Gösterilen 41–60 arası toplam: 860

  • Ana Hatlarıyla İslam Tarihi 4

    Beş asır boyunca Müslümanlar’ın önderliğini temsil edenabbasi halifeliği, İslam tarihinde Osmanlılardan sonra en uzun ömürlü devlettir. Abbasiler, uzun süre Müslümanlar’ın siyasi hayatına hakim olmuş, son anına kadar da İslam dünyasının manevi liderliğini sürdürmüştür. Bu trihi süreçte dini, sosyal ve kültürel alanda çok büyük değişmeler şahir olunmuştur. Değişimlerin yaşanılan sürecin siyasi hayatıyla doğrudan irtibatı bulunmaktadır. Binaenaleyh asırlar boyunca gerek İslam aleminde, gerekse o dönemin bilinen dünyasında meydana gelen gelişmelerin ortaya konulabilmesi, abbasi siyasi tarihinin bilinmesiyle doğrudan alakalıdır.

    9,09
  • Ana Meseleleriyle Kelam ve Felsefe

    Fahreddin er-Râzî (ö. 606/1210) kelâm, felsefe, tefsir ve usûl-i fıkıh alanlarına dair çalışmalarıyla felsefî ve dinî ilimlere yeni bir yön vermiş ve bu nedenle “el-İmâm” olarak tanınmıştır. Bu çalışmada orijinal metniyle birlikte tercümesine yer verilen el-Muhassal Râzî’nin yaşadığı döneme nispetle önceki ve sonraki âlimlerin, filozofların ve kelâmcıların görüşlerinin özetini veren, başka bir ifadeyle kelâm ve felsefenin temel meselelerini karşılaştırmalı inceleyen bir eserdir.

    Râzî eserde farklı düşünce grupları tarafından ileri sürülen iddiaları gerekçelendirme ve açıklama güçleri ile tutarlılıkları açısından incelemekte ve böylece “tahkîk” denilen araştırma tarzının en güzel örneklerini vermektedir. el-Muhassal bu özellikleriyle İslam düşünce tarihinde vazgeçilemeyen “klasik” bir eser olmuş, üzerine birçok âlim tarafından şerh ve haşiyeler kaleme alınmış ve XII. yüzyıldan sonra yazılan kelâm ve felsefe kitaplarının meselelerini büyük ölçüde belirlemiştir.

    el-Muhassal klasik kelâm ve felsefenin temel meselelerini karşılaştırmalı olarak ele almakla birlikte İslam inancının ana meselelerini içermesi bakımından ayrıcalıklı bir öneme sahiptir. Eser, İslam düşüncesindeki bilgi, yöntem, varlık ve fizik dünya tartışmalarını bütünüyle içerdiği gibi Allah’ın zatı, sıfatları ve fiilleri ile nübüvvet, âhiret ve imâmet konularını da ele aldığı için okuyucu bu eserde İslam inancının ana ilkelerinin aklî ve naklî delillerle nasıl temellendirildiğini ayrıntılı bir şekilde görebilecektir.

    12,54
  • Anadolu’nun Ruhu Tasavvuf Felsefe Siyaset Konuşmaları

    Anadolu’nun Ruhu, Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç’la tasavvuf, felsefe ve siyaset üzerine yapılmış söyleşilerden oluşuyor. Kılıç, söyleşi-kitap türündeki eserde genel manada ezoterizmin, hususi manada irfani geleneğin felsefi referans arayışındaki modern Türkiye’ye sunduğu imkânları ortaya koyuyor. Dünyada tasavvuf düşüncesi alanında söz sahibi olan Kılıç, gelenekteki dört katmanlı din anlayışının dinî tefekkür dünyasındaki sığlık ve yüzeyselliğin terapisinde nasıl önemli bir yere sahip olduğunu örneklerle anlatıyor. Peygamber dilinden söylenen “Rabbim bana şeylerin hakikatini göster” düsturunu insani hayatın her alanına taşıyarak suretten manaya, kılıftan öze doğru bir yolculuğa çıkmanın “anlama”daki önemini vurguluyor. Osmanlı ariflerinin “Biz iki anneden süt emdik” sözlerinin izini sürerek İbn Arabî ve Mevlânâ’dan Anadolu insanının aydınlanmasındaki iki büyük kurucu figür olarak bahsediyor. Bu söyleşiler bütününden çıkan mesaj çok çarpıcı. Kılıç, tarihte hiçbir kurucu rolü olmamış marjinal grup ve düşünüş tarzlarının dahi imtiyazlar elde edebildiği günümüzde mazlum “tasavvuf”a hakkının ne zaman teslim edileceğini soruyor, soruşturuyor, sorguluyor…

