Sehe 501–520 zwischen insgesmt: 860

  • Müslüman Olmam Neyi Gerektirir?

    “İnsanların çoğu, ya kimliklerinde “Dini İslam’dır” yazılı oldukları için veya müslüman anne ve babanın çocukları oldukları için müslümandırlar. Gerçekte ise bu her iki grup da müslüman olmalarının manasını anlamıyorlar. Bu dine mensup olmanın neyi gerektirdiğini bilmiyorlar. Bu sebeple onların bir yerde, İslâm’ın ise bambaşka bir yerde olduğu görülür. Bu kitabı yazmamın gayesi bütün bu sorulara cevap vermek ve her müslümanın gerçek manada İslâm’a mensup olması ve gerçek bir müslüman olabilmesi için İslâm’ın kendisinden ne istediğini ve vazifelerini açıklamaktır.

    6,79
  • Müslüman Saati & İslam’da Günler, Aylar, Kandiller ve Bayramlar

    Müslüman Saati, Annemarie Schimmel’in Müslümanların Hicret ile birlikte kabul ve tüm mübarek vakitlerini bu milada göre idrak ettikleri hicrî takvimin oldukça detaylı bir incelemesidir. Schimmel, bu tematik çalışmasını yıllar, aylar, haftalar ve günler olarak tasnif ederken haftanın günlerinin manevî önemini açıklıyor. Yas ayı Muharrem’i, Mevlid ayı Rebiülevvel’i, Mirac ayı Receb’i, Üç Aylar’ın ortası Şaban’ı, oruç ayı ve on bir ayın sultanı Ramazan’ı, Hac ayı Zilkade’yi ve Kurban Bayramı’nı oldukça detaylı bir şekilde, dünya Müslümanlarının din üzerine kurulu gelenekleri özelinde ve akıcı tasavvufî neşvesiyle, Hakk ehlinden beyitler eşliğinde ele alıyor.

    Schimmel, “Dehre sövmeyiniz çünkü ben dehrim!” hadis-i kudsîsinin önemi ve derinliği çerçevesinde, İslam’da zamanın döngüselliğini ve bu dairevî hareketin tasavvufî kavramsallaştırmasını vazıh bir şekilde ortaya koyuyor.

    6,79
  • Müslüman ve Siyaset

    Günümüz Müslüman’ı iki konuda tam bir bunalım ve kriz içindedir. Bu krizin temel sebebi İslam dininin doğru bir şekilde öğrenilmemesidir.
    Bu iki konu şudur:
    Birincisi; MARİFETULLAH; Allah (c.c)’ı bilip tanımak, kudretine güvenip İslam’a tabi olmaktır.
    İkincisi; MERİFETÜNNEFS; insanın kendisini bilmesi ve tanımasıdır.
    Bu iki konu ilimdir ve insanlar bu iki konuda derin bir cehalet içindedir.
    Bu asrın Müslümanları olarak bu iki konuda derin cehaletimizi ortadan kaldırmadan içinde bulunduğumuz bunalım ve krizden kurtulmayız.
    Müslümanların ve bütün dünya insanlığının kurtuluşu, Milli Görüşün topluma telkin ettiği, Adil Düzenin ve Yeni Bir Saadet Dünyasının kurulmasına bağlıdır. Bu bir siyasettir ve bu siyasetin üstün hale gelmesi, ben Müslümanım diyenler için bir iman ve kulluk görevidir. Bu çalışmada yer alan yazılar, Müslümana siyaset sorumluluğunu hatırlatan yazılardır.
    İşimize İslamsız Saadet Olmuyor ile başlıyoruz. Muradın gerçek hakikatini en iyi bilen Allah’tır.

    7,94
  • Müslümanlar Nasıl Kardeş Olur?

    Müslümanların kardeşlik, birlik ve beraberlik duygusunun temelleri hicretle birlikte atılmıştır. Yüzyıllar geçmesine rağmen bu kardeşliği parçalamak isteyenler emellerinden hâlâ vazgeçmiş değildir. İslam’ın ortaya koyduğu sistemi parçalamak için Müslümanları mezhepsel ve ırksal olarak birbirlerine düşürmeye çalışmışlar, belli dönemlerde ise başarmışlardır. Müslümanlar bölünmeden, parçalanmadan kardeşliklerini nasıl yürütebilirler?

