-
Kardeş Kardeş Geçinen Çocuklar Yetiştirmek
Kardeş kıskançlığı neden olur? Kardeşler nasıl “kardeş kardeş” geçinir? Biz ebeveynlerin işini kolaylaştıracak yöntemler nelerdir? Bu kitap hem kendi çocukluk öykümüze, hem de bugün satır satır yazılan evlatlarımızın kardeşlik ilişkisine doğru bir yolculuğa çıkaracak bizleri… Önce kendi sebeplerimizi, sonra çocuklarımızın sebeplerini anlamayı ve kabul etmeyi anlatacak. Her bir başlık, yöntem ve teknikler kullanarak ‘kardeş kıskançlığı’ meselesini yönetebilmenin ve en aza indirebilmenin kilit noktalarını sunacak. Yüz binlerce anneye rehber olan Fıtrat Pedagojisi ve Bağırmayan Anneler kitaplarının yazarı Hatice Kübra Tongar, üç çocuklu bir hayatın serencamını, zorluklarını ve kardeşler arasındaki dengenin sırlarını deneyimler ve pedagojik yöntemlerle birlikte kaleme aldı. Evini, çocuk “bağırtıları” yerine çocuk “cıvıltıları” sarsın isteyen tüm anneleri bu keyifli yolculuğa bekleriz… Çünkü kardeş kıskançlığı “yönetilebilir” bir süreçtir. Yeter ki yönetmeyi bilelim…
-
Kardeşliğe Adanmış Bir Ömür
Hangi renkten ve ırktan olursa olsun bütün insanlar peygamber torunudur, bir anne ve babanın çocuklarıdır. Öte yandan renkleri, ırkları, konuştukları dil farklı da olsa bütün Müslümanlar tek bir millettir: İslam milleti. İslam, her insanın yaşama hakkını, mülkiyet hakkını, akıl ve nesil emniyetini, inanç ve düşünce özgürlüğünü kutsal saymıştır. Müslüman, kendisi için istediğini kardeşi için de isteyen adamdır / kadındır. Müslüman, kendisi için istemediğini kardeşi için de istemeyen adamdır / kadındır. İslam, âlemlerin Rabbinin insanlara bir teklifidir. Müslüman bu teklife riayet edendir. Bu riayetin gereği insanlara inanç dayatmak çabası değil, bilakis hangi inanç ve düşünceden olursa olsun insanların haklarını koruma gayretidir. Bu gayret aynı zamanda ırkçılık, bölgecilik ve mezhepçilik eksenli anlayışlardan uzak olmaktır.
Hacı Kazım Ozan, gülümsemenin Türkçesinin de Kürtçesinin de Farsçasının da güzel olduğunu bilen bir yüreğe sahipti. Aynı şekilde ölümün Türkçesinin de Kürtçesinin de Farsçasının da hüzünlü olduğunu biliyordu. “Kardeşliğe Adanmış Bir Ömür” Arakan’dan, Orta Afrika Cumhuriyeti’ne kadar kaosun kol gezdiği bir coğrafyada en çok ihtiyaç olunan yitiğimizdir.
-
Karınca Nefesi
Nedir bu telaşın, böyle nefes nefese nereye?
Ateş büyük, çok büyük, yayılmış her yöreye
Neyin ateşi bu söylesene?
Zulmün ateşi, bâtılın dinmek bilmeyen ateşi!
Zulmün en şiddetli anında, herkesin güçlüden yana olduğu bir zamanda, mazluma can üflemek demektir karınca nefesi.
Bütün zenginlikleri elinin tersiyle itip, Hak uğruna bir kırıntı ekmeğe muhtaç Mus’ab olabilmektir. Doğruluktan şaşmama uğrunda, yapayalnız ölmeyi göze alan Ebu Zer olabilmektir.
Sümeyye olabilmektir, işkenceler karşısında “Allah!” diye haykıran. Uhud’ta şehit oğlunu, babasını ve eşini gösterdiklerinde; “Bana Allah Rasûlü’nden haber verin, o sağ mıdır?” diye bağıran Sümeyra olabilmektir.
