Sehe 2481–2500 zwischen insgesmt: 3487

  • Siyer Öğretimi Lisans Ve Lisansüstü Öğretim Düzeyi

    Hz. Peygamber’in (sas) hayatı ve O’nun her zaman ve zemine rehber olan örnek ahlakı ile örnek nesil sahâbenin hayatlarını öğrenme isteği, ülkemizde ve dünyada eski dönemlerle kıyaslanamayacak düzeyde artmış bulunmaktadır. Bu büyük bir nimet olmak ile birlikte, aynı zamanda büyük bir sorumluluğu da beraberinde getirmektedir. Zira Hz. Peygamber’in örnek yaşamı doğru ve sağlam kaynaklar temelinde güncel hayata uyarlanmadığı takdirde pek çok dinî ve buna bağlı olarak bir çok sosyal bunalım ve sorunların ortaya çıktığı ve dahi çıkacağı da muhakkaktır. Siyer Vakfı, kuruluşundan bu güne kadar Hz. Peygamber’in (sas) ve onun güzide ashâbının doğru anlaşılması ve çağımıza sağlıklı bir aktarımının gerçekleşmesi adına özellikle alanın uzmanları ile yürüttüğü pek çok ortak proje ve etkinlikleri hayata geçirmiş ve halkımızın istifadesine sunmuştur. Bu kapsamda Prof. Dr. Adnan Demircan, Doç. Dr. Şaban Öz ve Muhammed Emin Yıldırım hocaların rehberliğinde ülkemizin saygın üniversitelerinin alanının uzmanı akademisyenlerinden oluşan bir heyet ile “Türkiye’de Siyer Öğretimi Sorunları ve Çözümleri” üst başlığında Haziran 2015 tarihinde Siyer Çalıştayları’na başlamıştır. Elinizdeki bu çalışma ise sözkonusu çalıştaylar dizisinin ikincisi olarak Ocak 2016’da yine Çanakkale’de bir önceki çalıştayın yapıldığı aynı mekanda “Lisans ve Lisansüstü Düzeyde Siyer Öğretiminin Karşılaştığı Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlığı altında düzenlenen 2. Siyer Çalıştayı’nın tebliğ ve müzakerelerini içeren bir çalışmadır. Sözkonusu çalıştayın kitaplaştırılmış hali olan bu eser, oturumlar, müzakereler, röportaj, sonuç bildirisi ve eklerden oluşmaktadır. Eserde, ülkemizde neredeyse sayıları 100’e yaklaşan ilahiyat fakültelerinin Lisans ve Lisansüstü (Yüksek Lisanas ve Doktora) düzeyinde farklı kredi ve saatler içerisinde okutulan Siyer’in şu anki mevcut durumunu, sorunlarını ve gelecekte bizleri bekleyen muhtemel farklı problemlerini, alanın uzmanı hocalarımızın ufuk açıcı analizlerini ve çözüm önerilerini bulacaksınız.

    9,09
  • Siyer Usulü

    “Hiç şüphesiz senin için bitip tükenmeyen bir mükâfat vardır. Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem 68/3-4) “Kur’ân-ı Kerîm’den sonra Resûlullah (a.s.) ile ilgili haberlerden daha güzeli yoktur.” el-Kelâî (v. 634/1237) Kaynaklarının sıhhati, çeşitliliği, çokluğu ve etkisinin yapıcı sürekliliğinden dolayı Asr-ı Saâdet; bugüne nisbeten dün gibidir. Siyer; “Hz. Peygamber’in (a.s.) doğumundan vefatına kadar hayatını ve hey’etini; Kur’ân, İslâmî rivâyet ve bakiyyeleri esas alarak tayîn ve tevkît bakımından ele alan bir ilimdir” diye tarif edilebilir. Siyer usûlü; “siyerin icmâlî ve tafsîlî kaynaklarını, onlardan siyeri tesbît yöntemlerini, siyercide bulunması gereken nitelik ve yeterlilikleri icmâlen konu edinen bir ilimdir” diye tanımlanabilir. Bu eserde; siyer ve usûlünün temel terimleri, Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Peygamber’e (a.s.) verilen önem/değer, siyerin kaynakları, meseleleri ve yardımcı ilimleri ele alınmıştır. Ayrıca İslam ilim mirasında dağınık hâlde bulunan ve siyer ve usûlünü ilim kılan unsurlar; kapsamlı, yoğun ve büyük bir ustalıkla bir araya getirilmeye ve İslâmî ilimlere ait birçok değerli bilgi siyer ve usûlü potasında sistematik olarak mezcedilmeye çalışılmıştır. Böylece siyer ve usûlünün; tarifi, konusu, kaynakları, yöntemi, gayesi, sınırları ve diğer ilimlerle ilişkisi gibi meselelerde teorik ve pratik anlamda bir yönteme ve özgün bir yapıya sahip olduğuna işaret edilmiştir. Siyer ilmine mütevazı bir katkı sunan bu kitap; değerinden hiçbir şey kaybetmeyen birçok eseri miras bırakan İslâm ilim geleneğini izlemektedir.

