Kur’an’ın kalbi olan Yasin Suresi’ni 7’den 70’e sizler için hikâyeleştirdik.
Hep Arapça’sından okuduğumuz bu sureyi bir de Türkçe’sinden, hem de hikâye şeklinde okumaya ne dersiniz?
Rabbimizin bize gönderdiği mektuplardan biri olan Yasin Suresi’ni ayet ayet bu hikâyenin içerisinde bulacaksın.
Not: Bu hikâyedeki kişi ve mekânların hemen hemen tamamı gerçektir.
Günümüzde kardeşlerimizin bir çoğu İslamı anlamak için çaba göstermekte, büyük zaman ve iş gücü harcamaktalar. Ancak bunların bir çoğu metodsuz ve disiplinsiz olduğu için sonuçta fazla bir başarı sağlayamamakta, hatta bir çokları karşılaştıkları sorunlar karşısında şaşırmakta, İslam davetine nereden ve nasıl başlaşacağını bilememektedirler. İşte bu eseriyle Fethi Yeken özellikle genç kuşağa yönelik davet faaliyeti yürüten kardeşlerin başarılı bir davet çizgisi takip etmeleri için dikkat edilmesi gereken kuralları anlatmakta, anlatılması gereken konuları sırayla işlemektedir. Yine davetçi kardeşlerimizin sürekli karşılaştığı, kainatın oluşumu ve Allah’ın varlığı gibi metafizik konularla, marksizm ve kapitalizm gibi metaryalist felsefenin ürünü olan sistemleri irdelemekte, akabinde de İslamın insanlığın tüm ihtiyaçlarını kuşatıcı evrensel düzenini ibadet düzeni, sosyal düzen, iktisadi düzen ve siyasi düzen başlıkları altında incelemekte, her kardeşin anlayıp, anlatabileceği tarzda İslamı tanıtmaktadır. Sonuçta İslam davetinin devlete ulaşması için İslami bir cemaatin gerekliliğini vurgulayan müslümanların bu yoldaki faaliyetlerini yoğunlaştırmalarının bir farziyet oluduğunu ifade etmektedir.
“Kur’an-ı Kerim; Allah Teala tarafından elçisi Hz. Muhammed (s.a.v)’e indirilmiş olan, Mushaflarda yazılı bulunan ve Hz. Muhammed’den bize mitevatir olarak naklolunmuş son ilaji kitaptır.”
Hz. Peygamberin kendisinin Allah Teala tarafından gönderildiğini ispatlayan bir delil getirmesi gerekir ki insanların kalbi onunla mutmain olsun ve peygamberin öğrettiklerinin , doğru ve hak olduğuna kanaat getirsinler. Gelen bu delil de insanların başaramayacağı olağanüstü özelliklere sahip olması gerekir.
Bu kitap Hz.Peygamber (s.a.v) dönemi ile Raşit halifeler dönemini ele alan kitaplar silsilesinin devamıdır.Bu kitaba da ”Selçuklular Devleti ve Batıni fitnesi ile Haçlı Savaşına karşı mücadelede İslami bir projenin doğuşu” adını verdik.Bu, ümmetimizin tarih zincirindeki halkalardan birini içeren ve haçlı seferlerini ele alan bir kitap konumundadır.
Bu kitap Selçuklular’ı, soylarını, padişahlarını, yurtlarını, ilk ortaya çıkışlarını; Türklerin Selçuklular’ın çıkışından kısa bir süre önce İslam alemi ve İslami doğu ile temasını; Samani Devletini ve Gazneliler Devletini, Gaznevi-Selçuklu çekişmesini, Dandanakan muharebesini, Selçuklu Devleti’nin ortaya çıkmasını ele almaktadır
Genç kardeşlerimiz için hazırlanmış, okuyucusunu sıkmadan ilerleyen bir siyer. Birçok kurum ve vakıfta sınav kitabı ve ders kitabı olarak okutulan bu eser, siyere başlamak isteyenler için birerbir.
Din vicdanı diriltir, hisleri uyandırır ve kalbi canlandırır. Her nefse dalgınlığa düşmeyen bir gözetleyici, görevini asla unutmayan bir bekçi ve asla hoşgörülü olmayan, sapıtmayan ve unutmayan bir şahit koymuştur. Bu gözetleyici, bekçi ve şahit gece gündüz, topluluk içinde ve yalnız başınayken onun hep yanı başındadır. Her an onu gözetir, her yerde onu kontrol eder. Onu hayra yöneltmeye ve şerden alıkoymaya çalışır onu bayağı yollara düşmekten engelleri ona hayır ve şer yolları tanıtır.
