Sehe 1021–1040 zwischen insgesmt: 3487

  • Felsefeye Giriş / Ahmet Cevizci

    “Felsefe, ister akademide doğrudan eğitimi alınsın, isterse insanın kişisel okuma ve araştırmalarıyla hayatına bir şekilde dahil ettiği bir disiplin ve düşünme alanı olsun, kişinin hayatına her yönden olumlu katkılar yapmaya aday bir kültür öğesi ya da düşünme faaliyetini ifade eder. Kişi ister hekim, ister mühendis, ister öğretmen ya da ister hukukçu olsun, kısacası hangi mesleği icra ederse etsin, gerek yaptığı işi anlamlandırıp layıkıyla yapmada, gerekse bir bütün olarak hayatını anlamlandırma noktasında felsefeye ihtiyaç duyar. Günümüzün giderek karmaşıklaşan ve zorlaşan hayatını anlamlandırma, daha sorumlu ve ilkeli bir birey olarak yaşama noktasında, öyle sanılır ki felsefeye daha çok ihtiyaç duyulmaktadır.” Ahmet Cevizci Referans Kitaplar dizisinin yedinci kitabı olan Felsefeye Giriş, farklı felsefe tasavvurları ve tanımlarından yola çıkarak felsefenin alt dallarını oluşturan metafizik, din felsefesi, epistemoloji, bilim felsefesi, etik, siyaset felsefesi, estetik ve eğitim felsefesi üzerine özlü, ama aynı zamanda derinlikli inceleme ve tartışmalara yer veriyor.

    9,09
  • Fetih Sancakları

    Fetih Sancakları’ Bedir’den Preveze’ye İslam ümmetinin cihat tutkusunu anlatıyor. Aşk, fedakarlık ve şehadet özlemiyle yoğrulmuş müslümanların nefes kesen mücadeleleri. İçiçe küçük, severek okuyacağınız romanlar…

    6,79
  • Fetih Sure-i Celilesinin Tefsiri

    Eski Diyanet İşleri Başkanımız, büyük âlim Ömer Nasuhi Bilmen’in; İstanbul’umuzun 500. Fetih yıl dönümünü tebrik ve Hakk Teâlâ Hazretlerine teşekkürlerini arz ve takdim maksadı ile yayınladığı bu eseri üç kısımdan oluşmaktadır: 1. Fetih Sure-i Celilesinin Türkçe tefsiri, 2. İslâmiyet’in yüksek mahiyeti ve yükselişi, 3. İstanbul kuşatmalarına, fethine ve Sultan Fatih’in hayatına dair bilgiler Birinci Kısımda, hakkında; Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Ömer İbnu’l Hattab’ı Huzur-u Saadetine davet ederek, “Vallahi, Bana bu gece bir sure indirildi ki o Bana, güneşin üzerine doğduğu her şeyden daha sevgilidir.” deyip okuduğu Fetih Sure-i Celilesinin ayetleri, meali ve tasavvufî manaları açısından ele alınmaktadır. “Din, beşeriyetin ruhudur.” diye başlayan İkinci Kısım ise insan toplumlarının hiçbir vakit dinsiz bir hâlde yaşamadığını ve bu hâlin, dinin fitrî bir ihtiyaç olduğuna şahidlik ettiğini beyan etmektedir. Üçüncü Kısmın yazılış amacı ise İstanbul’un çok sayıdaki muhasaralarına ve son fethine dair kısaca bilgi verip bu vesile ile Hakk Teâlâ Hazretlerinin mazhar olduğumuz lütuflarını yâd ederek şükür secdesine kapanmakla vazifeli olduğumuzu muhterem dindaşlarımıza ifade etmektir. Ömer Nasuhi Bilmen’in lezzetine doyulmayan kaleminden, fethi üç önemli başlıkta ele aldığı bu kıymetli eseri okuyucularımızın istifadesine sunarız.

