Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız, 1954 yılında Adana'nın Kozan ilçesine bağlı Ayşehoca köyünde dünyaya gelmiştir. ilk okulu köyünde okuyan yazar 1973 yılında Adana İmam Hatip Lisesinden mezun olmuştur. Aynı yıl girdiği Konya Selçuk Enstitüsünden de 1976 yılında mezun olan Abdullah Yıldız, 1980 yılından itibaren çeşitli eğitim kurumlarında 23 yıl öğretmenlik yapmıştır. 1976-1978 yıllarında haftalık Yeniden Milli Mücadele dergisinde, 1978-1980 yılları arasında da aylık Pınar dergisinde yazılar yazmıştır. 1981 yılında Pınar Yayınlarının oluşumunda yer almıştır. Abdullah Yıldız, 1991 yılından bu yana da Umran dergisinde, Ocak 2007 yılından beri de her salı günleri Vakit/yeni Akit gazetelerinde yazmaktadır. Abdullah Yıldız, tarafından kaleme alınan son kitap "Fahreddin Paşa ve Medine Savunması" Pınar Yayınları tarafından yayımlanmıştır.

  • Rızık Hikmet Penceresinden Kavramsal Bir Yaklaşım

    Sosyal hayatımızda hâkim olan iktisadın içinde yer alan “Rızık” konusunun pek çok faktörle ilişkisi bilinmektedir. İnananlar için şüphesiz bu faktörlerden en önemlisi dindir. Düşünce ve davranışlarıyla dünya ve ahiret mutluluğunu hedefleyen bir Müslüman, hayatını İslâm’ın iman, amel ve ahlâk alanlarında Yaratıcı Kudret’in kendisi için koyduğu helal-haram ölçüleri içerisinde devam ettirmek durumundadır. Zira İslâm’da kişinin kıymeti, her iki dünyadaki mutluluğu onun imanı, helal ve harama riayeti yani takvası ile ilişkilidir. Bu doğrultuda, dijital nimetler de dahil, içinde bulunduğumuz nimet ve imkanları, çağımız insanları için hem bir imtihan sebebi hem de şükre vesile; özellikle de sayısız teşekküre değer emsalsiz bir lütuf ve mazhariyet bilmeliyiz. Üzerimizdeki nimetleri önemseyerek kitlesel bir yönelişle, beden ve gönül gözüyle derin okuyarak geleceğimiz olan neslimize öğretmemiz fevkalade önem arz etmektedir. Arifler ve ahlâk mürşitleri penceresinden, “Lokma” diye adlandırılan “Rızık” tohumla ve çırağa konulan yağla; insana has düşünce, amel ve eylemleri de ürünle örneklendirilir. Bu bağlamda onlar ilim, hikmet, nur ve kemâli artıran lokmanın helal lokma olduğuna; bunun aksine helal olmayan lokmanın ise çırağı söndüreceğine, ilim, hikmet, aydınlığı ve mutluluğu yok ederek yerine cehalet, karanlık, gaflet ve sıkıntı getireceğine dikkat çekmektedirler. “Yağmurunun tipisinin, hikmeti var hepisinin; Mevlâ kısmet kapısının, kimin örter, kimin açar.” Seyrânî (öl. 1866).

    8,90
  • Haydi Namaza

    Bir Müslüman genç olarak, namaza bakışınızı ve namazla ilişkinizi hiç sorguladınız mı? Namazlarınızı dosdoğru, devamlı ve huşu içinde yani bilinçli olarak kılabiliyormusunuz? Yoksa, namazlarınızı savsaklayıp ihmal ediyor yada adet yerini bulsun diye, sadece üzerinize bir borç olduğu için mi kılıyorsunuz? Niçin namaz kıldığımızın, namazda neler söylediğinizin, Allah’a hangi konularda söz verdiğinizin farkında mısınız? İşte bu kitap; siz sevgili gençlerin şahsına tüm günümüz Müslümanlarının maalesef içi boşalmış namazlarının içini doldurmaya, onların kıldıkları namazlardan haberdar olmalarını sağlamaya ve dosdoğru, gereği gibi namaz kılmalarına katkıda bulunmaya yönelik bilgi ve yorumlar içermekte; Kur’an’ın tanımladığı, Allah Rasulü ve ashabının kıldığı namazları yakalamak için haydi namaza! demektedir.

