-
Anne Adayları ve Hamileler İçin Karatay Diyeti
Gebelik öncesinde, gebelikte ve loğusalıkta yapmanız ve yapmamanız gerekenler! Prof. Canan Karatay bu kez anne baba adayları, hamileler ve yeni doğum yapmış anneler için koruyucu hekimlik sanatını konuşturdu! Onun önerileri, hamilelere hasta gözüyle bakan, sürekli tetkik, ultrason, şeker yüklemesi vazeden ve doğal doğuma ‘riskli’ yaftası yapıştırıp sezaryene yönlendiren ‘endüstriyel tıp’tan farklı elbette… Prof. Karatay’a göre hamilelik dünyanın en doğal, en güzel, en umutlu süreci… Bu sürece doğru hazırlanmak, yaşam biçimini ‘sağlıklı’ hale getirmek gerekiyor. Fazla kilo almamak, kandaki şeker/insülin değerlerini yükseltmemek, bunun için de düşük glisemik indeksli yiyeceklerle beslenmek gerekiyor. Prof. Karatay, bebeğin hücrelerinin sağlıklı gelişimi ve bütüncül bir anne-bebek sağlığı için gerekli vitamin, mineral ve aminoasitleri tek tek sıralıyor kitabında. Bunları hangi besin kaynaklarından alabileceğinizi de… Bu kitap ‘doğal’ bir kaynak: Mevsimine göre balık, sebze, meyve ve otların listesi; sağlıklı protein kaynakları; yiyeceklerin glisemik indeks tabloları; serbest oksijen radikalleri, radyasyon, gebelik şekeri ve diyabet dâhil hamilelikteki tüm risklerden korunma formülleri… Zorlaştırmıyor, kolaylaştırıyor Prof. Karatay. Elinizde huzurlu, sıkıntısız ve sağlıklı bir hamilelik geçirmeyi arzu eden anneler için ‘en anlamlı’ hediyeyi tutuyorsunuz. Hocanın dediği gibi: “Sağlık sizin elinizde! Bu kitap okunarak hem erkek ve kadınlarda sebepsiz infertileye karşı önlem alınabilir, hem de rahat, sağlıklı bir hamilelik, doğum, lohusalık ve emzirme süreci geçirilebilir. Bebek dünyaya sağlıklı gelip sağlıklı bir gelişim süreci yaşayabilir… Doğacak bebeklerde aşırı yağlanma, obezite, diyabet ve bunlara bağlı komplikasyonlar önlenebilir. Ayrıca doğum kiloları da kolaylıkla verilebilir.” Ne dersiniz, sizce de hamilelik, Karatay Diyeti ile daha güzel değil mi?
-
Anne Babalar İçin Çocuk Beyni
Çocuk beyninin hayatının ilk altı yılında bir daha hiç sahip olmayacağı kadar büyük bir potansiyeli vardır. Fakat bu, çocuklarımızı küçük birer dâhiye çevirmek zorunda olduğumuz anlamına gelmez zira bunu yapmak hem imkânsızdır hem de baskı altında kalan beyin ilerlemek yerine tam tersine yolunu kaybeder.
Yıllarca insan beyni üzerine çalışmış olan nöropsikolog ve psikoterapist Álvaro Bilbao, nörobilimin, çocukların tam düşünsel ve duygusal gelişime ulaşmaları için anne babalara ve tüm eğitimcilere sağladığı bilgileri kitabında bir araya getiriyor. Üç çocuğunu yetiştirirken bizzat kendisinin de uyguladığı basit ilkeler, anne ve baba rolünüzü layıkıyla gerçekleştirmenize ama en önemlisi de çocuğunuzla eşsiz ve özel bir bağ kurmanıza yardımcı olacak. Ödül ceza sistemi içinde yaptığımız doğru bilinen yanlışlar, teşvik edici sandığımız ancak aslında özgüveni zedeleyen cümlelerimiz gibi günlük hayattaki rutinimizde küçücük değişiklikler yaptığımızda çocuklarımızın neler başarabildiğini görmek âdeta bir mucize etkisi yaratacak.
