Sehe 2061–2080 zwischen insgesmt: 3487

  • Mukaddime

    Mukaddime; ünlü İslâm devlet adamı, âlim, tarihçisi İbn Haldun’un 1377’de kapsamlı bir dünya tarihine giriş olarak yazdığı abidevî eseridir. Kitap, tarih ve sosyoloji felsefesinin genel meselelerine ansiklopedik ayrıntılarıyla girmekle birlikte, kendi içinde bir bütün oluşturması özelliğiyle şimdiye dek bilinen en iyi çalışmadır. Çağın öteki eserleri arasında, çözümleyici yeteneğinin genişliği ve tazeliği, insanlığın toplu bir görünüşünü ve toplumsal örgütlenmenin biçimlerini vermeye çalışması bakımından eşsizdir. İslâm’ın tarihî başarılarının özet bir çalışması olarak da Avrupa’da yazılmış benzeri çalışmaların çok ilerisinde bir eser sayılmaktadır.

    Mukaddime’nin sözlük anlamı giriş demektir. İnsanın siyasî ve toplumsal örgütlenmesinde meydana gelen değişikliklerin bir modelini ortaya çıkarmak için bir tarihçinin giriştiği ilk çaba olarak kabul edilebilir. Yaklaşımında akılcı, yönteminde çözümleyici, ayrıntılarında ansiklopediktir. Geleneksel tarihçilikten tam bir kopmayı temsil eden Mukaddime, alışılagelmiş kavram ve kalıpları ortadan kaldırarak, yalnızca olayları sıralamanın ötesinde tarihin bir açıklamasını, tarihin felsefesini bulmaya çalışır.

    14,90
  • Mükafat

    Kimi kem hatıralar vardır, yâd ettikçe, aklınıza geldikçe hüzünlenirsiniz. Lâkin kimileri de vardır ki, hatırladıkça mazideki hadisenin kahramanları Allah’ın rahmetine kavuşmuş olsalar dahi fazla hüzünlenmez, hattâ böylesi insanlarla bir vakitler birlikte olup sohbet ettiğiniz için kendinizde bir hoşluk hisseder, belki o aziz dostun/dostların hasretliği ile derin bir ah çekseniz de hatıralarınız hayra yönelik oldukları için nihayetinde sevince garkolursunuz. Bedir Yayınevi’ne çok çok teşekkür. Bendenize (haberkalem.com için) merhum hocam Mehmed Şevket Eygi’nin verdiği hususu yazıları kitap haline getirip kalıcı faydalı bir eser olarak yayınladıkları için… Kitap mündemici (muhteviyatı) 95 kıymetli makalenin muhterem okurlarımıza faydalı olacağına kesin inancım var. Kesin itimadım olan ise, okur kitlesinin bu kitaba gereken ilgiyi gösterecekleridir. Üstadın ruhuna gani rahmet. Elinizdeki kitap altınla tartılsa yeridir. Allah için okuyalım ve okutturalım. Gayret bizden tevfik ve hidayet Allah’tandır. Ramazan Ercan Bitikçioğlu

    9,09
  • Mükemmel Annenin El Kitabı

    “Gündüz ne zaman büyüyecekler,
    Gece ne çabuk büyüdüler diye ağlayan tüm annelere..”
    Arka Kapak Yazısı :
    Mükemmel anne olmayı hedefleyenlere,
    Mükemmel anneliği ıskalayanlara,
    Yeni doğum yapanlara,
    Planladığı gibi doğuramayanlara,
    Sütü olup emziremeyenlere,
    Emzirip sütü gelmeyenlere,
    Vicdan azabından uyuyamayanlara,
    Gece boyu nöbet tutanlara,
    Ayağında sallayarak uyutanlara,
    İki kaşık yedirmek için kırk takla atanlara,
    Lohusa topuzu ile yaşayanlara,
    Birlikte büyüsünler diye ikinciyi düşünenlere,
    Sonra birlikte delirenlere,
    Yardımsız çocuk büyütenlere,
    Dışarıda çalışanlara,
    Evde çalışanlara,
    Üç saatlik uykuyla dünyayı kurtaranlara,
    Pes edenlere,
    Gülenlere,
    Ağlayanlara,
    Gündüz ne zaman büyüyecekler,
    Gece ne çabuk büyüdüler diye ağlayan tüm annelere…
    “Hepsi geçecek…”
    devamını oku

