-
-
Bir Alimin Günlüğü Gördüklerim, Düşündüklerim, Eleştirilerim, Öğütlerim
Bu eser, engin ilmi ve ilgi çeken görüşleriyle sadece İslâm dünyasında değil, Batı âleminde de kendini kabul ettirmiş bilge bir âlimin eseridir. Diğer Avrupa dilleri bir yana, sadece Fransızcaya üç kere çevrilmiştir. Yazar, 20 sene boyunca tuttuğu notları, günlükleri, değerlendirmeleri, şahit olduğu ibret verici hikâyeleri ve öğütleriyle 850 yıl öncesinden günümüze ışık tutuyor. İbnü’l-Cevzî, kendi gözlemlerinden hareketle, insanoğlunun farklı yönlerini gözler önüne seriyor, o yüzden de halk kesiminden en yüksek düzeydeki ilim ve fikir adamına kadar herkese sesleniyor. Bu eser, döne döne okuma isteği uyandıran, vazgeçilmez bir başucu kitabıdır. Zevkle okunacak, çok şey öğrenilecek bu kitabın sayfalarına öylesine bir göz gezdirmek bile insana, ihtiyaç duyduğu huzurun ve mutluluğun tatlı nefesini hissettirecektir.
-
Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed (sas.) ve Öğretim Metotları
Merak ve öğrenme duygusu insanlık tarihi kadar eski bir kavramdır. Her insan doğar doğmaz bilmeye, öğrenmeye başlar ve çok azı öğrendiklerini öğretme melekesi kazanır. Elinizdeki eser, bilginin her şeyi kuşattığı bu çağda değişen ve gelişen eğitim metotlarına öncülük edecek ipuçları sunmaktadır. Ayrıca muazzam hayatıyla tüm insanlığa örnek olan Peygamber Efendimiz’in öğretimde kullandığı farklı ve etkili yöntemleri sade bir üslupla anlatmaktadır. Otuz yılı aşkın bir çalışmanın ürünü olan bu müstesna eser cehaletin düşmanı olan her yaştan okuyucunun başucu kitabı olmayı hak etmektedir
-
BİR İBADET OLARAK CİHAD
Cihad, vahyi hayata hâkim kılmak; Müslüman’ın hayatı vahiyle anlamlandırma çabası; yeryüzünde fitneden eser kalmayıncaya kadar elle, dille çalışmak ve kötülüklere müdâhil olmak; velayetin mü’minlere tevdî edildiği Medine’yi oluşturup insanların din, akıl, mal, can ve namus emniyetini sağlama ameliyesi; bu ameliyenin gerçekleşmesi için mü’minlerin safında bulunarak onların gücüne güç katmak ve meşru vasıtaları kullanmaktır
-
Bir İnkılaptır Namaz
Niçin namaz kılıyoruz? Daraldığında namaz kılan bir Peygamber’in(s.a.v.) ümmeti, niçin namaz kılarken daralır? Namazın mana haritasında neler var? Kıyam, rükû, secde bize ne söyler? Bedenle kılınan namazları, nasıl yürekle de kılarız? Hangi namaz; fikirde kıvam, harekette kıyamdır? Sahâbeyi bir dünyadan alıp başka bir dünyaya taşıyan namaz, bizi de mâsivâdan mâverâya götürür mü? Madem namaz kötülükten alıkoyar, Âlem-i İslâm’daki bunca münkerât niyedir? Nasıl Huşû ile namaz kılarız? Niçin namaza “Allah-u Ekber”le başlar; neden eğilirken, kalkarken, secdede, rükûda “Allah-u Ekber!” deriz? Hangi ezan insanlığı uyandıracak; yürekle okunan mı, notayla söylenen mi? Fâtiha okurken aslında neler söylüyoruz? Namazın kabul olup olmadığını nasıl anlarız? Bizim de zevk derecesinde namazlarımız olur mu? Allah Rasûlü bela ve musibet anında niçin namaz kılardı? Yere çömelip göğe yükselmek ne demek? Kâfirler niçin namazdan korkar? Biz de sahabe gibi vecd halinde, aşk makamında namazlar kılabilir miyiz?” gibi soruların cevabı bu kitapta.
