-
Yeniden Dirilişe & Birinci Dünya Savaşını Nasıl İdare Ettik?
Kazım Karabekir Paşa, Birinci Dünya Savaşı esnasında Genelkurmay Başkanlığı istihbarat şubesini idare etmiştir.
Savaş müddetince de Çanakkale, Irak cephelerinde önemli görevlerde bulunurken doğu cephesinin de
Van Gölü-Muş-Çapakçur; Rus ordularının Bolşeviklik darbesiyle sarsılması üzerine de Kafkas Cephesinin sağ tarafında bulunan İkinci Kolordu Komutanlığı’ndan, Erzincan’ın karşısındaki Birinci Kafkas Kolordu Komutanlığı görevlerinde bulunmuştur.
Paşa, savaş döneminde tüm yaşadıklarını belgeler ve bilgiler ışığında kayıt altına almıştır.
Daha önce yayınevimiz tarafından yayınlanan ‘İmparatorluğun Çöküşü’ isimli eserinde bu anılarının, Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’na neden ve nasıl girdiğini yazdığı eserlerinden oluşmuştu.
Yeniden Dirilişe ismiyle yayınladığımız bu eser ise Paşa’nın, “Birinci Dünya Savaşı’nı nasıl idare ettik başlığı altındaki, Erzincan ve Erzurum’un Kurtuluşu, Sarıkamış, Kars ve Ötesi” bölümünü kapsamaktadır. -
Yer Altı / Eğlenceli Bilim
Yer altında hangi hayvanlar yaşar?
Yer altı yolları nasıl yapılır?
Toprak nelerden oluşur?
Yer altı ile ilgili merak ettiğiniz her şeyi bu ilginç kitapta bulabilirsiniz. -
Yeraltından Notlar
Kitabın isimsiz anlatıcısı, Yeraltından Notlar’ı için “edebiyattan ziyade kendimi ıslah çabası” der. Ama satırlarını okuyan herkesin yerine haklı isyanını dile getirdiğini hatırlatır. Çürümekten, alışmaktan uzak durmak için yazmıştır Yeraltı Adamı: Biliyorum; belki söylediklerime kızacak, bağıracak, ayak direteceksiniz. “Yalnızca kendi adınıza, yeraltındaki sefaletiniz hakkında konuşun ve sakın ‘biz hepimiz’ demeye cüret etmeyin!” diyeceksiniz. Beyler, affedersiniz ama bu hepimizcilikle kendimi haklı çıkarmaya çalıştığım yok.
-
Yersiz Yurtsuz
Yersiz Yurtsuz, zamanımızın en önemli düşünürlerinden Edward Said’in çocukluk ve ilkgençlik yıllarına dair anılarını aktardığı samimi bir otobiyografi. Said’in küçüklüğünde yaşadığı kimi ikilemlerin, otoriter babasıyla ve hem çok sevdiği hem de içerlediği annesiyle ilişkilerinin onda bıraktığı izleri görmek mümkün bu anlatıda. Hayatının ilk yıllarında yaşadığı kimlik karmaşasının, kendi deyişiyle “budalalık derecesinde” İngilizvari bir adla Araplığı su götürmez bir soyadına sahip olmanın, Hıristiyan bir Amerikan vatandaşı olarak Filistin, Lübnan ve Mısır’da, ardından bir Arap olarak Amerika’da yaşamanın Said’in kimlik ve aidiyet konusundaki görüşlerini nasıl biçimlendirdiğini görmek de mümkün. Hepsinden önemlisi, Said’in “ülkeden ülkeye, şehirden şehre, evden eve, dilden dile, ortamdan ortama sürüklenişler” sonucunda gelişen “yersiz yurtsuzluk” haliyle barışıp, mezhepleri ve ülkeleri aşan entelektüel aidiyetini bulmasının hikâyesi olarak okunabilir bu anılar.
