Sehe 2361–2380 zwischen insgesmt: 3487

  • Ruhun Deşifresi

    Bu kitap, bir yeniden ayağa kalkma kitabıdır. “İnsan-ı kâmil”e giden yolun bir egzersizidir. Mevcut insan varlığımızla medeniyet kurma imkânımızın kalmadığına inanan yazar, medeniyet kurucusu olabilecek insan tipinin yeniden inşası denemesine girişir bu eserinde. Bu eser aynı zamanda, “akıl midesi”nin sağlıklı beslenmesi üzerine yapılmış bir çalışmadır.
    Bu kitapla;
    * yeteneklerimizi kısıtlayan duyularımızın hapishanesinden kurtularak,
    * beynimizin kapasitesini ve potansiyelini keşfederek,
    * uçsuz bucaksız bir deniz gibi olan zekâmızı ve zihnimizi tanıyarak,
    * hafızamızın ve düşüncemizin sınırlarını zorlayarak ruh-beden ilişkisine yolculuk yapacağız.

    9,09
  • Ruhun Hastalıkları ve Çareleri Sufi Psikolojisi El Kitabı

    Ruhları Arındıran Eser

    Bir müminin bu dünyadaki huzuru ve öte âlemdeki sonsuz saadeti, dupduru bir gönle, yatışmış bir kalbe ve dingin bir ruha sahip olup olmamasına bağlıdır.

    Bir bakıma uygulamalı psikoloji el kitabı niteliğindeki bu eseri yazar, inananlar her iki dünyada da gerçek anlamda mutlu olsunlar diye kaleme almıştır.

    Efendimiz aleyhisselâmın “Kendini bilen Rabbini bilir!” sözünden yola çıkan kitap, kendini gerçekten bilmek isteyene, insanın ruh hâllerini bütün yönleriyle gösteriyor. İnsana berrak bir ruh aynası tutuyor. Kişinin benliğini, egosunu, nefsinin dalgalanmalarını bütün çıplaklığıyla gözlerinin önüne seriyor.

    Ve yazar, kişinin sadece ruhsal hastalıklarını göstermekle kalmıyor, her iki cihanda dingin bir hayatı olsun isteyenlere, uygulaması çok kolay reçeteler de sunuyor.

    Bu esere imza atan ve 10. yüzyılda yaşamış olan Sülemî hazretleri, maneviyat âleminin Kuşeyrî gibi devlerini yetiştirmiş seçkin bir âlim ve mürşiddir.
    devamını oku

    6,79
  • Ruhun Malzemeleri

    “İslami edebiyatın ne olduğu üzerinde tartışmaların yapıldığı bir dönemde, biz, gene de bir takım a priori kuralların kılavuzluğuna güvenerek yola çıkmanın sakıncalarını tekrarlamakta yarar görüyoruz” diyen Rasim Özdenören, sanat ve edebiyat yazılarından oluşan bu kitabında, söz konusu ettiği tartışma alanına alışılmış şematik kalıpların dışında bir metot güderek son yüzyılda siyasal ve toplumsal açmazların paralelinde yol alan kültürel kopukluğa ve yerli kültüre sayalı bir edebiyat ortamının oluşmasına İslamî bir bakışla eğiliyor…

    10,24
  • Rüya Postacısı

    Miçi, Rüyalar Ülkesi’nde yaşayan bir rüya postacısı… En büyük hayali de zorlu sınavları geçip rüya senaristi olabilmek. Ancak yüzyıllardır bunu deniyor ve başaramıyor. Tam ümidini kaybetmişken Ali ile tanışıyor ve hayatı değişiyor! Miçi kendi hayallerini gerçekleştirirken aynı zamanda Ali’nin de hayatına dokunacak, onun yaşadığı acıyı atlatmasına yardımcı olacaktır. Tabii yaşadıkları maceralar da cabası! Hayaller için çabalamayı, dostluğun gücünü önemseyen sımsıcacık, heyecanlı ve eğlenceli bir öykü.

    7,94
  • Rüya Takımı

    Ali eline merceği alıp Miçi’nin uzattığı kâğıtlara baktı. “Bunlar da ne?” “Senaryo Değerlendirme Kurulu’nun değerlendirmeleri. Üç değerlendirmenin ikisini batırdım. Üçüncünün de farklı geleceğini sanmıyorum. Yani anlayacağın, işten atılacağım! Sanırım en iyisi kendim bırakmak.” “Yapma Miçiii! Benim tanıdığım Miçi bir işin peşini asla bırakmaz. Bin yılda da olsa becerir ve yapar!” Miçi arkasından çevrilen kötü oyunlardan habersizce işini kurtarmaya çalışıyordu. Neyse ki bu zorlu günlerinde biricik dostu Ali yanındaydı. Üstelik yardıma pek hevesli şaşkın Kiki de onlarlaydı artık. Rüya takımı göreve hazırdı! Miçi ile Ali’nin sınır tanımaz dostluğu bu hikâyede birlik ve beraberliğin gücünü vurgulayan, heyecanlı bir macerayı beraberinde getiriyor.

