Yayın Tarihi: | 17.06.2020 |
ISBN: | 9786057690982 |
Dil: | TÜRKÇE |
Sayfa Sayısı: | 160 |
Cilt Tipi: | Ciltli |
Kağıt Cinsi: | Kitap Kağıdı |
Boyut: | 13.5 x 21 cm |
Yorumlar 19 Paylaş Çürük Ali Mikrop Necati Fırçala Dişi Bitir İşi
€15,22€17,90
Güneş yavaş yavaş doğmaya başladı, mikroplar mahallesindeki odamın içi iyice ısındı. Bu tek bir şey demek: Yemek vakti!
Şimdi canım arkadaşım Mikrop Necati ile yapmamız gereken şey kendimize yiyecek dolu güzel bir ağız bulmak.
Ben kim miyim? Tabii ki Çürük Ali! Mikroplar aleminin birinci kralı.
Haydi Necati, çürütülecek dişler bizi bekler!
7 vorrätig
Kategorie | Kinderbücher, Unsere Empfehlung |
---|
14.90
Weitere Bücher
-
Ailesiz Toplum Modern Ya Sonrası?
İnsanlık adına çok büyük bir değişim döneminin arifesindeyiz. Öyle bir değişim ki, bildiğimiz hemen her şeyin; “devletin”, “dinin”, “toplumun”, “ahlakın”, “cinsiyetin”, “işin” anlamının değişeceği, dönüşeceği, translaşıp karmaşık formalara bürüneceği; tarihte daha önce hiç yaşanmamış yeni bir dönem geliyor. Görünen o ki, son yıllarda devletlerin frenlemesinden kurtulan büyük şirketlerin elinde ürkütücü bir hızla gelişen teknoloji vasıtasıyla gelen bu dönemden ne vücut ne mana olarak “insan” da sağlam çıkamayacak.
Geliştirilen yapay zekâlı robotlar/makineler egemenlerle en alttakiler arasındaki mesafeyi öylesine açıyor ki, bu mesafe egemenlere artık; “Tanrı olmanın vakti geldi” demenin cüretini veriyor. Yeni paganist dönem dedikleri bu dönemde, tanrı rolünü oynamak için önlerinde engel olarak gördükleri “insaniyet merkezli” dünyayı, bu dünyanın ürettiği hümanizmi, “insanlığın büyük kibri” dedikleri “İnsan Hakları”nı, 300 sene önce öldürdüklerini ilan ettikleri tanrıdan geriye kalmış “hortlak”ı (ahlakı) ve binlerce senelik normları yeniden tanımlamak veya tarihe gömmek istiyorlar. Bunun için en uç, en sapkın unsurları; yani toplum içinde en dayanaksız ve kontrol edilebilir unsurları merkeze davet ederek, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” ve “Hayvan Hakları” gibi projeler üzerinden bir ahlaki altüst oluş, tüm toplumsal değerlerin yerinden edildiği bir “Ahlaki Kaos” var etmek istiyorlar.
Henüz büyük kalabalıkların pek de hissetmedikleri ancak egemenlerin “insan sonrası” diye adlandırdıkları bu dönemi, her geçen gün daha derinden hissedeceğimizi söylemek zor değil. Yapay zekâlı robotlar milyarları işsiz bıraktığında, devasa şehirler fakirlerin toplama kamplarına dönüştüğünde, gidilecek köyün, ekilecek tarlanın, bakılacak hayvanın, bunları yapacak becerinin çoktan kaybedilmiş olduğu fark edildiğinde yaşayacağız büyük şoku.
Güçsüzler tarihin hiçbir döneminde güçlülerin karşısında bu kadar çaresiz ve bu kadar darmadağın olmadılar. Bu dağınıklık egemenlere, artık kendilerine ihtiyaç duyulmayan sanayi toplumlarının artıkları/atıkları/lüzumsuzları olan devasa kitlelerden kurtulabilmek için cüretkâr projeler üretme cesareti veriyor. -
Dünya Bir Deplasman Biz De Yetimler Gibiyiz
Sabah oluyor. Uyanıyorum. Bu bizim vardiyamız. Gezegenin bir tarafı uykuda. Yedi milyar üç yüz milyon insanla oturup konuşmamız lazım. Böyle her gün uyanıp uyanıp ne yapıyoruz? Sonra işte bu omurgalı-omurgasız hayvanlar, çiçekli-çiçeksiz bitkiler, mantarlar, protistler, bakteriler, arkeler vesaire, onlar ne yapıyor?