devamını oku -
Yeryüzünün Kalbi
“Bugün sen yalnız kendin için değil, gökyüzündeki bütün yıldızlar, galaksiler ve gezegenler için; yeryüzündeki bütün çiçekler, köpekler, kediler, yeni doğmuş bebekler ve kurumaya yüz tutmuş ağaçlar için dans edeceksin! Sen onların ışığısın! Bu yüzden oraya çık ve parılda!” Afrika’nın Mbuti Kabilesi’nden Türkiye’ye gelen bir çocuk Bamba. Uzun yolculuğu sonrasında birdenbire kendini ağaçsız ve çiçeksiz, betonların arasında buluyor. Bu ülkede çiçeklerin para karşılığında satıldığını, sebzelerin ve meyvelerin poşetlenip pazarlandığını, ağaçlarınsa şehirlerden çok uzak tepelere dikildiğini üzülerek fark ediyor. Kendi yaşıtındaki çocuklar, televizyon dedikleri bir kutunun başında, bilgisayar veya oyun konsollarıyla saatlerini harcıyor. Ellerinden düşmeyen telefonları, burunların ucunu dahi görememelerine neden oluyor. Bamba bir karar veriyor: Çevresindeki insanlara çoktandır unuttukları, sokakların neşesini, yeşilin kıymetini, hayvanların dostluğunu, paylaşmanın ve sevginin önemini hatırlatacak, farkında olmasalar da bütün güzelliklerin aslında her an onları çevrelediğini gösterecek. Yeryüzünün Kalbi’nde gri duvarların bile renklenebileceğini, küçücük anlardan kocaman mutluluklar yaratılabileceğini ve en önemlisi hiçbir ayrım yapmaksızın dünyaya gelen her çocuğun yeryüzünün çocuğu olduğunu öğreniyoruz.
-
Yeşil Ada’nın Çocukları
Yeşil Ada’nın Çocukları romanı, Cumhuriyet’in 75. yıl dönümü sebebiyle Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen eser yazma yarışmasında Çocuk Roman Büyük Ödülü’ne layık görülmüştür. Bir Türk ve Rum çocuğun savaş sırasındaki dostluğunu ve barışa olan özlemini anlatan roman, aynı zamanda 1974 yılında Kıbrıs’ta yaşananlara da ışık tutuyor. Yeşil Ada’nın iki çocuğu olan Cengiz ve Yorgo o savaş günlerinde sevgi dolu yürekleriyle dostluğu ve sevgiyi bize yeniden yaşatıyorlar… Ve biz de diyoruz ki: “Sevgi, dostluk ve barış sınır tanımaz.”
-
Yeşil Çığlık
İş adamı Yakup Atmaca’nın biricik torunu Harun dürüst, ahlaklı ve vefalı bir gençtir. Küçük yaşta yüreğine ektiği, yıllarca sır gibi sakladığı bir sevda içinde kök salmış, gönlünü esir almıştır… Yakup Atmaca ve torunu, kaderin sürprizlerinden habersiz yaşarken türlü zorlukla mücadele eder. Bir yanda dedesine düşman kesilmiş, mal mülk hırsıyla körleşmiş anne ve babasına karşı çetin bir imtihan veren Harun diğer yanda kardeş bildiği, dostuyla nişanlanmasına vesile olduğu Rüveyda’nın başına gelenlerle sarsılır… İhanet ve iftiranın kararttığı hayatlarda, sevda yeniden filizlenecek mi? Türlü acı ve bedel sonrası sevenler kavuşacak mı? Usta yazar Ahmed Günbay Yıldız’dan kökleri çocukluğun masumiyetine dayanan sevda, vefa, arayış ve dostluk gibi kavramlarla pişmanlığın, kederin ve manevi olgunlaşmanın harmanlandığı, sürükleyici bir roman…
-
Yeşil Kafalar 1 / Ormanı Yemek Yasak
Yeşik Kafalar’ın kafaları gerçekten yeşil mi? Yoksa onlar birer uzaylı mı? Bu kitap, küçük yeşil kafaları olan uzaylı çocuklarla mı ilgili? Durun durun, hayır! Aksine bu hikaye; ağaçlara şiirler okuyan, kuş yuvalarını kurcalayan ve yıldızları kavanoza dolduran dört acayip arkadaşın maceralarını anlatıyor. Neşeli, haylaz, mızmız, obur, şakacı ve sizden biriler. Sıradan olmaları başlarının canavarlarla, kemiklerle ve cevizlerle belaya girmesine engel değil tabii. Yeşil Kafalar, diğer insanları ormanı yemenin yasak olduğuna ikna etmeye çalışıyor. Başarılı oldular mı, yoksa vazgeçip ormandan bir ısırık da onlar mı aldılar? Tüm bunlar ve diğer gayretkeş serüvenler için kitabın sayfaları arasında sörf yapmanız gerekecek. Ormanı yemeye çalışacak kadar şaşkına dönmüş insanlarla tanışmak ve sizin çevrenizde de onlardan birileri olup olmadığını öğrenmek istemez misiniz? Belki yan komşunuz belki karşı kaldırımdaki iş yeri sahibi, ormanı yemek için kurulan abur cubur topluluğun üyelerinden biridir. Şey, belki de siz bile… Kim bilir?