Cesaret ister, özveri ister, sadakat ister karınca nefesi. Çile demektir, hüzün demektir, acı demektir karınca nefesi. -
Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor
Modernizm çocuklarını yiyor. Yoksa her şey zaten yüzyılımızın ta başında yapılan Faustvari bir kontratın sonuçları mı? 20. Yüzyılın enerjisi ve sefaleti, Petersburgdan New Yorka 2000 li yılların sağlıklık modernizmini kurmak için geçen yüzyılın modernisteliren dönmeyi salık veren Marshall Bermanın kaynak kitabı.
-
Katre-i Rumi
Kitabımız, Hz. Mevlâna’nın meşhur eseri Mesnevî’den seçme hikayeler içermektedir.
-
Kayı -VI Osmanlı Tarihi
17. asrın son yirmi yılına girildiğinde Osmanlı Devleti gücünün ve kudretinin zirvesinde, dünya siyasetinde etkin bir şekilde hükmünü icra ediyordu. Dünyada yenemeyecekleri hiçbir devlet yoktu.
Yıllardır birçok tarihçi yetiştiren ve yaptığı televizyon programlarıyla tarihi yediden yetmişe herkese sevdiren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, tamamen ilmî kaynaklardan beslenerek her yaştan tarih severin kolaylıkla okuyup anlayabileceği bir üslupla KAYI dizisini yazmış ve tarihimizi sıkıştığı bu alandan kurtarmıştır. Önyargısız ve objektif bir şekilde okuyucunun değerlendirmesine sunulan bu serinin hedefi; Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşundan yıkılışına kadar siyasî, sosyal, iktisadî ve imarî tüm serüvenini ve Osmanlı padişahları hakkında bilinen gerçekleri akıcı, anlaşılır, merak uyandırıcı ve roman tadında bir üslupla yorumlamaktır.
-
Kayı X – II. Abdülhamid Han
II. Abdülhamid Han, saltanattan çekildikten sonra milleti tarafından en çok aranan ve özlenen hükümdardır. Zira onun saltanatta olduğu 33 sene ile sonraki 10yıllık dönemi karşılaştırmak dahi mümkün değildir.
II. Abdülhamid Han, siyasi bir deha idi. 19. asrın sonlarına doğru neredeyse tarihten silinecek olan son muazzam Türk İmparatorluğu’nu, on sene içinde yeniden dünyada rol oynayan bir hale getirecekti.
O, yed-i tûla sahibi idi. Dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun Müslümanlar, İslam’ın halifesini yanında buluyorlardı.
O, Osmanlı ruhunun son temsilcisi idi. Ertuğrul ve Osman Gazilerin sahip olduğu hiç değişmeden devam eden Sünni inancı yaymakta büyük gayret sarf etti. İngilizlerin doğru inanç ve itikadı bozma çalışmalarına bir kale gibi karşı durdu.
O, merhamet ve şefkatin zirvesindeydi. Hayatına kastedenleri dahi affetti.
O, en mağdur padişah olarak tarihe geçecekti. Sadece ağır hakaretlere ve iftiralara maruz kalmadı. Kendi kesesinden yaptırdığı eserlerden ismi kaldırıldı. Tuğraları tahrip edildi. Resmen adı ve namı unutturulmak istendi.
O, bir asır boyunca anladığını zannedenlerin dahi anlayamadığı bir padişah oldu.
Osmanlı Tarihi’ni herkese sevdiren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Kayı serisinin X. Kitabında, o akıcı üslubu ile vefatının 100. sene-i devriyesinde II. Abdülhamid Han’ı okuyucularının takdirine arz ediyor. -
Kayıp Halka
Bu topraklarda bizim mensup olduğumuz kültür nasıl bir nazarî düşünce tecrübesi yaşamıştır? Bu kültüre mensup insanlar ne düşünüyorlardı, nasıl düşünüyorlardı, niçin düşünüyorlardı? Başka bir deyişle, ne tür soru ve sorunlara sahiplerdi; dertleri ne idi; bu sorunları, dertleri nasıl kavramsallaştırıyorlardı; hangi yöntemleri kullanıyorlardı ve çözümlerini üretirken ne tür bir kendilik bilincinin içinde hareket ediyorlardı? Muhtelif zamanlarda kaleme alınmış altı makaleden oluşan bu kitap işte bu soruların yanıtı için genel bir çerçeve çizmeye, bir kılavuz oluşturmaya çalışıyor.
