-
Atasözü Öyküleri
YÜKTE HAFİF pahada ağır diye bir söz vardır. Küçük ama kıymeti çok şeyler için söylenir.
Mesela minicik bir elmas tanesi için, şu kadarcık bir yakut taşı için, zümrüt için, amber için, yıldız renginde bir inci tanesi için..
Atasözleri yükte hafif pahada ağır sözlerdir. Üç beş kelime ile saatlerce anlata anlata ifade edemeyeceğiniz anlamları; yazmaya kalksanız, sayfalarca izah edemeyeceğiniz manaları bir atasözü ile hemencik anlatıverirsiniz.
Diyelim, bir arkadaşınızın o an için ihtiyacı olmayan bir şeyleri var. “Nereye koyayım, atayım mı ne yapayım?” diye düşünüp duruyor? Siz ona:
“Sen en iyisi bunları bir kenara koy. Gün gelir belki lazım olur. O zaman çıkarır kullanırsın. Belki o gün geldiğinde yenisini almak gibi bir imkanın olmaz. Belki sana öyle bir zamanda lazım olur ki, ‘İyi ki bunları saklamışım dersin’ bak o zaman nasıl sevinirsin” diyebilirsiniz. Ya da, “Sakla samanı gelir zamanı” dersiniz ve bu kadar lafı etmek zorunda kalmadan, söylemek istediğiniz şeyi söylemiş ve güzelce anlatmış olursunuz. İşte atasözü bilmenin en faydalı taraflarından biri budur.
Biz bu kitapta işte bu atasözü öykülerinden bir kısmını derledik. Bu derlemeyi yaparken, öykülerini bulabildiğimiz atasözler içinden, size en çok fayda verecek olanları seçtik.
Öyküleri mümkün olduğu kadar eğlenceli bir dille anlatmaya çalıştık. Kitapta kullandığımız dilin, zengin ama anlaşılır bir dil olmasına da özellikle dikkat ettik. Belki bazı kelimeleri anlamayacaksınız. O zaman mutlaka bir sözlüğe bakmalısınız. Böylece yeni bir atasözü ve yeni bir atasözü öyküsü ile birlikte yeni bir kelime de öğrenmiş olacaksınız.
Her ne kadar kitabımızın eğlenceli bir anlatımı var ise de, canı sıkılan olur diye Sevgi İçigen ablamız, birbirinden sevimli ve eğlenceli resimler çizdi.
devamını oku -
Barbarları Beklerken Edward W. Said Anısına
Barbarları Beklerken, 25-26 Mayıs 2007 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi’nde aynı ad altında düzenlenmiş konferans bildirilerinin bütünüdür. Edebiyatın Gücü, İktidara Hakikati Söylemek, Filistin Sorunu ve Bugüne Edward Said’in Gözüyle Bakmak başlıklarındaki dört bölümde Mariam C. Said, Elias Khoury, Timothy Brennan, Jacqueline Rose, Fawwaz Traboulsi, Rashid Khalidi, Saree Makdisi, Tuncay Birkan, Ilan Pappé, Raja Shehadeh, Karma Nabulsi, Joseph A. Massad, Meltem Ahıska, Gauri Viswanathan ve Mahmood Mamdani’nin bildirileri bütünlüklü bir Said portresi çiziyor. .
-
Başkanın Gözleri: CIA
Gizli servisler, ajanlar, casuslar…
Karşılaştığımızda zihnimizde kıvılcımlar çaktıran ve komplo çarklarını döndürmeye başlayan bu üç kavram edebiyat, sinema ve popüler kültürün yanı sıra tarihin de baş aktörü oldu. Persler tarafından “Kralın gözleri ve kulakları” olarak adlandırılan ve iktidar için tehdit olabilecek olası tehlikelere karşı gözlerini dört açan görevlilerden bu yana istihbarat, yaşamın önemli bir parçasına dönüştü.