    9,09
  • Arifler ve Olağanüstü Hadiselerin Sırları

    Zamanlar üstü bir açık oturum sanki. Zamanlar üstü çünkü “sohbet” bir avlu sessizliğinde akıyor, temiz su kadar berrak; hakikatleri konuşuyorlar. Üstelik sohbete katılanlar aynı zamanı ve mekânı da paylaşmıyor! İki büyük isim arasında geçiyor konuşma. İbn Sina tembih ediyor, işaret ediyor, nasihat veriyor. Gerçeğin özünü süzüyor, kelimelerin inceliklerinde hikmetlerin değerlisini lokma lokma yediriyor. Fahreddîn Râzî ise bunları daha iyi anlayabilmemiz için açıklıyor, detaylandırıyor.
    Konular da alabildiğine ilgi çekici. Allah yolundaki ariflerin makamları, özellikleri ve üstünlükleri. Söz ariflerden açılmışken metafizik alemin derinliklerine dalıveriyor ikili. Ve o berrak suyun gayblarında olağanüstü hadiselerin sırlarıyla, sözgelimi uzun süre gıda almadan yaşayabilmenin, imkânsız gibi görünen güç fiilleri yapabilmenin gizemiyle tanıştırıyorlar bizi.

    4,49
  • Ashab-ı Suffe

    Ashâb-ı Suffe, ilk emri “Oku!” olan bir dinin ve ölüm tehdidi altında bile ilme öncelik veren bir peygamberin güzide talebeleridir. “Oku!” emriyle başlayan bu eşsiz inkılâp, Allah Resûlü’nün (sas) olağanüstü çabalarıyla zirveye ulaştı ve Suffe Ashâbı ile hayat buldu. Allah ve Resûlü’nün mesajını en iyi şekilde içselleştiren Ashâb-ı Suffe, Kur’ân ve sünneti öğrenerek yaşamayı hayatlarının gayesi yaptılar. Hâl, hareket ve yaşantılarıyla kıyamete kadar gelecek nesillere örnek oldular. Daha düne kadar okumayı ve yazmayı akıllarından bile geçirmeyen bir toplumun fertleri iken İslâm ile hayat bulan sahâbîler, o günden sonra ilim ve irfan aşığı oldular ve hayatlarını buna adadılar. Bu insanlar, gök kubbenin altında yaşayan en bahtiyar insanlardı. Rehberleri, Kur’ân; okulları, Mescid-i Nebevî; öğretmenleri, peygamberlerin serveri olan Hz. Muhammed (sas) idi. Bu kitap; akıcı ve sade bir üslupla istifadenize sunulmuş olup en sevgilinin en özel öğrencilerini yakından tanımak, manen onların önüne diz önüne çöküp talebeleri olmak, nebevî ilim ve irfanla tanışmak için hazırlandı.

    14,84
  • Aşk 5 Vakittir

    Gelirken getirmediğin, giderken de gitmelerine mâni olamadığın hiçbir şeye benim diyemezsin. Benim diyemediğin şeyden hak talep edemezsin. Hak talep edemediğin şeyden şikâyet edemezsin. Ama aldandın bir kere. Damarlarına kadar işlemiş haram sevdaya mukabil, sana şah damarından daha yakın olduğunu söyleyen bir Rabbin vardı. Duymadın! Kimse bilmez diye derinlere gömdüğün dertlerine mukabil, yarattığı kalbin atomlarına kadar işiten Rabbin vardı. Anlamadın! Onların batıp giden sevgilileri çiçek alırken, bizim Sevdiğimiz (c.c.) tüm çiçekleri yarattı. Görmedin! Şimdi hüzünlü yüreğine şöyle söyle dostum: Geçmez sandığın ne varsa geçiyor. İçin geçiyor önce. Sonra anıların gözlerinin önünden geçiyor. Geçmez sandığın kabuk tutan yaraların da geçiyor. Ben de gidiyorum artık, gözümün önünden kabrim geçiyor. Kestiğim elimi ispat olsun diye gözlerimin önünde tamir eden Allah’ım! Kırık gönlümü başka cerrahlara götürdüğüm her gün için affet! Tırtıl öldüm demiş, Allah kelebek yaratmış… Kitapları ve videolarıyla milyonlarca insana ulaşan Mehmet Yıldız, Aşk 5 Vakittir’te de akıcı ve keyifli üslubuyla Allah’ı, ibadeti ve namazı anlatmaya devam ediyor.

