Sehe 521–540 zwischen insgesmt: 3487

  • Can Veren Pervaneler 4

    İçinde bulunduğumuz modern çağda öyle bunaldık, modern kültür adıyla savrulduğumuz kültürsüzlük içinde öyle daraldık ki âsûde zaman ve mekânlardan bir teselli arar olduk. Hayhuy içinde hayatın manasını da lezzetini de yitirip yarış atı gibi sadece koşuyoruz.

    Edebiyatımızın gelmiş, geçmiş söz ustalarının eserlerinden seçilen eşsiz mısraların orijinallerinin ve aslına en yakın ifadelerle manalarının zevkle okunarak en güzel şekilde öğrenilmesi, onların “aşk” deyince, “maşuk” deyince neyi kastettiklerinin anlaşılması en büyük arzumuzdur. Birer mütefekkir olan şairlerimizin mısralarından günümüze şifa damlaları sunmaya çalıştık. Azdan çoğa işaret var. Birkaç yüreğe merak düşürebilirsek bu kitap maksadına ulaşmış olacak.
    Hukukçu, yazar, televizyon programcısı ve sunucu Hayati İnanç, yaptığı programlar ve verdiği konferanslarda bir dantel gibi işlediği o yüksek edebiyat dünyamızın sırlarını “İşte geldik gidiyoruz – Can Veren Pervaneler 4” kitabıyla vermeye devam ediyor.

    7,94
  • Can Veren Pervaneler 6

    Aşkın anayasası madde bir: Ayrılık!
    Aşkta kavuşmak olmaz. Aşk dediğiniz şey kavuşmayı katiyen kabul
    etmez.
    Aşığın içi titrer, ağlar sızlar kavuşmak için.
    Ama o, kavuşmanın yakınından dahi geçecek olsa, kavuşsa,
    kavuştuğunda yanacağını bildiğinden, kavuşulmasa derdindedir.
    Ağlaması şart! Fakat ağlamanın da bir şartı var:
    Ağlayacaksan, gözlerinden akan yaş bildiğimiz yaş olursa , saymam,
    kabul etmem. Kan ağlaması icap eder aşığın.
    Ve demelidir ki aşık;
    Dünyanın tacının, tahtının saltanatının tamamını bana verseler ey
    sevgili, senin köyünün çevresini terk edip de, o tacı başıma alıp,
    bahtiyarlık taslamam.
    Eğer aşkın kanunu yazılacaksa yeniden, zamanında yazmışlar işte!
    Yeniden yazmaya ne hacet?
    Amma mesele şu:
    Aşk nedir?
    Ve hangi aşk?

    7,94
  • Can’ın Kar Macerası

    Dağların ardında, ormanın derinliklerinde heyecan verici, tuhaf bir şey var;
    kocaman ayakları olan bir şey…

    5,64
  • Canavar

    Stephen Crane’in en popüler kitabı Canavar, köleliğin yasalarla resmi olarak kaldırılmasından çok kısa süre sonra, ilk kez 1898’de yayımlanmıştır. Hikâye, Whilomville adlı kasabada yaşayan siyahi bir gencin kendi hayatını hiçe sayarak beyaz ırktan bir çocuğu yangından kurtarması ve ardından gelişen olayları konu alıyor. Yüzü yanan bu genç adama karşı örülen duvarlar, önyargılar ve uygulanan tecrit, onu ten renginin yarattığı sorunların bile çok ötesine itiyor. Beklenmedik bir kıvılcımın nasıl da trajediye dönüştüğünü anlatan Crane, gerçek canavarın kim olduğunu sorgulatıyor.

    4,49
  • Canavar Kalbi – Canavar Kardeşler 2

    Bir canavarın kalbinde pek çok şey olabilir… Peki ya bir Anne Canavar’ın kalbinde kaç sevgi olabilir?