Çinli bilge Sun Tzu, MÖ 5. yüzyılda “Düşmanını bilen, kendini bilir.” diyerek istihbaratın fikir babalığına soyunmuş olsa da gizli bilgi toplama işi, 19. yüzyıla kadar amatörler tarafından ve acemice yürütüldü. Birinci Dünya Savaşı’nda saha kenarında ufak ufak ısınmaya başlayan istihbaratçılar, İkinci Dünya Savaşı’yla birlikte tam kadro sahaya indi ve onu izleyen Soğuk Savaş’tan itibaren de şampiyonluk için kıyasıya bir mücadeleye giriştiler. 20. yüzyılda istihbarat savaşlarına damgasını vuran CIA, bitmek tükenmek bilmeyen bu mücadelenin en önemli aktörlerinden biri olmayı sürdürüyor.
Ali Çimen’in Başkanın Gözleri / CIA adını verdiği bu çalışmasıyla CIA’in önce hangi şartlarda ve niçin kurulduğunu görecek, kurucu aktörlerini tanıyacak ve emekleme aşamasına şahit olacaksınız. Akabinde Soğuk Savaş’la birlikte nasıl hızla serpildiğini izleyecek, kendisine “insan hakları ve demokrasiyi savunmak ve yaygınlaştırmak” gibi bir misyon biçen ABD adına Güney Amerika’dan Himalayalar’a, Ortadoğu’dan Uzak Doğu’ya yayılan bir coğrafyada şekillenen heyecan verici hikayesini okuyacaksınız.
-
Bir Yolculuk Olarak Liderlik
1911’de İngiliz Robert F. Scott ile Norveçli Roald Amundsen arasında, Güney Kutbu’na varmak için yapılan yarış, ‘iyi liderlik’ ile ‘kötü liderlik’ arasında kıyaslama yapmak için bulunmaz fırsattır. Bir başka Güney Kutbu kâşifi Sir Ernest Shackleton’un, Antarktika’da buzlara sıkışan gemisini kaybettiği halde, tüm ekibiyle birlikte iki yıl sonra sağ olarak İngiltere’ye dönüş öyküsü de, günümüz liderleri için önemli bir ilham kaynağı olmayı sürdürmektedir.
Güney Kutbu’na yapılan keşif gezileri, Ortaçağ’da yeni kıtalar keşfetmeye, 1960’larda Ay’a ayak basmaya, günümüzde ise Mars’a ve Venüs’e gitme girişimlerine benziyordu. Pek çok tehlikeyle dolu bu yolculukları göze alan insanların tutkularını anlamak ve karşılaştıkları sorunlarla günümüz liderleri arasında köprüler kurmak, okuyucunun liderlik ve yönetim anlayışında büyük farkındalık yaratacak.
-
Biyolojik Saat
Denizde yaşayan en eski canlı olan mercanların kabuklarındaki yıllık katman sayısı olan 365’in, bir takvim yılındaki gün sayısı olan 365 ile ne ilgisi var?
Dünya, çok hücreliliğe geçmek için neden 3 milyar yıl bekledi?
Çocuklar karanlıktan neden korkar? Karanlık korkusu hangi ilkel canlıya dayanıyor?
Çağımızın en büyük hastalığı olan depresyon ve uyku bozuklukları yaşamımıza neden ve ne zaman girdi?
İlkel atalarımız sayılan primatlar, başparmağını nasıl kullanmaya başladı?
Onu diğer parmaklardan ayıran özellik neydi?
Yaratıcılığı ve alet yapımını başparmağımız mı borçluyuz?
Neden beynimizin 1/3’i başparmağımızın yapacağı işlere ayrılmıştır?
Zevkle ve keyifle öğrendiklerimizi neden hiçbir zaman unutamayız?
Beynimizin ve davranışlarımızın evrimsel köklerine sarsıcı bir yolculuk yapmaya var mısınız?
Biyoloji saatinizi kurmaya hazır mısınız? -
Büyük Rüya Tabirleri Ansiklopedisi
Nablusi Seyyid Süleyman Caferi Sadık ve İbni Sirin’den derlenen bu kitap bu güne kadar bu alanda yayınlanan rüya tabirleri kitaplarının en geniş kapsamlılarındandır. Yayınevimiz tarafından uzun ve yorucu bir çalışmanın neticesinde yayına hazırlanmıştır. Kitap 972 sayfadan oluşmaktadır. Ansiklopedik bir özelliğe sahiptir.