-
Bir Mürşidin Mektupları
Nefs, uçsuz bucaksız bir şeydir bütünüyle kozmozdur. Çünkü onun kopyasıdır. Alemde bulunan her şey nefste mevcuttur aynı şekilde nefste bulunan her şey nefste mevcuttur aynı şekilde nefste bulunan her şey de alemde mevcuttur. Şu halde nefsinin efendisi olan, tüm alemin efendisi olmuştur. Keza nefsinin kölesi olan tüm alemin kölesi olmuştur.
-
Bir Vaizenin Günlüğü
İşi gücü okumak, anlamak ve anlatmak olan bir vaizenin, okuduklarının küçük bir kısmı üzerine aldığı notları bulacaksınız bu kitapta. İnsanlarımızın bir kısmına göre bir vaize olarak din dışı kitapları ne kadar okuyor ve bunlardan ne kadar alıntı yapıyorsanız o kadar aydınsınız ve sözünüze itibar edilir. Bir kısmına göre ise bu kaynaklara ne kadar başvuruyorsanız o kadar kompleksli ve o kadar şaibelisiniz demektir. Bu kitapta adı geçen kitapların sıralaması bir şey ifade etmiyor. Kitabın dinî, edebî, ticari önemi ya da bir okur olarak beni etkileme gücü dâhil olmak üzere hiçbir sıralama gözetilmedi. Bu kitapta bir vaizenin okuduğu kitaplarda ne gördüğünü öğrenmiş olacaksınız. Bütün dünyası insanlar ve kitaplar üzerine kurulu bir vaizenin insanlar ve kitaplar arasındaki benzerlikler konusunda neler okuyabildiğini de göreceksiniz.
-
Biz Müslüman mıyız?
Şu yanlış kavramlar ve garip düşünceler akıllara nereden geldi acaba?: – Dinin sosyal hayatla ne alâkası olabilir?! – Dinin bir ekonomik sistemi olamaz! – Din; ferdin toplum ve devletle ilişkilerine dair ne getirebilir ki?! – Dinin hayat olgusu ve günlük yaşamda ne gibi bir rolü olabilir; örfler bakımından, giyim kuşam cihetinden hele hele kadın kıyafeti ile dinin ne alâkası var? Böyle düşünenlere göre dinin; sanat, basın-yayın, sinema ve televizyon gibi konularda da asla sözü ve yeri yoktur. Biz, bu sapmanın nasıl ortaya çıktığını ve nasıl geliştiğini anladığımız zaman, umarız ki işin içindeki hile ve tuzağı da görmüş ve bunlara karşı uyanık olmamız gerektiğini öğrenmiş oluruz. İlk Müslümanların çok iyi şekilde anladıkları açık gerçek, Müslüman toplumun ancak Allah’ın şeriatı ile kurulabileceği idi ve buna kesin bir şekilde inanıyorlardı. Onlara göre Allah’ın şeriatından uzaklaşarak Müslüman olarak yaşayabilmenin imkânı yoktu. O tarzda Müslüman da olunamazdı. Evet, onlar başardılar. Çünkü onlar istediler, isteklerini önce kendi küçük dünyalarında gerçekleştirmek üzere uygulamaya koyuldular, bunda netice aldıktan sonra da hayata geçirme, topluma ve tüm insanlığa yayma yolunu tuttular. İşte o zaman gerçek Müslüman oldular.
-
Bırakma Kendini
İnsanız. Ten kafesinde yaşıyoruz. Bilinmezliklerle dolu bir hayatta var olmaya çalışıyoruz. Bedenimiz zayıf, algımız kısıtlı, güçlerimiz sınırlı. Bazen yorgun, bazen bıkkın, bazen sıkılgan oluyoruz. Bazen alıngan, bazen kırılgan, bazen de somurtkan oluyoruz. Bugün havanın nasıl olacağını, kiminle karşılaşacağımızı, neler yaşayacağımızı kontrol edemiyoruz. Bazen öyle oluyor ki ne yapacağımızı, ne hissedeceğimizi, ne düşüneceğimizi bile kontrol edemiyoruz. Hâl böyle olunca, insan bu kadar aciz kalınca istediğimiz şeyler kadar, belki daha çok, istemediğimiz şeyler de yaşayabiliyoruz. Olabilir. Her şey tamam oldu dediğimiz zamanlarda en başa dönebiliyoruz. Olabilir. En güvendiğimiz insanlar en güvensiz işlerle ya da sözlerle karşımıza çıkabiliyorlar. Olabilir. Hayat arkadaşımız, eşimiz bizi hiç ihtimal vermediğimiz şekilde yanlış anlayabiliyor. Olabilir. Küsmek kolay, vazgeçmek kolay, yenilmek kolay. Ama biz kolay bir hayat yaşamaya gelmedik bu dünyaya.