Müslüman gençler ve çocuklar modern çağdaki genç erkek ve kadınlar, Allah uğruna, iyilik ve erdem uğruna fedakârlık yapan, cihad ve şehitlik sevgisini aşılayan öykü ve öykülere daha çok ihtiyaç duymaktadır. Ahiretin dünyadan üstünlüğü gibi, Allah’a, Peygamber’e, peygamberin yoldaşlarına ve takipçilerine olan sevgiyi anlatan öykülerde onlar kendilerini ve ruhlarını Allah’a emanet etmiş dinlerini korumuş ve Müslümanları savunmuşlardır.
Kur’an-ı Kerim, insanların hak ve hakikatleri daha iyi anlamalarını sağlamak için çeşitli yöntemlerden yararlanır. onlardan birisi de, tarihte yaşanmış olaylardan bölümler anlatarak insanların ibret almasını sağlamaktır.
Hz. Adem’in yaşadıklarından iyi niyeti ve hatalardan dönmeyi; Hz. İbrahim’in (as) kıssasından aklımızı kullanmayı, allah’a iman etmeyi öğreniriz. Hz. Yusuf’un (as) kıssasından çok zor şartlarda bile olsa haramlardan uzak durmayı ve haktan ayrılmamayı öğreniriz. Hz. Eyüp (as) kıssasından hastalıklara ve belalara karşı sabretmeyi öğreniriz.
Ahlâk; huy, tabiat, seciye, insanın manevi nitelikleri, tutum ve davranışları gibi manalara gelir. İslam dininde güzel ahlak sahibi olmanınne denli önemli olduğunu anlamak için Allah Resulü’nün şu buyruğuna dikkat edelim: “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” (Muvatta, Hüsnü’l-Huluk,8)
Büyük islam alimi İmam Nevevi’nin asırlardır ellerden düşmeyen Riyazü’s-Salihin isimli muhteşem eseri 371 bölümden oluşan müstesna bir hadis kitabıdır.
Feridüddin Attar Mantıku’t-Tayr (Kuş Dili) eserinde çok zengin bir sembolik dil kullanmış ve Hakikatı arayanları, yani Hakikat Yolunun Yolcularını kuşlarla simgelemiştir. Amaçları, padişahsız hiç bir ülke olmadığı düşüncesiyle, kendilerini yönetmek üzere bir padişah seçmektir. Ancak yol, uzun ve zahmetli, menzil uzaktır…
Yolda hastalanan veya bitkin düşen kuşlar çeşitli bahaneler, mazeretler ileri sürerler. Bunların arasında, nefsani arzular, servet istekleri, ayrıldığı yeri özlemesi, geride bıraktığı sevgilisinin hasretine dayanamamak, ölüm korkusu, ümitsizlik, şeriat korkusu, pislik endişesi, himmet, vefa, küskünlük, kibir, ferahlık arzusu, kararsızlık, hediye götürmek dileği gibi hususlarla; bir kuşun sorduğu “daha ne kadar gidileceği” sorusu vardır.
Hüthüt hepsine, hepsine, bıkıp usanmadan tatminkar cevaplar verir ve daha önlerinde aşmaları gereken “yedi vadi” bulunduğunu söyler. Ancak, bu “yedi vadi”yi aştıktan sonra Simurg’a ulaşabileceklerdir…
“İnsanların çoğu, ya kimliklerinde “Dini İslam’dır” yazılı oldukları için veya müslüman anne ve babanın çocukları oldukları için müslümandırlar. Gerçekte ise bu her iki grup da müslüman olmalarının manasını anlamıyorlar. Bu dine mensup olmanın neyi gerektirdiğini bilmiyorlar. Bu sebeple onların bir yerde, İslâm’ın ise bambaşka bir yerde olduğu görülür. Bu kitabı yazmamın gayesi bütün bu sorulara cevap vermek ve her müslümanın gerçek manada İslâm’a mensup olması ve gerçek bir müslüman olabilmesi için İslâm’ın kendisinden ne istediğini ve vazifelerini açıklamaktır.
Evet, Davamız islam davasıdır ve “İslam” kelimenin kapsadığı, ifade ettiği bütün özelliklere sahiptir.
Ey Gençler!
