıtan toplam dokuz metnini ve tercümelerini içermektedir.
devamını oku -
Felsefe-Bilim Nedir?
İnsan, bilgisi üstüne katlanarak bilen beşer demektir. Filozof, bilgi’yi ve onun zihnindeki yapıtaşı durumundaki kavram’ı kendine konu edinen kişi olması bakımından sistemleştirilmiş bilgiler bütünlüğü biçimde özetleyebileceğimiz bilim’in bilgini’dir. Bu durumda, bilgi üreten bilim, onun ürettiği bilgiler üstünde düşünen de felsefedir. Felsefe, bilimin ürettiği bilgiler üstünde dönüp tasarılar oluşturmasaydı, bilim iş görmez duruma düşerdi. İkisinin birarada temsilettiği kudret olağanüstüdür. Bu kitap, din ile görünürler dünyası arasında kalan kesimde akıl yürütme kılavuzluğunda bilgi üretip, üretileni sınayan kurumlaşmış felsefe-bilimin ortaya çıkışı ile işleyişini tarih arkaplanı çerçevesinde belirleyip açıklamaya çalışmakadır.
-
Felsefe-Bilimin Doğuşu Aristoteles’te Canlılar ve Bilim Sorunu
“Eflatun, hem dini mistiklerin hem de felsefenin, dolayısıyla bilimin fışkırdığı duyun başıdır. Hayatın bu iki yüce vechesi onun nazarında zıtlık halinde değildir. Tam tersine, Kutsal Bütünlük’ün (Kosmos) birbirini tamamlayan iki asli görünümüdürler. Bu iki görünümden birini kendisine esas alıp onu temelde kutsallıksışı düzlemde işleyerek sistemli yapıya kavuşturan Eflatun’un Akademiadaki seçkin öğrencisi Aristoteles’tir. Onun kendine esas aldığı görünüm felsefedir. Bunu, o hocasının tutumundan farklı bir tavırla biçimsel ve şematik (mantık) tarzda geliştirerek dar mesleki anlamdaki felsefeyi oluşturup buradan bilimi türetmiştir.” Evrim sorunu Aristoteles’in döneminden günümüze kadar bir çok vechesiyle tartışılmış yeni bilgiler ve yorumlar ortaya atılmış olmakla beraber, tartışma tam olarak sonuçlanmış değildir. Yazarın bu eserinin “Aristo’da vanlılar ve bilim sorunu”nu ele alarak iki bin küsur yıldır tartışılan konuya bir temel oluşturduğunu ummaktayız.
-
Felsefe, Din ve Te’vil
İslam felsefesi geleneğinde din ile felsefe arasındaki ilişkinin mahiyetine dair tartışmaların tarihini, felsefî etkinliğin İslam dünyasındaki başlangıç dönemlerine kadar geri götürmek mümkündür. İlk defa Kindî (ö. 252/866) tarafından ele alınan bu ilişki, çeşitli filozoflar tarafından farklı açılardan yorumlanmıştır. Nihayet Gazzâlî (ö. 505/1111) bilhassa Tehâfütü’l-felâsife ve el-Munkız mine’d-dalâl ve’l-mufsıh bi’l-ahvâl adlı eserlerinde bu sorunu felsefe ve filozoflara yönelik eleştirel bir yöntemle incelemiş ve bu inceleme neticesinde Fârâbî (ö. 339/950) ve İbn Sînâ (ö. 428/1037) gibi İslam dünyasında hâkim felsefî gelenek olan Meşşâîliğin büyük temsilcilerini tekfîr etmiştir. Onun bu sert eleştirilerine felsefe cephesinden cevap ise Endülüs’teki İslam felsefe geleneğinin son büyük temsilcisi olan İbn Rüşd’den (ö. 595/1198) gelmiştir. O bir yandan Aristoteles’in (ö. 322 MÖ) eserlerine farklı üslup ve hacimlerde şerhler yazarken, diğer yandan da Gazzâlî’nin eleştirileri ile bu eleştirilerin Endülüs’teki yansımalarına cevap olmak üzere Faslu’l-makâl fî takrîri mâ beyne’ş-şerîʻa ve’l-hikme mine’l-ittisâl ile el-Keşf an menâhici’l-edille fî akâidi’l-mille ve Tehâfütü Tehâfüti’l-felâsife adlı eserlerini kaleme almıştır. Elinizdeki çalışma, İbn Rüşd’ün fakîh kimliğiyle din karşısında felsefenin meşruiyetini, dinî bilgi ile felsefî bilgi arasındaki uyumu ve dinî nasları yorumlamada felsefî/bilimsel bilginin değerini büyük bir vukûfiyetle ele aldığı Faslu’l-makâl’in metin ve tercümesini içermektedir. Din-felsefe ilişkisini özel olarak ele alan ilk eser olma özelliğine sahip olan Faslu’l-makâl’de ele alınan meseleleri derinleştirmeyi sağlamak üzere üç metne de ek olarak yer verilmiştir: İbn Rüşd’ün Allah’ın tikelleri bilip bilmediği meselesini incelediği Damîme fi’l-ilmi’l-ilâhî’si (İlahî Bilgi Konusunda Ek), el-Keşf’in sonunda te’vile konu olmaları açısından dinî naslara dair yaptığı beşli tasnifi içeren kısım ve Faslu’l-makâl ve el-Keşf’te sitayişle bahsettiği Gazzâlî’nin Faysalü’t-tefrika beyne’l-İslâm ve’z-zendeka adlı eserindeki beşli varlık tasnifi ve te’vil aşamalarına dair bölüm.
-
Felsefeye Giriş / Ahmet Cevizci
Felsefenin Kısa Tarihi, felsefeye ve felsefe tarihine ilgi duyan okurların yanı sıra; felsefe, sosyoloji ve beşeri bilimler alanlarında eğitim alan öğrenciler için hazırlanmıştır. Antik Felsefe’den 21. yüzyıl Kıta Felsefesi’ne dek, filozoflar, çağlar ve felsefe akımları hakkında özlü bilgiler sunarken, felsefi bir perspektif oluşturmaya çalışmaktadır.
Felsefe ve felsefe eğitimi alanlarında çok sayıda kitaba imza atan Prof. Ahmet Cevizci tarafından hazırlanan Felsefenin Kısa Tarihi, bu alandaki önemli bir boşluğu dolduruyor.