-
Yeşilin Kızı Anne
Yeşilin Kızı Anne ya da diğer adıyla Green Gables’tan Anne, Lucy Maud Montgomery’nin cümlelerinde âdeta parıldayan içtenliği ve gerçekçiliği sebebiyle hep sevildi. Sinemaya uyarlandı, çizgi filmi yapıldı, çocuklar için kısaltıldı. Son olarak Anne, kitaptan uyarlanan Netflix dizisiyle herkesin kalbinde taht kuran bir romantik kahramana dönüştü.
Erkek çocuk evlat edinmek isteyen Marilla ve Matthew kardeşlerin planları, beklenmedik bir durumla sarsılır. Green Gables’a gönderilen çocuk; duygusallığı, samimiyeti, kızıl saçları ve sonu gelmez merakıyla sevimli mi sevimli bir kız çocuğudur. Adının sonuna eklediği “E” harfiyle muzipliğini tamamlayan Anne isimli bu yaramaz, sadece ihtiyar kardeşlerin değil, dokunduğu herkesin hayatını, renklerin birbiriyle kaynaştığı tablolara dönüştürür. Çatı katındaki odasının penceresinden kurduğu hayallerdir bu tabloların fırça izlerinde okuru bekleyen.
Hayallerin gücünü fark etmeyi vadeden Yeşilin Kızı Anne, ilk kez SaltOkur tarafından eksiksiz olarak Türkçeye çevrildi. Hayatı olduğu gibi kabul etmemeyi, direnmeyi ve bıkmadan sevmeyi hatırlatmak için…
Anne, ölümsüz Alice’ten sonra edebiyat dünyasındaki en gözde, en sevilesi çocuktur.
– Mark TwainAnne, çevresindeki dünyadan zevk alan ve hayalleri yardımıyla neşesini herkese bulaştıran bir karakter.
—GuardianBu kitap pek çok yanıyla bir klasik. Fakat en önemlisi, etkileyici, ilham verici ve elbette tamamıyla zamansız bir hikâye anlatıyor.
—The NationalAnne, hepimizin onda kendini bulabileceği bir kız. Sürekli çuvallıyor, hatırı sayılacak derecede sahte dostu ve her şeye bir cevabı var. Bazen de bambaşka bir hayata, isme ve saç rengine sahip olmayı diliyor. Yeşilin Kızı Anne tam da bunlar yüzünden gerçek hayatınızdaki endişelerinizle başa çıkmak için bire bir. Başına her ne gelirse gelsin, Anne her zaman dünyadaki güzellikleri görmeyi başarıyor.