    7,90
  • Canım Arkadaşım

    Bir arkadaş yalnızca bir arkadaştan mı ibarettir? Koşarak gidilen sevinçlere, anlamlı bekleyişlere, umut dolu düşlere yaraşır arkadaşlık. Bazen plansız çekilen bir fotoğraf karesinden dolup taşıverir, bazense bir kuşun uçuşunda anlamlanır. Bazen düş sarısıdır, bazense turuncuya çalan bir kırmızı. Bazen gücünü bir ağacın yapraklarından alır, bazense dingin bir sessizlikten. Taiyang ile Yue’nin, Güney Çin’deki Guangzhou eyaletinin varoş sokaklarında başlayıp Ginkgo ağacının yapraklarından sonsuzluğa uzanan hikâyesi bu. Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Taiyang’la, bir atık fabrikasında çalışan Yue’nin yolları tesadüfen kesişir ve aralarında derin bir bağ kurulur. Birbirlerinden farklı olsalar da bu farklılıktan bir arkadaşlık yaratabilecekler midir?

    7,94
  • Canım Dedeciğim

    Dede ayı ve onu çok seven torununun neşeli kahkahalarına ve birbirinden eğlenceli maceralarına katılmak ister misiniz? Bir gün balık tutuyor, bir gün havuzda oynuyorlar. Uçurtma uçuruyor, parkta piknik yapıyorlar! Dede ayı ve torunu birlikte harika zaman geçiriyorlar!

    4,49
  • Canım Kendim

    Şimdiye kadar hiç okulunuzu değiştirdiğiniz oldu mu? Sınıf arkadaşlarınızı, biricik öğretmeninizi, müdürünüzü, servisçi amcanızı… Yani okulunuzla ilgili her ne varsa bunları ardınızda bırakıp yeni bir okula gitmek zorunda kaldınız mı? İşte o yıl Sevil Eren eski okuluyla ilgili ne varsa hepsini anılarında bırakmış, yeni bir okula adım atmıştı. Şehrin en namlı, en başarılı, en köklü okulu olan Cücüklü Namık Efendi İlkokulu’na… Hayatında yepyeni bir dönem başlıyordu. O ders yılı başı başka öğrenciler için de bir dönüm noktasıydı. Onlardan biri de Esra Kaymak’tı. Esra, yeni okulunun adını duyduğunda gülmekten yerlerde yuvarlanmıştı. İçinden bir ses ona bu seferki okulunda çok eğleneceğini söylüyordu. Ama içindeki sesin gerçeği söylemediğini anlamakta gecikmeyecekti. Cücüklü Namık Efendi Okulu belki pek eğlenceli değildi, hatta hiç eğlenceli değildi, hatta ve hatta bir çocuğun gitmek isteyeceği son okuldu ama Sevil ve Esra için bambaşka kapılar aralayacaktı. Bu okulda dostluğu, sevgiyi ve en önemlisi kendilerini bulacaklardı.

    6,79
  • Canım Nineciğim

    Nine ayı ve onu çok seven torunuyla tanışmak, sevgi ve eğlence dolu oyunlarına katılmak ister misiniz? Saklambaç oynamak ne zevkli, ne güzel bulutları izlemek! Öyküler dinlemek ve yıldızları izlemek ne keyifli! Nine ayı ve torunu birlikte müthiş zaman geçiriyorlar!

    4,49
  • Çapraz İlişkiler

    Bu kitap bir araştırmanın, incelemenin sonuçlarını ortaya koyma iddiasını taşımıyor. Buradaki yazılar, dış politika konusunda bazı gözlemlerimizi ve fikirlerimizi yansıtan bir deneme niteliğindedir. Kişisel değerlendirmelerimize göre, dış politika olaylarının temel çizgisini ve yönünü belirtmeye çalıştık. Belirtilen görüşler doğrultusunda dış politika olaylarına bakmayı deneyen okuyucunun, dünyamızda, çevremizde olup bitenler hakkında kendi yorumunu getirebileceğini umuyoruz. Kitap dış politika konusunda bir bakış açısı kazandırabilirse amacını yerine getirmiş sayılmalıdır.

