Sehe 3201–3220 zwischen insgesmt: 3487

  • İdeal Devlet

    Farabî (870-950): Türk-İslam filozofu, gökbilimci, müzisyen. İslam’ın Altın Çağ’ının en önemli isimlerden biridir. Farabî yükseköğrenimini Bağdat’ta tamamladı, zamanın ünlü bilginlerinden ders aldı. Aristoteles’in ve Platon’un eserlerini inceledi, bu iki filozofun felsefelerini İslam’la bağdaştırmaya, bu sayede İslam dinine felsefi bir nitelik kazandırmaya çalıştı. Felsefeye mantık ile başlayıp metafizik üzerinde durdu; felsefenin dil, siyaset, doğa, zihin ile ilgilenen dallarında eserler verdi; müzik aletleri geliştirdi, müzik ve psikoloji konularında yazdı. İslam felsefesinin gelişmesini ve korunmasını sağladı, İlkçağ Yunan-Latin eserlerinin Arapça tercümelerinden yararlanmak zorunda kalan ve kendisini Alpharabius ismiyle anan Batılı Orta Çağ düşüncesini etkiledi. İdeal Devlet bilinen 103 eserinden sonuncusudur ve Farabî’nin felsefesini tüm açılardan yansıtır. Eserde İlk Var Olan’ın nitelikleri, diğer varlıkların nasıl meydana geldiği, varlıkların dereceleri, bunun organlardaki karşılığı, bir beden gibi işleyen şehri/toplumu yönetecek kişinin nitelikleri, şehir/toplum türleri, her birinin güçlü ve zayıf yanları ele alınır.

    5,64
  • II. Abdülhamid Han – Bir Dehanın İzleri

    Osmanlı padişahlarından belki de en çok tartışılanıdır Sultan II. Abdülhamid. Kimileri “Kızıl Sultan” diyor, kimileri “Ulu Hakan”… Siyasi hayatı ve tercihleri sürekli tartışılıyor. Ve bu tartışmalar, daha ziyade sancılı saltanat yıllarındaki siyasi olaylar, anlaşmalar, yürütülen “denge politikası” üzerinden yapılıyor.
    Peki şimdi, kişisel hayatı ve bıraktığı eserler üzerinden “insan Abdülhamid”e doğru bir yolculuğa ne dersiniz? Talha Uğurluel, Sultan II. Abdülhamid’in kişisel tarihindeki detaylar üzerinden İmparatorluğun son günlerini anlatıyor

    9,09
  • İki Cihan Güneşi

    Sevgi gönlümüzün gıdasıdır. Sevgisiz gönül viraneden ibarettir. Sevgiyi yaratan Cenabı Mevla, kullarını, analarından ve babalarından bile fazla sevmektedir. O’nun, İki Cihan Güneşi Efendimiz’i en üstün meziyetlerle donatarak yaratması ve onu herkesten çok sevmesi, bize gerçek sevgiliyi de göstermiştir.

    Peygamber sevgisini en güzel ve en sade şekilde dillendiren Yunus Emre, Resulullah aşkıyla daha çok yanmayı, bu aşka doyup kanmayı, hatta Habibullah’ın yoluna can sunmayı isterken bu aşık ümmetin gönlüne tercüman olmuştur

    7,94
  • İki Kapılı Bir Han’da

    “Yine koydum kafamı yastığa.
    Yine gözlerim tavanda, kaybettiklerini arıyor.
    Tavan değil, zaman tüneli sanki gözlerim
    geçen otuz sekiz seneyi sorguya çekiyor.
    Hâkim benim, yargıç benim, savcı ben.
    Suçlu benim, mahkûm benim, tanık ben.
    Taaaaa, aklım başıma geldiğinden beri
    kendimle benim meselem.”
    İşte böyle anlatıyor yazar bu kitapta meselesini.Kıvrak bir kalem,içten gelen duygular ve zaman zaman düşündüren,zaman zaman başka alemlere yelken açan bir kitap.Kısacası hepimiz ”İKİ KAPILI BİR HAN’DA” değimliyiz dostlar……
    gizle

    7,94
  • İkinci Yalta

    Tarih şeridi gözden geçirildiğinde görülüyor ki dünyada bazen hakkı üstün tutan medeniyetler hâkimiyet kurmuş, adaleti sağlamış, hükmettikleri coğrafyaya barış ve huzur getirmişler; bazen de bâtılı üstün tutan medeniyetler hâkimiyeti ele geçirmiş ve ne yazık ki, dünyada zulüm, kan, gözyaşı ve ardı arkası kesilmeyen vahşetler işlemişlerdir.