-
Anne Ben Nereden Geldim Çocuklar İçin Cinsel Eğitim
“YOKSA SİZ HALA DAHA LEYLEK HİKAYESİ Mİ ANLATIYOR SUNUZ? Onun sorularına cevap vermek hiç bu kadar kolay olmamıştı…. ÇOCUKLAR cinsiyete ve cinsiyet farkına ait soruları 3-4 yaşlarından itibaren sormaya başlıyor. Sorulara muhatap olan çoğu anne baba, beklemedikleri bu sorular karşısında paniğe kapılıyor. Aslında sorunun cevabını bilmediklerinden değil; nasıl cevap vereceklerini bilmediklerinden paniğe kapılıyorlar. Bunun sebebi de, konuya yetişkin gözüyle bakmaları. Yetişkin gözüyle baktıkları için cinsellikle ilgili soruların anne baba arasında geçen mahrem ilişkileri kapsadığını, bu yüzden cevap vermenin zor olduğunu düşünüyorlar. Peygamberimiz bir hadisinde: “Çocuğu olan onunla çocuklaşsını buyuruyor. Biz bu hadisi: “Çocukla konuşurken empati yapın, onun seviyesine inin, anlayacağı bir dil kullanını şeklinde anlıyoruz. Kendimizi çocuğun yerine koyup düşündüğümüzde, onda henüz cinsel tecessüs uyandıran hormonlar aktif olmadığı için sorularının cinsellikle ilgili olmayıp öğrenme amaçlı olduğunu görürüz. Konuya çocuk gözüyle bakınca, işimiz kolaylaşır. Paniğe kapılmadan, sıradan bir soruya cevap veriyormuş gibi, çocuğun anlayacağı basit bir dil kullanarak sorusunu cevaplandırmalıyız. Verdiğimiz bilgi basit, kısa ve doğru olmalıdır. Bu kitabı çocuklar için yazdık, ama henüz okuma bilmeyen çocuklara anne babalar okuyacaklar. Kitabın iki kahramanı her ne kadar 3-4 yaşlarında bir kız çocuğu ve onun sorularına cevap veren bir anne ise de; kahramanlar değişebilir. Cinsiyete ait soruları, genellikle, kız çocukları annelerine, erkek çocukları babalarına sorsalar da; bu bir kural değildir. Bir kız çocuğu, cinsiyete ait soruları kendisine yakın bulduğu babasına veya dedesine de sorabilir. Bunda yadırganacak birşey yoktur. Kitabın kurgusunu yaparken literatürde geçen bütün sorulara cevap vermeye çalıştık. Bununla beraber çocuğunuzun sorabileceği her soruya cevap verdiğimizi iddia edemeyiz. Zira her çocuk kendine özeldir. Her çocuğun ilgi alanı ve merak ettiği konular farklı olduğu gibi, soruları da farklı olacaktır. Dinî ve ahlakî değerlere dikkat edilmesi gereken böylesine zor bir konuda kitap yazmanın kolay olmadığını sizler de taktir edersiniz. Hatalarımız varsa, iyi niyetimize bağışlamanızı umuyoruz.
-
Anne Bence Anlaşabiliriz Yusuf Güzelce Söylüyor
Yusuf babası ile alışverişe gidiyor ve isteklerini tutturmadan güzelce söylüyor. Bakalım neler oluyor? Haydi bu kitabı sana okuyanı iyi dinlemeye başla! Keyifli okumalar.
-
Anne Beni Anla / Yusuf Duygularını İfade Ediyor
Yusuf’u arkadaşları oyuna almak istemedi. Yusuf, bu olumsuz duygularıyla nasıl baş edebildi? Annesi ile “parmak duygu oyunu” oynayarak kendisini tekrar iyi hissetti. Nasıl mı? Öğrenmek istersen, beni ve sana bu kitabı okuyanı dikkatlice dinle. Güzel okumalar!