-
Kayıp Ülke
Eyyüp Akyüz; bu soruyu şair, yazar, gazeteci, karikatürist ve entelektüellere sordu ve tam üç yüz on kişiden cevap aldı. Böylece ortaya, gençler için baş ucu kitabı olacak nitelikte bir eser çıktı. Yazarlara geçmiş muhasebesi yaptıran ve aynı zamanda mini bir otobiyografi özelliği taşıyan kitap; “keşke”ler, “iyi ki”ler ekseninde yazarları daha yakından tanımak isteyenlere de kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor.
“Enfes bir kitap. Geleceğe bırakılmış bir şişe gibi.”
-
Kedi Operasyonu
Duymadıysan haydi al bu kitabı eline ve karıştır sayfalarını. Sana bir kediye en iyi operasyon nasıl yapılır anlatsın inceliklerini.Taha, Emre ve Efruz. Üç sıkı dost. Çok akıllı, çok güvenilir, çok komik, çok mantı, çok çikolata, çok kolonya, çok çok… Ne kadar çok ararsan bu kitapta. Üç kafadarın gerçekleştirdikleri operasyonu okurken heyecanlanacak, gülecek ve öğreneceksin. Hazırım diyorsan başlasın operasyon.
-
Kelile ve Dimne
Sultan Debşelîm, filozof Beydebâ’ya
“Birbirini seven iki dostun arasını açan yalancının bunu nasıl başardığına ve akıbetinin nasıl olduğuna dair hikayeyi senden dinledim. Şimdi de senden eğer uygun görürsen samimi dostların dostluklarının nasıl başladığına ve bu samimi dostların birbirlerinden nasıl istifade ettiklerine dair bir hikaye anlatmanı istiyorum” dedi.
Filozof Beydebâ:
“Akıllı kişi dostu hiçbir şeye değişmez. Zira dostlar hayrın işlenmesinde ve şerrin ortadan kaldırılmasında birbirleriyle yardımlaşırlar. Tasmalı güvercin, fareler, ceylan ve karga arasındaki dostluğun hikayesi bunun tipik bir örneğidir” dedi.
Debşelîm:
“Nasıldı o hikaye?” diye sordu.
Beydebâ anlatmaya başladı…
-
Kendini Aramak
İnsan başlangıç ile son arasında bu-ara-da seyrettiği, kendiyle başlayıp yine kendiyle bitirdiği hayat yolculuğunda kendi olmak, kendi kalmak, kendi ölmek için ne yapabilir? Kendilikiyle sımsıkı bağlı bilgiye erişmek, edindiği bilgiyle eylemek onu nereye taşıyabilir? Vahşi kapitalist dünya; duyu, duygu, düşünceden mürekkep insanın hangi zaafları üzerinde yükselir? Din, felsefe, bilim ve sanat insan olmaklıka nerede, ne zaman ve nasıl hizmet eder? Bu deneme tüm bu sorular ile 21. yüzyılın muzdarip ikliminde insan olmanın, kendi olmanın kıymetini bilerek, tanıyarak ve inanarak yola çıkıyor ve “düşünmek yolda olmaktır” ilkesiyle Hz. İnsan’ı arıyor…
-
Kendini Arayan Kadın
Kendini Arayan Adam, Düzceli Mehmet, Aysel, Halit Ertuğrul’un en çok okunan flaş eserleri. Şimdi bunlara elinizde tuttuğunuz eser ekleniyor: Kendini Arayan Kadın. Tıpkı diğerlerinde olduğu gibi, bu kitapta da, kendinizi bulacak, yeni bir heyecan duyacak, dünyaya daha farklı bakacaksınız. Nilüfer’in hayatı, düştüğü yanlışlıklar, kendini bulma mücadelesi, yaşadığı sarsıntılar, kendine uzatılacak bir el araması hepimizi üzecek ve düşündürecek. Kitabı okuyunca, çevrenizdeki Nilüfer’leri farkedecek ve onun gibilere ulaşmanın vazifelerimizden biri olduğunu hissedeceksiniz.
