Sehe 1641–1660 zwischen insgesmt: 3487

  • Kategoriler ve Retorik Kitabu’l-Makulat ve Kitabu’l-Hatabe

    Fârâbî (ö. 339/950) İslam dünyasında mantık bilimine en fazla vurgu yapan filozoflardan biridir. Filozof, felsefenin diğer alanlarında olduğu gibi mantık alanına dair de kendine özgü bir telif ve metin inşası tarzı ortaya koymuştur. Bu durum, gerek selefi Aristoteles, gerekse halefleri İbn Sînâ ve İbn Rüşd’ün aynı alanlara ilişkin eserleri ile mukayese edildiğinde daha iyi anlaşılmaktadır. Fârâbî Kategoriler’de ilk defa Aristoteles tarafından ortaya konulan kategoriler teorisini, Retorik’te ise yine ilk defa Aristoteles tarafından ortaya konulan retorik teorisini kısa ve öz bir şekilde yeniden inşa etmiştir. Fârâbî Aristoteles’in vaz ettiği bu teorileri evrensel olarak değerlendirmiş ve bu evrensel teorileri kendi tekil tarihsel koşulları içerisinde yeniden var kılmıştır. Elinizdeki kitap Fârâbî’nin bu eserlerinin ilk Türkçe çevirisidir. Bu iki eser Fârâbî mantığını ve felsefesini, dahası Meşşâî mantık ve felsefeyi anlama çabası içerisinde olanlara bugünün dünyası açısından çok önemli olanaklar sunmaktadır.

    10,24
  • Katip Bartleby (Kısa Klasik)

    Çok kısıtlı bir çevrenin tanıdığı adsız sansız bir yazar olarak öldüğünde, Melville ardında bugün klasik romanın başyapıtlarından biri kabul edilen Moby Dick’i ve kült kısa öyküsü Kâtip Bartleby’yi bırakmıştı. 19. yüzyıl New York’unda Wall Street’te, bir avukatın yazıhanesinde kâtip olan genç Bartleby zamanla “yapmamayı tercih etmesi” ve kayıtsızlığıyla patronun nasıl başa çıkacağını bilemediği bir soruna dönüşmüştü. Konu olduğu metinden bağımsızlaşıp adeta kendi yaşamını sürmeye başlayan, başka edebi eserlere ilham veren, canlı kanlı bir insana dönüşen Bartleby, 20. yüzyıl edebiyatının simge karakterlerinden biri haline geldi. Deleuze’den Derrida’ya Blanchot’dan Negri’ye birçok düşünürün üzerine kalem oynattığı bu çetrefil karakter, çarkın uyumsuz dişlisi yeni okumalara, çözümlemelere konu olmaya devam ediyor. “Bartleby, ustalığın ya da düşsel imgelemenin uçarılığının ötesindedir; her şeyden önce evrenin gündelik ironilerinden biri olan gerçek faydasızlığı gösteren üzücü ve gerçek bir kitaptır.” Jorge Luis Borges #dünyaklasikleri #kısaklasikler #kült #yapmamayıtercihederim #katip #aykırı #özgürirade

    4,90
  • Kaybolan

    Tarık Tufan, hatıralarla yüzleşmenin, ilk aşkın ve kendini aramanın evrensel hikâyesini anlatıyor. Kaybolan, yaralı dünyalarda, kırık hayatlarda, saklı hüzünlerde ve İstanbul sokaklarında dolanan bir roman.