    Bugün itibariyle bakıldığında görülen o ki bâtılı ilke edinmiş medeniyet anlayışı, maalesef insanlığa acı ve ıstırap dolu günler yaşatıp duruyor.

    Milattan sonraki üçüncü binli yılların, bilim ve teknolojideki bunca gelişmişliği karşısında insanlığın aslında mutlu bir hayat sürmesi mümkün iken, Ortaçağ karanlığının bir takım bağnazlıklarına ram edilmesi utanç verici bir durum değil de nedir?

    Yaşanan bu zulüm düzeni insanlığı canından usandırmıştır. Artık temeldeki bu yanlışların yapılmayacağı, yeryüzünde huzur, barış ve adaletin tesisi için yeni bir yola girilmesi ve de doğrulara dönülmesi zorunluluğu apaçık ortadadır. İnsanlığın huzur ve rahata çıkabilmesi için ‘Yeni bir Dünya’ kurulması elzemdir ve bunu gerçekleştirmek vicdan sahibi her inanın üzerine önemli bir vazifedir.

    6,79
  • İlim Asrında Din

    İslam inançlarına, ilkelerine, usullerine ve şeriatın diğer hükümleri ve toplumu birbirine karşı kışkırtan ideolojik saplantıları tahrik eden bilgiler olmamak şartıyla İslam; teknoloji ve diğer dünyevi işlerde yabancılardan her türlü bilgi alışverişinde bulunmayı ciddi bir şekilde teşvik etmiştir. Nitekim Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Hendek savaşında Selman-ı Farisî’nin önerdiği Farisilerin (İran) hendek kazma fikrini benimser. Ayrıca bir Rum marangoz, Peygamber Efendimize hutbe okuması için bir minber yapar. Nitekim bir hadislerinde: Hikmet, müminin kaybettiği bir değerdir, onu nerede bulursa almalıdır ve bu da onun en temel hakkıdır. der.

    7,94
  • İlk 12 Ayda Bebeğin Gelişimi Beslenmesi Oyunları

    Anneciğim beni tanıyor musun? Canım annem, 9 ay boyunca sıcaklığın bana yuva oldu. Sevginle büyüdüm, kalbinin ritminde uyudum. Hayatımın en mucizevî serüveninin sonunda kendimi kollarında buldum; doğdum. Mini minnacık bir emanet olarak, emanetçilerin en tatlısının evladı oldum. Sonra fark ettim ki gözlerinde mutluluk kadar telaş da var. Beni nasıl besleyeceğin, nasıl uyutacağın, nasıl yıkayacağın, hangi ayımda bana nasıl bakacağın hususunda heyecan dolusun. Beni taşırken canım yanacak diye korkuyor, babamın kucağına verirken bile endişeleniyorsun. Ama biliyor musun; beni tanıdıkça bu endişelerinden kurtulacaksın. Zaman içinde dilimi öğrenip, beni anlayacaksın. Tabii bunun için gelişim seyrimi bilmen gerekiyor. İşte bu yüzden sana kendimi anlattım. Beni benim cümlelerimle tanı istedim. Hayatımın ilk yılında nasıl gözükürüm, neleri severim, neler yapabilirim, hangi oyuncaklarla oynar, sağlığım için hangi önlemlere ihtiyaç duyarım bu kitaba yazdım. Gelişimimi ay ay kaleme aldım. Haydi bakalım! Sayfaları arala da bir an önce tanışalım. Kaygılarımızın yerine mutlu anılar koyalım. Annelerin çocuk eğitimiyle ilgili yakından takip ettiği yazar Hatice Kübra Tongar bu kitabında bebeğin dilinden sesleniyor. Bebeğin ilk 12 ayında, onu yakından tanımak, isteklerini ve ihtiyaçlarını anlamak için rengârenk bir başucu kitabı!

