1963 Erzurum doğumlu olan Nurdan Damla, aslen Iğdır'lıdır. İlk, orta ve lise öğrenimini tamamladıktan sonra Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesinde eğitim görmüştür. Küçük yaşlardan itibaren şiir, roman, makale, hikaye ve denemeleri çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanmıştır. Özellikle şiir ve hikaye dallarında çeşitli ödüller kazanan yazarın en son eseri "365 Günde Sevgili Peygamberim" kitabı Türkiye Yazarlar Birliği Çocuk Edebiyatı ödülünü kazanmıştır. Çocuk Edebiyatçıları Birliğinin kurucularından olan Nurdan Damla, Türkiye Gönüllü Eğitimciler Derneğinin Yayın Kuruluşu Başkanı olarak da çalışmalarına devam etmektedir. Aynı zamanda da Hz. Muhammed'i Tanıma ve Tanıtma Uluslararası Derneği kurucularındandır.
Masallar bizi yaşamın zikzaklı yollarında, düşmeden yürütebilen renkli merceklerimizdir. Umutsuzluğun olmadığı, sevgisizliğin yer bulmadığı hayal çarşılarıdır. Hayatın yollarında yorulmadan geçmeyi, her türlü renkle gülmeyi, güzeli en görülmeyen yerinden yakalamayı bize masallar öğretir. Mutlu Düşler Ülkesi’nde çocuklarımız rengârenk hayaller kurarak masalların renkli dünyasında gezinecekler…
Meraklı Murat’ın yağmurdan bulutlara, dağlardan hayvanlara dünyamızdaki her şeyi öğrenme macerasında olmak ister misin? Unutma, soru sormak serbest! Haydi, bütün soruların cevabını arayan Meraklı Murat’la tanış.
Besmele Hazinesi nerede? Ormanda mı, bir çiçeğin yaprağında mı yoksa bir ağaç kovuğunda mı? Dedelerinin biricik torunları Selin, Furkan, Osman ve Reyhan; gür ormanlarla kaplı Çiçek Dağı’na gidiyorlar. “Fazla uzaklaşmayalım, kayboluruz.” diyorlar ama korktukları başlarına geliyor. Koca ormanda kayboluyorlar. Ve macera başlıyor… Ama en heyecanlısı, burada “Besmele Hazinesi”ni buluyorlar… Bu hazineyle her şeye sahip olabileceklerini anlıyorlar. Besmele Hazinesi, içerisindeki birbirinden değerli hikâyelerle akrabalık ilişkilerini, inancın gücünü, bilginin kıymetini, yardımlaşmanın mutluluğunu, elimizdekilerle mutlu olmayı, yaratılan her şeyin bir değeri olduğunu anlatıyor. Besmele Hazinesi; eğlendiriyor, heyecanlandırıyor, bilgilendiriyor…
Merhaba Dünyalı Çocuklar, Ben her gün teninizi okşayan, sizi sevgiyle ısıtan Güneş. Binlerce yıldan beri süren maceramda pek çok olaya tanık oldum, pek çok insan gördüm. Savaşlar, barışlar, göçler, kahramanlar, korkaklar, güzeller, çirkinler gördüm ben. Bütün bu tanıdıklarımın içinde birisini gördüm ki, onu bir an bile unutamam. Dünya sanki onun gelişine hazırlanmıştı. Varlık, binlerce yıldan beri onu beklemişti. Onu tanıdığım gün en mutlu günümdü. Sevmeyi, affetmeyi, hoş görmeyi ve sabretmeyi ondan öğrendim. Ne ondan önce ne de ondan sonra onun gibisini görmedim. Aldım düşle, hisle, fikirle, bin bir renkli kanatlı Düştenkanat’ı yanıma, onu size anlatmaya geldim. Şimdi söz verin bana. Onu tanıdıktan sonra onun gibi olma sözü. Çocuklar söz verdiler Güneş’e. Başladılar her gün Düştenkanat’ı beklemeye…
Onu çok özlüyorum. Gittiği yeri merak ediyorum. “Cennete gitti!” diyorlar. Orada mükemmel mutluluklar, akıl almaz güzellikler varmış. Acının, üzüntünün, yoksulluğun, ölümün olmadığı bir yermiş. Taşlarının mücevher, kumlarının altından olduğu söyleniyor. Nehirleri baldan, denizleri süttenmiş. Cennet diyorlar adına. Nasıl bir yer orası? Kuzenimle dedem neredeler? Merak merak merak doluyum… Gerçekten de aklım almıyor. Öyle bir yer olabilir mi?