    10,24
  • Rüya Tuzağı

    “Ah duydunuz mu olanları?” dedi Rila. “Yeryüzünde rüya postacıları birbiri ardına kayboluyormuş. Nereye gittiklerini kimse bilmiyor. Başlarına bir şey gelmiş olmalı!” Miçi şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı. “Ne demek postacılar kayboluyormuş?” “Ben de bu kadarını biliyorum. Yeryüzüne inen postacılar geri dönmüyorlarmış. Peşlerinden giden arama ekipleri de! Ve onları arayanlar da!” İşte bu gerçekten çok kötü bir haberdi. Rüyalar Ülkesi’nin kayıp postacıları bir an önce bulunmalıydı. Ama nasıl? Miçi ile Ali’nin sınır tanımayan dostluğu bu öyküde, sevdiklerine sahip çıkmanın ve birlik olmanın gücünü vurgulayan sıra dışı ve eğlenceli bir maceraya dönüşüyor!

    10,24
  • Rüyalar

    Yazar, psikiyatrist, eğitimci, ressam ve bir de seyyah olan Carl Gustav Jung, rüyalar hakkındaki fikirlerini bu derlemede toplamıştır. Gizemcilik, din, kültür, semboller gibi ana temaları kendine özgü ve maharetli anlatım tekniğiyle okuyucuya sunmuştur. Rüyaları filmsel özellikleriyle teşhis etmiş, ayrıca sadece şahsi planda söz konusu olan “kişisel rüyalar” ile hepimizin tecrübe ettiği ve kolektif bilinçdışının ürünü olan “büyük rüyalar” arasında ayrım yapmıştır. Yirminci yüzyılın en etkin figürlerinden biri olarak Jung, Rüyalar adlı eseriyle kendi ürettiği sıradışı kavramlara anlaşılır tarzda bir giriş yapmakla kalmamış, bunun yanında toplu eserlerinin nitelikli okunması için de en ideal yöntemi sunmuştur.
    8,90
  • Saatleri Ayarlama Enstitüsü

    Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şiiri sembolist bir ifade üzerine kurulmuştur. Aynı anlatım tarzı romanlarına da zaman zaman sirayet eder. Ancak muhteva açısından metafizik eğilimleri ile estetik endişelerini şiire ayırdığı halde, sosyal temalar için nesri seçmiştir. Romanları, zengin hayat hikayesinden taşarak Türkiye meselelerine kendine has yorumlar getirir.

    14,84
  • Sabır

    İlk kitabım olan Sabır’ı, irşat ve tebliğ için kurduğum sosyal medya hesaplarımdan ilham alarak yazdım. Gündelik hayattan bilgilerle karşılaşacağınız için kendinizden önemli bir parça bulacağınızı ve türlü imtihanlarla dolu dünya yolculuğunda samimi bir yol arkadaşı olmasını ümit ediyorum. Sabır kitabı, karanlıklarla karşılaşacak olan okuyucusuna ışık olur, nefes aldırır, umut aşılar ve Rabbini hatırlatır.