    10,24
  • İlk Ev, İlk Mabed, İlk Mescid

    Hz. Ebû Zer bir gün Resûlullah’a, yeryüzünde kurulan ilk mescidin hangisi olduğunu sorar,
    Efendimiz (sas): “Mescid-i Haram’dır” der,
    Ebû Zer: “Sonra hangisidir?” diye sorar,
    Efendimiz: “Mescid-i Aksa’dır” der. Bunun üzerine Hz. Ebû Zer: “İkisi arasında ne kadar zamanlık bir süre vardır?” diye sorar,
    Efendimiz: “Kırk yıl!” der.
    Görüldüğü gibi Mescid-i Haram, yeryüzünün ilk mescididir, nasıl ki Mekke kendinden sonra tüm şehirlere analık yapmışsa, Kâbe’de, kendinden sonraki tüm mabetlere analık yapmıştır.

    3,90
  • İmaj ve Takva

    Sosyolog Dr. Fatma Barbarosoğlu, İmaj ve Takva’da İslamcıların alternatif kamu arayışlarını; bu arayış esnasında kamusal alanı takvaya uygun olarak dönüştürme girişimlerinden vazgeçişlerini; hakim kamuya eklemlenme ve imaja sığınma süreçlerini yakın plan fotoğraflar eşliğinde tahlil ediyor. Tahliller, ateşin içinden umut çıkarmaya uğraşan bir kalbin, mesuliyet taşıyan bir bakışın ürünü olmaları sebebiyle dikkat çekici ve tarihi bir öneme sahip. Bu önem Barbarasoğlu’nun bir kadın olarak “kadın bakış açısı” içinde hapis olmama dirayetinden de kaynaklanıyor. Meselesine tümüyle vakıf bir kalemin “sözü yormayan” berrak bir ifadesi, İmaj ve Takva. Bu özelliğiyle hem imaj hem takva diyenler kadar, daima takva diyenlerin de vazgeçemeyecekleri bir kitap.

    9,09
  • İmam Şamil Osmanlı’nın Dağıstan Serdarı Ve Gizli Veziri

    “Ey General! Çar’ına şöyle haber ver ki; Kafkasya’nın bağrında daha binlerce Ahulgo gibi kaleler var ve on binlerce Surhay kule yerini almıştır. Bunların hepsi Rabbine baş kaldırıp eceline susamış olanları beklemektedir. Silahlarınızın vücûdumda açtığı üç yarayı şifalı Dağıstan otlarından kendi ellerimle yaptığım ilâçlarla şimdiden iyileştirdim ve size karşı harp etmek üzere hazırlandım. Kalbimde açtığınız evlâd ü ıyâl ve hemşiremden gelen ayrı ayrı dört yaranın hiçbir hükmü yoktur. Geri kalan evlâd ü ıyâlimi de daha şimdiden vatana ve Allah yoluna kurban olarak adadım. Size ve Çar’ınıza her şeyi bol bol vereceğiz, fakat vatanın hürriyet ve şerefini asla! Ahulgo’da aldığınız kanlı ders kâfi gelmediyse, zengin Çar’ınızın ordularını ve hazinelerini ortaya dökerek tekrar geliniz. Askerlik şerefini lekeleyerek yalan söyleyiniz, vaadlerinizi inkâr ediniz, ormanlarımıza kundak sokunuz, ekinlerimizi yakınız, meyva ağaçlarımızı, bahçelerimizi kavurunuz. Bütün bunlar Kafkas’ın ezelî hürriyet ve istiklâl aşkını körüklemekten başka hiçbir işe yaramayacaktır! Çarlar ölecektir, Petro’larınız ve Katerina’larınız gibi Nikolay da gözleri arkasında geçip gidecektir. Fakat Kafkasya mutlaka kurtulacak, hür ve mes’ud olacaktır. Allah, hak ve vatan uğrunda çarpışanların yardımcısı olsun!”

