Hikmet Anıl Öztekin

Sevmek belki bir gün okur diye şair olmaktır deyip kimseye anlatamadıklarımızı kağıtlara dökmeye başladık. Her kelime biraz yağmur, biraz dem, çokça özlem, çokça sevmek ve muhabbet doluydu. Anlatmak değildi derdimiz, paylaşmaktı. Muhabbet kokulu satırlarda buluşmaktı. Trabzon'da açılan gözlerimiz, asıl görmeye onsekiz yıl sonra bir imtihanla başladı. Birşeyler olmaya çalıştıkça kaybolup duruyorduk. Biz de çektik elimizi ayağımızı öleceklerden. Dünyayı, dünyayı sevenlere bıraktık. Heybemizde bir güzel dert var, kokusuna şükredip yolumuzda yürüyoruz. Öyle güzel bir yol sevdirdi bize sevdiğimiz. Yürüdük, özlem ağırlaştı, hüzne bulandık, gözler yaşlandı, yağmur yağdı... Değişmeyen tek şey bir güzelin gözlerine mühürlü gözlerimizdeki buğu oldu. Bir derdimiz var dedik, kimse anlamadı... Yandık, yandık, yağmurlar söndüremedi... Tek keyfimiz hüznün düştüğü gecelerde demli bir çaydı... Yana yana kül olduk, külümüzden kalanları derttaşlarla paylaştık. Biz sadece sevdik, insanlar yazıyor sandı...

  • Ne İçin Varsan Onun İçin Yaşa Bir Arayışın Romanı

    “Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir.” -Tolstoy Demirden keskin bir düdük sesi yükseldi o sırada. Ayrılığın ciddiyeti buz gibi sardı bedenimi. Kapılar kapandı sonra… Çantam sağımda, yalnızlık karşımda… Gidiyorum! Hayır bir saniye! Filmlerde böyle olmazdı ki… Son anda muhakkak bir kalma sebebi yazardı senarist. Tam hareket etmek üzereyken trenden atlayıverirdi esas adam. Oysa şimdi rayların üzerinde kaymaya başlamıştı bile tren… Ayrılığın göğsüme oturan ağırlığıyla camdan dışarı bakıp el sallayan insanlarla dolu peronu izledim. Beni uğurlamaya gelmeyen herkese teşekkür eder gibi bir damla gözyaşı bıraktım oraya.

    9,90
Open chat
Wie können wir Ihnen behilflich sein?