    8,90
  • Feyzü’l Furkan Tefsirli Kur’an-ı Kerim Meali (Orta Boy – Sadece Meal – Yumuşak Kapak)

    Kur’ân-ı Kerîm, Yaradanımız’ın bütün insanlara gönderdiği cihanşümûl, son ve en mükemmel talimat ve tebligâtıdır. Onu insanların, özellikle inananların dilinden kalbine aksedip hayatına hâkim olması için indirmiştir. Allah’ı tanımak, Kur’an’ı tanımakla; Kur’an’ı tanımak ise onu okumak, ilke ve esaslarını hayata geçirmekle olur. “Allah var” deyip de yokmuş gibi yaşamanın; Kur’an’a inandığını söyleyip de Kur’an’sız bir yaşantının doğuracağı tehlikeden kendimizi ve neslimizi korumak mecburiyetindeyiz. Bütün kitap ve dinleri içine alan, son ilahî kitabımız Kur’ân-ı Kerîm, sadece zihnimize hitap eden ve zihnen ilgi duymak ve inandığımızı söylemekle yetinmemiz gereken bir kitap değildir. O, bütün eylemlerimizde kendisine yönelmemiz ve yaşantımızda uygulamamız gereken bir kitaptır. Çünkü katılaşmış/taşlaşmış kalpler onunla yumuşar, çağlara açılan yol bu hakikat nuruyla aydınlanır. Kur’ân-ı Kerîm’in en doğru şekilde anlaşılması ve yaşanmasıyla ilgili olarak yıllardır ileri sürülen en büyük bahane “okuduğumu anlayamıyorum” idi. Bugün bu mazereti ortadan kaldıran nitelikli bir çalışmaya kavuştuk. Uzun yılların emeği ve birikimiyle hazırlanan, sade ve anlaşılır bir Türkçe ile yazılmış, gerekli görülen yerleri anlamayı kolaylaştıracak kısa tefsirlerle zenginleştirilmiş, iniş gayesini ve Allah’ın muradını anlamayı hedeflemiş ender bir çalışma: Feyzü’l-Furkân… Mealde, gerekli fıkhî, itikâdî, tarihî ve sosyolojik açıklamalar yapılarak birçok parantezsiz/çıplak meallerin doğuracağı tehlike önlenmeye çalışılmış, böylece âyet ve açıklamalarını her seviyedeki insanın rahatlıkla anlaması ve anlatması sağlanmıştır. Kur’an’ın anlamıyla ve ruhuyla buluşmak, O’na uygun bir yaşam sürmek isteyenler için bu eser kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor…

    17,14
  • Fihi Ma Fih Mevlana’nın Konuşma ve Sohbetleri

    Gerçek anlamda bir şaheser olan Fîhi Mâ Fîh, Hz. Mevlâna’nın çeşitli ortamlardaki konuşma ve sohbetlerinden, ayrıca kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplardan oluşan gerçek bir maneviyat ve irfan hazinesidir. İngilizcesi, Almancası ve Fransızcasıyla Batılı düşünürleri, Mesnevî kadar derinden etkileyen Fîhi Mâ Fîh pek çok kişinin İslâm’a ısınmasına ve hidayetine vesile olmuş ve olmaya da devam ediyor. Bu kitap, bizim yeterince bilip takdir edemediğimiz eşsiz klasiklerimizin en başta gelenlerindendir. Önsözde yazılanlara göz atan bir okuyucu, Fîhi Mâ Fîh’i neden kitaplığında bulundurması ve dönüp dönüp okuması gereken ölümsüz bir eser olduğunu görecektir.

    10,24
  • Fil Necati ve Süpürbot / Kral Şakir İlk Okuma Kitabı 17

    Selam arkadaşlar ben Şakir, herkesin bildiği şekilde Kral Şakir! Ben ve benim çılgın ailem bu sefer de ilk okuma kitaplarıyla maceradan maceraya koşuyoruz. Fil Necati Ağabey okulumuzun her şeyidir; temizlik, boya, koridorda koşan öğrenciler… Tüm bunların ve daha birçok şeyin sorumluluğu ondadır. Onun artık bir yardımcısı var adı Süpürbot. Bakalım Süpürbot’un başına neler gelecek.

    4,795,64
  • Filfantastik Maceralar & Afrika’da Hazine Arayışı

    Dışarıda yağmur yağarken Anton odasında sıkıntıdan patlamak üzereydi.
    Neyse ki Anton ve konuşan fil Timbo yatağın altında bir define haritası buldular.
    Timbo haritaya bakar bakmaz hazinenin Afrika’da saklı olduğunu anladı!

