Sehe 1941–1960 zwischen insgesmt: 3476

  • Masumiyetin İncisi Hazreti Meryem

    Allah’a adanmışlığın sembolü!

    Hz. Meryem, tüm zamanların en iffetli ve en mükemmel kadını olarak tanımlanır. Dünyevi kaygılardan soyutlanmışlığın ve Allah’a adanmışlığın sembolüdür o. Kadim kitabımız Kur’an’da Allah tarafından seçildiği ve dünya kadınlarına örnek gösterildiği bildirilen, aynı zamanda da ismiyle hitap edilen tek kadındır. Kur’an’da Hz. Musa, Hz. İbrahim ve Hz. Nuh’tan sonra en fazla adı geçen dördüncü kişi Meryem’dir.
    Onunla ilgili yüzlerce hatıra ve anı sembolleştirilmiş, dinî bir ritüel hâline dönüştürülmüştür. Adı şehirleri süslemiştir Meryem’in. Asırlardır dünyanın neresinde olursa olsun, doğan kız çocuklarına her dinde ortak olarak verilen tek kız ismi Meryem’dir. O sadece diğer dinler için değil İslam dini adına da büyük öneme sahiptir. Modern çağlarda dahi toplumda kadının yeri ile ilgili pek çok sıkıntı ve tartışma yaşanırken iki bin yıl öncesine gidip onu gözlemlemek oldukça önemlidir. Meryem’in yalnız bir kadın olarak dünyaya çocuk getirmesi, asılsız suçlamalarla incitilmesi, oğlunun peygamber oluşu sürecindeki desteği bir kadın ve anne olarak onun rolünü daha anlamlı kılmaktadır. Meryem, meleğin hitabına mazhar olmuş bir kadın olarak kadınlık âlemine ışık tutmuştur. Kadını dışlayan, öteleyen, azarlayan ve horlayan bir toplumda onun asil duruşu insanlığın onurudur.
    Bu çalışmada, üç dinin kadın profilinden Meryem’in güzelliği sentezlenmiştir. Bu yönüyle kadını dışlayanlara ya da kadını bedeni üzerinden değerlendirenlere tek sözümüz Rabbimizin kelamıdır:
    “O iffetini çok iyi korumuştu, biz de ona ruhumuzdan üfledik; o, Rabbinin sözlerini ve kitaplarını hep tasdik etti ve o içtenlikle itaat edenlerdendi.” (Tahrîm, 12)

    13,90
  • Matematiğin Kaç Canı Var?

    Bekle! Maceraya atılmadan önce bir kaç uyarı işine yarayacaktır! Yüce Pi’yle tanıştığında hazırlıklı ol. Saygıyla önünde eğil. Fibonacci’yle gazoz içebilirsin fakat Pisagor’a asla asitli içecek teklif etme. Yeni demlenmiş çay, onunla iyi anlaşmanı sağlar. Matematik denince kaskatı kesilip buz dağına dönüşenlerden misin? Bir kalıp buzken, öğretmenin tahtaya soru yazar yazmaz vücudundan son sürat akan ecel terleriyle eriyip bitiyor musun? Fakat gaz hale geçip buharlaşamadığın için tahtadaki soruyu çözmeye muhakkak sen çıkıyorsun. O halde kahramanımız Can’la tanışmak için acele etmelisin. Eskiden olsa Can senle kafa kafaya verip matematikten uzun uzun dert yanabilirdi. Fakat bir gün karşısına Ömer Hayyam çıktı. İşler değişti. Zamanlar arası geçişler yaparak uzun bir yolculuğa çıkması gerekiyor. Matematik tarihine yapacağı bu gizemli yolculukta Can’a eşlik etmek ister misin? Fakat tehlikelerle dolu bir seyahat olacağını sakın aklından çıkarma.