    7,94
  • Çarli Maytap ve En Sevdiği Kitap

    Şimdi rahat bir koltuğa kurul ve okumaya başla. Çarli Maytap ve En Sevdiği Kitap senin de en sevdiğin kitap olacak!
    “Harika espriler ve eğlence dolu” Sunday Times
    “Çocuk okurlar, Donaldson’ın neşeli kafiyelerle örülmüş metnindeki kurguya ve Scheffler’in capcanlı illüstrasyonlarına bayılacak.” Guardian
    “Kitaplara ve okumaya dört dörtlük bir övgü” Scotsman

    5,64
  • Çarp Yoksa Ben Çarparım!

    TARIK USLU’nun beklenen kitabı “ÇARP YOKSA BEN ÇARPARIM!” çıktı!

    “ACAYİP ŞEYLERİ SEVİYORSANIZ, BUNA BAYILACAKSINIZ!”

    Aranızda lisedeki Matematik öğretmenimi tanıyanlar varsa, rica ederim gidip ona benim bir Matematik kitabı yazdığımı söylemesin! Yüreğine iner kadıncağızın!

    Aslında bana sorarsanız bu bir Matematik kitabı da değil! Ama içinde bol miktarda Matematik var.

    Bu kitapta görüp göreceğiniz hiçbir şey ihtimal sınavlarda karşınıza soru olarak çıkamayacak. Ama Matematik dersine bakışınızı değiştirecek.

    Matematiği daha mı çok seveceksiniz peki?

    Sevenler daha çok sevecek, o kesin!

    Ya hiç sevmeyenler?

    Onlar da şimdilik sadece sevecek…

    Bütün eğitim öğretim hayatı boyunca Matematikten neredeyse nefret etmiş biri olarak, bu kitabı bitirdiğim gün şöyle düşündüm:

    “Ama bu çok eğlenceliymiş! Neden kimse bana Matematiğin bu kadar eğlenceli bir şey olabileceğinden hiç bahsetmedi!”

    Evet Matematik eğlencelidir, Matematik keyif verir, heyecanlandırır çünkü esrarengizdir ve Matematik, daha önce hiç farketmediği bir pencereden dünyaya bakmasını sağlar…

    Daha önce hiç Tarık Uslu kitabı okumamış olanlar için söylüyorum:

    Eğleneceksiniz ama bu kuru bir eğlence olmayacak. Şaşıracaksınız ama bu da lüzumsuz bir şaşkınlık olmayacak!

    “Biz senin bütün kitaplarını okuduk, bize bir şey yok mu?” diyenlere ise sadece “Selam ve merhaba!” Çünkü onlar ne ile karşı karşıya olduklarını zaten biliyorlar, öyle değil mi?

    6,79
  • Çarpılmışlar

    Çağdaş Türk hikâyeciliğindeki güçlü konumuyla kendinden sonra gelen pek çok öykücüyü derinden etkileyen Rasim Özdenören, değişim, uyumsuzluk, yabancılaşma konularını hikâyeciliğimizde ilk kez yerli bir bakış açısıyla ve bütün boyutlarıyla dile getirmiştir. Çarpılmışlar’da, yanlışa yönlendirilmiş insanların, dinî gerçeklerden de uzaklaşınca nasıl her şeye ve herkese yabancılaştığı, toplumun her ilkesinin onların gözünde küçülürken, bütün bu olumsuzlukların onları nasıl açmazlara sürüklediği usta işi bir biçim yeniliği ile işlenir. Çarpılmışlar, toplumsal zeminde yaşanan metafizik çarpılmanın, toplumsal dağılmanın, bireysel sapmanın trajik destanıdır.
    6,79
  • Casuslar ve İstihbaratçılar