    Anton, Timbo ve komşu kızı Luise yeni bir filfantastik maceraya atılmakta gecikmediler:
    Havada uçan, suda yüzen ve karada ilerleyen yeni taşıtlarıyla dağlardan, denizlerden, çöllerden geçerek ormana vardılar.
    Acaba aradıkları hazineyi bulabilecekler miydi?

    7,94
  • Filfantastik Maceralar & Hindistan’a Doğru

    Timbo üzüntüyle derin bir iç çekti. Kuzeni Jamal’ın doğum günü partisine katılamayacaktı çünkü kuzeni Hindistan’da yaşıyordu ve orası da çok uzaklardaydı.

    Ancak Anton ile Luise’nin pes etmeye niyetleri yoktu! “Ne olmuş Hindistan uzaklardaysa,” dediler aynı anda. Koridorda hazır bekleyen taşıtları ne güne duruyordu.
    Onunla havada, suda, karada yolculuk edebilirlerdi. Üç arkadaş yanlarına bol bol kakaolu kurabiye ve limonata alarak yola çıktılar. Hindistan’a vardıklarında Jamal’ın doğum günü partisinde birbirlerine su püskürterek eğlencenin tadını çıkardılar.
    Peki etrafa sıçrayan suları temizlemek kime düşecekti acaba?

    7,94
  • Filistin

    Bu kitap, Türkiye’de “Yoldaki Mühendis” olarak tanınan Filistin direnişinin sembol isimlerinden Abdullah Galib Bergusi’nin Türkçe yayımlanan 4. kitabı. Bedeni tutsak edilse de Bergusi kelimeleriyle direnmeye devam ediyor. “Sözlerim; direniş yoluna taş koyanları, bu yolda zorluk çıkaranları, direnişi engellemeye çalışanları ve tüm zalimleri ilelebet rahatsız edecektir. Sadece denedim. “Filistin” adlı bu eserimde, hoş köklü ve keskin kokulu Filistin yaban kekiğini bulmayı denedim. Dağı, taşı, hatta güzel kokulu yaban kekiğini ve hayalleri dahi işgal etmeye yeltenen kindar, zalim ve zorba Siyonistlere rağmen izzetiyle yaşamaya devam edenler aradıklarını mutlaka bulacaklardır. Bitmeyen işgal, drama dönen hayatlar ve tertemiz bir sevgi hücremde Filistin adında bir avukata dönüştü. Filistin’in toprağını ve çamurunu seven, direnişe hayran olan bir Yaban Kekiği…”

    6,79
  • Filistin Benimdir Ortadoğu’nun Kanlı Tarihi

    İsrail’e karşı direnişe katılan Filistinli bir genç kendisi öldükten sonra annesine verilmek üzere bir mektup yazmış ve arkadaşına vermiş. Mektubu alan annesi hiç ağlamadan okumuş:“Anacağım; bir insanı kendi toprağından söküp atabilirler ama o insanın yüreğinden vatan sevgisini yok edemezler çünkü vatan anadır. Yani sensin. Anacığım; vatanımı kurtarmadan öldüğüm için sakın kızma bana.
    Çok yakında babam ve dedemle birlikte mezarlıktaki herkesi örgütleyerek önce toprağın altını sonra yukarı çıkıp üstünü de kurtaracağız. Çok yakında zeytin ağaçlarımız özgür olacak. Yafa portakallarımız çiçek kokacak. Unutma bunları sen söylemiştin bana. Analar yalan söylemez çocuklarına. Sen söyledin ben inandım çünkü sen anasın, çünkü senin adın Filistin. Ben ölmedikçe sen sonsuza dek yaşayacaksın.”
    devamını oku

    10,24
  • Filistin’i Bölüşmek Kral Abdullah, Siyonistler ve Filistin’i Taksim Siyaseti: 1921-1951

