Bu metin, geleneksel metafiziğin ve antropolojinin tam bir kutsal kitabıdır.
René Guénon, Hint öğretilerinden Vedanta’nın, sahip olduğumuz geleneksel metafiziğin en antik, derin ve kapsamlı ifadesini içerdiğini ve bazı yönlerden diğer tüm geleneksel biçimlerin anahtarı olarak görev yaptığını düşünür ve bu eserinde de en saf ve kadim metafizik öğreti olan Vedanta’yı en ince ayrıntısına kadar incelemektedir. Bu eser bugüne kadar Vedanta’nın doktrinlerinin en iyi açıklamalarından birisidir (belki de en iyisidir). İngiliz yönetimi altındaki Hindistan yarımadasına ilk giren Batılılaşma eğilimlerinden ve modernleşmeden tamamen bağımsız bir açıklamadır ve geçerliliğini hâlâ yitirmemiştir.
Hindular neye inanırsa inansınlar, Vedanta; saf birlik, tek hakikat öğretisidir ki İslâm’da bunun karşılığı “tevhid”dir. Varoluşun merkezinde manevi bir ilke işler. Bu ilkenin gerçekleşmesi için daima yetkin bir insana (Kâmil İnsan’a) gereksinim duyulur. Kâmil İnsan doğanın her parçasını, bitkileri, hayvanları, taşı-toprağı kardeş olarak görür. Dolayısıyla O, duyarlığını korumuş olan insandır.
Çıkar temelli bir ilişki kurmaz. Zihin dünyasında zaten böyle bir veri de yoktur. Bu saflığı sağlayan ilke doğada vardır. Önemli olan onu açığa çıkarmaktır. Tanrı’nın duyular âlemindeki açılması bu Kâmil İnsan üzerinden gerçekleşir. Amaç, Yüce Özdeşlik’e ulaşmaktır. Yani İNSAN olmaktır. Yunus diliyle, ‘kendin bilmek’tir. Kendini bilmeksizin Tanrı bilinemez.
“Maneviyat arayışındakileri” çekmek için yazılmış binlerce kitap vardır ama bunlar kişinin sadece manevi farkındalıkla ulaşabileceğine kısa bir bakış sunarlar, bu sebeple kavramları aşırı basitleştirerek manasından koparırlar. Hiçbir kitap manevi uygulamanın yerini alamaz, ancak bu eser manevi uygulamanın gerçek anlamını nakleden bir özelliğe sahiptir.
René Guénon eserlerinde kadim gelenekten bahseder, büyük dinlerin kökenindeki metafizik öğretiyi ortaya koyar. Bu geleneğin ve öğretinin dili sembolizmin dilidir ve bu dili yorumlamada onun üstüne kimse yoktur. Dahası, “ilerleme” fikrini ters yüz eden de O’dur. İnsan manevi mükemmellik yolundan geriye düştükçe Karanlık Çağ’a girer; eski kültürler yok edilir, niteliğin yerini nicelik alır ve çöküş yaklaşır.
Guénon’u okuyan ve anlayan hiç kimse, bir daha asla eskisi gibi kalamaz.