    11,39
  • İmam-ı Gazali’den Yönetim Sırları

    İmam Gazali bu kıymetli eserinde otoriteye karşı duruşumuzu irdelerken adil bir yönetici olmanın önemini vurguluyor. Kitapta; büyük Üstad Gazali, konuları öykülerle örneklendirerek akıcı bir üslupla detaylandırırken yöneticilere öğütler veriyor. Yönetici adaylarının ya da liderlerin hem dünyada adil olmak hem de ahiretini kurtarmak için muhakkak okuması gerekli bir kitap.

    9,09
  • İman Esaslarımız

    İmam-ı Âzam (r.aleyh) Hazretleri’nin yazmış olduğu “Fıkhu’l Ekber” İman Esaslarımız hususunda bize ışık tutacak bir kitaptır. Ebu’l Münteha Hazretleri bu kitabı madde madde tahlil, tahkik ve tetkikten sonra eserin önemine binaen en güzel şerhini meydana getirmiştir. Yusuf Yiğitalp, Ebu’l Münteha Şerhi’ni günümüz Türkçesi ile daha anlaşılabilir bir dil kullanarak okuyucularla buluşturmuştur. İslâm dininin, itikat esaslarından başlayarak geniş çapta temel bilgilere cevap vermiş, birçok ana meseleleri aydınlığa kavuşturmuştur. Tevfik sadece ve sadece Allah’tandır (c.c).

    13,69
  • İman ve Aksiyon / Özlediğimiz Nesil

    Necip Fazıl Kısakürek’in iki ayrı konferansı… İman ve Aksiyon – Özlediğimiz Neslin Vasıfları…
    Her konferans, farklı tarih ve şehirlerde çeşitli defalar binlerce dinleyiciye hitaben verilmiş olup büyük ilgi doğurmuştur. 1949’da Büyük Doğu Cemiyetinin kuruluşundan itibaren Anadolu’yu bir uçtan öbür uca sarsan Necip Fazıl için, mevzuu ne olursa olsun verdiği her konferans, «Tanzimattan beri gelen sahte inkılapların çürüttüğü ruh kökümüzü kurtarma, kainat çapında hesaba vurma, Türkün ruh ve madde dünyasını Batının da hayran olacağı ve içinde her derde deva bulacağı bir ideolocya planında kurma ideali»ne bağlıdır.

    6,79
  • İman ve Aksiyon Sahibi İdeal Gençlik / Erbakan Risaleleri 6

    Onlar rablerine inanmış gençlerdi biz de onların hidayetlerini artıtrdır. Kehf 13 Hz. Ali (r.a.) İslam’ı kabul ettiğinde henüz 8 yaşında idi. Abdullah ibn Ömer iman ile şereflendiği zaman 10 yaşı civarlarındaydı. Zeyd bin Harise (r.a.) Allah Resulünü tasdik eden ilk 3 kişinden birisi olduğunda daha 15 yaşındaydı. Abdullah bin Mes’ud 14, Zübeyr b. Avvâm 16, Talha b. Ubeydullah 11, Abdurrahman b. Avf ve Sa’d bin Ebivakkas17, İbn-i Cerrah 25, Osman bin Affan 20 yaşlarındaydı. Onlar gençken imana susamışlardı.

    6,79
  • Iman ve Cihad

    Bu kitapta mezhep-fırka tartışmaları yoktur. Gayemiz Ehlisünnet vel-Cemaat’in Kur’an ve Sünnet ışığında hangi yolu seçtiğini ve hangi konuda ne düşündüğünü izahtan ibarettir. Amacımız ise “Ben Müslümanım” diyen insanın itikat konularında Ehlisünnet vel-Cemaat’in görüşü budur diyebilmesini sağlamaktır.

    13,69
  • İman ve Hayat

    Cemiyet, din ve iman olmadan orman cemiyetidir, isterse tepesinde medeniyet şimşekleri çaksın. Orada hayat zorbanın ve kuvvetlinindir; faziletlinin ve muttakinin değildir. O cemiyet mutsuz ve bedbahttır; isterse refah içinde yaşasın ve nimet içinde yüzsün. O cemiyet basit ve ucuz bir cemiyettir. Çünkü onu meydana getiren fertlerin gayesi karın ve göbek şehvetinden ileri geçmez. Onlar, “Hayvanlar gibi zevklenir, hayvanlar gibi yer, içerler.”