-
Anne Benimle Kal Yusuf Korkusunu Yeniyor
O gün arkadaşı Can, Yusuflara geldi. Ama Yusuf, tabletindeki korkunç karakterlerden korktu ve gece yalnız başına yatmak istemedi. Ama korkusunu hayalet avcısı oyunuyla yendi. Nasıl mı? Beni ve sana bu kitabı okuyanı dikkatlice dinle. Güzel okumalar!
-
Anne Darbe Ne Demek? Darbe Psikolojisi
15 Temmuz gecesi Türkiye şok edici bir darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı. 1980 sonrası kuşaklar fiili bir darbe ile hiç tanışmamıştı. Önceki kuşaklar belki darbelere aşinaydı ama bu defa başka bir şey oluyordu. “Ancak filmlerde olur,” denilebilecek cinsten bir çılgınlık yaşanıyor; bir milletin uçakları aynı milletin Meclis’ine bomba yağdırıyor, sokaktaki insanlara kurşun sıkıyordu.
Her şeye rağmen halk sokaklara indi ve dünya siyasi literatürüne geçecek bir inisiyatifle bu darbe girişimini, daha doğru tabirle bu çılgınlık halini engelledi. Yaşananlar kadar bu çılgınlığın faili de şaşırtıcıydı. Olayın arkasında bir süredir devlete kafa tutmakta olan FETÖ yapılanması mensuplarının olduğu anlaşıldı. Türkiye kamuoyunun daha birkaç yıl öncesine kadar bir dinsel hareket olarak gördüğü oluşum, bir terör örgütüne dönüşmüştü. Nasıl olmuştu da kendi halindeki saf inananlar adeta gizemli bir tarikatın neferleri haline getirilmişti?
Psikiyatrinin bütün bu olanları nasıl açıkladığını görmek için belki de çocukların o saf sorusuna dönmek gerekiyordu: “Anne, darbe ne demek?”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan ülkeyi 15 Temmuz darbe girişimine götüren sürece olabildiğince etraflı bir biçimde bakarak bir tür toplumsal özeleştiri ile sadece FETÖ yapılanmasını değil, böyle bir yapının genişleyip büyümesine yol açan toplumsal dinamikleri de ele alıyor.
Birey ve toplum psikolojisi açısından bu ülkenin vatandaşlarına nasıl bir “oyun” oynandığını deşifre ediyor.
Darbe girişimi sonrasında birçok şey yazıldı çizildi, bu konuda birçok kitap yayımlandı, ama meselenin psikolojik boyutu üzerinde pek durulmadı.
Kendi halinde, saf, inanan insanlar nasıl kitlesel bir hezeyanın parçası haline getirildi?
Ve bir daha böyle acı bir olayın yaşanmaması için toplum olarak ne yapabiliriz?
Bütün bu soruların cevapları bu kitapta.. -
Anne Okulumu Seviyorum Yusuf Okul Korkusunu Yeniyor
Yusuf biraz heyecanlı. İlk defa okula gidiyor. Neler düşünüyor? Neler hissediyor? Neler oluyor? Ve okuluna alışabiliyor mu? Merak ettiysen, haydi sana bu kitabı okuyanı dikkatlice dinle. Güzel okumalar! Ben, Kumru.
-
Anne Tabletimi Verir misin ?
Yusuf, tabletiyle oynuyor. Oynarken annesiyle bazı sorunlar yaşıyor. Haydi, Yusuf’un maceralarını okumaya başlayalım! Bakalım neler oluyor? Beni ve sana bu kitabı okuyanı dikkatle dinle. Güzel okumalar! Ben, Kumru.
