1964 yılında Mardin’in Ömerli ilçesinde doğdu. 1987’de Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı yıl Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İslâm Tarihi ve Uygarlığı Bilim Dalında Yüksek Lisansa başladı. 1989 yılında Yüksek Lisansı, 1994 yılında aynı Enstitüde Doktorayı tamamladı. Ocak 1992’de Harran Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’ne İslâm Tarihi Araştırma Görevlisi, 1994 yılında Yardımcı Doçent olarak atandı; Ekim 1996’da Doçent, Şubat 2003’te Profesör oldu. 1994 yılından 2011 yılının ortalarına kadar İslâm Tarihi ve Sanatları Bölüm Başkanlığı görevini yürüttü. Aralık 2012’den beri İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde çalışmaktadır. Çalışmalarını İslâm Tarihi’nin ilk dönem siyasî tarihi, özellikle de muhalif gruplar üzerine yoğunlaştıran Demircan’ın yayımlanmış birçok kitabı, müşterek çalışmalarda bölüm yazarlığı ve makalesi bulunmaktadır. Ayrıca çeşitli çeviri ve telif projelerinde editörlük yapmaktadır.
Ülkemizde son elli yılda Peygamber Efendimiz, hayatı ve dönemi hakkında yapılan çalışmaların sayısında ciddi bir artış meydanagelmiştir. Müslümanların Hz. Peygamber’in (sas) hayatına ilgileri, tarihî bir konuya duyulan merakın ötesinde dinlerini yaşama, değer üretme ve davranış geliştirmenin temel kaynaklarından biri olması sebebiyledir. Bu projemizle Hz. Peygamber (sas) ve dönemi hakkında yayımlanmış birçok önemli makale ile çeşitli sempozyumlarda sunulmuş tebliğleri bir araya getirerek okuyucuyla buluşturuyoruz. Böylece yirmi beş ayrı başlık altında yayımlanan bu kitaplarla akademik bilgiyi okuyucuyla buluşturma mutluluğunu yaşıyoruz. Asr-ı Saâdet Dünyası’nda yer alan kitaplar, müsamaha ve kardeşliği tekrar hatırlatmayı da hedeflemektedir. Öte yandan projemizle okuyucuya farklı görüşleri bir arada görme ve değerlendirme imkânı sunulmaktadır. Bu kitapların okuyucunun zihin dünyasını geliştireceğine ve Sevgili Peygamberimiz’i (sas) ve dönemini daha yakından tanımasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz.
Ülkemizde son elli yılda Peygamber Efendimiz, hayatı ve dönemi hakkında yapılan çalışmaların sayısında ciddi bir artış meydanagelmiştir. Müslümanların Hz. Peygamber’in (sas) hayatına ilgileri, tarihî bir konuya duyulan merakın ötesinde dinlerini yaşama, değer üretme ve davranış geliştirmenin temel kaynaklarından biri olması sebebiyledir. Bu projemizle Hz. Peygamber (sas) ve dönemi hakkında yayımlanmış birçok önemli makale ile çeşitli sempozyumlarda sunulmuş tebliğleri bir araya getirerek okuyucuyla buluşturuyoruz. Böylece yirmi beş ayrı başlık altında yayımlanan bu kitaplarla akademik bilgiyi okuyucuyla buluşturma mutluluğunu yaşıyoruz. Asr-ı Saâdet Dünyası’nda yer alan kitaplar, müsamaha ve kardeşliği tekrar hatırlatmayı da hedeflemektedir. Öte yandan projemizle okuyucuya farklı görüşleri bir arada görme ve değerlendirme imkânı sunulmaktadır. Bu kitapların okuyucunun zihin dünyasını geliştireceğine ve Sevgili Peygamberimiz’i (sas) ve dönemini daha yakından tanımasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz.
Ülkemizde son elli yılda Peygamber Efendimiz, hayatı ve dönemi hakkında yapılan çalışmaların sayısında ciddi bir artış meydanagelmiştir. Müslümanların Hz. Peygamber’in (sas) hayatına ilgileri, tarihî bir konuya duyulan merakın ötesinde dinlerini yaşama, değer üretme ve davranış geliştirmenin temel kaynaklarından biri olması sebebiyledir. Bu projemizle Hz. Peygamber (sas) ve dönemi hakkında yayımlanmış birçok önemli makale ile çeşitli sempozyumlarda sunulmuş tebliğleri bir araya getirerek okuyucuyla buluşturuyoruz. Böylece yirmi beş ayrı başlık altında yayımlanan bu kitaplarla akademik bilgiyi okuyucuyla buluşturma mutluluğunu yaşıyoruz. Asr-ı Saâdet Dünyası’nda yer alan kitaplar, müsamaha ve kardeşliği tekrar hatırlatmayı da hedeflemektedir. Öte yandan projemizle okuyucuya farklı görüşleri bir arada görme ve değer- lendirme imkânı sunulmaktadır. Bu kitapların okuyucunun zihin dünyasını geliştireceğine ve Sevgili Peygamberimiz’i (sas) ve dönemini daha yakından tanımasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz.