-
Kendini Bulmak
İnsan bir kendilik arayışıdır. Kendilik-bilincine ermiş insan, çağdaş dünyada anlamın yitimini (dis-enchanment) en derinden yaşamış birey ve tür olarak varlığını korumak için var oluşunu, var olmayı ve hayatı yeniden anlamlı kılmalıdır (re-enchantment). Nasıl? Kendi olmuş, kendilik bilincine ermiş, ferdiyetini kazanmış kişioğlunun alâmet-i fârikası “âmentu bi…” diyerek iyi, doğru ve güzel/yüce ile bağını en sahih biçimde kurmak; bir meta-fizik var olan olarak kendini yani emâneti yani akletmeyi yüklenmek; hesabı verilmiş bir hayat görüşü içinde yaşam ile ölümü bir süreklilik içinde idrâk etmek; madde ile manâyı birbirinin yerine ikame etmeksizin sahiplenmek… Ve dahi geçmişiyle geleceğinde buluşmak için teklif sahibi olmak; verili, hazır reçetelerden medet ummadan halis niyetle yola çıkmak ve yolda hatalarını doğrularına azık kılmak… İşte bu deneme, böyle bir yola çıkışın azığı olmayı mütevazı bir biçimde teklif ediyor…
-
Kenti Durduran Şehir
Kenti durdurmak istiyoruz.Bu kitabın temel hedefi bu topraklarda yaşayan insanları ”kentleşmenin” bize ait olmadığı fikrine döndürmektir.
Kentleşme ”kapitalist birey” felsefesinin bir neticesidir.Kentleri küçültmek / pazarları üreticiye açmak / mahalleler halinde yeniden örgütlenmek / çalışma kavramını yeniden tanımlamak (her hane sahibini istihdam etmek) insanı kaybettiği şeylere: cemaat, merhamet, inanç / emniyet kavramlarına kavuşmak istiyoruz. -
Kerem ile Aslı
Hayır hayır, olamaz! Gerçekten daha gerçekti gördüğü.
Güneş gibi apaşikar, ay gibi pırıl pırıldı.
Eşiğine fırlattı bedenini.
“Ey yazgımın gülü! Ey alnımın ak yazısı!” diye bağırdı, “Söyle bana, hangi bağın gülüsün sen?”
Peri dile gelerek, seslerin en güzeliyle,
“Ey yüreğimin sancısı!” dedi, “Keşiş dağının gülü, İriskin bağının sümbülüyüm ben. Sen de söyle bana, hangi rüzgâr attı seni buralara?”
Şehzade, anka kuşunun kanatlarına binmişti sanki,
“Ey nergis bakışlım! Ey hilal nakışlım! Gönlümün rüzgârı getirdi beni buralara…”
Elif ile lam gibi birbirlerine öyle bir sarıldılar ki… Ne gözler görmüş ne kulaklar işitmiş böyle bir kavuşmayı. -
Kindererziehung nach der Methode des Propheten
Wir leben in Zeiten, in denen sich alles gegen den Islam zu verschwören scheint, und es wird für praktizierende Muslime immer schwieriger, ihre Nachkommen auf ein gottgefälliges Leben vorzubereiten. Umso mehr werden Eltern dafür belohnt, wenn sie ihre Kinder mit Hilfe der vielen Ahadith des Propheten (sallallahu alayhi wa sallam) erziehen.
Das vorliegende Buch von Abdulbasit Muhammed Sayyid mit dem Titel “Kindererziehung nach der Methode des Propheten (sallallahu alayhi wa sallam) dient als überaus nützliches Handbuch für Eltern und Kinder gleichwohl. Sehr detailliert werden hier all die Schritte, die zu einer islamischen Erziehung führen, anhand von authentischen Aussagen unseres geliebten Propheten (sallallahu alayhi wa sallam) und seiner treuen Gefährten (ridwanullahi alayhim) erläutert. Mit diesen wertvollen Aussagen werden Eltern und Kinder gleichsam begleitet, Letztere von ihrer Geburt an.
