Sehe 3301–3320 zwischen insgesmt: 3487

  • Masal Sepeti

    Mahallenin birinde tek başına yaşayan çok yaşlı bir kadın varmış. Ekmeğini mahallenin çocuklarına aldırır ve sepetle yukarı çekermiş. Gel zaman git zaman bu ekmek sepeti masal sepetine dönüşüvermiş. Nasıl mı?
    Şimdi masal okuma zamanı

    3,34
  • Mavi Kuş

    Sıcaktan dili dışarı düşmüş bir köpek sarsak, ağır ve bezgin adımlarla meydanı bir baştan ötekine geçip köşedeki kasabın önünde durur. Oracıkta dikilen kıdemli sokak kedileri kendilerine benzeyen bu yaşlı köpeği umursamaz. Kasap dükkanının gölgeli kapısında naylon şeritlerden, rengarek boncuklardan oluşmuş bir sineklik asılıdır. Sineklik kıpırdamaz. Havada en ufak bir esinti yoktur. Öğle sıcağı kasabının üzerine abanmıştır. Öyleki sanırsınız gökten kıvılcım yağıyor. Binalar, ağaçlar, insanlar ve açıktaki bilumum eşya bir ışık selinde yıkanmaktan bitap düşüp yerlere serilmiştir. Kaburgaları açlıktan birbirine geçmiş yaşlı köpek, kasabın kapısına mahmur bakışlarla bir göz attıktan sonra, yine öyle yalpalayarak köşeyi kıvrılır, top akasyanın gölgesine yatar.

    6,79
  • Mavi Marmara Risalesi

    Mavi Marmara İnsani Yardım Gemisi, İsrail ile savaşmaya gitmedi…
    Dünyanın dikkatini İsrail ablukasındaki Gazze’ye çekeceklerdi, kazanmak , kaybetmek değildi dertleri, bırakın öldürmeyi ölmek de yoktu planlarında, zaten planları da yoktu.Sadece erkek gibi zalim sultana ‘Zalimsin!’’ demeye gitmişlerdi, hepsi bu!
    İçinizdeki Öküze Oha Deyin , Yılgın Türkler,Öğlen Namazına Nasıl Kalkılır,Cinnetim Cennetimdir,İtin Biri ve Zamanın Efendisi, gibi birçok kitabı ilgi gördü.Yayınevimiz , yazarın son kitabı olan ‘Mavi Marmara Risalesi’nin de aynı ilgiyi göreceğini umuyor.

    7,94
  • Medeniyet

    Bu kitaptaki makaleler Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçerken medeniyet kavramının içeriğinin civilisation’a ait anlamlarla yüklenmesini eleştirmeye yöneliktir. Kaleme aldığımız makalelerde “medeniyet”i kendi kültür ve inanç evrenimiz içinden yeniden anlamlandırabilme çabası ile hareket ettik. Bu kitapta Türkiye’de “medeniyet” kavramı etrafında düşünce veren çok değerli yazarların fikirlerini tahlil etmeye çalıştık. Batı ve Doğu’da Müslüman olmayan toplum havzalarında ortaya çıkmış teknik biçimlenmeleri ve iktisadî – politik organizasyonları “uygarlık” kavramı ile karşıladık. Müslüman toplumların uygarlığa dönüştükçe “medeniyet” olgusundan kopuşuna işaret ettik. İslâm Medeniyeti’nin doğuşu ancak ahkâmı yaşayan bir İslâm toplumunun ortaya çıkışı ile mümkün olacaktır. Medeniyet İslâm dininin ilkeleri ile yaşamayı seçmiş bir toplumun varlığı ile zuhur edecektir. Bu toplum kendi kültür ve tekniğini üretir ve bunu adalet / imar / iktisadî tesanüd haline getirdiğinde yeryüzünde ahlâk nizamı doğar. Bu manada medeniyetin sürekliliğinden bahsedilemez. Medeniyet, teknik-ilim değil; Müslüman halkların iktisadî, içtimaî dindarlığıdır. Teknikler, eşyalar, yol, köprü, vb. bilimsel gelişmeler, vs. konular ise kültürdür. Her din kendi oluşturduğu toplumun rasyonel düşüncesine göre kültür üretir. Asıl çatışma “uygarlıklar ile medeniyet” arasındadır. Medeniyet biz Müslümanların toplumsal dindarlığımızda tezahür etmektedir. Ev-mahalle-cami-bedesten-vakıf-şehir kuran fıkıh ve hukukun inşa ettiği adil nizamdır. Medeniyet, toplumu cemaatten (aileden) başlatır ve her halkada daha geniş bir cemaatle yapısallaşır. Uygarlıklar ise ya birey modelleridir ya da klan/aşiret sistemleridir. İslâm, hane temelli yapısıyla bu ikisinden de berîdir. Müslüman toplumsallığın yeniden inşası gerçekleşmedikçe bir “medeniyet” kurulamayacağı düşüncesi bu kitabın hareket noktasıdır.”