    Bu kitap, Avi Shlaim’in hayli olumlu eleştiriler alan önceki çalışması Collusion across the Jordan (1998)’ın, halen çok doyurucu olmakla birlikte gözden geçirilerek kısaltılmış bir baskısı. Kitap, Doğu Ürdün Emiri Abdullah ile sonradan İsrail hükümeti olacak olan Yahudi Ajansı’nın lider kadrosu arasındaki ekseriyetle gizli ilişkilere odaklanmak suretiyle, talihsiz Arap-İsrail sorununun en önemli öğelerini gayet okunabilir ve parlak bir anlatımla ortaya koyuyor. Sempati ile menfaat birliğini, anlaşmazlık ile bir uzlaşı yakalamaya giden yolda trajik bir biçimde kaçırılan fırsatları yan yana resmettiği bu sıradışı ilişkinin etkileyici bir tablosunu çiziyor. Ağırlıklı olarak İngiliz, Arap ve İsrail yazılı kaynaklarını kullanan Shlaim, 1921’den 1951’e kadar 30 yıllık bir ilişkinin izlerini sürüyor.’ Judith L. Bara, Book Notes ‘Tıpkı Collusion Across the Jordan gibi, Filistin’i Taksim Siyaseti de revizyonist literatürün önemli bir ürünü olma vasfını koruyor. . . Revizyonistler, İsrail’in kuruluşuna ilişkin eski pek çok mitin yanlışlığını açıkça ortaya koyuyorlar – örneğin İsrail’i yok etmeye adanmış yekpare bir Arap koalisyonuyla karşı karşıya kaldığı; Arap ordularının hem sayıca hem de silahça daha üstün olduğu, kendisininse ancak azim ve iradenin benzersiz bir bileşimi sayesinde ayakta kaldığı; yalnızca onu yok etmeyi arzulayan uzlaşmaz Arap komşularıyla barış anlaşmaları yapabilmek için umutsuzca çabaladığı gibi.’ Kathleen Christison, Journal of Palestine Studies ‘Shlaim’in merak uyandıran anlatımı, yalnızca birkaç kişinin aşina olduğu modern İsrail tarihininin tamamını, en hafif ifadesiyle, gözler önüne seriyor. . . . Bu titiz araştırma, Filistin’in trajik tarihini anlamak isteyen herkes için vazgeçilmez bir kitap.’ Sheldon R. Richman, Middle East Policy ‘usta işi..’ Fouad Ajami, The New York Times Book Review

    12,90
  • Film Mi Oynatıyoruz Burda?

    “Ekranın dünyası ile bizim dünyamız aynı kefeye konulamaz. Evrenin kapsamı uzamsaldır.” Oysa sistem bize en başta her ürünün alıcısı olduğunu öğretmiştir. Doğrusu, herhangi bir şey için ve nedenle ifade mecburiyeti olmayanın sözüne ihtiyaç yoktur. Karşılık gelen ihtiyaca binaen de konuşulmaz; söz kendisini söyletir, eser ortaya çıkışını kendisi hazırlar; bir varoluş savaşımıdır bu. Bu vücuda gelişte tempo hiç aksamaz, beceriksizce kotarılmış bir nüve bile sanata dair izler taşır. Husule eren eserde bir somutluk, nesnellik ya da kendini doğrudan ele veren bir cihet aranmaz. Onun sanata yönelik kısmı imgeselliğidir ve öze dair sözün, düşüncenin, tahayyülün çoğaltılmasıyla zenginleşecek, gelişecektir. Bu bakımdan sanattan elde edilen çıkarımların hiçbiri netleştirilemez. Yani sanat için ortaya konmuş eser, çoğunlukla buldurmaz ama oldurur, olgunlaştırır. Üstelik hem alıcısı hem de üreticisi açısından bir oluştur bu. Biraz ruh sükûnu, biraz da anlamlandırma, anlaşma ve anlaşılma çabası. “Mutlu kişinin zevki, göstermek ve hikmeti yerinde kullanmakla açığa çıkar. İyi bir usta, güzel bir sanatçı ve üstün bir musikişinas da böyledir.