    5,64
  • Namazı Yaşamak

    Günümüz Müslümanları ve özellikle de Türkiye Müslümanları, namazın önemini ve güzelliklerini yeterince bilmediği gibi onun olmazsa olmaz bir ibadet olduğunun da bilincinde değiller. İnanıyoruz ki, Müslümanlar, namazın diğer ibadetler dâhil olmak üzere üzerlerine düşen tüm İslâmî vecibelerin uygulanmasına da zemin hazırlayarak din binasını bir bütün halinde inşa eden ve hayatın tüm alanlarını kuşatarak muazzam bir umrâna/medeniyete vücut veren mucizevi dönüştürücü özelliğini keşfedip dosdoğru namazlar kılmayı (ikâme-ı salât) başardıkları zaman tekrar ayağa kalkacaklardır. Bir başka ifade ile Ümmet-i Muhammed’in yeniden tarihin öznesi haline gelmesini sağlayacak olan topyekûn dirilişimiz “namazı yaşamamıza” yani “namazla dirilişimize” bağlıdır.
    devamını oku

    6,79
  • Hz. Şuayb Namaz-Ticaret-Adalet

    Tarihin derinliklerinde kalmış olan Medyen ve Eyke’deki egemen sosyo-ekonomik düzenle çağımıza hakim olan küresel sistem arasındaki benzerlikler bir hayli şaşırtıcıdır. Kur’an’ın beyanından öğreniyoruz ki, Medyen ve Eyke’nin yönetici elitleri, çeşitli ticari hile ve sahtekarlık yöntemleriyle aşırı kâr sağlamayı, insanların mallarını gasp ederek haksız kazanç elde etmeyi bir alışkanlık haline getirmişlerdi. İnsan haklarını açıkça çiğnemeleri, soygun ve yağmacılığı meşru kabul etmeleri nedeniyle ticaret hayatının güvenliği kalmamış, sosyo-ekonomik düzen tamamıyla bozulmuştu. Refah ve bolluktan şımaran mutlu azınlık, ekonomik ve siyasal güçlerine güvenerek kendilerinden daha zayıf gördükleri mümin insanlara işkence baskı yapmakta, onları zorla kendi batıl sistemlerine entegre etmeye çalışmaktaydılar. Bugün de bu soygun ve vurgunlar son derece ince ve akıl almaz yöntemlerle yapılmakta; müminleri ve mustaz’afları baskı altında tutmak için de aynı Şeytani sinsi yöntemler kullanılmaktadır. Dolayısıyla Medyen-Eykelileri bekleyen akibet, bu çağın fesatçılarını da beklemektedir.

    5,64
  • Fahreddin Paşa ve Medine Savunması

    Osmanlı İmparatorluğunun son yılları ele alınırken öne çıkan komutanlardan Ömer Fahreddin Paşa, Birinci Dünya Savaşı yıllarındaki destansı Medine savunmasından dolayı tarih yazımında kahramanlığı ile öne çıkmıştır. Ümmet-i Muhammed’in ruh dünyasında “Medine Müdafii” olarak yer edinmesi bundandır. Abdullah Yıldız, Fahreddin Paşa ve Medine Savunması adlı eserinde, Osmanlı’nın dağılma sürecinde düşmanlarınca dahi “çöl kaplanı” yahut “kaburgalarına kadar tam bir askerdir” denilmek suretiyle kahramanlığı kabul edilen Medine müdafaasının kumandanı Fahreddin Paşa’yı anlatıyor. Onun kahramanlığını, manevi dünyasını kuran Hz. Peygamber (s.) muhabbeti ve hassasiyetleriyle birlikte ele alıyor. Kitapta bu süreçte yaşanan siyasal ve diplomatik gelişmeler kadar İslam aleminin çöküşüne, buhranına ve parçalanmasına yol açan faktörleri de inceleniyor. Medine müdafaası ile Anadolu’nun istiklal ve diriliş mücadelesini tutuşturan kıvılcımı birlikte ele almanın gerektiğine de dikkat çekiliyor. Dönemin panoramasını daha iyi kavramak için mutlaka okunması gereken bir eser. Yıldız, sadece bir müdafaayı anlatmakla kalmıyor, Hz. Peygamber’in “rahmet” ve “cihad” anlayışını ilke edinen Fahreddin Paşa’nın bugünün Müslüman genç öncülerine, örnek alacakları güzel bir miras bıraktığını hatırlatıyor.