    Bu kitap, geçmişten bu yana Müslümanları felçli bir hasta gibi hareketsiz bırakmak için kurulan tuzakların, çıkan ihtilafların nasıl bertaraf edileceğine dair görüşleri sunmaktadır. Herkesin elinde bulunması gereken bu kitap, fikir dünyasında yeni ufuklar açarak kardeşliğin pekişmesinde rol oynayacaktır.

    4,49
  • Müslümanlarda Siyasal Tasavvur

    İslâm ve siyaset ilişkileri öteden beri hararetli tartışmalara konu olmuştur. Bu konudaki düşünce ve tezlerin derinlikli olarak değerlendirilmesi ancak İslâm siyaset ilişkilerinin tarihsel tecrübeyi dikkate alacak bir şekilde analiziyle yapılabilir.
    Işıl Arpacı, akıcı bir dille kaleme aldığı kitabında, İslâm-siyaset ilişkilerini, İslâm’ın siyasetinden “siyasetin İslâm”ına, İslâmcılık akımından Türkiye tecrübesinin özgünlüğüne değin İslâm dünyasındaki din-siyaset ilişkilerini çeşitli boyutlarıyla ele alarak bu ihtiyaca cevap veriyor. İslâm’ın siyasetine yön veren ana kavramlar ışığında “siyasetin İslâm”ının ortaya çıkardığı “tarihsel” gerilimi ve bunun tezahürlerini inceleyen Arpacı, aynı zamanda modern zamanlarda İslâm’ın düşünsel açıdan siyasallaşmasına dikkat çekiyor.
    İslâm siyaset ilişkilerini, aktörler zemininde inceleyen Müslümanlarda Siyasal Tasavvur geniş bir perspektifle, İslâmcılık, din devlet etkileşimi, kolonyalizm, küresel bir durum olarak ortaya çıkan liberal İslâm gibi oldukça kapsamlı bir tartışma zeminini ele alıyor.

    devamını oku

    11,39
  • Müslümanların Tarihi

    İslam Tarihi üzerine çalışmalarıyla bilinen ve 40 yılı aşkındır hem yetiştirdiği öğrenciler hem de yayınladığı kitaplarla onbinlerce kişi üzerinde önemli etkileri olan İhsan Süreyya Sırma Hoca, ‘hayatının eseri’ mesabesinde olan çalışmasını tamamladı ve bu değerli eser Beyan Yayınları tarafından yayına hazırlanarak okuyucularının istifadesine sunuldu.

    36,69
  • Mustasfa İslam Hukukunun Kaynakları

    Gazzâlî’nin Mustasfâ’sı, İslâm hukukunun kaynaklarının belirlenmesinde ve hüküm elde edilmesi sürecinin metodolojik çerçeveye oturtulmasında temel eserlerden biridir. Eserinde tümdengelim usulünü kullanan Gazzâlî, özellikle bütün ilimler için bir giriş olarak gördüğü mantık konusuna kitabında yer vermesiyle gelenek içinde önemli bir dönüm noktası teşkil eder.

    Mustasfâ’yı diğer fıkıh usulü kitapları arasında öne çıkaran hususlardan biri de yazılış amacıdır. Kendisini mutlak müctehid konumunda gören Gazzâlî, Mustasfâ’yı belli bir mezhebi savunup üstün göstermek amacıyla ya da bir ders kitabı olarak kaleme almamıştır. Bu eseri telif amacı, öncelikle kendi metodolojisini ortaya koymak ve ictihad basamaklarını tırmanmak isteyenlere rehberlik etmektir.

    devamını oku

    22,89
  • Mutlu Olma Dertli Ol!

