Altan Tan

  • Hz. İbrahim’in Ayak İzlerinde Ortadoğu

    Dini, dili, mezhebi ne olursa olsun, Ortadoğu’da yaşayan Arap, Pers, Azeri, Kürt, Türk, Ermeni, Maruni, Kıpti, Süryani, Ezidi, Sünni, Şii, Alevi.. herkes yeni bir Ortadoğu için el ele vermelidir. Tıpkı Avrupa Birliği gibi bir üst ‘Ümmet’ projesine ihtiyaç var. Nasıl ki Avrupa Birliği kendi içinde aynı kültüre sahip onlarca inanç, dil ve mezhebi barındıran Judeo-Grek-Hristiyan bir ‘Ümmet’ projesi ise Ortadoğu’da yaşayan Arap, Pers, Azeri, Kürt, Türk, Ermeni, Maruni, Kıpti, Süryani, Ezidi, Sünni, Şii, Alevi… Herkesi içine alan; Ortadoğu’nun kendi tarihi ve medeniyetine dayanan yeni bir ‘Ümmet’ projesi. Çatısı hukuk olacak bir proje. Sözün özü; Ortadoğu’ya ya barış ve kardeşlik egemen olacak veya Allah göstermesin kıyamete kadar kan akmaya devam edecektir. Amerikalı Thomas Freidman’ın ‘Ortadoğu’yu tartışmaya başlayınca insanlar geçici bir süre için delirirler’ sözü müthiş! Cenab-ı Allah akıllarımıza mukayyet olsun! Allah dostu İbrahim Halil’in Çocukları’nın; onun bereketli sofrası etrafında; en kısa bir zamanda kardeşçe toplanmaları dileğiyle…

    13,69
  • Kürt Sorunu Ya Tam Kardeşlik Ya Hep Birlikte Kölelik

    Kürt Sorunu… Ülkemizin kanayan yarası… Sadece son 30 yılda 40 binden fazla cana mal oldu, binlerce köy boşaltıldı, milyonlarca insan yerinden oldu. Onlarca söz söylendi, kararsız bazı adımlar atıldı, ancak yeterli irade gösterilemedi, çabalar yarım kaldı.

    Kalıcı ve gerçekçi çözüm bambaşka bir perspektif gerektiriyordu çünkü. Bölgenin hemen her karışını bilen ve hayatını bu sorunun çözümüne adayan ünlü Kürt aydını Altan Tan yılların birikimini kaleme aldı.

    Altan Tan düşünce ve siyaset dünyasının aşina olduğu bir isim. 12 Eylül sonrasında insanlık dışı muamelelerin adeta karargâhı durumuna gelen Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde gördüğü işkence sonrasında hayatını kaybeden babası Bedii Tan’ın acısı belki de Güneydoğu ve Kürt sorununa farklı bir gözle bakmasına yol açtı.

    Türkiye’deki muhafazakâr ve dindar hareketlerin Kürt Sorununa ısrarla uzaktan ve resmi görüş çizgisinden bakmaları Altan Tan’a göre sorunun kangren hale gelmesinin en önemli sebeplerinden biri. 1991 seçimleri öncesinde Güneydoğu’da ciddi bir destek devşirmiş, ümit verici bir zemin yakalamış olan RP’nin MÇP ile ittifaka girmesi sebebiyle ciddi bir fırsat kaçırılmış oldu. Oysa yazara göre sorunun çözümü tam da buradan, İslami anlayıştan neşet edebilir; İslam dini içindeki ümmet anlayışı, tüm milletlerin dilsel ve kültürel haklarını koruma altına alan barışçıl yorumuyla sadece bizim ülkemizin değil, tüm bölgenin etnik problemlerini çözebilirdi; ve hâlâ da çözebilir.

    Altan Tan geç kalmış bir Kürt ulusalcılığına da mesafeli duruyor. Bir yüzyıl öncesinin gözde kavramlarının bugünkü koşullara uygulanmasını gereksiz ve Kürt halkını geriye götürecek bir çaba olarak görüyor. Bununla birlikte Kürt ulusalcılığının kapsamlı bir tarihçesini vermekten de geri durmuyor.

