-
Müslüman Gençlere
Ben Müslümanım elhamdülillah.” diye başlıyor yazar kitabına ve devamında insanın kalbine ok gibi saplanan ve içini kanatan cümleler kuruyor: “Irak’ta bombalanan benim, Akdeniz’de boğulan, Arakan’da yakılan, Afrika’da aç kalan, Filistin’de kolları kırılan, Afganistan’da ve Libya’da unutulan… İffeti kirletilen, evleri başına yıkılan benim, Bağdat sokaklarında köpeklere parçalatılan çocuğum ben, Afrika’da akbabalara yem edilen, Suriye’de yetim kalan, Doğu Türkistan’da anasının karnında katledilen çocuk da benim…” Bu cümlelerle her şeyin sona erdiğini düşündüğünüz anda karşınıza bir ayet çıkıyor ve gece sanki birden gündüze evriliyor “Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer inanıyorsanız üstün olan sizlersiniz.” (Al-i İmran 3/139)
Bu kitapta; zulmü hissedeceksiniz, bazen kalbinizden bazen de beyninizden kurşunlar yiyeceksiniz ama neticede birliğin ve adil olanın insanlık için ne manaya geldiğini en iyi görenlerden biri siz olacaksınız.
-
Müslüman Hayatında Vakit
Kur’ân’da ve hadislerde çeşitli vesilelerle ve değişik şekillerde zamana temas edilmektedir. Bunların başında ise, zamanın önemi ve Allah’ın (celle celaluhu) ne kadar büyük bir nimeti olduğu beyan edilmektedir. Nimetler dile getirilirken, Allah’ın insanoğlu üzerindeki lütfunu beyan hususunda Kur’ân şöyle der: Sürekli olarak yörüngelerinde hareket eden ay ve güneşi, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verdi. O, kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size verdi. Allah’ın nimetlerini saymak isteseniz sayamazsınız. İbrahim, 33-34. Şu bir gerçektir ki; vakti boşa harcamak, malını gereksiz harcayarak saçıp savurmaktan daha tehlikeli bir durumdur. Mallarını boşa savuranlardan ziyade, vakitlerini boşa harcayıp savuranların cezalandırılması gerekir. Çünkü kaybedilen servet tekrar kazanılabilir. Ancak kaybedilen zaman bir daha geri getirilemez.
-
Müslüman Olmam Neyi Gerektirir?
“İnsanların çoğu, ya kimliklerinde “Dini İslam’dır” yazılı oldukları için veya müslüman anne ve babanın çocukları oldukları için müslümandırlar. Gerçekte ise bu her iki grup da müslüman olmalarının manasını anlamıyorlar. Bu dine mensup olmanın neyi gerektirdiğini bilmiyorlar. Bu sebeple onların bir yerde, İslâm’ın ise bambaşka bir yerde olduğu görülür. Bu kitabı yazmamın gayesi bütün bu sorulara cevap vermek ve her müslümanın gerçek manada İslâm’a mensup olması ve gerçek bir müslüman olabilmesi için İslâm’ın kendisinden ne istediğini ve vazifelerini açıklamaktır.
-
Müslüman ve Siyaset
Günümüz Müslüman’ı iki konuda tam bir bunalım ve kriz içindedir. Bu krizin temel sebebi İslam dininin doğru bir şekilde öğrenilmemesidir.
Bu iki konu şudur:
Birincisi; MARİFETULLAH; Allah (c.c)’ı bilip tanımak, kudretine güvenip İslam’a tabi olmaktır.
İkincisi; MERİFETÜNNEFS; insanın kendisini bilmesi ve tanımasıdır.
Bu iki konu ilimdir ve insanlar bu iki konuda derin bir cehalet içindedir.
Bu asrın Müslümanları olarak bu iki konuda derin cehaletimizi ortadan kaldırmadan içinde bulunduğumuz bunalım ve krizden kurtulmayız.
Müslümanların ve bütün dünya insanlığının kurtuluşu, Milli Görüşün topluma telkin ettiği, Adil Düzenin ve Yeni Bir Saadet Dünyasının kurulmasına bağlıdır. Bu bir siyasettir ve bu siyasetin üstün hale gelmesi, ben Müslümanım diyenler için bir iman ve kulluk görevidir. Bu çalışmada yer alan yazılar, Müslümana siyaset sorumluluğunu hatırlatan yazılardır.