    Hayatın en çetrefilli meselesi, çözülmesi en zor sırrı, gerçekte kim olduğumuzdur. Çünkü herkes hayatının bir yerinde kaybolur. Bazıları kendisini bulabilmek için önce çok eskiden kaybettiklerini bulmak zorundadır.
    “Utanmayı bir kenara bırakıp gerçeği itiraf ettiğim bugün bile hâlâ kendi hayatımı değil, başkalarının hayatını yaşıyorum. Fason hayat. Bir gece düşüncelere dalmış boğuşurken aklıma geldi bu laf; o gün bugündür böyle tanımlıyorum, sipariş üzerine yaşanmış, ısmarlama, düşük maliyetli, fason hayat. Doğum günümde sadece bunun hayal kırıklığını hissettim. Uzunca bir vakit kayıtsız kalmaya çalıştığım hatalarım için şimdi pişmanlık, hüzün ve keder duyuyorum. Her şeyin başka türlü olmasını arzu ederdim, olmadı. Artık kim olduğumu, kimin için yaşadığımı doğru dürüst düşünemiyorum bile.”
    Kaybolmanın döngüsüne sıkışmış bir adam ve iki kadın. Kendilerini bulabilmek için çıkışı ararlarken ödeyecekleri bedel gitgide büyüyor.
    devamını oku

    12,54
  • Kayı -V Osmanlı Tarihi / Kudret ve Azamet Yılları

    Paşa! Paşa! Sen bu Devlet-i Aliyye’yi henüz tanımamışsın. Allah aşkına şuna inan. Bu devlet öyle bir devlettir ki eğer isterse o donanmanın bütün demirlerini gümüşten, halatlarını ibrişimden ve yelkenlerini atlastan yapmakta asla güçlük çekmez. Hangi geminin gerekli alet ve yelkenini yetiştiremezsem gel bu minval üzere benden iste. Sokollu Mehmed Paşa Tarih programları, konferansları ve eserlerindeki kendine has anlatım tarzı, üslubu ve farklı bakış açıları ile Osmanlı Tarihi’ni herkese sevdiren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, KAYI serisinin beşinci kitabı KAYI V: Kudret ve Azamet Yılları ile Osmanlı İmparatorluğu yazmaya devam ediyor. Elinizdeki eser, Kanuni Sultan Süleyman devrinin kapanması ile başlamakta; II. Selim, III. Murad, III. Mehmed’le devam ederek Sultan I. Ahmed devriyle nihayete ermektedir. Çalışmada öncelikle Osmanlı Devleti’nde asırlardır devam eden siyasi geleneğin büyük değişimine şahitlik edeceksiniz. Kanuni döneminde Enderun’da yetişerek devletin bütün kademelerinde görev alıp sadarete kadar yükselen ve son iki yılında bu görevde bulunan büyük devlet adamı Sokollu Mehmed Paşa’nın yeni siyasi değişimin en büyük mimarı olduğu görülecektir. Artık seferlerde padişahlar değil, güçlü serdarlar görülmeye başlanacaktır. Aynı zamanda yirmi beş yıl fasılasız devam eden savaşlar, bütün dünyada görülmeye başlayan ekonomik zorluklar, paranın değerinin düşmesi, tımar sistemindeki aksamalar vs. büyük Celâlî fetretini beraberinde getirecektir. Kıbrıs’ın Fethi, İnebahtı mağlubiyeti, Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin vefatı, Selimiye Camii’nin inşası, İstanbul Rasathanesi’nin kurulması, Estergon’un fethi, Kanije’nin fethi, Celâlî İsyanları, Zitvatoruk Antlaşması, Sultanahmet Camii’nin açılması, padişahların ilim ve tasavvuf erbabı ile münasebetleri özellikle I. Ahmed ile Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri’nin muhabbeti; bu eserde öne çıkan birçok başlıktan sadece birkaçı… Yine doyumsuz bir tarih ziyafeti sizleri bekliyor.