    10,90
  • Matematik Kemirgenleri / Matematiğin Kaç Canı Var? 2

    Macera, yakaladığı kişinin peşini asla bırakmaz! Tıpkı Can’ı rahat bırakmayıp, maceradan maceraya sürüklediği gibi. Matematik evreniyle dünya arasındaki geçişi öğrenen Can, bu kez arkadaşı Furkan’ı kurtarmak için görev başında. Aşırı acayip olaylar ve çılgın sayılarla başı fena dertte olan Can’a, bu yolculuğunda yardım etmek ister misin? Bu fantastik ve gizemli matematik seyahatine çıkmadan önce dikkat etmen gerekenleri sıralıyorum. Sağlığını düşünüyorsan Yüce Pi’nin karşısına çıkma! Cüce Sanço kikirderken kulaklarını korumak için yanına pamuk al. Yüzme bilmiyorsan kolluklarını tak öyle gel. Sayı ejderhası büyükanne Mononulla’nın fotoğrafını çekmeye sakın çalışma! Cemşit Hoca’ya sarılabilirsin fakat Gauss varken görünmez ol. Hayatta kalmak istiyorsan Matematik Kemirgenleri’ne asla yakalanma!

    12,90
  • Matematik Nasıl Sevilmez? / Matematiğin Kaç Canı Var? 3

    Can, bir minyatürün içinden geçerek Matematik Evreni’ne ulaşacağı bu son macerasında Üstat Pisagor’un peşinde! Yok olma tehdidi altındaki sayıları kurtarabilmek için çareler arayan Can, başarılı olabilecek mi? Yoksa Matematik Kemirgenlerinin, sayıların olmadığı bir dünya hayali gerçek mi olacak? Tarafını seç! Üstelik kitabın sonuna sen karar vereceksin! Nasıl mı? Hemen okumaya başla hadi!

    12,90
  • Matematik ve Penguenler / Kral Şakir İlk Okuma Kitabı 13

    Selam arkadaşlar ben Şakir, herkesin bildiği şekilde Kral Şakir! Ben ve benim çılgın ailem bu sefer de ilk okuma kitaplarıyla maceradan maceraya koşuyoruz. Fil Necati Ağabey’in yardıma ihtiyaç duyduğu bir konu var: Matematik. Her zaman olduğu gibi, matematik öğrenmeyi eğlenceli ve maceralı hale getirmek bizim işimiz. Hadi tutun elimden, tekneyle çıktığımız turda penguenlerin de yardımıyla matematik öğrenmeye gidiyoruz.

    5,876,90
  • Matilda Etkisi

    Matilda bilime ve icatlara bayılır. Marie Curie, Leonardo Da Vinci ve Thomas Edison onun kahramanlarıdır ve bir gün kendisi de ünlü bir mucit olmayı istemektedir. Okuldaki bilim yarışmasını adaletsizlik yüzünden kazanamayınca çok üzülür. Özellikle de jüri yarışmaya katıldığı icadı kendisinin yaptığına inanmayınca. Çünkü o bir kızdır. Matilda duygularını büyükannesi Joss ile paylaşır ve büyükannesinin de bir zamanlar bilim insanı olduğunu öğrenince çok şaşırır. Büyükannesi kendi gezegenini keşfetmiş olan bir astrofizikçidir! Sorun, hiç kimsenin büyükanne Joss’a inanmamasıdır. Araştırmanın başındaki Profesör Smocks, kadının keşfini çalmıştır. Ve bu keşifle dünyanın en büyük, en ünlü bilim ödülü olan Nobel Ödülü’nü almak üzeredir. Matilda gerçeği herkese anlatmaya kararlıdır… Fakat o ve büyükannesi törene zamanında yetişmeyi başarabilecekler midir? 2018 HULL JAMES RECKITT EN İYİ ÇOCUK KİTABI ÖDÜLÜ Yorumlar: “Matilda kızların da icat edebileceğini ve keşfedebileceğini tüm dünyanın görmesini isteyen muhteşem bir mucit. Komik, esprili ve eğlenceli. Gerçekten süper bir okuma oldu.” -The Bookbag “Matilda harika bir karakter ve parlak bir rol model. Bu kitap kadınların bilim dünyasındaki önemini gerçekten kavratıyor.” -Parents in Touch “Sıcak kalpli, komik, çılgın bir macera… Bu kitap, çocukları bilime fazlasıyla teşvik edecektir.” -Robin Stevens

    9,90
  • Maymun Kral

    Ormanda sıcak bir gündü. Küçük maymun Muni’nin canı çok sıkılıyordu. Taze meyveler onu rahatlatmıyordu.
    Serin gölde yüzmek can sıkıntısını azaltmıyordu.