    “Ey gönül! Ses etme bekle. ‘Ya nasip!’ de, Rabbine bırak. Dert insana yol gösterir.” Hz. Mevlânâ Her sabah mutlu bir gün geçirme hayalleriyle uyanan, nereye gitse, “Mutlusun değil mi?” sorularına muhatap olan, mutlu değilse ayıplanan ve yaşam gayesi mutlulukla sınırlı olan modern zaman insanları olarak dertlenemiyoruz. Gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklenince diğer hepsinin yanlış iliklenmesi gibi mutlulukla ilgili anlayışımız çarpık olunca, diğer tüm duygularımız da çarpıklaştı. Aslından uzaklaşan her şeyin kendine yabancılaşması gibi mutluluk da bambaşka bir şey oluverdi. Mutlu olmak adına yapılan her eylemin mutsuzlukla sonuçlanması, hazin bir tablo oluşturdu bizler için. Ömer Güçlü, tökezleyebileceğimiz bu noktada, Mutlu Olma Dertli Ol! diyerek bakış açımızı değiştirmeye davet ediyor bizleri…

    6,79
  • Mutluluk ve Felsefe

    İnsan için söz konusu olan mutluluk nedir, nasıl elde edilir? İnsanların insan olmak bakımından ortak olduğu mutluluk nedir? Söz konusu mutluluk, üzerinde anlaşmaya varılmış tek bir mutluluk mudur, bu konuda farklı görüşler var mıdır ve muhtelif mutluluklar söz konusu mudur? Mutluluklar arasında bir hiyerarşi var mıdır? Mutluluk, gayret ve çalışma ile elde edilebilir mi, bu konuda âlimlerin görüşleri nelerdir? Mutluluk ne kadar bir sürede elde edilir, insan ömrü bunun için yeterli midir? Kişinin bu yolda edinmesi gereken sanat ve diğer araçlar nelerdir, kişi nasıl bir yol takip etmelidir?
    Ahlâk felsefesinin bu temel soruları, İslâm ahlâk felsefesinin en önemli metinlerinden Tehzîbu’l-ahlâk’ın yazarı İbn Miskeveyh’in (ö. 421/1030), Tertîbu’s-sa‘âdât <ve menâzilu’l-ulûm> adlı risalesinin de ana başlıklarını oluşturmaktadır. Elinizdeki kitap, şimdiye kadar İslâm ahlâk felsefesi çalışmalarında ihmal edilen Tertîbu’s-sa‘âdât’ın tenkitli neşri ve Türkçe tercümesini, risalenin kaynakları ve muhtevasına dair ayrıntılı bir inceleme eşliğinde okuyuculara sunmaktadır.
    devamını oku

    10,24
  • Namaz / Bir Tevhid Eylemi

    Namaz kılan bir mü’min, bir bakıma günde beş kez muharebe meydanına çıkmakta ve ‘Allah’u ekber’ sloganını dilinden düşürmeyerek nefsiyle ve Şeytan’la kıyasıya savaşmaktadır. Zaten; ilahlaştırılmaya meyyal olan nefisleri ayaklar altına almadan, putlaştırılan dünyaya ve onun nimetlerine karşı ahireti tercih etmeden, şeytana ve onun askerlerine kin duymadan, Allah’ın dışında ilahlık ve rablık iddia eden bütün otoriteleri reddetmeden kılınan namaz beyhudedir. ‘Yalnızca Allah’a ibadet edeceğine ve yalnızca O’ndan yardım dileyeceğine’ dair söz verdiği halde; sahte ilahlara kullukta bulunmaya, onlara alkış tutmaya devam eden, Allah’ın dışındaki fani varlıklardan medet bekleyen kimse, havanda su dövüyor demektir.’

    7,94
  • Namaz / Fert ve Toplum Hayatındaki Etkileri

    Bu eser namazın İslamiyetteki anlamını ve müslümanca yaşayışın ayrılmaz bir parçası olduğunu ortaya koymaktadır.Namaz,dinin hemen bütün esaslarını kuşatan bir ibadet olarak ele alınmakta,aynı zamanda imanın hayata yansıyan en açık bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir.Bu açıdan kitap’’Namaz dinin direğidir.’’hadisinin güncel bir yorumudur.