-
Çarp Yoksa Ben Çarparım!
TARIK USLU’nun beklenen kitabı “ÇARP YOKSA BEN ÇARPARIM!” çıktı!
“ACAYİP ŞEYLERİ SEVİYORSANIZ, BUNA BAYILACAKSINIZ!”
Aranızda lisedeki Matematik öğretmenimi tanıyanlar varsa, rica ederim gidip ona benim bir Matematik kitabı yazdığımı söylemesin! Yüreğine iner kadıncağızın!
Aslında bana sorarsanız bu bir Matematik kitabı da değil! Ama içinde bol miktarda Matematik var.
Bu kitapta görüp göreceğiniz hiçbir şey ihtimal sınavlarda karşınıza soru olarak çıkamayacak. Ama Matematik dersine bakışınızı değiştirecek.
Matematiği daha mı çok seveceksiniz peki?
Sevenler daha çok sevecek, o kesin!
Ya hiç sevmeyenler?
Onlar da şimdilik sadece sevecek…
Bütün eğitim öğretim hayatı boyunca Matematikten neredeyse nefret etmiş biri olarak, bu kitabı bitirdiğim gün şöyle düşündüm:
“Ama bu çok eğlenceliymiş! Neden kimse bana Matematiğin bu kadar eğlenceli bir şey olabileceğinden hiç bahsetmedi!”
Evet Matematik eğlencelidir, Matematik keyif verir, heyecanlandırır çünkü esrarengizdir ve Matematik, daha önce hiç farketmediği bir pencereden dünyaya bakmasını sağlar…
Daha önce hiç Tarık Uslu kitabı okumamış olanlar için söylüyorum:
Eğleneceksiniz ama bu kuru bir eğlence olmayacak. Şaşıracaksınız ama bu da lüzumsuz bir şaşkınlık olmayacak!
“Biz senin bütün kitaplarını okuduk, bize bir şey yok mu?” diyenlere ise sadece “Selam ve merhaba!” Çünkü onlar ne ile karşı karşıya olduklarını zaten biliyorlar, öyle değil mi?
-
Cingo
Sana, “Cingo yaramaz bir köpektir,” diyecekler. Sana, “Cingo iflah olmaz bir serseridir,” diyecekler. Sana, “Cingo kuyruklu bir beladır,” diyecekler… İNANMA! Çekemiyorlar beni, hepsi bu. İnsanlar beni kıskanıyor yaaa, çok kıskanıyorlar. Bütün gün “Cingooooooyapmaaaa!” diye bağırmalarının asıl sebebi bu. Hepsinin benim yerimde gözü var. Biliyorum. Benim gibi silkelenerek kendilerini kurutamadıkları, benim gibi ulu orta salamadıkları, benim gibi kendi kuyruğunu yakalama oyunu oynayamadıkları için arıza çıkarıyorlar. O yüzden yaptığım her şey sorun oluyor.
Oku da gör, nasıl abarttıklarını… Oku da gör, nasıl haklıyım… Oku da gör, ben insan mıyım, değil miyim? -
Deccal Tabakta
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Derneği Genel Başkanı Kemal Özer’in kaleme aldığı Deccal Tabakta olay yaratacak bir kitap. Gıdalarımız üzerinde oynanan kirli oyunu ve bu oyunun soğukkan-lı deccalî oyuncularını deşifre ediyor. İnsanlığın en ivedi ve hayati meselesi olan gıda emperyalizmini, Allah’ın yarattığı tertemiz gıdalarımızın nasıl kirletildiğini mercek altına alıyor. Umudu da hiçbir zaman elden bırakmayarak okuyucuya ‘ gerçek kurtuluş’ reçeteleri veriyor.
Günümüzde şeytanın rolünü, gıdayı silah olarak kullanan dev tröstler üstleniyor. Cennet için yaratılmış ruh ve bedenimize müdahale etmek, fıtratımızla, genlerimizle oynamak istiyorlar. Amaçları, minicik bebekleri, insan denen o güzel halifeyi ‘organizma’dan ‘mekanizma’ya dönüştürmek. Onlar acımasız, para da çok umurlarında değil. Sahip olmak, her şeye sahip olmak, kıyametten sonra da yaşamak arzusundalar. Yaratılışın sırrına vakıf olamadıkları için, yaşam kaynağı tohumları ele geçirmek ve kirletmek istiyorlar.