-
Annelik Sanatı
Kadın yalnızdır aslında… Eşi olsa da, çocukları bulunsa da… Sevincinde yalnız… Ağlamalarında yalnız… Çocukluğunda yalnız, genç kızlığında yalnız… Çaba içindedir herkes, ondan bir şeyler koparmak için… Kimi sevgisizliğinin doyurucusu gibi tanır onu… Kimi yalnızlığının gidericisi gibi… Ve belki karşılıksızlığından olsa gerek, verdiği “iyi eder” insanı… Bu kitabın adı her ne kadar Annelik Sanatı olsa da; aslında kadınların eşleri için yazıldı… Annelerin çocukları için… Bir annenin yalnızlığının derinliğini görmek… Ona gerçekten “eşlik” etmek… Ona eşlik ederken, onunla iyi olmak isteyenler için yazıldı… Bir kadının öfkesinin çocuksu zayıflıklarını örtme çabası, kızgınlıklarınınsa artık bunaldığının işareti olduğunu fark etmek isteyenler için yazıldı… Ve belki kendinin nasıl bir anne olduğunu aynada görmek isteyen anneler için yazıldı…
-
Annem ve Babamla Oynuyorum Öğreniyorum
Okul öncesi dönemde oyun ve arkadaş ihtiyacı karşılanmayan, beton evlerde, dört duvar arasında yetişen çocuklar, okula uyum sağlamakta zorlanırlar. Annesinin dizi dibinden ayrılmak istemeyen, okul korkusu yaşayan, aileye bağımlı çocuklar, oyuna ve arkadaşa alışık olmayan, ‘biz’ bilincine ulaşamamış çocuklardır.
Mesleğiniz ne kadar zor, ev işleriniz ne kadar çok olursa olsun, çocuklarınıza zaman ayırmalısınız. Ayıracağınız zamanın süresi değil, kalitesi önemlidir. Ayırdığınız zaman kısa süreli de olsa, eğer birlikte geçirdiğiniz dakikalar, ikiniz için de zevkli geçmiş, duygu ve sevgi alışverişinde bulunabilmiş, kendinizi mutlu hissetmişseniz; ayırdığınız zaman kaliteli geçmiş demektir.
Bu kitapta yer alan oyunlar ve aktiviteler, çocuğunuza ayırdığınız zamanın kaliteli geçmesi için size yardımcı olacaktır.
devamını oku -
Annemin Çantası
Sara Şahinkanat’ın yazdığı, Ayşe İnan Alican’ın muhteşem resimlerle hayat kazandırdığı Annemin Çantası, her zaman alay ya da merak konusu olan bir konuya açıklık getiriyor. Kadınların çantasında neler var neler? Böyle bir kitap, iki duyarlı kadının ortak ürünü olunca, ortaya müthiş bir sonuç çıkıyor. Aslolan çanta değil, çantalarında taşıdıkları “hayat”la kadınlar çünkü… Bir çocuğun gözünden kaleme alınan Annemin Çantası, yazar ile çizerin ortak kitapları Beyoğlu Macerası – Bilgi Avcıları Gizli Görevde ve Üç Kedi, Bir Dilek kitapları gibi, yine çok sevilecek.
-
Annemin Emarı Geldi
Bazen bir kitap okuduğunuzda bütün hayatınız değişmez ama gözden geçirilir. Prof. Dr. Ethem Güneren’in Annemin Emarı Geldi adlı kitabı da böyle bir eser.
Ethem Güneren, bir “yeryüzü doktoru.” Ona bu unvanın bu kadar yakışmasının nedeni sadece işini iyi yapıyor olması değil, bu dünyada işini iyi yapan birçok insan var. Onu farklı kılan şey, imkânsız coğrafyalardaki imkânsız insanlara ulaşarak onların hayatlarına dokunmasıdır.