—Bustle
devamını oku -
Yeşilin Kızı Anne
Yeşilin Kızı Anne, Lucy Maud Montgomery’nin cümlelerinde âdeta parıldayan içtenliği ve gerçekçiliği sebebiyle hep sevildi. Sinemaya uyarlandı, çizgi filmi yapıldı, çocuklar için kısaltıldı. Son olarak, Anne with an E adındaki uyarlama Netflix dizisiyle herkesin kalbinde taht kuran bir romantik kahramana dönüştü. Erkek çocuk evlat edinmek isteyen Marilla ve Matthew kardeşlerin planları, beklenmedik bir durumla sarsılır. Green Gables’a gönderilen çocuk; duygusallığı, samimiyeti, kızıl saçları ve sonu gelmez merakıyla sevimli mi sevimli bir kız çocuğudur. Adının sonuna eklediği ‘E’ harfiyle muzipliğini tamamlayan Anne isimli bu yaramaz, sadece ihtiyar kardeşlerin değil, dokunduğu herkesin hayatını, renklerin birbiriyle kaynaştığı tablolara dönüştürür. Çatı katındaki odasının penceresinden kurduğu hayallerdir bu tabloların fırça izlerinde okuru bekleyen. Anne, ölümsüz Alice’ten sonra edebiyat dünyasındaki en gözde, en sevilesi çocuktur. – Mark Twain
-
Yeşilin Kızı Anne – Avonlea
Duygusal kahramanımız Anne’in, renkli Avonlea kasabasındaki maceraları kaldığı yerden devam ediyor. On altı yaşında, artık neredeyse bir yetişkine dönüşen Anne’in gözleri hâlâ Akşam Yıldızı gibi parlarken, saçlarıysa her zaman dilediği gibi âdeta koyu kestane rengine bürünüyor. Green Gables’a adımını attığından beri başını soktuğu belalara rağmen içtenliği ve sevimli telaşıyla çevresindeki herkesin sevgisini kazanan Anne, bir öğretmen olarak başladığı yeni hayatında, karakterini ve hayallerini korumaya çalışıyor. Bu sırada karşılaştığı zorluklarla beraber, başkasının aşk hayatına karışmanın sonuçlarını öğreniyor; arkadaşı olarak gördüğü Gilbert Blythe’ın tuhaf davranışlarını anlamaya çalışıyor ve Green Gables’a gelen iki yeni yetimin sorumluluğunu üstleniyor. Anne girişken mizacıyla Avonlea halkının ona son dört yılda verdiği emeklerin karşılığını, kasabayı kalkındırmak için kurduğu bir dernekle ödüyor. O, çocukluğunu ardında bırakırken siz de iyi yürekli bu genç kızın yeni maceralarıyla kendinizi Prens Edwards Adası’nın yeşillikleri arasında düşleyecek, Parıldayan Sular Gölü’nün ferah sularının şakırtısını duyacak, Mor Vadi’nin manzarasına özlemle bakacak ve Lanetli Orman’ın sislerinde kaybolacaksınız.
Anne, ölümsüz Alice’ten sonra edebiyat dünyasındaki en gözde, en sevilesi çocuktur.
– Mark TwainAnne, çevresindeki dünyadan zevk alan ve hayalleri yardımıyla neşesini herkese bulaştıran bir karakter.
—Guardian
devamını oku -
Yetenekli Çocuğun Dramı
Deneyimlerimizden ruhsal rahatsızlıklarla mücadele ederken her zaman kullanabileceğimiz çok önemli bir araca sahip olduğumuzu öğrendik. Bu araç tek ve benzersiz olan kendi çocukluk öykümüzün gerçeğini duygusal yönüyle kavrayabilmemiz, duygularımızla ona ulaşabilmemizdir… Fakat yanılsamalardan kendimizi tümüyle kurtarabilir miyiz? Her yaşam yanılsamalarla doludur; bu da, sanıyorum, gerçek bize çoğu zaman dayanılmaz göründüğü içindir. Yine de gerçek bizim için o denli vazgeçilmezdir ki, ona varamamış olmayı ağır rahatsızlıklarla ödüyoruz. Bu nedenle uzun bir süreç sonunda bize yeni bir özgürlük alanının kapılarını açıncaya kadar, acı vereceğini bilerek gerçeği keşfetmeye çalışıyoruz… Ya da buna katlanamayıp yalnızca bilişsel düzeyde bir kavrayışla yetiniyoruz. Fakat böyle yapınca da yanılsamaların alanından kurtulmamız mümkün olmuyor.