Rockefeller, Rothschild, Monsanto, Cargill, IMF, Dünya Ticaret Örgütü, CFR, Bush ya da Obama fark etmiyor. Hepsi ‘organik’ olarak birbirine bağlı. ‘Dünyanın kurtuluşu’ olarak sundukları ise hibrit, transgenik, ebter ve genetiğiyle oynanmış tekno-gıdalar. Kadınları kısırlaştıran, çocukları hasta eden, çiftçileri köleleştiren, doğayı mahveden kirli, ucube, haram gıdalar… “Bu şeytani gıdaları yemektense şerei bir şekilde ölmeyi tercih ederim” diyorsanız bu kitabı okuyun. Çünkü Deccal Tabakta sizi vicdanınızla baş başa bırakıyor. -
Der Milli Görüş Leader Prof. Dr. Necmettin Erbakan
„Ihr könnt es nicht machen. Wieso? Ihr glaubt, dass ihr Brot machen könnt, nur weil ihr Mehl, Wasser und Salz habt. Nein. Ihr habt eines vergessen. Um Brot machen zu können, benötigt ihr Hefe, Hefe, Hefe!“ Mit der Hefe meinte Prof. Dr. Necmettin Erbakan sieben überragende Leadership Eigenschaften für türkische Politiker, sieben Gottesgaben aus einer islamischen Perspektive: Bilgi/Birikim, Tecrübe, Hidayet, Feraset, Dirayet, Şuur, Vizyon. Diese Eigenschaften eines großen Leaders stehen im Zentrum dieses Buches.
Drei Mal wurde Prof.Necmettin Erbakan stellvertretender Ministerpräsident und im Jahre 1996 schließlich sogar Ministerpräsident der 54. türkischen Regierung. Einer der größten Leader in der Türkei und in der islamischen Welt beschrifte Wege, die in der größten Leader in der Türkei und in der islamischen Welt beschritt Wege, die in der türkischen Geschichte kein anderer zuvor gegangen war und entwickelte die „Milli Görüs-Weltanschauung“.
Sowohl diese Begriffe als auch die Biographie und das politische Leben Erbakans werden erläutert. Eigene Kapitel widmen sich der Weltanschauung sowie der Vision von Milli Görüs und Erbakan. Ebenso werden die D-8 Organisation und die gerechte Wirtschaftsordnung behandelt, Der Leser erhält außerdem durch authentische Schilderung von Weggefährten Erbakans einmalige Einblicken dessen Leadership Eigenschaften, die ihm die Möglichkeit eröffnen, Erbakan richtig zu verstehen
-
Dünya Bir Deplasman Biz De Yetimler Gibiyiz
Sabah oluyor. Uyanıyorum. Bu bizim vardiyamız. Gezegenin bir tarafı uykuda. Yedi milyar üç yüz milyon insanla oturup konuşmamız lazım. Böyle her gün uyanıp uyanıp ne yapıyoruz? Sonra işte bu omurgalı-omurgasız hayvanlar, çiçekli-çiçeksiz bitkiler, mantarlar, protistler, bakteriler, arkeler vesaire, onlar ne yapıyor?
-
Dünyada Gıda Terörü
Gıda sektörü tarafından üretilen ve aldatıcı reklamlarla dezenformasyonlarla insanlar için elzem gıda maddesi olarak sunulan işlenmiş ve binlerce katkı maddesi kullanılmış gıdalar insanların sağlığına değil yüz milyarlarlarca dolarlık piyasası olan gıda sektörünün yararına çalışır. Bu gıdalarla insanlar sağlığını kaybederken gıda sektörleri kasalarını doldururlar. Yüksek oranda zararlı yağ, şeker, tuz ve katkı maddeleri ihtiva eden işlenmiş gıdalar sahte gıdalara dönüşmüştür ve insanları beslemez. Bunların raf ömrünü uzatmak için içine konulan kimyasallar, düşük besin değerleri tüketenlerdeki toksinleri arttır hastalıkları tetikler.