    12,54
  • Siz Kimi Kandırıyorsunuz!

    Tarihin labirentlerinde, ezber bozan, şaşırtıcı bir yolculuk…
    Ülkelerin dünü ve bugünü arasındaki kimi benzerlikler şaşırtıcıdır.
    Osmanlı Padişahı Abdülaziz’in 30 Mayıs 1876’da askeri darbeyle tahttan indirilmesi ile Cumhuriyet döneminde ağır ekonomik kararlar alan hükümetlerin başına gelenler benzerdi.
    Protestanlığın yayılmasında Osmanlı’nın rolü neydi?
    İngilizler, Osmanlı istihbarat örgütünü neden ve nasıl kurdu?
    MHP’nin 2000’li yıllarda başörtüsünü desteklemeye başlaması şaşırtıcı değildi, çünkü Ülkücü harekette yaklaşık 50 yıl önceki Nihal Atsız-Alparslan Türkeş ayrılığıyla birlikte tarihsel dönüşüm yaşanmış, oy uğruna İslam motifinden yararlanmaya karar verilmişti.
    Geçmişte ülkenin sosyo-ekonomik ve siyasi hayatında önemli rol oynayan tarikatların bugün geldiği nokta ne?
    Dünün Akıncı Gençler’i bugün ne yapıyor?
    AKP’lilerin eşleri neden örtündü?
    Dincilerin, Mehmed Âkif Ersoy’la ilgili yalanı nasıl son buluyor?
    Türk “Che Guevera”lar nasıl ortaya çıktı?Doğruyu bulmak, zekâ ve bilgi meselesinden çok, kişilik ve ahlak sorunudur.

    10,24
  • Size Yalan Söylediler Çetin Doğan’ın Gözünden 28 Şubat

    • Erbakan 28 Şubat Davası’na neden karşıydı? Atatürkçü askerlerin sanık olduğu kumpas davalarına neden destek vermedi? • 28 Şubatçıların Erbakan’ı istifa ettirdiği iddialarını çürüten resmi belgeler… Erbakan-Çiller protokolü, Erbakan’ın Demirel’e verdiği istifa mektubu ve sürecin tanıklarının açıklamaları… • “28 Şubat sürecinde baskı görmedik” diyen AKP kurucusu… • Çevik Bir’in “demokrasiye balans ayarı yaptık” dediği yalanı nasıl ve nerede imal edildi? • Polisin gözaltına aldığı Aczmendilerin “asker tarafından korunduğu” yalanını söyleyen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı… • 28 Şubat’ın FETÖ’yü nasıl “tekmelediği ve yumrukladığının” belgeleri… Güven Erkaya’nın saptadığı ve ihraç ettiği 12 kişilik FETÖ çelik çekirdeği… • 28 Şubat’ta Karadayı’nın Özel Kalem Müdürü olan Hulusi Akar neden suskun? FETÖ davalarında kimler Akar’ın tanıklığını ve dinlenmesini istedi? • Çevik Bir’e mal edilen “post-modern darbe” tanımını aslında hangi gazeteci kullanmıştı? • Sincan’daki tankların komutanı neden mahkemeye çağrılmadı? • FETÖ Mahkemesinin 28 Şubat Davası’na “müşteki” olarak dahil ettiği o isimlerin hikâyeleri… • 28 Şubat Davası’ndaki FETÖ izleri… • SADAT davaya nasıl müdahale etti?

    8,90
  • Sizin Yıldızınız Kim?