İşimize İslamsız Saadet Olmuyor ile başlıyoruz. Muradın gerçek hakikatini en iyi bilen Allah’tır. -
Müslüman’ın Diyeti
“İslam, sadece kendine inanan Müslümanların değil, tüm insanların ve gezegende yaşayan tüm canlıların sağlığıyla ilgilenir. Ben de Müslüman’ın Diyeti’ni herkese yazdım. Şifa arayanlara, iyileşmek isteyenlere, az yemeyi başaramayanlara, hazcı tüketimden sıkılanlara, hayatında ‘temiz’ bir sayfa açmak isteyen herkese…” Kemal Özer Gıda Hareketi Lideri Kemal Özer, bu çalışmada haz eksenli tüketim biçiminin ve kirletilmiş gıdaların, şişmanlık, obezite ve diğer hastalıklarla olan ilişkisini ele alıyor. İnsanları şişmanlıktan ve mutsuzluktan kurtarmak için ‘temiz ve sağlıklı’ bir beslenme modeli kuruyor. Nefsinizi, az ve öz yemeye ikna etmenin yolunu gösteriyor. Kur’an-ı Kerim’de önerilen ve Hz. Peygamber’in de bilfiil hayatında uyguladığı ‘doğru beslenme ilkeleri’ni açıklıyor. ‘İslam’ın mutfağı’nı ve ‘Hz. Peygamber’in yeme-içme prensipleri’ni daha önce benzeri yapılmamış bir bütünlükle derliyor. Kemal Özer, halkın çok merak ettiği sorulara da yanıt veriyor: Beslenme ve kısırlık arasında ilişki var mı, kısırlıktan kurtulmak için nasıl beslenmek gerekir? Batı tıbbının da kabul ettiği orucun, insan vücudundaki iyileştirici etkisi ne? Şişmanlamamak/zayıflamak için atılacak ilk üç adım hangisi? Çocuklarının da geleceğini düşünen ‘akıllı’ bir ailenin mutfağında neler olmalı, neler olmamalı? Yemekleri hangi sırayla yemeli? Sofra nasıl olmalı? Özer’in bu son soruya verdiği yanıt ise her şeyi özetliyor: “Sofranız, evinize misafir olan Hz. Peygamber’in de yiyebileceği bir sofra olmalı!”
-
Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler
İnsanın, toplumsal hayatı gibi düşünce hayatının da karmaşıklaştığı bir dünyada “müslümanca düşünme”nin imkân ve yöntemi nedir? İslâm konusunda yeterli “malumat”a sahip olmak, “müslümanca düşünmek için yeter mi? İslâm özü ve bütünüyle kaynaştırılamayan bilginin, düşünme etkinliğini oryantalist bakış açısına mahkûm etmesi kaçınılmaz olmayacak mı? Edebiyat ve özellikle öykü alanındaki başarılı ürünleriyle de tanınan Rasim Özdenören, bu önemli sorunları kuşatıcı bir perspektifle gündeme getirmekte ve sahip olduğu zengin birikimini başarıyla işleyerek, tartışmaktadır.
-
Müslümanlar Nasıl Kardeş Olur?
Müslümanların kardeşlik, birlik ve beraberlik duygusunun temelleri hicretle birlikte atılmıştır. Yüzyıllar geçmesine rağmen bu kardeşliği parçalamak isteyenler emellerinden hâlâ vazgeçmiş değildir. İslam’ın ortaya koyduğu sistemi parçalamak için Müslümanları mezhepsel ve ırksal olarak birbirlerine düşürmeye çalışmışlar, belli dönemlerde ise başarmışlardır. Müslümanlar bölünmeden, parçalanmadan kardeşliklerini nasıl yürütebilirler?
Bu kitap, geçmişten bu yana Müslümanları felçli bir hasta gibi hareketsiz bırakmak için kurulan tuzakların, çıkan ihtilafların nasıl bertaraf edileceğine dair görüşleri sunmaktadır. Herkesin elinde bulunması gereken bu kitap, fikir dünyasında yeni ufuklar açarak kardeşliğin pekişmesinde rol oynayacaktır.
-
Müslümanlarda Siyasal Tasavvur
İslâm ve siyaset ilişkileri öteden beri hararetli tartışmalara konu olmuştur. Bu konudaki düşünce ve tezlerin derinlikli olarak değerlendirilmesi ancak İslâm siyaset ilişkilerinin tarihsel tecrübeyi dikkate alacak bir şekilde analiziyle yapılabilir.
