Ebu'l Hasan Ali En-Nedvi, Arapça, Araştırma - İnceleme, Biyografiler kategorilerinde eserler yazmış popüler bir yazardır. Başlıca kitapları alfabetik sırayla; Büyük İslam Şairi Dr. Muhammed İkbal, Dört Rükün, Dünya Kültür ve Medeniyetine İslam'ın Etkileri, Hz. Ali el-Murteza, Hz. Mevlana, Kasası Nebi (Arapça) olarak sayılabilir. Ebu'l Hasan Ali En-Nedvi kitapları; Bedir Yayınları, Hisar Yayınevi, İz Yayıncılık, Kayıhan Yayınları, Kitabevi Yayınları, Mahya Yayınları, Marifet Yayınları, Meva Yayıncılık, Nubihar Yayınları, Ravza Yayınları, Risale Yayınları, Serhat Kitabevi aracılığıyla kitapseverlerle buluşmuştur. Ebu'l Hasan Ali En-Nedvi tarafından yazılan son kitap "Kolay Arapça Öğrenimi İçin Arapça-Türkçe Hikayeler", Ravza Yayınları tarafından okurların beğenisine sunulmuştur.
Imam An-Nawawyy ist Muhyi-d-din Ibn ?arafiddin, geboren im Jahre 631 n. H. (1233 n. Chr.) in Nawa bei Damaskus. Dort genoss er eine vorbildliche Erziehung in seinem islamisch geprägten Elternhaus. Schon vor seiner Pubertät konnte er den ganzen Qur’an auswendig vortragen und hatte bereits einige der Fiqh-Bücher gelesen, welche sonst für sein Alter nicht leicht verdaulich sein dürften.
Die von seinen Eltern frühzeitig erkannte Veranlagung für das islamische Wissen veranlasste sie, ihn nach Damaskus zu schicken, wo er eine fundierte Ausbildung durchmachte (absolvierte) und anschließend in noch jungem Alter im Jahre 665 n. H. (1267 n. Chr.) als Scheich und Lehrer derselben Schule eingesetzt wurde.
Er pilgerte zweimal nach Makka und besuchte u. a. Jerusalem und kehrte zuletzt zu seinem Geburtsort zurück, wo er nach einer Krankheit am 24. Ragab des Jahres 676 n. H. (1277 n. Chr.) starb.
Obwohl er nicht mehr als 45 Jahre lebte, gilt sein Leben auf dieser Erde als sehr segensreich: unermüdlich und unaufhaltsam lernte er selbst viel und strahlte sein Wissen auf die Mitmenschen in seiner Umwelt aus; er lehrte und schrieb seine gelehrsamen Werke, welche zu den wertvollsten Schätzen der islamischen Bibliothek gehören. Unumstritten war er ein großer Gelehrter mit tief fundiertem Wissen und vor allem mit edlem Charakter. Seine heldenhafte Tapferkeit und Zivilcourage gegenüber Machthabern um die Wahrheit und Gerechtigkeit sowie seine makellose Lebensführung sind für seine Schüler beispielhaft.
Imam An-Nawawis Abhandlung über den Umgang mit dem Koran – at-tibyân fî âdâbi hamalati l-qur’ân (»Die Darlegung der Anstandsregeln für jene, die mit dem Quran umgehen«) das Werk gibt Auskunft zu vielen Fragen, die sich in bezug auf das letzte Testament eines barmherzigen Gottes an die Menschheit stellen, den Koran: wie der Unterricht der Koranrezitation gestaltet sein soll, welche Rechte und Pflichten Lehrer und Schüler haben, von welchen Absichten sie geleitet sein sollen, welchen Regeln die Rezitation selbst folgen soll, welche Verse zu welchen Gelegenheiten zu rezitieren sind, unter welchen Bedingungen das heilige Buch berührt oder nicht berührt werden darf, ob es erlaubt ist, mit Koranexemplaren Handel zu treiben und vieles mehr. Gerade mit Blick auf eine gelegentlich schon verwirrende Kasuistik der Lehrmeinungen zu vielen Einzelfragen erweist sich der Autor einmal mehr als begnadeter Lehrer und Gelehrter.
Bu kitapta İslam’ın dört temel esasından; namaz, zekat, oruç ve haccın hikmetlerinden ve özünden bahsedilmektedir. Kur’an ve hadislerin ışığı altında, bu dört rükün üzerinde yazılanları inceleyen yazar, bu rükünlerin insanla Yaratıcısı arasındaki bağı ne denli sağlam kurduğunu, kulluğun ancak bu esaslar çerçevesinde teşekkül eden bir yaşam şekliyle gerçekleşeceğini ve insan hayatının bu esaslar çerçevesinde anlam kazanacağını açık bir üslupla okuyucuya sunmaktadır. Nedvi’nin bu eseri yayınlandığı tarihten itibaren İslam dünyasında büyük ilgi görmüştür.