Onlar ışık hızı gezginiydiler. Kitabın sayfasını açtıkları anda başka âlemlere uçuyorlardı. Renkler, sesler, hisler değişiveriyordu bir anda. Araya çağlar bile girse ışık hızı yolculuğuna doyum olmuyordu. Gidip gezmek her şeyi yerinde görüp incelemek eşsiz bir keyifti onlar için. Üstelik bu iş için yaptıkları tek şey, bütünüyle istemek ve çok okumaktı. Bu iki güzellik içinde macera başlıyordu. Heyecan, hız ve coşku dolu renkli iklimlere uçuyorlardı. Zaman, yıldız gibi kayıyordu avuçlarından. Muhteşemdi varlık, muhteşemdi hayat ve muhteşemdi mucizeler… Şimdi seni de bu mucizelere okumaya çağırıyorlar. Işık gezginlerinin Hayal Atı’yla çıktıkları bu ışık hızındaki yolculuğa eşlik etmeye hazır mısın?
O, ışık hızı gezginiydi. Kitabın sayfasını açtığı anda başka âlemlere uçuyordu. Peygamberlerin alemine… Araya çağlar bile girse ışık hızı yolculuğuna doyum olmuyordu. Gidip gezmek, her şeyi yerinde görüp incelemek eşsiz bir keyifti onun için. Üstelik bu iş için yaptığı tek şey, bütünüyle istemek ve çok okumaktı. Bu iki güzellik içinde macera başlıyordu. Heyecan, hız ve coşku dolu renkli iklimlere uçmuştu. Zaman, yıldız gibi kayıyordu avuçlarından. Muhteşemdi varlık, muhteşemdi hayat ve muhteşemdi mucizeler… Şimdi seni de bu mucizelere okumaya çağırıyor. Işık gezgininin Hayal Atı’yla çıktığı bu ışık hızındaki yolculuğa eşlik etmeye hazır mısın?
Fatıma olmasaydı tanımayacaktık aşkı.
Muhabbeti Muhammedi’yi (s.a.v.) bilemeyecektik.
Onsuzluğun ölüm olduğunu anlamayacaktık.
Fatıma olmasaydı evlatlığın incisi dağılıp saçılacaktı yerlere. Kadın olmanın bestesi ahenksiz olacaktı.
Yıldızsız geceler gibi yürekler rehbersiz kalıp üşüyecekti.
Anneliğin ritmi anlamsız, şiiri ise yarım kalacaktı.
Yeryüzünde muhteşem bir hikâye daha itinayla yazılıyordu.
Ali ile Fatıma’nın hikâyesi, gelecek çağlara kadim bir destan ve ihtişamlı bir miras olarak kalacaktı.