Biz topraktan soframıza kadar gelen gıdaların artık yeteri kadar besin mineral değerleri bulunmadığını, aksine daha çok zararlı maddeler bulunduğunu bilsek de alternatif yollar gittikçe azaltıldığı için istemeyerek de olsa bunları tüketmek zorunda kalıyoruz. Bu suni hale gelmiş sözde gıdalar bizi yalnız fiziken değil ruhen de hasta ediyor. İnsanoğlunun bu gıda teröründen bir an önce bilinçlenerek kurtulması gerekmektedir.
“İsmail Tokalak’ın bu şok edici kitabı bize ve çocuklarımıza sunulan gıdaların tehlikelerini yüzlerce bilimsel referanslarla destekleyerek gösterirken bize sağlıklı yaşam konusunda takip etmemiz gereken yol haritasını da veriyor. Tokalak’ı herkesin başucu kitabı olması gereken bu çalışmasından dolayı canı gönülden kutluyor ve tebrik ediyorum. Her yeni kitabı ufkumuzu daha da çok açıyor.”
-
Ezanı Anlamak
Her dinin ve o dine inananların birtakım sembolleri, alametleri ve ayırıcı özellikleri olagelmiştir. Ezan da, İslam dininin ve bu dine inananların en önemli sembollerinden birisidir. Bu bakımdan ezanı değerli ve dindeki konumunu güçlü kılan, onun Müslümanlar için ifade ettiği anlamın ve sembolik değerin büyüklüğü ve önemidir. Ezan, İslami bir simge, lahuti bir seda, ilham verici bir davet, etkileyici bir tebliğ, sarsıcı bir uyarıcı ve hayat veren bir mana iklimidir.
-
Felsefe Sözlüğü
“Düşünce tarihinin ilk felsefe sözlüklerinden birini, Aristoteles’e borçluyuz. Aristoteles, MÖ 4. yüzyılda 14 kitaplık meşhur Metafizik adlı eserinin 5. kitabını kullandığı felsefi terimlerin tanımlarına ayırmıştı. Söz konusu kitabın her bir altbölümünü tam 29 felsefi terimin, yani ‘başlangıç’, ‘neden’, ‘öğe’, ‘doğa’, ‘zorunluluk’, ‘varlık’, ‘aynılık ve farklılık’, ‘sınır’, ‘öncelik ve sonralık’, ‘bütün’ benzeri terimlerin tanımlanmasına ayıran Aristoteles’in mesajı, gerçekte çok açıktı. Felsefe yapmak istiyorsanız veya onun yaptığı gibi metafizik veya varlık felsefesi alanına girmek istiyorsanız, alana ait kavramların anlamını bilmek gibi bir zorunluluğunuz vardır.” Felsefe Tarihi ve Felsefe Ansiklopedisi gibi çalışmalara da imza atmış olan Prof. Dr. Ahmet Cevizci’nin hazırladığı bu sözlük, bir bütün olarak felsefenin ve felsefe tarihinin oluşumunda önemli yer tutan kavramları, düşünce sistemlerini ve filozofları, temel bilgi seviyesinde, terimler dizini ve İngilizce karşılıkları eşliğinde sunuyor.
-
Gençlerle Başbaşa
Sözlük ilaveli orijinal
Ali Fuad Başgil’in bu eseri, yayınlandığı günden bu yana defalarca basılmış ve her nesile ayrı ayrı seslenmiştir. Büyük-küçük her insana verdiği ve vermeye devam edeceği şeyler şimdi olduğu gibi, nesiller boyu da devam edecektir.
Kendisinin de belirttiği gibi …”Bu kitap, sadece fikri çalışma atölyesinin genç ve tecrübesiz çırakları için faydalı olabilecek bir rehberdir.” Gerçi her ne kadar kendisi böyle söylese de, bu kitap genç ve tecrübesiz çıraklara da rehberi olabilecek kıvamdadır.
Özelikkle, saeçilen konuların ve yazarının dostane üslubuyla bu nadide eser, nesillere daima ilham olabilecek yapıdadır.