    8,90
  • Aşk İle An Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’yle Seyretmek

    Bu toprağın manevi mimarlarından Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, ilim ile irfanı, akıl ile kalbi, zahir ile bâtını kendisinde birleştirmiş bir ulu kişidir. İki kanatlıdır; bu yüzden uçar, uruc eder, başka yerlerden haberler getirir. Maneviyat âleminde bir yıldızdır, şiirleri okuruna ruh üfler, Marifetname’si şaşırtıcı bir evrendir.

    Aşk ile An Seyretmek’te, Türk hikâyesinin önemli isimlerinden Melek Paşalı soruyor, Belkıs İbrahimhakkıoğlu, büyük dedesi Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’ni anlatıyor. Kitapta, sadece aile içinde kalmış anlatılara, kitaplara girmemiş menkıbelere değil, kuşaktan kuşağa geçen bir Hazret sevgisine de şahit olacaksınız.

    6,79
  • Aşk Neden Can Yakar

    Ne yaparsan yap olmaz bazen. Ama o kadar güzel olmaz ki, “Ancak bu kadar güzel olmayabilirdi,” dersin. Ve aklına gelir: “Kadere iman eden kederden emin olur.” Sonra anlarsın ki, nar tanelerini teker teker yerli yerine yerleştiren Rabbin, seni de hangi gönle yerleştireceğini bilir. Tek yapman gereken kara geceleri kudret kalemiyle güneşe boyayan, kahverengi odundan pembe çiçekler açtıran Allah’a inanmak. O’na inanırsan yaklaşmak için tuttuğun elin aslında Allah’tan uzaklaştırdığını anlarsın. O’na inanırsan batıp gidenlerden medet ummaz kalbin esas sahibine yönelirsin. O’na inanırsan Aşk neden can yakar, anlar ve sabır ipliğiyle diktiğin tüm yaralarını tedavi edersin. İstemez misin kor ateşler etrafını sararken yanmayan bir İbrahim olmayı… Kitapları ve videolarıyla milyonlarca insana ulaşan Mehmet Yıldız, Aşk Neden Can Yakar’da da akıcı ve keyifli üslubuyla Allah’ı, nefsi ve ibadeti anlatmaya devam ediyor.

    7,90
  • Asr-ı Saadet’te Ticaret ve Tüccar Sahabiler

    Ticaretin içerisinde olmak, para kazanmak, sahada sürekli başkaları ile rekabet halinde olmak ve bunca şeye rağmen kalbi, gönlü selim bir şekilde muhafaza etmek, korumak çok kolay bir şey değildir.Bir tüccarın bunu sağlayabilmesi için şu hususlara kesinlikle dikkat etmesi gerekir. 1-Sağlam bir akidenin inşası 2-Ticari hukukun derinlemesine öğrenilmesi 3-Sadık ve salih dostların edinilmesi 4-Allah’ın, yapılan ticarete ortak edilmesi 5-Bir hakikat olan ölümün sürekli hatırda tutulması

    9,09
  • Ateizm Çıkmazı

    İnsanlığa hitap eden din İslamiyet ateistlerin düşündüğünün aksine ne bir ideoloji, ne sadece ekonomik ve politik bir yapı,ne de felsefi bir dünya görüşüdür.O evreni ve canlıları kucaklayan, bütün insanları insan olmak bakımından kucaklayan, onları dili,rengi,kültürü,sosyal statüsü,ekonomik durumu,cinsiyeti,nesebi ya da geçmişiyle yargılamayan tek Tanrı inancını savunan,putperestliği yıkan ve yeryüzünde adaleti amaçlayan engin bir inanç sistemi ve hayat düzenidir.