    5,64
  • Namaz Çağrısı

    Şimdi diyebilirsiniz ki yayın dünyasında namazla ilgili çok sayıda eser bulunurken neden böyle bir çalışmaya ihtiyaç duydunuz?
    Doğrusu aynı düşünceden dolayı bu çalışmayı uzun süre erteledim. ‘’Bu konuda yazılacak her şey en güzel şekilde sunulmuşken acaba tekraramı düşerim ?’’ diye düşünüyordum… Ancak zamanla konuya bskışım değişti… ‘’Söz konusu olan namaz ise ne söylense, ne kadar yazılsa yinede azdır’’ sonucuna vardım.
    Çünkü namaz, Allah’ı önemsemek ve öncelemektir… Allah merkezli bir yaşamın günlük temrinleridir…Namaz ilhi bir gündemdir… Tevhid,Allah’ı birlemektir, namaz ise Allah ile birlikte olmaktır… Namaz tevhidin eyleme geçmiş halidir… ya da imanın ete kemiğe bürünmesidir…
    Namaz aradan çıkarılacak bir angarya değil, hayatın anlam ve amacıdır…
    İslamın ruhu ve rayihasıdır namaz… Evet, namaz ne bir alışkanlık ne de üstümüzden atmamız gereken bir ağırlıktır… O bir anma, arınma ve adanma ameliyesidir… Namaz yük değil yüceliktir… Allah’a yakınlıktır…

    devamını oku

    6,79
  • Namaz Dirilişe Çağrı

    Neden Namaz? Çünkü namaz imandan sonra Rabbimizin en çok üzerinde durduğu bir ibadettir. Hz. Peygamberin hayatının ayrılmaz parçasıdır. Namaz hayatın ta kendisidir. Hiç bir şekilde terkine izin verilmemiştir. Buna rağmen günümüz Müslümanlarının en çok ihmal ettiği kıymetini bilmediği bir ibadettir. Dolayısı ile karşımıza iki sonuç çıkıyor. Namazını kılmayanlar ve kıldığı halde gereken önemi vermeyenler.

    6,90
  • Namaz İlmihali

    Namaz dinin direği, mü`minin miracı, imanın göstergesidir. Namaz, maddi ve manevi arınmadır. Namaz, ilk insandan itibaren peygamberler vasıtasıyla bütün insanlara emredilmiştir. Namaz, kulluğun özü ve esasıdır. Namazsız kulluk mümkün değildir. Eserin, Allah`a kulluğun zirvesi olan namazı öğrenmek ve kılmak isteyenlere yardımcı olması en büyük arzumuzdur.

    5,64
  • Namazı Yaşamak

    Günümüz Müslümanları ve özellikle de Türkiye Müslümanları, namazın önemini ve güzelliklerini yeterince bilmediği gibi onun olmazsa olmaz bir ibadet olduğunun da bilincinde değiller. İnanıyoruz ki, Müslümanlar, namazın diğer ibadetler dâhil olmak üzere üzerlerine düşen tüm İslâmî vecibelerin uygulanmasına da zemin hazırlayarak din binasını bir bütün halinde inşa eden ve hayatın tüm alanlarını kuşatarak muazzam bir umrâna/medeniyete vücut veren mucizevi dönüştürücü özelliğini keşfedip dosdoğru namazlar kılmayı (ikâme-ı salât) başardıkları zaman tekrar ayağa kalkacaklardır. Bir başka ifade ile Ümmet-i Muhammed’in yeniden tarihin öznesi haline gelmesini sağlayacak olan topyekûn dirilişimiz “namazı yaşamamıza” yani “namazla dirilişimize” bağlıdır.
    devamını oku

    6,79
  • Namazın Sırları ve Fazileti

    İslâm düşünce tarihinin en etkili isimlerinden biri olan ve Hüccetü’l-İslâm unvanıyla tanınan Gazzâlî, ehl-i sünnet kelâmının önemli kaynaklarından olmakla birlikte geçmişte yeterince rağbet görmeyen İtikadda Orta Yol’da itikadî meseleleri aktarıp lehte ve aleyhte ortaya atılan fikirleri naklettikten sonra en doğru görüşün orta yola (iktisâd) bağlı olan ehl-i sünnet tarafından temsil edildiğinin altını çizer ve konuları hem aklî hem de naklî esaslar çerçevesinde izah eder. Bu bakımdan eser, mantık kurallarının itikadî konulara uygulandığı ilk eserlerden biridir.

