-
Hüzün Hastalığı
Herkesin kesintisiz mutlu olmaya ya da mutluymuş gibi görünmeye şartlandığı bir çağdayız. Keyifsizlik anlarının dahi “minör depresyon” adını aldığı zamanlar. Herkesin “en mutlu, en güzel, en şanslı, en başarılı ve her koşulda pozitif” olmasını öğütleyen Batı menşeli psikoloji anlayışının karşısında, hüznün doya doya yaşanması bile pek mümkün değil artık. Kemal Sayar, böyle mutluluk tariflerinin peşinden koşmaya gerek olmadığını, hiçbir şeye kıymet vermeden sadece kendini değerli bilerek yaşanmayacağını anlatıyor. Çünkü hüzün bize dünyanın faniliğini, şeylerin gelip geçiciliğini öğreten görkemli bir misafirdir. “Hüzün bizi en çıplak varoluşumuzla karşılaştırır, bizi sahte bir dünyada sahici kılar.”
-
Hüzünlü Tebessümler
Haydi bugün çok önemli şeylerden bahsedelim, dolu konuşalım ve boş laflar uzak olsun meclisimizden. Mesela, havadan sudan…
Sanırım insanlar büyüdükçe, akılları ile kalpleri arasındaki mesafe de açılıyor. “Aklım başka bir şey, kalbim başka bir şey söylüyor” demeye başlıyorlar. Oysa, aklımızın onayladığını kalbimiz sevmeli, kalbimizin sevdiğini de aklımız onaylamalıydı. Ve biz bu ikisinin arasında, Buridan’ın eşeği gibi kalakalmamalıydık…
Bütün insanların omurgalı canlılar olduklarını, sadece biyoloji kitapları yazar…
İçinde gökyüzü kadar büyük bir boşluk taşıyanın, renklerden en çok maviyi sevmesine şaşırmamalı…
Bu kitabın tek iddiası samimi olması. Ancak samimiyet de iddia ile ol(a)mayacağına göre, demek ki hiç bir iddiası yok! İddiası yok ama hatırası çok…
-
Hüzünlü Tebessümler 2
Sevdiğimiz insanlara, onları sevmemize izin verdikleri için teşekkür etmeliyiz… * * * Bazen, ayak altından çekilmek gerekir. Hayır! Ezilmek korkusundan değil; kimse takılıp düşmesin diye… * * * “Sahip olmak” ile “sahibi olmak” arasında büyük fark vardır! Çocuklarınıza, sahipleri olmadığınızı unutmadan sahip olun… * * * İnsan, hayatı boyunca; sahip olmak istediği, sahip olmayı hayal ettiği bir şeye, hiç sahip olamadığı halde, kaybetmiş gibi acı çekebiliyor… * * * Hayallerim kırıldığında; kırılmadıklarını hayal eder, hiç hayalim olmamasındansa, sırtımda bir çuval dolusu kırık hayalle yaşamayı seçerim… Bu incecik kitabın, açık söyleyeyim samimiyetten başka hiçbir iddiası yok. Fakat samimiyet de iddia ile ol(a)mayacağına göre, demek, hiçbir iddiası yok. İddiası yok evet. Ama emin olun, hatırası çok…
-
Huzur
Huzur’un kahramanlarından Mümtaz, roman boyunca kendisini “huzur”a kavuşturacak bir “iç nizam”ı aramaktadır. Eserde hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh halleri ve estetik fikirler iç içe verilir. Ancak bütün bunların üzerinde romana hakim olan Mümtaz’la Nuran’ın aşklarıdır. İstanbul, bu aşkın yaşandığı çevre olmaktan çıkarak, adeta bir roman kahramanı gibi ele alınır.
-
Huzur Sokağı
Huzur sokağı bir roman klasiği… Satış rekorları kırmış, her yaştan ve her kesimden onbinlerce insanımız tarafından aynı ilgi ve heyecanla okunan bir eser olarak haklı şöhret kazanmıştır. Birleşen yollar adıyla sinemaya da aktarılmış ve halkımızın büyük ilgi ve teveccühünü kazanmıştır. Huzur sokağı özlenen huzur için.