Das Buch beschreibt auf simple Weise, was der Gläubige ab dem Zeitpunkt, wenn das Kind das Licht der Welt erblickt, zu tun hat, gemäß des Heiligen Qur’ans und der Sunnah des Propheten (sallallahu alayhi wa sallam), der ja selbst Vater und Großvater war.
Wie werden Kinder auf ein gottgefälliges Leben vorbereitet? Wie sollte die Kommunikation und das Verhältnis der Eltern zu ihren Kindern aussehen? Was beinhaltet eine islamische Tarbiya und was macht die richtige Aqida des Kindes aus? Antworten anhand von authentischen Ahadith präsentiert uns das vorliegende Buch auf leicht verständliche Art und Weise und berücksichtigt dabei die Entwicklung und ständige Veränderung und das Wachstum des Kindes, angefangen bei seiner Geburt und endend mit seiner Pubertät.
Letztendlich wird all das mit vierzig Ahadith für Eltern und vierzig Ahadith für Kinder abgerundet.
Möge Allah (azza wa jalla) den Muslimen, Eltern und Kindern, den Großen und Kleinen, Geduld und Kraft geben. Amin
-
Kirazlıdere Tutukevi Penceresinden 12 Eylül
Yayın Tarihi 2017-03-01
ISBN 6055000912
Baskı Sayısı 1. Baskı
Dil TÜRKÇE
Sayfa Sayısı 422
Cilt Tipi Karton Kapak
Kağıt Cinsi Kitap Kağıdı
Boyut 13.5 x 21 cm -
Kitle Katliamları
Kitle katliamları “modernite”nin, hatta “demokrasi”nin ya da aksine “medeniyetin çöküşü”nün veya “barbarlığın geri dönüşü”nün doruğa ulaşmasının bir göstergesi midir? Bu katliamları işleyen kişiler “sıradan” mı yoksa “psikopat” olarak mı nitelendirebilirler? Holokost vakasının başlı başına tarihsel bir tekilliğe, eşsizliğe sahip olduğu ya da diğer soykırım örnekleriyle kıyaslanabilir olduğu söylenebilir mi?
Elinizdeki kitap, yirminci yüzyılda meydana gelen yaklaşık yirmi adet kitlesel imha olayının analizini yaparak, geçirilen cinai cinnetlerin hangi koşullar altında patlak verdiğini ve bireylerin bu vakalarda yer almak için sonunda nasıl birer gönüllüye dönüştüklerini anlamak amacıyla, yukarıdaki çoğaltılabilecek soruları ve yaklaşımları tartışmaya açma niyetindedir. Bu hususta benzersiz bir görüş öne sürülmektedir: Haftalarca, aylarca, hatta yıllarca, tereddüt etmeden, acımasızca, kimi zaman da coşkuyla, iş olup bittikten sonra vicdan azabı duymadan hemcinslerini katleden kişiler, sadece zamane ideolojilere ya da emirlere itaat eden “sıradan insanlar”dır: “siz ve ben ya da herhangi biri aynı koşullar altında aynı şeyi yapmış olabilir.” Abram de Swaan bu araştırmasında, kitle katliamlarının oluşumunu, gelişimini ve tanıklarını, olaylarda önemli roller oynayarak genellikle göz ardı edilen ya da harfi harfine itibar edilen kahramanları inceleyerek, baştanbaşa “kötülüğün sıradanlığı” tezini mercek altına alıyor… -
Kir Hasan
Çocukların dilini iyi bilen ve onlara hikayelerle güzeli ve doğruyu anlatan Mehmet Yaşar Kandemir, 6 kitaplık bu seride uzak diyarlara ve bazen de gizemli olaylara götürüyor minik okurlarını. Keyif almak kadar hikmetleri görmenin de önemsendiği bir bakış açısıyla yazılan bu hikayeler, sevdirirken öğretmeyi de ihmal etmiyor. Sade dili, şefkatli üslubu ve neşeli şiirleriyle çocuklarımızı merak dolu bir dünyaya götürüyor bu eserler. Yeniden resimlendirilen ve gözden geçirilen seriyi minik okurlarımızı sunmaktan gurur duyuyoruz