-
Yetişin Gençler Ergenlikten Yetişkinliğe Geçiş Kılavuzu
Ümit gençliktedir! Yetişin gençler… Bu yüzyılda genç nüfusumuz bir daha bu kadar kalabalık olmayacak. Ya suni gündemler üzerinden kavga etmeye devam edeceğiz ya da hep birlikte gençlerin sesine kulak verip dertlerine ortak olacağız. Tercih zamanı! Yetişin Çocuklar kitabıyla çocuk yetiştirme alanında büyük bir boşluğu dolduran Prof. Dr. Selçuk Şirin, Yetişin Gençler’de ergenlikten yetişkinliğe uzanan serüvene odaklanıyor. Bu kitap gençler ve gençleri dert eden yetişkinler için yazıldı. •Çocukluk ne zaman bitiyor, ergenlik ne zaman başlıyor? •Genç beyin: Nasıl çalışır? Nasıl gelişir? Nasıl desteklenir? •Gençler neden risk almayı sever? •Gençlerde beden algısı nedir? Nasıl değişir? •Duygusal zekâ nedir? Nasıl kazanılır? •Şimdiki gençler neden âşık olmuyor? •Kimlik arayışında yaşanan temel sıkıntılar nelerdir? •Ergenlik döneminde gençleri bekleyen okul korkusu, akademik başarısızlık, depresyon, bağımlılık, obezite gibi sorunlarla nasıl başa çıkılır? •Gençlerin fiziksel, duygusal ve sosyal gelişiminde ebeveynlerden eğitimcilere tüm yetişkinlere düşen görevler nelerdir? •Kariyer arayışı ne zaman başlar, zirveye giden yolda gençleri bekleyen dört adım nedir? “Amacım, her bir gencin sağlıklı, mutlu ve başarılı olabilmesi için gerekli adımların atılmasına aracı olmak. Bu kitapta ergenlik dönemine ait temel bilimsel verileri kendi ebeveynlik tecrübem ve küçük bir köyden New York’a ulaşan gençlik hikâyemle yoğurarak anlattım. Koşullar ne kadar kötü olursa olsun, tarih boyunca insanlık, genç kuşaklarla kendini yeniledi. O nedenle benim de umudum gençlerde.” Prof. Selçuk Şirin Hoca, her seferinde yeni şeyler söyleyebiliyor. ‘Yetişin Gençler’den biz epey faydalanıyoruz. Sağ olun Selçuk Hocam, iyi ki varsınız.. Sizin de çocuklarınızı büyütürken zorlanmanız, çatışmanız, zaman zaman ne yapacağınızı bilmemeniz acayip hoşuma gidiyor, ‘Yaşasın yalnız değilmişiz!’ dedirtiyor. -Ayşe Arman-
-
Yine de Sevdik
Biz bittik.” demişsin. Fakat sen, bitmenin ne demek olduğunu bilememişsin. Bitmek değildi bizimkisi, başlayamamaktı. Bitmek için başlamak gerekirdi biriciğim. Biz hiç başlamadık ki… Sen beni güzel sevmedin.
Sana her adım attığımda beni biraz daha sensizliğe ittin. Ben seni her şeyim diye sevmiştim.
Meğer sende koca bir hiçmişim. İnsanlara “Ben ondan çoktan gittim.” deme, sen bana hiç gelmedin. Ben senin varlığını hiçbir zaman hissetmedim. Fakat bir gün olsun vazgeçeyim de demedim.
Şunu unutma; bizden ben vazgeçmedim, senin tarafından vazgeçirildim.
Ama rahat olsun için çünkü sensiz daha rahat artık benim de içim!Kabul olacak dua olsan,
açılmayacak uğruna ellerim… -
Yitik Adanın Öyküsü
İber Yarımadası anlaşılmaz bir şekilde anakaradan ayrılmıştır. Du¨nyanın her yerindeki gazeteler Yarımada’nın o tarihi fotoğrafını kocaman manşetlerle yayınlarken birbirinden ilginç rastlantılarla bir araya gelen beş kişinin her biri de bu kopuşun kendi davranışlarının sonucu olduğunu du¨şu¨nmektedir.