-
Hz. Aişe Bint Ebi Bekir / Peygamber Evinin Hanımları 2
“Âişe’nin kadınlara üstünlüğü,tirit yemeğinin diğer yemeklere olan üstünlüğü gibidir.” [Hz. Muhammed (sas)] Hz. Âişe (ra), gerek babasının evinde gerekse Hz. Peygamber’in (sas) yanında yetişmiş, birçok ilimde temayüz etmiş, dinî bilgi ve uygulamaları, hadis ve sünneti ümmete aktarmada büyük görevler üstlenmiş, örnek alınması gereken önemli bir hanımdır. Hz. Âişe (ra), kadınların eğitim ve öğretimiyle yakından meşgul olmuştur. Ondan ders dinleyen ve hadis nakleden birçok bayan öğrencisi vardı. Böylece o hem bizzat hem de yetiştirdiği öğrencileri ile İslâm dünyasında kadınların ilimle meşgul olmaları gerektiğini göstermiştir. Hz. Âişe (ra), Hz. Peygamber’e (sas) destek oluşu; ilmi ümmete aktarışı, yetiştirdiği öğrenciler; hakkında ayetlerin inmesi, İfk Hadisesi, Cemel Savaşı, halife ve sahâbîlere karşı duruşu ile Hz. Peygamber’in (sas) hayatında ve İslâm tarihinde önemli bir konuma sahiptir.
-
Hz. Ali & Allah’ın Arslanı ve Evliyalar Sultanı
Bu kitap, cihanın en büyük kahramanı, İslam’ın büyük mücahidi, Allahın yenilmez Aslanı ve Evliyalar Sultanı Hazret-i Ali (K.V.) nin hayatından pırıltılar sunmaktadır.
O Ali ki (R.A.) dünyaya gözünü açtığından itibaren Allah Resûlünün sevgisine mazhar oldu ve bir ömür boyu, O mukaddes Nûru nefes nefes içine çekti ve O’nun irfan pınarından ilim ve hikmet suyu içti de Cennetler bile ona müştak oldu.
Fazla söze ne hâcet!
Oku! Düşün, hem iyice düşün!.. Ve bil ki: O Nebiyyi Âhirzaman nazarı dağa değse dağ bile şevkinden harekete geliyordu…
İşte şevk, heyecan, aşk ve iman tüten bir insanın hayatı.
Yayınevimiz , bu eseri Müslümanların istifadesine sunmakla iftihar duymaktadır. -
Hz. Amine
…Doğum ânında gök yüzünün yeşil kanatlı melekleriyle cennetin güzel hûrileri pervâneler gibi etrafında dönüp durmuşlardı. Gökler ülkesinin takvâ askerleri olan nur yüzlü melekler onu tebrik etmede yarış hâlindeydiler.
Onun gözlerinden perdeler kaldırılmış, nice gayb âleminin sırları kendisine apaçık gösterilmişti..
O, kuru kirpiklerinden ümit olup dökülen şebnem damlası gibi duru ve pâktı..
-
Hz. Cüveyriye Bint Haris – Hz. Reyhane Bint Şem’un – Hz. Mariye Bint Şem’un / Peygamber Evinin Hanımları 8
Hz. Cüveyriye (ra), Benî Mustalik Gazvesi’nde kavminin liderinin kızı olmasına rağmen esir düşmüştü. Peygamber Efendimiz (sas) cariye hüviyetindeki Hz. Cüveyriye’yi (ra) azat edip hürriyetine kavuşturdu. Ayrıca ona evlenme teklif etme inceliğinde bulunup onunla evlendi. Hendek Gazve’sinde Peygamber Efendimiz (sas) ile yapmış oldukları antlaşmayı bozan Benî Kurayza, gazvenin hemen ardından muhasara altına alınmış, neticesinde kabilenin kadın ve çocukları esir edilmişti. Bu gazvede kocası öldürülen Hz. Reyhâne (ra) de esirler arasındaydı. Peygamber Efendimiz (sas) Hz. Reyhâne’yi (ra) de kendisine eş olarak seçti. Hz. Mâriye (ra), bir cariye vasfıyla doğduğu topraklardan tamamen ayrıldığının farkında olarak, Mısır’dan hiç bilmediği bir dilin ve dinin yaşandığı bir diyâra doğru yola çıkmıştır. Onu bir hediye olarak Hz. Peygamber’e (sas) gönderen Mukavkıs, Hz. Mâriye’nin (ra) karakterinde bu tür bir zorluğa göğüs gerecek sağlam bir duruş ve uyum kabiliyeti görmüş olmalıdır. Bu çalışma ortak özellilere sahip üç annemizi; farklı yönleriyle hayalarını ele almaktadır.