İslâm, yaşayan ve sonsuza dek var olacak, selefimizin bize emanet ettiği bir kültür birikimidir. Bu mirastan saf sünneti, ahlaki yapıyı, en ince ayrıntısına kadar işlenebilir hukuk kaidelerini ve İslâm edebiyatını, kısaca İslâmî kültürü kastediyoruz. Bütün bu değerlerde, her ferdin kapasitesine göre bir katkısı vardır. Bu dine karşı beslenilen güvensizlik duygusunu ortadan kaldırmaya çalışan, yabancı her türlü düşünce ve ideolojilere karşı mücadele eden, dinimizin temel esas ve kaynaklarını her türlü fitneden korumaya çalışan, hadis ve fıkıh üzerinde ümmetin problemlerine çözüm için araştırmalarda bulunan, içinde bulunduğu asrın toplumunun değerlerini İslâmî açıdan hesaba çeken her insanın bu mirasta payı vardır. İnsan aklının donuklaştığı dönemlerde kuvvetli belagat ve edebî üslup ile onları doğruya çağıran herkesin bu muazzam kültür mirasında katkısı mevcuttur. Bu eser, uzun süredir ihtiyaç duyduğumuz bir eksikliği gidermekte ve İslâm tarihi için önemli bir konuyu kapsamaktadır. Eserde, İslâm tarihinin çeşitli dönemlerinde yaşayan Müslümanların siyasî, dinî, ve sosyal yönleri islahatçı bir yaklaşım ile ele alınmış ve özellikle Emeviler döneminden bu yana gelen islahatçı İslâm önderlerinin en önemlilerinin tanıtımları yapılmıştır.
“Batı ile Hesaplaşma” Müslümanın Batıya bakabileceği yeni bir bakış açısı takdim ediyor. Düşünceyi açık, güçlü, güzel ve tatlı bir dille tasvir edip, davetçilere ve fikir önderlerine yeni bir üslûp takdim ediyor. Yazar, bu kitabında İslâm davetçisinin durumunu inceliyor ve Batıyı korkutup ürkütmeden açıklık ve sadelikle İslâm’a çağırıyor. Onu insanlığın yönetimindeki önemli ve güç görevini yapmaya teşvik ederek; “Batıdaki imkân ve ilimler, inanç ve yüce gayelerle birleştiği zaman; renk, sınıf, millet ve halk ayrılığına rağmen insanlığa gerçek mutluluğu verebilir.” diyor.
Bu eserde itikat, ibadet ve ahlâk konularında her Müslümanın dikkat etmesi gereken hususlar açık ve net üslup ile anlatılmaktadır. İslâm dünyasının yakından tanıdığı ve günümüz İslâmî tasavvur ve tefekkürünün oluşumunda büyük payı olan Nedvî, itikat, ibadet ve ruh terbiyesi hususlarında bütün Müslümanlara bir rehber kitap olması için yazdığını belirttiği eseri hakkında ‘‘Bu kitapta şimdiye kadar yaptığım çalışmalarımın davet ve terbiye alanındaki tecrübelerimin özü bulunmaktadır’’ diyor. Eser, Müslümanın hayatının bütün cephelerini Kur’an ve sünnet ışığı altında değerlendirirken, İslâm’ın değişmez prensiplerinin Müslümanın hayatına yansıyabilmesinin şartlarını da göstermektedir.
“Âlemlere Rahmet” olarak gönderilen Hz. Muhammed’in (s.a.v.) evrensel misyonunu son derece açık ve anlaşılır bir dille sunan bir kitabın yazarı Nedvî, Türk okuyucusunun yakından tanıdığı bir ilim adamıdır. İlâhî mesajın evrenselliğini vurgular şekilde yeryüzündeki belli başlı din ve devletlerin İslâm öncesi yozlaşmış durumlarını tahlil ederek işe başlayan yazar, Hz. Muhammed’in nübüvveti ve İslâm’ın hayata geçirilişiyle hangi önemli değişimlerin yaşandığını vurgulayarak “kısas-ı enbiyâ”ya son nebî mührünü.
Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen peygamberlerle ilgili pek çok kitap bulunmaktadır. Ancak maalesef bunların çok azı doğru ve güvenilir bilgilere dayanılarak hazırlanmıştır. Ebu’l Hasan en-Nedvi, İslâmî yayınları takip edenlerin yabancı olmadıkları bir isimdir. Kendisi bu kitabı yazma amacını şu şekilde ifade etmektedir: “Peygamber kıssalarından sizlere anlattıklarımız bizim uydurup anlattığımız şeyler değildir. Onların hepsi Yaratan’ın Kur’an-ı Kerim’de anlattığı kıssa ve öykülerdir.” Elinizdeki bu kitap, her yaşta ve seviyedeki insana seslenmekte olup özellikle gençlerin zevkle okuyacağı bir niteliğe sahiptir
“Artık bütün insanlığa en gür sesimle haykırarak ilan ederim ki, insanlığın yegane kurtarıcısı bulunan Hazret-i Muhammed’e olan manevi bağlılık, cihanda en büyük bahtiyarlıktır.İç huzuru denilen o büyük saadete ancak onun feyziyle erilir.Bu nimetten mahrum olan gönül, sahraya atılmış bir kuş tüyüne benzer ki yırtıcı rüzgarların önünde serserice oradan oraya sürüklenmeye mahkumdur.”