İki atla bir köpeği de yanlarına alarak koyuldukları seru¨vende, bir karaağaç dalı ile toprağa şekiller çizen Joana Carda, yerin sarsıldığını duyan Pedro Orce, su¨rekli sığırcıklar tarafından takip edilen José Anaiço, çok ağır bir taşı denize attığının nasıl
göru¨ldu¨ğu¨ne bir tu¨rlu¨ akıl erdiremeyen Joaquim Sassa ve tavan arasında bulduğu bir çorapla uğraşıp duran Maria Guavaira, bizi hayali bir du¨nyaya doğru yola çıkartırken bir yandan da yaşamla ilgili pek çok gerçekle yu¨zleştiriyor.Nobel Edebiyat Ödu¨llu¨ yazar José Saramago bu romanında şiirsel u¨slubu ve ironik yaklaşımı ile siyaseti, kimlikleri, coğrafyayı, sınırları, insan ruhunu, varoluşu, yeniden sorgulatıyor. “Don Quijote geleneğinden gelen Yitik Adanın Öyku¨su¨,
Saramago’nun belki de en iyi kitabı . ”
Los Angeles Times“İnanılmaz eğlenceli – ara ara karşımıza çıkan metafizik dokundurmalar ve yazarın zekice anlatımıyla önu¨mu¨ze muhteşem bir du¨nya seriliyor.”
Publishers Weekly
devamını oku -
-
Yiyecek Avcısı Bıdık Canavar / Canavar Kardeşler 6
İşte karşınızda yiyecek avcısı bir Bıdık canavar! Hem kendi hem adı Bıdık onun. Neden ya da nasıl yiyecek avcısı oldu merak mı ediyorsunuz? Öyleyse hemen sayfaları çevirip, okumaya başlayın ve bu alerjik canavarla tanışın!
-
Yıka Beynini
Sorun sende değil! Onda! Kimden mi söz ediyorum? Başımızın üstünde yeri olan beynimizden tabii ki… Tamam, kabul! Daha yüzde 10’unu bile kullanamazken bizi uzaya gönderdi! Sayesinde “Işınla beni Skati” cümlesini kurmamıza az kaldı! Ama bazen işleri çok abartıyor. İşgüzarlık etmeye kalkıyor. Kötü hiçbir şey olmasa da hayatımız çocukluğumuzdaki kadar keyif vermiyor… Genciz, güzeliz, yakışıklıyız, işimiz gücümüz var çok şükür ama sokaktaki çiçekçinin özgüvenine sahip değiliz… Toplantıda bir konuşma yaparken, hiç çalışmadan sözlüye kalkmış öğrencinin ruh haline girebiliyoruz. Neden sizce? Çünkü beynimizin yıkanmaya ihtiyacı var! Çünkü doğduğumuz andan itibaren yaşadığımız her negatif durumu arşivleyen, korkuları, kaygıları biriktirip her yeni koşulda önümüze diken bir koleksiyoncu o! Gelelim iyi habere! Çözüm çok kolay! Hadi ona her şeyin yolunda olduğunu söyleyelim. Ve bu kitapla başarı, sağlık, özgüven, bolluk ve bereket için beynimizi formatlayalım…
-
Yılanı Öldürseler
Hasan Ali onuru uğruna akrabaları ve köylülerin baskısıyla annesini öldürmek zorunda kalır. Dokuz yaşında işlediği bu cinayeti hiçbir zaman aklı almayacak, kabullenmeyecek ve anlamlandırmayacaktır. Toplumsal cinnetin bir çocuğu katil olmaya sürüklemesinin romanı Yılanı Öldürseler kurban kavramına odaklanır.
“Zengin yaratısı, Yaşar Kemal’in herkese seslenen zaman ötesi büyük klasiklere yaklaştırmaktadır.”