    4,49
  • Auszüge aus dem Sahih Al-Buharyy

    Als Allah die segenreiche Kette Seiner Offenbarung mit der Herabsendung des Qur´an für allemal abschloss, machte Er uns mit allem Nachdruck auf die Verbindlichkeit der Sunna aufmerksam, indem Er die Großartigkeit des Prophetencharakters, dessen Vorbildlichkeit für uns, die Befolgung seiner Befehle und Gebote – und nicht zuletzt das Gefügigsein für seine Entscheidungen – betonte und ans Herz legte. Als eine der Quellensammlungen sind hier wesentliche Auszüge aus Buharyys großer Sammlung wiedergegeben.

    31,04
  • Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerden Dualar

    Mehmed Zahid Kotku Hz.’nin Evrad-ı Şerifi olan bu kitapta, Peygamberlerin ve İslam büyüklerinin virdlerini, birçok duayı ve tesbihatı bulabileceksiniz. Kolay okunan bilgisayar karakteri kullanılan bu özel kitap, şamua kağıda basılmıştır. Numan b. Beşir (r.a.), Resûlüllah (aleyhi’s-salâtü vesselâm)’ın şöyle buyurduğunu söylemiştir. “Dua ibadettir. Allah-u Teâlâ: ‘Dua edin kabul edeyim’, buyurmuştur.” Bu yedi günlük yedi Kur’ân evrâdı gibi bir evrâd-ı azîm daha meydana getirmenin imkanı yoktur. Onun için bunun kıymetini iyi bil. Her günkü evrâdı günü gününe oku, niyetini hâlis kıl. Cenâb-ı Hak senin muhtaç olacağın her şeyi bilir ve sana mükâfâtı da ihsân eder. Yeter ki sen, her zaman O’nun yolunda olasın. Emirlerine mutî ve yasaklarına da uzak olasın…” Mehmet Zâhid Kotku (k.s.)

    4,89
  • Babasının Süsü Hz. Zeyneb

    Hz. Zeyneb, Efendimizin (a.s.m.) ilk goncası, “babasının süsü”ydü. Dünyanın en mükemmel anne-babasının terbiyesi altında vahiy atmosferi içinde büyüdü. Gençlik çağının başlarında annesinin davetiyle ilk Müslümanlardan olma şerefine erdi. Mekkeli müşriklerin baskı ve işkencelerine aldırmadan İslam davet mücadelesinde aktif olarak yer aldı. Eşsiz bir cesaretle babasına yardıma koşarak müşriklerin karşısına kahramanca dikildi. En zor imtihanlardan geçti ama imanından asla taviz vermedi. işkencelere maruz kaldı, devesinden düşürülerek karnındaki çocuğu katledildi. Alemlerin Efendisi olan babası, “O benim en değerli kızımdır. O benim için yaralandı” buyurarak onu taltif etti. Eşini çok sevdi. Ama bu sevgi onu inancının gereğini yapmaktan alıkoymadı. Çok arzu ettiği halde eşinin İslam’a karşı mesafeli duruşu onu iki sevgi arasında bıraktı. İkisinden de vazgeçmedi. Onun payına hep hasret, hüzün ve gözyaşı düştü. Sabrı, sebatı, aklı, feraseti ve cesareti sayesinde ikisini de kazandı.

    9,09
  • Bacıdan Bayana İslamcı Kadınların Kamusal Alan Tecrübesi

    Bacı’yı tanımlarken Cihan Aktaş, “Anadolu insanı için sosyal hayatta akraba veya akrabalık dışı kadın ve erkek ilişkilerinin sıcak, masum ve güvenilir yönü” diyor. En sağdan en sola kadar, Anadolu’daki eylemci hareketliliğinde her türlü mahremiyet sorununu ortadan kaldıran sihirli bir kelime. Aktaş bu kitabında, İslâmcı kadınların geçirdiği evrimleşme sürecini masaya yatırıyor ve İslâm âleminin iki önemli merkezi olan İran ve Türkiye’nin farklı ve zıt modernleşme modellerinin Müslüman kadınları nasıl etkilediğini ve İslâmcı kadınların kamusal alanlara çıkışlarından nasıl etkilendiğini anlatıyor.