    9,09
  • Mekanlar ve Olaylarla Hz. Muhammed’in Hayatı

    Tarihi herkese sevdiren adam Talha Uğurluel, şimdi Peygamber Efendimiz’in(sas) hayatını, İslam Tarihi içinde cereyan etmiş nice önemli hadiseyi, Mukaddes Topraklardaki mekânlar eşliğinde, yüzlerce görsel üzerinden anlatıyor.

    Uğurluel, Peygamber Efendimiz’in(sas) doğduğu, büyüdüğü, peygamberlikle görevlendirildiği, hicret etmek zorunda kaldığı ve vefat ettiği toprakları Mekke ve Medine olarak iki bölüm halinde gezdiriyor.

    Her mümin, Hz. Muhammed’in(sas) memleketine gitmek, evini görmek, çocukluğunu geçirdiği mahallede dolaşmak, koyun güttüğü dağları seyretmek ister. O’nun(sas) yaslandığı bir duvar, abdest aldığı bir kuyu, alnını koyduğu bir zemin, gölgelendiği bir ağaç sahabe tarafından kayıt altına alınmıştır.

    9,09
  • Mem ile Zin

    Yeryüzüne sığmayan gönlüyle, dört duvar arasına hepsedilen Mem, derin bir mutsuzluk kuyusuna düşmüştü.
    Orada günlerce, haftalarca, aylarca umutsuz bir halde kalınca anladı, İbrahim (as) gibi batınca kaybolan sevgiliye gönül vermemek gerektiğini.
    Acısı o denli büyüdü, o denli büyüdü ki artık küçücük bir keder hissetmemeye başladı.
    Samed’in aynası olan Kalb’i gittikçe saflaştı, arındı.
    Ve nihayet Gerçek Sevgili’ye çevirdi yüzünü.
    Sadece Allah’ı zikirle meşgul olmaya başladı…

    4,49
  • Mercan Ali

    Çocukların dilini iyi bilen ve onlara hikayelerle güzeli ve doğruyu anlatan Mehmet Yaşar Kandemir, 6 kitaplık bu seride uzak diyarlara ve bazen de gizemli olaylara götürüyor minik okurlarını. Keyif almak kadar hikmetleri görmenin de önemsendiği bir bakış açısıyla yazılan bu hikayeler, sevdirirken öğretmeyi de ihmal etmiyor. Sade dili, şefkatli üslubu ve neşeli şiirleriyle çocuklarımızı merak dolu bir dünyaya götürüyor bu eserler. Yeniden resimlendirilen ve gözden geçirilen seriyi minik okurlarımızı sunmaktan gurur duyuyoruz

    3,34
  • Mesnevi-i Şerif

    Hz. Mevlânâ, yaşadığı dönemde “Bizden sonra Mesnevî şeyhlik edecek ve arayanlara doğru yolu gösterecek; onları yönetecek ve onlara önderlik edecektir,” der. Bu sözden alınan ilham ile, Mesnevî’nin tarih boyunca birçok tercümesi ve şerhi yapılmıştır. Süleyman Mehmed Nahîfî (v. 1738) inananların el kitabı olan bu eserin, aynı aruz vezninde manzum olarak tamamını tercüme eden ilk kişidir. Bu çalışma da, onun bu tercümesinin Âmil Çelebioğlu tarafından yapılan sadeleştirilmiş metnini ihtiva etmektedir.