    7,94
  • Sabır ve Vefa Timsali Hz. Zeyneb

    Bir tarafta Allah’ın Son Elçisi’nin “Kızlarımın en hayırlısıdır.” diye vasfettiği can paresi
    Hz. Zeyneb… Diğer tarafta nezaketi, anlayışı, cömertliği ve şefkatiyle Hz. Hatice’nin gönlüne taht kuran şair gönüllü yeğeni Ebu’l As… Bu iki mümtaz şahsiyetin muhabbetinden neşet eden bağın gurur, iman, vahiy, ayrılık, hasret ile sınanması… Vahyin “Onları kâfirlere geri göndermeyin!” (Mümtehine Suresi: 10) emriyle ayırdığı bu muhabbetin, yine vahyin ışığında tekrar bir araya gelmesinin zorlu ve çileli hikâyesi…
    Mekke’nin muannid gururunun verdiği ayrılık kör düğümlerinin, ilahi sevgisinin feyziyle çözülmesi ve hasretin bitmesi…
    Hz. Zeyneb’in ve Ebu’l As’ın hayatlarının ve muhabbetlerinin ayrıntılarında, bugünün insanlarının da alacağı çok mesajlar var.
    Kendisi de şair tabiatlı, kaleminden nur damlayan sevgili kardeşim Nurdan Damla’nın bütün bunları destansı ve şiirsel bir lisan ile kaleme aldığı bu eser, gerçekleri romansı bir lezzette aktarmış.Okuyan herkes, bu eserin satırları arasında dolaşırken kendi yüreğine de dokunan bir tılsım, bir haz, bir hatıra yakalayacaktır.
    Mehmet Ali BULUT
    Bir yanda Resul kızı, öte yanda şirke batmış bir koca. Aşk var orada, ümit var. Dua, sabır ve gözyaşı var. “Asi olsa da As, bekle!” demiş kızına babası. Hidayetin muştusunu mutsuz yarınlara sarmalayıp “Ah mine’l aşk!” muskasını iliştirip anne yadigârı gerdanlığına, hazin geceleri nur sabahlara kundak eder Zeyneb. Kitabı okuduğunuzda Peygamber’in gözdesi Zeyneb’in hicranını vicdan ocağında gözyaşları ile yakacaksınız.
    Aşk olsun çile çiçeklerine…
    Sinan YAĞMUR
    devamını oku

    10,24
  • Sabırlı Aileler Merhametli Çocuklar Yetiştirir

    Çocuğunuzu kucağınıza aldığınız ilk anı hatırlıyor musunuz? Yavrumuza zarar gelmesin diye ona bütün merhametimizle sarılıyoruz. Onu kendimizden bile sakınıyoruz. Geceler boyu ayakta kalmaya, çocuğumuzun zamansız ağlama krizlerine sabrediyoruz. Uykusuz kalıyoruz, yorgun oluyoruz, yemek bile yiyecek vakit bulamıyoruz ama yine de ona merhamet etmekten vazgeçmiyoruz. Sonra bir şey oluyor. Biz hassasiyetimizi kaybediyoruz. Çocuğumuz büyüdükçe sabrımız küçülmeye başlıyor. Bir anda öfkeli ve sürekli bağıran bir insana dönüşüyoruz. Ne değişiyor da biz böyle bir insan oluyoruz? Bence neden biliyor musunuz? Biz en çok kendimize, çocuklarımıza, sevdiklerimize göstermemiz gereken sabrımızı, gün içinde sağda solda tüketiyoruz. Asıl ihtiyaç hâlinde kullanamıyoruz. Sabrınızın, gücünüzün tükendiğini ve mutsuz olduğunuzu hissediyorsanız, çocuğunuz ve çevrenizdeki insanlar ile ilişkileriniz bozulmaya başladıysa, geçmişinize “iyi”kiler değil, “keşke”lerin biriktiğini düşünüyorsanız ve en önemlisi de merhametli çocuklar yetiştirmek istiyorsanız bu kitap size iyi bir rehber olacaktır. Babamın babalığından ilham alarak yazdığım bu kitap gelecek güzel günlerinize ışık olacağını umuyorum. Dilek Cesur

    8,90
  • Sabretmeyi Öğreniyoruz / Hadisleri Öğreniyorum

    “Her şeyi yaratan Allah (cc), her şeyi bilir. Peygamberimizi(sav) de Allah seçmiştir. O en güzel ahlakı yaşadı. Bizlere dünyayı Cennet eden dinimizi öğretti. ‘Hadisleri Öğreniyorum’ dizisindeki kitaplar da onun sözlerini, hayatını, davranışlarını çocuklarımıza anlatıyor. Ne güzel!” Hekimoğlu İsmail Dizideki kitaplarda, çocukların ezberleyebileceği uzunlukta ve anlayabileceği konularda hadisler işleniyor. Hadislerde öğütlenen davranışlar, akıcı bir üslupla hikâyeleştiriliyor. Bu hikâyeleri, 5-6 yaşlarındaki çocuklar büyüklerinden dinleyebilir ve 7-8 yaşlarındaki çocuklar kendileri rahatlıkla okuyabilirler.