Bir fikir ancak kendisine olan inanç güçlü olduğu, yolunda samimiyetle çalışıldığı, çokça gayret sarf edildiği, uğrunda hiçbir fedakarlıktan kaçınılmadığı zaman başarıya ulaşır. Bu başarının dört temel ilkesi vardır. Bunlar: İman, samimiyet, gayret ve çalışmadır. Bunların dördü de gençlere ait özelliklerdir.
İmanın esası canlı bir kalp samimiyetin esası temiz bir ruh gayretin esası kuvvetli bir şuur çalışmanın eası ise canla başla gayret etmektedir.
Müslümanların aleyhine hazırlanan planlar önce onların akıllarını ve kalplerini sonra da topraklarını ve vatanlarını hedef aldı. Onları ırkçılık ve milliyetçiliğe sevk etti. Sonra da her bir ırkı yanı başındakine düşman yaptı. İslam’ın cahiliye bağnazlığına, ırkla ve renkle övünmeye karşı indirdiği hükümlerini unutturdu.
Gökten 3 cihaz düşmüş Akıllı telefon, tablet ve televizyon. Bunların hepsi de senin evine düşmüş. Acaba düşerken senin de bir yerlerini kırmış olabilir mi? İTİRAZIM VAR! Çocuk ve televizyon, ailemiz ve diziler Müslüman’ın gerçek gündemi ve medya… Hepsi ve daha azı bu kitapta.(Daha fazlası da var merak etme)
Yayın Tarihi 2017-03-02
ISBN 6054411863
Baskı Sayısı 2. Baskı
Dil TÜRKÇE
Sayfa Sayısı 94
Cilt Tipi Karton Kapak
Kağıt Cinsi Kitap Kağıdı
Boyut 13.5 x 19 cm
Namazla Dirilme / Davet Fıkhı Dizisi 2 isimli kitap yeni baskıda adı Namazla Diriliş olarak değişti.
Mû’minin yüce yaratıcıya hergün ahdini beş kez tekrarladığı en yüce makam…. İmândan sonra en büyük amel olan namazın rûh dünyamızda ve sosyal yaşamımızda yapması lazım gelen inkılâpları İhvân- Müslimîn Genel Başkanı Üstâd Mustafa Meşhur’un kaleminden bu kitapta okuyacaksınız.
Resulullah (sav) ve Ashabının yaşamış olduğu İslamiyeti kendi dilinden, en güzel şekilde anlatan eser; büyük alim M. Yusuf Kandehlevi’nin hazırlamış olduğu Hayatü’s Sahabe isimli eseridir. Bu eser alanında tartışmasız üstünlüğe sahiptir. Ancak, yer yer tekrarlanan rivayetlerle hacmi büyümüş, daha çok istifade etmek zorlaşmıştır. Bunun için eserin daha geniş kitlelere ulaşması kolaylaştırılmıştır.
İslam, kadınını şanının yüceltip değerini artırmıştır. Onu erkeğin kardeşi ve hayattaki ortağı kabul etmiştir. Kadın erkekten de erkek de kadından bir parçadır.
“Siz birbirinizdensiniz” (Ali İmran 195)
Bu gerçeği açıklar.
Eşref Edip:
“Uykularımı yitirdim bu yaşta Milli Nizam için.
Ehveni şer yok artık. Hakkın ta kendisi var…”
Necip Fazıl:
“Milli Nizam, edebi nizam!. Bu parti size han, hamam, arsa,tarla, arazi, apartman, refah ve mutluluk vaat etmiyor. Bu Milli Nizam size çile vaat ediyor. Bu çileye katlanacaklar, gönül muhabbet fedaileri vaat ediyor. Bu çileye katılanlar buyursunlar.”
Her şeyi Allah (cc) rızası için yapan, gaye olarak onun rızasını seçen ve bu yolda tebliğ ve davet vazifesini bilinçli bir şekilde yerine getiren toplum, mutluluğun sırrına erer.
Kur´an-ı Kerim, insanlara tebliğ edilmek üzere indirilmiştir. Hz. Muhammed (sav), bu yolda her türlü sıkıntıya göğüs gererek, gerektiği gibi bu vazifeyi yerine getirdi.
Davetçi; Kur´an ve Sünnete uyan, karşılığını da sadece Allah´tan bekleyen, ihlâsla ve bütün gücüyle bu görevi yerine getirme gayretinde olandır.