    Küçük bir tohumun koca bir ağacın programını ve özetini taşıması gibi, Asr-ı Saadet de bütün bir insanlık tarihinin özü ve özetik hükmündedir. Asr-ı Saadete mührünü vuran Hz. Muhammed 63 yıllık ömrüyle bütün çağlara ve tüm insanlığa “en güzel örnek” olduğu gibi, onun sahabileri de yol gösterici kutupyıldızı misali, yolumuzu bulmamıza yardımcı olacak bir hayat yaşamışlardır. Elinizdeki kitap işte o hayatlara odaklanıyor. Sahabileri daha iyi tanımak ve onların yaşadığı hayatlardan kendi hayatlarımız için dersler çıkarmak isteyen herkes, bu kitapta aradığını, hatta belik daha da fazlasını bulacaktır…

    7,94
  • Sıfır Kilometre

    Işıklar Sana Evinin Yolunu Gösterecek Birbirimizi uzaktan uzağa sevmek bir göldü, biz de o göle atlayan iki balıktık. O ufacık gölün içerisinde birbirimizi bulduk ve hiç kaybetmeyiz sandık. Oysa hiçbir şey sandığımız kadar kolay olmadı. Yan yana olmak koskoca bir denizdi ve biz bu denizde birbirimizi kaybettik. Binlerce kilometreyi aştık, birbirimize geldik. Oysa şimdi her zamankinden zor bir savaş bekliyor bizi, buram buram hissediyorum bunu. Sonra kulaklığımı takıyorum, telefonumu atıyorum cebime, kendi kendime fısıldamaya başlıyorum içimden… “Işıklar sana evinin yolunu gösterecek…” Bir kez daha tekrar ediyorum: “Işıklar sana evinin yolunu gösterecek…” Sonra bir kez daha… “Işıklar sana evinin yolunu gösterecek…” Ben İzmir ve bu benim evimi bulma hikâyem. İzmir ve Ege’nin ışıklarla dolu karanlık dünyalarının hikâyesi devam ediyor… Üstelik aralarındaki mesafe artık sıfır kilometre! Işıklarınızı yeniden yakmaya geliyoruz, hazır mısınız? “Tüm bu belirsizliklerin ortasında emin olduğum bir şey vardı, o buradaydı ve artık yıldızlarla doluydu üstümüzü kaplayan bu gökyüzü… Her ne olursa olsun, her nasıl olursa olsun.”

    11,39
  • Sıfır Kilometre (Karton Kapak)

    Işıklar Sana Evinin Yolunu Gösterecek Birbirimizi uzaktan uzağa sevmek bir göldü, biz de o göle atlayan iki balıktık. O ufacık gölün içerisinde birbirimizi bulduk ve hiç kaybetmeyiz sandık. Oysa hiçbir şey sandığımız kadar kolay olmadı. Yan yana olmak koskoca bir denizdi ve biz bu denizde birbirimizi kaybettik. Binlerce kilometreyi aştık, birbirimize geldik. Oysa şimdi her zamankinden zor bir savaş bekliyor bizi, buram buram hissediyorum bunu. Sonra kulaklığımı takıyorum, telefonumu atıyorum cebime, kendi kendime fısıldamaya başlıyorum içimden… “Işıklar sana evinin yolunu gösterecek…” Bir kez daha tekrar ediyorum: “Işıklar sana evinin yolunu gösterecek…” Sonra bir kez daha… “Işıklar sana evinin yolunu gösterecek…” Ben İzmir ve bu benim evimi bulma hikâyem. İzmir ve Ege’nin ışıklarla dolu karanlık dünyalarının hikâyesi devam ediyor… Üstelik aralarındaki mesafe artık sıfır kilometre! Işıklarınızı yeniden yakmaya geliyoruz, hazır mısınız? “Tüm bu belirsizliklerin ortasında emin olduğum bir şey vardı, o buradaydı ve artık yıldızlarla doluydu üstümüzü kaplayan bu gökyüzü… Her ne olursa olsun, her nasıl olursa olsun.”

    10,24
  • Sınırsız

    Ben ilk dilek hakkımda, bana dilek tutmayı öğreten adamı diledim. “Renkli ışıkları sönmüş, ıssız ve bomboş lunaparka baktım. Ne kadar da benziyordu bana. Yıllarca ne olduğumu aradım durdum. Buydum ben işte, gece olduğunda terk edilen, ışıkları kapatılan, bomboş kalan bir lunapark… Kaşlarımı çattığımda Cihan’ın yanımızdaki kilitli şalter kutusunun camını anahtarıyla kırıp şalteri kaldırışına şahit oldum. Sonra nutkum tutuldu. Rengârenk ışıklar birdenbire bütün lunaparkı doldurmuştu! Nefesimi tuttum. Çok garip bir andı. Biraz önce kendime benzettiğim lunaparkın ışıkları rengârenk yanıyordu şimdi! Cihan sadece lunaparkın değil, benim de ışıklarımı yakmıştı. Cihan bana ışık vermişti, renk vermişti, o bana hayat vermişti…” Bu hikâye, aşka inancı “Annem babam bile terk etti beni, sen nasıl seveceksin ki?” cümlesiyle sınırlı kalan Deniz’in hayal bile edemeyeceği şekilde sevilmesinin hikâyesi… Cihan ve Deniz’in okuyucuyu her satırda şaşkına çevirecek aşkına tanık olmaya hazır mısınız?