    Bir anda, küçük yaramazın eline ormanın kralı olma şansı geçti. Her emri yerine getirilecek, yediği önünde yemediği arkasında keyif çatacak, canı asla sıkılmayacaktı. Tek yapması gereken, ormandaki arkadaşlarını bir yabancı olduğuna inandırmaktı.

    Acaba küçük maymun Muni ormanın kralı olmayı ve kral olarak kalmayı başarabilecek miydi?

    10,90
  • Meal Okuma Rehberi

    Yıllardır yaptığımız sohbetlerde şunu gördük:
    Kur’an’ı yüzünden okuyanların büyük bir çoğunluğu meal okumuyor,
    Meal okuyanların da büyük bir bölümü anlama zorluğu çekiyordu.
    Bu zorlukların aşılması adına arayışa girenler de
    Sadece meal okuyanlara yardımcı olacak kitapları bulmakta zorluk çekiyor,
    Var olanları anlamak için de ciddi bir ilahiyat alt yapısı gerektiğini görüyorlardı.
    Bütün bunları ve daha fazlasını bilmenin bir sonucu olarak elinizdeki bu kitapçığı hazırladık.
    Bu kitap,
    Öncelikli olarak size parçayı bütün içinde gösteriyor,
    Meal okumada karşılaştığınız zorlukları en aza indiriyor,
    Akla gelen sorulara cevap veriyor,
    Tefsir Usûlü kitaplarındaki ağır konuları, kolay anlaşılır bir dille sunuyor,
    Kur’an’ın temel kavramlarına ayrı bir önem veriyor,
    Kur’an kıssalarının günümüzde nasıl anlaşılacağı konusunda rehberlik yapıyor,

    8,90
  • Mecburiyet

    Hayatı boyunca savaş ve kıyıma karşı duran Stefan Zweig’ın kısa öyküsü Mecburiyet’te kendi düşünce dünyası oya gibi işlenmiştir. Savaş sebebiyle İsviçre’ye sığınan Ressam Ferdinand’ın resmî evrakla askerlik için ülkesine çağrılması sanatçıyı inanç ikilemine sokar. Karısı Paula ile girdiği derin tartışmalar sayesinde; kutsiyet atfedilmiş bazı kavramların vicdanımızla dünya gerçekliği arasında sıkışıp kalmamıza sebep olduğunu fark ediyoruz. 1920’lerden bugüne değin çok az şeyin değiştiğini kabullenmeye “mecbur” kalıyoruz. Almanca aslından titiz bir çalışmayla çevrilen Mecburiyet, savaşın ezici tahakkümünden çok çekmiş bir yazarın sancılarını taşıyor: “İnsanlıktan başka vatanım yok ve amacım insan öldürmek de değil.”
    devamını oku

    5,90
  • Mecburiyet

    Savaş karşıtı görüşleriyle tanınan Zweig I. Dünya Savaşı boyunca bu görüşlerini yaymayı kendine misyon edinmişti. Avrupalı ve “dünya vatandaşı” kimliğine büyük değer veren yazar, yapıtlarında savaşın yıkıma uğrattığı “eski dünya”nın değerlerinin kayboluşunu büyük ölçüde dert edinmiştir. Mecburiyet ’in ana karakteri ressam Ferdinand da savaş sırasında askere alınmamak için İsviçre’ye kaçmıştır. Bir gün askerliğe elverişliliğinin tespiti için konsolosluğa davet edildiğinde, karısının şiddet karşıtı duruşuna ihanet etmemesi yolundaki telkinlerine karşın kendini gitmek zorunda hisseder. Görev duygusu, savaş karşıtı düşünceleri ve karısına duyduğu sevgi arasında sıkışıp kalmıştır. Ferdinand her ne kadar “insanlığın ötesinde bir vatanı” olmasa da, “yirmi milyon insanı boğan o zinciri” kıramayacağını düşünür…