-
Hz. Davud ve Hz. Süleyman ( a.s.) / Peygamberler Tarihi
“Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.” (Yusuf 111)
Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak, kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir.
Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız. -
Hz. Fatıma
Hz. Fatıma’yı tanımak, yanlış uygulamaları düzeltmek için gereklidir. Müslüman kadını en iyi anlatmak, İslam’ın mesajının yeni duyurulduğu devir içindeki en sağlam, tutarlı ve vahiy kaynağına en yakın kimseyle, Peygamber ile adeta özdeşleşmiş bir kadın ile mümkündür.
-
Hz. Fatımai Zehra Ehli Beyt Cennet Kadınlarının Hanımefendisi ve İnsanlık Hurisi
Bu kitap, dünya ve Cennet kadınlarının en üstününe ait Fatıma-i Zehra (r.a)’nın hayatından pırıltılar sunmaktadır.
O Fatıma ki, Cennet ufkundan, cihan toprağına düşen bir inciydi.
O Fatıma ki, Allah Resulünün gözünün nuru ve sevinciydi.
O Fatıma ki, Nebiler Nebisinin mübarek vûcudundan bir parçaydı.
O Fatıma ki, ay yüzlü kara gözlü bir melekti…
O Fatıma ki, bir eliyle değirmen döndürür, bir eliyle çocuğuna bakar, diliylede durmadan Kur’an okurdu.
-
Hz. Hafsa Bint Ömer / Peygamber Evinin Hanımları 3
Hz. Hafsa (ra), babası Hz. Ömer’in (ra), İslâm’ı kabulünü müteakip Müslüman olmuştur. Hz. Peygamber (sas) ile evliliği esnasında yaşanılan tahrim hadisesinde adı geçen kişilerden biridir. Hz. Peygamber’in (sas) onu boşamaya teşebbüs etmesine rağmen ilahi ikazla onun eşi olarak kalmaya devam etmiştir. Bu olay neticesinde Hafsa, daha dünyada iken Hz. Peygamber’in (sas) cennetteki eşi olarak vasıflandırılmıştır. Hz. Ebû Bekir (ra), döneminde bir araya getirilen sonra da Hz. Ömer’e (ra) intikal eden Mushaf, Hz. Hafsa’ya (ra) emanet edilmiştir. Okuma yazma bilen, aynı zamanda hafız sahâbîler arasında adı geçen Hz. Hafsa’dan (ra), kardeşi Abdullah b. Ömer ve Abdullah’ın oğlu Ömer’in hadis rivayet etmiş olması, onların ilmi konularda yetişmesinde pay sahibi olduğunu göstermektedir. Özetle, yaşadığı dönemin ve coğrafyanın sınırlarını zorlayan, sahip olduğu farklı hususiyetleriyle dikkat çeken, bununla beraber sert mizacı ile de anılan Hz. Hafsa (ra), Hz. Peygamber’in (sas) eşleri arasında özel yeri olan müstesna hanımlardan birisidir.
-
Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (r.a.) Şehadet İncileri – Peygamber Çiçekleri
Varlığın sebebi olan Cenâb-ı Peygamber, mübarek torunları hakkında şöyle buyuruyorlar: “Hasan ve Hüseyin’i seven beni sevmiş ve onlara düşmanlık eden muhakkak bana düşmanlık etmiş olur!” Allah’ın Resûlü o solmaz çiçekleri böyle, bu muhabbetle sevmişlerdi. Hazret-i Ebu Bekir (radıyallahu anh), bir gün sahabilere şöyle seslendi: “Ey ahali! Allah’ın Sevgilisi Cenâb-ı Muhammed Mustafa’yı (sallallahu aleyhi ve sellem) ve Ehl-i Beyti’ni koruyunuz! Onlara sakın eziyet ve zulüm etmeyiniz. İyi biliniz ki, ben Hazret-i Peygamberin akrabasını ziyaret etmeyi kendi akrabamı ziyarete tercih eder ve onları bütün yakınlarımdan daha çok severim!..” Allah ve kemâl yolunun büyük kahramanı, velîlerin başbuğu Hazret-i Abdülkadir Geylânî de can ve gönülden haykırıyor: “Benim için pek muhterem, elimden tutacak öyle beş şahsiyetim var ki, bu hayatta veba ateşini, âhirette cehennem şiddetini onlarla söndürürüm. O yüce zatlar da: Allah’ın Resûlü Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem), Aliyyül-Murtazâ, Hasan, Hüseyin ve Fâtıma i Zehra’dır. Allah’ın salât ve selâmı onlara olsun!” Onlar ki, şanlı ve ebedi Peygamberimizin ilahi bakışlarının aydınlığı altında birer saadet incisi olarak yetiştiler ve en büyük mana kahramanı oldular.
