Sehe 501–520 zwischen insgesmt: 3487

  • Çağlar İtfaiyeci Oluyor / İlk Okuma Kitabım

    Çağlar en yakın arkadaşı Pelin’le bahçede itfaiyecilik oynuyordu. Birden bir kedinin miyavladığını duydular. Kedinin acilen yardıma ihtiyacı vardı. Annesi hemen itfaiyeyi aradı ve durumu bildirdi. İtfaiyenin gelmesiyle kedi kurtuldu. Birkaç gün sonra parkta yanan bir çöp kovası gören Çağlar, hemen babasına çöp kovasını gösterdi. Parka gelen itfaiyecilerden biri Çağlar’ı İtfaiye Haftası’nın etkinliğine davet etti.

    4,49
  • Çağlar Korsan Gemisi Yapıyor İlk Okuma Kitabım

    Çağlar ile en iyi arkadaşı Pelin bir korsan gemisi yapmaya karar verirler. Ancak gemiyi yaparken, ona yasak olan aletleri kullanması gerekir. Daha ilk aleti aldığında elini keser. Babası bu işe çok kızar, ama iki arkadaşa yardım etmeyi de kabul eder. Sonunda her şey tatlıya bağlanır. Çağlar da tehlikeli aletlere kesinlikle elini sürmemesi gerektiğini öğrenir.

    4,49
  • Çağlar Makarna Pişiriyor / İlk Okuma Kitabım

    O gün akşam yemeğini Çağlar, abisi Fırat ve en yakın arkadaşı Pelin hazırlayacaktı. Bir an önce işe koyulmaları gerekiyordu! Çünkü domates soslu makarna yapmak sanıldığı kadar kolay değildi! Neyse ki Çağlar’ın babası da onlara yardım edecekti. Akşam ‘Çağlar soslu’ makarna sofraya konduğunda herkesin fikri aynı oldu: “Çok lezzetli!”

    4,49
  • Çağlar Misafirliğe Gidiyor / İlk Okuma Kitabım

    Yaşasın! Çağlar ilk kez arkadaşı Pelin’de kalacağı için çok heyecanlaydı. Hemen çantasını hazırlamaya başladı: Yanına pijamalarını, diş fırçasını ve tabii ki el fenerini de aldı. Acaba Çağlar annesinden iyi geceler öpücüğü almadan uyuyabilecek miydi?

    4,49
  • Çağlar Odasını Topluyor / İlk Okuma Kitabım

    Çağlar, resim yapmak istediğinde sulu boya takımını aradı, ama hiçbir yerde bulamadı. Üstelik odasını da dağıttı. O sırada en yakın arkadaşı Pelin ziyaretine geldi ve ona odasını toplarken yardım etmeye başladı. Odadaki tüm eşyalar ve oyuncaklar bir dolaba sığacak mıydı acaba? Oda toplarken

    4,49
  • Çağlar Okula Başlıyor / İlk Okuma Kitabım

    Çağlar aldığı haberle sevinçten havaya zıpladı. Yaz tatilinden sonra nihayet okula başlayacaktı! Uzun zamandır okuma yazma öğrenmek isteyen Çağlar’ın hayalleri gerçek oluyordu. Acaba en iyi arkadaşı Pelin’le aynı sınıfta olabilecek miydi?

    4,49
  • Çağlar Tanımadığı İnsanlarla Bir Yere Gitmez

    Annesi ile alışverişe giden çağlar, hemen sıkılır ve arkadaşlarıyla parkta oynamaya gider. Bir süre sonra yağmur yağmaya başlar ve herkesin annesi gelir. Çağların annesi ortalıkta görünmez. Sokaklarında oturan bir adam, Çağlar’a onu eve götürebileceğini söyler. Ancak anne babasının söylediklerini çok dikkatli dinleyen çağlar, tanımadığı insanlarla bir yere gitmemesi gerektiğini bilir.

    4,49
  • Çağlar Tavşan İstiyor

    Çağlar doğum gününde bir tavşan ister. Ancak evcil bir hayvana bakmak sorumluluk isteyen bir iştir. Ailesi Çağlar’ın bu işin altından kalkamayacağını düşünür. Oysa Çağlar sorumluluğunun bilincindedir ve Zorro adını verdiği tavşanına bakmayı başaracaktır.