Hz. Peygamber’e (sas) gelen vahiy, onun yaşantısında müşahhas hale geliyordu. Vahyin onun ve yaşadığı toplumdaki insanların hayatlarına hâkim olmasının yanında Allah Elçisi’nin, temelini vahyin oluşturduğu söz ve uygulamaları da nüzûl dönemi devam ettiği için ilahî gözetim altındaydı. Bu sebeple Hz. Peygamber’in (sas) söz ve fiilleri, diğer insanların vahiyden anladıklarından ve davranışlarından daha önemli ve öncelikli bir konuma sahip olmuştur. Hz. Muhammed’in (sas) vahyin ilk muhatabı olarak Allah’ın mesajını en iyi anlayan insan olduğu muhakkaktır. O, vahyin ilk iman edeni, ilk anlayanı, ilk yaşayanı ve yorumlayanı olarak bize Kur’ân’dan ayrılmayan ve onun gölgesinde gelişen sünneti bırakmıştır. Bu sebeple sünnetin merkezinde de Kur’ân vardır. Hz. Peygamber’in (sas) ilk İslâm toplumunu eğitirken yazıya verdiği önem, ümmilik konusunun onun hayatında ne anlama geldiği hususunda farklı görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Ümmilik konusunu Allah Elçisi’nin (sas) yaşadığı coğrafyadan bağımsız anlamak mümkün değildir. Elinizdeki kitabın bir bölümünde konuyla ilgili görüşler ve delilleri incelenmiştir.
Allah ile beşer arasındaki iletişim yollarından biri ve en önemlisi peygamberlerin aldığı vahiydir. Peygamberler, Yüce Allah’ın bu mesajını insanlara bildirmek üzere seçilen özel insanlardır. Hz. Muhammed’in (sas), Hira Dağı’ndaki küçük mağarada aldığı ilk vahiyden vefatına kadar geçen süreçte mesaj, bazen uzun, bazen de kısa pasajlar halinde geldi. Vahyin yirmi üç yılda peyderpey gelmesinin hikmetlerinden biri, Allah Elçisi’nin (sas) muhatap olduğu toplumun vahyi sindirmesi, vahyin mihmandarlığında toplumsal ilişkilere çeki düzen verilebilmesi için fırsat bulunmasıdır. Allah’ın koruması altında olan vahiy, bizzat Hz. Peygamber (sas) tarafından görevlendirilen kâtipler tarafından yazdırılmış ve onun hayatında kısmen ya da tamamen birçok insan tarafından ezberlenmiştir. Allah Elçisi (sas); sohbet, hutbe ve hitabelerinde Kur’ân’dan âyet ve sureler okuyarak vahyi insanların zihin dünyasına hâkim kılıyordu. Ayrıca karşılaşılan sorunların çözümünde vahyin yol göstericiliğine müracaat ediliyordu. Böylece vahiy, Allah Elçisi’nin (sas) hayatında en güzel örneği görülen, nebevî toplumu şekillendiren ve İslam medeniyetini oluşturan ana unsur oldu.
Yüce Allah’ın mesajının geldiği dönemden bugüne asırlar geçmiştir. Bu uzun sürede İslâm doğduğu coğrafyanın dışında geniş bölgelere hâkim olmuş ve dünyanın mensubu en fazla olan iki dininden biri olmuştur. Bu geniş coğrafyada ve uzun dönemde vahyi, onun etrafında oluşan sünneti ve kültürü doğru anlamak önem arz eder. Elbette Hz. Peygamber’i (sas) doğru anlamak, onun getirdiği mesajı doğru anlamaya imkân verecektir. Öte yandan tarih boyunca insanoğlunun zihin dünyasında oluşan tortuları temizlemek için de Allah Elçisi’ni (sas) doğru anlamak önemlidir. Bu kitapta Allah Elçisi’ni (sas) doğru anlamanın çeşitli boyutları ele alınmaktadır.
Kişinin Müslümanlığı, Hz. Muhammed’in (sas) getirdiği mesajın kabul edilmesiyle başlar. Hz. Peygamber’e (sas) itaat etmek, ona saygı duymak ve onu sevmek her Müslümanın görevidir. Allah Elçisi’ne duyulan muhabbet İslâm tarihinde farklı tezahürleriyle ortaya çıkmıştır. Bu sevgi edebiyatta ve sanatta önemli ilham kaynaklarından olduğu gibi Müslümanların hayatlarına da hâkim olmuştur. İslâm toplumlarında peygamber sevgisi, Hz. Peygamber’in (sas) isimlerinin çocuklara verilmesinden, onunla ilgili düzenlenen anma törenlerine kadar farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Ancak Allah’ı ve Elçisi’ni sevmenin en açık göstergesi, Elçi’nin bize tebliğ ettiği mesajın hayatımıza ışık tutması, yolumuzu aydınlatması ve ona teslim olmamızdır.