    9,09
  • Kayıp Aydınlanma Orta Asya’nın Altın Çağı

    “Kayıp Aydınlanma göz kamaştırıcı bir biçimde, asırlar boyunca dünya medeniyetinin kıyısında değil tam merkezinde olan Orta Asya dünyasını bizim için yeniden canlandırıyor. Nereye bakacağını gayet iyi bilen ve geniş tarih alanındaki yetkinliği sorgulanamaz olan Frederick Starr uzun yıllar kaynak olarak kullanılacak önemli bir kitap yazmış bulunuyor.” Francis Fukuyama Görsellerle zenginleştirilmiş bu sürükleyici kitap Orta Asya’nın orta çağdaki karanlıkta kalmış olan Aydınlanma Çağı’nı tarihi sıralamaya sadık kalarak ama kuru bir anlatımdan çıkartarak ortaya koyuyor. Dönemin en büyük zihinlerinin maceralı hayatları, büyüleyici başarıları ve modern dünyanın oluşumunu nasıl hazırladıklarını açık bir dille anlatan eser, olup biteni sebep-sonuç dairesi içinde okura sunarak zihinlerdeki sorulara cevap veriyor. Kitaba konu olan neredeyse tüm isimlerin Arapça yazmış olmasından ötürü Arap oldukları yönündeki yanılgıyı bertaraf eden kitap bugün Kazakistan’dan Afganistan’a ve Sincan’a kadar uzanan Orta Asya’da Türkî ve İranî halkların nasıl büyük medeniyetler inşa ettiklerini gözler önüne seriyor. Kayıp Aydınlanma 800 ilâ 1200 seneleri arasında en büyük ve gelişmiş kentlere, en zarif sanata ve hemen her alanda en ileri bilgi ve teknolojiye sahip olan Orta Asya’nın dünya ticaretini ve ekonomisini nasıl yönlendirdiğini anlatıyor. Orta Asyalılar gökbilimi, matematik, jeoloji, tıp, kimya, musiki, sosyal bilimler, felsefe ve ilahiyat başta olmak üzere hemen her alanda başarı elde etmişlerdi. Cebire ismini veren, hayal edilemeyecek bir isabetlilik ile dünyanın çevresini hesaplayan, daha sonra Avrupa’da tıbbın temelini oluşturacak eserler veren ve dünya üzerindeki en muhteşem şiirlerin birçoğunu yazan Orta Asyalılardı. Hatta Birûni keşfinden beş asır önce Amerika kıtasının varlığını öngörmüştü. Tarihte aynı mekân ve zamanda bu kadar çok bilim adamının bir arada olduğu başka bir dönem pek yoktur. Yazdıkları Thomas Aquinas’ın döneminden bilimsel devrime kadar Avrupa’yı derinden etkilemişti. Aynı şekilde Asya’nın büyük bir kısmı ile Hindistan’da da büyük bir tesir bırakmıştı. “Kayıp Aydınlanma” tarihin unutulmuş bir devrinin izini sürmekte, Asya’nın Aydınlanma Çağı’nın yükselişini anlatmakta ve neden sona erdiğine ilişkin farklı teorileri değerlendirmektedir. Geniş bir kaynak ve arşiv yelpazesinden istifade edilerek yazılan kitap akıcı üslubundan dolayı herkese hitap etmektedir.

    14,84
  • Kayıp Halka İslam-Türk Felsefe-Bilim Tarihinin Anlam Küresi

    Bu topraklarda bizim mensup olduğumuz kültür nasıl bir nazarî düşünce tecrübesi yaşamıştır? Bu kültüre mensup insanlar ne düşünüyorlardı, nasıl düşünüyorlardı, niçin düşünüyorlardı? Başka bir deyişle, ne tür soru ve sorunlara sahiplerdi; dertleri ne idi; bu sorunları, dertleri nasıl kavramsallaştırıyorlardı; hangi yöntemleri kullanıyorlardı ve çözümlerini üretirken ne tür bir kendilik bilincinin içinde hareket ediyorlardı? Muhtelif zamanlarda kaleme alınmış altı makaleden oluşan bu kitap işte bu soruların yanıtı için genel bir çerçeve çizmeye, bir kılavuz oluşturmaya çalışıyor.

    9,09
  • Kayıp Haritanın Peşinde / İstanbul Dedektifleri

    Bilgin, Bilge ve Bora… Üç kardeş, İstanbul’un tarihî güzelliklerini görmek için gittikleri istanbul’da kendilerini, heyecanlı ve bir o kadar da tehlikeli bir maceranın içinde bulurlar. Yıldız adında birinden Bilgin’e gelen bir mail, onları ne olduğunu bilmedikleri bir haritanın peşine düşürecek ve sonrasında olaylar hiç beklemedikleri şekilde gelişecektir. Tabii, İstanbul’un eşsiz güzelliği eşliğinde!..