Işıl Arpacı, akıcı bir dille kaleme aldığı kitabında, İslâm-siyaset ilişkilerini, İslâm’ın siyasetinden “siyasetin İslâm”ına, İslâmcılık akımından Türkiye tecrübesinin özgünlüğüne değin İslâm dünyasındaki din-siyaset ilişkilerini çeşitli boyutlarıyla ele alarak bu ihtiyaca cevap veriyor. İslâm’ın siyasetine yön veren ana kavramlar ışığında “siyasetin İslâm”ının ortaya çıkardığı “tarihsel” gerilimi ve bunun tezahürlerini inceleyen Arpacı, aynı zamanda modern zamanlarda İslâm’ın düşünsel açıdan siyasallaşmasına dikkat çekiyor.
İslâm siyaset ilişkilerini, aktörler zemininde inceleyen Müslümanlarda Siyasal Tasavvur geniş bir perspektifle, İslâmcılık, din devlet etkileşimi, kolonyalizm, küresel bir durum olarak ortaya çıkan liberal İslâm gibi oldukça kapsamlı bir tartışma zeminini ele alıyor.devamını oku
-
Müslümanların Tarihi
İslam Tarihi üzerine çalışmalarıyla bilinen ve 40 yılı aşkındır hem yetiştirdiği öğrenciler hem de yayınladığı kitaplarla onbinlerce kişi üzerinde önemli etkileri olan İhsan Süreyya Sırma Hoca, ‘hayatının eseri’ mesabesinde olan çalışmasını tamamladı ve bu değerli eser Beyan Yayınları tarafından yayına hazırlanarak okuyucularının istifadesine sunuldu.
-
Mustasfa İslam Hukukunun Kaynakları
Gazzâlî’nin Mustasfâ’sı, İslâm hukukunun kaynaklarının belirlenmesinde ve hüküm elde edilmesi sürecinin metodolojik çerçeveye oturtulmasında temel eserlerden biridir. Eserinde tümdengelim usulünü kullanan Gazzâlî, özellikle bütün ilimler için bir giriş olarak gördüğü mantık konusuna kitabında yer vermesiyle gelenek içinde önemli bir dönüm noktası teşkil eder.Mustasfâ’yı diğer fıkıh usulü kitapları arasında öne çıkaran hususlardan biri de yazılış amacıdır. Kendisini mutlak müctehid konumunda gören Gazzâlî, Mustasfâ’yı belli bir mezhebi savunup üstün göstermek amacıyla ya da bir ders kitabı olarak kaleme almamıştır. Bu eseri telif amacı, öncelikle kendi metodolojisini ortaya koymak ve ictihad basamaklarını tırmanmak isteyenlere rehberlik etmektir.
-
Musul Meselesi – Petrol Fırtınası 2
Osmanlı İmparatorluğunun kesin tasfiyesinin yapıldığı yer İsviçre’nin Lozan şehridir. Türkiye Lozan’da, sadece bir imparatorluğu ve ona bağlı müesseseleri değil, Türklükleri asla şüphe götürmez birçok Türk toprağını da yeni devletin hudutları dışında bırakmıştır. Türk milleti için daimi ıztırap konusu olacak bu yerlerden bir tanesi de Musul’dur. Lozan’da Türkiye’yi temsil eden barış heyetinin reisi İsmet Paşa’nın, hangi görüş çerçevesi içinde Musul’dan vazgeçmek mecburiyetinde kaldığı henüz kesin olarak anlaşılmış değildir; ancak, Musul’un Türkiye sınırlan dışında bırakıldığı da bir gerçektir ve Türk milleti, birçok Türk anavatan parçalarının yurt dışında bırakılması emr-i vâkiine, Musul meselesinde de ıztırap çekerek şahit olmuştur. Musul’un Türklüğü bahsinde herhangi bir anlaşmazlık söz konusu değildir. Musul’un Türklüğüne biz değil, bizden çok yabancılar tanıklık etmişler ve Lozan’ı bir bakıma Musul meselesinde adeta mahkûm etmişlerdir. Okuyacağınız bu eser, şahsen bizim bakış açımız değildir. Bu eserin her satırındaki her kelime, virgülüne varıncaya kadar, yabancılardan kurulu bir heyetin hazırladığı ve mensubu bulunduğu Cemiyet-i Akvam’ın genel kuruluna verdiği gerekçeli raporun kendisidir.