    7,94
  • Filozof ve Sufi Metafizik Üzerine

    Elinizdeki eser İbnü’l Arabî’nin başyapıtı Fütûhât-ı Mekkiyye’nin 8. cildinde bulunan 107-108. kısımlar ve 162-167. bölümleri içermektedir. Bu bölüm Fütuhat-ı Mekkiyye’de kimyâ-i saâdet başlığıyla yer alır. Kimyâ-i saâdet, insanı saadete ve kemâle ulaştıran kimya, yani ahlâk ilmi demektir. Kimyanın popüler isimlendirmesi simyadır. Kimya veya simya madenlerdeki değişimi ve başkalaşmayı inceleyen ilmin adıdır. Bakırın altına dönüşmesi veya kurşunun altına dönüşmesinin imkânını bu ilim inceler. İbnü’l Arabî buradan bir karşılaştırma yaparak tasavvuf-ahlâk ile simya ilmi arasındaki irtibatı gösterir. Tasavvuf insandaki ahlâkın olumlu değerler istikametindeki değişimidir ve bu nedenle hâl, yani değişme ve başkalaşma ilmidir. Ahlâkta kötü özellikler madenler arasındaki değersiz madenlere karşılık gelirken ahlâkın gayesini teşkil eden erdemler altın mesabesindedir. Bütün madenler altın olma potansiyeline(kuvve) sahiptir. Kimya ilmi, potansiyeli harekete geçirerek madeni bilfiil altın yapmanın imkânını araştırır. Tasavvuf, insandaki değersiz huyları erdemlere dönüştürerek insanı altın hâline getirmeyi hedefler. Altın insan, kâmil insan demektir. Kimya veya simya ile tasavvufun irtibatı burada kurulur: İnsanları bir maden şeklinde düşünerek onların altın olmasının imkânlarını bulmak!

    9,09
  • Filozofların Tutarsızlığı

    İslâm düşüncesi literatüründe vahiy ile aydınlanan aklın din-felsefe ilişkisi bağlamında felsefeye yönelttiği eleştiriler yanında probleme getirdiği açılımlarla Doğu ve Batı’da haklı bir şöhrete sahip olan Gazzâlî’nin Tehâfütü’l-felâsife’si klasiklerimiz arasındaki müstesna yerini bugün de korumaktadır. O, bu eserinde Meşşâî metafiziğe ve Yeni-Eflâtuncu sudûr teorisine yönelttiği esaslı eleştirilerle, felsefenin dine alternatif olamayacağını ve hakikati temsil edemeyeceğini göstermeye çalışmıştır. Tehâfütü’l-felâsife ile başlayan “Tehâfüt geleneği” kelâm ve felsefe tarihinin her döneminde olduğu gibi günümüzde de hâlâ bir cazibe merkezi olmaya devam etmektedir.

    14,84
  • Fincanımda Cola Var

    Kenarında lokumu, nakışlı fincanı, baştan çıkaran kokusu, 40 yıllık hatırı taşıyan lezzetiyle bizi tarif eden en doğru semboldü o… O; dostluktu, komşuluktu, paylaşmaktı, medenilikti… Zaman geçti… Biz değiştik… Kalabalık kentlerde, yüksek apartmanlarda yaşamayı seçtik… Yalnızlaştık… Medeni şehirlilerden, uygar kentlilere dönüşürken; bizliğimiz benliğe doğru yürüdü. Bu kitabın sayfalarında, fincanlarımızda kahve olan dönemler var… Bu kitabın sayfalarında, bugün var… Bu kitabın sayfalarında, Prof. Dr. Sadettin Ökten’in bilge yaklaşımıyla geniş bir medeniyet sohbeti var. Kahvenizi unutmayın!

    10,24
  • Firavun’a Gideceksin / Kur’an Okumaları 3

    Kur’ân-ı Hakîm’de en geniş sûrette anlatılan kıssadır Musa aleyhisselamın kıssası. Onun Firavun, aveneleri ve Benî İsrail ile yaşadığı imtihan, her çağın mü’minleri için bir ‘istikamet dersi’ niteliğindedir. Hz. Musa’nın Rabbinin emriyle Firavun’a gidişi ise, dikey ve yatay, iki düzlemde beraberce sürüp giden ortak zulme karşı, her iki düzlemde adalet çağrısının nasıl yapılacağını bize gösterir. Merkezinde Firavun’un yer aldığı ‘zulüm konsorsiyumu’nun bir ferdi olmamak; bilakis, merkezinde Hz. Musa’nın yer aldığı ‘adalet’ çizgisini hem âlemler Rabbi hem de kulları karşısında hassasiyetle takip edebilmek için, Musa aleyhisselam kıssasından alınacak ne de çok ders var…

    7,94