Serdar Tuncer

Son yıllarda yaptığı programlarla ve yazdığı kitaplarla belli bir takipçi kitlesine sahip olan Serdar Tuncer 16 Ağustos 1978 yılında Ankara’da doğmuştur. Ankara Merkez İmam Hatip Lisesini bitirdikten sonra üç ayrı üniversiteye kayıt olmuştur. Ancak bu üniversitelerin ikisini yarım bırakmış, diğerine ise hiç gitmemiştir. 1998 yılında bir evlilik yapmıştır. Bu evlilikte doğan iki kızı ve bir oğlu bulunmaktadır. 2015 yılında ise Yeni Şafak gazetesinde köşe yazarlığına başlamıştır. Hala bu mesleğini icra etmektedir. Lise son sınıftayken Ankara’da bulunan Bayrak radyosunda Beş Çayı adlı programı sunmaya başlamıştır. Üniversiteye hazırlık için gittiği dershaneyi yarım bırakarak Kanal A televizyonunda Üç Nokta adlı programını yapmıştır. İlk şiir kitabı olan Sen İstanbul Kokardın 1997 yılında yayımlanmıştır. Yine Kanal A’da Gecede 1 Gün ve Yıldızdan Mahyalar adındaki programları da sunan Serdar Tuncer’in Gecede 1 Gün programı 2005 yılında en iyi kültür sanat programı seçilmiştir. 2007 yılında Kanal 1 televizyonunda Türkiye’de ve Avrupa’da Ramazan adlı televizyon programını yapmıştır. Bu yılda Yolumuz Aşk Yoludur isimli albümünü çıkarmıştır. Bu albümde Yunus Emre, Mevlana ve Necip Fazıl gibi usta kalemlerin şiirlerini seslendirmiştir. Ramazan aylarında 4 yıl üst üste İftar Sevinci programını sunan Serdar Tuncer bu programı TRT1’de sunmuştur.

  • Sermayem Yok Derdimden Başka

    Olmanın bilgisi kitaplarda vardır ama kendisi olanla hemhal olmadan ele geçmez. Hal sirayet eder demişler. Derdin ne ise,ona sahip olanlarla beraber ol ki derman bulasın. Eşkıya olmak istiyorsan evliya eşiğinde tüketme ömrünü, velayet derdine düşmüşsen kendi kalbine eşkıyalık eyleme ! Kişi sevdiğinin kaderinden pay alırmış, hemderdini öyle bir sev ki derman senin olmamaya utansın !

    7,94
  • Satır Arası Hikayeler

    Bu kitapta, yüzyıllardır anlatılan, her anlatılışta yeniden canlanan ve bir hikmete, bir inceliğe can katan hikayelerimizden bir demet bulacaksınız. Bu hikayeler önemli, Çünkü vezir olmanın adam olmaya yetmediğini onlardan öğrendik. Kimsenin yaptığının yanına kar kalmayacağını, bir böceğin bile sebepsiz yaratılmadığını, her işte bir hayır olduğunu, sevmeyi, sevilmeyi, cömertliği, kahramanlığı, saygıyı, adam olmayı, incitmemeyi, hatta kulluğu o hikayelerden öğrendik. Bu miras yarınlara taşınmalıydı. Kimi kalın ciltli kitapların sayfaları arasında saklanmış, kimi dilden dile asırlardır dolaşagelen bu hikayeler asla unutulmamalıydı. Bu muhteşem mirastan mahrum kalmamalıydık.

    6,79
  • Delilim Yok Kalbimden Başka

    Bir sarı çiçek bulmalı şimdi.Oturup başına bir türkü söylemeli : ‘’Ben bağrımı toprak sandım taş imiş / Meğer taşa tohum ekilmez imiş .‘’ Bir sarı çiçek olmalı şimdi.Başında türkü söyleyen adama dönüp bir şiir okumalı : ‘’Taş taş değildir bağrındır taş senin / Nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin.’’ Adam çiçek kokmalı o an, çiçek türkü yakmalı.Adamın yüzü sararmalı mahcubiyetten, Çiçeğin yüzü ağarmalı aşktan . Çiçek yüzünü adama dönmeli, adamın yüzü çiçeğe dönmeli. Adamla çiçek bir olmalı. Erimeli çiçek adam. Bir kalp kalmalı ondan geriye. Yokladıkça Allah, kokladıkça ah diyen bir kalp… ‘’ Elif lâm ra ‘’ İşte bütün hikaye …

    7,94
  • Hiçbir Zaman Hiçbir Şey

    Yanlış bir şeyler var. Bu yanlışa yokmuş gibi yapmaya devam edersek yanlışın bir parçası olacağız. Doğruyu söylemeden, doğruca eylemeden sadece yanlış var diye bağırırsak vicdanımızı sahte bir teselliyle avutacağız. “Birileri artık bu yanlışları düzeltmeli” deyip kenara çekilirsek yükü omuzlamanın külfetinden eleştirmenin kolaycılığına kaçmış olacağız. “Kendimi düzeltirsem yeryüzü hiç olmazsa bir yanlıştan kurtulacak” şuuru içinde ‘emrolunduğumuz gibi’ dosdoğru olmak derdiyle yaşayabilirsek, işte o zaman gerçekten bir şey yapmış olacağız.

    “İnsan olamadıktan sonra ne olsam ne olur” ve “insan olduktan sonra ne olmasam ne olur” idraki içinde duvarları yıkmak için aşkla yola revân olan divanelere duvarın şeş cihetinden Bizim Yunusça selam olsun.

    “Cümleler doğrudur sen doğru isen
    Doğruluk bulunmaz sen eğri isen”

    5,64
  • Satır Arası Hikayeler

    Vezir olmanın adam olmaya yetmediğini hikâyelerden öğrendik, kimsenin yaptığının yanına kâr kalmayacağını, bir böceğin bile sebepsiz yaratılmadığını, her işte bir hayır olduğunu, sevmeyi, sevilmeyi, cömertliği, kahramanlığı, saygıyı, adam olmayı, incitmemeyi, hatta ‘insan’ olmayı hikâyelerden öğrendik.

    Bu miras yarınlara taşınmalıydı. Kimi kalın ciltli kitapların sayfaları arasında saklanmış, kimi dilden dile asırlardır dolaşagelen bu hikayeler asla unutulmamalıydı. Yarınların çocukları soba başında ısınmayı bilmeseler de, mısırların çıtırtısını duymayacak olsalar da, en azından bu muhteşem mirastan mahrum kalmamalıydılar…

    7,94
Open chat
Wie können wir Ihnen behilflich sein?