    5,64
  • Tarih Bilinci

    Bilinmelidir ki, insanların ve toplumların geleceklerini ilahi mesaja göre şekillendirmek, tarihin akışına vahiyle müdahale etmek ancak ve ancak “Kur’ani tarih bilinci”ne sahip olmakla mümkün olacaktır. Genç öncüler, Kur’an’dan çıkar sağlayacakları “tarih metodolojisi” sayesindedir ki; toplumların kaderine hükmeden tarihsel yasaları yani “sünnetullahı”ı öğrenip bugünü arayabilir ve geleceğe yön verebilir. Emin olunmalıdır ki, hüsran, kaos ve bunalım batağında boğılmak üzere olan çağımızın insanlık dünyasına Kur’an’ı bir can simidi olarak, bir hayat tarzı olarak sunabildiğimiz takdirde gelecek İslam’ın olacaktır…

    Canlı ve dinamik bir ruhla okunan Kur’an, inkılapçı mücadelenin pratik sonuçlarıyla her an yüzyüze olan davetçi Genç Öncü’nün yolunu aydınlatacak, karşılaşacağı problemleri çözmek için gerekli basire, dirayet ve tarih bilincini ona kazandıracaktır.

    4,49
  • İçindeki Putları Kır Hz. İbrahim Gibi Ol

    Puta tapıcılığın çağdaş biçimlerinin yaygınlaştığı bir zamanda Hz. İbrahim’in (a.s)  mücadelesi yeniden hatırlanmalı. Zira o öyle bir insandı ki, ateş onu ve kalbinin yüceliğini tanımış, yakmamıştı. Öyle bir insandı ki, babasının yolunu ona saygıda kusur etmeden terk etmeyi bilmişti. Bu yüzden, çağımızda tıpkı onun gibi inanıp dosdoğru davranan bir insan olabilmek oldukça önem taşıyor.
    Abdullah Yıldız, İçindeki Putları Kır, kitabında bugünün insanına Hz. İbrahim’in tevhid mücadelesini akıcı bir dille anlatıyor. Onu, günümüz insanını geçici dünya nimetlerine bağlayan şan, şöhret, servet, güç gibi tutkulardan kurtulabilmek için mükemmel bir örneklik şeklinde sunuyor. Aslında kurbanın özü de tam bu noktadadır.
    İçindeki Putları Kır, hak yolunda defalarca sınanan yeryüzündeki elçilerin en büyüklerinden Hz. İbrahim ve onun mücadelesinin gerçek değerini hatırlatıyor.

    4,49
  • Namaz / Bir Tevhid Eylemi

    Namaz kılan bir mü’min, bir bakıma günde beş kez muharebe meydanına çıkmakta ve ‘Allah’u ekber’ sloganını dilinden düşürmeyerek nefsiyle ve Şeytan’la kıyasıya savaşmaktadır. Zaten; ilahlaştırılmaya meyyal olan nefisleri ayaklar altına almadan, putlaştırılan dünyaya ve onun nimetlerine karşı ahireti tercih etmeden, şeytana ve onun askerlerine kin duymadan, Allah’ın dışında ilahlık ve rablık iddia eden bütün otoriteleri reddetmeden kılınan namaz beyhudedir. ‘Yalnızca Allah’a ibadet edeceğine ve yalnızca O’ndan yardım dileyeceğine’ dair söz verdiği halde; sahte ilahlara kullukta bulunmaya, onlara alkış tutmaya devam eden, Allah’ın dışındaki fani varlıklardan medet bekleyen kimse, havanda su dövüyor demektir.’

    7,94
  • Yusuf’un Üç Gömleği

    Biz, bu çalışmamızda; insanlık tarihinin en güzel, en hayırlı insanlarından Hz. Yusuf’un (a.s) güzelliklerle dolu kıssasını, bugünün dünyasında yaşayan müminler olarak günümüze taşımaya gayret edeceğiz. Bunu da Yusuf Aleyhisselam’ın hayatının üç önemli aşamasına işaret eden simgesel üç gömlek ekseninde çerçevelemeyi deneyeceğiz. Hz. Yusuf’un çocukluk dönemini hatırlatan kanlı gömleğinin onun mazlumiyet ve mağduriyetini simgelediğini, delikanlılık dönemini özetleyen arkası yırtık gömleğin onun iffet ve ismetini simgelediğini, olgunluk ve iktidar dönemini işaret eden son gömleğinin yani kardeşleri vasıtasıyla babası Yakub’a gönderdiği “Yusuf kokulu” gömleğin de onun istikrar ve istikametini simgelediğini düşünerek bu güzel kıssadan günümüz için, günümüzün Genç Öncüleri için dersler çıkarmaya çalışacağız.

    5,64
Open chat
Wie können wir Ihnen behilflich sein?