    4,49
  • Çağlar Yeni Arkadaş Ediniyor

    Annesi yeniden çalışmaya başlayınca, çağlar’ın gündüzleri bakıcıya gitmesi gerekir. Bu çağlar’ın pek hoşuna gitmez ama bakıcı anneyle tanıştığında hemen fikrini değiştirir. Bakıcı annenin evinde, harika oyun arkadaşlarıyla tanışır.

    4,49
  • Çağlar Yüzme Öğreniyor

    Çağlar’ın en yakın arkadaşı Pelin, bir hafta önce yüzme sertifikasını almıştı. Çağlar bunun haksızlık olduğunu düşündü, çünkü o da yüzmeyi biliyordu. Ancak Fırat, kardeşi Çağlar’a yüzme sertifikası almanın kolay olmadığını söyledi. Bunun üzerine Çağlar yüzme öğrenmek için çok çalışmaya karar verdi.

    4,49
  • Çağlar’ın Kış Macerası / İlk Okuma Kitabım

    Yaşasın! Kar yağdı! Çağlar mutluluktan yerinde duramıyordu. En sonunda yeni kızağıyla kayabilecek, kar topu oynayabilecek, Pelin ve abisiyle birlikte iglo evi yapabilecekti…
    4,49
  • Çağların Süt Dişi

    Çağlar’ın yaşındaki bütün çocukların sütdişleri düşer ve yeni dişleri çıkar. Ancak ilk sütdişi sallanmaya başlayınca Çağlar paniğe kapıldı. Dişçinin dişini yerine yapıştırmasını istedi. Oysa o artık büyüyordu ve bir sürü yeni dişi olacaktı.

    4,49
  • Cah ve Riya İnsanı Helaka Götüren Hal ve Davranışlar

    Makam hırsı denince, insanın ün salması ve şöhret bulması anlaşılır. Bu, gerçekten kötüdür. Aksine övgüye değer olanı, şöhret bulmamak ve sessiz bir hayat sürdürmektir. Ancak bir kimse dinini yayma uğrunda, herhangi bir şöhret ve isim yapma arzusu olmaksızın bir ün yaparsa bu olabilir. Bunun herhangi bir sakıncası yoktur.

    Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın kendilerini korudukları dışında, bir kimsenin dini ve dünyası bakımından parmakla gösterilir olması kendisine kötülük olarak yeter. Şüphesiz Allah sizin şekil ve sûretinize bakmaz, O ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.”

    Hz. Ali (radıyallâhu anh)’ de şöyle söylemiştir: “Dağınık bir hayat yaşamak, şöhret bulmaktan daha iyidir. Seni ansınlar diye yükselmeye çalışma. Bilgili ol, fakat ağzını tutmasını bil, susmayı bil ki, kurtulasın. İşte bu, iyi kimseleri mutlu kılar ve kötü kimseleri de çileden çıkarır”.

    İbrahim b. Edhem de şöyle söylemiştir:

    “Kim şöhret peşindeyse, o kimse, Allah’ı tasdik etmemiş demektir.”

    Eyyub Sahtiyanî de der ki:

    “Allah’a yemin ederim ki, bir kulun doğruluğu ve Allah’a imanı, ancak o kimsenin bulunduğu makamını gizli tutmasına bağlıdır.”