    8,90
  • Medeniyet Meselesi İslam ve Batı İlişkileri Çerçevesinde

    Avrupa merkezciliğinin ortaya çıkardığı ve bizi ilgilendiren en önemli netice , Müslümanları ve islam medeniyetini tarih yazarlığı marifetiyle yok etmek olmuştur. Medeniyet hem her yönüyle hayat , hem de bu hayatı kendisine konu edinen düşünce olduğundan dolayı , İslam medeniyetinin tarih yazarlığı marifetiyle ihmali ve inkarı , İslam Düşüncesinin de ihmal ve inkarını intaç etmiştir. Bulunduğumuz noktada bir taraftan İslam düşüncesi tarihi , medeniyet tarihinin mütemmim cüzü olarak , eksiksiz bir şekilde yazılırken; diğer taraftan bu düşünce ile irtibatlı olan diğer düşünceler de , bu arada batı düşüncesi de , birlikte yazılmalıdır/yazılacaktır. Bugün şunu daha iyi biliyoruz ki , bütün bir insanlık tarihini dikkate almadan , bir medeniyetin veya bir bölgenin tarihini yazmak mümkün olmuyor. Mesela 17.yy Osmanlı düşüncesini , siyasetini , sanatını , ilmini , dini hayatını vs. yazmak istiyorsak , bunu Çin , Hint , Rus ve Batı Avrupa ile irtibatı içinde yazmazsak , eksik yazmış olacağız. Elinizdeki bu eserde , bunun sadece bir mesele ve iki bölge arasındaki ilişki üzerinden müzakeresini yapmaya çalıştık.

    8,90
  • Medine Sahifesi

    Çoğunlukla “Medine Vesikası” olarak bilinen ve özellikle XIX. yüzyılın sonlarına doğru önce Batılı bilim çevrelerinde, sonra da Müslüman araştırmacılar arasında geniş ilgi gören, çok sayıda kitap ve makaleye konu olan anlaşma metni, kendisini Sahîfe olarak nitelendirmektedir. Bu metnin bilhassa günümüzde bu kadar ilgi görmesinin başlıca sebeplerinden biri, bazılarınca içeriği itibariyle tarihte hazırlanmış “ilk yazılı anayasa” olarak tanımlanacak kadar önemli görülmesi, diğeri de belgenin otantikliği konusunda araştırmacıların en küçük bir tereddütlerinin bulunmaması olduğu söylenebilir. Nitekim Batılı araştırmacılar da söz konusu metni sık sık Medine Anayasası şeklinde adlandırmış, otantikliği üzerinde adeta ittifak etmişlerdir. Ülkemizde de Medine Sahîfesi’nin, modern Müslüman toplumlar için ifade ettiği sosyo-politik değeri üzerinde yakın geçmişte oldukça heyecanlı tartışmalar yapılmıştır. Ancak bu tartışmalar, ekseriyetle ilmî ve özgün araştırmalara dayanmayan subjektif yorumlar mesabesinde kalmış; bu sebeple metne atfedilen tarihî ve sosyo-politik değer de zaman içinde anlamını kaybetmiştir.

    Böylece,  Sahîfe’yi ele alan birçok çalışmada belgenin oluşmasını hazırlayan tarihî, toplumsal ve kültürel arkaplan ihmal edildiği için metnin çevirisi, muhtevasının anlaşılması ve yorumlanması, tarihlendirilmesi gibi birçok konuda hatalar yapıldığı görülmüştür. Bu noktada elinizdeki eserin belki de en özgün yanlarından biri, müellifin –dönem hakkında ilk yazılı belge olma niteliğini taşıyan Kur’an’ın verdiği bilgilerden de yararlanarak- tarihî ve toplumsal arkaplanı çeşitli yönleriyle adım adım izlemesi ve Ṡaḥîfe’yi bu arkaplan ile ilişkilendirmesidir.

    gizle

    10,90
  • Medine Sözleşmesi

    Aydınlanmanın temel felsefi varsayımlarına göre şekillenmiş modern ve arkasından gelen postmodern dünyayı sürdürmek her zamankinden daha çok zorlaşmıştır. Ülkeler, sınıflar ve bölgeler arasında eşitsizlik giderek derinleşiyor; iç savaşlar, işgaller durmadı, mülteciler milyonları buldu; iklim ve çevre sorunları daha çok arttı: şiddet ve terör, ayrımcılık, ırkçılık, yabancı düşmanlığı hız kesmedi; salgın hastalıklar milyarlarca insanı bir anda tehdit eder hale geldi.