    8,90
  • Batı ile Hesaplaşma

    “Batı ile Hesaplaşma” Müslümanın Batıya bakabileceği yeni bir bakış açısı takdim ediyor. Düşünceyi açık, güçlü, güzel ve tatlı bir dille tasvir edip, davetçilere ve fikir önderlerine yeni bir üslûp takdim ediyor. Yazar, bu kitabında İslâm davetçisinin durumunu inceliyor ve Batıyı korkutup ürkütmeden açıklık ve sadelikle İslâm’a çağırıyor. Onu insanlığın yönetimindeki önemli ve güç görevini yapmaya teşvik ederek; “Batıdaki imkân ve ilimler, inanç ve yüce gayelerle birleştiği zaman; renk, sınıf, millet ve halk ayrılığına rağmen insanlığa gerçek mutluluğu verebilir.” diyor.

    5,90
  • Batı’da Hz. Muhammed İmajı

    “Biz en fazla mesaimizi (Hz.) Muhammed’in peygamber olmadığını ispat üzerine yoğunlaştırdık. Zira o peygamber değilse Kur’an da vahiy olmayacaktı.” -Norman Daniel “Müslümanların Kitabı ve (Hz.) Muhammed’in peygamberlik tecrübesi o kadar iç içedir ki, biri olmaksızın diğeri asla anlaşılamaz.” -Alfred Welch “Dünyadaki büyük insanlardan hiç biri Muhammed kadar iftiraya uğramamıştır.” -W.M.Watt Batı’da Hz. Peygamber imajına dair çok sayıda literatür üretilmiştir. İslâm’ın doğuşu dönemindeki Kilise babaları, Latin kronikçileri, Ortaçağ, Reformasyon, Aydınlanma ve oryantalistik dönem ile günümüzdeki Batılı İslâm karşıtı yazarların çoğu, ilgili eserlerindeki şüphe, iddia ve iftiralarında daha ziyade Hz. Peygamber’i hedef almışlardır. Zira Hz. Peygamber’e yönelik şüphe, aynı zamanda O’nun peygamberliğine, getirdiği vahye ve bir bütün olarak İslâm’a yönelecektir. Bu durum, Hz. Peygamber’in İslâm’daki merkezî rolünün, Kur’an ve Hz. Peygamber’in peygamberliğinin “iç içe” geçmişliğinin, “en güzel örnek (üsve-i hasene)” olarak O’nun Müslümanlar için öneminin Batı’da aslında iyi kavrandığını gösterir. Bu çalışma, İslâm’ın doğuşundan itibaren Batı’da Hz. Peygamber’e dair imge, imaj, iddia-iftira ve tipolojiler ile bunların sebeplerini ve kaynaklarını asırlara göre bir bütün olarak ele almakta, İslâm ve Hz. Peygamber karşıtlığında tarihin aslında modern versiyonlarıyla tekerrür etti(rildi)ğinin altını çizmekte, genelde negatif olan bu imajın izâlesi konusunda yapılabileceklere dair Müslümanlara bazı perspektifler sunmaktadır.

    11,39
  • Bela ve İmtihan

    Belalarla sınanmanın hikmetine dair İbni Kayyım el-Cevziyye’nin “Pişman Olanları Şeytanın Tuzaklarından Kurtarmak” kitabı ile Seyyid Kutub’un “Fi Zilali’l Kur’an” tefsirinden Nur Suresi’nin 11. ayetten 26. ayete kadar olan bölümünü kapsayan elinizdeki bu eser, çeşit çeşit sıkıntı ve belaların etraflarını sardığı esnada müminlerin nasıl davranmaları gerektiğini aktarması açısından çok önemlidir. Müslümanların başına gelen en büyük musibetlerden biri olan İfk Hadisesi’nin işlendiği bu kitap, Müslüman toplumların böylesi büyük durumlarla karşılaştıklarında takip edecekleri metodu sunmaktadır. Seyyid Kutup bahse konu hadise ile ilgili değerlendirmesini Nur Suresi 11. Ayet-i Kerime ile özetlemektedir: “Onu kendiniz için bir şer sanmayın. Bilakis o sizin için bir hayırdır.” “İman zayıfladığında, Müslümanların imanlarının eksikliği nispetinde düşmanları aleyhte hareket imkânı bulurlar. Allah’a itaati terk etmekle düşmanlarına bu imkânı bizzat veriyorlar.” diyen İbni Kayyım el-Cevziyye’ye göre de “Belki de imtihan geçmiş hesaplara dönmek için bir fırsat, kavuşulması umulan gelecek için bir an durup düşünmektir. İmtihan, insanın olgunluğunu ve kuvvetini arttırır; sadık davetçiler için ise sevap ve derinleşmedir. İmtihan, mümin için asla şerli bir şey değildir. O, Allah Teâlâ’nın kullarını kendine döndürmek için yürürlüğe koyduğu bir hayırdır.”