Onun satırlarını okurken “4 yaşındaki oğlumun sesini ilk kez duydum,” diye ağlayan babanın mutluluğuna ortak olacaksınız.Bu kitabı özel yapan, edebiyat deyişiyle “anlatmayıp göstermesidir.” İyi ve duyarlı bir insan olmayı haykırmak bir kulaktan kulağa oyunudur. “İyi ve duyarlı bir insan olarak bunları yapıyorum,” diyebilen insanın fısıldadıkları ise kulağımızdan girip kalbimize çakılır.
-
Annenin Ruh Halleri
Annelik… Her kadının tatmak istediği ‘güzel’ duygu… Kadını ‘kadın’ yapan olgu… Yaradan’ın kadınlara ‘özel’ lütfu… Kadına Cennet kapısını açan anahtar! Annelik kutsal olmasına kutsal ama, günümüzde anneler çok da mutlu değil! Kimisi eşleri, çocukları tarafından anlaşılamamaktan şikâyetçi, kimisi hazır olmadığı bir yükün altına girdiği için tedirgin ve hatta pişman. Uzman Pedagog Mehmet Teber, 10 yılı geçkin bir zamandır binlerce anneyi gözlemlemiş, onlarla görüşmüş. Anneliğin ardında nice duyguların, hayallerin, arzuların, zorlukların, çilelerin barındığını görmüş! Yaşananların annenin ruh halini nasıl etkilediğini, annenin davranışlarına nasıl yansıdığını tespit etmiş. Teber, bu kitapta anneye ve anneliğe dair edindiği bilgileri bizlerle paylaşıyor. ‘Ben nasıl bir anneyim?’, ‘Eşim nasıl bir anne?’, ‘Annem nasıl bir anne?’ diye merak edenlere duygusal bir yol haritası sunuyor. Bu kitabı okuyan anneler kendilerinin, duygularının, ruh hallerinin farkına varacak! Anlaşılmış olmanın mutluluğunu yaşayacak… Babalar da eşlerinin dünyasına yolculuk yapacak, erkekler bu kitapla kadını daha iyi anlayacak, anneliğin dışarıdan göründüğü gibi kolay olmadığını görecek! Annenin Ruh Halleri yazarın anneye ve anneliğe dair edindiği bilgileri önce annelerle sonra da tüm toplumla paylaşmak isteğinin bir ürünü. Annelerin kendilerine bile tarif edemediği acıları, yaraları, yalnızlıkları onlar için yazmayı arzu etmiş yazar. Siz de anneleri ve anneliği gerçekten anlamak istiyorsanız, bu kitabı mutlaka okuyun!
-
Antikacı
Romanları ve oyunculuğu ile Türkiye’de ve dünyada büyük ilgiyle takip edilen Bahadır Yenişehirlioğlu bu kez şaşırtıcı bir romanla çıkıyor okurlarının karşısına.
Her şeyi geride bırakıp çekip gitmek kolay mı? Kurmak için yıllarca uğraştığı düzeninden bir çırpıda vazgeçebilir mi insan? Geride bıraktıkların ne olacak? Sorumluluklarını ne yapacaksın? Gözünün içine muhabbetle bakanlar ne yapacak sensiz?
Peki ya hayallerin? Gerçekten yaşadığın hayatı istiyor musun? Bu kısacık ömrünü başkalarının istediği gibi mi sürdüreceksin? Benliğini bulmak için hiç mi uğraşmayacaksın? Gidebilirsen eğer, gittiğin yerde seni neler bekler? Gidemezsen kimdir aslında bunun sorumlusu?Üsküdar’ın sırtlarından İstanbul’u sessizce izleyen o ev, içinde Antikacı Cemil Bey’in hikâyesiyle birlikte neler barındırır?