    10,24
  • Mürebbiye

    Mürebbiyeleri katı bir ahlak anlayışının kurbanı olurken, yetişkin dünyasının gaddarlığıyla tanışan iki masum çocuk; Como gölü kıyısındaki bir otelin dingin ortamında gözüne kestirdiği bir genç kıza imzasız aşk mektupları yazarak zalimce bir oyuna girişen görmüş geçirmiş beyefendi; Tirol Alplerinde küçük bir lokantada gençliğinin platonik aşkıyla karşılaşan, artık düşkün ve yaşlı olan bu adama yıllar öncesinden duyduğu gönül borcunu ödeme fırsatı bulan evli bir kadın; bir genç kızın yarı histerik şefkat arayışında ifadesini bulan susuzluktan kurumuş toprak ve sıkıntılı yağmur bekleyişi. Zweig bu öykü derlemesinde, dönüştürücü deneyimleri sağlam anlatılara dönüştürmekteki ustalığıyla yine insanın kusurlarını, özlemlerini, karşılaştığı engelleyici durumları empatiyle çözümlüyor.

    4,49
  • Musa & Khidr

    „O Musa, dein Wissen ist nicht das Größte; beim Zusammenfluss der beiden Meere wirst du Khidr, einen Meiner Diener finden. Sein Wissen ist größer als das deinige!“ „Doch wie soll ich Deinen Diener finden?“ wollte Musa (a.s.) wissen. So beginnt die Geschichte von Musa (a.s.) und Khidr, einer zeitlosen Erzählung voler Weisheit, die heute genau so aktuell ist wie damals vor über 2000 Jahren. Ab ca. 10 Jahren. Hochwertiger Druck im Hardcover und vollfarbig im Format 20cm x 24cm Herausgegeben vom Al-Waha Verlag

    14,95
  • Müslüman Gençler İçin İrade Terbiyesi

    Tarih Boyunca Müslüman öncülerin, liderlerin, rehberlerin, dava adamlarının, mücahitlerin, şehitlerin ve salihlerin hayatını incelediğinde onların hayatında özellikle üç özelliğin öne çıktığını göreceksin. Bunlardan birincisi, görenlerde hayranlık oluşturan muhteşem bir ruh ve irade terbiyesidir. İkincisi, hayatı saniyelerle yaşamaya odaklanmış muazzam bir zaman bilincine sahip olmalarıdır. Üçüncüsü ise her türlü yoğunluğa rağmen asla terk etmedikleri manevi programlardır.
    7,90
  • Müslüman Gençlere

    Ben Müslümanım elhamdülillah.” diye başlıyor yazar kitabına ve devamında insanın kalbine ok gibi saplanan ve içini kanatan cümleler kuruyor: “Irak’ta bombalanan benim, Akdeniz’de boğulan, Arakan’da yakılan, Afrika’da aç kalan, Filistin’de kolları kırılan, Afganistan’da ve Libya’da unutulan… İffeti kirletilen, evleri başına yıkılan benim, Bağdat sokaklarında köpeklere parçalatılan çocuğum ben, Afrika’da akbabalara yem edilen, Suriye’de yetim kalan, Doğu Türkistan’da anasının karnında katledilen çocuk da benim…” Bu cümlelerle her şeyin sona erdiğini düşündüğünüz anda karşınıza bir ayet çıkıyor ve gece sanki birden gündüze evriliyor “Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer inanıyorsanız üstün olan sizlersiniz.” (Al-i İmran 3/139)

    Bu kitapta; zulmü hissedeceksiniz, bazen kalbinizden bazen de beyninizden kurşunlar yiyeceksiniz ama neticede birliğin ve adil olanın insanlık için ne manaya geldiğini en iyi görenlerden biri siz olacaksınız.

    5,90
  • Müslüman Hayatında Vakit

    Kur’ân’da ve hadislerde çeşitli vesilelerle ve değişik şekillerde zamana temas edilmektedir. Bunların başında ise, zamanın önemi ve Allah’ın (celle celaluhu) ne kadar büyük bir nimeti olduğu beyan edilmektedir. Nimetler dile getirilirken, Allah’ın insanoğlu üzerindeki lütfunu beyan hususunda Kur’ân şöyle der: Sürekli olarak yörüngelerinde hareket eden ay ve güneşi, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verdi. O, kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size verdi. Allah’ın nimetlerini saymak isteseniz sayamazsınız. İbrahim, 33-34. Şu bir gerçektir ki; vakti boşa harcamak, malını gereksiz harcayarak saçıp savurmaktan daha tehlikeli bir durumdur. Mallarını boşa savuranlardan ziyade, vakitlerini boşa harcayıp savuranların cezalandırılması gerekir. Çünkü kaybedilen servet tekrar kazanılabilir. Ancak kaybedilen zaman bir daha geri getirilemez.