    5,90
  • Ben Rüzgarım Sen Ateş / Mevlana Celaleddin Rumi’nin Hayatı ve Eseri

    Gençlik yıllarında Mevlânâ’yı tanıyan Annemarie Schimmel, hayatını, kendi ifâdesiyle, sadece İslâm tasavvufunun değil, genel olarak mistisizmin de bu en büyük şairine adamıştır. Bugün ise ilmi ve şahsiyeti Mevlânâ’nın yörüngesinde kemal derecesine ulaşmış bu büyük âlim, Avrupa’da ve hatta bütün dünyada Mevlânâ’yı en iyi bilenlerden biri, belki de birincisidir. Tercümesini sunduğumuz bu eser, hem Mevlânâ’nın dehâsını göstermesi bakımından hem de bizim fikir ve ruh iklimimizde kıvamını bulan büyük bir Avrupalı âlimin derinliğine işaret etmesi açısından fevkalâde önemlidir. Elinizdeki eserde Schimmel, Mevlânâ’nın semboller dünyasında seyahat ederek onun dünya görüşünü, aşk anlayışını, şiire bakışını ve dua hakkındaki ince fikirlerini kendi şairâne üslûbuyla sunmaktadır. Kitap baştan sona Mevlânâ’nın kullandığı sayısız mecaz ve espirilerle âdeta bir dantel gibi dokunmuştur. Mevlânâ hakkında yazılan her kitap şüphesiz bir kazançtır. Ancak Schimmel’in bu kitabı, Mevlânâ’nın bildiğimiz veya bildiğimizi zannettiğimiz fikirlerini yeni mânâ boyutlarıyla önümüze açmaktadır. O bakımdan bu eser, Mevlânâ’yı anlamak isteyenler için vazgeçilmez bir kılavuzdur.

    7,94
  • Ben Sağırım Efendim Mesneviden Hikmetli Hikayeler

    Hz. Mevlânâ’nın “birlik dükkânı” olarak tanımladığı, içinde birbirinden hikmetli hikâyelerin, kıssaların, mesellerin ve beyitlerin bulunduğu Mesnevî-i Şerîf’in günümüze kadar birçok tercümesi ve şerhi yapıldı. Mesnevî’deki bazı uzun hikâyeler de birçok dilde muhtelif girişimlerle derlenerek yayımlandı. Fakat Ben Sağırım Efendim: Mesnevî’den Hikmetli Hikâyeler, Fars dünyasının yerel ve hikemî eserler ile edebiyat alanındaki en itibarlı isimlerinden biri olup bu alanda hatırı sayılır bir ağırlığı bulunan, yıllarını özellikle gençleri ve çocukları kadim hikmete yönlendirmeye adamış Mehdi Azer Yezdî tarafından yayına hazırlanmış olması hasebiyle oldukça önem arz ediyor. Bu çalışmadaki hikâyeler, günümüzde unutulmaya yüz tutmuş kıssadan hisse ve mesel geleneği ile tekniğini belirli bağlamlar içinde, en gencinden en olgununa geniş bir okur kitlesine sunuyor. Fars dilinin özgünlüğü ehli tarafından korunarak hazırlanmış olan bu eser, geçmiş ile gelecek arasında, başta Hz. Mevlânâ’nın zamansız ve çağlar aşan dili ile bir köprü kuruyor. Çalışma, aynı zamanda barındırdığı seçkinin özgünlüğü ile de bir başucu kitabı olma niteliğinde.

    6,79