“Aşka Adanmış Bir Ömür Hz. Hatice” ile okuyucuların gönlüne taht kuran Nurdan Damla’nın bu romanı da, kalbinizde ve gönlünüzde ayrı bir yer bulacak.
devamını oku
Bir tarafta Allah’ın Son Elçisi’nin “Kızlarımın en hayırlısıdır.” diye vasfettiği can paresi
Hz. Zeyneb… Diğer tarafta nezaketi, anlayışı, cömertliği ve şefkatiyle Hz. Hatice’nin gönlüne taht kuran şair gönüllü yeğeni Ebu’l As… Bu iki mümtaz şahsiyetin muhabbetinden neşet eden bağın gurur, iman, vahiy, ayrılık, hasret ile sınanması… Vahyin “Onları kâfirlere geri göndermeyin!” (Mümtehine Suresi: 10) emriyle ayırdığı bu muhabbetin, yine vahyin ışığında tekrar bir araya gelmesinin zorlu ve çileli hikâyesi…
Mekke’nin muannid gururunun verdiği ayrılık kör düğümlerinin, ilahi sevgisinin feyziyle çözülmesi ve hasretin bitmesi…
Hz. Zeyneb’in ve Ebu’l As’ın hayatlarının ve muhabbetlerinin ayrıntılarında, bugünün insanlarının da alacağı çok mesajlar var.
Kendisi de şair tabiatlı, kaleminden nur damlayan sevgili kardeşim Nurdan Damla’nın bütün bunları destansı ve şiirsel bir lisan ile kaleme aldığı bu eser, gerçekleri romansı bir lezzette aktarmış.Okuyan herkes, bu eserin satırları arasında dolaşırken kendi yüreğine de dokunan bir tılsım, bir haz, bir hatıra yakalayacaktır.
Mehmet Ali BULUT
Bir yanda Resul kızı, öte yanda şirke batmış bir koca. Aşk var orada, ümit var. Dua, sabır ve gözyaşı var. “Asi olsa da As, bekle!” demiş kızına babası. Hidayetin muştusunu mutsuz yarınlara sarmalayıp “Ah mine’l aşk!” muskasını iliştirip anne yadigârı gerdanlığına, hazin geceleri nur sabahlara kundak eder Zeyneb. Kitabı okuduğunuzda Peygamber’in gözdesi Zeyneb’in hicranını vicdan ocağında gözyaşları ile yakacaksınız.
Aşk olsun çile çiçeklerine…
Sinan YAĞMUR
devamını oku
Yayın Tarihi: 07.11.2019
ISBN: 9786051513157
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 176
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Boyut: 13.5 x 21 cm
Allah’a adanmışlığın sembolü!
Hz. Meryem, tüm zamanların en iffetli ve en mükemmel kadını olarak tanımlanır. Dünyevi kaygılardan soyutlanmışlığın ve Allah’a adanmışlığın sembolüdür o. Kadim kitabımız Kur’an’da Allah tarafından seçildiği ve dünya kadınlarına örnek gösterildiği bildirilen, aynı zamanda da ismiyle hitap edilen tek kadındır. Kur’an’da Hz. Musa, Hz. İbrahim ve Hz. Nuh’tan sonra en fazla adı geçen dördüncü kişi Meryem’dir.
Onunla ilgili yüzlerce hatıra ve anı sembolleştirilmiş, dinî bir ritüel hâline dönüştürülmüştür. Adı şehirleri süslemiştir Meryem’in. Asırlardır dünyanın neresinde olursa olsun, doğan kız çocuklarına her dinde ortak olarak verilen tek kız ismi Meryem’dir. O sadece diğer dinler için değil İslam dini adına da büyük öneme sahiptir. Modern çağlarda dahi toplumda kadının yeri ile ilgili pek çok sıkıntı ve tartışma yaşanırken iki bin yıl öncesine gidip onu gözlemlemek oldukça önemlidir. Meryem’in yalnız bir kadın olarak dünyaya çocuk getirmesi, asılsız suçlamalarla incitilmesi, oğlunun peygamber oluşu sürecindeki desteği bir kadın ve anne olarak onun rolünü daha anlamlı kılmaktadır. Meryem, meleğin hitabına mazhar olmuş bir kadın olarak kadınlık âlemine ışık tutmuştur. Kadını dışlayan, öteleyen, azarlayan ve horlayan bir toplumda onun asil duruşu insanlığın onurudur.