    600 sayfayı aşkın bir kaynak kitap hüviyetindeki çalışma Türkler ve Kürtler arasındaki ilk münasebetlerden Osmanlı dönemindeki özerk yapılanmaya, Kürt edebiyat ve folklorundan isyanlarına, II. Meşrutiyet’in Kürtler nezdinde ki etkilerinden İttihat ve Terakki yönetimine, Cumhuriyet dönemi olaylarına, Kürtlerin Türkiye’deki sağ ve sol düşünce içinde siyaset yapma biçimlerinden İslami bir Kürt hareketinin mecra bulma imkânına, “federasyon mu, bağımsızlık mı, yoksa demokratik Cumhuriyet’te entegrasyon mu?” tartışmalarına uzanan kuşatıcı bir inceleme sunuyor.
    devamını oku

    12,54
  • Değişen Ortadoğu’da Kürtler

    Tunus’ta alevlenen; Mısır, Yemen, Libya, Bahreyn ve Cezayir’i de saran değişim yangınının tüm bölgeye sirayet etmesi kaçınılmaz.
    Bugün tartışılan, değişimin olup olmayacağı değil, nasıl ve ne şekilde olacağı, değişim sonrası kimlerin iktidara geleceği ve ne şekilde bir düzen kurulacağı.
    Yeni Ortadoğu Federasyonu start almıştır.
    Ortadoğu’da İstanbul-Kahire-Şam-Bağdat-Diyarbakır-Erbil eksenli entegrasyon hızlanacak, ekonomik ve kültürel cazibe merkezi İstanbul olan Ortadoğu Federasyonu gerçekleşecektir.
    Türkiye, Ortadoğu başta olmak üzere tüm İslam dünyasını etkilemekte, bir başka yönden de mevcut gelişmelerden kendisi de etkilenmektedir.
    Ancak Türkiye’nin en büyük açmazı Kürt sorunudur.
    Kürtlerle birlikteliği ve Kürtlerin desteğini sağlayamayan bir Türkiye’nin değil Adriyatik’ten Çin Seddi’ne, Habur’dan öteye gitmeye bile gücü, mecali ve takati kalmayacaktır.
    Kürtler coğrafi, siyasi, ekonomik ve kültürel olarak bu entegrasyonun kavşak noktasındadır. Merkezdeki bir rahatsızlık tüm entegrasyonu allak bullak edecek, riske sokacaktır.
    Kürtlerin Türklerle bin yıldır olduğu gibi yine birlikte yaşamak istedikleri Kürtler tarafından hemen her fırsatta dile getirilmektedir.
    Ancak Kürtler, bundan sonra artık kimliksiz ve statüsüz yaşamak istemediklerini de hemen her fırsatta dile getirmektedirler.

    7,94
  • En Uzun Yüzyıl

    Sıkça tekrarladığım bir gözlemim var. Bugün Ortadoğu’da; Libya’dan Suriye’ye; Mısır’dan Irak’a, Filistin’den Yemen’e kadar 21. yüzyılın başlarından itibaren yaşamakta olduklarımız, bir asır önce 20. yüzyılın başlarında yaşadıklarımızın, neredeyse birebir aynısı. Tarih, acımasızca bir kez daha tekerrür ediyor ve biz, bir kez daha; geçmişte yaşadıklarımızdan hiçbir ders çıkarmamış kişiler olarak aynı yanlışları bilmem kaçıncı kez tekrar tekrar işlemeye devam ediyoruz. Geçmişi bilmeden bugünü anlamak, bugünü anlamadan ise doğru bir gelecek kurmak mümkün değil. Elinizdeki bu kitapta sizlere, elimden geldiğince İslam Dünyası ile dünya düzeninin dününü ve bugünü anlatmaya ve gelecekle ilgili öngörülerimi paylaşmaya çalıştım. Ve bir kez daha Mekke kurtarılmadan, Kudüs’ün kurtarılmayacağını haykırmak istedim.

    10,24
  • Allah Adına Yönetmek

    Maide Suresi’nin;

    “Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir.” (Maide:44)

    “Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Maide: 45) “Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar fasıkların ta kendileridir.” (Maide: 47) ayetleri; açık ve net bir şekilde ‘Kamusal alanın’ da Allah’a ait olduğunu bildiriyor.

    Kuran-Kerim; kısaca ‘HÜKÜM ALLAH’INDIR’ diyor. Bir Müslüman için “Hüküm’ tabii ki Allah’ındır. Bunda kuşku duyulacak ve tartışılacak bir durum yok

    Ancak bu kabulden sonra cevaplandırmamız gereken çok önemli sorular var: Her türlü şekil ve mekandan münezzeh olan Allah; haşa yeryüzüne inerek yöneticilik yapmayacağına göre, Allah adına yeryüzünde kimler yönetici (Emir, halife, sultan, padişah, cumhurbaşkanı…) olacak ve bu yöneticiler nasıl hükmedecektir? Bir başka ifade ile Allah’ın yetkilerini kimler kullanacak ve nasıl uygulayacaktır? Müslümanlarla, Müslüman olmayanlar bir arada ve barış içinde nasıl yaşayacaklardır.?

    9,09
Open chat
Wie können wir Ihnen behilflich sein?