    Klasik anlatımların dışına çıkan bir casusluk kitabı. Çok konuşulan, hiç anlatılmayan ve yeni ortaya çıkan casusların, istihbaratçıların sarsıcı hikayelerini okuyup aynı zamanda dönemin istihbarat bağlantılarına da şahit olmak ister misiniz? Tarihten günümüze kadar uzanan bu derin dünyanın deşifresi sizi derinden sarsacak. Unutmayın, casusluk tarihinde her şey yazılmadı. Çoğu zaman saklandı. Biz ise bu kitapta bağlantıları birleştire birleştire çok konuşulan bu adamlar hakkındaki gerçekleri ortaya çıkaracağız. Şahit olmaya cesaretiniz var mı?

    7,94
  • Çatıdaki Pencere

    “Ölmek varolmuş olmak ve artık olmamaktır,” derdi José Saramago. O öldü, artık yok, ama Çatıdaki Pencere Portekiz’de ve Brezilya’da, anadilinin vatanlarında basılır basılmaz insanlar yeni kitabı elden ele dolaştırdılar ve yepyeni bir heyecanla okuduklarını, şaşkınlıklarını dile getirdiler. Saramago bir kitap daha yayımlamıştı, duyarlılıklarımıza nüfuz eden, hayret ve hayranlıkla kalakalmamıza neden olan taze ve aydınlık bir kitap; ve anladık, sonunda anladık ki bu artık kesinlikle varolmayan ama paylaşmaya devam etmek isteyen yazarın ardında bıraktığı bir armağandır. Bıktırana kadar şu cümle yinelendi: Bu kitap bir mücevher, Saramago nasıl olup da o yaşında bu bilgeliğe sahipti, insanları böylesine incelikle, kusursuzca ve anlatıyı uzatmadan betimleyebiliyordu? Nasıl olup da sıradan ve önemsiz ama bir o kadar da evrensel durumları dile getirebilecek, bu kadar dingin bir şiddetle köhne değer yargılarına karşı gelecek kapasiteye sahipti?”
    Pilar del Rio

    Çatıdaki Pencere, José Saramago’nun yazarlığının erken döneminde yazdığı, ama ölümünden sonra yayımlanan romanı. Eşi Pilar del Rio’nun dediği gibi, Çatıdaki Pencere Saramago’ya giriş kapısıdır ve her okur için bir keşif olacaktır. Sanki mükemmel bir halka tamamlanıyormuş gibi. Sanki ölüm yokmuş gibi.
    devamını oku

    9,09
  • Çavdar Tarlasında Çocuklar

    NewYork’lu bir burjuva ailesinin oğlu Holden Caulfield’in “büyümeye dair” keyifli ve hüzünlü öyküsü. Salinger’in en iyi eserlerinden biri. Türkçeye daha önce Gönülçelen adıyla çevrilen roman, bu kez İngilizce aslından Coşkun Yerli tarafından çevrildi.

    6,79
  • Çaylak İle Filozof / Ben Bir Neyim?

    İlkgençlik yıllarının başında, hayatı hiç beklemediği bir trajedi ile değişen Çaylak için Filozof, sakin bir limana sığınmak gibiydi. Ama bunu fark etmesi kolay olmadı… Onun en büyük sorunu, bu yıldızların altında kendisine ait yeri henüz bulamamış olmasıydı. Dahası böyle bir yer olup olmadığından bile emin değildi henüz… Oysa hepimiz gibi hayatın anlamını keşfedip, içini yaşamaya değer bir şeylerle doldurabilmesi buna bağlıydı. Çaylak ile Filozof, zaman zaman eğlenceli, –itiraf etmek gerekirse– zaman zaman da sinir bozucu bir fikir yolculuğudur. Oldukça cesur konuların ortalıkta fink attığı, aklınızın ve kalbinizin derinliklerinde gizlenmiş duyguların, adına harfler dediğimiz şu eğri büğrü işaretlerle sayfalara cömertçe döküldüğü maceralı bir yolculuk bu… Bu kitap sizi işte böyle yolculuğa davet ediyor. Gelin ve Çaylak ile Filozof’a katılın. Birlikte uzun bir seyahate çıkın! Tarihin, felsefenin, hikmetin, bilginin, aklın ve kalbin vadilerinden, vahyin aydınlattığı yollardan geçen bir seyahate…