-
Hz. Hatice Bint Huveylid / Peygamber Evinin Hanımları 1
“Zamanındaki kadınların hayırlısı İmrân kızı Meryem’dir. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice’dir.” [Hz. Muhammed (sas)] Hz. Peygamber (sas), her hususta olduğu gibi aile hayatında da insanlığa güzel bir örnektir. Onun aile hayatını öğrenmek ve eşleri hakkında bilgi sahibi olmak aile hayatının örnekliğini anlamada bize yardımcı olacaktır. Hz. Hatice (ra), Hz. Peygamber’in (sas) diğer hanımları arasında onunla peygamber olmadan önce evlenen tek hanımdır. Ahlakından ve karakterinden etkilenmiş ve ona çok değer vermiştir. O, mutlu zamanlarında olduğu gibi sıkıntılı anlarında da Hz. Peygamber’in (sas) yanındaydı. Hz. Peygamber (sas) de karşılaştığı sıkıntıların üstesinden onun dostluğu, verdiği destek, huzur ve sükûnu ile gelmiştir. Hz. Hatice’nin (ra) vefatına kadar Hz. Peygamber (sas) başka bir kadınla evlenmemiştir. Hz. Hatice’nin (ra) vefatından sonra da onu hep muhabbetle yâd edip hatırasını yaşatmıştır.
-
Hz. İbrahim’in Ayak İzlerinde Ortadoğu
Dini, dili, mezhebi ne olursa olsun, Ortadoğu’da yaşayan Arap, Pers, Azeri, Kürt, Türk, Ermeni, Maruni, Kıpti, Süryani, Ezidi, Sünni, Şii, Alevi.. herkes yeni bir Ortadoğu için el ele vermelidir. Tıpkı Avrupa Birliği gibi bir üst ‘Ümmet’ projesine ihtiyaç var. Nasıl ki Avrupa Birliği kendi içinde aynı kültüre sahip onlarca inanç, dil ve mezhebi barındıran Judeo-Grek-Hristiyan bir ‘Ümmet’ projesi ise Ortadoğu’da yaşayan Arap, Pers, Azeri, Kürt, Türk, Ermeni, Maruni, Kıpti, Süryani, Ezidi, Sünni, Şii, Alevi… Herkesi içine alan; Ortadoğu’nun kendi tarihi ve medeniyetine dayanan yeni bir ‘Ümmet’ projesi. Çatısı hukuk olacak bir proje. Sözün özü; Ortadoğu’ya ya barış ve kardeşlik egemen olacak veya Allah göstermesin kıyamete kadar kan akmaya devam edecektir. Amerikalı Thomas Freidman’ın ‘Ortadoğu’yu tartışmaya başlayınca insanlar geçici bir süre için delirirler’ sözü müthiş! Cenab-ı Allah akıllarımıza mukayyet olsun! Allah dostu İbrahim Halil’in Çocukları’nın; onun bereketli sofrası etrafında; en kısa bir zamanda kardeşçe toplanmaları dileğiyle…
-
Hz. İsa (a.s.) / Peygamberler Tarihi
“Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.” (Yusuf 111)
Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak, kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir.
Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız. -
Hz. İsmail ve Hz. Lut (a.s.) / Peygamberler Tarihi
“Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.” (Yusuf 111)
Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak, kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir.
Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız. -
Hz. Meryem ve Hz. İsa
O Allah’ın kulu ve kelimesidir. Her can taşıyan gibi o da ölecektir. Allah Teâlâ onu yüce makamlara göklere kaldırmıştır. Çarmıha gerilen o olmadığı gibi, onu öldürecek olanlar da insanlar değildir. Zamanı gelince Rabbi onu öldürecektir.