    5,64
  • Kayıp Orman Şarkısı Cesur Kaşif Vera

    Cesur Kâşif Vera, her yaz ziyaret ettiği oyuncak tamircisi dedesinin evinden ormana doğru yola çıkar. Ama tam o sırada çok üzücü bir şeyin farkına varır. Kırdaki her şey değişmiştir. Eski renkleri, eski canlılıkları, eski tatları, eski kokuları kalmamıştır. Tilki sarısı başak tarlaları bile asfalt grisinden farksızdır. İnsanın kalbini kucaklayan o kadife notalı orman şarkısı artık hiç mi hiç duyulmuyordur. Vera, kayıp orman şarkısını bulmak için Hortgöz ve arkadaşlarının zorbalık krallığını yıkmak zorundadır. Ancak yanında fındık faresi Kikirik’ten başka kimse yoktur. Acaba umut ve iyilik, Hortgöz’ü yenmeye yetecek midir?

    7,90
  • Kayıp Sembol

    Dan Brown; Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar’dan sonra Kayıp Sembol’de insanlığın yüzyıllardır beklediği bir gerçeğin peşinde… Harvard Simgebilim Profesörü Robert Langdon, Kongre Binası’nda konferans vermesi için yakın bir arkadaşından davet alır. Ancak, Washington’a varır varmaz oldukça garip bir durumla karşı karşıya kalan profesör, kendini korkunç bir oyunun ortasında bulur. Kongre Binası’na bırakılmış olan bir sembolün -yakın arkadaşı Peter Solomon’ın kesik eli- varlığını haber veren bir telefon, Langdon’ı hiç de yabancısı olmadığı bir dünyaya davet etmektedir. Antikçağlarda kullanılan bu sembolik çağrı, daveti alan kişiyi ezoterik bilgeliğin hüküm sürdüğü, çok eskilerde kalmış kayıp bir dünyaya sürükleyecektir. Sonu belli olmayan bu mistik daveti arkadaşını kurtarmak için kabul eden Langdon, bir anda masonik sırların, saklı kalmış tarihin ve o güne dek görmediği yerlerin gizli dünyasında inanılmaz bir gerçekle yüzleşmek zorunda kalır. Artık cevaplanması gereken sorular vardır: İnsanlığın Altın Çağı, açılmaması gereken bir kapının aralığından sırlarıyla birlikte yok mu olacak, yoksa hikmetin ışığında tüm soruların cevapları mı bulunacaktır?…
    11,39
  • Kayıp Sır

    Yavuz Sultan Selim Han’ın Mısır Seferi devam ederken, Portekizlilerin Hazreti Peygamber’in kabrini açma ve mübarek naaşını kaçırma planları yeniden mi gündeme geliyordu? Eğer öyleyse, bu menfur girişimin arkasında yatan sebepler neydi ve buna kim mani olacaktı? Vehimi Orhun Çelebi önderliğindeki Hilaliler, bu defa Portekizli Amiral Alfonso d’Albuquerque ve Vatikan istihbarat örgütü Demir Haç’a karşı unutulmaz bir mücadeleye girişiyor… Bu kıyasıya mücadele içinde Vehimi ve Çelik Hilal üyeleri Hazreti Peygamber’in mübarek bedenlerini muhafaza etmek için nasıl çalışacak? Sahip olanın daimi bir muzafferiyeti kucakladığına inanılan Hazreti Davut’un kılıcını İstanbul’a getirebilecekler mi? Onunla seyahat edenlerin bereketli güney denizlerinde görünmez olarak dolaşacağı efsanesindeki Cantino Haritası’nı ele geçirebilecekler mi? Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, okurları tarafından “günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu, bu romanıyla tarihte çok önemli bir tuğlayı yerine yerleştiriyor.