    10,24
  • Sınırsız Dünyanın Yeni Sınırı Başörtüsü

    “Seksenli yılların başında Şerif Mardin’den Sosyal Değişme dersi almıştım. Hoca değişmeyi değil,
    sürekliliği  anlatarak  başlamıştı  derse.  ‘Değişme’ye  âdeta  kutsal  bir  anlam  yükleyen  modernleşme
    kuramlarını  okuduğumuz  bir  dönemde,  sürekliliği  vurgulayan  bir  giriş…  Ardından  ‘Sınıfımızda
    toplumsal  sürekliliğin  çok  bariz  bir  örneği  var’ deyip  susması  ve  cevabını  bizden  beklemesi…  Bu
    sürekliliğin benimle ilgili olduğunu hemen anlamıştım. Hoca için başörtüm, nevzuhur bir uygulama
    değil;  toplumsal  sürekliliğin  bir  göstergesiydi.  Yani  bu  topraklarda  yaşayanlar  yüzyıllardır
    Müslüman’dı.  Ve  kadınlar,  dinlerinin  gereği  olarak  örtünmeye  devam  ediyorlardı.  Eğitim  ve
    kentleşmenin,  dinî  uygulamaları  ortadan  kaldıracağını  iddia  eden  modernleşme  ve  sekülerleşme
    teorilerinin  hilafına.  Böyleydi  ama  ağırlıklı  olarak  son  otuz  yıldır  yasaklar  nedeniyle  bir  ‘sorun’a
    dönüştü  başörtüsü.  Toplumsal  süreklilik  vurgusunun  yerini  bir  nevzuhurluk  vurgusu  aldı.”  Nazife
    Şişman, “başörtüsü”ne “sınırsız dünyanın yeni sınırı” metaforu üzerinden küresel bir çerçeve çiziyor.
    Kavramsal analizlerinde kullandığı mesafe, içeriden tecrübelerin kazandırdığı sağduyu ile birleşiyor.
    Ve şu tespiti yapıyor: “Başörtüsü sadece başörtüsü değil. Kimliklerin belirlendiği, sınırların çizildiği
    satıhta  bir  anlam  taşıyıcı.  Başörtüsü,  sınırsız  dünyanın  yeni  sınırı.  Müslüman  kadınlar,  örtüleriyle
    sınırsız özgürlüğün tecessüm ettiği bedene sınır çiziyorlar, seküler kamusallığın içinde dinî bir alanın
    sınırını tahkim ediyorlar. Bazı sınırları çizerken,  başka bazı sınırları ihlal ediyor; laikliğin, seküler
    kamusallığın sınırlarını zorluyorlar.”
    6,79
  • Sır

    Tarihin çöp sepeti Politik-vizyon Her ne var alemde Aramakla bulunmaz Mürit Satılık huzur Cüz gülü

    5,64
  • Sır Bir Yahya Efendi Romanı

    “Bazıları vardır ki yaşarken ölüdürler ve bazıları da ölüyken diri. Gönlü ölü olanın bedeni diri olsa da ölüdür. Gönlünün sırrını bilen ölse dahi diri… Ölmek dedikleri o sebeple hep aynı değildir işte. Bu âlemi ölü gibi yaşayanlar öte âlemde diri gibi dolaşırlar” dedi Yahya Efendi. Gözlerini kısarak Beşiktaş sırtlarından deryaya bakıyordu. Ölüm bedeni öldürüyor lakin gönlüne dokunmuyordu insanın. … Eskiler İstanbul’un dört manevi muhafızı var diye inanırlarmış. İşte Yahya Efendi o dört manevi muhafızdan biri… Ölse de vazifesi bitmeyen bir gönül eri… Cihan Sultanı Kanuni Sultan Süleyman’ın sütkardeşi İstanbul’un sahipleri toprağın üstünde yaşayanlar değil, altında yaşayanlardır. “Ölümsüz bir aşk mı istiyorsun o vakit ölümsüz olan bir sevgiliye âşık ol” diyor eskiler işte ben de öyle bir âşıktan bahis açıyorum bu kez. Bu dünyadan göçüp giden ama ölmeyen birinden… Yahya Efendi’den… Zira Yunus’un da dediği gibi “Âşıklar ölmez…” … Ölenler yok mu oluyorlar sanıyorsun kâri? Ya ölmeyen ölüler de varsa?