    İslam dünyasının trajik durumu ortada: Din müntesipleri, mezhep taraftarları, ülkeler, etnik gruplar, yöneticiler ve yönetilenler, yoksullar ile zenginler, sivil gruplar, örgütler, kadın ve erkek birbiriyle çatışıp duruyor. Her bir grup diğerini ötekileştirme şeytanlaştırıyor.

    Krizler bizi köklü bir paradigma değişikliğine zorluyor. Özgürlüğü, ahlaki erdemleri, adaleti ve karşılıklı ihtiramı esas alan küresel bir toplum sözleşmesine ihtiyacımız var. Bunun örneğini İslam’ın Peygamberi Medine Sözleşmesi’nde bize gösterdi. Modern ve postmodern zamanda insanın kendi varlığıyla, tabiatla ve hemcinsleriyle bozulan ilişkisine çözüm bulmadan, bu kriz ortamından çıkamayız.

    Medine Sözleşmesi, Kur’an ve Hz. Peygamber’in sünnet ve siretinde şekillenen mucizevi işlerinden biridir. Tarihi tatbikat ve bugünkü sorunları farklı okunduğunda, İslam dünyasındaki çatışmalara ve küresel düzeyde sürüp giden insani ve sosyo politik krizlere bir çözüm arayışıdır.

    11,90
  • Medine Toplumu

    Eserde Medine toplumunun yapısı, özellikleri, sosyal ve ekonomik hayatı incelenmekte ve gerçekleştirilen ilk uygulamalar üzerinde durulmaktadır. Bu eseri aynı konuyu işleyen diğer eserler ve siyer kitaplarından ayıran özellik ise ilk defa bu eserde konular ele alınırken hadis kritiği metodunun kullanılmasıdır. Böylece İslam tarihinin ilk dönemlerine ilişkin eldeki bilgiler ve rivayetler hadisçilerin ölçütlerine göre yeniden değerlendirilmektedir. Yazar Medine toplumunu çeşitli yönleriyle incelerken ilk döneme ait kaynakları da değerlendirmekte ve İslâm tarihinin hadisçilerin metoduna göre yeniden yazılması ve yorumlanmasına yönelik bir model sunmaktadır.

    8,90
  • Medine- Münevvere Tarihi (Vefaü’l- Vefa bi-Ahbari Dari’l-Mustafa) (3 Cilt Takım)

    Es-Semhûdî’nin Medine’nin doğal, tarihî ve dinî yapılarına yoğunlaşmış Vefâü’l-vefâ bi-ahbâri dâri’l-Mustafâ adlı eseri ile Medine tarih yazıcılığı yöntem, içerik ve sistem bakımından klasik dönemin deyim yerindeyse zirve noktasına ulaşmıştır. Çünkü Vefâ’dan sonra Medine tarihine dair telif edilen eserler, birçok yönden es-Semhûdî’nin Vefâ’sını örnek almış ve ondan önemli bir kaynak olarak yararlanmıştır. Memlükler devletinin son devirlerinde Medine’de yaşayıp orada yıllarca fetva veren, medreselerde hocalık ve yöneticilik yapan ve zamanla Medine ileri gelenlerinden birisi haline gelen es-Semhûdî, Medine şehri ile ilgili her olaya ve planlamaya bizzat katılıp bu şehrin ve ahâlisinin durumunun iyileştirilmesi için gayret göstermiş, şehrin görüntüsünü veya huzurunu bozan olaylara değişik şekillerde ve vesilelerle müdahale etmiştir. Bu yüzden zaman zaman birçok sıkıntı da çekmiş olan es-Semhûdî’nin bu gibi özellikleri, tamamen Medine şehrine yoğunlaşabilmesini, dolayısıyla da eserinde geçmiş dönemlerdeki ve kendi dönemindeki Medine’ye dair önemli ve yoğun malumatın yer almasını sağlamıştır.
    Böylesi önemli bir klasik İslâm eserinin Türkçe’ye doğru bir şekilde çevirisi için gücümüz yettiği kadar ahlakî, sanatsal ve ilmî bağlanmayı gerçekleştirmeye çalıştık. Tercüme ön sözünde bu husus genişçe açıklanmıştır. Tercüme metinde yaptıklarımız bir yana dipnotlar aracılığıyla da bu gayeye yönelik olarak birçok açıklamada bulunduk. Türkçe okuyan ve düşünen okuyucuların istifadesine sunduğumuz bu eserin gelecekte yapılacak kaynak eser tercümelerine de katkı sunmasını ummaktayız. Bu çalışma toplamda 3 ciltten oluşmaktadır. Toplam 1448 Sayfadır.