Yine yazarın deyimiyle: “Geleceğin ümidi olan gençleri, bunalımdan, iradesiz ve cesaretsiz yaşamaktan kurtaracak olan bu kitap; başarılı olmasının sırlarını göstermektedir..” Bu doğrultuda güzel de bir rehber olacaktır. -
Hadis Usulü
İbn Hacer el-Askalânî’ye ait olan bu güzel eser hadis ıstılahlarıyla ilgili en kısa ve temel eserlerden biridir. İbn Hacer’in hadis âlimlerinin yanındaki otoritesinin tartışılmaz olduğu bir gerçektir. Biz de böyle bir âlimin hadis usulüyle ilgili kaleme aldığı bu eseri Türkçe’ye tercüme etmek suretiyle, bu yola girmek isteyenlere veya bu ilmi merak edenlere yardımcı olmak istedik.
Eserin diğer hadis usulü kitaplarından farkı, eserde detaya girmeden herkesin anlayabileceği şekilde konuların tasnif edilmiş ve kısa ve öz olarak anlatılmaya çalışılmış olmasıdır. “Nuhbe” öz, çekirdek demektir. İbn Hacer esere vermiş olduğu isme göre hadis usulünün özünü ortaya koymuştur.
-
Hasan Sabbah Fedaisiydim
Hasan Sabbah için yazılanlar hep efsaneden ibaretti. Elinizdeki bu kitap ise Hasan Sabbah’ın asıl hikâyesini film tadında gerçek bir şekilde anlatmaktadır. Suikastları, teşkilatlanma yapısındaki korkutucu öğretiler ve daha birçok sır.
Hasan Sabbah’a düşman iken, farkına varmadan, yavaş yavaş Hasan Sabbah’ın fedaisi hâline gelen Nizamiyeci Ömer’in tüylerinizi diken diken edecek değişimini ve bu değişimdeki akıl oyunlarını, suikastları, korkutucu örgütlenmeleri okuyacak ve sayfaları çevirdikçe Hasan Sabbah ve fedailerinin aslında hiç bir zaman bitmediğini de fark edeceksiniz. Tüm bu yaşanan olayları merak ediyorsanız ilk sayfayı açmanız yeterli, bir daha kitabı elinizden bırakamayacaksınız.
devamını oku -
İktisadi Düşünceler Tarihi
İktisadi faaliyetleri yönlendiren ve iktisadi sorunlara çözüm arayan ünlü iktisatçıların görüşleri, bu eserin sınırlı çerçevesi içinde okuyuculara aktarılmaya çalışılmaktadır. Aslında bütün insanlar, iktisatçı olmasalar bile, kendi bilgi ve çevrelerine göre iktisadi davranırlar. Bu nedenle de bugün olduğu gibi her çağda ve dönemde insanlar, iktisadi konularla ilgilenmişler ve iktisadi sorunlarına çözüm aramışlardır. İktisat bilimi, çalışma ile yaşama, üretim ile tüketim ve arz ile talep arasında denge kurallarını içeren bir sosyal bilimdir.
Eser; iktisat bilimini öğrenmek isteyen öğrencilere, iktisadi teorilerin kimler tarafından, ne zaman ve hangi ortamda geliştirildiği hakkında özet bilgi sunmaktadır. İktisadi konular hakkında araştırma yapmak isteyen ve bilgilerini artırmaya gayret edenlere de yardımcı bilgi ve yararlanılacak kaynak niteliğindedir. İktisat politikası geliştirmek ve iktisadi faaliyetlerin işleyişini tahlil etmek isteyenlere de ünlü iktisatçıların tahlil yöntemleri hakkında bilgi vermeyi hedeflemektedir. Eserde düşünürlerin önerdiği yol haritasını takip eden okuyucular, karşılaştıkları iktisadi sorunları daha iyi değerlendirebilirler; sorunlarına çözüm üretmeye çalışabilirler.
Yeni iktisat teorileri geliştirme amaç ve gayreti içinde bulunan araştırmacılar, ünlü iktisatçıların iktisadi faaliyetleri nasıl tahlil ettiklerini ve nasıl çözümler ürettiklerini göz önünde bulundurarak hedeflerine ulaşabilirler.