    4,49
  • Sade Hayat

    “Bir özgürlük ve zenginlik formülü” Ekonomi yirminci yüzyılda insanların hayatına bir din olarak girdi ve onlara tek bir hayat amacı gösterdi: tüketim. Ve insanlar tüketmeye başladılar. Reklamlarıyla kuşattı insanları bu yeni din. Televizyonlarıyla kıskıvrak yakaladı. Bir süre sonra insanlar tüketmekten başka birşey düşünemez hale geldiler. Ömürler tükendi, değerler tükendi, insanlık tükendi, çevre tükendi. Tarihin bu en amansız diktatörlüğünden kurtulmanın bir yolu var: Fazlalıkları atmak. Gürültüden, parazitlerden kurtulmak. Hız düşürmek. Sonrası, hem dış dünyanın, hem iç dünyamızın güzellikleriyle baş başa, alabildiğine renkli ve zengin bir hayat…

    7,94
  • Şafak Yazıları

    Ümitsizlik diyarına gitme, ümit burada Karanlıklar diyarına gitme, güneş burada Gönül seni, gönül ehlinin diyarına Ten seni, su ve çamur hapsine çeker O zaman gönüldaşdan gönül gıdası al da Gönlün gıdalansın Mevlânâ Şafak Yazıları, din, felsefe ve metafizik konular üzerinde yoğunlanmış bir akademisyen olarak tanıdığımız Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç’ın 15 Temmuz hadisesinden gençler arasındaki ahlâkî çözüntüye kadar geniş bir yelpazede yazdığı yazılardan oluşuyor. Yürüttüğü diplomatik görev dolayısıyla İslâm dünyasının en ücra köşelerine kadar uzanan yeryüzü seyahatlerinde dünyada olup bitenleri yerinde gözlemleme imkânı bulan Kılıç, gündemde olan toplumsal, siyasal ve dinî konuları sûfî perspektifinden değerlendirirken can alıcı toplumsal yaralara salt güncel politika, istihbarat ve gazetecilik analizleri üzerinden cevap bulmak yerine, Oluş âleminde her olan bitenin kökleri sebepler âlemindedir, görüşünün izlerini sürerek sadra şifa çözümler arıyor. İslâm tasavvuf geleneğinin kaç asırlık tecrübesine sırtını döndüğü için tefekkür gücünü yitiren ümmetin evlatlarına, günlük olanı yorumlarken de kalıcı esaslardan vazgeçmemeyi, meselelere çözümü taşrada değil içeride aramayı, içeriye dönmeyi hatırlatıyor.

    9,09
  • Şafak Yazıları II

    “Biz birleştirmeye geldik, ayırmaya değil,” düsturuyla yola çıkarak kökü gelenekte, dayanağı sebepler âleminde olan güncele dair disiplinlerarası değerlendirmelerini Şafak Yazıları ile sunan Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, bu kez, yine Yeni Şafakgazetesinde, zâhiren daha kısa bir zaman dilimi içinde fakat bâtınen belki de en yoğun dönemlerden birinde kaleme almış olduğu yazılarını Şafak Yazıları II ile okuruyla buluşturuyor. Görünüşte şekle ve surete dayalı işleyen fakat işin özünde dayanaksız tartışmalardan manen bunalıp yeni arayışlar içine giren günümüz insanının bu boşluğu doldurma çabalarına, kökü asırlara uzanan İslam tasavvuf Geleneğinde olan, muhtevası ise fıtratına temayül eden insanoğlunun kadim felsefesini, bilimini, matematiğini işaret eden bütüncül bir mesajı haiz ilim, tarih, edebiyat, kültür ve seyahat yazılarıyla cevap arıyor. Kendisine Türkiye’nin Endonezya büyükelçiliği görevi tevdi edilinceye kadar ilk kitabın akabindeki dokuz ay boyunca irfan merkezinde haftalık yazılar kaleme alan Mahmud Erol Kılıç, bu vazife ile yazılarına bir virgül koyuyor ve aslında, aynı idrak ile farklı düzlemlerde görevler ifa edeceğini belirtiyor. Zira derviş ol kişidir ki, bulunduğu her mekânın Yaradan’ın mülkü olduğunun bilincindedir. Bir yeri olmayan insan için her şehir ona yerdir Derviş nerede gecelerse orası onun sarayıdır Merd-i Hudâ için maşrık da magrib de garib değildir Zira her nereye gitse orası ona mülk-i Hudâ’dır (Hazret-i Hâfız-ı Şîrâzî)

    6,79
  • Sağlığına Format At

    Sıkı durun! Çünkü çok ama çok şaşıracaksınız… Uyarayım, ezberinizi bozacağım! Hastalıklar konusunda hiç ama hiç duymadığınız şeyler anlatacağım size. Sağlık konusundaki paradigmaları değiştirecek, bildiklerinizi geçersiz kılacak bir kitabı tutuyorsunuz elinizde. Hastalık diye adlandırdığımız şeyin aslında bambaşka bir şey olduğunu anlayacak ve Artık Korkmayacaksınız! Çünkü Aslında Hastalıklardan Korkmak İçin Hiçbir Neden Yok! Kilo sorunlarından diyabete, yüksek tansiyondan romatizmaya, alerjilerden kalp krizine ve hatta kansere kadar tüm hastalıklar beynimizde bir şalterin yukarı kalkmasıyla başlıyor. Ben şimdi size o şalteri geri indirmenin yöntemini anlatacağım.