    6,90
  • Çaylak İle Filozof 2 / İnsan Diye Bir Kelime

    Filozof beni değiştiriyor muydu? Hayır, Filozof beni değiştirmiyordu. Eğer böyle bir amacı olsaydı bunu hissedecek ve belki de ona, dağ keçilerine toynak ısırtacak bir inatla direnecektim. Filozof bana, beni keşfetmem için yollar gösteriyor, hayatıma bir ayna tutuyordu. Filozof’un önüme koyduğu bu endam aynasında, artık gözüme hiç de mantıklı görünmeyen ve hoşuma gitmeyen şeyleri gördükçe, onları ben kendim değiştiriyordum. Bunun ne kadar kurnazca bir taktik olduğunu anlamam da epey uzun sürdü. Çünkü o bunu, büyük bir sabırla ve ustalıkla yapıyordu. Cep telefonumu elime alıp, Filozof’un kıymetli okuma koltuğuna gömüldüğüm ve saatlerce oradan kalkmadığım zamanlarda bana gıcık olduğundan adım gibi emindim. Ama, bunu hiç belli etmiyordu. Onu ne kadar zorlarsam zorlayayım, ilgimi çekecek bir şeyler, mesela eğlenceli bir hikâye, bir tabak bademli kurabiye ya da ne bileyim ben, kayıtsız kalamayacağım bir teklif bulmadıkça, “O telefonu bırak ve o koltuktan kalk artık!” demiyordu. –Mağaradakiler hakkında bir şeyler duydun mu? –Ha? –Mağaradakiler, diyorum… Onlar hakkında bir şey okudun ya da duydun mu bugüne kadar? –Hangi mağaradakiler? –Platon’un mağarasındakiler? –Platon da kim? ••• Beklenmedik bir olayla hayatları birbirine değen Çaylak ile Filozof, Çaylak’ın kendi benliğine doğru bir yolculuğa çıkmışlardı. Ama bu uzun bir yolculuktu. İlk kitapta, eşsiz ve benzersiz bir benlik taşıdığının farkına varmaya başlayan Çaylak, dizinin bu ikinci kitabında ise, insan olmanın ne demek olduğunu keşfetmeye çalışıyor. Ve soruyor, “Neden bir kutup ayısı, bir solucan değilim ben? Neden insanım?”

    6,90
  • Çaylak ile Filozof 3 / Ruhun Irkı Yok!

    Dizinin ilk kitabında “benlik” ikincisinde ise “insan olmak” üzerine uzun ama şaşırtıcı konuymalarına şahit olduk aynı zamanda hem Çaylak hem de Filozof hakkında bazı gerçekleri öğrendik. Bu üçüncü kitapta ise şaşırtıcı olmasının yanında oldukça sarsıcı bir macera bizleri bekliyor! Filozof Çaylak ile “ırkçılık, milliyetçilik, kavmiyetçilik” gibi daha önce bu yaş grubu için yazılmamış bir konuyu konuşuyorlar. Ve Filozof, Çaylak’ı bu sefer fena sarsıyor! Çaylak, kendi varoluşunun çizgilerini belirlerken damarlarında taşıdığı kan ile bunun yapılamayacağını anladığı gibi, o varoluşu anlamlandırmak için ait olduğu ırkın ve milliyetin hiç de önemli olmadığını da, anlıyor… Bu arada üçüncü kitapta, bizleri hoş bir süpriz de bekliyor: Karanfil!

    6,90