    9,09
  • Cahiliye Zihniyetinin Kur’an’la Değişimi

    Prof. Dr. Hasan Tahsin Feyizli İnsanları câhil veya bilgin olarak ayırımda kriter ne olmalıdır? Yalnız dünyalığı kazandıran bilgiler mi, yoksa mânevî değerlerle birleşmiş bilgiler mi? Tarihî ve sosyal olaylar gösteriyor ki, birçok tahsilli insanlar veya medenî denen milletler, çıkarları uğruna kimilerinin kanını dökmüşler, kimilerini sömürge yaparak hürriyetlerine mal/mülk ve gelir kaynaklarına el koymuşlardır. İşte cehâletin görünmez yüzlerinden biri de budur. Câhillik, görüldüğü gibi yalnız bilgisizlik değildir; câhillik gerek ilâhî otoriteye gerek insanlara karşı sorumsuzluk, düzensizlik, ahlâka uymayan haller ve düşüncesizlik içinde her türlü olumsuz hareketlerde bulunmayı içerir ki bu da zihnî körlük demektir. Bu kitabımızda, şirke dayalı câhiliye toplumunun, Kur’ân’ın getirdiği ahlâk ve hukuk esasları sayesinde, eski örf-âdetlerine bağlı yaşantı ve zihniyetlerinden, içgüdüsel duygu ve iştahlarından, putlarından nasıl uzaklaşıp Allah ve Rasûlüne bağlı, kendisinden fayda doğan, tevhîd ilkeli bir İslâm toplumuna dönüştüğünü göreceğiz.

    11,39
  • Camdaki Kız

    “Küçükken çekilen acıların ateşi kolay sönmüyor, kolay unutulmuyor ve izlerini hayatımız boyunca üstümüzde taşıyoruz.”

    Aşk yakıyor
    Ayrılık kavuruyor
    Aldatılmaksa hep çok acıtıyor…

    Bize çocukluk acılarını tekrar yaşatacak kişileri gözünden tanır, başkasına değil, ona âşık oluruz. Hayat onu kendi ellerimizle buldurur bize.

    Kaderimiz aslında doğduğumuz evlerde yazılır. Yine o evlerde yaralanır, o yaralarla büyür, sonunda o yaraların bizi götürdüğü yere gideriz. Ancak mutluluk her zaman o yolda değildir…

    “Bu kitapta her zamanki gibi gerçek bir yaşam hikâyesi anlatacağım sizlere. Hep lüks içinde yaşamış ama kaderi daha baştan kötü yazılmış Camdaki Kız ile bir varoş çocuğunun aşk hikâyesi bu.”
    Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
    devamını oku

    8,90
  • Camide Dans Var

    Akıl almaz bir karmaşanın ortasında yaşıyoruz. Yalanla doğrunun, yanlışla gerçeğin ayrıştığı dönemler çok gerilerde kaldı. Siyah ve beyaz net tablolar yok artık. Yerini, grinin her tonunu barındıran flu ve sisli manzaralar aldı. Burası neresi, biz kimiz, onlar ne, ne yapıyoruz, neden yapıyoruz, nereden geldik, niye geldik, nereye ve niye gidiyoruz… artık kolayca bilinemiyor. Daha önce “Medeniyetin Arka Sokakları” adıyla neşredilmiş olan bu kitap, bu vakıadan yola çıkıyor. Çoğu kez biz farkına bile varmadan dünyamıza giren dünyevilikleri sarsıcı ama sıcak, keskin ama şefkatli bir üslupla irdeliyor. Ve “iman” ekseninde yoğunlaşan çözümmelerle bizi en başta, kalb “cami”lerimizi nefsin “dans”larından korumaya davet ediyor…

    9,09
  • Caminin Kaybolan Mahiyeti

    İçinde belirli zamanlarda namaz kılınan, hayatın geri kalanıyla ilgisiz bir ‘cami’yi yadırgamaya başladığımız zamanlarda, ilk gününden yakın zamana kadar caminin yerini anlatan bir eser. Mehmet Şahin Musannifoğlu, içindeki ibadet hayatına dair hükümlerden, etrafındaki hayata ve üstlendiği fonksiyonlara kadar ‘cami ‘yi birçok başlık altında inceleniyor. İlmihal bilgilerini ve tarihi tecrübeyi zengin kaynak eser listesi ışığında değerlendirirken de pergelin bir ucunu Sürekli asr-ı saadet üzerine tutmayı sürdürüyor.

    9,09
  • Can Veren Pervaneler

    Divan Edebiyatı, geçmiş kültürümüzün eşsiz ve engin hazinelerinden biridir.
    Divan edebiyatını anlarsak kültürümüzü, neler kaybettiğimizi ve neleri kazanabileceğimizi çok daha iyi anlarız. İşte bu eser bu konuda tam bir rehber.