    10,90
  • Sağlıklı Günler / Kral Şakir İlk Okuma Kitabı 2

    Selam arkadaşlar ben Şakir, herkesin bildiği şekilde Kral Şakir! Ben ve benim çılgın ailem bu sefer de ilk okuma kitaplarıyla maceradan maceraya koşuyoruz. Bu hikâyede köydeki akrabalarımızı ziyarete gidiyoruz. İyi beslenmediği için hasta olan Tanju Ağabey’i iyileştirmek için işe koyulduk. Tanju Ağabey köydeki sağlıklı yiyeceklerle iyileşebilecek mi hikâyenin sonunda hep birlikte öğreneceğiz.

    4,795,64
  • Sahabe Ailesinde Sorumluluklar

    Müslüman ailesinde erkek ailenin reisi olmakla birlikte hakları ve yetkileri sınırsız değildir. İslam dini onu aile reisi olarak belirlemiştir. Zira iki cins arasında yaratılış/fıtrat itibariyle aile reisliğine uygun olan erkektir. Burada kadınlara haksızlık yapıldığı veya kadınların ikinci plana atıldığı gibi bir düşünce akla gelmemelidir. Erkeğin ailenin reisi ve idarecisi olarak seçilmesi yüklerin ve sorumlulukların büyük kısmının ona verildiği anlamına gelmektedir. Ailenin temel taşlarından olan kadının hakları, bunun yanında da sorumlulukları bulunmaktadır. Cahiliye Arap döneminde kadınlar ailede kocasının kölesi mesabesindeyken, İslâm onlara ailenen kuruluşundan, sonlandırılmasına kadar aile yaşamının her evresinde ve sosyal hayatın her kadamesinde haklar vermiştir. Bununla beraber kadınların aile içinde hakları sınırsız olmayap kendilerine verilen hakların yanında sorumlulukları bulunmaktadır. Ailenin baba ve anneden sonra diğer fertleri olan çocukların da anne babalarına karşı ve kendi aralarında hakları ve sorumlulukları bulunmaktadır. Bu çalışmamız boyunca konular İslam öncesi cahiliye Arap hayatından ve Hz. Peygamber (s.a.s) dönemi sahâbî hayatından örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır. Örnekler Resûlullah’ın döneminden olsa da bilindiği üzere bu dönem sadece Araplar için değil tüm Müslümanlar için referans niteliği taşımaktadır. Bu açıdan burada verilen örnekler bizim için aile bireyleri arasındaki sorunların çözülmesinde önem arz etmektedir.

    7,94
  • Sahabe ve Değer Sahabenin Faziletine Mutedil Bir Yaklaşım

    Sahâbe Resûlullah’ın (sas) yakın arkadaşları olma, vahyin sebeb-i nüzûlüne, hadislerin sebeb-i vüruduna şahitlik etmeleri, Arap diline vakıf olmaları ve dini sonraki nesillere aktarmaları gibi mümtaz hasletleri taşıdıkları için Müslümanlar nazarında erken dönemden itibaren ilginin merkezinde bulunmakta ve bunun kıyamete kadar devam edeceği de anlaşılmaktadır. Tarihî süreçte siyasî rekabet ve itikadî tartışmalara bağlı olarak oluşan farklı anlayışlar, ashâba gösterilen bu rağbet sebebiyle onlar hakkında yaptıkları yorum ve değerlendirmelerde bazı ifrata ve tefrite kaçtıkları görülmektedir. Sahâbe hakkında olumlu veya olumsuz yaklaşım sergileme etki ve tepki sonucuna bağlı olarak yapıldığında bazı aşırılıkların görülmesi mümkündür. Bundan dolayı ashâba dair âyet ve hadislerin incelenmesi, Hz. Peygamber-sahâbe ilişkisinin araştırılması, sahâbe-tâbiîn arasındaki münasebetin boyutu tespit edildiğinde; ashâbın değeri ve fazileti hakkında daha isabetli bir tahlil yapma imkânı yakalanacaktır. Bu yüzden sahâbenin değeri ve fazileti hakkında çok farklı görüş ve iddialar göz önünde bulundurulduğunda; elinizdeki bu çalışmanın mutedil yaklaşımı yansıtan bir eser niteliği taşıdığı görülecektir.

    10,24