    5,64
  • Müslüman Kardeşler Teşkilatı

    Sadece Mısır İslâmî hareketinin değil tüm dünyadaki İslâmî hareketlerin 20. yüzyıl içerisinde en dikkat çekicilerinden birisi de hiç şüphesiz ki İhvan-ı müslimîn hareketidir. Yerel bir hareket olmasına karşın Afrika ve Orta Doğuda ciddi bir karşılık bulan bu hareket Türkiye’deki hareketleri de derinden etkilemiştir.

    Proğramı, proğramının uygulanmasındaki ciddiyeti ve mücadele azmi İslâmî hareketler tarafından örnek alınması gereken bu teşkilat İslâm anlayışındaki saflık ve netlik açısından da dikkate alınmalıdır.

    Bizzat Hasan el-Benna tarafından bir konferans şeklinde; teşkilatın yapısı, eğitim anlayışı, hareket metodu, din anlayışı, diğer gruplara bakış açısı her yönüyle ele alınarak anlatılmıştır.

    İhvan hareketini tanımak-anlamak isteyenler için mutlaka okunması gereken bu kitap en önemli başvuru kaynağı sayılabilir.

    5,64
  • Müslüman Olmam Neyi Gerektirir?

    “İnsanların çoğu, ya kimliklerinde “Dini İslam’dır” yazılı oldukları için veya müslüman anne ve babanın çocukları oldukları için müslümandırlar. Gerçekte ise bu her iki grup da müslüman olmalarının manasını anlamıyorlar. Bu dine mensup olmanın neyi gerektirdiğini bilmiyorlar. Bu sebeple onların bir yerde, İslâm’ın ise bambaşka bir yerde olduğu görülür. Bu kitabı yazmamın gayesi bütün bu sorulara cevap vermek ve her müslümanın gerçek manada İslâm’a mensup olması ve gerçek bir müslüman olabilmesi için İslâm’ın kendisinden ne istediğini ve vazifelerini açıklamaktır.

    6,79
  • Müslüman Saati & İslam’da Günler, Aylar, Kandiller ve Bayramlar

    Müslüman Saati, Annemarie Schimmel’in Müslümanların Hicret ile birlikte kabul ve tüm mübarek vakitlerini bu milada göre idrak ettikleri hicrî takvimin oldukça detaylı bir incelemesidir. Schimmel, bu tematik çalışmasını yıllar, aylar, haftalar ve günler olarak tasnif ederken haftanın günlerinin manevî önemini açıklıyor. Yas ayı Muharrem’i, Mevlid ayı Rebiülevvel’i, Mirac ayı Receb’i, Üç Aylar’ın ortası Şaban’ı, oruç ayı ve on bir ayın sultanı Ramazan’ı, Hac ayı Zilkade’yi ve Kurban Bayramı’nı oldukça detaylı bir şekilde, dünya Müslümanlarının din üzerine kurulu gelenekleri özelinde ve akıcı tasavvufî neşvesiyle, Hakk ehlinden beyitler eşliğinde ele alıyor.

    Schimmel, “Dehre sövmeyiniz çünkü ben dehrim!” hadis-i kudsîsinin önemi ve derinliği çerçevesinde, İslam’da zamanın döngüselliğini ve bu dairevî hareketin tasavvufî kavramsallaştırmasını vazıh bir şekilde ortaya koyuyor.

    6,79
  • Müslüman ve Siyaset

    Günümüz Müslüman’ı iki konuda tam bir bunalım ve kriz içindedir. Bu krizin temel sebebi İslam dininin doğru bir şekilde öğrenilmemesidir.
    Bu iki konu şudur:
    Birincisi; MARİFETULLAH; Allah (c.c)’ı bilip tanımak, kudretine güvenip İslam’a tabi olmaktır.
    İkincisi; MERİFETÜNNEFS; insanın kendisini bilmesi ve tanımasıdır.
    Bu iki konu ilimdir ve insanlar bu iki konuda derin bir cehalet içindedir.
    Bu asrın Müslümanları olarak bu iki konuda derin cehaletimizi ortadan kaldırmadan içinde bulunduğumuz bunalım ve krizden kurtulmayız.
    Müslümanların ve bütün dünya insanlığının kurtuluşu, Milli Görüşün topluma telkin ettiği, Adil Düzenin ve Yeni Bir Saadet Dünyasının kurulmasına bağlıdır. Bu bir siyasettir ve bu siyasetin üstün hale gelmesi, ben Müslümanım diyenler için bir iman ve kulluk görevidir. Bu çalışmada yer alan yazılar, Müslümana siyaset sorumluluğunu hatırlatan yazılardır.
    İşimize İslamsız Saadet Olmuyor ile başlıyoruz. Muradın gerçek hakikatini en iyi bilen Allah’tır.