-
Bu Ümmetin Fidanları Çocuklarımız
Odak noktasına çocuk eğitiminden ziyade çocukların neden önemli olduğu, anne-baba için iki dünyada ne ifade ettikleri konusunu alan eser “bir çocuk sahibi olmak” ile başlayan maceranın öncesi ve sonrası hakkında Müslüman ebeveynin haritasını, hangi mantıkla yol alacağını tarif etmektedir. Çocukları Müslüman toplumun yarınlara dair en önemli “yatırımı” şeklinde tanımlayan yazar aynı zamanda en fazla özenilecek varlığın da yine çocuklar olması gerektiğini hatırlatmaktadır. Peki bu hangi zihin yapısıyla başarılacaktır? Kitap bu sorunun cevabında ilerlemek isteyenler için önemli bir başvuru eseri olacaktır.
-
Bugünün Tasavvufu Bugünün İnsanına Bugünün Cevapları
Tasavvuf, diri bir gelenektir. Her daim tazedir. Her devirde temsilcileri tarafından o devre uygun olarak aktarılır. Bu nedenle de insanlar üzerinde gerçek dönüşümler yaratır. Ancak zaman değiştikçe, yaşam ve insan da değişir. Bu değişimle birlikte rahatsızlıklar, şikâyetler ve sıkıntılar da değişir. Birliktelikler, ev yaşamı, iş yaşamı, sosyal yaşam, hayatın ritmi ve zihnin temel durumları da değişir. Bunlarla birlikte, gerçekleşmesi zorunlu bir değişim daha vardır: Değişen yaşama, değişen insana ve onun değişen sıkıntılarına verilecek ilacın da değişimi. Elbette özü sabit tutularak… Bugünün Tasavvufu; ağır tasavvuf kitapları ile hafif romanlar arasında kalan ve onu bulunduğu yerden alıp dengeli bir şekilde karşıya geçirecek köprünün arayışında olanların talebiyle yazılmıştır. Bugünün insanı için; bugünün yaşantısı, bugünün dili, bugünün örnekleri ve bugünün kavramları kullanılarak oluşturulmuştur. Hakikat, varoluştaki hiçbir zerreyi dışında bırakmaz. Ancak insanın Hakikat Yolu’nu bulması, ruhunu doyurması ve O’na yaklaşabilmesi için ilk şart “sorgulamak”tan geçer. Yani ilk emrin hayata geçirilmesi: Oku… Bu kitap, Hakikat Okyanusu’na önce kıyıdan bakmak, sonra sahillerinde dolaşmak, kendini hazır hissettiğinde ağır ağır içine girmek ve dilediği zaman da derinleşmek isteyenler için bugünün ruhuna uyumlu bir köprü olmak üzere yazılmıştır. İnsanın en büyük macerası “kendini bilme macerası”dır. Ve bu maceraya girenin yaşamı, bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır…
-
Buhari’nin Kaynakları
Bu kitap, Buhârî’nin Sahîh’ini ciddi tedkik etmeden verilen birçok yaygın ve yanlış kanaati düzeltmektedir.
Bu yanlış kanaatlerden biri; Buhârî’nin Sahîh’ini oluştururken İslam ülkesinin muhtelif yerlerini bir bir dolaşarak hadis rivayetlerini şifahi olarak topladığıdır. Ancak bu eser, Buhârî’nin faydalandığı muhtemel birkaç yazılı kaynağı ortaya koymaktadır.