Onlar rablerine inanmış gençlerdi biz de onların hidayetlerini artıtrdır. Kehf 13
Hz. Ali (r.a.) İslam’ı kabul ettiğinde henüz 8 yaşında idi. Abdullah ibn Ömer iman ile şereflendiği zaman 10 yaşı civarlarındaydı. Zeyd bin Harise (r.a.) Allah Resulünü tasdik eden ilk 3 kişinden birisi olduğunda daha 15 yaşındaydı. Abdullah bin Mes’ud 14, Zübeyr b. Avvâm 16, Talha b. Ubeydullah 11, Abdurrahman b. Avf ve Sa’d bin Ebivakkas17, İbn-i Cerrah 25, Osman bin Affan 20 yaşlarındaydı. Onlar gençken imana susamışlardı
Bugün emperyalist kâfirlerin sun’i sınırlarla ayrıştırdıkları İslam coğrafyasında uyguladıkları ırkçılık temelli ayrışmalar üzerine bir de bölgecilik temelli ayrışmaları ilave etmek istemektedirler. Mısırcılık, Suudculuk ve İrancılık gibi . Ama bu da tutmayacaktır. Zira İslam, kardeşliği zedeleyen Müslümanların birbirleriyle kavuşmalarına engel olan, onları tefrikaya sürükleyen her şeyin karşısındadır.
İlk iman nesline baktığımızda Kureyşin en şereflileri ile Habeşli köle Hz. Bilal’in, Bizanslı Hz. Süheyb’in İranlı Hz. Selma’ın tam bir kardeşler topluluğunu oluşturulduklarını görürüz
Elinizde ki eserin metni Necmeddin Ömer en- Nesefi (v:537/1142)’ye aittir. Kendisi hanefi fıkıhçı ve kelamcıdır. Tazıldığı tarihten itibaren büyük bir rağbet görmüş ve islam düntasına hızla yayılmış, üzerine elli civarında şerh yazılmıştır.
Nesefi Akaidi Osmanlı medreselerindeve Ezher-i Şerif’te asırlar boyunca ders kitabı olarak okutulmuş, günümüzde de islam ülkelerinin çeşitli üniverstelerinde ve daha başka ilim çevrelerinde akaid sahasının ana kitabı olma vasfını korumaktadır.
Risalenin en önemli özelliği islam akaidini derli toplu ve öğretici bir tarzda özetlemesi, talebelerin inanç ve fikir yapılarına şekil vermiş olmasıdır.
Yüzyıllardır Hanefi Mezhebinin anlaşılmasına ön ayak olan bu eser artık Ravza Yayınları farkıyla Türkçe’mize yeniden kazandırıldı. Bir çok ihtilaflı meselesnin öz haline getirilerek hükümlerin verildiği bu kitap, bir çok sorunuza cevap olacak nitelikte.
İnsanlık tarihi aynı zamanda Hak-batıl mücadelesinin de tarihidir. Bu mücadelede bir tarafta Hak yani her zaman doğru taraf, diğer tarafta ise batıl vardır. Bütün peygamberlerin batılı savunun düşmanları olmuştur “ (Resulüm!) Ve işte biz böyle her peygamber için günahkarlardan bir düşman yapmışızdır. Bununla beraber hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.” (Furkan 31)
Batıl yalnızca insanlar Haktan sapmaya başladıklarında hüküm sürebilmiştir.
Keyifle okuycağınız bir eser.
Öncelikle kul, zayıf bir varlıktır. Zaman çok zor bir zamandır. Din işi, inişli ve çıkışlıdır. Boş zaman neredeyse hiç yok gibidir. Meşguliyet ise, sayıya gelmeyecek derecede çoktur. Ömür kısadır. Amel ise, hatalarla doludur. Bütün bunların hesabını görecek olan zatın gözünden hiçbir şey kaçacak değildir. Sonunda gidiş Allah’adır. Ecel yakındır, yolculuk çok uzundur.
Cihad hakk’ı üstün ve hakim kılmak için gayret sarf etmek, islam davası yolunda gücün son noktasına kadar çalışmak ve bu dava için bütün imkan ve kaynakları seferber etmektir. İslam’da cihad farz bir ibadettir ve müslümanların dünya ve ahiret saadetleri cihad üzere olmalarına bağlıdır. Bir başka tarafıyla da cihad; kendimizi kötülükten, şeytani kuvvelerden, sahte ilahlardan, putlardan temizlemektir