-
Bir Ömür Nasıl Yaşanır? Hayatta Doğru Seçimler İçin Öneriler
DAHA ANLAMLI YAŞAMAK İÇİN İLBER ORTAYLI’DAN TAVSİYELER… “Cesur olun. Kendinizi rahat hissettiğiniz alanın dışında pencereler açın. Farklı dünyalarla ancak böyle tanışırsınız. Ben hep yerimde dursaydım, dünyamı değiştirecek insanları aramasaydım, bugün tanıdığınız ben olmazdım. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır. İnsan, konforundan vazgeçmeyi göze almalıdır. Kendi dünyasını yerinden kendisi oynatmalıdır.” İlber Ortaylı İlber Ortaylı, yediden yetmişe herkesin faydalanacağı, bilge şahsiyetinden ve yaşam tecrübesinden süzülen tavsiyelerden oluşan bir eserle karşımızda. İlber Hoca bu kitapta, bir insanın, çocukluktan itibaren hayatın hemen her alanında ihtiyaç duyacağı çözümleri nasıl bulabileceğini örnekler vererek anlatıyor. “Herkes kendi talihinin mimarıdır” sözünü hatırlatarak, kendi yolunu çizmenin ne anlama geldiğini tüm kritik noktalarıyla yorumluyor. – Bir ömrü hakkıyla yaşayabilmek ve yaşanan her andan tat alabilmek için önce ne lazımdır? – İnsan hayatı kaç dönemden oluşur ve her bir dönemde neleri tecrübe etmek gerekir? 15, 25, 40 ve 55 yaşları neden birer eşiktir? – İnsan kimden, ne öğrenebilir? Kendi kendini yetiştirmek nasıl mümkün olur? – Kişi mesleğini neye göre seçmelidir? – Bir işin uzmanı olmak ve o uzmanlık bilgisiyle çalışmak için nelere ihtiyaç vardır? – Bir dil, en iyi nasıl ve ne zaman öğrenilir? – En verimli sonucu alabilmek için nasıl çalışmak gerekir? – Sorumluluk sahibi bir insan, kendisi veya çocukları için nasıl bir eğitim modeli aramalıdır? – Hayata değer katmak için ne tür insanları arayıp bulmak gerekir? – Doğru kararları alabilmek için en çok kimleri dinlemek gerekir? – En iyi nasıl seyahat edilir; bir şehir nasıl dolaşılır? Hangi müze, hangi meydan, hangi sokakları görmek için dünyanın bir ucuna kadar gidilebilir? – İyi film, güzel müzik, doğru kitap nedir? Hangi temel eserleri dinlemeli, okumalı ve seyretmeliyiz? – İnsan yaşadığı şehirden tam manasıyla nasıl yararlanabilir? “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?”, ülkemizin medarıiftiharı olmuş bir tarihçinin gözünden, insanın hayattaki anlam arayışına, bu arayışın tadını nasıl çıkaracağına ve süreç boyunca karşılaşacağı zorluklarla nasıl baş etmesi gerektiğine dair çok özel bir kılavuz…
-
Gerçek Özgürlük
Üniversite öğrencisi Timur ile profesörlükten emekli Yakup Bey tanışırlar. Yakup Bey, Timur’un gözlerinde duygu, düşünce ve davranışlarıyla yaşamı özgürce kucaklayamayan, özüne ulaşamamış bir gencin iç yalnızlığını ve burukluğunu görür. Aylar sürecek bu sohbet Timur için kültür robotluğundan “şahsiyet” olmaya götüren bir özgürlük yolculuğuna dönüşür.
-
Yusuf İslam – Cat Stevens / Örnek İnsanlar Dizisi 2
1970’li yıllarda milyonların peşinden koştuğu genç bir müzisyen, kendisini gerçekten mutlu edecek ve yaşadığı hayata anlam katacak bir ışık arıyordu. Sahne spotlarından çok daha parlak, kalbinin en derin köşelerine kadar aydınlatacak bir ışık… O, aradığı ışığı, kalbini iyileştirecek şifayı, kendisine hediye edilen bir Kur’an mealinde buldu… Ve Müslüman olarak, İslamiyet güneşinin, yüzünü samimiyetle ona dönen herkesi aydınlatacağını bütün dünyaya gösterdi…
-
BİR İBADET OLARAK CİHAD
Cihad, vahyi hayata hâkim kılmak; Müslüman’ın hayatı vahiyle anlamlandırma çabası; yeryüzünde fitneden eser kalmayıncaya kadar elle, dille çalışmak ve kötülüklere müdâhil olmak; velayetin mü’minlere tevdî edildiği Medine’yi oluşturup insanların din, akıl, mal, can ve namus emniyetini sağlama ameliyesi; bu ameliyenin gerçekleşmesi için mü’minlerin safında bulunarak onların gücüne güç katmak ve meşru vasıtaları kullanmaktır
-
Satranç
Stefan Zweig, çok geniş bir psikoloji birikimini eserlerinde bütünüyle kullanmış ender yazarlardandır. Onun dünya edebiyatında bir biyografi yazarı olarak kazandığı haklı ünün temelinde de bu özelliği, yani yazarlığının yanı sıra çok usta bir psikolog olması yatar. Satranç, Zweig’ın psikolojik birikimini bütünüyle devreye soktuğu bir öyküdür ve bu öykünün baş kişileri, tamamen yazarın biyografilerinde ele aldığı kişileri işleyiş biçimiyle sergilenmiştir.
Zweig ölümünden hemen önce tamamladığı birkaç düzyazı metinden biri olan Satranç’ı kaleme aldığı sırada, karısı Lotte Zweig ile birlikte göç ettiği Brezilya’da yaşamaktaydı. Satranç’ta da, olay yeri olarak New York’dan Buenos Aires’e gitmekte olan bir yolcu gemisini seçmiştir. Bu gemide tamamen rastlantı sonucu karşılaşan üç kişi: yeni dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve bir zamanlar çok usta bir satranç oyuncusu olan, ama hayli zamandır satrançtan uzak kalmış bulunan Dr. B., öykünün aktörleridir.
-