Diğeri ise Buhârî’nin isnadı ilk defa ilim hâline getiren kişi olduğu yönündedir.
Hâlbuki rivayetler zincirini bertaraf edip hadis ve haberleri çeşitli tabirlerle kitabına geniş ölçüde alan Buhârî, rivayetler zincirini Peygamber’e kadar yükselten musned bir hadis kitabı meydana getirmek şeklindeki prensibe sadık kalmamış, ciddi bir şekilde isnadın otoritesini sarsan ilk kimse olmuştur.
Bu eser, bir literatürün adım adım nasıl değerlendirilebileceğinin metodunu sergilemektedir. -
Bulmacalarla Siyer-i Nebi
Hem eğlenecek hem de Allah Resûlü’nün hayatını A’dan Z’ye öğreneceksiniz.
-
Büyük İslam İlmihali (Kitap Kağıdı-Ciltsiz)
Muhterem Okuyucu! Elinizdeki bu eser, Fatih Dersimalarından emekli Diyanet işleri reisi, merhum Ömer Nasuhi Bilmen’in, “Büyük İslam İlmihali” adlı bu kıymetli eserin sadeleştirilmesi ile meydana gelmiştir. Bilindiği gibi ilmihal; her müslümanın mutlaka bilmesi gerekli, farz-ı ayn olan; başta temel iman bilgileri ile taharet, ibadet usullerini, nikah-talak ve helal-haram gibi dini hususları öğretmet üzere yazılmış olan dini kitaptır. Elinizdeki “Büyük İslam İlmihali”, müslümanlar için yapılmış büyüyk hizmetlerin başındadır. Her müslümanın evinde bulunması gereken bu eser birçok dini meseleleri ihtiva etmektedir.
-
Büyük Mütefekkir Gazali
Gazali,kendisinden sonra yaşamış hemen her Müslüman düşünürün gölgesinde serinlediği bir ağaç gibidir.Bu ağaç hiç kurumadı.Dün olduğu gib bu gün de İslam ve Müslümanların düşünce mirası hakkında yazı yazan Doğulu ve Batılı araştımacılara gölgesini sunmaktadır.İslam düşünce geleneğinde herkesin (özellikle Müslüman mütefekkirlerin)kendisini bir şekilde Gazali ile ifade etmeye heveslenmesi ne ile açıklanabilir? Sorusuna bulabileceğimiz makul cevap,Gazali’nin düşünsel manada kim olduğunu bize gösterecektir.
-
Çağdaş Şüphelerle Mücadele Rehberi
İslam ilim ve düşünce mirasının günümüze taşınması, eleştirel düşünme, akıl-din ilişkisi gibi konulardaki çalışmalarıyla tanınan Ahmed es-Seyyid, bu eseriyle özellikle gençlerin zihinlerini meşgul eden başlıca tartışmalı konuları mercek altına alıyor. İslam’ın modern zamanlarda karşılaştığı şüphe ve tereddüt içeren kelimeler etrafında yürüyen incelemesi boyunca kaynakları karşılaştırmalı okuyan cevaplar veriyor. Müslümanlar için zihin zemininin kaymasına neden olan iç-dış etkenleri, sebepleri ele alıyor ve mücadelenin başlıca yollarını tanıtıyor. Bir yandan da ateizmin konuya dâhil olduğu kısımlarda aydınlatıcı açılımlar sağlıyor. Modern zamanda aklı karışan herkes için zihin açıcı bir Müslüman zihniyet paradigması özelliği taşıyan kitap, aynı zamanda yazarın en önemli çalışmalarından biridir.