Beşerin Hz. Âdem’den kıyamete kadar sürecek olan uzun imtihan yürüyüşünde ayağının kaymaması ve istikameti muhafaza edebilmesi için Yüce Allah’ın yol gösterici ve uyarıcı olarak gönderdiği elçilerin sonuncusu olan Hz. Muhammed (sas), bıraktığı etkiler bakımından kendisinden önce gelen peygamber kardeşlerinden farklı bir konuma sahiptir. İnsanoğlunun dünyada huzur, ahirette ise Allah’ın rızasını ve ebedi mutluluğu kazanabilmesi için Hz. Muhammed’in (sas) tebliğ ettiği Yüce Allah’ın kıyamete kadar devam edecek olan son mesajının anlaşılması ve mesajın insandan istediği salih amelin hayata hâkim kılınması gerekir. Bu sebeple nübüvvetin dindeki yeri, Hz. Muhammed’in (sas) nübüvveti ve konumu, incelenmesi gereken önemli bir konudur. Elinizdeki kitap bu konuyu ele alan çalışmalardan meydana gelmiştir
Kur’an’ın ve onun tarihsel pratiği olan Hz.Peygamber’in(sas) hayatından günümüzde ihmal ettiğimiz en önemli ilkenin ahlak olduğunu söylersek abartmış olmayız. Gerçekten şekle yoğunlaşırken ahlakın geri plana itilmesi üzücüdür. Hangi yiyeceğin helal olup olmadığını tartışırken helal olmayan kazancın yenmemesi hususundaki hassasiyetin göz ardı edilmesi,Allah Elçisi’nin ahlaki örnekliği üzerinde daha çok durmamız gerektiğini ortaya koymaktadır.
Prof. Dr. Adnan Demircan tarafından hazırlanan bu kitapta; * Hz. Peygamber’in hayatını öğrenmenin faydası nedir? * İslâm’dan önce Araplar arasında günümüzdeki ibadetler var mıydı? * İslâm’dan önce Mekke’de, bilinen anlamda parlamento var mıydı? * Mekke müşrikleri ahirete inanıyorlar mıydı? * Hz. Muhammed’in doğumuyla ilgili anlatılan hikâyeler doğru mudur? * Hz. Peygamber’in nübüvvet öncesi hayatıyla ilgili anlatılan olağanüstü hadiseler doğru mu? * Hz. Peygamber’in çölde sütanneye verilmesinin sebebi nedir? * Rahib Bahira, Hz. Peygamber’i çocukken tanımış olabilir mi? * Hz. Peygamber’in annesi Âmine genç olduğu halde neden dul kaldıktan sonra evlenmedi? * Hz. Peygamber, putlar adına kesilen eti yemiş midir? * Hz. Muhammed, peygamber olmadan önce putlara ibadet etti mi? * Hz. Peygamber gerçekten ilk yaratılan varlık mıdır? * Hz. Peygamber’in sırtında nübüvvet mührü var mıdır? * Ebû Tâlib Müslüman oldu mu? * Hz. Peygamber’in Yahudilerle yaptığı anlaşma anayasa olarak değerlendirilebilir mi? * Birçok savaşa katıldığı halde Hz. Muhammed’e “barış peygamberi” demek doğru mu? * Cihat kavramının öne çıkarılmasında ganimet elde etme dürtüsü var mı? * Bedir Savaşı iddia edildiği gibi bir savunma savaşı mıdır? * Hz. Peygamber’in vefatından sonra cenazesinin kıldırılması neden geciktirildi? * Hz. Peygamber bugün insanları görebiliyor mu? * Hz. Peygamber’in dinî olan ve olmayan davranışları nasıl ayrılabilir? * Hz. Muhammed neden çok kadınla evlendi? * Hz. Peygamber’le evliliği sırasında Hz. Âişe kaç yaşındaydı? * Hz. Muhammed döneminde kadınlar dövülüyor muydu? * Hz. Muhammed nasıl geçiniyordu? * Hz. Muhammed’i aşırı yüceltmek, sonunda onu putlaştırmaz mı? * Hz. Muhammed mucize göstermiş midir? … ve benzeri 88 soruya doyurucu cevaplar yer almaktadır.
Günümüzde, dürüst olmama, yalan söyleme, aldatma, kandırma, güvenilmeme, sözünde durmama, nezaketten uzak kaba davranma, helal-haram ayırmama, hak-hukuk tanımama, sevgisizlik, hoşgörüsüzlük, merhametsizlik, bencillik, iticilik ve benzerleri gibi millet olarak şikayetçi olduğumuz, insani ilişkilerimizi Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.s.) insani ilişikilerinin örnekliğinde yeniden inşa etmemiz hayati önem arz etmektedir.