Ebu’l Hasen En-Nedvi’nin, İmam-ı Rabbani’nin yetiştiği ve yaşadığı kültür çevresine yakın olduğundan, onu ve onun eserlerini en iyi tarzda tanıma yorumlama imkanına hakkıyla sahiptir. Nedvi’nin, İslâm tarihi ve kültürüne derin vukufiyeti, çeşitli İslâmi konularda neşredilmiş müdakkikâne eserleri, onu güzel ahlak, insaf ve dürüstlüğü ile İslam aleminde haklı bir şöhret kazanmış biri yapmıştır. Ülkemiz münevverleri, böylesine değerli bir ilim adamının aşırılıktan, ifrat ve tefritten uzak salim kalemiyle yazılmış olgun ve ölçülü eserini okuyunca, Hint bölgesi Müslümanların tarihini, orada İslâm’ın karşılaştığı tehlikeleri, sapıklıkları, bunlara karşı kahramanca mücadele veren İmam-ı Rabbani’yi, onun şeriata nasıl şuurla bağlı gerçek bir mürşid ve mücahit olduğunu, tasavvufa ne kadar değerli yorumlar getirip bid’atlardan ne büyük titizlikle bu sahayı temizlediğini, Sünnet-i Seniyye’nin ihyasına ne denli gayret gösterdiğini daha iyi anlamış olacaklardır.
Kur’an-ı Kerim, insanların hak ve hakikatleri daha iyi anlamalarını sağlamak için çeşitli yöntemlerden yararlanır. onlardan birisi de, tarihte yaşanmış olaylardan bölümler anlatarak insanların ibret almasını sağlamaktır.
Hz. Adem’in yaşadıklarından iyi niyeti ve hatalardan dönmeyi; Hz. İbrahim’in (as) kıssasından aklımızı kullanmayı, allah’a iman etmeyi öğreniriz. Hz. Yusuf’un (as) kıssasından çok zor şartlarda bile olsa haramlardan uzak durmayı ve haktan ayrılmamayı öğreniriz. Hz. Eyüp (as) kıssasından hastalıklara ve belalara karşı sabretmeyi öğreniriz.
Bir kitap adı için oldukça ilgi çekici bir isim, bir Müslüman için ise, acı mânâlar içeren bir ifade…
İslâm dünyasının gerilemesinin en büyük sebeplerinden birinin Batı özentisi olduğu son yıllarda daha da iyi anlaşılmaktadır. Başta Araplar olmak üzere İslâm âleminin, bir tarafta pejmürde, diğer tarafta da şatafatlı ve debdebeli bir hayat sürmeleri bu durumu sarahatle ortaya koymaktadır. Ayrıca Müslümanların 600 küsür yıl hamiliğini yapmış Türklerin de Jön Türklük hareketi ile beraber bu bozulmadaki etkin rolü de unutulmamalıdır.
İslam Önderleri Tarihi’nin bu birinci kitabında, Hicri I-X yüzyılda yaşayan, yenileme ve ıslahat bakımından, dinin aktif insanlarını tanıyacağız.
İslam’ın beşinci halifesi olarak kabul gören Ömer b. Abdülaziz ile başlayıp, Hasan Basrî hazretlerine, Abbasi halifeliğindeki dinî faaliyetlerden, Hadis ve Fıkıh bilgilerinin kitaplaştırılmasına, Kurân’ın mahlûk oluşu iddiasına karşı Ahmed b. Hanbel’in mücadelesine, Mutezile mezhebi fitnesi ve İmam Ebu’l-Hasan Eş’ârî’ye, Kelam ilminin çöküşü, Felsefe ve Batıniliğin gelişmesi ve İmam Gazâlî’ye, Bağdat’ın iki davetçisi Abdülkadir Geylânî ve Allâme ibn Cevzî’ye, Haçlı hücumlarına karşı durup onları yer ile yeksan eden büyük kumandan Nureddin Zengi ve Selahaddin Eyyubi’ye, Şeyhü’l-İslam İzzeddin b. Abdüsselâm’a, Moğol fitnesi ve Mevlânâ Celaleddin Rûmî’ye kadar, İslam’a çok yönlü hizmetler etmiş, büyük şahsiyetlerin hayat hikayelerini okuyacağız.
Eserde, büyük bir zatı tanıtırken sadece onun faziletlerinin, üstünlüklerinin açıklanmasıyla yetinilmemiş, bilâkis onunla aynı dönemde yaşamış insaflı ve adaletli kimselerin veya daha sonra gelmiş bilgi ve fikir ehli kişilerin o zata veya onun eserlerine, görüşlerine karşı yaptıkları tenkidlere de yer verilmiştir. Bu tenkidler sıralanmış ve onlara şayet biri tarafından cevap verilmiş ise, o zat adına savunma yapılmışsa, bu da okuyucuya sunulmuştur.