-
Çağın Vicdanı Bediüzzaman
“Bediüzzaman kadar yanlış anlaşılmış bir insana tarihte çok az rastlanır. Onun hakkında kalem oynatmak mayınlı araziye girmek gibiydi. Türkiye’mizin tarihinde ‘Psikolojik Savaş’ın kurbanı olan bu değere sahip çıkmazsak tarih bizi ayıplar diye düşündüm. Balık okyanusta doğar, büyür, yaşar ve ölür; fakat okyanusu bilemez. Bunun gibi, hakikatin kölesi olmuş hür adam Bediüzzaman’ı bilememişiz. Sahici bir insan, şefkatli bir üstad, yoksul ama kanaat zengini bir hoca, müthiş bir bellek, keskin bir zekâ, şaşırtıcı bir muhakeme gücü ile karşı karşıyaydım. Bu bilgileri okuyup kendime saklayamazdım çünkü kendimi borçlu ve sorumlu hissediyordum. Gerçekleri arayanlara vasıta ve vesile olmam gerekir, diye düşündüm.” Prof. Dr. Nevzat Tarhan Çağın vicdanı Bediüzzaman, doğup büyüdüğü topraklar, İslâm dünyası ve bütünüyle dünya büyük acılar yüklü zorlu bir sınanmadan geçerken, maddî-manevî her türlü savrulma ve bunalımın yaşandığı bir dönemde, bunca kargaşa ve gürültüye rağmen vicdanının sesine kulak vererek çağın ‘vicdanî normlarını’ belirlemiştir. Onun akıl ile kalbi buluşturan düşünce sistemi ve akıldan kalbe yolculuğu içeren yaşama modeli ise, bu vicdanî değerleri herkes için yaşanabilir hale getiren bir yol haritası niteliğindedir. Çağın Vicdanı Bediüzzaman, ‘çağın vicdanı’ olabilmiş bir düşünürü, hayatı ve tefekkürüyle gündeme taşıyor. Bu çağda kelimenin tam anlamıyla ‘insan’ olmak ve ‘insan’ kalmak isteyenler için, elinizdeki kitap çok şey söylüyor…
-
Cahiliye Zihniyetinin Kur’an’la Değişimi
Prof. Dr. Hasan Tahsin Feyizli İnsanları câhil veya bilgin olarak ayırımda kriter ne olmalıdır? Yalnız dünyalığı kazandıran bilgiler mi, yoksa mânevî değerlerle birleşmiş bilgiler mi? Tarihî ve sosyal olaylar gösteriyor ki, birçok tahsilli insanlar veya medenî denen milletler, çıkarları uğruna kimilerinin kanını dökmüşler, kimilerini sömürge yaparak hürriyetlerine mal/mülk ve gelir kaynaklarına el koymuşlardır. İşte cehâletin görünmez yüzlerinden biri de budur. Câhillik, görüldüğü gibi yalnız bilgisizlik değildir; câhillik gerek ilâhî otoriteye gerek insanlara karşı sorumsuzluk, düzensizlik, ahlâka uymayan haller ve düşüncesizlik içinde her türlü olumsuz hareketlerde bulunmayı içerir ki bu da zihnî körlük demektir. Bu kitabımızda, şirke dayalı câhiliye toplumunun, Kur’ân’ın getirdiği ahlâk ve hukuk esasları sayesinde, eski örf-âdetlerine bağlı yaşantı ve zihniyetlerinden, içgüdüsel duygu ve iştahlarından, putlarından nasıl uzaklaşıp Allah ve Rasûlüne bağlı, kendisinden fayda doğan, tevhîd ilkeli bir İslâm toplumuna dönüştüğünü göreceğiz.
-
Camide Dans Var
Akıl almaz bir karmaşanın ortasında yaşıyoruz. Yalanla doğrunun, yanlışla gerçeğin ayrıştığı dönemler çok gerilerde kaldı. Siyah ve beyaz net tablolar yok artık. Yerini, grinin her tonunu barındıran flu ve sisli manzaralar aldı. Burası neresi, biz kimiz, onlar ne, ne yapıyoruz, neden yapıyoruz, nereden geldik, niye geldik, nereye ve niye gidiyoruz… artık kolayca bilinemiyor. Daha önce “Medeniyetin Arka Sokakları” adıyla neşredilmiş olan bu kitap, bu vakıadan yola çıkıyor. Çoğu kez biz farkına bile varmadan dünyamıza giren dünyevilikleri sarsıcı ama sıcak, keskin ama şefkatli bir üslupla irdeliyor. Ve “iman” ekseninde yoğunlaşan çözümmelerle bizi en başta, kalb “cami”lerimizi nefsin “dans”larından korumaya davet ediyor…