    9,09
  • Kedi Olarak Hayatım

    Leonard bir uzaylı. Onun hiçbir zaman bir adı olmadı. Ya da bir vücudu. Ya da en iyi arkadaşı. Leonard’ın galaksisinde yaşayan her uzaylı, üç yüzüncü doğum gününde ödül olarak dünyadaki bir canlının bedeninde vakit geçirmeye hak kazanır. Bu fırsat ayağına geldiği için çok heyecanlı olan Leonard, ulusal bir parkta orman koruyucusu olarak dünyaya gelmeyi beklerken kendini bir sokak kedisinin bedeninde bulur. Neyse ki Leonard’ın yolu Olive adındaki genç bir insanla kesişir ve birlikte bir yuva bulmak için yolculuğa atılırlar. Ben Cosmo’nun yazarından bir aile bulmanın ne demek olduğuna dair eğlenceli, dokunaklı ve sürükleyici bir hikâye.

    8,90
  • Kedi Tırmık ve Sevimli Dostları – Bu Kocaman Gözler Kimin?

    Çiftliğin sevimli canlılarını eğlenceli büyük gözleri ile görmeye hazır olun! Kedi Tırmık, Salyangoz Gezgin, İnek Kibarcık, Köpek Hızlıpati ve At Küheylan… Çocuğunuz bu kitaptaki kahramanlarla tanışırken dostluk kavramını da eğlenerek öğrenecek.

    10,24
  • Kehribar Geçidi

    Kusurlu bir sikke elden ele, keseden keseye geçerek bütün Roma’yı nasıl dolaşır? Hikâyeyi hikâyeye, yolu yolcuya, rüyayı rüyete, yedi kişiyi erdemli bir köpeğe nasıl bağlar? Gölgelerin mağarasına dönen haberci her defasında niye taşlanır? Kehribar Geçidi, MS 300’lü yıllarda İmparator Diocletianus Roma’sında bu sorulara cevap arıyor. Okuyucularını Forum’un, Colosseum’un, Senato’nun, Tiber ırmağının, Şifa Tapınağı’nın, sonradan kaybedilmiş veya hiç edinilmemiş özgürlüklerin, hitabetin, yazmaların, lâhitlerin, şifalı otların, kurtların kuşların, dağların, en dehşetli dövüşlerin, toga picta’nın ve dikenli deniz salyangozlarının arasında uzun bir yolculuğa davet ediyor. Berrak fakat derin dili, karakterlerinin canlılığı, olaylarının sürükleyiciliği, dönemsel detaylarının zenginliği, can yakıcı meselelerinin her daim geçerliliği ile tarihin özel bir noktasından çekip çıkarılmış olsa da evrensel insanlık hallerine dair söyleyecek sözü olan destansı bir başyapıt. Sekiz yıllık bir emeğin sonucu. “Sanki ölmüşüz de bu dünyadaki günlerimizi anarak konuşuyoruz seninle. Sanki bu dünyadaki yaşamımız bitmiş de biri, bütün dertlerimize dönüp şöyle bir bakalım diye omuzumuzu okşar gibi. Bitti artık, geçti, der gibi.”

    15,99
  • Kekeme Çocuklar Korosu

    ’En son hangi acı seni uykusuz bıraktı, en son hangi coğrafyaya
    gözyaşı döktün, en son hangi cümle beynini darmadağın
    edercesine odanın duvarlarında yankılandı, söylesene?

    Kekeme Çocuklar Korosu bir radyo istasyonunda gece
    programları yapan genç bir adamın hikayesini anlatıyor.
    Huzursuz, öfkeli, kafası karışık, hüzünlü bir adamın hayatın
    içindeki çaresizlikleri, sorgulamaları, kavgaları etkileyici
    bir anlatımla okurun karşısına çıkıyor.