-
Aqida – Kommentar & Erläuterung zu Scharhul Aqaidin Nasafiyya
Aqida – Scharhul Aqaidin Nasafiyya
Kommentar zu den Glaubensansichten des Gelehrten Abu Hafs Ibn Muhammad An NasafiDen wahren Glauben hat Allah in Seinem Buch und durch Seinen Gesandten klar und deutlich dargelegt. Das sind die Prinzipien des Iman, die wirklich verbindlich sind und unbedingt verinnerlicht werden müssen.
Sie sind in Allahs Buch und in der Sunna Seines Propheten so deutlich und definitiv dargelegt, dass kein Platz für Missverständnisse und Deutungen vorhanden ist. In diesem Bereich besteht auch kein Bedarf an subjektiven Meinungen.
Sehr bald nach dem Verscheiden des Propheten jedoch waren die Muslime plötzlich mit glaubensbezogenen Fragestellungen konfrontiert, die zwar nicht alle den Iman betrafen, aber einen Bezug dazu aufwiesen.Die Reaktion unter den Gelehrten der sunnitischen Glaubensgemeinschaft auf diese neuartigen Fragen waren unterschiedlich. Während die Mehrheit der frühen Gelehrten – unter anderem die Imame der vier Rechtschulen – Diskussionen zu solchen Themen mieden, waren einige – insbesondere spätere Gelehrte – da anderer Ansicht.
Einer dieser Gelehrten war Abu Mansur Al-Maturidi.Anders als viele frühere Gelehrte befürwortete er bei solchen Fragestellung die rationale Argumentation – zusätzlich zu Belegen aus Allahs Buch und der Sunna Seines Gesandten (saws).
In seinem unter dem Namen Al-Aqaidun-Nasafiyya bekanntgewordenen Text bemühte sich der berühmte maturidische Gelehrte An-Nasafi, die Haltung dieser Denkschule darzulegen.Angereichert mit Kommentaren und Fußnoten bietet dieses Werk einerseits einen Blick in die Interpretationen der Maturidiyya und untersucht zugleich, ob und inwiefern sich diese Meinungen von jenen früherer Imame unterschied.
-
Ara Toplam Yolumu Ararken Öğrendiklerim
Yeniden başlama imkânı doğada insanın en büyük lüksü. Ne kadar çok düşersen o kadar çok kalkma şansın da var. Sen onu yapacak mısın, yapmayacak mısın? Başarısızlık yan etkilere bağlı olabilir ama ayağa kalkmak sadece sana bağlıdır.” AHMET MÜMTAZ TAYLAN Küçük yaşta evden ayrıldı. Bugün olduğu kişiyi adım adım inşa etti. İki üniversitede okudu; Diyarbakır’dan Almanya’ya, Ankara’dan İstanbul’a sahnenin tozunu yuttu. Yazdı, yönetti, oynadı. Kendi ifadesiyle, “ayağını basmadığı, ekmeğini yemediği, suyunu içmediği, insanıyla konuşmadığı hiçbir yöre” bırakmamacasına Türkiye’yi baştan başa dolaştı. Onunla beraber gülebiliyorsak, beraber ağlayabiliyorsak, beraber isyan edebiliyorsak Ahmet Mümtaz Taylan bizi bu kadar iyi tanıdığı içindir. Elinizdeki kitap, bu tanışıklığın ürünü. Yazar Irmak Zileli, Ahmet Mümtaz Taylan’la kadın-erkek ilişkilerine, anne-baba rollerine, sanat ve sanatçı kavramlarına, eğitime, siyasete, doğayla ve hayvanla kurduğumuz ilişkiye, aşka, yeteneğe, hayata ve ayakta kalmaya dair konuştu. Taylan’ın samimi ve ufuk açan cevaplarında, bir sanatçının geniş tecrübesinden süzdüğü, keskin bakışını kendine de topluma da yönelterek damıttığı düşünceleri bulacaksınız. Kendinize sorduğunuz