    7,94
  • Müslüman’ın Diyeti

    “İslam, sadece kendine inanan Müslümanların değil, tüm insanların ve gezegende yaşayan tüm canlıların sağlığıyla ilgilenir. Ben de Müslüman’ın Diyeti’ni herkese yazdım. Şifa arayanlara, iyileşmek isteyenlere, az yemeyi başaramayanlara, hazcı tüketimden sıkılanlara, hayatında ‘temiz’ bir sayfa açmak isteyen herkese…” Kemal Özer Gıda Hareketi Lideri Kemal Özer, bu çalışmada haz eksenli tüketim biçiminin ve kirletilmiş gıdaların, şişmanlık, obezite ve diğer hastalıklarla olan ilişkisini ele alıyor. İnsanları şişmanlıktan ve mutsuzluktan kurtarmak için ‘temiz ve sağlıklı’ bir beslenme modeli kuruyor. Nefsinizi, az ve öz yemeye ikna etmenin yolunu gösteriyor. Kur’an-ı Kerim’de önerilen ve Hz. Peygamber’in de bilfiil hayatında uyguladığı ‘doğru beslenme ilkeleri’ni açıklıyor. ‘İslam’ın mutfağı’nı ve ‘Hz. Peygamber’in yeme-içme prensipleri’ni daha önce benzeri yapılmamış bir bütünlükle derliyor. Kemal Özer, halkın çok merak ettiği sorulara da yanıt veriyor: Beslenme ve kısırlık arasında ilişki var mı, kısırlıktan kurtulmak için nasıl beslenmek gerekir? Batı tıbbının da kabul ettiği orucun, insan vücudundaki iyileştirici etkisi ne? Şişmanlamamak/zayıflamak için atılacak ilk üç adım hangisi? Çocuklarının da geleceğini düşünen ‘akıllı’ bir ailenin mutfağında neler olmalı, neler olmamalı? Yemekleri hangi sırayla yemeli? Sofra nasıl olmalı? Özer’in bu son soruya verdiği yanıt ise her şeyi özetliyor: “Sofranız, evinize misafir olan Hz. Peygamber’in de yiyebileceği bir sofra olmalı!”

    9,09
  • Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler

    İnsanın, toplumsal hayatı gibi düşünce hayatının da karmaşıklaştığı bir dünyada “müslümanca düşünme”nin imkân ve yöntemi nedir? İslâm konusunda yeterli “malumat”a sahip olmak, “müslümanca düşünmek için yeter mi? İslâm özü ve bütünüyle kaynaştırılamayan bilginin, düşünme etkinliğini oryantalist bakış açısına mahkûm etmesi kaçınılmaz olmayacak mı? Edebiyat ve özellikle öykü alanındaki başarılı ürünleriyle de tanınan Rasim Özdenören, bu önemli sorunları kuşatıcı bir perspektifle gündeme getirmekte ve sahip olduğu zengin birikimini başarıyla işleyerek, tartışmaktadır.

    6,79
  • Müslümanlar Nasıl Kardeş Olur?

    Müslümanların kardeşlik, birlik ve beraberlik duygusunun temelleri hicretle birlikte atılmıştır. Yüzyıllar geçmesine rağmen bu kardeşliği parçalamak isteyenler emellerinden hâlâ vazgeçmiş değildir. İslam’ın ortaya koyduğu sistemi parçalamak için Müslümanları mezhepsel ve ırksal olarak birbirlerine düşürmeye çalışmışlar, belli dönemlerde ise başarmışlardır. Müslümanlar bölünmeden, parçalanmadan kardeşliklerini nasıl yürütebilirler?

    Bu kitap, geçmişten bu yana Müslümanları felçli bir hasta gibi hareketsiz bırakmak için kurulan tuzakların, çıkan ihtilafların nasıl bertaraf edileceğine dair görüşleri sunmaktadır. Herkesin elinde bulunması gereken bu kitap, fikir dünyasında yeni ufuklar açarak kardeşliğin pekişmesinde rol oynayacaktır.