    “Bin yıllık Türk kültür tarihinin en büyük simalarından biri olan Mevlânâ; büyük bir âlim, derin bir sûfî ve iyi bir şairdir. Anadolu’da halkın en sıkıntılı dönemlerinde Allah’ın lütfu olarak ortaya çıkıp halkın birlik ve beraberliğini sağlamış, kaynaşma ve birleşmesini temin etmiş sorumlu ve duyarlı bir insandır. O, aynanın güneşi aksettirmesi gibi pınarından içtiği sevgiyi bizlere aksettirmiş; muhabbeti, insan sevgisini, affı, merhameti, inanmayı, bağlanmayı, gönlü bu haz ile temizlemeyi kucak kucak sunmuştur. Onun bu olumlu katkıları tüm zamanlara hitap eden Mesnevî’siyle hâlâ devam etmektedir. Hayatın sırlarını barındıran bu büyük Farsça manzum eserin birçok Türkçe tercüme ve şerhi vardır. Bu tercümelerden biri olan 18. yüzyıl şairlerinden Süleyman Nahîfî’nin (1151/1738-39) manzum tercümesini Prof. Dr. Âmil Çelebioğlu bugünkü alfabeye aktararak istifadeye sunmuştur.” Prof.Dr. Nihat Öztoprak

    18,90
  • Mevlana / Gönül Erleri Serisi 4

    Sevgili okuyucu!
    -Denilir ki, karanlığın en koyu olduğu zamanlar güneşin doğum vaktidir…
    Önce Haçlılar talan etti Anadolu’yu
    İnsanlık Moğol belasıyla boğuşuyordu şimdi.
    Sanki bir fırtına, kasırga, taun, kasıp kavuruyordu Orta Asya’dan Anadolu’ya…
    Yakan, yıkan, öldüren, girdiği yerde taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmayan Moğollar, her tarafı kan gölüne çeviriyordu.
    -Öyle bir vahşet ki, insanlığın en mühim sermayesi olan kitapları ve kütüphaneleri bile yakıp yıkıyor, bilim ve sanat adamlarını öldürüyor, asırlar boyunca oluşan kültürel birikimi yok ediyor, akıl almaz zulümleriyle ilerliyorlardı Asya içlerinde.
    -İşte böyle bir çağda, ufkun zulüm karanlıklarıyla karardığı bir sırada.
    Moğolların ayak seslerini iliklerinde hisseden Belh şehrinde / Harzemşahlar ülkesinde dünyaya geldi Mevlâna.
    İşgal, savaş, kargaşa, kaos, kirli, küresel iktidar hesaplarının merkez üssü olan bugünkü Afganistan yani…
    -Hangi yıllarda?
    -Yıl 1207. Aylardan eylül.
    Bu hikayenin devamı kitapta…

    6,79
  • Mevzular

    Ezberlemeyeceksiniz, anlayacaksınız. Formül bu.

    Dünya’da ve Türkiye’de olup biten tarihi ve güncel olaylara bir de Oğuzhan Uğur’un hicivle karışık yorumlarıyla bakmak ister misiniz? Dünyada ne oluyor, ne oldu ve neler olacak? Bu tarz sorulara meraklıysanız, bu kitap sizin için bir arşiv niteliğinde olacak.

    “Biz eskiden sokakta enerjimiz bitene kadar oyun oynardık, şimdiki çocuklar tabletin şarjı bitene kadar oyun oynuyorlar. (…) Deprem, yangın, sel değil, bilgisizliktir asıl felaket. (…) Ben birinin zihnine girip kendi fikirlerimi yerleştirmek istemiyorum. Ben sadece bu taraftan da bakın diyorum. (…) Ezberlemeyeceksiniz, anlayacaksınız. Formül bu. (…) Soru sormaya devam etmek iyi bir şeydir. Kötü olan, cevapları görmezden gelmektir. (…) Eskiden yeteneğini keşfettiğimiz insanları ünlü ederdik, şimdiyse biri ünlü olduktan sonra yeteneklerini keşfetmeye çalışıyoruz. (…) En tehlikeli insan, bahaneleri olan insandır. (…) Tek yapamadıkları şey bölmek, onu da yapamazlar. Beceremezsiniz, çünkü biz bir’iz. Bir’i bir’e bölemezsiniz!”