-
Mutlu Evlilik
Evlilik hakkında pek çok şey yaşamış, görmüş, duymuş veya okumuş olabilirsiniz. Şu an bekâr, evli veya boşanmış, mutlu ya da mutsuz olabilirsiniz. Evli ve mutluysanız bunu geliştirmek, evli ve mutsuzsanız durumunuzu iyileştirmek bizim bu kitapla üstlendiğimiz bir görevdir. Örneğin, bekârsınız ve nasıl biriyle evleneceğinize karar veremiyorsunuz ya da evli de bekâr da değil, dulsunuz veya boşanmışsınız, evlenmeye cesaretiniz kalmamış ve “Evlenip yine mutsuz olursam? Neden hayatımı başkaları için karartayım, bundan sonra böyle yaşarım daha iyi, kimseye ihtiyacım yok benim,” dediğiniz bir noktadasınız. Bu kitaptaki tavsiyeler sizi yakından ilgilendiriyor.
-
Mutlu Evlilik Okulu
Bekârlar ve Evlenmeye Hazırlananlar! Ve Evliler! Muhabbetli bir hayat isteyenler… Birbirimizi seviyoruz fakat sevginin tadını kaybettik diyenler, kavgalardan yorulduk diye şikayet edenler, eşimle mutlu olmak istiyorum fakat ne yapacağımı bilmiyorum diyenler… İşte bu kitap tam size göre! Sema Maraşlı’nın sade ve samimi anlatımıyla, çok işinize yarayacak bilgilerle birlikte, “evlilik okulu dersleri” aile hayatı üzerine size bambaşka bir pencere açacak. Bir yakınınızla sohbet eder gibi, sizi çok iyi tanıyan biri yazmış gibi “Beni anlatmış, bizi anlatmış” diye okuyacaksınız. Hatalarınızı görecek yer yer sarsılacak, bazen belki de kızacaksınız. Bazı dersleri gülümseyerek okuyacaksınız. Derslerden sonra evliliğe bakış açınız değişecek. Eğer ister ve emek verirseniz hayatınız da değişecek… Evlilik kitaplarıyla binlerce aileye yol gösteren Sema Maraşlı yeni kitabı ile sizlerle! Öğrenmenin ve öğrenciliğin yaşı yok.
-
Mutlu Evlilik Psikolojisi
Evlilik, ömürlük bir yolculuktur. Bu uzun yolculukta, tahmin edilemeyecek kadar güzel anlar da yaşanır, hesaba katılmayan sorunlar da baş gösterir. Önemli olan bir kere kanatlandıktan sonra hep havada kalmayı başarabilmektir. Duyguyla mantığı, aşkla arkadaşlığı dengede tutabilen kişiler, bu yolculukta menzile varabilirler. Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın Ağustos ayında Timaş Yayınları’ndan çıkacak kitabı Evlilik Psikolojisi, hayat boyu sürecek sağlıklı birlikteliklere, bir başka deyişle bu uzun ve keyifli yolculuğa rehberlik edecek nitelikte bir kitap. Tarhan, kitapta her yönüyle evliliği anlatıyor. Kitabın başında modern çağda evlilik hakkında genel bir çerçeve sunan yazar, daha sonra evlilik öncesi ve nişanlılık döneminden başlayarak, tüm aşamalarıyla evlilik sürecini ele alıyor. Evlilikte sevgi ve iletişimin önemini ve mantık-duygu dengesini vurgulayan yazar, okuyucuya mutlu evliliğin sırlarını veriyor, yaşam boyu sürecek sıhhatli evlilikler için yol gösteriyor. Evlilik Psikolojisi’nde kadının ve erkeğin farklı psikolojik ihtiyaçları, eşler arası iletişimin püf noktaları, kıskançlık, aldatma, boşanma gibi zor anlara özel tavsiyeler, çocuk sahibi olma kararının zamanlaması, hamilelik ve loğusalık dönemi gibi konularda pratik bilgiler veriliyor. Nedir Şu Evlilik Dedikleri? Nevzat Tarhan Evlilik Psikolojisi’ni hazırlarken, hepimizin etrafında gördüğü evlilikleri, hayatın içinden örnekleri esas aldı. Kitabın çıkış noktasını da, Tarhan’ın okurlarının ve takipçilerinin yıllardır kendisine yönelttikleri sorular oluşturdu. Tarhan, ayrıca bu kitap için “evliliğe özel duygusal zekâ testi” hazırladı. Evlilik Psikolojisi, Nevzat Tarhan’ın yalın ve rahat anlaşılır diliyle, evli çiftlerin ve eş adaylarının evlilik denildiğinde akıllarına takılan tüm sorularını yanıtlayacak nitelikte. Kitaptan seçilmiş bazı sorular: Kadınların ve erkeklerin evlilikten beklentileri neler? Farklılıklarda uzlaşmak mümkün mü? Evlilik için ideal yaş var mı? Kiminle evleniyorum? Eşimin sevgi dili ne? Evlilik kararı hangi dönemde test edilir? Nişanlılık ne kadar sürmeli? Aşk evliliğin sebebi mi, sonucu mu? Fedakârlığın ölçüsü ne olmalı? Hürrem Sultan taktikleri Altın orta nokta kuralı Kendini gerçekleştiren kehanet kuralı Kimler eşini aldatır? Duygusal aldatma, cinsel aldatma ayrımı var mı? Sevginin sanal tatmini: Chat’te aldatma Yüzyıllardır bitmeyen çatışma: Gelin kayınvalide ilişkisi İdare eden, ‘idarelik’ olur Çocuk ama ne zaman? Hamile babalar Loğusalık psikolojisi
-
Mutlu Olma Dertli Ol!