    4,49
  • Müslümanlarda Siyasal Tasavvur

    İslâm ve siyaset ilişkileri öteden beri hararetli tartışmalara konu olmuştur. Bu konudaki düşünce ve tezlerin derinlikli olarak değerlendirilmesi ancak İslâm siyaset ilişkilerinin tarihsel tecrübeyi dikkate alacak bir şekilde analiziyle yapılabilir.
    Işıl Arpacı, akıcı bir dille kaleme aldığı kitabında, İslâm-siyaset ilişkilerini, İslâm’ın siyasetinden “siyasetin İslâm”ına, İslâmcılık akımından Türkiye tecrübesinin özgünlüğüne değin İslâm dünyasındaki din-siyaset ilişkilerini çeşitli boyutlarıyla ele alarak bu ihtiyaca cevap veriyor. İslâm’ın siyasetine yön veren ana kavramlar ışığında “siyasetin İslâm”ının ortaya çıkardığı “tarihsel” gerilimi ve bunun tezahürlerini inceleyen Arpacı, aynı zamanda modern zamanlarda İslâm’ın düşünsel açıdan siyasallaşmasına dikkat çekiyor.
    İslâm siyaset ilişkilerini, aktörler zemininde inceleyen Müslümanlarda Siyasal Tasavvur geniş bir perspektifle, İslâmcılık, din devlet etkileşimi, kolonyalizm, küresel bir durum olarak ortaya çıkan liberal İslâm gibi oldukça kapsamlı bir tartışma zeminini ele alıyor.

    devamını oku

    11,39
  • Müslümanların Tarihi

    İslam Tarihi üzerine çalışmalarıyla bilinen ve 40 yılı aşkındır hem yetiştirdiği öğrenciler hem de yayınladığı kitaplarla onbinlerce kişi üzerinde önemli etkileri olan İhsan Süreyya Sırma Hoca, ‘hayatının eseri’ mesabesinde olan çalışmasını tamamladı ve bu değerli eser Beyan Yayınları tarafından yayına hazırlanarak okuyucularının istifadesine sunuldu.

    36,69
  • Mustasfa İslam Hukukunun Kaynakları

    Gazzâlî’nin Mustasfâ’sı, İslâm hukukunun kaynaklarının belirlenmesinde ve hüküm elde edilmesi sürecinin metodolojik çerçeveye oturtulmasında temel eserlerden biridir. Eserinde tümdengelim usulünü kullanan Gazzâlî, özellikle bütün ilimler için bir giriş olarak gördüğü mantık konusuna kitabında yer vermesiyle gelenek içinde önemli bir dönüm noktası teşkil eder.

    Mustasfâ’yı diğer fıkıh usulü kitapları arasında öne çıkaran hususlardan biri de yazılış amacıdır. Kendisini mutlak müctehid konumunda gören Gazzâlî, Mustasfâ’yı belli bir mezhebi savunup üstün göstermek amacıyla ya da bir ders kitabı olarak kaleme almamıştır. Bu eseri telif amacı, öncelikle kendi metodolojisini ortaya koymak ve ictihad basamaklarını tırmanmak isteyenlere rehberlik etmektir.

    devamını oku

    22,89
  • Musul Meselesi – Petrol Fırtınası 2

    Osmanlı İmparatorluğunun kesin tasfiyesinin yapıldığı yer İsviçre’nin Lozan şehridir. Türkiye Lozan’da, sadece bir imparatorluğu ve ona bağlı müesseseleri değil, Türklükleri asla şüphe götürmez birçok Türk toprağını da yeni devletin hudutları dışında bırakmıştır. Türk milleti için daimi ıztırap konusu olacak bu yerlerden bir tanesi de Musul’dur. Lozan’da Türkiye’yi temsil eden barış heyetinin reisi İsmet Paşa’nın, hangi görüş çerçevesi içinde Musul’dan vazgeçmek mecburiyetinde kaldığı henüz kesin olarak anlaşılmış değildir; ancak, Musul’un Türkiye sınırlan dışında bırakıldığı da bir gerçektir ve Türk milleti, birçok Türk anavatan parçalarının yurt dışında bırakılması emr-i vâkiine, Musul meselesinde de ıztırap çekerek şahit olmuştur. Musul’un Türklüğü bahsinde herhangi bir anlaşmazlık söz konusu değildir. Musul’un Türklüğüne biz değil, bizden çok yabancılar tanıklık etmişler ve Lozan’ı bir bakıma Musul meselesinde adeta mahkûm etmişlerdir. Okuyacağınız bu eser, şahsen bizim bakış açımız değildir. Bu eserin her satırındaki her kelime, virgülüne varıncaya kadar, yabancılardan kurulu bir heyetin hazırladığı ve mensubu bulunduğu Cemiyet-i Akvam’ın genel kuruluna verdiği gerekçeli raporun kendisidir.

    7,94