    Olaylar genç bir adam üzerinden anlatılsa da Kekeme Çocuklar
    Korosu, doksanlı yılların ve o yılları üniversitede yaşayan
    bir kuşağın çarpıcı hikayesidir.
    devamını oku

    7,94
  • Kelam ve Halk İlcamu’l-avam an ilmi’l-kelam el-Kanunu’l-külli fi’t-te’vil

    İnsan aklı herhangi bir varlığı tanımak ve tanımlamak için onun öz varlığı (zât) ile nitelikleri arasında bir ayrım yapar. Daha doğrusu, insan bir şeyi ancak nitelikleri ile birlikte tanıyıp anlayabilir; sıfatsız, niteliksiz bir varlık onun zihninde hiçbir iz bırakmaz ve herhangi bir çağrışım yapmaz. Eğer söz konusu varlık manevî ve aşkın bir varlıksa, hiç şüphesiz durum daha da karmaşık bir hal alır. Kadîm zamandan beri felsefe ve teolojide Tanrı kavramı ve O’nun var olanlarla ilişkisi bağlamında farklı tartışmalara konu olan bu sorun, İslâm kelâmında da Allah’ın zâtı ve sıfatları çerçevesinde ele alınıp tartışılmıştır. Allah’ı yaratılmışlara ait her türlü nitelikten arındırmak anlamındaki tenzîh ile O’na yaratılmışlarda da bulunan birtakım nitelikler atfetme manasındaki teşbîh arasında kelâm ekolleri Allah’ın zâtı ve sıfatları arasındaki ilişkiyi ve sıfatların mahiyetini farklı yönlerden incelemişlerdir. Bu noktada kelâm ekollerinin üzerinde durduğu en önemli meselelerden biri de naslarda Allah’a nispet edilen ve haberî sıfatlar olarak nitelenen insanbiçimci sıfatların nasıl yorumlanacağıdır. Kelâm ve Halk, İslâm düşünce tarihinin en dikkat çekici isimlerinden Gazzâlî’nin, vefatından hemen önce kaleme aldığı ve haberî sıfatların yorumlanması merkezinde kelâm ilminin işlevini incelediği İlcâmu’l-avâm an ilmi’l-kelâm adlı eseri ile inziva sonrası Bağdat’a döndüğünde Endülüslü talebesi Ebû Bekir İbnü’l-Arabî’nin haberî sıfatların nasıl anlaşılması gerektiğine dair sorularına verdiği cevapları içeren el-Kânûnu’l-küllî fi’t-te’vîl’in tenkitli neşrini ve tercümesini içermektedir.

    10,90
  • Kelamın Fizik Kuramı Basra Mu‘tezilesi Kozmolojisinde Atomlar, Uzay ve Boşluk

    İslâm düşünce geleneğinde fizik ve matematik gibi bilimlerin genelde filozoflar (felâsife) tarafından ele alındığına yönelik yaygın bir kabul söz konusudur. Ancak gerek tarihî veriler gerekse günümüze ulaşan kelâm metinleri, İslâm dünyasında atom, uzay, boşluk, hareket ve nedensellik gibi fizik ve kozmolojiye dair konuların erken dönemden itibaren kelâmcılar (mütekellimûn) tarafından ayrıntılı bir şekilde incelendiğini göstermektedir. Alnoor Dhanani’nin bu kitabı, kelâmcıların fizik ve kozmolojiye yönelik ilgilerine yoğunlaşarak, X-XI. yüzyıldaki kelâmcıların madde ve uzay teorilerini yeniden yapılandırmayı amaçlıyor. Kelâm atomculuğuyla ilgili modern literatürdeki yaygın kabullere meydan okuyan Dhanani, özellikle atom kavramını bir büyüklüğü olmakla birlikte boyuta sahip olmayan “uzayda yer kaplayan nesne” olarak analiz ediyor ve kelâmın fizik kuramının temelinde ‘sürekli’den daha ziyade ‘ayrık’ uzay, madde, zaman, hareket ve geometri kavramlarının bulunduğunu ileri sürüyor.

    11,90
  • Kelebek Kitabım / Mevsimler ve Doğa

    eğerli Büyükler,

    Mevsimler ve Doğa serimizi, çocuklarımızın öğrenmeye çok açık oldukları bebeklik ve okul öncesi dönemleri için oluşturduk…

    Kitapları, küçük çocukların dikkat süresi, dil gelişimi ve görsel algı kapasitelerini dikkate alarak hazırladık.