    “Can Veren Pervaneler” unutulmaya yüz tutmuş muhteşem mirasımız Divan Edebiyatını küllerinden yeniden doğurmaya namzet ve okuyan herkese can verecek bir eser…
    Bir sebeple o kadar iltifat ettiği şair Bâkîye öfkelenen Kanuni merhum, şiir kudretini konuşturarak onu memleketine sürgün yönünde ferman ısdâr eder:

    Tabii biri şairlerin sultanı biri de Osmanlı Sultanı fakat ikisi de gönüllerin sultanı olunca ortaya aşağıdaki şaheserler çıkmış: “Baki bed / Azm-i bülend / Bursaya red / Nefy-i ebed”

    (Bâkî kötü adam; yüksek kararım odur ki -memleketi olan- Bursaya gönderilsin, bir daha da gözüm görmesin.)

    Bu müstesna edebiyat için yine kendi kaleminden netice-i kelâm: “Geçmiş zaman olur ki hayâli cihân değer.”

    9,09
  • Can Veren Pervaneler 2

    Kim gidici değil ki…
    Biz de gideceğiz ve buluştuğum zaman “sizi alkışladılar efendim” diyeceğim. Önce Nabi’ye, sonra Şeyh Galib’e ve dahi Baki’ye…
    Evet onları sizler adına selamlayacağım. Gösterdiğiniz iltifatı bir postacı gibi taşıyacağım.
    Yaptığımız iş eskilerin tabiri ile “nâkilane asar, raviyane ahbar” olmaktır. Türkçeden Türkçeye çevirirsek eserleri nakletmek, haberleri rivayet etmek… Araya da girmemek şartıyla tabii…
    Çerâğ-ı meclisi pervâne yane yane arar
    Murâd ü matlabı sûziş değilse yâ ne arar
    Niye arıyor pervane? Yanmak istiyor da ondan. İstese serin serin gezer, kim karışabilir ona? Biraz etrafında dolanıyor, keyf ediyor, o onun eğlencesi, sonra atıyor kendini alevin kucağına.
    …..
    Hukukçu, yazar, televizyon programcısı, sunucu Hayati İnanç, verdiği konferanslarda bir dantel gibi işlediği o yüksek edebiyat dünyamızın sırlarını “Gönülden Gönüllere Can Veren Pervaneler” kitabıyla vermeye devam ediyor. Tamamen resimli olarak hazırlanan kitap her biri bir gravür titizliğinde sanat eseri tablo ile süslendi. Uzun söze ne hacet, sizi sürprizlerle dolu sayfalarla baş başa bırakıyoruz.

    7,94
  • Can Veren Pervaneler 3

    Sevgili Peygamberimizin âşıkları, O’nun güzel ahlakını asırlar boyunca saf, temiz hislerle kaleme aldıkları; mana içinde mana yüklü beyitlerle, kıtalarla anlattılar. Eskiden olduğu gibi bugün de, yarın da bu aşk, bu muhabbet hiç bitmeyecek.
    Edebiyatımızın ilk öncülerinden günümüze kadar gelmiş, geçmiş söz ustalarının eserlerinden seçilen çok hususi numuneler bu kitapta paylaşılarak; istikbâlimizin ümidi evlatlarımıza bu hususta destek olmak amaçlandı. Bu vesileyle, bu müstesna eserlerin sahipleri bir daha hürmetle yâd edileceklerdir.
    Divan edebiyatımız, her yönden örnek alınacak mükemmel eserler hazinesidir. Bu paha biçilmez hazineden seçilen eşsiz mısraların orijinallerinin ve aslına en yakın ifadelerle kısa izahatlarının zevkle okunarak en güzel şekilde öğrenilmesi, böylece bu sanat dalımızın yaşatılması en büyük arzumuzdur.
    Hukukçu, yazar, televizyon programcısı ve sunucu Hayati İnanç, yaptığı programlar ve verdiği konferanslarda bir dantel gibi işlediği o yüksek edebiyat dünyamızın sırlarını “Bu Sevdadan Usanmazım – Can Veren Pervaneler 3” kitabıyla vermeye devam ediyor.

    7,94