    9,90
  • Sızıntı Wikileaks’te Ünlü Türkler

    Yakın tarihimizin gizlenen gerçekleriyle yüzleşmeye hazır mısınız? • Türk polisi FBI’dan Fethullah Gülen için ne istedi? • ABD Gülen cemaati hakkında ne düşünüyor? • Türk polisi FBI’a verdiği Ergenekon brifinginde neler anlattı? • ABD’li diplomatlara Yaşar Büyükanıt’la ilgili hangi fotoğraflar gösterildi? • İsviçre’deki gizli hesaplar meselesi hakkında neler konuşuldu? • PKK’ya af ABD tarafından nasıl planlandı? • Erdoğan-Gül çekişmesi kriptolara nasıl yansıdı? • Bülent Arınç TSK’yı ABD Büyükelçisi’ne nasıl ve neden şikâyet etti? • ABD AKP’li bakanları nasıl fişledi? • ABD’nin nükleer silahları Türkiye’de mi? • Hangi Ergenekon gözaltıları Amerikalılara önceden haber verildi? Bu soruların ve daha fazlasının yanıtı Wikileaks belgeleri ışığında ortaya çıkıyor.

    9,09
  • Sofie’nin Dünyası Felsefe Tarihi Üzerine Bir Roman

    “Sofi’nin Dünyası” yayınlandığı 1991 yılından bu yana aralarında Korece, Rusça, Japonca, Arapça gibi diller de olmak üzere kırka yakın dile çevrilmiş ve yayınlandığı her ülkede en çok satan kitap olma başarısını elde etmiştir… “Benzer insanların”, yüzeysel bilgilerin geçerli olduğu çağımızda, “3000 yıllık geçmişinin hesabını yapamayan insan günübirlik yaşayan insandır” diyen Goethe’nin günübirlik insanlarından olmama yolunda ciddi bir adım. 15. yaşgününü kutlamaya hazırlanan Sofi, bir gün posta kutusunda “Kimsin” yazılı bir not bulur. Bu sorudan hareketle, bütün bir felsefe tarihinde sorulmuş soruları ve cevapları, sürükleyici bir roman kurgusu içinde anlatan Jostein Gaarder, Umberto Eco’nun “Gülün Adı”nda Ortaçağ teolojisini romanlaştırma gücünü bu kitabında felsefede gösteriyor. Gaarder (1952) özellikle gençliğe yönelik kitaplarıyla tanınan Norveçli bir felsefe öğretmeni.

    13,69
  • Sokrates’in Savunması

    Platon (MÖ yaklaşık 428-MÖ yaklaşık 348): Bugünkü üniversitenin atası sayılan Akademia’nın kurucusu ve hocası Sokrates’i konuşturduğu diyaloglarla felsefeyi yazıya en iyi aktarmış ustalardan biridir. Bu kitapta birbirini tamamlayan dört diyalog yer almaktadır. İlk diyalog olan Euthyphron’da yargılanışının öncesi anlatılır ve dinsizlikle suçlanan Sokrates’in inançları hakkında bilgi verilir. Sokrates’in Savunması’nda ise yargı süreci anlatılmaktadır. Kriton’da hüküm sonrası anlatılır, bir yurttaşın saygı duyması gereken ilkeler tartışılır. Platon’un en şiirsel eserlerinden biri olan Phaidon’daysa Sokrates’in son günü anlatılırken ruh hakkındaki düşünceleri yansıtılmaktadır.

    6,79
  • Sol Ayağım

    Doğuştan beyin felçli olan Christy Brown, konuşmasını ve hareketlerini kontrol edemiyordu. Ama zekâsı ve cesareti onun okuma ve yazmayı, resim yapmayı ve daktilo kullanmayı öğrenebilmesini, hatta bu kitabı yazabilmesini sağladı.
    Christy Brown, kendi yaşam öyküsünü kaleme aldığı bu kitabında bütün bunları öğrenebilmek için sol ayağını kullanarak nasıl büyük bir mücadele verdiğini ve hayata nasıl tutunduğunu anlatıyor.
    Yazarın, bu kitabın devamı niteliğinde sayılabilecek “Her Gün Hüzün” adlı başka bir kitabı daha bulunuyor.
    Sol Ayağım, Christy Brown’ı Daniel Day-Lewis’in canlandırdığı aynı adlı, çok başarılı bir filmle beyaz perdeye de uyarlanmıştır.