    6,90
  • Milli Görüş Yaşayanların Dilinden

    Eşref Edip:
    “Uykularımı yitirdim bu yaşta Milli Nizam için.
    Ehveni şer yok artık. Hakkın ta kendisi var…”

    Necip Fazıl:
    “Milli Nizam, edebi nizam!. Bu parti size han, hamam, arsa,tarla, arazi, apartman, refah ve mutluluk vaat etmiyor. Bu Milli Nizam size çile vaat ediyor. Bu çileye katlanacaklar, gönül muhabbet fedaileri vaat ediyor. Bu çileye katılanlar buyursunlar.”

    6,79
  • Milli Görüş Hareketi Bibliyografyası

    Bu çalışmada Millî Görüş Hareketi’nin lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın kitapları, yabancı dillerde yayımlanan kitapları, teknik eserleri, çevirileri, makaleleri, meclis konuşmaları ayrıca MG partilerinin yayınları ve Millî Görüş Hareketiyle ilgili Türkiye’de ve -nispeten- yurt dışında kaleme alınan kitaplar, e-kitaplar, ansiklopedi maddeleri, doktora ve yüksek lisans tezleri, dergiler, akademik ve popüler dergi makaleleri, sempozyumlar ve bildiriler tasnif edilerek bir bibliyografya oluşturulmaya gayret edilmiştir. Yabancı dillerdeki eserler ise ilgili bölümün altına ayrı bir başlıkta sıralanmıştır.
    Eserlerin tespiti için yapılan kütüphane taramalarında ve eserlerin seçiminde, “Necmettin Erbakan”, “Erbakan”, “Milli Görüş”, “Milli Nizam Partisi”, “Milli Selamet Partisi”, “Refah Partisi”, “Fazilet Partisi”, “Saadet Partisi”, “MNP”, “MSP”, “RP”, “FP” ve “SP” ifadelerinin geçtiği eserler, nispeten de Millî Görüş’ün bir veçhesiyle ele alan çalışmalar bibliyografyamıza dâhil edilmiştir. Erbakan’ın kitapları ve MGH ile ilgili yapılan bütün yazılı eserlerin tespit edilmeye gayret edildiği bu araştırma ile Millî Görüş Hareketi üzerine çalışma yapan araştırmacılara katkı sağlama hedeflemiştir. Araştırmanın sonunda toplam olarak 1441 adet çalışmaya ulaşılmıştır.

    5,90
  • Milli Görüş Hareketi’nin Temel Karakterleri

    Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından kurulan Millî Görüş Hareketi, 1960’lı yılların sonlarında (1969) Türkiye’de ortaya çıkmış, İslâmî mücadelede parti/siyaset metodunu benimsemiş, yeni bir model olarak “Adil Düzen” tezini ortaya koymuş, hedef olarak “Yaşanabilir Bir Türkiye”, “Yeniden Büyük Türkiye” ve “Yeni Bir Dünya” ideallerini belirlemiş “siyasal ıslahatçı” bir İslâmî harekettir. Bu hareket sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel alanlarda Türkiye ölçeğinde önemli değişimlerin muharrik kuvveti olmuştur. Aynı zamanda dünyadaki İslâmî hareketlerin bazılarına model olmuş, onlara moral, motivasyon ve heyecan anlamında katkıda bulunmuştur. Bu durum, Millî Görüş Hareketi’nin karakterleriyle/yapısal özellikleriyle ilgilidir.

    Tespit edebildiğimiz kadarıyla Millî Görüş Hareketi’nin temel karakterleri şunlardır: İslâmcılık, İslâm birliği ideali, ümmetçilik, tasavvuf menşeli oluş, Ehl-i Sünnet mensubiyeti, mezhepler üstü duruş, millîlik, yerlilik, antiemperyalizm, antisiyonizm, siyasallık, ıslahatçılık, karizmatik lider tipli oluş, kuşatıcılık, aktivizm ve teşkilatçılık. Son tahlilde bu karakterlerin hepsinin şu iki hususta mündemiç olduğu söylenebilir: İslâmî dünya görüşü ve bağımsızlık.

    Millî Görüş Hareketi’nin temel karakterlerinin ele alındığı bu çalışmada yapısal analiz ve tümevarım yöntemiyle hareketin tanımlanması amaçlanmıştır. Araştırma sürecinde başta “Erbakan Külliyatı” olmak üzere hareketin temel yazılı kaynakları taranmış, metin analizi metodu kullanılarak zihniyet çözümlemesi yapılmaya çalışılmıştır.

