Mecit Ömür Öztürk

  • Haletiruhiye Nefs Felsefesi ve Mutluluk Dersleri

    Bil ki, Allah seni okuyor. Seni saniye saniye, satır satır, anbean okuyor. Sabah uyandıktan sonra, yatağa yeniden girinceye kadar ve uyuduğun saatlerde okuyor. Ayaktayken, beklerken, yürürken Rakîb ismiyle seni okuyor. Başkalarını da okuyor olmasının bölmediği bir okumayla seni kesintisiz ve fasılasız okuyor. Ara vermeksizin seyrediyor seni. Davranışlarını, okuduklarını, düşündüklerini, yürüyüş tarzını, endamını seyrediyor. Önünden ve arkandan, sağından ve solundan, içinden ve dışından sana bakıyor. Bugüne dek senden hiç ayrılmamış bakışıyla hep sana bakıyor. Bir an olsun vazgeçmedi O; senden, seni seyretmekten. Yaşamın iç içe geçmiş ve sınırsız sayıdaki iplerini, dizginlerini kendi elinde tutmaya çalışırsan, ağır bir yükümlülükle karşı karşıya kalırsın. O ağır yükler altındayken, dünya yaşamında mutluluk duyman nasıl düşünülebilir? Hayat keyiflidir. Yediğin yemekler, yaşadığın şehir, baktığın gökyüzü harikulade ve güzeldir. İhtiyaçlarından çok daha fazla imkâna da sahipsindir; ama bütün bunlardan lezzet alamazsın. Çünkü üzerine almaman gereken korkuları ve sorumlulukları yüklenerek manevi ve psikolojik hastalıklara tutulmuşsundur. Dünyanın dönüşü hakkında nasıl kaygılı değilsen, yerçekimi aniden yok olur diye nasıl telaşa düşmüyorsan, yarın gün doğar mı doğmaz mı, bu kıştan sonra bahar gelir mi gelmez mi diye nasıl endişelenmiyorsan, kendin hakkında da aynı rahatlığa ermelisin. Çünkü Rabbimiz, senin durumunu senden daha iyi bilmekte, içerisinde olduğun kederli psikolojiyi ve başında dönüp duran tehlikeleri senden çok daha iyi görmektedir. Rabbimize ait oluşun ve yaşadıklarının en ince detayına kadar ilahi dikkat altında olması, senin için en ümit verici müjde, yaşayacağın sorunlardan kesinkes kurtulacağının da en sahih garantisidir.” Denemek, değişmek, dönüşmek, var olmak, dirilmek ve yeniden yapılanmak için Hâletiruhiye, nefs felsefesi üzerinden mutluluk teorilerinin çağdaş bir örneğini sunuyor.

    7,90
  • Yaşamın Gizli İşaretleri – Yaklaşan Hadiselerin Metafiziği

    Gündelik yaşam sahnelerinin özel bir dili vardır. Elimizdeki bardağın düşüp kırılmasına varıncaya kadar, her yaşam sahnesi bir işarettir. Gün içerisinde semboller ve hadiseler üzerinden insana birçok mesaj ulaştırılır. Birçoğumuz bu özel yönlendirmeleri layıkıyla anlayıp değerlendiremeyiz. Hadiselerin özel dilini çözemeyen, onların getirdiği manidar mesajları fark edemeyen insanlar için bir işaret dili eğitimine ihtiyaç vardır. Bir konuşmacıyı, dinleyen herkesin aynı seviyede anlayamaması gibi, yaşanan hadiseleri de herkesin aynı seviyede yorumlaması beklenemez. Varlık dilsiz değildir, kimine bağırarak kimine fısıldayarak da olsa herkesle konuşur. Hadiseler, akıp giden varlık nehri üzerindeki en hikmetli parıltılardır. Evrende gayesiz tek bir nesne gösterilemediği gibi, rastlantısal hiçbir olay da yoktur. Başa gelen irili ufaklı her hadise birçok gaye ve hikmet taşır. Gündelik her hadise de, Rabbimizin bize gönderdiği özel bir iletidir; anlam, mesaj ve işaretler yüklü birer semboldür. Yaşam, yönlendirici ve haberci işaretlerle dolup taşmaktadır. Hayatın beden dilini okumayı öğrenen biri, her olaydan, her yaşam sahnesinden kendisi için can alıcı yönlendirmeler çıkarabilir. Gündelik hadiselerin taşıdığı özel anlamları, verdiği manidar mesajları doğru okuyabilmek için Kur’an-ı Kerim ayetlerinden, Peygamberimizin (sav) hadislerinden ve sufilerin -çoğu tozlu raflarda kalmış- kişisel tecrübelerinden faydalanarak âdeta bir “kısayol haritası” çıkaran Yaşamın Gizli İşaretleri, ruhundaki yön bulma ihtiyacının farkında olanlara sunulmuş ezber bozan bir “görme ve anlama” atölyesi…

    7,90
  • Dervişin Teselli Koleksiyonu Doğu’dan Batı’dan 99 Teselli

    Danışanlarıma önerdiğim ve çok verimli geribildirimler aldığım Dervişin Teselli Koleksiyonu’nu, geleceğin bibliyoterapi listelerinde üst sıralardaki yerini henüz almamışken keşfetmek, nitelikli okurlar açısından bahtiyarlık olacaktır.” -Uzman Psikolog İsmaik Kılınç Kederli günlerden geçen derviş, rüya âleminde bir adaya uğrar. Gördüğü şey mucizevidir. Peygamberler, veliler, âlimler ve filozoflar bir halka şeklinde oturmakta ve anlaşıldığı kadarıyla birini beklemektedirler. Derviş de onlarla birlikte beklemeye durur ancak asıl misafirin kendisi olduğunu anlaması uzun sürmez. Halkanın ortasında kendisine gösterilen yere oturur ve her kederine bir teselli verecek olan bu nurani meclisi dinlemeye koyulur. Halkanın bir tarafında Abdulkadir Geylani’den Yunus Emre’ye, İmam Gazali’den Mevlana’ya ve İbn Arabi’ye birçok gönül doktoru… Halkanın diğer tarafında Sokrates, Hegel, Kant, Kierkegaard, Spinoza ve Schopenhauer gibi hikmet âşıkları… Halkanın bir başka yanında ise Geothe’den Cibran’a, Tanpınar’dan Dostoyevski’ye, Sadi Şirazi’den Rilke’ye ve Proust’a acılarını kelimelerin büyülü dünyasında dindirmeye uğraşan kalem erbabı… Bu teselli halkası öylesine geniştir ki, dindiremeyeceği keder, zayıflatamayacağı acı, sevdiremeyeceği dert yok gibi gözükmektedir. Sözler sözleri, anlatımlar anlatımları, teselliler tesellileri takip eder. Derviş uyandığında yalnızca güneş doğmamıştır, kendi içsel karanlıklarından da aydınlığa çıkmıştır. Dervişin Teselli Koleksiyonu doğunun ve batının binlerce yılda oluşturduğu teselli birikimini yaralı gönüllere cömertçe ulaştıran bir çalışma. Teselliden kasıt zihnin düşünceler yoluyla uyuşturulması değil, bilakis acı karşısında uyumayı seçen zihnin uyandırılması… Kadim teselli ustalarıyla, teselliye muhtaç gönülleri buluşturmak, bu kitabın varoluş sebebi!

    10,90
Open chat
Wie können wir Ihnen behilflich sein?