    Gazzâlî’nin -kendi ifadesiyle- bu eserde ortaya koyduğu deliller, itikâdî/manevî hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar hükmündedir ve bunu uygulayan doktorun (kelâmcı) yetenekli, sağlam görüşlü ve keskin zekâlı olması gerekir. Bu sebeple, eserin girişinde geniş bir metodoloji kısmına yer verir.

    Kısacası, İtikadda Orta Yol bir yandan yeterli miktarda kelâm bilgisine sahip olmak isteyenler için sahih itikadın çerçevesini belirlemekte, diğer taraftan, bid‘at ve dalâletlere karşı çıkarak şüpheleri gidermek ve avamın itikadını savunmak isteyenlere kılavuzluk etmektedir.

    7,94
  • Nasıl Davet Edelim?

    İnsanları nasıl davet edeceğimizi bilmemiz, son derece önemli hususlardandır. Çünkü bugün İslam dünyasının karşı karşıya kaldığı bu kriz, son derece keskin bir krizdir. Bütün düşmanlar İslam’a karşı savaşmak için bir araya gelmiş bulunuyor. Belki de daha önceden bu çapta ve bu ısrar ile İslam düşmanları bir araya gelmiş değildir. Diğer taraftan bugün insanlığın İslam’a ihtiyacı Rasulullah’a (s.a.v.) indirildiği gündeki ihtiyacından daha az değildir.

    7,94
  • Nasıl Dayandın Ya Rasulullah Hayatını Değiştirecek Siyer

    Yer O’nun için… Gök O’nun için… Deniz kıyısındaki kum tanelerinin her biri O’nun için… Tüm alem O’nun, O ise tüm alem için… Kul ve resul planında vücuden en evvel, manen en ahir… O ki Allah’ın sevdiği kulu, son resulü… Hürriyetini bulmak isteyen O’na esir olsun. Allah’a kul olmak isteyen O’na uysun. Kurtuluş O’nda… Ferahlık O’nda… Selamet O’nda… Aranıp da bulunamayan hiçbir güzellik yok O’nda… Öyleyse bugün kimin gönlü bunalıyorsa, kim başına gelen imtihanlardan yorgunsa, kim sıkıntılar içinde göğüs kafesi çatlayacakmış gibi hissediyorsa, kim her şeyi olmasına rağmen hâlâ huzursuzsa, kim aldatılmışsa, kim ağlatılmışsa Resulullah’la arasındaki bağa baksın… Kim de hayatına yeni bir başlangıç yapmak istiyorsa bir besmele çekip bundan sonra O’na biraz daha benzeyebilmek için adım atsın. Allah’ın bizlere yol göstermek için gönderdiği Peygamber Efendimize(sav) tutunursak aklımızdaki birçok soru cevap bulacak, kalbimizdeki birçok şüphe yerle bir olacak ve karanlıklar aydınlanacak.

    9,89
  • Nasıl Sömürüldük

    Görüyoruz ki Amerika güdümündeki batı, çıkarlarına alet etmek için 1945’de kurduğu Birleşmiş Milletler örgütü vasıtasıyla makro planda Üçüncü Dünya, mikro planda da İslam Dünyası üzerinde her türlü tasarrufta bulunuyor; bu ülkeleri dilediği gibi sömürüp gidiyor. Hem de müslümanları de kendi emellerine alet ederek..Kaldı ki, beş milyarlık dünya nüfusu içinde sömürenler bir milyar, sömürülenler ise dört milyar nüfusa sahipler.. Peki nasıl oluyor de bir milyar, dört milyarın kanını sülük gibi emiyor?

    10,24