Mustafa Necati Bursalı, 1941 yılında Alaca, Kavak, Samsun'da doğmuştur. Küçük yaşta öksüz kalan yazar, ilkokulu ve hafızlığını aynı köyde bitirmiştir. Merzifon ve İstanbul'da Kuran-ı Kerim hıfzı çalışmış, İstanbul'da ilk dinlediği üstat Abdurrahman Gürses olmuştur. İmamlıkla birlikte yazı hayatı da başlamıştır. Hat sanatına ilgi duyan Mustafa Necati Bursalı, Hamit Aytaç'tan icazet aldı. 1965 yılında Osman Reis Camii imam hatipliğine tayin edildi. 1988 yılında emekliye ayrılan yazarın yazı ve şiirleri yeni Asya ve İslam gazete ve dergilerinde çıktı. 1965 yılından bu yana 50'den fazla eser yazan Mustafa Necati Bursalı, 28 Eylül 2009 tarihinde İstanbul'da Sarıyer Yeniköy'deki evinde vefat etti
O Allah’ın kulu ve kelimesidir. Her can taşıyan gibi o da ölecektir. Allah Teâlâ onu yüce makamlara göklere kaldırmıştır. Çarmıha gerilen o olmadığı gibi, onu öldürecek olanlar da insanlar değildir. Zamanı gelince Rabbi onu öldürecektir.
Aşk nedir? Cevabını bu eserde bulacaksınız…
Nûru, doğrudan doğruya sahibinin elinden teslim alan ve kendisinden sonraki diziye baş olan büyük baş: Hazret-i Ebu Bekir (R.A.)… Peygamberlerden sonra cihanın en büyük insanı ve en sadık Peygamber dostu…
Evet, O Hilm âlemi yüce Sıddîk, has odanın sırrını, arkasında dizeye girenlere, bugüne kadar hiç güneş görmemiş ve bozulmamış bir fotoğraf camı gibi teslim etti…
Bu kitap, cihanın en büyük kahramanı, İslam’ın büyük mücahidi, Allahın yenilmez Aslanı ve Evliyalar Sultanı Hazret-i Ali (K.V.) nin hayatından pırıltılar sunmaktadır.
O Ali ki (R.A.) dünyaya gözünü açtığından itibaren Allah Resûlünün sevgisine mazhar oldu ve bir ömür boyu, O mukaddes Nûru nefes nefes içine çekti ve O’nun irfan pınarından ilim ve hikmet suyu içti de Cennetler bile ona müştak oldu.
Fazla söze ne hâcet!
Oku! Düşün, hem iyice düşün!.. Ve bil ki: O Nebiyyi Âhirzaman nazarı dağa değse dağ bile şevkinden harekete geliyordu…
İşte şevk, heyecan, aşk ve iman tüten bir insanın hayatı.
Yayınevimiz , bu eseri Müslümanların istifadesine sunmakla iftihar duymaktadır.
Cennet ehline ışık, canlara candır Ömer,
Ufkunda güneş batmaz, hepten imandır Ömer.
Vefâ bağının gülü ve safanın engini,
Hak’la bâtılı ayırd eden Sultândır Ömer!..
Varlığın sebebi olan Cenâb-ı Peygamber, mübarek torunları hakkında şöyle buyuruyorlar: “Hasan ve Hüseyin’i seven beni sevmiş ve onlara düşmanlık eden muhakkak bana düşmanlık etmiş olur!” Allah’ın Resûlü o solmaz çiçekleri böyle, bu muhabbetle sevmişlerdi. Hazret-i Ebu Bekir (radıyallahu anh), bir gün sahabilere şöyle seslendi: “Ey ahali! Allah’ın Sevgilisi Cenâb-ı Muhammed Mustafa’yı (sallallahu aleyhi ve sellem) ve Ehl-i Beyti’ni koruyunuz! Onlara sakın eziyet ve zulüm etmeyiniz. İyi biliniz ki, ben Hazret-i Peygamberin akrabasını ziyaret etmeyi kendi akrabamı ziyarete tercih eder ve onları bütün yakınlarımdan daha çok severim!..” Allah ve kemâl yolunun büyük kahramanı, velîlerin başbuğu Hazret-i Abdülkadir Geylânî de can ve gönülden haykırıyor: “Benim için pek muhterem, elimden tutacak öyle beş şahsiyetim var ki, bu hayatta veba ateşini, âhirette cehennem şiddetini onlarla söndürürüm. O yüce zatlar da: Allah’ın Resûlü Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem), Aliyyül-Murtazâ, Hasan, Hüseyin ve Fâtıma i Zehra’dır. Allah’ın salât ve selâmı onlara olsun!” Onlar ki, şanlı ve ebedi Peygamberimizin ilahi bakışlarının aydınlığı altında birer saadet incisi olarak yetiştiler ve en büyük mana kahramanı oldular.
“Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.” (Yusuf 111)
Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak, kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir.
Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız.
“Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.” (Yusuf 111)
Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak, kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir.
Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız.
“Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.” (Yusuf 111)
Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak, kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir.
Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız.
“Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.” (Yusuf 111)
Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak, kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir.
Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız.
“Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.” (Yusuf 111)
Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak, kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir.
Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız.
“Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.” (Yusuf 111)
Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak, kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir.
Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız.
Mustafa Necati Bursalı, ‘Güzel Ameller Büyük Sevaplar’ eserinde imanı güçlendirecek güzel ameller ve öte dünyamıza zenginlikler sunacak amelleri akıcı üslubuyla bizlere anlatıyor.
Eserde; ‘İmanın Fazileti’, ‘La ilahe ilallah demenin fazileti’, ‘Namazın Fazileti’, ‘Cemaatin Fazileti’, ‘Amin Demenin Fazileti’,’ Zekat, Hac ve Kurban Kesmenin Fazileti’, ‘Surelerin Fazileti’ gibi konulara ayet ve hadislerle değinilmiştir.