birçok soruyu; emeğin, vicdanın ve dürüstlüğün pusulasından şaşmayan bir sanatçının nasıl yanıtladığını göreceksiniz. Bu hayatta ne yapmak istiyoruz? Seçimlerimizi neye göre yaparız? Öğrenmek ama nasıl? Yeteneğini keşfetmek ve geliştirmek nasıl mümkün olur? Başarının ölçütleri nelerdir? Bir insan nasıl yetiştirilir? İnsanın yurdu neresidir? Taylan’ın deyimiyle bu kitap bir Ara Toplam. Bir nefes molası. Hayatlarının bir döneminde kendilerini hesaba çekmek için şöyle bir durup düşünmek ve yeniden başlamak isteyenler için… Merakını hiçbir zaman yitirmeyen, soru sormaktan vazgeçmeyen her insanın elbet kendi yolunu çizebileceğini umut edenler için… Bu manada her deneyimin kıymetli olduğunu tekrar tekrar dile getirmek, unutmamak için…
-
Araba Sevdası (Sadeleştirilmiş Basım)
Araba Sevdası, Tanzimat döneminde rastladığımız diğer roman denemelerinden apayrı, yazarını da benzersiz kılan
bir romandır.Sultan Abdülaziz döneminde yaşanan trajikomik bir aşk hikâyesini, abartılı bir “alafranga züppe” karakterinin etrafında anlatan Araba Sevdası, Türkçe edebiyatın en özgün örneklerinden biridir. Daha sonra pek çok romanda benzer örnekleri yaratılacak, aşırı Batılılaşmış, özenti karakterlerin dramı, en yoğun olarak Araba Sevdası’nın kahramanı Bihruz Bey’in şahsında ete kemiğe bürünür ve bir klasik haline gelir. Bu sadeleştirilmiş basımda, Araba Sevdası’nın orijinalinde yer alan resimlerin yanı sıra romanın kaynaklarını ve göndermelerini belirginleştiren metinlere, haritalara ve resimlere de yer verilmiştir.
“Eğer Tanzimat romanına bir Batılılaşma romanı değil de bir modernleşme romanı olarak bakarsak, Araba Sevdası gerçek anlamda modern ilk romandır.”
JALE PARLA“Bu köksüz gölgeler kitabında asıl kahraman, Bihruz Bey’in parasını tam olarak ödemediği ve sonunda elinden aldıkları arabasıdır. O, kitabın sembolü ve fatalitesidir.”
AHMET HAMDİ TANPINAR -
Aramızda Kalsın
İNANIYORUM Kİ: Bu kitabı okurken; çok güleceksin, heyecanlanacaksın, uykusuz kalacaksın, meraktan çatlayacaksın, kimseyi kınamayacaksın, kimseyi yargılamayacaksın, artık engel tanımayacaksın, hıçkıra hıçkıra ağlayacaksın, asla elinden bırakmayacaksın, bu kadar da olamaz diyeceksin, çok kızacak hatta öfkeleneceksin, artık hiç kimseyi suçlamayacaksın, hayatını yeniden gözden geçireceksin, Ve sonundaaaa….
-
Arap Baharının Düşündürdükleri
Tutuklanmasından önceki son çalışmalarından biri olan bu eserinde Selmân el-Avde yalnızca yakın yılların çalkantılı sosyopolitik sürecine dair görüşlerini açıklamakla kalmıyor, okuru ayaklanma ve devlet idaresi olgularının hem halk hem yönetici sınıf açısından nasıl göründüğüyle ilgili bir tarih yolculuğuna da çıkarıyor. Halkın yönetime katılımı, ulemanın devrim süreçlerine müdahale biçimi, ideal rejim tartışmalarının dinî kökeni, belirli bir idarî sistemin varlığı, hükümdarın kutsanması ve Emevî döneminde yaşanan kırılma gibi birçok konuda geniş çaplı okumaların mahsûlü bir perspektif ortaya çıkıyor. Günüyle geçmişi arasında bağlantı kurmak isteyenler için zihin açıcı bir okuma serüveni.