“Ey gönül! Ses etme bekle. ‘Ya nasip!’ de, Rabbine bırak. Dert insana yol gösterir.” Hz. Mevlânâ Her sabah mutlu bir gün geçirme hayalleriyle uyanan, nereye gitse, “Mutlusun değil mi?” sorularına muhatap olan, mutlu değilse ayıplanan ve yaşam gayesi mutlulukla sınırlı olan modern zaman insanları olarak dertlenemiyoruz. Gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklenince diğer hepsinin yanlış iliklenmesi gibi mutlulukla ilgili anlayışımız çarpık olunca, diğer tüm duygularımız da çarpıklaştı. Aslından uzaklaşan her şeyin kendine yabancılaşması gibi mutluluk da bambaşka bir şey oluverdi. Mutlu olmak adına yapılan her eylemin mutsuzlukla sonuçlanması, hazin bir tablo oluşturdu bizler için. Ömer Güçlü, tökezleyebileceğimiz bu noktada, Mutlu Olma Dertli Ol! diyerek bakış açımızı değiştirmeye davet ediyor bizleri…
-
Mutlu Ölüm
Mutlu Ölüm, ünlü yazar Albert Camus’nün 1930’ların sonunda tasarlayıp oluşturduğu, ancak hayattayken yayımlatmadığı bir roman. Bir başka romanı, Yabancı üzerindeki çalışmasının, Mutlu Ölüm’ü ertelettiği söylenegelmiştir. Mutlu Ölüm, yazarın Belcourt’ta çocukluğunun geçtiği yoksul mahallenin, deniz taşımacılığı şirketindeki memurluğunun, 1936 yazında Orta Avrupa’ya yaptığı yolculukların, sanatoryumda kaldığı günlerin, Fichu’nun evinde ya da 1936 Kasım’ında yerleştiği Cezayir’deki anılarından yararlanıyor. Kitapta yazarın aşk yaşamından da kimi kesitler bulmak olası. Simon Hi‚ ile iki yıllık evliliği ve fırtınalı bir açıklamayla Salzburg’da sona eren ilişkileri, romana bağlam değişimiyle katılıyor. Döneminin moda akımı olan, romanda yapısal özelliklere ağırlık verilmesi, Mutlu Ölüm’de de kendini gösteriyor, biçemi ustaca öne çıkarıyor yazar. Mutlu Ölüm’ün, Albert Camus’nün deha dosyasına eklenecek bir belge olduğunu söylemeliyiz; yazarı daha sonraki çalışmalarından tanıyan okur için bu kitabın ilginç bir karşılaştırma olanağı sağlayacağını düşünüyoruz.
-
Mutlu Su Aygırı
Bir zamanlar, suaygırı olduğu için hiç mutlu olmayan küçük bir suaygırı varmış.
“Suaygırı olmak istemiyorum. Yo! Yo! Yo!
Zebra ya da bufalo lo lo lo,
Ağaçta şarkı söyleyen maymuuun
Suaygırı yerine maymuuun olsaaam…”
Küçük suaygırıyla birlikte şarkı söyleyip, tropik ormanlardaki macerasına katılmaya ne dersin?..