    40,90
  • Medreseler Neydi, Ne Değildi? Osmanlılarda Akli İlimlerin Eğitimi ve Modern Bilimin Girişi

    OSMANLI’DA BİLİM VE EĞİTİM:
    MEDRESELERİN TARİHİ SERÜVENİ…

    Klasik dönemde (8. ve 16. asırlar) bilim kurumları nasıl şekillenmişti? Semerkand medresesi ilim dünyasına neler katmıştı? Osmanlı öncesinde Anadolu medreseleri ne durumdaydı? Osmanlı’da medrese geleneği nasıl ortaya çıktı? Fatih Külliyesi Medreseleri aslında ne değildi? Avrupa’daki üniversitelerle Osmanlı’daki medreseler arasındaki farklılıklar ve benzerlikler neydi? Eğitimde klasikten moderne geçiş nasıl sağlandı? Müslüman bilim adamlarının modern bilim karşısındaki tavırları neydi?

    Medeniyet tarihimiz için çok önemli bir yere sahip olan medrese kurumu; yalnız eğitim geleneğimizin kronolojisini ortaya koymak için değil, düşünce dünyamızın ne tür serüvenlerden geçtiğini keşfetmek için de son derece kritiktir. Ekmeleddin İhsanoğlu, kırk yılı aşkın bir zamana yayılan çalışmalarını bir araya getirdiği bu eserinde, medreselerin doğuşunu, oluşumunu ve gelişimini, tarih biliminin yerleşik usûllerine uygun şekilde ve en objektif biçimde ortaya koyuyor. Her devirde kamuoyuna farklı biçimlerde anlatılan ve özellikle değişik zamanlarda gelişen ideolojik ve nostaljik yaklaşımlarla esas özellikleri bir türlü ortaya konulamayan medreseler, İhsanoğlu’nun bu çalışmasıyla yerli yerine oturuyor.

    “Medreseler Neydi, Ne Değildi?”, İslâm tarihinden Osmanlı devrine, Avrupa’daki üniversitelerden 19. yüzyıldaki modern bilim dönemine dek çok geniş bir zaman aralığını kapsıyor. Böylece Osmanlılarda aklî ilimlerin eğitiminin nasıl gerçekleştiği ve modern bilimin girişiyle nelerin değiştiği konusunda son nokta konulmuş oluyor. Tarih okuyucularını hem çok sürükleyici hem de çok verimli bir okuma deneyimi bekliyor…

    16,90
  • Medyada İslam Gazeteciler ve Uzmanlar Dünyaya Bakışımızı Nasıl Belirliyor?

    Said bu kitabını ilk kez 1980’de, İran rehine krizi sırasında yazdı. Daha sonra 1997’de tekrar ele aldı, hem güncelleştirdi, hem genişletti. Medyada İslam, yazarın Şarkiyatçılık ve Filistin Sorunu konulu kitaplarını tamamlayıcı nitelikte bir eser olarak kaleme alınmıştır. Said burada “İslamı savunmakla hiç ilgilenmez, İslamın Batı’da ve İslam toplumlarında ne şekilde kullanıldığını anlatır”.

    12,90