    Ne kadar ilerlerse ilerlesin, ne kadar genişlerse genişlesin maddi ilmin insanlara huzur ve saadet vermeye gücü yetmez. Çünkü ilim yalnız hayatın maddi tarafını yükseltir; uzağı yakın eder. Bunun içindir ki asrımıza “sürat çağı” ve “mesafeleri yenme çağı” adını vermişlerdir. Fakat hiç kimse ona ”fazilet” veya “sükûnet” ya da “beşerin mutluluk çağı” adını ver(e)memiştir.

    Maddi ilim insana birçok alet ve edevat vermiştir, ancak ona kıymet vermemiş ve uğrunda ölümü göze alabileceği bir hedef göstermemiştir. Çünkü bu, ilmin vazifesi değildir ve onun ihtisas sahasına da girmez. Bu, ancak ve ancak dinin ihtisas sahasına girer.

    10,24
  • İnsancıklar

    Dostoyevski’nin ilk romanı olan İnsancıklar yayımlandığında büyük övgüyle karşılanmış, edebi bir dehanın habercisi olarak görülmüştü.

    İnsancıklar, St. Petersburg’da bir devlet dairesinde çalışan orta yaşlı ve alçak gönüllü kâtip Makar Devuşkin ile uzaktan akrabası, yirmili yaşlarının başında genç bir kadın olan Varvara Dobroselova arasındaki mektuplaşmalardan oluşan bir eserdir. Dostoyevski’nin henüz 24 yaşındayken kaleme aldığı; yoksulluk, dostluk ve sanat sevgisi gibi temalarla örülü bu roman, dönemin eleştirmenlerince adeta göklere çıkarılarak yazarın edebiyat çevrelerine bir yıldız gibi girmesini sağlamış ve çok parlak bir “toplumsal roman” olarak nitelendirilmişti.

    “Sahip olduğu ilham perisiyle çatı ve bodrum katlarında yaşayanlara hayat veren genç şairi tebrik ediyorum. Yaldızlı köşklerde yaşayanlara ‘yoksullar da insan, onlar da kardeşlerimiz,’ diye haykırıyor.”
    VİSARİON BELİNSKİ

    7,94
  • İnsanlığın Kurtuluşu Hac Ömrün Bereketi Umre

    İnsanlığın Kurtuluşu Hac -Hac, İslam’ın beş temel esasından biridir. -Hac, hatırlatmak için hatırlamak, diriltmek için dirilmektir. -Hac, kavuşmak için terk etmektir. -Hac, her yönü ile anlaşılacak ve anlatılabilecek bir ibadet değil, bitimsiz bir deryadır. Ömrün Bereketi Umre -Umre, hayatın imarına ve ömrün bereketine vesile olan bir nimettir. -Umre, çok faziletli ve hayırlı bir ameldir. -Umre, her menasiki ile küçük bir hacdır. -Umre ve Hac, mü’minlerin hayatta elde edeceği en sevimli nimetlerdir; öyleyse imanın kemali adına infak edilmelidir…

    7,94
  • İrfan Sohbetleri Büyükçınar’dan Dinlediklerim

    Elinizdeki kitap, 93 yıllık hayat hikâyesi “Hayatım İbret Aynası” isimli hatıratında kendisi tarafından tafsilatlı olarak anlatılan günümüzün önemli âlimlerinden merhum ve mağfur Ahmet Muhtar Büyükçınar’ın (1920-2013) bir dizi sohbetiyle, yine onun, hastalığı sebebiyle başlayıp bitiremediği “Huzur ve Güven İçinde Verimli Yaşama Yolları” isimli yarım kalmış bir çalışmasını ihtiva etmektedir.

    Okuyucu, her türlü belagat ve söz sanatlarından uzak olan bu metinleri okurken dil ve ifade sadeliği karşısında muhtemelen şaşıracaktır. Bu beyan tarzı, her seviyeden insana ulaşmayı amaç edinmiş olan hocamızın bilinçli bir tercihiydi. Yine de okuyan herkesin bu sadelikte muzmer hikmeti takdir edeceğini ve ondan kendi hayatına katacak bir şeyler bulacağını ümit ediyoruz.

    10,24