    9,09
  • Solgun Ateş

    Çok zordur konuşmak sevgili ölülerimizle,
    Rüyalardan bildiğimiz üzere!
    Endişemizi, kırılganlığımızı, utancımızı
    Görmezden gelirler. Artık eskisi gibi olmayışları
    İnsana fena koyar. Uzak bir savaşta ölen
    Okul arkadaşımız, şaşkın değildir bizi
    kapısında görmekten;
    İşaret eder biraz kaygısız, biraz kederli,
    Bodrum katı odasındaki su birikintilerini.
    SOLGUN ATEŞ

    Nabokov dilimizi kullanmayı ve dönüştürmeyi seçmekle, hepimize şeref bahşetmiştir.
    ANTHONY BURGESS

    10,24
  • Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri

    Londra Misyoner teşkilatı başkanı şöyle konuştu:

    “Biz İngilizlerin müreffeh ve saadet içinde yaşamamız için, müslümanların arasına nifak tohumlarını ekmemiz lazımdır. Onların içinde ihtilaf kıvılcımlarını tutuşturmalıyız. Biz Osmanlı Devleti’nin her tarafına fitne sokarak, onu yıkacağız. Böyle yapamazsak, İngilizler gibi küçük bir millet, nasıl müreffeh olur? İşte Hempler, bunun içindir ki, İslam dünyasını nifak ve fesat ateşine vermeden onları tefrikaya sokmadan geri gelme!”

    6,79
  • Son Ada

    Son Adanın adsız anlatıcısı adını kendisinin koyduğu bu yeri son sığınak son insani köşe olarak niteliyor. Anlattığı nerdeyse bir ütopya Herkes elinden geldiği kadarını içinden geldiği kadarını yapıyordu. Ancak bu durum uzun sürmez Ülkenin darbeci başkanının emekliliğini huzur içinde geçirmek için adaya yerleşmesi bu cennet adada yaşayanların huzurunu kaçıracaktır. Başkan Son Adayı her tür anarşiden kurtarmaya kararlıdır. Adanın halinden hoşnut toplumunu çoğunluğun oyları neyi işaret ediyorsa onu yaparak oluşturduğu kurullar eliyle yönetmeye adanın ağaçlıklı yolunu park ve bahçe geleneklerine göre düzenlenmiş bir hale getirerek başlar. Görünüşte her şey demokratik geleneklere uygundur. Ütopya tam bir distopyaya dönüşürken başta martılar bu gidişe başkaldıranlar da vardır… Livanelinin bu benzersiz yaratıcı romanında insan yapısı otoriteyle karşı karşıya… Yazar bizi dünyamız üzerinde yeniden düşünmeye çağırıyor. Mutlaka okunmalı. Prof. Lenore Martin Harvard Üniversitesi Romanı bitirdiğinizde bir yurdu yok eden kişilerin küçük bir adayı da kolaylıkla yok etmesinin doğal olduğunu anlıyorsunuz. Hasan Akarsu Cumhuriyet

    7,94
  • Son Ada’nın Çocukları

    BİR ÖZGÜRLÜK DESTANI

    Dünyanın en güzel adasında, neşeyle ve barış içinde yaşıyorduk bir arada.
    Ama bir gün adaya esrarengiz bir adam geldi…
    Ve her şey değişti.
    Kimse yaklaşan tehlikenin farkında değildi.

    Zülfü Livaneli’den genç okurlara evrensel ve zaman ötesi bir başyapıt.Barış ve özgürlük uğruna bir diktatöre karşı verilen
    mücadelenin hikâyesi.

    9,09
  • Son Devrin Din Mazlumları (kod40)

    Bu eser, ‘Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar’dan sonra beklenmesi ve ona eklenmesi gereken bir bahsi çerçeveliyor. İmân ve ideal uğrunda umumi mazlumluk davasının çok yakından, öz hayatımızdan, yakın tarihimizden ele alınması ve hususi planda gösterilmesi… Bu yakın tarih ve hususi plân, İttihad ve Terakki ile başlayan, Cumhuriyetle yerleştiğini gördüğümüz İslâm nefretinin zeminini çizer ve o zemin üzerinde en kuduz zulüm kılıciyle düşürülen mazlum başların hikâyelerini anlatır.

    9,09