Bu çalışmada, üç dinin kadın profilinden Meryem’in güzelliği sentezlenmiştir. Bu yönüyle kadını dışlayanlara ya da kadını bedeni üzerinden değerlendirenlere tek sözümüz Rabbimizin kelamıdır:
“O iffetini çok iyi korumuştu, biz de ona ruhumuzdan üfledik; o, Rabbinin sözlerini ve kitaplarını hep tasdik etti ve o içtenlikle itaat edenlerdendi.” (Tahrîm, 12)
Dünya var oldukça anlatılacak ve öğrenilecek bir diriliş hikâyesiydi bu… Onlar; Yeruşelim Kralı Sultan Süleyman ile Sebe Melikesi Belkıs, çağlara kutlu bir destan bıraktılar. Doğmamış nefesler mavi kubbe altında var oldukça, bu kutlu gerçeği hayırla yâd edeceklerdi. “Anladım ki benlik kisvesini sıyıramayanlar, hakikati bulamazlar!” dedi Belkıs. “İşte kapındayım Rabbim! Şanım hiç, servetim bir saman çöpüdür şimdi. Senin havl ve kuvvetinle denizden inci, taştan yakut, dikenli budaktan gül çıkar. Sebe Melikesi’ni de yokluğun alevli bağrından çıkardın. Ya Rabbi, rahmetin kucağı ne sıcaktır! Tövbe taptıklarıma, tövbe yaptıklarıma, tövbe inandıklarıma! Şimdi senin rahmet sağanağının altındayım. Affet bizi ya Rahman! Ben ve kavmim, kudretine ve şanına teslim olduk.” Nilüfer çiçeği kadar saf ve duru yüzü sırılsıklamken, çağlara düşen mesaj, “Sebe Melikesi Belkıs için yeni bir hayatın başlangıcıydı.”
devamını oku
Değerli Ebeveynler ve Eğitimciler; İstiyoruz ki 365 Günde Sevgili Peygamberim’le biricik Peygamberimiz evlerinize her gün konuk olsun. Anne, baba, çocuk birlikte paylaştığınız özel saatlerinizi bereketlendirsin, nurlandırsın. Kitabımız, bir yıl boyunca okunması hedefiyle hazırlandı. Bu nedenle kitabımızda Peygamber Efendimizin hayatından seçilmiş 365 kesit yer alıyor. Hikâye diliyle üsluplandırılmış parçalarda kronolojik sıra takip ediliyor. Çocuğunuzla birlikte sevgili Peygamberimizin hayatına tanık olmak için 1. günden 365. güne kadar okumanızı tavsiye ederiz. Çocuklar dikkatlerini kısıtlı süre toplayabilirler. Bunun için kitabımızdan her gün bir parça okumalısınız. Böylelikle çocuğunuzun bir sonraki hikâyeye merakını korumuş, okunan metin hakkında düşünmesine zaman tanımış olursunuz. Çocuğunuzun kitabımız içinde anlamakta zorlandığı olaylar, telaffuz etmekte güçlük çektiği kelimeler olabilir. Bu nedenle o gün okunan metin üzerinde onunla konuşmanızı soru cevap yöntemiyle aklına takılan noktaları aydınlatmanızı öneririz. Parçalarda geçen yer adlarını da kitabımızla birlikte hediye ettiğimiz ‘Mutluluk Çağı Haritası’ndan bulmasını isteyerek çocuğunuzun görsel hafızasını aktif hâle getirebilirsiniz. Ayrıca kitabımızda yer alan konu dizininden faydalanarak sevgili Peygamberimizin ve sahabelerin cömertlik, vefa, misafirperverlik, dürüstlük, barışseverlik, affedicilik gibi eşsiz niteliklerini keşfedebilir, çocuklarınızın karakter gelişimlerini bu yüksek ahlak modelleriyle destekleyebilirsiniz. Peygamber Efendimizin ahlâkıyla ahlâklanmış bir nesil yetiştirebilmek dileğiyle..