    Şehir hayatı bizleri doğadan ve hatta mevsimlerin özünden uzaklaştırıyor. Çocuklarınızın bu kitaptan öğrendiklerini onlarla beraber doğada gözlemleyerek birlikte keyifle vakit geçirebilirsiniz.

    4,49
  • Kelime Defteri

    Ben ilkokula gittiğim yıllarda öğretmenimiz bize Kelime Defteri tuttururdu. Alfabetik fihrist formunda, ince uzun bir defterdi bu. Türkçe dersi sırasında karşılaştığımız yeni bir kelimeyi ve onun anlamını günlük defterimize değil Kelime Defteri’ne yazar, karşı tarafta cümle içinde kullanırdık. Böylece kendimize ait sözlüğümüz oluşurdu.

    Şimdi ben de kendi kelimelerimi merak ediyorum ve onları bir araya getirerek cümle içinde kullanmayı deniyorum. Bir tür Kelime Defteri çıkarmak istiyorum kısacası. Bir de merak ediyorum, acaba fark etmediğim kelimelerim de var mıdır benim? Yoksa hepsinin farkında mıyımdır?

    İşte benim Kelime Defteri’m…

    Aşk: Ezelden beri aşk olduğu için kelimelerin en başına yazıldı.

    İnsaniyet: Her türlü davanın üstünde.

    Tabiat: Yarı ölü düştüğüm bahçede yabani bir lâvanta çiçeğini saçlarımın arasına takma arzusunu duyduğumda, beni taşıdığım can hatırına onaracak olanı da tanıdım.

    Nergis: Gül devrim, lâle devrim geçti. Şimdi nergis devrimdeyim.

    Karadeniz: Karadeniz’in ayrı bir kimliği var. O yüzden Kelime Defteri’nde Deniz’e rağmen Karadeniz var. İçinde Fırtına.

    Çay: Çayı yaratan Allah’a hamd olsun. Ya yaratmamış olsaydı!

    Yazı: Hayatımın merkezinde duran şey yazıdır, yazarlık değil.

    Defter: Bitti. Oysa benim daha çok kelimem kaldı. Su gibi. Ateş gibi.

    7,94
  • Kelimeler Arasındaki Farklar

    Elinizdeki eser, 17. ve 18. yüzyıl Osmanlı düşünce hayatının önemli simalarından Rûhu’l-Beyân tefsiriyle meşhur İsmail Hakkı Bursevî’nin Kitâbu’l-Furûq isimli eserinin çevirisidir. Eser, Arap dilinde anlaşılması zor olan çeşitli müfred kelime ve kavramlar ile yakın anlamlı kelimeler arasındaki farkları ele almaktadır. Bu açıdan eser, Arap diliyle ilgilenenlerin ve klasik Arapça eserleri okuyanların bigâne kalamayacakları bir çalışmadır. Müellif, titiz bir araştırmaya dayanan bu eserini dört bölüme ayırmıştır:
    Birinci bölümde Arap yazısı [hattı] hakkında bilgiler sunmaktadır. İkinci bölümde, anlaşılmasında güçlük çekilen Arapça müfred kelimeler alfabetik sıraya dizilerek açıklanmıştır. Üçüncü bölümde, sarf ve nahiv ile ilgili bazı faydalı bilgiler verilmiştir. Esere ismini veren dördüncü bölümde ise, Arap dilinde yakın anlamlı kelimeler arasındaki farklar kısa ve net bir şekilde açıklanmıştır

    12,54
  • Keloğlan Namaz Peşinde

    Keloğlan’ın dedesi gizemli işlerin Keloğlan da dedesinin peşinde! Ama bir türlü çözemiyor: Özel görev dediği de ne? Nedir dedesine güç veren? Mutlu eden, huzurlu hissettiren? Büyük bir sır var kesin bu işte! İzlerin peşinden gidip gizemi çözmeye çalışırken, namazla karşılaşacağını hiç tahmin edemezdi ki Keloğlan!

    7,90