Emrah Bilge Merdivan

Emrah Bilge Merdivan 1978 yılında Zonguldak'ta maden işçisi bir baba ve ev hanımı olan annesinin en büyük çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. İlk ve orta öğrenimini Zonguldak'ta tamamladıktan sonra Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi tarih bölümünden mezun oldu. Bir süre Ardahan'da sınıf öğretmenliği yapan Merdivan Bartın'a tayini çıktı. Hala öğretmenliğe devam eden yazar 2008 yılında beri çeşitli edebi dergilere yazmaktadır. Hikayelerinde latif bir üslup kullanan yazar seviyeli mizaha'da yer vermektedir.

  • Hilafet Tahtının Sultanı Yavuz Sultan Selim

    Babam Sultan Bayezid Han zamanında seferler az olup asker ve ocaklıya rehavet gelmiştir. Benim zamanım ise sefer zamanı olacaktır. Seferlerde güçlük, yorgunluk; kan ve can vermek vardır. Beni peşinen bu şart ile kabul ederseniz edin. Yoksa rahatınızı isterseniz kardeşlerimden birini tercih edin, ben de sancağım olan Semendire’ye döneyim. İşte devlet, işte padişahınız ne eylerseniz eyleyin. Ama bugün benim söylediklerimi kabul edip yarın muhalefet edene aman vermem.”

    Yavuz Sultan Selim dönemin en çalkantılı yıllarında yapılması gerekeni sezebilen yegâne şehzadedir. Fırtınalarda alabora olabilecek bir devletin dümenini ele alıp dev dalgaları lehine çevirerek oğlu Süleyman’a muhteşem bir mülk teslim etmiştir. Elinizdeki bu kitap işte bu ilginç macerayı akıcı ama tarihi gerçeklerden kopmayan bir üslupla ele alıyor. Hayal dünyanızda ardı ardına perdeler açıp sizi Yavuz Selim’in heyecanlı dünyasına davet ediyor. Söylemesi bizden, sayfaları kovalamaktan kendinizi alamayacaksınız.

    6,79
  • Fethin Güzel Sultanı Fatih Sultan Mehmed

    Fethin Güzel Sultanı Fatih Sultan Mehmed, emsalsiz kişiliğiyle tarihe damga vurmuş bir cihan sultanını akıcı bir öykü diliyle ilk gençlik çağına tanıtma amacı taşıyan bir kitap. Fatih gibi çok yönlülüğüyle asırları aşmış bir şahsiyeti kaleme almanın zorluğu herkesin malumudur. Buna rağmen elinizdeki bu kitap fetihler çağının kokusunu odanıza taşımayı; bir cihangirin coşkulu yüreğinin kıvrımlarında sizi dolaştırmayı vaat ediyor. Kalbinize dokunan, hayal dünyanızda ardı ardına pencereler açan bir üslubu var. Okurken kendinizi surlara kanca atmış bir çeri gibi hissetmiyorsanız ya yer altında lağım atan bir kapıkulusunuzdur ya da Galata sırtlarından çekilmiş bir kadırganın vardavela tellerine ayak basıp göğsünü rüzgâra vermiş bir levent…

    “Ne adamlarımın çokluğuna ne de savaş aletlerime güvenirim. İtimadım yalnız Hakk’ın lütuf ve yardımınadır… Eğer o kalenin benim elimle fethi takdir olunmuşsa kale burçları taştan değil saf demirden de olsa kahır ateşiyle onu eritip mum gibi yumuşatırım. Hem ben bu şehri alamasam da niyetimin sevabına erişirim… (Sultan II. Mehmed)”

    6,79
  • Gaziler Çağının Padişahı Osman Bey / Öykü Tadında Tarih 1

    “Bu Osman’ın deliliği ne öncekilere ne de sonrakilere benzemez. Bazı yiğit için gözünü budaktan esirgemez derler ya, Osman öyle de değil. Gözüne sokacak budak arayan cinsten. Hak Teâlâ’ya tevekkül edip göz göre göre atını sürmüş pusunun üzerine.”

    “Gaziler Çağının Padişahı Osman Bey” özellikle ilk gençlik çağının okumaya bayılacağı akıcı bir öykü diline sahip. Okurunu sımsıkı sarıyor ve kitap bitene kadar bir daha bırakmıyor. Bu kitap asla akademik bir çalışma değil, aksine insana dokunan, öznel ve alabildiğine bizim tarafımızda bir anlatımı var. Okurken, sanki birileri köydeki maceraları anlatıyormuş gibi kendinizi kaptırıyorsunuz. İnsana dokunuyor ve metindeki karakteri adeta bu asra taşıyor. Sayfalar arasında ilerlerken tarihi mekânların kokusu odanızın içine giriyor adeta. Bu etkiyi sağlamasında şüphesiz Âşık Paşazade ve Neşri gibi klasik kaynaklarımızın izini ve üslubunu takip etmiş olmasının payı çok fazla. Kapağını kapattığınızda “Keşke bitmeseydi” demekten kendinizi alamayacaksınız…

    6,79
Open chat
Wie können wir Ihnen behilflich sein?