    6,79
  • Milli Görüş İktidarı: Niçin ve Nasıl

    Mili Görüş iktidarı nedir? Milli Görüş iktidarı demek, Milli Görüş zihniyetine dayanan bir devlet düzenin kurulması ve bu düzenin Milli Görüş zihniyetine göre yürütülmesi demektir. Milli Görüş iktidarını ancak Milli Görüş zihniyetine vakıf olarak tanıyabiliriz. Milli Görüş zihniyetinin diğer zihniyetlerden temel farkı, hak anlayışındadır.

    4,49
  • Mimoza Sürgünü

    Tamam, estetize ediyorum, idealleştiriyorum biliyorum. Düpedüz yazıyorum. Romantik olduğum da bir yafta gibi boynuma asılı. Ama ben gördüğümü söylüyorum. Neticede şu yazdıklarımda ben hem mecazlı hem de gerçekçiyim. Yani düpedüz kinayeliyim. Eğer öyle değilse ya ben hayal görmüşümdür ya bana hülya anlatmışlardı.

    Nazan Bekiroğlu’ndan yıllarca okunacak bir deneme kitabı Mimoza Sürgünü. Bir mimoza ağacının altında insanın içine ve dışına doğru bir yolculuk bu. Kördüğümleri çözmekte üstüne olmayan ama basit bir fiyongun ucunu çekemeyen, yüce dağları aşıp da tatlı bir yamaç yolunda sendeleyen bir kalbin gücünün ve kırılganlığının iç dökümü. Aşkın ve metafiziğin, yıllarca biriktirilen hatıraların, yaratılmış her şeyle kurulan incelikli ilişkilerin izleriyle dilin büyüsünün iç içe geçtiği denemeler Mimoza Sürgünü’nde.

    10,24
  • Minik Kuş

    Mevlana’nın sadece dönemine değil, geleceğe de ışık tutan ölümsüz eseri Mesnevi’den; minik yavrularımızın hoşuna gidecek, küçük şeylerden büyük dersler çıkarmalarına yardımcı olacak bir hikaye… Minik Kuş

    9,09
  • Minnet Eylemem

    Yağız Gönüler’in ikinci şiir kitabı Minnet Eylemem günümüz dünyasına itirazın en belirgin mısralarını taşıyor.

    4,49
  • Monna Rosa Şiirler – I

    RÜZGAR Uçurtmamı rüzgar yırttı dostlarım! Gelin duvağından kopan bir rüzgar Bu rüzgar yüzünden bulutlar yarım; Bu rüzgar yüzünden bana olanlar…

    6,79
  • Mü’min Ev

    Evlerimizde yapamadıklarımızı nerede yapabileceğiz ki? Evlerine hükmedemeyenlerin insanlığa ve coğrafyaya hükmetmeleri nasıl beklenebilir? Nereden başlayacağımıza, asıl mihenk noktasına dikkat çekmeyi amaçlıyoruz. Dört duvar arası zannettiğimiz evlerimizin dünya olduğunu; beceremeyeceklerimizle meşgul olurken, becermeye daha yakın durduklarımızı ihmal ettiğimizi hatırlatmak istiyoruz.

    6,90
  • Mü’min Kimliğimiz

    En güzel ameli kimin yapacağını görmeyi dileyen Rabbimizin huzuruna götürebileceğimiz amellerimizle oluşan kimliğimizi bilmek, sahiplenmek ve yüceltmek arzumuzdur. Uçlara dalmadan ve içimize sinmeden kulluk meydanında, bizden önceki ümmetlerin geçtiği imtihan badirelerinden geçeceğimizin şuurundayız. Çağımızın, ‘dinimizi, kimliğimizi iyi bilen’ güçlerinin tezgâhına takılmadan yol almak istiyoruz. En modern kumaştan sahabi gibi giyinmek istiyoruz. En güzel sofralarda, iyi gıdalarla beslenmek ama nimet sahibinin şükrünü eda etmek istiyoruz. Üzerimize düşen ne ise onu yapıp, kimliğimize uygun yaşamak istiyoruz

    6,79